19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 25 NİSAN 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 IŞIL ÖZGENTÜRK Yuh Olsun Bize! En sevdiğim bayram 23 Nisan’dır, çünkü dünyada ilk kez çocuklara armağan edilmiş bir bayramdır, ayrıca kişisel nedenlerim var; öğretmen Sabriye Hanım, benim annem olurdu, doktorların ısrarlarına rağmen karnı burnunda stadyuma gitmiş ve stadyumdan eve bir küçük kız bebekle gelmişti, iyi ki geldi. 23 Nisan günü bir nedenden ötürü İstanbul’un ünlü caddelerinden biri olan Bağdat Caddesi’ndeydim. Çocuklar için bir yığın etkinlik vardı, yüzleri gözleri kedi gibi boyanmış çocuklar, miyavlayarak birbirleriyle dalga geçiyorlardı, hava çok güzeldi, genç babalar çocuklarını omuzlarına almış eşleriyle birlikte bandonun çaldığı valse eşlik ediyorlardı. Bir yanda bir grup halk dansları yapıyordu. Neşe, baharın sonsuz enerjisi herkese geçmişti, yüzler mutlu, hayat güzeldi. Ama bu mutluluğu kara bir bulut usuldan örtmeye başladı. Birden sadece suça teşvik edildiklerinden ya da oralara giden pek çok dostumun söylediklerine göre, bir ritüel olarak taş atan çocukları düşünmeye başladım, kara bulut iyice karalaştı. Çok uzakta değil, Tekirdağ’da terör suçuyla yargılanan ve terör suçundan yatan kocaman kocaman ağabeyleri tarafından eminim ki, her gün ideolojik olarak sorguya çekilen küçücük bir erkek çocuğu gözlerimin önüne geldi. Halk oyunlarında küçücük kendi yaşında bir kızın elinden tutup zıplamak ve o güzelim kızla ilk aşkını yaşamak, şiirler yazmak onun da hakkıydı. Ve birden kendime geldim, tümüyle her şeyi değiştirilen Aşk-ı Memnu dizisinde Behlül denen ne yaptığı belli olmayan oğlanın sevgilisine okuduğu saçmanın saçması şiirlere eminim ki bayılan şu küçük burjuvalar, şu çocuklarını rahatlıkla kucaklarına basanlar, bir an için bu çocuğu düşünseler, bir an için ne olur? Dört binden fazla, rakamla yazıyorum 4000’den fazla çocuk şu anda birer terörist gibi terör yasasıyla yargılanıyor, hâkimler cezaları verip duruyor, Yargıtay bir acele onaylıyor ve bakanlar, tüm siyasiler, parti liderleri herkes bu çocuklara çok üzüldüklerini söylüyorlar ama ortada yapılan somut bir iş yok. Öyleyse iş başa düşüyor, bayramın ve mutluluğun bütün çocuklar için eşit dağılımını düşünen insanlara, sağcı da solcu da olabilirsiniz, nihilist ya da en koyu marjinal olabilirsiniz ama bilin ki, hiçbir ideoloji sizi kurtaramaz, dünyada hiçbir şey sizi çocukların dört duvar arasında çürüyüp gitmelerine kayıtsız kalmanızı sağlamaz, hiçbir mazeret, hiçbir büyük laf! Şimdi o bölgede yaşayan yazarlar, her çocuğun hikâyesini yazmak için Adalet Bakanlığı’ndan mı, valilikten mi izin istemeliler, bu hikâyeler mutlaka yayımlanacak bir yer bulur. Öyle kahvaltılara gidip “Biz bu Kürt açılımından hoşnutuz” demekle olmuyor. Çocuğu içerde bir anne düşünün, çocuğu yedi aydır içerde, ne yer ne içer ve kimlerle muhatap olur, orası eninde sonunda bir cezaevi, hepimiz cezaevi hikâyelerini biliriz, beni söyletmeyin ve şimdi çocukları içerde olan annelerin büyük çoğunluğu majör-depresyonda. Yani bu iş, bir tek erkeklerin de artık mutfağa girip yumurta pişirmesine yaramış. Bu arada bir sorum var, biber gazını fütursuzca kullanan ve pek çok masum insana zarar veren polis neden masum oluyor da taş atanlar terörist muamelesi görüyor. Yahu insaf diye bir şey kalmadı mı? Yok çocuklarla ilgili yeni yasa çıkarsa Apo’nun da yaşı küçültülüp yeniden yargılanacakmış, bir de böyle bir deli saçması ortalıkta dolaşıyor. Ayol Apo benim yaşımda, beni kaç yaş küçültebilirsiniz? Türkiye hep birlikte çizgi film mi çevirmeye başladı. Bir hikâyeyle bitirelim, bir mektupla: “Anne, kardeşlerim sakın üzülmeyin, beni de çok merak etmeyin, yemekler iyi, sadece annemin yaptığı bulgur pilavını özledim, görüşe gelirken kocaman bir tencere getirin, pilav getirin, koğuştaki diğer arkadaşlar için de...” Yuh olsun bize! Bizim dindarlığımıza da insanlığımızı da!.. isilozgenturk gmail.com ‘Drama köprüsü’ efsane değilmiş “Drama Köprüsü Hasan, dardır geçil- mez/Soğuktur suları Hasan bir tas içil- mez/Anadan geçilir Hasan yardan geçilmez” tür- küsüne konu olan köprünün yeri, Rum bir yerel ta- rihçi tarafõndan belirlendi. Lozan Mübadilleri Vakfõ Genel Sekreteri Sefer Güvenç, köprüyle ilgili ilk ipucunun, geçen yõl Drama’yõ gezen Bursalõ bir mü- badil Türk’ten geldiğini belirtti. Güvenç yapõlan araştõrmadan sonra Drama’nõn aslõnda bir köprü değil 50 santimetrelik dar su kemeri olduğunu, 200- 300 yõl önce yaptõrõldõğõnõn tahmin edildiğini belirt- ti. Köprünün yeri ise Bursalõ mübadilin elindeki fo- toğrafla “İşte Drama Köprüsü bu” deyip Dramalõ yerel tarihçi Nikos Latsistalis’a gelmesiyle belir- lenmiş. Onlarca vadi, köy gezen tarihçi, Nikiforos (Nusratlõ) - Karyafiton (Kozluköy) arasõnda yer alan su kemerinin arkasõndaki görünüm ile fotoğ- raftaki görünümün birebir örtüştüğünü fark etmiş. Kemerin devamõnda bir patika olduğunu da görün- ce doğru yol üzerinde olduğuna emin olmuş. (AA) İlk uyarı Mersin’den ABİDİN YAĞMUR MERSİN - Mersin Nükleer Karşõtõ Platform’un, Çernobil faciasõnõn 24. yõlõ dolayõsõyla düzenlediği yürüyüşte, Mersin ve Sinop’a nükleer santral kur- mak isteyen, Niğde’de siyanür- lü altõn madenine, Hatay Er- zin’de termik santrala izin ve- ren AKP’ye tepki vardõ. Yürü- yüşe katõlanlardan bazõlarõ be- yaz kefen giyip yüzlerini boyar- ken ‘Don Kişot’ Osman Ak- kuş da eyleme destek verdi. Kuvayi Milliye Caddesi’ni izle- yerek AKP İl Başkanlõğõ önüne gelen göstericiler “Mersin Çernobil olmayacak”, “Siya- nürlü şirket memleketi terk et”, “AKP santralı al başına çal” diye sloganlar attõ. Nükle- er Karşõtõ Platform sözcüsü Sa- bahat Aslan, Çernobil faciasõ- nõn etkilerinin halen sürdüğünü, dönemin hükümetlerinin araş- tõrmalara izin vermemesi nede- niyle günümüzde Karadeniz bölgesinde kanser vakalarõnõn arttõğõnõ vurguladõ. Akkuyu nükleer santralõnõn kurulacağõ Büyükeceli’de yaşayan Meh- met Ali Yılmaz, “Bu santral iş kapısı olmayacak. Çalışanlar yurtdışından gelecek. Tarımı- mız, turizmimiz bitecek” dedi. Art arda nükeer karşõtõ eylem düzenleniyor Barış Derneği tarafından düzenlenen ressam İrfan Ertel ve fotoğrafçı Ali Turna’nın “İşçiler” sergisi, dün derneğin ser- gi salonunda açıldı. Ertel, “İşçilerin çalışma koşullarının iyi- leştirilmesi için resmi bir mücadele aracı olarak kullanma- ya çalışıyorum” derken Turna da “TEKEL direnişini des- teklediğimizi gösterme amacı burada da var” diye konuştu. ‘İşçiler’ Barõş Derneği’nde Fotoğraf:CEMGÜLDEMİR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle