Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
25 NİSAN 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
DİZİ 9
Sevk esnasõnda Ermenilerin katledilmesi ve mallarõnõn gaspõ şeklinde cereyan eden olaylarõn üzerine kararlõlõkla gidildi
Hükümetten radikal kararlarSevk esnasõnda Ermenilerin kat-
ledilmesi ve mallarõnõn gaspõ şek-
linde cereyan eden olaylarõn üze-
rine hükümetin kararlõlõkla gittiği
ve ilgili vilayetlere suçlularõn ce-
zalandõrõlmasõ yolunda talimatlar
göndermiş olduğu arşiv belgele-
riyle sabittir. Bu belgeler, olayla-
rõn devamõ üzerine bu konuda ge-
rekli hassasiyeti gösteren hükü-
metin, durumu ülke çapõnda ele al-
mak ve sorumlularõ cezalandõr-
mak amacõyla radikal önlemlere
başvurma kararlõlõk ve iradesini
gösterdiğini de ortaya koymakta-
dõr. Nitekim, Talat Paşa’nõn 28 Ey-
lül 1915 tarihli tezkeresi üzerine,
Meclis-i Vükela 30 Eylül 1915 ta-
rihinde soruşturma komisyonlarõ
kurulmasõ kararõnõ almõştõr. Bu
kararda, Ermenilerin sevk ve iskânõ
sõrasõnda ahaliden bazõlarõ ile bir kõ-
sõm memurlarõn suiistimalleri ve
kanuna aykõrõ hareketlerinin ol-
duğunun anlaşõldõğõ belirtilerek,
bunlarõ yerinde incelemek ve suçu
tespit edilenleri Divan-õ Harplere
sevk etmek amacõyla; Hüdaven-
digar (Bursa) ve Ankara vilayetleri
ile İzmit, Karesi, Eskişehir, Kara-
hisar-õ Sahib, Kayseri, Niğde li-
valarõna gönderilmek üzere üç he-
yet teşkil edildiği, heyetleri oluş-
turan kişilerin isim ve unvanlarõ da
zikredilerek kaydedilmektedir.
(Başbakanlõk Arşivleri, Meclis-i
Vükela Mazbatasõ, nr. 1999/35
1673 kişi tutuklandı
Bilahare, tehcir bölgelerinde in-
celeme yapan Soruşturma Komis-
yonlarõ’nõn verdikleri raporlara
dayanarak görevini kötüye kulla-
nan birçok görevli azledilmiş, ay-
rõca 1673 kişi de tutuklanarak yar-
gõlanmak üzere Divan-õ Harplere
gönderilmiştir. Tutuklananlar için-
de asker, polis ve Teşkilat-õ Mah-
sus’a elemanõ sayõsõ 528 kişi olup
bunlar arasõnda binbaşõ, yüzbaşõ,
üsteğmen, teğmen, jandarma bölük
komutanõ, polis komiseri ve polis
gibi rütbeli kişiler mevcuttur. Ay-
rõca, sõhhiye müdürü, tapu me-
muru, muhtar, telgraf müdürü, nü-
fus memuru, başkâtip ve emval-i
metruke komisyonu reisi gibi 170
kamu görevlisi de yargõlanmõştõr.
Diğer taraftan nakil sõrasõnda gasp
ve saldõrõ olaylarõna kalkõşan çete
mensubu ve halktan 975 kişi de
yargõlanmak üzere Divan-õ Harp-
lere sevk edilmiştir. Tutuklanan
zanlõlar adam öldürme, yaralama,
Ermenilerin mallarõna zarar verme,
çalma, zorla para ve eşya alma, rüş-
vet yağma ve yankesicilik, Erme-
ni kõzlarõyla izinsiz evlilik ve va-
zifeyi suiistimal suçlarõndan yar-
gõlanmõşlardõr.
67 kişiye ölüm cezası
1916 yõlõna kadar Divan-õ Harp-
lerde yapõlan yargõlamalarõn so-
nucu verilen cezalar ve mahkeme
safahatõ şöyledir: 67 kişi, ölüm ce-
zasõ; 524 kişi hapis cezasõ; 68 ki-
şi kürek, para, kalebent, pranga ve
sürgün cezasõ; 227 kişi beraat ve
yargõlanma reddi; 109 kişi mah-
keme devam etmekte ve inceleme
safhasõnda; 4 kişi velisine teslim;
674 kişi haklarõnda henüz bir işlem
yapõlmayanlar. (Sarõnay, Yusuf,
Ermeni Tehciri ve Yargõlanmalar
1915-1916, Türk Ermeni İlişkile-
rinin Gelişimi ve 1915 Olaylarõ
Uluslararasõ Sempozyumu Bildi-
rileri (23-25 Kasõm 2005), Anka-
ra s. 257-265.)
Osmanlõ Hükümeti’nin 1915-
1916 yõllarõnda savaşõn olumsuz
şartlarõ içinde Ermenilerin sevk ve
iskânõ sõrasõnda kafilelerin güven-
liklerinin sağlanmasõna azami ça-
ba gösterdiğini, bu amaçla kanun
ve yönetmenlikler çõkarmõş olma-
sõ ve bunlara aykõrõ davranan ve su-
iistimali görülen asker ve sivil
devlet görevlileri ile çetecilik ya-
pan Osmanlõ vatandaşlarõnõ aske-
ri mahkemelerde yargõlayarak ce-
zalandõrmõş olmasõ kanõtlamakta-
dõr.
Hükümetin bu konuda azami
hassasiyetle hareket etmesi ve im-
kânlarõ çerçevesinde her türlü ön-
lemi almõş bulunmasõ, Ermeni tez-
lerini savunan tarihçi ve yazarlarõn,
tehcirin Osmanlõ topraklarõnda ya-
şayan Ermenileri topluca yok et-
meye yönelik kast ve kararõndan
kaynaklandõğõ yolundaki iddiala-
rõnõ çürütmektedir. Zira, hüküme-
tin böyle bir kararõ olmuş olsaydõ,
önce Ermenilerin tehciri sõrasõnda
çõkarõlan kanun ve yönetmenlikler
ile gönderilen talimatlara aykõrõ
davrananlarõn yargõlanarak ceza-
landõracağõnõ ilan etmek suretiyle
caydõrõcõ bir kararlõlõk ortaya koy-
mazdõ.
Sonra da hukuk sistemini işle-
terek suç işleyen subaylarla diğer
makam sahibi devlet görevlilerini
yargõlayarak idama ve ağõr cezalara
çarptõrma şeklindeki radikal yön-
temlere başvurmazdõ.
Kukla askeri
mahkemeler
1915-1916 yõllarõnda İttihat ve Terakki
Hükümeti’nin kendi iradesiyle gerçekleş-
tirdiği bu yargõlamalar dõşõnda, bir de Os-
manlõ Devleti için bir teslimiyet ve esaret
belgesi olan Mondros Mütarekesi’yle
başlayan işgal döneminde iktidara gelen
Hürriyet ve İtilaf hükümetleri tarafõndan
kurdurulan askeri mahkemeler tarafõndan
yapõlan bir yargõlama daha vardõr. Bu da
Ermeni tehcirine ve azõnlõklara yapõlan
zulüm ve katliama ilişkin suç iddialarõyla
İttihat ve Terakki Fõrkasõ mensuplarõ ile
kamu görevlilerinin yargõlanmasõdõr. Bu
yargõlamalar sonucunda Divan-õ Harp
mahkemeleri zanlõlarõ idam da dahil çeşit-
li cezalara çarptõran kararlar almõşlardõr.
Ermeni tezlerini savunan tarihçiler ve ya-
zarlar, bu kararlarõn İttihat ve Terakki
Hükümeti’nin soykõrõm suçunu işlediğini
kanõtlayan temel belgeler olduğunu iddia
ederler. Oysa, Amerika’nõn soykõrõm ala-
nõnda önde gelen akademisyenlerinden
biri olan Profesör Guenter Lewy, yazdõğõ
kitap ve makalelerle söz konusu mahkû-
miyet kararlarõnõn hukuk ve adaletle hiç-
bir ilişkisi olmadõğõnõ ortaya koyarak bu
iddiayõ çürütmüştür. Lewy, işgal altõndaki
Osmanlõ Devleti’nin askeri mahkemeleri
tarafõndan alõnan bu kararlarõn, tamamen
siyasi amaçlõ olmalarõ ve doğruluğu de-
netlenmemiş belge ve tanõk ifadelerine
dayanmalarõ nedeniyle ciddi ve güvenli
kanõtlar olarak kabul edilemeyeceklerini
vurguluyor. Bu görüşünü desteklemek
amacõyla, İstanbul’daki İngiliz Yüksek
Komiseri Calthorpe’un 1 Ağustos
1919’da Londra’ya gönderdiği raporda
“mahkeme süreci, hem bizim hem de
Türk Hükümeti’nin itibarını zedeleyen
bir maskaralığa dönüşmüştür” yolun-
daki değerlendirmesine atõfta bulunuyor.
Lewy ayrõca, hem iktidara gelen Hürriyet
ve İtilaf partili hükümetlerin İttihatçõlara
karşõ kin ve intikam hisleriyle hareket et-
melerinin, hem de İngiltere başta olmak
üzere İtilaf devletlerinin Osmanlõ Devle-
ti’nin parçalanõp taksimini öngören plan-
larõnõn (Doğu Anadolu’da bir Ermeni
Devleti kurma), kararlarõn adaletsiz ve si-
yasi amaçlõ olmasõna yol açtõğõnõn altõnõ
çiziyor. (Lewy, Guenter, The Armenian
Massacres in Ottoman Turkey: A Dispu-
ted Genocide, The University of Utah
Pres, 2005, s. 73-82)
Bu görüşler gerçekleri yansõtõyor. Nite-
kim Mütareke döneminde peş peşe işbaşõ-
na gelen on Osmanlõ Hükümeti’nden so-
nuncusu hariç olmak üzere hemen hepsi,
İtilaf devletlerinin isteklerini yerine getir-
mek için Divan-õ Harpleri “hukuki bir
kamuflaj” olarak kullanmõşlardõr. İşgal
komutanlõğõnõn her cezalandõrmak istedi-
ği kişi hükümet tarafõndan derhal tutukla-
nõp yargõlanmak üzere Bekirağa Bölü-
ğü’ne gönderilmiştir. İngilizler, tutukla-
malarõn olduğu kadar, yargõlama ve ceza
verme sürecinin de baş takipçisi ve yön-
lendiricisi olmuşlardõr. Bu ortamda, Sul-
tan Vahdettin ve Damat Ferit Paşa, sa-
vaşõn suçlarõnõ ve “Ermeni katliamları-
nı” İttihatçõlarõn sõrtõna yükleyerek bu şe-
kilde İtilaf devletlerine yaranmak suretiy-
le, Paris Barõş Konferansõ’nda barõş şart-
larõnõ yumuşatacaklarõ umuduna kapõl-
mõşlardõ. Bu amaçla ülkedeki örfi idare
koşullarõnõ ileri sürerek Divan-õ Harpler
kurdurmuşlardõr.
Ermeni çetecileri, Anadolu’da birçok isyan çıkarmış ve Osmanlı ordusuna saldırılar düzenlemiştir.
Talat Paşa’nõn 28 Eylül 1915
tarihli tezkeresi üzerine,
Meclis-i Vükela 30 Eylül 1915
tarihinde soruşturma
komisyonlarõ kurulmasõ
kararõnõ almõştõr. Bu kararla,
görevini kötüye kullanan
birçok görevli azledilmiştir.
Salgõn hastalõklar en büyük felaket
I. Dünya Savaşõ’na ilişkin araştõrmalar, bu
savaşta Osmanlõ ordusunu ve Ermeni, Türk
ve diğer Müslüman ahalisiyle Anadolu in-
sanlarõnõ mahveden en büyük felaketin deh-
şetli salgõn hastalõklarõ olduğunu göster-
mektedir.
Bu felaketin boyutlarõ hakkõnda bir fikir ve-
rebilmek için önce Osmanlõ ordusundaki
ölümler hakkõnda bilgi sunalõm. 1914-18 yõl-
larõnda Çanakkale Savaşõ dõşõnda, savaşta ölen
Osmanlõ askerlerinin sayõsõ 60 bin, hastalõktan
ölen askerlerin sayõsõ 400 bindir.
Hastalõk ölümleri, en başta tifüsten, di-
zanteri ve lekeli hummadan, sonra da so-
ğuktan ve gõdasõzlõktandõr.
I. Dünya Savaşõ’nda Türkiye, hastalõktan
ölümlerin, savaşarak ölenlerden daha fazla ol-
duğu tek ülkedir. Doğu Anadolu’da 1914’ten
sonra başlayan tifüs salgõnlarõ savaş alanõnõ
kasõp kavurmuş ve 1919’a kadar devam et-
miştir.
Ruslara karşõ savaşan 3. Ordu’nun sadece
1915 Mart ayõnda yüzde 45’i salgõnlardan
hastalanmõş ve bunlarõn yüzde 24’ü ölmüş-
tür. Orduyu bu kadar korkunç bir şekilde te-
lef eden salgõn hastalõklarõn, Ermeni olsun
Türk olsun sivil halk üzerindeki etkisinin id-
rake sõğmayacağõ kuşkusuzdur.
Bu bakõmdan, tehcir sõrasõnda Ermeni ka-
filelerin başõna musallat olan en büyük facia
ölümcül hastalõk salgõnlarõ olmuştur. Bu sõ-
rada Türk ordu birlikleri de aynõ durumda ol-
duklarõndan Ermeni sürgünlerin durumlarõ-
nõ düzeltmek mümkün olmamõştõr. Ancak,
bölgedeki Türk ve Müslüman halkõn da
hastalõktan ve açlõktan kõrõldõğõnõ unutmamak
lazõmdõr. (Özdemir, Hikmet, Salgõn Has-
talõklardan Ölümler, Türk Tarih Kurumu, An-
kara, 2005)
NemrutMustafarezaletive
Divan-ıHarpkararlarınınbozulması
Ne var ki mahkemelerin suç unsuru
bulamamalarõ nedeniyle yargõlamalar
aylarca sürmüş ve İttihat ve Terakki
mensuplarõnõn ileri gelenlerinin topluca
ve istenildiği şekilde cezalandõrõlma-
sõ mümkün olmamõştõr. Bu durumdan
son derece rahatsõz olan Damat Ferit 5
Nisan 1920’de dördüncü kez sadra-
zamlõğa gelmesini fõrsat bilerek “Nem-
rut veya Kürt” Mustafa Paşa Divan-
õ Harbi olarak bilinen ola-
ğanüstü yetkilere sahip bir
mahkeme kurdurmuştur. Bu
mahkeme, 26 Nisan’da ya-
yõmladõğõ “Divan-ı Harp-
lerin Teşkilat ve Vazifele-
ri” hakkõndaki bir kararna-
me ile sanõklarõn savunma
ve avukat tutma haklarõnõ
ellerinden almõştõr. Ayrõca,
mahkeme halka açõk olma-
yacak ve kararlarõ temyiz
edilemeyecektir. Bu ne-
denle bu mahkemede yar-
gõlanan birçok sanõk sa-
vunma hakkõndan mahrum
edilmiştir. Ayrõca, sanõk-
lar hakkõnda Ermeni ve
Rum tanõklarõn suçlayõcõ
ifadeleri, doğrulanmalarõna
lüzum görülmeden gerçek
kanõtlar olarak kabul edil-
miş ve bu şekilde yapõlan
yargõlamalar sonucunda sa-
nõklar idam da dahil olmak
üzere çeşitli cezalara çarp-
tõrõlmõştõr.
Nemrut Mustafa Paşa
mahkemesinin Bayburt Ermeni tehci-
ri sanõğõ Urfa Mutasarrõfõ Nusret Bey
hakkõnda iki ayrõ çelişkili karar alma-
sõ bu adalet rezaletini çarpõcõ bir şekilde
ortaya koymaktadõr. Nusret Bey önce
4 Temmuz 1920’de kürek cezasõna
çarptõrõlmõş ve bu karar mahkeme he-
yeti tarafõndan imzalanmõştõr. Buna rağ-
men, Nemrut Mustafa mahkemenin 20
Temmuz celsesinde Nusret Bey’i ida-
ma mahkûm ettiren bir ikinci karar al-
dõrmõş ve astõrmõştõr. Bilahare yapõlan
adli inceleme Nusret Bey’in tama-
men suçsuz olduğunu ortaya koy-
mustur. (Kocahanoğlu, Osman Selim,
İttihat Terakki’nin Sorgulanmasõ ve
Yargõlanmasõ, Temel Ya-
yõnlarõ, İstanbul, 1998, s.
42)
Damat Ferit Paşa’nõn isti-
fasõndan sonra Osmanlõ Dev-
leti’nin son sadrazamõ olan
Tevfik Paşa tarafõndan kur-
durulan Harbiye Nezareti’ne
bağlõ Divan-ı Temyiz-i As-
keri, Divan-õ Harb’in mah-
kûmiyet kararlarõnõ incelemiş
ve sonuçta bunlarõn hemen
hemen hepsini bozmuştur.
Bu suretle Nemrut Musta-
fa’nõn adalet adõna yaptõğõ
haksõzlõk ve rezillikler tüm
çõplaklõğõyla gözler önüne
serilmiştir. Görüleceği üze-
re, Mütareke dönemi Di-
van-ı Harp mahkemelerini
Osmanlı Devleti’nin hür
iradesiyle birtakım gerçek-
lerin ortaya çıkması için
kurulan bağımsız ve adil
bir kurum olarak görmek
mümkün değildir. (Ata, Fe-
ridun, İşgal İstanbul’unda
Tehcir Yargõlamalarõ, TTK,
Ankara 2005, s. 290) Bu nedenle, anı-
lan mahkemelerin geçerlilik ve meş-
ruiyetten yoksun kararlarının soy-
kırım tezine kanıt olarak ileri sü-
rülmesi boş ve anlamsız bir çaba ol-
maya mahkûmdur.
Mustafa Paşa
Nusret Bey
Hınçak alaylarından birinin ikinci bölüğünü gösteren bu fotoğraf 1915 yılında yayımlanmıştır.
Tehcir sõrasõnda Ermeni kayõplarõ
Ermeni iddialarõnõn savu-
nucularõ, soykõrõmõn tehcir sõ-
rasõnda meydana geldiğini ve
bir buçuk milyon Ermeninin
tehcir sõrasõnda öldüğünü ve-
ya öldürüldüğünü iddia et-
mektedirler.
Osmanlõ nüfus verilerine
dayanõlarak yapõlan değerlen-
dirmenin savaş öncesi Ana-
dolu’daki Ermeni nüfusunu
bir buçuk milyon olarak gös-
terdiği ve birçok yabancõ araş-
tõrmacõ tarafõndan yapõlan tah-
minlerin de bundan fazla fark-
lõ sonuçlar vermediği dikkate
alõnõrsa, Ermeni iddialarõnõn
anlamsõz ve abartõlõ olduğu gö-
ze çarpmaktadõr. Kayõplarõn
tehcir nedeniyle vuku buldu-
ğunu ileri süren Ermeni tarih-
çileri soykõrõm tezlerini des-
teklemek amacõyla zaman
içinde savaş sõrasõndaki Er-
meni zayiatõnõn rakamlarõnõ
devamlõ olarak şişirmişler ve
başlangõçta bir milyon dedik-
leri bu rakamõ 2.5-3 milyona
kadar çõkarmõşlardõr.
Beş uzman tarihçi tarafõndan
çeşitli yabancõ ülke arşivle-
rinde yapõlan gayet yoğun
araştõrmalar ve “elde edilen
on binlerce belge” õşõğõnda
Osmanlõ arşiv belgelerinin de
değerlendirilmesiyle hazõrla-
nan “Ermeniler: Sürgün ve
Göç” adlõ eser, bu konuda
Türkiye’de bugüne kadar ya-
põlan en kapsamlõ çalõşmayõ
oluşturmaktadõr.
Belgelerde tehcir
Ermeni nüfusu hakkõnda
gerçekçi tahminlere ulaşõlma-
ya çalõşõlan bu eserde, Birin-
ci Dünya Savaşõ başlarken
Ermeni nüfusunun 1.5 mil-
yondan az olmadõğõ “siyasal
motivasyonlardan uzak, bi-
limsel yöntemlerle ortaya
konulan .... kabul edilebilir”
bir rakam olarak görülmekte
ve bu noktadan hareketle şu
sonuçlara varõlmaktadõr:
Şurası unutulmamalıdır
ki 1915’te Osmanlı Devleti,
bilhassa Doğu ve İç Anado-
lu’da yaşayan Ermenileri,
bazı istisnalar hariç, yine
kendi topraklarından olan
Suriye ve Kuzey Irak böl-
gesine sürmüştür. Bu sür-
günde hastalıktan ve göçün
elverişsiz şartlarından bir
miktar Ermeni kaybı ol-
muştur. Ancak bu kayıp hiç-
bir zaman 1.5 milyon Er-
meninin ölümüyle netice-
lenmediği gibi yüz binlere de
varmamıştır. Zira belgeler
göstermektedir ki Anado-
lu’nun tümünde ancak bu
kadar Ermeni yaşamakta-
dır. Sürgün edilenlerin sayısı
ise 500 bindir. Sürgün edi-
lenlerden büyük çoğunluğu
1918’den itibaren eski yer-
lerine dönmüştür. Önemli
sayıda bir Ermeni nüfusu da
Osmanlı toprakları dışına,
yani başka ülkelere göç et-
miştir. (Hikmet Özdemir, Ke-
mal Çiçek, Ömer Turan, Ra-
mazan Çalõk, Yusuf Halaçoğ-
lu, Ermeniler: Sürgün ve Göç,
TTK, Ankara,2004, s.177)
Doğu Anadolu’daki Ermeni ahalinin
ve Ermeni çetelerinin Türk ve Müslüman
halka karşõ giriştikleri toplu katliamlar
ve yaptõklarõ akla hayale gelmeyecek in-
sanlõk dõşõ vahşet, bu eserde belgelerle
gözler önüne serilmektedir. Eserin içer-
diği belgelerdeki verilere dayanõlarak ya-
põlan hesap, 1914-1921 döneminde Er-
meni katliam ve zulmü sonucunda 517
bin 955 Müslüman Osmanlõ uyruğunun
öldüğünü ortaya koymaktadõr.
Bu konuda zikredilebilecek yabancõ bir
kaynak da, ABD’deki “Near East Reli-
ef” kuruluşuna yardõm yapma izni veril-
mesi için Doğu Anadolu’daki durumu
yerinde incelemeye gönderilen Niles ve
Sutherland’õn raporudur. Bu kişiler, ra-
porlarõnda, esas yardõma ihtiyacõ olanla-
rõn bölgenin Müslüman halkõ olduğunu
vurgulamõşlar, Van ve Bitlis’te Ermeni-
lerin Müslüman halka yaptõklarõ eziyetin
ve katliamõn korkunç boyutlarõnõ dile ge-
tirmişlerdir. (US 867.00 1005, Philip
Brown of Princeton University to Willi-
am Carr, Princeton, 11 October 1919)
500 bin Türk ve
Müslüman öldü
Y A R I N : T E Ş K İ L A T - I M A H S U S A