Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Aynı gün hükümete göre açılım tam gaz devam
edecek!
Hatta öyle iddialı ki hükümet; açılımın başarıdan
başarıya koşması PKK’yi rahatsız etmiş, son
aylardaki eylemlerin nedeni bu imiş!
Hükümet bölge kalkındıkça terörün hızını
yitireceğini, hatta yok olup gideceğini söyler durur.
Tabii aylardır uyguladığı (açılım dahil) politikalar
olumlu sonuçlar vermedi, vereceğe de benzemiyor.
Nitekim Orgeneral Başbuğ, açık konuştu:
“Terörist örgüt, silahlı terör örgütü elemanlarını
barındırmaya devam ettikçe sadece ekonomik ve
sosyokültürel alanlarda gerekli (açılım gibi) önlemler
alarak terörün biteceğini düşünmek bir hata
olacaktır” dedi.
Çankaya’daki, önce Güvenlik Zirvesi topladı ve
sonra parti liderleriyle görüşeceğini açıkladı.
MHP ve BDP ile görüştü. MHP lideri Bahçeli
AKP hükümetinin (RTE’nin) kabul edemeyeceği
öneriler sundu Çankaya’dakine.
BDP ise malum tezlerini yineledi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu-Çankaya’daki
AKP’li arasındaki görüşme kimi mitingler nedeniyle
yapılamadı ve… dün İstanbul’da Huber’de
gerçekleşti.
Partiden yapılan açıklamaya göre:
Yaklaşık 75 dakika süren görüşmede
Kılıçdaroğlu’nun bugüne dek terörden açılıma ve
ekonomiye kadar her konudaki görüşlerini Huber
Köşkü’nde yazlığa çıkan AKP’liye aktardığı
anlaşılıyor.
Resmi açıklamada sürpriz diye niteleyeceğimiz
öğeler yok.
Kılıçdaroğlu hükümetin toplumsal uzlaşma ve
destek sağlamadan giriştiği açılımın sözünün bile
şehitler vermemize neden olduğunu söylemiş.
Doğru!
Terörle mücadele konusunda hükümetin içi boş
laflar ettiğini, somut adım atamadığını söylemiş.
Doğru!
İzlenen ekonomik politikaların teröre zemin
hazırladığını ve bu nedenle işsizliğin çığ gibi
büyüdüğünü söylemiş. Doğru!
İstihbarat konusunda çelişkili haberlere dikkati
çekmiş. Doğru!
Yargıya yönelik haksız eleştirilerin demokrasinin
geleceği açısından sorunlar yaratacağını söylemiş.
Bu da doğru!
Gelelim akla takılan kimi söylemlerine.
“Terör konusunda akıl ve mantığı öne alan
politika oluşturmak gerektiğini, güncel politikalarla
terörün önlenemeyeceğini” belirtmiş Kılıçdaroğlu
ve…
“…terörü önlemede askeri önlemler ya da
güvenlik önlemlerinin yanı sıra ekonomik, sosyal,
kültürel ve psikolojik önlemlerin alınması
gerektiğini” söylemiş.
İşte bu noktada CHP Genel
Başkanı’na Çankaya’daki AKP’li:
“Sayın Kılıçdaroğlu; geçenlerde basında
yayımlanan ve yalanlanmayan bir haberde ‘teröre
karşı ulusal mutabakatı gerekli gördüğünüzü’
içeren bir demeciniz çıktı. Ulusal mutabakat
görüşünüzü (Başbakan da bu görüşü sürekli yineler
muhafaza ediyor musunuz?” diye sordu mu
acaba?
Sormadı ise; Kılıçdaroğlu Çankaya’daki AKP’liye
terörü önleyecek başlıca önlemleri sıralarken ulusal
mutabakat görüşünü muhafaza ettiğini
Çankaya’daki AKP’liye söyledi mi acaba?
Bir başka konu akla geliyor. Üstelik konu terörle
mücadelede sık sık söylenen, üstüne üstlük Barış
ve Demokrasi (Kürt) Partisi’nin yıllardır yinelediği,
tartıştığı bir konu.
Konuyu (22 Haziran 2010-Radikal) Adıyaman
kaynaklı bir haber gündeme getiriyor:
Kılıçdaroğlu bu kentimizde meydanda toplanan
halka; “devletin kurum ve kuruluşlarıyla barışık bir
düzen kuracağız ve terörü sonlandıracağız”
dedikten sonra:
Kimi zaman sol partilerin de içinde bulunduğu
hükümet dönemlerine (ve tabii askere) sert bir
eleştiri yöneltiyor:
“…35 yıldır terörü silahla susturmaya çalıştılar.
Akıl yok bunlarda, mantık yok bunlarda. ‘Kan kanla
yıkamakla temizlenmez.’ Böyle bir anlayış olmaz.
Birisinin reçetesine değil milletin reçetesine
başvuracağız” diyor.
Ama kanı kanla temizleme operasyonları
sürüyor.
Şimdi asker, kanı kanla temizlemek için mi PKK
ile savaşıyor?
Yoksa ülkeyi terör belasından kurtarmak için mi?
Niçin?
SAYFA 24 HAZİRAN 2010 PERŞEMBECUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 24 Haziran
Oslo PB 21
Helsinki PB 15
StockholmPB 24
Londra PB 24
AmsterdamB 21
Brüksel A 22
Paris B 22
Bonn B 24
Münih B 24
Berlin B 21
Budapeşte B 24
Madrid PB 33
Viyana PB 20
Belgrad Y 19
Sofya Y 19
Roma PB 25
Atina Y 27
Zürih PB 22
Moskova B 30
Aşkabat Y 33
Taşkent B 34
Bakû A 29
Bişkek B 29
Tiflis B 33
Kahire A 34
Şam A 30
İstanbul Y 26
Edirne Y 26
Kocaeli Y 23
Çanakkale Y 24
İzmir Y 24
Manisa Y 24
Denizli Y 26
Zonguldak Y 22
Sinop Y 25
Samsun Y 23
Trabzon Y 25
Giresun Y 25
Ankara Y 26
Eskişehir Y 24
Konya PB 27
Sıvas Y 26
Antalya Y 29
Adana Y 33
Mersin PB 32
Diyarbakır PB 34
Şanlıurfa PB 33
Mardin PB 30
Siirt PB 33
Hakkâri Y 28
Van Y 26
Kars Y 24
Ülkemiz geneli
parçalı ve çok
bulutlu, İç
Anadolu’nun
güneybatısı,
Güneydoğu
Anadolu ile İçel ve
Bingöl dışında
kalan tüm ülke
sağanak geçecek.
Yağışların; Batı ve
Orta Karadeniz’in
iç kesimleri,
Marmara, Kıyı Ege
ve Göller
Yöresi’nde kuvvetli
olması bekleniyor.
Turhan Selçuk’un değme hamarat ev
kadınını bile kıskandıracak düzenlilikteki evinde
yıllar önce, 1930’ları betimleyen bir tablosunu
görmüştüm.
Resimde tavandan sarkan bir ampulün
ışığında, (ampul, o zamanlar karanlığın değil
aydınlığın simgesiydi henüz) bir adam ile
oturduğu yerden ayakları yere zorlukla değen
bir çocuk vardı.
Çocuk, büyük bir özenle, kendisini ilgiyle
dinleyen adama elindeki gazeteyi okumaktaydı.
Adam, Kasım Selçuk, çocuk henüz ilkokul
sıralarındaki İlhan Selçuk, okunan da 1924
yılında, Mustafa Kemal Atatürk’ün adını
koyduğu, Cumhuriyet devriminin ilkelerini
koruma görevini yüklenmiş olan Cumhuriyet
gazetesiydi.
Kurtuluş Savaşı’nın askeri Albay Kasım
Selçuk, en küçük oğlu İlhan’ın gün gelip,
“kalpaksız kuvvacı” diye anılacağını, bir
zamanlar kendisine okuduğu Cumhuriyet
gazetesini yaşatma misyonunu sırtlanacağını
düşleyebilir miydi dersiniz?
Yenigün’ün Kurtuluş Savaşı bitiminden sonra
İstanbul’a taşınması üzerine Mustafa Kemal
Atatürk, Yunus Nadi’ye gazetenin adının
“Cumhuriyet” olarak değiştirilmesini söyler.
Gazetenin kurucusu doğrusu başta bu isteğin
gerekçesini tam kavramaz. Cumhuriyetse
kurulmuştur ya işte. Ama Mustafa Kemal onun
savunulmaya muhtaç olduğunu, bu görevi
üstlenecek kurumların olması gerektiğini anlatır.
İlhan Selçuk’tan bir yaş büyük Türkiye,
Cumhuriyet’ten altı ay küçük Cumhuriyet
gazetesinin kuruluş öyküsü çok kısaca budur.
İlhan Selçuk ile Cumhuriyet’in yolları 1963
yılında, İlhan Abi’nin, ikinci sayfanın üst
köşesinde aydınlanmanın ışığına açtığı
“Pencere” ile kesişir ve ömrünün sonuna dek
de ayrılmaz.
Misyonu Cumhuriyet’in kurucusu tarafından
belirlenmiş, Cumhuriyet’in yaşamında üç büyük
dönem vardır.
1924’ten 1945’e kadar kurucusu Yunus Nadi
dönemi.
1945’ten 1991’e kadar ona damgasını
basmış, Nadir Nadi devri.
Ve nihayet 1991’den 2010’a kadar İlhan
Selçuk dönemi.
Bütün yaşamı boyunca, emek, bağımsızlık,
insan sevgisi dostu, Cumhuriyet savunucusu
bir aydınlanmacının heykelini, sabırla ve
alçakgönüllülükle yontmuş olan İlhan Selçuk,
Cumhuriyet’e inancını, köşe yazarlığını bir edebi
türe dönüştüren yazarlık çapını kattı, Nadir
Nadi’nin genç dostu, gazete çalışanlarının İlhan
Abisi oldu ve sonunda gazetenin yükünü
sırtlanma misyonunu yüklendi.
Cumhuriyet’in bekasının yükü İlhan Selçuk’un
sırtına yüklendiğinde, hem gazete hem de
Türkiye Cumhuriyeti tarihlerinin en büyük
saldırılarıyla karşı karşıyaydılar.
Yalnız ülke düzeyinde değil, küre çapında bir
değerler değişimi söz konusuydu.
Türkiye Cumhuriyeti, büyük atılım yıllarının
ertesinde, adeta değerlerini savunma
konumuna çekilmiş, her platformda mevzileri
elinde tutmaya çalışmaktaydı.
Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef almış olanların,
1924’te onu ve değerlerini savunmak için, onun
adını benimsemiş olan Cumhuriyet gazetesini
de ıskalamaları, unutmaları beklenemezdi.
Nitekim öyle de oldu.
Cumhuriyet, sonradan siyasal platformda
kendi sivil darbeci liboş müttefiklerini bulacak
olan “numaracı cumhuriyetçilerin” sivil
darbesini büyük sarsıntı ve güçlükle atlattıktan
sonra, Nadir Bey’in ardından İlhan Selçuk
tarafından sırtlanıp taşındı.
Cumhuriyet’in üçüncü dönemi güç geçti.
Şu anda Türkiye Cumhuriyeti’ne inananlar,
nasıl onu çağın gereklerine uygun, insan
onurunun gerektirdiği kurumlarla donatarak
yaşatmak çabası gibi güç bir misyonu
yüklenmişlerse, Cumhuriyet’in çalışanları ve
okurları da, aynı kurumlara gönül vermiş
gazeteleri için aynı misyonu yüklenmiş
durumdadırlar.
Her ikisinin de işleri çok güçtür.
Ve unutmayalım, bunların ikisinin de başarıları
birbirlerine sıkı sıkıya bağlıdır.
Turhan’ın tablosundaki çocuğun değerli anısı,
Cumhuriyet’i sırtlanan bir ışık kaynağı olarak
hep yaşayacak içimizde...
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
Turhan’ın Tablosu
asirmen@cumhuriyet.com.tr
İlhan Selçuk Silivri
soruşturmalarının kurbanıdır.
Herkesin fikir birliği içinde
olduğu tartışmasız olgu budur.
Yani Selçuk’un katili
soruşturmayı sürdüren savcılıkta
aranmalıdır. Ve emniyette. Bu
soruşturmanın başında olan
savcı Öz, bu konuda ayrı bir
araştırma başlatırsa, sanırım
kendi aralarındaki / içlerindeki
katille yüz yüze gelecektir! Bu
araştırma ekibini kendi
dışlarından bir savcı timiyle
gerçekleştirmelerini tavsiye
etmek gerekir, gerçek öyle
ortaya çıkabilir!
Katili mi soruyorsunuz?
İlhan Abi’yi o meşum 2008
Martı’nda gece 4’te evinde
bastıran düşüncedir katil!
Üç gün boyunca
nezarethanede, saatlerce
savcılıkta sorguda tutan
düşüncedir katil...
İlhan Selçuk’u fazla
tutamadılar; nedeni, o kötü
koşullarda kendi ellerinde
ölebileceği korkusuydu. Zaten
iktidarın, devlet bankalarından
kredi ile satın aldırdığı gazetede
yazan bir tetikçi bunu açıkça
yazdı!
Ardından çorap söküğü gibi
geldi: Kalp krizi, 83 yaşında 3-4
damar değişikliği / açık kalp
ameliyatı.. kalpten kopan bir
pıhtı ve sol yanda felç... Aylardır
bu felcin açılması için çalıştı
doktorlar... Ama yıpranmış
beden felci alt edemedi ve
giderek pırıl pırıl bir beyni sardı,
organlar çalışamaz hale geldi.
Katili mi arıyorsunuz? İktidara
kadar uzanıyor! Oradan aşağıya
doğru uzayan zincirin
halkalarında kimler varsa!
Mustafa Balbay neden
tutuluyor? Bakıyorlar ki aslan
gibi delikanlı! Dirençli bir
beden!.. Bir de acaba Balbay’ın
direncini kırabilir miyiz bekleyişi
de var! Çoook beklerler! Ümit
Sayın gibi zamanın keskin bir
Atatürkçüsü ve evrim
destekçisi, itirafçı olup serbest
bırakıldı. Özgür mü kaldı yoksa
dışarıda kendi hapishanesine mi
tıkıldı, şüphesiz tartışılır!
Erdoğan’a minik bir övgü düz,
yarın salıverirler hemen...
Katiller orada! Kaç kişi
öldü/öldürüldü bu yolla? Kaç
ailenin ocağı söndürüldü?
Katiller şüphesiz ki zaman
gelecek hesap verecek.
Selçuk üzerinden “darbeci”
tartışmalarına gülüyorum...
“Hayır ben darbeci değilim”
savunmalarına da gülüyorum...
Cumhuriyetçi demokratlar,
psikolojik ve fiziksel olarak öyle
bir köşeye sıkıştırılmış ki,
darbecilikle bir ilgileri olmadığı
halde, “hayır, darbeci değilim”
sözünü ikide bir söylemek
zorunda kalıyor, adeta
bağırtılıyor!
Buna karşı tek bir gerçek var:
Darbeciler iktidarda!
Anayasada yapılmak istenen
sözde “yasal” hukuk
değişiklikleri, darbeciliğin tam
kendisidir!
Anayasal darbeyi destekleyen
tetikçiler, Cumhuriyetçi
demokratları, dik duran solcuları
darbecilikle suçluyorlar!
İlhan Selçuk’a atfedilen
“darbecilik”, bugün
yaşadıklarımızın karşısında
solda sıfır kalır!
Darbenin yasal-yasadışı
ayrımının anlamı koca bir sıfırdır
yani aralarında bir fark
bulamazsınız...
YARSAV Başkanı Emine
Ülker Tarhan, yüksek yargı
değişikliklerinin gerçekleşmesi
halinde, iktidarın binlerce kişiyi
tutuklayabileceğini söyledi...
Böyle bir olasılığın olması,
akla gelmesi bile, nasıl bir darbe
süreci içinde olduğumuzun
kanıtıdır...
8 yıldır ülke bir darbe süreci
içinde değiştiriliyor..
Yüksek yargı değişikliği ile bu
süreçte en önemli köşeyi
dönmek istiyorlar..
Ama bizlerden haykırmamızı
bekliyorlar: Söyleyin bakiiim
“darbeci değilim” diye!..
Böylece, yaşadığımız gerçek
darbeyi şalla örtmek istiyorlar...
İlhan Selçuk büyük bir
hayranlığın adı.
Bir duruşun adı. Boyun
eğmeyişin adı.
Ulusu çağdaşlaştırma
isteğinin adı...
Ülkeyi sevmenin adı...
Kurtuluş ve Kuruluş için
verilen canların adı..
Bu ülkeyi var edenlere ihanet
etmemenin adı!
Fikri savunmanın adıdır İlhan
Selçuk...
İyi ve güzeli savunmanın...
daha iyi bir dünya umudunun...
Zulümler, zalimler üzerinden
sadece aktı gitti...
Aklının, düşüncesinin
zerresine bile teğet geçmeden...
Anısı önünde yeniden büyük
bir saygıyla...
obursali@cumhuriyet.com.tr
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
Selçuk’un Katilleri
TBMM Adalet Komisyonu’nda, taş atan çocuklarla ilgili yasa önerisi kabul edildi
İfadeİmralõ’daalõnabilecek
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - TBMM Adalet Ko-
misyonu’nda kabul edilen “taş
atan çocuklar”la ilgili düzen-
lemeyle, devam eden disiplin
cezalarõ ile ilgili infaz hâkimi-
nin Abdullah Öcalan’õn ifa-
desini İmralõ’da almasõnõn yo-
lu açõldõ.
TBMM Adalet Komisyo-
nu’nda, taş atan çocuklarla ilgili
yasa önerisi kabul edildi. Öne-
ride yapõlan değişiklikle İnfaz
Hâkimliği Yasasõ’nda da deği-
şikliğe gidildi. Buna göre ce-
zaevlerindeki disiplin cezalarõ-
na karşõ yapõlan şikâyet üzeri-
ne, infaz hâkimleri artõk hü-
kümlü ve tutuklunun sözlü ola-
rak savunmasõnõ alacak, talep
edilen delilleri toplayõp değer-
lendirdikten sonra karar vere-
cek. Hükümlü ya da tutuklu, sa-
vunmasõnõ, hazõr bulunmak ve
vekâletnamesini ibraz etmek
koşuluyla avukatõ ile birlikte ve-
ya avukatõ aracõlõğõyla yapabi-
lecek. İnfaz hâkimi gerekli gör-
mesi durumunda, hükümlü ve-
ya tutuklunun savunmasõnõ ce-
za infaz kurumunda da alabile-
cek. Düzenlemeyle İnfaz Hâ-
kimliği Yasasõ’nõn 2. madde-
sinde yer alan “İnfaz hâkim-
likleri, kuruldukları yer adliye
binasında görev yapar” hük-
mü de hâkimin cezaevinde ifa-
de alabilmesi için kaldõrõlõyor.
Tasarõnõn yasalaşmasõndan ön-
ce verilen disiplin cezalarõna
karşõ, yasa çõktõktan sonraki 6 ay
içinde itiraz edilebilecek.
Komisyonda bu değişiklik
tartõşõlõrken, CHP’liler, infaz
hâkiminin hükümlü ve tutuk-
lunun savunmasõnõ cezaevinde
almasõna ilişkin düzenlemenin,
Habur’dan gelenlerle ilgili ya-
şananlarla ilgisi olup olmadõğõnõ
gündeme getirdi. CHP ile BDP
düzenlemenin tasarõ metnin-
den çõkarõlmasõnõ da istedi.
AKP’li üyeler ise, terör örgütü
üyelerinin sõk sõk cezaevinden
adliyeye gelerek, bunu istis-
mar ettiklerini belirtti ve ceza-
evinde savunma almanõn bir
zorunluluk değil seçenek olarak
yasaya konulmak istendiğini
söyledi. AKP’liler, ayrõca bazõ
CHP’li üyeler ile de bu konuda
özel olarak görüşerek düzenle-
meye destek istedi. Görüşme-
lerin ardõndan CHP’liler deği-
şikliğin tasarõ metninden çõka-
rõlmasõ isteklerinden vazgeçti.
Edinilen bilgiye göre değişiklik,
başta İmralõ’daki Abdullah Öca-
lan olmak üzere PKK üyeleri-
ni de kapsayacak. Öcalan’a İm-
ralõ’da infaz hâkimine ifade
verme yolu açõlacak. Düzen-
lemeyle ayrõca Türk Ceza Ya-
sasõ uyarõnca 3 yõldan 8 yõla ka-
dar hapis ve 10 bin güne kadar
para cezasõ öngörülen göçmen
kaçakçõlõğõ suçuna ilişkin yap-
tõrõmlar da ağõrlaştõrõlõyor.
Taş atan çocuklarla ilgili düzenlemeyle, devam eden
disiplin cezalarõ ile ilgili infaz hâkiminin Abdullah
Öcalan’õn ifadesini İmralõ’da almasõnõn yolu açõldõ.
UFUK URAS’TAN PKK’YE
‘Silahları
gömün’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
BDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras,
PKK’ye, “silahları göm”, hükümete de
“açılımın içini doldur ve somut adım
at” çağrõsõnda bulundu. Uras, basõn top-
lantõsõ düzenleyerek son saldõrõlarla bir-
likte gelinen noktanõn sorumlusunun hü-
kümet olduğunu söyledi. Uras önerileri-
ni şöyle sõraladõ: “PKK ‘aktif savunma’
dediği tarzdan vazgeçmeli, tek yanlı
ateş keserek barış tavrı ve dilinde de-
vam etmelidir. Hükümet açılımların
içini doldurmalı, mağdurların taleple-
rini dikkate almalı ve somut adımlar
atmalıdır. Tutuklanan BDP’liler ser-
best bırakılmalıdır.”
Kaplan: Tek taraflı olmaz
BDP Şõrnak Milletvekili Hasip Kaplan,
Meclis’te gazetecilerin sorularõnõ yanõtlar-
ken Uras’õn yaptõğõ çağrõnõn hatõrlatõlmasõ
üzerine silahlarõn tek taraflõ susmasõnõn bir
şey ifade etmeyeceğini savundu. Kaplan,
“Bu Meclis tatile girmeden bu sorunu
konuşarak çözebilmeli ve ondan sonra
milletvekilleri gönül rahatlığıyla denize
girebilmelidir. Eğer onlar denize girer-
ken, tatil yaparken, bu Meclis kapalıy-
ken cenazeler gelirse bunun vebalinden
hiçbirisi kurtulamayacaktır” dedi.
Yasa Meclis’te, bir
çocuk daha cezaevinde
Haber Merkezi - Taş atan çocuklarla ilgili
düzenleme Adalet Komisyonu’nda kabul edi-
lirken, bir çocuk daha polise taş attõğõ için 10
yõl 8 ay hapis cezasõna çarptõrõldõ.
Şanlõurfa’da 2008 yõlõnda düzenlenen izin-
siz gösterilere katõldõklarõ gerekçesiyle tutuk-
lanan 1’i çocuk 6 sanõğõn yargõlandõğõ davanõn
karar duruşmasõ Diyarbakõr’da yapõldõ. Mah-
keme heyeti iddianamede, güvenlik güçlerine
taş attõğõnõ itiraf ettiği belirtilen, suç tarihinde
17 yaşõnda olan sanõk M.B’yi 10 yõl 8 ay hapis
cezasõna çarptõrdõ. Kapatõlan DTP’nin merkez
ilçe başkanõ Sağış ve Muhittin Beyazıt 20’şer
yõl 8’er ay, İbrahim Halil Çelikdemir ve Ve-
lit Yıldızoğulları 16’şar yõl, Erkan Gümüş-
taş 15 yõl 5 ay hapisle cezalandõrõldõ.
Pamukoğlu trafik kazası geçirdi
BOLU (AA) - Bolu’dan Zonguldak istika-
metine giden Hak ve Eşitlik Partisi (HEPAR)
Genel Başkanõ Osman Pamukoğlu’nun kullan-
dõğõ otomobil Yeniçağ-Mengen karayolunda
menfeze düştü. Kazada, Pamukoğlu ile eşi Emel
Pamukoğlu yaralandõ. Yaralõlar, Mengen Devlet
Hastanesi’nde tedavi altõna alõndõ. Osman Pa-
mukoğlu’nun ayağõndan, eşi Emel Pamukoğ-
lu’nun ise belinden yaralandõğõ bildirildi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
CHP Genel Başkanõ Kemal Kılıçdaroğ-
lu, ABD’nin Ankara Büyükelçisi James
Jeffrey ile bir araya geldi. Jeffrey,
“PKK saldırılarının önlenmesine yö-
nelik çalışmalarda bizden kaynaklı bir
eksiklik yok” dedi.
CHP Genel Merkezi’nde gerçekleşen ve
yaklaşõk 40 dakika süren görüşme, Jeff-
rey’nin Kõlõçdaroğlu’nu kutlamasõ ama-
cõyla gerçekleşti. Edinilen bilgilere göre
görüşmede “PKK saldırıları” sonrasõ tar-
tõşmalar da ele alõndõ. Görüşmenin ardõn-
dan gazetecilere açõklamada bulunan Jeff-
rey, “Özellikle bu son zamanlardaki
PKK saldırıları hakkında görüştük.
Ben ABD’nin pozisyonunu açıkladım.
Bizce, PKK bir ortak düşmanımız.
ABD olarak her türlü desteği veriyoruz,
vereceğiz. Bu çok acılı bir konu, yakın-
dan izliyoruz ve Türkiye’nin yanında-
yız” dedi. Jeffrey istihbarat paylaşõmõ ko-
nusunda sorun olduğunun ifade edildiği
hatõrlatõlarak değerlendirmesinin sorulma-
sõ üzerine de, “Her türlü paylaşımı yapı-
yoruz” karşõlõğõnõ verdi. Kõlõçdardoğlu
bugün de AB büyükelçileriyle ilk kez bir
çalõşma yemeğinde bir araya gelecek.
Jeffrey: PKK ortak düşman
ABD Büyükelçisi, CHP lideri Kõlõçdaroğlu’nu ziyaret etti