19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
G enelkurmay Başkanõ Orgeneral Kenan Ev- ren, benimle görüş- meye yarõm saat ayõrdõklarõnõ söylemişlerdi. Bir saat konuştuk. Nazikti. “Cumhurbaşkanı seçilinceye kadar hiçbir gazeteci ile gö- rüşmeyecektim. Ancak Le Monde muhabiriyle görüşünce kararımı değiştirdim” dedi ve konuşmamõzõn bir demeç olma- dõğõnõ özenle belirti. Söyleşi sõ- nõrlarõ içinde kalmasõnõ istedi. Orgeneral Evren’e “TSK’nin bir anayasa taslağı ısmarladı- ğını, bu taslağın Adnan Başer Kafaoğlu ile Coşkun Kırca ta- rafından hazırlanıp Silahlı Kuvvetlere teslim edildiği gibi kimi söylentilerin siyasal ku- lislerde dolaştığını” söyledim. Oysa yeni bir anayasanõn ya- şama geçebilmesi için TBMM’de üçte iki çoğunluğun sağlanmasõ gerektiğini, oysa CHP lideri Ec- evit’in partisinin böyle bir giri- şime karşõ olduğunu anlattõm. CHP 12 Mart CHP’si değildi. ‘Kimseye anayasa ısmarlamadık’ Yeni bir siyasal kargaşa! Evren, “O siyasi kaos hiç bit- mez!” dedi ve görüşünü açõkla- dõ: “Biz kimseye anayasa ıs- marlamadık. Kimseden ana- yasa taslağı istemedik. Sözü edilen taslak dolaylı yoldan bana geldi. Birine vermişler o da bana getirdi” dedi. (Sonradan öğrendim. Kafaoğ- lu ile Kõrca taslağõ Deniz Kuv- vetleri Komutanõ Ulusu’ya ver- mişler. Oradan da Genelkurmay Başkanõ’na gelmiş.) Genelkurmay Başkanõ; “Şöy- le bir baktım bu taslağa. Tek dereceli seçimle seçilecek cum- hurbaşkanına olağanüstü yet- kiler veriyor” dedikten sonra şu- nu ekledi: “Ve... bir ‘diktatör’ getiri- yor!..” Devam etti: “Olacak şeyler değil. Sonra anayasa hukukunu bilen bir si- yasetçiye (Ad vermedi ama sonra öğrendim. Anayasa Mahkemesi üyesi Osman Pak- süt’ün babası Emin Paksüt’e) verdim bu taslağı. İncelettim. O da aynı şeyleri söyledi.” Askerlerin Kõrca-Kafaoğlu’na bir anayasa õsmarladõğõ söylen- tileri böylece havada kalõyordu. Söz, aylarõn konusu cumhur- başkanõ seçimine kaydõ. TSK’nin cumhurbaşkanı isteği TSK’nin, Çankaya’ya sivri ta- raflarõ olmayan birisini seçmesi- ni istediği yolundaki yorumlardan söz ettim. “Doğrudur, durum da bu- dur” dedi. TSK’nin kararõ du- rumu açõklõyordu: “Karışmak istemiyoruz. TBMM’nin ilk defa hür ira- desiyle birini seçmesini istiyo- ruz, hatta seçin diyoruz.” Sonra parlamentodaki duru- ma geçiyordu: “Bilgiç olmu- yor. Batur seçilemiyor. İki par- ti niye bir araya gelip birini se- çemiyor, anlaşılmaz. Halbuki TBMM’de seçebilecekleri in- sanlar var. Biz dedik ki kendi- lerine (partilere); kamuoyuna fazla ters düşmeyecek... (bu- rada bir an durdu ve) ‘Tam an- lamõyla kamuoyuna ters düşme- yecek biri de yoktur ya’ dedi ve- ya diyoruz ki orduya ters düş- meyecek birini seçin!” “İhsan Sabri Çağlayangil de olmuyor” dedim. Durdu. Çağlayangil üzerinde hiçbir şey söylemedi. Ama ör- neğin TBMM’de cumhurbaşka- nõ seçilebilecekler olduğunu söy- lüyor ama isim vermiyordu. Sonra çok başka çağrõşõmlar yapan bir şey söyledi: “Fakat” dedi: “TBMM ila- nihaye bu işle uğraşamaz. Ya- salar, mesela 1402 sayılı yasa bir türlü çıkmıyor. Meclis tı- kandı. Biz siyasetçilere dedik; hiç değilse haftada bir gün turlardan ayrı olarak kanun- ları çıkarmak için TBMM ça- lışsın. O da olmuyor.” Böyle sürüp gitmez “Böyle sürüp gider mi” diye sordum. “Gidemez” dedi. “Şimdi on, on beş gün içinde seçilebilece- ğine dair söylentiler var” diye- rek bir an durdu. Sanki bir hesap yapõyormuş gibi geldi bana. “Ba- kalım” dedi. Ses tonu umutlu de- ğildi. Genelkurmay Başkanõ, “Ama sabrın da bir sonu vardır. Bek- le, bekle... Olacak iş değil tabii... Görelim bakalım şu on, on beş günü” dedi. CMYB C M Y B 24 HAZİRAN 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 HAYAL ve GERÇEK KÜRŞAT BAŞAR Hangi Milli İrade? Şehit cenazeleri, terör saldırıları, gencecik, suçsuz insanların ölümleri... BDP sözcüleri, askerliğe hayır çağrısı yapıyor. “Bir Türk kardeşimizle aynı hakları istiyoruz, özerklik istiyoruz” diyorlar. Acaba özerk bir bölge kurulup o bölgenin imkânlarıyla mı eşit hak sahibi olacaklar? O zaman PKK, bölgenin resmi ordusu ya da güvenlik gücü mü olacak? Bunları kimse açıkça sormuyor, konuşmuyor. Televizyon kanalı, kültürel haklar tartışılıyor. Başbakan, Haberal’ın Yargıtay’a açtığı davada Ergenekon hâkimlerine verilen tazminat davasına kızıyor hâlâ. Diyor ki: “Bunlar milli iradeye karşı!” Milli irade, 80 yaşını geçmiş, hayatı boyunca ne söylüyorsa açık açık yazmış, kimseden korkmamış, gizli saklı değil, dürüstçe görüşlerini açıklamış insanları, Türkan Saylan’ı, İlhan Selçuk’u terörist ilan edin mi diyor? Neyse ki Tuncay Özkan’la, Mustafa Balbay içeri tıkıldı da başımıza gelecek felaketlerden kurtulduk, her şeyi bunlar planlamıştı diye mi düşünüyor milli irade? Terör liderinin hapiste istediği ayrıcalıkları tanıyın, hatta eve çıkartın, affedin mi diyor yoksa? Milli irade mi, terörle mücadele etmek için o sınırda yıllarca ölüme karşı savaştırdığınız insanları hapse tıkıp onlara ateş edenleri sınırda törenle karşılamanızı isteyen? Milli irade, hayatı boyunca hiçbir suç işlememiş, gizlenmemiş, saklanmamış, düşüncelerini yazıya açıkça dökmüş, ne olduğu, kim olduğu bilinen insanları, ne idüğü belirsiz terör dönmesi gizli tanıklarla mahkûm etmenizi mi istiyor? Çocuklarının cenazelerini alanlar, medyayı ve yargıyı mı suçluyor acaba? Yoksa anayasa değişmediği için mi çocuklarının öldürüldüğünü düşünüyorlar? Açılım toplantıları yapılırken “Bu yalnızca entelektüel boş konuşmadır, hiçbir sonuca varamaz” diye yazmıştım. Yukarıdaki talepleri yerine getiremeyecekseniz kimse sizin barış çağrılarınız çok duygulu, nutuklarınız çok şiirsel diye silahı bırakır mı? Madem anayasa değişikliğini milli iradeye soracak kadar halkın yargısına güveniyoruz o zaman bu konuyu da soralım. Bakalım milli irade ne diyor, görelim. [email protected] B u arada Demirel yarõ baş- kanlõk rejimi istediğini öne sürenleri yalanlarken bir yandan bana Örsan Öymen’e söy- lediklerini açõklõyor ve bu açõklama- sõyla ülkenin içinde bulunduğu orta- mõ şöyle anlatõyordu: “Geçen gün Örsan gelmişti. Ya- zılmamak kaydıyla ona da söyle- dim. Gerekirse açıktan da söylerim. Bu Meclis ile artık hiçbir yere va- rılamaz. Kargaşa içinde. Devlet yürümüyor” Bu yargõyõ şu nedenle söylüyordu: Bu Meclis’le sorunlar çözümlene- miyordu. Çözüm erken seçim Öyleyse AP liderine göre başta Cumhurbaşkanlõğõ, diğer sorunlarõ çözebilmenin tek yolu erken seçime gitmekti. Kuşku yok, erken seçimle AP’yi tek başõna iktidara getirecekti! Ama CHP erken seçim istemiyor- du. O günlerde bir ara sanki hükümet olmaya hevesli gösterilmesine de hiddetliydi. “Ya, bu hükümeti kucağımda buldum” diyordu. Bir gün “Cumhurbaşkanlığı se- çimi uzarsa… Silahlı Kuvvetler… diyecek oldum. O sakin, her zaman sinirlerini de- netleyen Demirel; “Bıktım usan- dım” diye patladõ: “Ordu ne diye- cekse desin canım!” Köşkteki hava Korutürk zamanõnda üstlendiği Cumhurbaşkanlõğõ Genel Sekreterli- ği görevini Çağlayangil’in vekilliği döneminde de sürdüren Büyükelçi Haluk Bayülken’in, bana günlü- ğünden okuduğu notlarda ilginç sap- tamalar vardõ. Şöyle: “30 Mayıs 1980’de emek- li Oramiral, Deniz Kuvvetleri Ko- mutanı Kemal Kayacan ziyarete geldi ve endişeyi mucip konularda şöyle dedi: Turlarõn uzamasõ TSK’yi rahatsõz etmeye başladõ. Yüksek komutanlar bu rahatsõzlõğõ kontrolde tutabilmek için büyük gayret sarf ediyorlar. Kor- karõm bu iş uzarsa sonu iyi olmaya- cak AP+CHP işbiliği Sayõn Kayacan dõş dünyadaki teh- likelere işaret ediyor -herkes gibi- AP+CHP işbirliğinden başka çare kalmadığını belrtiyor ve ‘Fakat bu iş nasıl olacak?’ diyor, sonra ekli- yordu: ‘Elbette askerler bir hare- ketin (darbe demek istiyor) eko- nomik yardıma etkisini dikkate alırlar, ama bıçak kemiğe daya- nınca yapılacak bir şey kalmaz’ (Bayülken) ‘Yani yönetime müdahale ederler?’ ‘Evet’ ‘Bunları Çağlayangil’e akta- rıyor musunuz?’ ‘Tabii söylüyorum’ ‘Çağlayangil’in tutumu ne olu- yor?’ ‘Sayın Çağlayangil de Sayın Ko- rutürk gibi bu haberleri soğuk- kanlılıkla karşılıyor. Başbakanla yaptığı konuşmalarda bunları ak- tarıyor. Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında -muhakkak- orta- ya koyuyordu.’ Adalet Partisi lideri Demirel’e göre sorunlarõ çözebilmenin tek yolu erken seçime gitmekti ‘Devlet yürümüyor’ GEÇMİŞE YOLCULUK 6 GEÇMİŞE YOLCULUK 6 C umhurbaşkanlõ Genel Sekreteri Haluk Bayül- ken Köşk anõlarõnõ anla- tõrken “3-5 Haziran 1980’de köşkte ilginç bir olay oldu” dedi. “Dışişleri Bakanlığı Protokol Genel Müdürü Şe- fik Fenmen aradõ. ‘Aldığımın habere göre cum- hurbaşkanı bugün seçilecekmiş’ dedi. Turlarõ Ali Baransel izliyordu. Böyle bir gelişme olsa bildirirdi. Durumu en iyi bilecek kişi Millet Meclisi Başkanõ Cevdet Kara- kaş olabilirdi. Onu aradõm. O da bana ‘Haluk Bey sizde özel bir istihbarat mı var!’ diye sordu. Batur’un oyarı 303 Muhsin Batur’un oylarõ 303’e çõkõnca…. Sayõn Çağlayangil ilk kez bir şeyler oluyor havasõna gir- mişti. “Artık evrakı toplasak” dedi Sayõn Çağlayangil, ben, hukuk danõşmanõ İlhan Öztrak ve Ali Baransel 6 Haziran’da toplandõk. Ba- ransel Meclis’te olan biteni, oy kaymalarõnõ anlat- tõ ve nitekim Batur’un oyunun 2. turda 298’e, 3 . tur- da ise 296’ya düştüğünü söyledi. Yeni bir tura geçilirken çoğunluk kalmadõ. Ba- ransel’le görüşen Batur, sonuçtan ümitli görünü- yordu. Oysa Baransel, aldõğõ bilgilere göre Batur’un seçileceğini pek sanmõyordu. Nitekim seçilemedi O sõrada “ilginç” bilgilerin arkasõ kesilmiyordu. Yeni anayasa mimarõ Coşkun Kırca’nõn asker- lerle arasõ iyiydi ve Kõrca o kesimle yaptõğõ görüş- melerde edindiği izlenimi özel söyleşilerimizden bi- rinde bana şöyle anlatmõştõ: “Orduda iki eğilim var” diyordu “Birincisi radikal hareket yanlıları… Kimi si- villerin de itmesiyle TSK’nin yönetime el koyup her şeyi temizlemesi… partileri, parlamentoyu ye- niden kurmayı istiyorlar. İkinci yolu izlemeyi is- teyenler demokratik yoldan sorunları çözmeyi önerenler… Şimdilik ikinci yol ağır basıyor. TSK dış dün- yaya karşı radikal bir hareket pek istemiyor” 12 Eylül 1980’de darbe gerçekleştikten sonraki ay- larda izlediğimiz olaylar Coşkun Kõrca’yõ haklõ çõ- kardõ. Orgeneral Evren’in başkanlõğõnda cunta, başlarda izlediği politikayõ bir süre sonra terk etti. Evren Konya’da, ikinci yolu izleyeceklerini açõklayan bir nutuk söyledi. Sloganõ partilerin tencereyi kirlettikleri idi! Terör ve anarşiye sona vermek amacõyla yöneti- me el koyanlar Türkiye’yi yeni baştan, yeniden kur- maya giriştiler. Yeni partiler… yeni bir parlamen- to… yeni bir Türkiye! Ecevit çağõrdõ, gittim. Güncel konular üzerinde ko- nuştuk. Yeni yetki yasalarõyla ilgili asker baskõsõ.. CHP lideri bir ara “Demirel yetki yasaları geçirdi de ne oldu? Size bir sır vereyim” dedi. “Daha yaz aylarında başladı bu istekler… Ge- çen ağustos ayı sonunda, hani sizinle konuş- muştuk zaman değil mi” diye sordum. O tarihte Ecevit iktidardaydõ. “Evet!” dedi. Birkaç gün sonra Genelkurmay Başkanõ Ev- ren’le konuşacağõmõ söyleyince Ecevit: “Sayın Evren’e bizden şunu söyler misiniz?” dedi. “CHP 12 Mart dönemindeki CHP değil. O za- man iç sorunlarımız vardı. Ama şimdi parti li- deri kabul etse de CHP grupları böyle bir ana- yasayı kabul etmeyeceklerdir” “Söylerim” dedim, ayrõldõk. Burada izninizle bir anõmsatma yapayõm. 12 Mart muhtõrasõna CHP Genel Başkanõ İsmet İnönü karşõ çõkmadõ. CHP Genel Sekreteri Bülent Ecevit 12 Mart muhtõrasõ bana ve tabii ortanõn soluna karşõ yapõlan bir darbedir, kabul edemem, dedi. GEÇMİŞE YOLCULUK 7 GEÇMİŞE YOLCULUK 7 ‘Artık evrakı toplasak’ ‘Siyasi Partiler Yasası’nı değiştirmek lazım’ Y ine anayasa taslağõna ve yeni bir anayasa özlemine döndü konuşma. Evren’e, Ecevit’le yaptõğõmõz bir ko- nuşmayõ naklettim. “CHP lideri, 12 Mart’ta durum başkaydı, CHP başkaydı, parti içi karışıktı. Ama bugün? Anayasa değişik- liğine veya yeni bir anayasaya parti genel başkanı karşı çıkmasa gruplar karşı çıkar diyor.” Bu sözlerimi dinleyen Evren bir yorum yap- madõ. Kalktõ çalõşma masasõna gitti. Çanta- sõnõ açtõ. Küçük boyda anayasa kitapçõğõnõ al- dõ. Askerlerin kimi isteklerini açõklamaya gi- rişti. Fevkalade hal yasasõ çõkmadõ. Sıcak rüzgârlar esiyor Devlet Güvenlik Mahkemeleri sorunu... 1402 sayõlõ yasa... Şöyle devam etti: “Çevremiz yanıyor. İran’da, Irak’ta ne olacağı belli değil. Sıcak rüzgârlar esiyor. Bunlara göre vaziyet almamız lazım. Biz diyoruz ki bu yasaları çıkarın, çıkarmı- yorlar.” Eliyle anayasa kitapçõğõna vurdu. “Size bir şey söyleyeyim” diyerek şunlarõ bildirdi: ‘Hep koalisyonlardan çektik’ “Bu kitapla (anayasa ile) seçim sistemi- ni, Siyasal Partiler Yasası’nı mutlaka de- ğiştirmek lazım. Bugün seçime gitsek ne olacak? Üç aşağı beş yukarı aynı sayı ile gelecekler. Bu memleket ne çektiyse koa- lisyonlardan çekti. Ta 1971’den beri. Hep koalisyonlardan çektik. Her şey berbat ol- du. Aldılar o Erbakan’ı hükümete. Her şe- yi berbat etti. Sağlam hükümetlere gerek var. Bu nedenle seçim yasasını mutlaka de- ğiştirmek lazım.” “Örneğin 2. MC” diyecek oldum. Güldü: “Biz açıkça MSP ile hükümet olmayın, dedik Ecevit’e... ‘Peki olmam’ dedi. Şim- di şu hale bakınız. CHP, MSP ile birlikte görünüyor. AP, MSP’den yanlı oluyor. Adamı ‘kilit’ haline getirdiler... Bunları Milli Güvenlik Kurulu’nda da söyledik. Bu Erbakan’la hiçbir yere varı- lamaz. Bakın size söyleyeyim. Ecevit dur- madan MHP’yi suçluyor. Demirel üç mil- letvekilli bir partiyi (MHP) hükümete alıp üç bakanlık veriyor. Ne oluyor? MHP kuvvetleniyor. Bana ilk seçimde MHP’nin 50-80 milletvekili getireceğini söylediler. Batı kulübü Erbakan tutturmuş bir ‘Batõ kulübü’. Cumhuriyet Bayramı’nda, 30 Ağustos’ta, 23 Nisan’da bir mesaj yayımlamaz. Ya- yımlasa bile Atatürk’ten tek kelime bah- setmez... Bizim mahkemelerden de şikâyetimiz var. Elimizde ne kadar hâkim varsa bun- ları sıkıyönetim emrine verdik. Sadece An- kara garnizonuna günde 80 dosya giriyor. İdare laçka.. baştan sona... Valilerin yetkileri yok.” Evren:Cumhurbaşkanlõğõseçimlerinekarõşmakistemiyoruz.TBMM’nin ilk defa hür iradesiyle birini seçmesini istiyoruz, hatta seçin diyoruz. EVRENLE GÖRÜŞME 24.04.1980 EVRENLE GÖRÜŞME 24.04.1980 ‘Siyasi kaos hiç bitmez’ S Ü R E C E K Gül’den ‘rantsal bölüşüme’ onay ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhur- başkanõ Abdullah Gül, kentsel dönüşüm konu- sunda anakent belediyelerine geniş yetkiler veren Belediye Yasasõ’nõn 73’üncü maddesinde yapõlan değişikliği onayladõ. CHP’li Muharrem İnce, söz konusu yasayõ iptal istemiyle Anayasa Mahke- mesi’ne götüreceklerini söyledi. İnce, “Bu yasa kentsel dönüşüm değil rantsal bölüşüm yasasõdõr. Bu Melih Gökçek yasasõdõr” diye konuştu. Vural’dan Erdoğan’a ‘hodri meydan’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu - MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamasõnõ AKP hükümetinin kaldõr- dõğõna ilişkin bir tek Bakanlar Kurulu kararõ gös- termesi durumunda Başbakan Tayyip Erdo- ğan’dan özür dilemeye hazõr olduğunu açõkladõ. AKP grup toplantõsõnda “yalan rüzgârlarõnõn” es- tiğini öne süren Vural, Erdoğan’õn “terör üzerin- den siyaset” yaptõğõnõ söyledi. Dilekçesiz başvuru dönemi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yurttaş- lar TBMM Dilekçe Komisyonu’na bundan sonra internet üzerinden de başvuru yapabilecek. Ko- misyon Başkanõ Yahya Akman “e-dilekçe” prog- ramõnõ tamamladõklarõnõ ve uygulamaya geçiril- diğini anlattõ. Akman, bu dönemde yaklaşõk 1 milyon yurttaşõn dilekçesini kabul eden komisyo- na, bundan sonra, e-kapõ sistemi “türkiye.gov.tr” ya da “tbmm.gov.tr” adreslerinden de başvuru yapõlabileceğini belirtti. Yrttaşlarõn cep telefonla- rõna, başvurunun ulaştõğõna dair bilgi gelecek. Öcalan hakkında suç duyurusu İstanbul Haber Servisi - İstanbul’da bir grup avukat, terör örgütü lideri Abdullah Öcalan ve avukatlarõ Ömer Güneş, Servet Demir, Cengiz Çiçek ve Mehdi Tüzün hakkõnda suç duyurusun- da bulundu. Avukatlar tarafõndan verilen dilekçe- de “Öcalan’õn Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü- ne yönelik her türlü terör eylemini gerçekleştiren PKK terör örgütüne fiili olarak liderlik yaptõğõ” belirtildi. Dilekçede Öcalan ve avukatlarõ hakkõn- da kamu davasõ açõlmasõ da istendi. Hukukçuları soyan çete yakalandı ÇANKIRI (AA) - Çankõrõ Barosu Başkanõ İd- ris Şahin’in bürosunun geçen yõl soyulmasõnõn ardõndan Çankõrõ Emniyet Müdürlüğü’nce başla- tõlan soruşturma kapsamõnda benzer hõrsõzlõklarõn 9 ilde daha meydana geldiği tespit edildi. Hukuk ve serbest muhasebeci bürolarõnõ soyduklarõ iddia edilen 6 zanlõ, Ankara, İstanbul ve Çorum’da eş- zamanlõ düzenlenen operasyonla gözaltõna alõndõ. ‘Üzerimde bomba var’ dedi... ANKARA (AA) - Başkentte, Köksal T. üze- rine bantla sardõğõ kâğõt parçalarõnõn bomba ol- duğunu söyleyerek Balgat Ceyhun Atõf Kansu Caddesi’ndeki bir mağazaya girdi. Alacağõ ol- duğunu iddia eden Köksal T’nin, “bombayõ patlatõrõm” tehdidi üzerine işyerindeki çalõşan- lar dõşarõ kaçtõ. Polisin yaklaşõk bir saat süren çabalarõnõn ardõndan Köksal T. ikna edildi. Gözaltõna alõnan zanlõ karakola götürüldü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle