19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] 25 NİSAN 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B YORUM ÖZTİN AKGÜÇ Özgürlük, Bağımsızlık Satılmaz Geçen hafta sonu, 18 Nisan’da yapılan KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimi gelecek açısından da önem taşıyordu. Seçim, aslında M. A. Talat ile D. Eroğlu isimleri simgeleri altında iki farklı yaklaşım, iki farklı davranış biçimi arasındaydı. Bence ilki, ödün vererek anlaşma yoluyla bazı çıkarların sağlanabileceği görüşünü; D. Eroğlu ise dik durarak, gerekirse maliyet ödeyerek özgürlüğün, bağımsızlığın korunması gereğini temsil ediyordu. Emperyal güçler gerek ülkemizde gerek KKTC’de işbirlikçiler aracılığı ile de bir yandan “çözümsüzlük çözüm değildir” türünden sloganlar üreterek, öte yandan gizli veya açık ambargolar uygulayarak, göz korkutmalarında bulunarak ve/veya AB’ye giriş havucunu göstererek, KKTC’yi ortadan kaldırmak, soydaşlarımızı bir azınlık statüsüne düşürmek planını uygulamaktadırlar. Siyasal ayartıların (iğvanın) yanı sıra maddi çıkar sağlayarak, maddi çıkar vaadinde bulunarak soydaşlarımızı etkilemeye, yönlendirmeye çalışmaktadırlar. Kuşkusuz dik duruşu, özgürlüğü, bağımsızlığı korumanın bir maliyeti vardır; ödün vermenin, boyun eğmenin, hatta köleliğe rıza göstermenin ise kısa süreli de olsa bir getirisi olabilir. Hiçbir bedel, özgürlükten, bağımsızlıktan vazgeçmenin karşılığı olamaz. Yaşamları boyunca ayakları üstünde dik duramamış, ona buna yaranarak çıkar sağlamaya çalışmış, sürüngenlikte, omurgasızlaşmada sakınca görmemiş, politikacı, yazar, işadamı hatta bürokratların önerilerinden, görüşlerinden sakınmak gerekir. Bir toplum ancak özgürlüğünü, bağımsızlığını koruyarak, dik duruşunu bozmayarak uzun vadede de olsa başarıya ulaşır, varlığını korur. Ödün vermenin, baş eğmenin sonu, sonucu yoktur. Ver kurtul yaklaşımı bir çözüm değil, bir aczin, güçsüzlüğün, direnme zafiyetinin ifadesidir. Kıbrıslı soydaşlarımız çeşitli ayartılara, göz boyamalara, çıkar vaatlerine kapılarak Annan planına evet oyu verdiklerinde, “Eyvah, soydaşlarımız da kendi sonlarını hazırlıyorlar” kaygısına kapılmıştım. Bu nedenle de geçen hafta yapılan KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimi, bir gösterge olarak yaşamsal önem taşıyordu. Bence Kıbrıslı soydaşlarımız onurlu bir tercih yaptılar. Savaşım verilmeden, özveri ve cesaret gösterilmeden başarı kazanılmaz. Vatan, bayrak, onur, bağımsızlık, özgürlük bir değer taşıyorsa, bunun pahası ne olursa olsun ödenmelidir. Sünepelikle, korkaklıkla, ben dümenime bakarım anlayışı ile başarı ve itibar kazanılamaz. Bugün bir KKTC’den söz ediyorsak, bu başarı, F. Küçük, R. Denktaş gibi liderlerin, mücahitlerin cesaretinin, toplumun direnişinin, Bülent Ecevit’in onurlu ve cesur kararının ve nihayet TSK’nin gücünün sonucudur. İş müzakereye, konferanslara bırakılsaydı bugün KKTC olmayacağı gibi, Kıbrıs çoktan Girit adasının akıbetine uğramış, soydaşlarımızın önemli bir bölümü topraklarını, ülkelerini yitirmiş olacaklardı. Gerçekte Türkiye Cumhuriyeti de cesaretin, ileri görüşün, savaşım gücününün bir ürünüdür. Atatürk gibi bir lider, kumandan, silah arkadaşları gibi yurtseverler, halkımızın bir bölümünün özveri ve direnci olmasaydı, tarihte bir Türkiye Cumhuriyeti olmayacaktı. Güçlü, inançlı, dirençli iseniz müzakerelerde, görüşmelerde ilerleme, başarı sağlayabilirsiniz. Müzakere, konferans, toplantılar, aslında bunlar, La Fontaine’in “karga-tilki” öyküsünün sahnelenmesidir. Bazı uyanıklar, tilkiler “anlaşıyoruz, karşılıklı ödün, kazandır, kazan, çözüm getiriyoruz, barış” gibi kulağa hoş gelen sözcüklerle karganın ağzındaki peyniri kapma peşindedirler. Zorla almanın maliyeti yüksektir. En ucuzu, müzakere, toplantı, görüşmeme yoluyla istekleri gerçekleştirmek, istediğini almaktır. Kıbrıslı soydaşlarımız, maddi sıkıntıları izolasyon tehditleri olsa da ülkelerine sahip çıkma iradesini göstermişlerdir. Bağımsızlık, özgürlük yaşamı anlamlı kılar, değer katar. Soydaşlarımız, bağımsızlığın, özgürlüğün feda edilemeyecek değerler olduğunun bilincine varmışlardır. Yollarında engeller de olsa bağımsızlık, özgürlük yolunda yürümelerini sürdürmelerini dileriz. Soydaşlarımızı kutlar, özgürlük, bağımsızlık doğrultusundaki yürüyüşlerinin, tüm Türk dünyası için örnek olmasını dilerim. Akademisyenvesosyalgüvenlikuzmanlarõnagöre,AKPhertürlükoruyucuönlemi,istihdamaengelolarakgörüyor AKP gözünü kıdeme dikti İşsizliğin yapõsal değil sanal olduğunu ileri süren ve istihdam sorununun mutlaka ciddi bir şekilde ele alõnmasõ gerektiğini savunan işveren derneklerini ‘emek sömürüsü’ yapmakla suçlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn aksine, ekonomiden sorumlu bakan Mehmet Şimşek’in, işsizliğin ciddi bir sorun olduğunu kabul etmesi ve bunun çözümü için kõdem tazminatlarõnõ pazarlõk meselesi yapmasõ, emek cephesinden sert eleştirilere yol açtõ. OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA Emek kesimi açõsõndan iktidara geldikten sonra hiç de iyi bir sõnav vermeyen AKP hükümeti, bir kez daha gerçek yüzünü göstererek emekçinin kazanõmlarõnõ gasp etmek üzere harekete geçti. Geçen hafta Ankara’da Dünya Bankasõ ta- rafõndan düzenlenen “Türkiye Ülke Ekonomi Raporu: Kayıt Dışılık: Ne- denler, Sonuçlar, Politikalar” kon- feransõnõn ardõndan çeşitli açõklamalarda bulunan Maliye Bakanõ Mehmet Şim- şek, yüksek kõdem tazminatõ ve işgücü piyasasõnõn esnek olmamasõnõn istih- damõn artmasõ önündeki en büyük en- gel olduğunu ilan etmesi, emek kesi- minde sert tepki yarattõ. Türkiye’de işgücü piyasasõnõn katõ kural- lõ olduğunu söyleyen Şimşek, “bir yandan da hiçbir kuralı olmayan kayıt dışılık var, zaten işsizlik fonu var, zaten oraya ödeniyor. Aynı za- manda kıdem tazminatı var, işsizli- ğin önündeki en büyük engel, kıdem tazminatının bu kadar katı ve yüksek olması” diyen Şimşek, kadõnlara da ya- rõ zamanlõ çalõşma önermişti. AKP gasp etmek istiyor AKP’nin iktidara geldiklerinden beri, sen- dikal nedenlerle işten atõlmalarõn arttõ- ğõna, işçilerin bizzat iktidar yandaşla- rõ zoruyla sendika değiştirmeye zor- landõğõna, TEKEL direnişi sõrasõnda emekçilerin buz gibi havada havuza atõl- masõndan biber gazõ sõkõlmasõna, 1 Mayõs kutlamalarõnda işçilere boyalõ su sõkõlmasõndan tekme tokat dövülmesi- ne sayõlamayacak kadar çok icraatta bu- lunduğunu hatõrlatan akademisyen ve sosyal güvenlik uzmanlarõna göre, bu- gün kõdem tazminatõnõ istihdamõn en- geli olarak gören AKP, yarõn da böl- gesel asgari ücreti dayatacak. Türk-İş Sosyal Güvenlik Uzmanõ Celal Tozan ve Yard. Doç. Dr. Aziz Çelik’in verdiği bilgi ve yaptõklarõ değerlendir- melere göre, bugün kõdem tazminatõna el uzatan hükümet, yarõn çok daha te- mel haklarõ gasp etmeye kalkacak. Oysa, Türk-İş’in aldõğõ bir genel kurul ka- rarõna göre, kõdem tazminatlarõnõn kal- dõrõlmasõ genel grev sebebi. Başta Türk-İş olmak üzere tüm konfederas- yonlar bu konunun gündeme getiril- mesine bile karşõ. Asgari ücret de engel Kõdem tazminatlarõnõn kaldõrõlmasõ ge- rektiğini savunan Şimşek’in mantõğõy- la bakõldõğõnda, başta asgari ücret olmak üzere akla gelebilecek her türlü koru- macõ önlem, istihdam önünde ciddi birer engel. Şimşek’i, “Bu mantıkla; agari ücret olmasın, işveren ayda 100- 150 liraya çok rahat işçi çalıştırır. Sendikalar olmasın, işveren istediği işçiyi istediği süre çalıştırsın, toplu- sözleşme olmasın, işveren istediği zammı yapsın. İş Kanunu kaldırılsın, yerine Borçlar Kanunu gelsin. Bakın istihdam nasıl patlıyor!” sözleriyle eleştiren Çelik, kõdem tazminatõnõn ar- dõndan bölgesel asgari ücretin günde- me geleceği uyarõsõnõ yaptõ. Çelik’e göre yõllardõr kõdem tazminatõ iş- veren tarafõndan ucuz kredi olarak kul- lanõlõyor. Zira, her yõl için bir maaş ola- rak hesaplanan tazminat yõllõk olarak ödenmiyor. İşveren bunu işçinin çalõş- tõğõ sürece kullanõyor. “İş güvencesi geldi, artık kıdem olma- sın söylemi de yanlış. Kıdem tazmi- natı, bir işçinin çalıştığı sürenin karşılığı olarak alacağı bir güven- cedir. Ayrıca, kıdem, işverene sa- nıldığı kadar yük getiren bir şey de- ğil. İşveren bunu her yıl ödemiyor, taa çalışma bittiğinde bir kez ödediği bir şey” diyen Tozan da AKP’nin hiç- bir zaman emekçinin yanõnda yer al- madõğõnõ yineledi. İstanbul Haber Servisi - Tür- kiye Devrimci İşçi Sendikalarõ (DİSK) Genel Başkanõ Süleyman Çelebi, Maliye Bakanõ Mehmet Şimşek’in kõdem tazminatõnõn kal- dõrõlmasõna yönelik açõklamalarõ- na tepki gösterdi. Kõdem tazminatõnõn kaldõrõlma- sõnõn işverenler açõsõndan işten çõ- karmayõ caydõrõcõ bir rol üstlendiğinin altõnõ çizen Çelebi, kõ- dem tazmina- tõnõn işçi için hem uzun yõl- lar çalõştõğõ ku- rumuna ver- diği hizmetlerin karşõlõğõ olarak ka- zandõğõ bir hak hem de bir çeşit iş güvencesi olduğunu vurguladõ. Çelebi, “Kıdem tazminatının kaldırılması işverenin, işçileri diledikleri gibi işe alıp işten çı- kartma, alınır, satılır bir mal gi- bi görme anlayışının yansıması- dır. Bu kölelik koşullarının ça- lışanlara dayatılmasıdır” dedi. Bakan Şimşek’in kõdem tazmi- natõna ilişkin görüşlerine yazõlõ açõklamayla cevap veren DİSK Başkanõ Çelebi, Şimşek’in Türki- ye gerçeklerinden habersiz ve ser- maye sözcüsü gibi konuştuğunu söyledi. Şimşek’in konuşmasõnda kõdem tazminatõ ile işgücü piya- salarõnõn esnek olmayõşõnõn istih- damõn artmasõnõ engellediğini anlattõğõnõ belirten Çelebi, “Oy- sa Türkiye’de işgücü piyasa- ları açısından hızlı bir ku- ralsızlaşma sürecinin ya- şandığı, esneklik uygu- lamalarının, taşeronlaş- manın yaygınlaştığı bir gerçektir. Bugün işsiz olduğunu söyleyenlerin yüzde 32’si geçici bir iş ilişkisi nedeniyle işsiz ka- lanlardır. Yine kriz nedeniyle iş- ten atılmaların bu denli yoğun yaşanmasının, ücretsiz izinlerin gündeme gelmesinin nedeni, iş- gücü piyasalarının fazlasıyla esnek ve kuralsız olmasın- dandır. Kamuda taşeronlaşma ve ‘sözleşmelilik’ temel istih- dam biçimi haline gelmiştir. Bu yolla kamuda dahi kayıt dışı çalışmanın önü açılırken kayıt dışı ile mücadeleyi sermayeyi teşvikte aramak hangi niyetle açıklanabilir” dedi. Kölelik koşulları Çelebi, işverenlerin çalõşanlarõn işine “maliyetsiz olarak son ver- me” talebinin karşõlanmamasõnõ “kölelik koşullarının” dayatõl- masõ olarak niteledi. Bakan Şimşek’in, işsizlik fo- nundan yararlanma oranõnõ yüzde 5’in dahi altõnda olduğundan haberi olmadõğõnõ belirten Çelebi, “Es- neklik uygulamaları ile daha az işçi ile daha çok üretim yapılması amaçlanmaktadır. Çalışma sü- relerini esnettiğiniz takdirde, kârlar artarken işsizler ordusu- na yenileri eklenecektir. Kriz döneminde yaşanan da budur. Bakan Şimşek’in farkında ol- madığı bir başka konu ise yarı zamanlı çalışmanın Türkiye ger- çekliği ile uymadığıdır. Yarı zamanlı çalışanların oranının Avrupa’da daha yüksek oldu- ğu doğrudur. Ancak, bakan Şimşek, bu ülkelerde evde ça- lışan kadınlar dahil herkesin ör- gütlenme özgürlüğünün bu- lunduğunu, alım gücü ve gelir düzeyinin Türkiye ile kıyas- landığında ne kadar yüksek ol- duğunu bilmemekte midir? Türkiye’de tam zamanlı çalı- şanların, elde ettiği gelirle ya- şamlarını sürdürmek konusun- da ciddi sorunlar yaşarken emekli olmaları neredeyse im- kânsız hale gelmişken yarı za- manlı çalışma hangi gerekçe ile sunulmaktadır” diye konuştu. Kaya Grubu’na taze kan Ekonomi Servisi - Eski Gebze Organize Sanayi Bölgesi (GOSB) Genel Müdürü Güher Türker, Kaya Grubu’nda genel müdür olarak göreve başladõ. Türker’in transferiyle birlikte GOSB’de LEED Platinium sertifikasõna sahip Türkiye’nin ilk yeşil binasõnõn gerçekleştirilmesi çalõşmalarõna start verildi. Türker, iş sağlõğõ ve güvenliği, eğitimi, teknolojik ekipmanlar konusunda sektörünün en büyük kuruluşu olan Kaya Grubu’nun, GOSB 2020 Projesi çerçevesinde yeniden yapõlanma ve yeni yatõrõm faaliyetlerinin liderliğini yürütecek. Kaya Grubu’nun bu yõl kutlanan 30. kuruluş yõlõnda en önemli projesi olan “KAYA GOSB 2020 Projesi” kapsamõnda, GOSB’de LEED Platinium sertifikasõna sahip Türkiye’nin ilk yeşil binasõnõn gerçekleştirilmesi yer alõyor. Birçok ülkede farklı şekillerde tazminat söz konusu. İşten çıkarmayı önleyici başka yaptırımlar var. Örneğin İsveç’te 48 aya kadar tazminat ödeniyor. İtalya’da haksız işten çıkarmalarda dört maaş tazminat ödeyerek işçiyi göndermek mümkün değil, mutlaka işe almak zorunluluğu söz konusu. Avrupa Birliği ülkelerinin büyük bir kısmında, ihbar öneli, kıdem tazminatı, işçiye ödenen diğer tazminatlar, işsizlik sigortası, iş güvencesi ve aile yardımı sağlanıyor. Bunun dışında eğitim, sağlık, adalet ve benzeri harcamaları kapsayan sosyal harcamaların bütçe içindeki payları çok yüksek. Örneğin, Türkiye’de de sosyal harcamaların bütçe içindeki payı yüzde 19 iken, Avusturya’da yüzde 70, Yunanistan’da yüzde 35.5, İspanya’da yüzde 49.5 ve Çek Cumhuriyeti’nde de yüzde 54.4. Yaptırımlar farklı DİSK Başkanı Çelebi’den Bakan Şimşek’e tepki Kamuda taşeronlaşma ve ‘sözleşmelilik’ temel istihdam biçimi haline gelmiştir. Bu yolla kamuda dahi kayõt dõşõ çalõşmanõn önü açõlõrken kayõt dõşõ ile mücadeleyi sermayeyi teşvikte aramak hangi niyetle açõklanabilir. Şimşek’e eleştiri yağdı Kõdem tazminatõ farklõ ülkelerde farklõ oranlarda uygulanõyor. İş güvencesi olan ülkelerde kõdem tazminatõ yok söylemi gerçeği yansõtmõyor. Zira pek çok ülkede sosyal harcamalarõn payõ ciddi boyutlara ulaşõyor. Türkiye’de sosyal harcamalarõn bütçe içindeki payõ yüzde 19 civarõnda iken, Avusturya’da yüzde 70, Yunanistan’da yüzde 35.5, İspanya’da yüzde 49.5 ve Çek Cumhuriyeti’nde de yüzde 54.4. İspanya’da yüzde 50’yi buluyor BİR YILLIK FERRARİ ÜÇ AYDA SATILDI Termo Teknik, 2009’da yaptõğõ panel radyatör ihracatõ ile İstanbul Maden ve Metaller İhracatçõ Birlikleri tarafõndan kendi ürün gamõnda “2009 yõlõnda en fazla ihracat yapan Birlik üyesi kuruluş” olarak ödüllendirildi. Önceki 3 yõlda ihracat ödülü alan Termo Teknik böylece üst üste dördüncü kez bu ödülün sahibi oldu. Termo Teknik, 2009’da 72 milyon dolarlõk ihracat gerçekleştirdi. Termo Teknik Genel Müdürü Cem Nazif Yalçõn, ihracatõn çoğunluğunun Avrupa’ya yapõldõğõnõ söyledi. LİMON ÜRETİCİSİ ENDİŞELİ Ulusal Turunçgil Konseyi İcra Kurulu ve Mersin Turunçgil Üre- ticileri Birliği Başkanõ Cemalettin Kurt, geçen yõl 60-65 kuruş se- viyesinde satõlan küt diken limonunun bu yõl 30-35 kuruşa düştüğü- nü belirterek, “Zaten zor şartlar altõnda üretimini devam ettirmek zo- runda kalan üreticimiz büyük sõkõntõ altõnda” dedi. Arjantin’deki don olaylarõnõn ve küresel anlamda krize neden olan “domuz gribi”nin olum- lu etkileri nedeniyle geçen yõlki satõşlarõn beklentilerin üzerine çõktõğõnõ ifade eden Kurt, ancak bu yõl domuz gribinin kaybolmasõ olumsuz etkilendi” dedi. TOFAŞ Üst Yöneticisi Ali Pandõr, bu yõlõn ilk çeyreğinde 17 adet Ferrari sattõk- larõnõ, şu anda Ferrari’den bu yõl Türkiye pazarõ için daha fazla araç almaya ça- lõştõklarõnõ açõkladõ. Geçen yõl hem Maserati hem de Ferrari’den 17’şer adet ol- mak üzere toplam 34 otomobil sattõklarõnõ anõmsatan Pandõr, bu yõ- lõn ilk 3 ayõnda özellikle Ferrari’de, bütün yõl için satmayõ he- defledikleri otomobillerin tamamõnõn satõldõğõnõ ifade et- ti.Pandõr, “Şu anda Ferrari’den bu yõl için daha fazla araç almaya çalõşõyoruz” dedi. TERMO TEKNİK, İHRACATTA 4. KEZ LİDER Kõdemin kaldõrõlmasõ, işçilerin alõnõr, satõlõr bir mal gibi görme anlayõşõnõn yansõmasõdõr ’ ‘ Süleyman Çelebi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle