Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 25 NİSAN 2010 PAZAR
10 PAZAR YAZILARI dishab@cumhuriyet.com.tr
Patatesin de
kalbi vardõr!Orta Asya’nõn ortasõnda,
doğa harikasõ minicik bir
ülke Kõrgõzistan. Komşu ülkeler
gibi petrol ve gaz zengini değil,
ancak insan yaşamõnõn temel
gereksinimlerini
karşõlayabilecek her şey var.
Suyu, iklimi ve ekilmeye
elverişli alanlarõ bakõmõndan
dünyada birçok ülkenin sahip
olmadõğõ temel değerlere sahip.
Büyük miktarlarda olmasa da
altõn üretimi de var. Yapõlan
jeolojik çalõşmalar,
Kõrgõzistan’õn bazõ değerli
metallere de sahip olduğunu
gösteriyor. Nüfusu da yine
Türkiye’nin bazõ şehirleri kadar.
Son rakamlara göre 5 milyon
250 bin civarõnda. Ancak
Sovyetler Birliği’nin
dağõlmasõnõn ardõndan çok
sayõda ağõr sanayi tesisleri
çalõştõrõlamadõğõndan ya
kapatõlmõş ya da parçalar
halinde satõlmõş. Fabrikalarda
çalõşan yüz binler işsiz
kalmõş. Nüfusun yaklaşõk 1
milyonu başka ülkelerde
çalõşõyor. Rusya’da 250 bin
yasal, bir o kadar da yasadõşõ
Kõrgõzistan vatandaşõ
çalõşõyor. Çok sayõda etnik
grubu barõndõran ve zengin bir
kültür mozaiğine sahip olan
Kõrgõzistan’da, son yõllarda
artan milliyetçilik ve radikal
dincilik faaliyetleri nedeniyle
Kõrgõz nüfusun dõşõndaki
azõnlõklar başka ülkelere,
özellikle Rusya’ya yerleşmeyi
tercih ediyor.
“Lale Devrimi Modası”nõn
Mart 2005’te Kõrgõzistan’da
yaşanmasõnõn ardõndan ülkede
gözle görülür, elle tutulur bir
değişim yaşanmadõ. Dönemin
Cumhurbaşkanõ ve fizik
profesörü Askar Akayev, kan
dökülmemesi için çõkan
prostesto gösterileri ile birlikte
ülkeyi terk etti. Büyük
umutlarla göreve gelen
Kurmanbek Bakiyev ise
Akayev’i aratõr oldu. Rüşvet ve
yoksulluk sõralamasõnda dünya
şampiyonluğuna oynayan
Kõrgõzistan’da halkõn önemli bir
kõsmõ açlõk sõnõrõnõn çok altõnda
yaşam savaşõ veriyor. 2 bin 100
dolarlõk kişi başõ milli gelirin
önemli bir kõsmõ çok küçük bir
azõnlõğõn cebine gidiyor.
Nüfusun dörtte biri ise ayda 200
som, yani 5 dolarla yaşamak
zorunda! Buna karşõlõk eğlence
ve kumar dünyasõ hõz kesmiyor!
Caddelerde dünyanõn en pahalõ
araçlarõnõ görmek insanõ
şaşõrtõyor. Rusya ile ABD
arasõna sõkõşõp kalan yönetim,
her iki süper gücü de memnun
etmeye çalõşõyor. Ancak başarõlõ
olamõyor. Birer askeri üsse
sahip olan bu iki ülkeye ek
olarak birer üs daha açma izni,
devrik yönetim tarafõndan
verilmişti. Türkiye de dahil
olmak üzere dõş dünyadan
Kõrgõzistan’a büyük miktarlarda
maddi ve teknik yardõmlar
yapõlõyor.
Ancak
verilen
kredi ve
yardõmlarõn
neredeyse
tamamõ
birtakõm
kişiler
arasõnda
paylaşõlõyor. Ne imar, ne refah
düzeyinin yükseltilmesi ve ne
de işsizliğe çare bulunmasõ
konusunda çalõşma yapõlõyor.
Çalõşabilen nüfusun yüzde 18’i
işsiz. Buna gizli işsizler dahil
değil! Özellikle kamu
kurumlarõna eleman alõmlarõnda
geçmiş dönemde ayrõmcõlõk
yapõldõğõ, devrik
cumhurbaşkanõ Bakiyev’in
memleketi Celalabad ile komşu
il Oş’tan insanlar tercih
edildiği, halkõn en çok şikâyet
ettiği konulardan biri. Hal böyle
olunca, özellikle genç nüfus
gidişattan hiç de memnun
olmadõ doğal olarak. Muhalefet
liderlerinin ani bir kararla
tutuklanmasõ bardağõ taşõran
son damla oldu. Başkent
Bişkek’te meydanda toplanan
protestocularun üzerlerine ateş
açõlmasõ sonucu herkesin
medyadan izlediği olaylar
yaşandõ. Hayatõnõ kaybeden 86
kişi kahraman ilan edildi.
On binler yönetim değişikliği
için gösteri yaparken, ölenler ve
yaralananlar varken, yağmacõ
gruplar işbaşõndaydõ!
Kõrgõzistan’õn bütün şehir
merkezleri yağmalandõ,
işyerleri ve çok sayõda ev ve
araç kundaklandõ.
Günlerce şehirler kontrolsüz
prostestocularõn elindeydi.
Birkaç gün sonra olaylar
duruldu, cenazeler defnedildi ve
bu kez işgaller başladõ. Araziler
işgal edildi. Son olarak hafta
başõnda Bişkek’e 8 kilometre
uzaklõkta, çoğunluğu 2. Dünya
Savaşõ sõrasõnda Gürcistan’tan
sürülen Ahõskalõ Türkler ile
Ruslarõn yaşadõğõ mahalleye
saldõrõda bulunuldu. Bu
saldõrõlarda evler yakõldõ,
insanlar öldü.
Görünüşe göre Kõrgõzistan’da
halk hâlâ devlet olduklarõnõn
farkõnda değil! Yüksek
makamlarda bulunan bir kişi
görevinden alõndõğõnda akraba
ve tanõdõklarõ bir araya gelip
gösteri yapõyor. Kişinin ne
sebeple görevinden alõndõğõna
bakõlmõyor. Devlet otoritesi
halkõn geneli tarafõndan kabul
görmüş değil henüz.
Türkiye’den farklõ görünen ve
farklõ duygularõn beslendiği bu
coğrafyanõn gerçekleri, Türkiye
dõşõndaki bütün ülkeler
tarafõndan biliniyor!
Türkiye’nin yaklaşõk 20 yõlda
bu küçük ülkeye verdiği maddi
ve teknik destek 1 milyar dolar
civarõnda. Ancak Türklere
antipati duyulmasõnõn
nedenlerini araştõrmak bir yana,
bu gerçek kabullenilmiyor bile
temsilci ya da yöneticiler
tarafõndan! Süper güçlerin
“merkez üs ve test alanı”
olarak seçtiği Kõrgõzistan’õn
orta vadede istikrara ve refaha
kavuşacağõna inanmak zor.
okarakas@hotmail.com
Amerika’da Deli Dumrul hikâyesi
İyi ki Colorado eyaletine gitmişiz; on saatlik
yolculuğa değdi. Yediğim içtiğim benim
olsun, gördüklerimi aktarayõm diye kaleme
kâğõda sarõldõm. Deli Dumrul diye bilinen
masalõn neredeyse bire bir gerçeği orada
yaşanmaktaydõ. Dede Korkut masalõ olup
Türk çocuklarõnõn cümlesine anlatõlan öyküyü
bilirsiniz: Bir dereye kurulu köprü başõna
dikilen Dumrul, geçenden 30 kuruş, geçmek
istemeyenden döve döve 40 kuruş alõrdõ.
Bugünkü kapitalizmin ondan esinlendiğini
söyleyenler varsa da bu, Amerikan Deli
Dumrulu’nu anlatõrken lafõ iktisat ve siyasetten
geçireceğimiz anlamõna gelmez; biz
gazetecilik yapõyor, duyduğumuzu
aktarõyoruz! Colorado sõnõrlarõndaki Taylor
nehrinin üzerinde bir mülkiyet kavgasõ
sürüyor. 1859’da Batõ’ya yönelen
Yankee’lerden Jim Taylor’un keşfetmesiyle
onun adõnõ alan nehir eskiden beri
Kõzõlderililerin atlarõnõ suladõğõ bir
yerdi; ama olsun, beyazlar
keşfetmedikçe bir nehir haritada
var olamazdõ. Bin beş yüz mil,
yaklaşõk olarak iki bin dört yüz
kilometre uzunluğundaki Colorado
nehrinin bir kolu olan Taylor’un en
fõrtõnalõ, en maceralõ yeri, balõk
tutulan, botlarla rafting sporu
yapõlan kõsmõ eyaletin tam
ortalarõndadõr. Burada, nehrin sağõnda ve
solundaki arazinin sahibi olan Steve Roberts,
akan su üzerinde hak iddia edince konu Eyalet
Mahkemesi’ne, oradan da Federal Uyuşmazlõk
Hâkimliği’ne kadar uzanmõştõr. Yerel
gazetelerdeki haberlere bakarsanõz, Roberts’õn
6 bin 500 dönüm civarõndaki “küçük” arazisi
içinden Taylor nehri akmaktadõr. Nehrin
arazisinden geçen kõsmõnda Roberts, 100 bin
dolarlõk yatõrõm yaparak su taşkõnlarõna karşõ
önlem aldõğõ gibi, gelen geçen
kayõkçõlar için sefa yerleri de
hazõrlamõş, böylece arazisinde
kovboyluk yanõnda turizme de
adõm atmõştõr. Buraya kadar her şey
yasalara uygundur. Gelgelelim,
nehrin yukarõsõnda sportif rafting
yaptõran “Row v.Wade” adlõ
turizm şirketinin sahipleri
durumdan rahatsõzdõr, zira nehrin
kuzeyinden başlayõp aşağõya kadar inmek
isteyen, su üzerinde zõplayõp hoplama sporu
olan raftingcilere Roberts, Deli Dumrul gibi
dur demektedir; burasõ onun arazisidir.
Bölgede yõllõk 140 milyon dolarlõk turizm
söz konusu olunca, doğanõn nehir sularõnõ
seller gibi akõttõğõ õrmağõn bu bölgesinde
mülkiyet kavgasõ kõzõşmõştõr. Raftingcilere,
amatör balõkçõlar da katõlõnca konu hukuk
tartõşmalarõna dönüşecektir. Nehrin
yukarõsõnda bir balõğõ kovalamaya başlamõş
olan teknedeki balõkçõ eğer tam Roberts’õn
arazisi içinden geçerken balõğõ avlarsa balõk
üzerinde kimin hakkõ olacaktõ, yoksa balõğõ
serbest bõrakõp nehrin sularõ oradan geçene
kadar olta atmamalõ mõydõ? İyi de balõk bu,
inat edip arazinin civarõnda oyalanõrsa, ne
olacaktõ, Steve Robets çağrõlõp ona bir pay
ödendikten sonra balõk avlanabilir miydi?
Yahut aşağõya gidip orada rastgele mi
demeliydi? Balõklar önceden birer kimlikle
numaralandõrõlsa, karõşõklõğõn önüne
geçilebilir miydi? Bu ve buna benzer sorulara
Colorado Eyalet Mahkemesi yanõt verdi,
“Balıkçı sığ bir yerde ayağını toprağa
basmadığı sürece balığı avlayabilir, o balık
onundur, arazi sahibinin kıyısına
çıkmadığı sürece devlete, kamuya ait
sudan balık ve tekne geçebilir”. Hõmmm,
çetrefil bir konuya benziyor! Diyelim ki
İnsan karakterinin yöreden yöreye
değiştiği, Pitea’da belirgin olarak
görülüyor. İsveç’in kuzeyinde,
kutup dairesine yakõn bir bölgedeki
40 bin nüfuslu bu kasabanõn
sakinleri sanki sadece üretmek için
yaratõlmõşlar. Bütün olanaklarõ
sonuna kadar kullanmakta pek
hünerliler. Baltõk’õn kuzey ucunda
İskandinav ülkelerinin en büyük
tatil ve eğlence komleksi Pitea’da.
Avrupa’nõn en büyük rüzgâr
enerjisi parkõ da burada kuruluyor.
Her biri 2 mgw gücündeki iki
rüzgâr değirmeni şimdiden
dönmeye başladõ bile. 500
kilometrekarelik alana tam 1101
adet rüzgâr değirmeni kurulacak.
Proje tamamlandõğõnda İsveç’in
enerji ihtiyacõnõn beşte biri buradan
karşõlanacak. Yeşil çam
ormanlarõnõn içindeki Pitea’da bir
de bilim parkõ var. Solander Bilim
Parkõ’nda petrolün yerini alacak
yakõt için çalõşmalar yürütülüyor.
Kimyacõlarõn elindeki ana madde
ağaç. Eskiden sadece kâğõt üretimi
için kullanõlan ağaç, bugün deyim
yerindeyse posasõnõn posasõ
çõkarõlarak değerlendiriliyor. Proje
direktörü Robert Bergman,
ağustos sonunda biyodizel
yakõtõnõn Volvo kamyonlarõnda
kullanõlmaya başlanacağõ
müjdesini veriyor.
Avrupa Birliği’nin gözü de
Pitea’da. Kopenhag İklim
Zirvesi’nin fiyaskoyla
sonuçlanmasõnõn yol açtõğõ hayal
kõrõklõğõ, biyodizel ile çalõşan
kamyonlarõn yollarda seyriyle bir
ölçüde giderilecek. Brüksel o
yüzden Solana Bilim Parkõ’nõn
çalõşmalarõna tam destek veriyor.
Bu gibi büyük projelerle ilgili
çalõşmalarõ yerinde görmek insana
umut veriyor. Rüzgâr enerjisi de
biyodizel de yenilenebilir ve
kirliliği sõfõr olan kaynaklar. Bütün
ülkelerin bu gibi yenilenebilir
kaynaklara yönelmesi gerekiyor;
oysa dünyanõn çoğunluğu hâlâ
tehlikenin
farkõna
varmamõş gibi
davranõyor.
Birkaç
derecelik
õsõnmanõn
dünyada canlõ
hayatõ
tehlikeye
sokacağõndan haberi yokmuş gibi
hareket ediyor. Çevreci projeleri
yerinde incelerken bu gibi şeyler
de ister istemez insanõn aklõndan
geçiyor. Pitea’dan 14 Nisan akşamõ
döndüm. 15 Nisan sabahõ
İzlanda’da patlayan yanardağdan
dağõlan küllerin uçaklar için
oluşturduğu tehlike yüzünden hava
ulaşõmõnõn durdurulduğu açõklandõ.
Demek ki bir gün daha kalsaydõm
Stockholm’e trenle dönmek
zorunda kalacaktõm. Ama seyahatte
olanlarõn hepsi trenle dönebilecek
mesafede değildi. Bu yüzden on
binlerce kişi bulunduklarõ yerde
kaldõ. Olay günlerce sürdü ve
küllerin atmosferde dolaşõmõnõ
korku filmi gibi izler olduk.
Yanardağ patlamasõyla bir şey bir
kez daha olanca çõplaklõğõyla
ortaya çõktõ. Teknolojide ne kadar
ilerlersen ilerle, doğanõn karşõsõnda
çaresizsin. İnsanlõğõn kurduğu
sistem çok kõrõlgan. Yaşam
koşullarõnõ dikkate alarak her şeyin
yeniden kurulmasõ gerektiğini
kimse yüksek sesle dile getirmiyor.
Ama olaylar insanoğlunun
hõrslarõndan arõnmasõnõ, doğaya
saygõlõ yaşamasõnõ zorunlu kõlõyor.
Pitea’da büyük projeleri incelerken
insanoğlunun bütün zorluklarõ
aşabilecek bilgi, enerji ve yeteneğe
sahip olduğunu düşünüyordum.
Tam bu düşünceler kafamda
dolaştõğõ sõrada, bir yanardağ
patladõ ve insanoğlu çaresiz
kalõverdi. Meğer uçaklara ne kadar
bağõmlõymõşõz. İhracat mallarõ
depoda kaldõ. Seyahatler durdu.
Her gün milyarlarca dolar ziyan
hanesine yazõldõ. Ama yaşam da
devam etti. Yanardağõn
homurdanmasõnõ uyarõ olarak
görenler, seyahat ve tüketim
çõlgõnlõğõnõn bundan böyle biraz
frenleneceğini umuyorlar. Belki
devletler de süratli trenlerin
yaygõnlaşmasõna ağõrlõk verirler.
osman.ikiz@tele2.se
Başlõğõ görünce hemen meşhur
kõzarmõş patates ile ilgili
yazacağõmõ düşündüyseniz
yanõldõnõz. Belçika’nõn Liege kenti
Saint-Leonard mahallesi geçen
günlerde ilginç bir yarõşmaya
sahne oldu. “La patate a du coeur
– Patatesin de kalbi vardır” adlõ
yarõşma, Liege kentinin tüm siyasi
ve diplomatik çevresini bir araya
getirdi. Liege’de bir patates
üreticisinin Resto du Coeur- Gönül
Lokantalarõ Derneği’nin Liege
şubesine 5 tonluk patates yardõmõ
yapmasõ, Liegeli siyasileri bu
patatesleri soyma yarõşmasõnda
buluşturdu. Önümüzdeki kõş için
tamamen soyulup dondurulmasõ
gereken 5 ton patatesi en hõzlõ ve
en çok miktarda soymak üzere
yarõşan siyasiler, gelecek
yõl soğuk kõş günlerinde
aç kalacak olan yoksullar
için şimdiden katkõlarõnõ
sundular. Valonya
Hükümeti Ekonomi
Bakanõ Jean-Claude
Marcourt’õn yanõ sõra
Liege Belediyesi’nden
katõlõmcõ siyasiler
arsõnda Liege Belediye Meclis
Üyesi ve Kültür ile Kültürlerarasõ
İlişkiler Komisyonu Başkanõ,
arkadaşõmõz ressam Mehmet
Aydoğdu da vardõ. Aydoğdu,
Liege Belediyesi meclis
üyelerinden Nathalie Frissee ve
Jean-Pierre Goffin’le oluşturduğu
ekiple 20 dakikada 3 kilo 180 gr.
patates soyarak başarõlõ gruplar
arasõnda sayõldõ. Aydoğdu “Hem
toplumsal ve sosyal ilişkiler
duygusunu perçinleştiren hem de
Liege halkını bir araya
getirmeye vesile olan bu
yarışmaya katılmaktan büyük
menmunluk duydum” diye ifade
etti duygularõnõ. Ünlü Fransõz
komedyen Michel Coluche, l985
yõlõnda Gönül Lokantalarõ’nõ
(Restaurants du coeur) kurar,
amacõ evsizlere yemek
sağlamaktõr. Gönül
Lokantalarõ’nda ihtiyacõ olduğunu
söyleyen herkese, mahallenin belli
bir yerinde her gün sõcak yemek ya
da yemek torbasõ dağõtõlõr. “Bu
kadar aç insanın bulunması
benim hatam değil. Ama eğer bu
konuda hiçbir şey yapmazsam o
zaman benim hatam olacak” diye
girişimlere başlayan Coluche,
“Hiçbir şeyi olmayan 500 bin
insanın karnını doyurmak
önemli, ama asıl önemli olan,
dayanışma duygusunu yeniden
kazandırmak” derken de asõl
amacõnõn unutulmaya yüz tutan
dayanõşma duygusunu yeniden
anõmsatmak olduğunu dile
getiriyordu. Fransa’da yeşeren
Gönül Lokantalarõ başta Belçika
olmak üzere diğer
ülkelerde de kabul
görüyor. Coluche,
Şubat 1986’da “Restos
du Coeur” davasõnõ
Avrupa
Parlamentosu’na taşõdõ.
Tarõm ve hayvancõlõğõ
desteklemek için soğuk
hava depolarõnda,
silolarda yõğõlan gõda maddelerini
stoklamanõn, yoksullara bedava
dağõtmaktan daha büyük bir külfet
olduğunu anlattõ Avrupalõ
parlamenterlere. Ölümünden sonra
önerisi dikkate alõndõ ve 1987’de
ihtiyaç fazlasõ stoklar fakirlere
dağõtõlmaya başlandõ. Bu tarihten
beri, “En Muhtaçlara Avrupa
Yardım Planı” çerçevesinde
(Coluche Planõ diye de anõlõyor)
içlerinde Restos du Coeur’ün de
olduğu 4 dernek bu stoklarõ
yoksullara dağõtõyor. “Patatesin de
kalbi vardır!” diyerek insanlara
bir kalpleri olduğunu anõmsatmak
ne güzel değil mi? Hem de oy
uğruna paket paket, çuval çuval
sadaka dağõtma sõğlõğõna
düşmeden!
erdincutku@binfikir.be
Avrupa’nõn
en büyük
rüzgâr
enerjisi parkõ
Paylaşõlamayan ülke...STOCKHOLM
OSMAN İKİZ
COLORADO
MAHMUT ŞENOL
BİŞKEK
OSMAN
KARAKAŞ
BRÜKSEL
ERDİNÇ UTKU
nehrin sõğ yerinde şişme botunuz patladõ,
kõyõya çõkarsanõz mülkiyet Roberts’a ait,
çõkmaz da paçayõ õslatmadan kurtarõrsanõz
balõk sizin; bunu öğrendiğimiz iyi oldu,
balõğa çõkarsak lazõm olur dedi Coloradolu
balõkçõlar... Öte yandan mahkemeden karar
çõkartan Roberts ve avukatlarõna göre Deli
Dumrul gibi buradan geçen her bot için bir
ödeme yapõlmasõ gerekmekteydi. Bu kadarla
kalsa iyi, fazlasõnõ da istediler. Arazi sahibi,
yanlõşlõkla botlardan birisi onun kõyõsõna
dokunursa, yandõ gülüm keten helva olacak,
arazi işgalinden dava edilecekti; gel de oradan
sõkõysa geç şimdi... Karşõlõklõ açõlan davalar şu
sõralarda mahkemelerde bekliyor. Günde
60 kadar rafting botunu kuzeyden güneye
gönderen turizmciyle, “Nehir toprağımdan
geçiyor, bana aittir” diyen arazi sahibi
arasõndaki kavga bakalõm nasõl sonuçlanacak;
merakta kalõnan soru bu... Merakõmõz
sürerken, birden anõmsamayalõm mõ, bizim
Bafa Gölü’nde benzer bir olay yaşanmõştõ.
Gazetemiz yazarõ Hikmet Çetinkaya’nõn gün
õşõğõna çõkardõğõ haberi bugün anõmsayan var
mõ? Hikmet Abi, Cumhuriyet’te yazõ dizisine
dönmüş haberleriyle, 30 yõl evvel, Bafa
Gölü’nü sahiplenen bir derebeyinden, o
nedenle ekmek teknesini yüzdüremeyen
Milaslõ, Bafalõ, Sökeli balõkçõlardan, onlarõn
kooperatiflerinden söz etmişti; açõn arşivi,
bulursunuz. Olmadõ, gazetemizin kaydõnõ
kuydunu elinde tutan Edibe Hanõm’a sorun,
size söylesin... Anlaşõlan şu ki Taylor neresi,
Bafa Gölü neresi dememeli! Mülkiyet
kavgasõnõn dini imanõ olmadõğõ gibi milliyeti
ve lisanõ da olmuyor.
msenol34@yahoo.com