27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B 23 NİSAN 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 19 ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Kararan Bir Dünya İçin Nasıl Bir Kültür? Her şey, neredeyse bir günde oldu. Tek bir yanardağın patlamasıyla birlikte koca bir kıta, havalardaki egemenliğini neredeyse tümüyle yitirdi. Patlamaların daha ne kadar devam edeceği ve asit yağmurlarının olası sonuçları daha belli değil. Bilim ve teknik aracılığıyla doğayı egemenliği altına aldığıyla övünen insanoğlunun, patlamaları ve bu arada yer sarsıntılarını önleyebilmek bir yana, ama sonuçlarını kestirebilmekten bile aciz olduğu çok acınası bir biçimde ortaya çıktı. On dokuzuncu yüzyılın sonundaki gelişmeler yüzünden, yirminci yüzyılın ‘Bilimsel Çağ’ olacağı kehanetinde bulunulmuştu. O ‘Bilimsel Çağ’, daha ilk yarısında insanoğlunun marifetler hanesine daha önce hiç yaşanmamış bir olguyu, yani ‘Dünya Savaşı’nı, hem de yirmi yıl arayla iki kez olmak üzere, yazıverdi. Şimdi içinde, daha doğrusu henüz başında olduğumuz yirmi birinci yüzyıl ise tarihin sahnesine, koca bir kıtaya gökleri yasaklayan tek bir yanardağ patlamasıyla adım attı. Bu arada bir başka kurguya da gidebiliriz: Antikçağ mitolojisinin binlerce yıllık masalımsı söylemleri, kesinlikleriyle öğünen bilimi resmen alaya aldı. Mekânı yeraltında bir yerlerde bulunan ölüler tanrısı Hades, ateş tanrısı diye bilinen Etrüsk kökenli Vulcanus’u cebinden arayarak şöyle dedi: “Bana bak ey Vulcanus! Tanrıyım diyerek binlerce yıldır efsanelerin bile olmaksızın öyle yan gelmiş yatıyorsun! Bari şimdi biraz kımılda da, aslında öncesiz ve sonrasız hep bizim olan dünyanın kabuğunda iktidar uğruna tepişip duran şu zavallı yaratıkların üstüne bir fırt ateş gönderiver, ama bu defaki, şöyle koyusundan olsun! Zira son zamanlarda meydanı boş bulup yine fena azıttılar!” Bunun üzerine Hades’in ricasını kırmayan Vulcanus da İzlanda’daki bir delikten şöyle bir üfleyiverdi! Şaka bir yana, tek bir yanardağ patlamasının bütün bir kıtanın göklerdeki hareket edebilme olanaklarını yok edebilmesi, acaba insanların düşüncelerini ne yönde etkileyecek? Etkileyebilecek mi? İnsanları, artık tek günlük bir ‘yarın’ı yaşayabileceği bile garanti edilemeyeceği belli olmuş bir dünyada bundan böyle nasıl bir hesaplaşmaya, nasıl bir ‘kültür’ anlayışına doğru yönlendirecek? Çünkü İzlanda’daki patlamanın bilimsel ve mantıksal çözümlemesi, hepimizi ister istemez şu portre ile karşı karşıya bıraktı: Herhangi bir gün, herhangi bir saatte, dünyanın çeşitli bölgelerindeki beş yanardağın bu şekilde ve eşzamanlı patlaması, bu patlamaların da, bırakalım ayları, birkaç hafta sürmesi halinde, geriye bildiğimiz dünyadan pek bir şey kalmayabilecek! Elias Canetti, “İnsanın Taşrası” başlığıyla çevirdiğim ve 2004 yılında Payel Yayınları arasında çıkan ünlü “Notlar”ında, 1942 yılına şu notla başlar: “Belli bir yaştan başlayarak, her yıl biraz daha gençleşebilmek, bir zamanlar büyük bir gururla çıkılmış basamaklardan gerisin geriye koşabilmek hoş olurdu. Böyle bir durumda yaşlılığın saygınlıkları ve onurları, bugün nasıl ise yine öyle kalmalıydı; böylece altı ya da sekiz yaşındaki çocuklara benzeyen insancıklar, en bilge ve en deneyimli kişiler sayılırlardı. En yaşlı krallar, en küçük krallar olurlardı; sadece küçücük papalara rastlanırdı; piskoposlar kardinallere, kardinaller de papalara tepeden bakarlardı. O zaman artık hiçbir çocuk herhangi bir büyüklüğü istemezdi. Tarih, eskiliği ölçüsünde önemini yitirirdi; insan, üç yüz yıl önceki olayların böcekler arasında geçtiği duygusuna kapılırdı ve geçmiş, nihayet görmezlikten gelinmenin mutluluğunu yaşayabilirdi.” Bu notun içerdiği vizyon, artık nicedir gerçeğe dönüşmüş durumda. Çağımızın papaları, dini liderlik kisvesi altında kilisenin bünyesindeki cinsel tacizleri gizleyecek kadar küçüldüler. Tarih, insanların gaflet uykularının hikâyelerini tekrarlaya tekrarlaya herkesi bıktırdı ve okunmaz hale gelip önemini yitirdi. Bu yüzden okunmaya değer sayfalarını açan da kalmadı. Ve bu arada: Artık herhangi bir büyüklüğü arayan ve isteyen de kalmadı. Şimdi çoğunluk, her alanda kalıcı büyüklüğün değil, ama isterse sadece birkaç aylık veya bir yıllık olsun, bir anda uçup gidebilecek ünün peşinde. Böylesi, bir yanardağın birkaç saatte koca bir kıtayı karartabildiği bir dünyada, çok gerçekçi diye nitelendirilmeyi hak eden bir tutum olabilir! [email protected] [email protected] 2009 yyly Çocuk Öyküsü Ödülü; Muza er YZGÜ, Taryk DURSUN K., Mustafa Ruhi ?YRYN, Seza Kutlar AKSOY, Mavisel YENER’den olu?an seçici kurulumuzca, yary?maya katylan 50 eser arasyndan, “BABAM YAZAR OLUNCA” adly eseriyle PELYN GÜNE?’e verilmesi uygun görülmü?tür. 2009 yyly Ylkgençlik Romany Ödülü; Emin ÖZDEMYR, Yrd.Doç.Dr Necdet NEYDYM, Dr. Kemal ATE?, Dr. Fatih ERDO?AN, Sevim AK’dan olu?an seçici kurulumuzca, yary?maya katylan 22 eser arasyndan, “ELMA KABU?U” adly eseriyle GYZEM PINAR KARABO?A’ya verilmesi uygun görülmü?tür. Ödüller, 15 Mayys 2010 Cumartesi günü düzenlenecek törende sahiplerine takdim edilecektir. Ayryntyly bilgi için www.gultendayioglu.com GÜLTEN DAYIO?LU ÇOCUK VE GENÇLYK EDEBYYATI VAKFI, nitelikli Çocuk ve Gençlik Edebiyaty eserlerinin yaygynla?tyrylmasyna,Türkçemizi do?ru ve yalyn kullanan yeni ku?ak yazarlaryn yeti?mesine katky sa?lamak amacyyla ödüller vermektedir. GÜLTENDAYIO ĞLU ÇOCUKVE GENÇLİKEDEBİYATIVAKFI 2009 ödülleri ü; ÜÜ, 2009 G GÜYIO ĞLU ÇOCUKV 20 ödüll Kurulumuz ayryca, ASUMAN PORTAKAL’a Çocuk Öyküsü ve TÜLYN TANKUT’a Ylkgençlik Romany dalynda Özendirme Ödülü verilmesini uygun görmü?tür. KOOP - C’DEN KUTLAMA Cumhuriyet Mahalleli ortaklarımız ile dostlarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlarız. KOOP - C YÖNETİM KURULU TÜYAP 15. İzmir Kitap Fuarı cõvõl cõvõldõ. Bir çarşamba günüydü. Kitaplar- la haşõr neşir olmaya, yazarlarla konuş- maya gelenlerin büyük bir bölümü öğ- rencilerdi. Meraklõydõlar, heyecanlõydõ- lar. Bir sorunun yanõtõnõ beklemeden, bir sonraki soruya geçmenin sabõrsõzlõğõ içindeydiler... Benim İzmir’deki 24 saatim, EÇEV’in (Ege Çağdaş Eğitim Vakfõ) düzenlediği toplantõdaki sohbetle başlamõştõ. Toplu- mun siyasal, sosyal, ekonomik alanlarda çağõ yakalayabilmesini eğitimde gören; herkese hakkõ olan eğitimi sağlamak için çalõşan, yetiştirdiği gençleri toplumsal ya- şama katmaya uğraşan vakõf, zaman za- man sohbet toplantõlarõ düzenliyor. Amaçlarõna katkõda bulunmak, gelecek- ten umudu kesmeyen herkesin sorumlu- luğu bence. Buna inandõğõmdan ora- daydõm. MUSTAFA BALBAY’A İZMİR’DEN SELAM İzmir Tüyap Kitap Fuarõ’nda ise Cum- huriyet Kitap standõndayõm. Öğrenciler sorularõyla kendi yaşamlarõna, kendi geleceklerine odaklanõrken, yetişkinlerin sorularõ Cumhuriyet gazetesinde yoğun- laşõyordu. İzmirlilerin yüreğinde Mustafa Bal- bay’õn apayrõ bir yeri var. Ona Mustafa Balbay demiyorlar. “Bizim Balbay” di- yorlar! “Bizim Balbay”a ilişkin yüzlerce so- ru soruyorlar. Sorduklarõndan daha çok da neler neler yapõlmasõ gerektiğini bildiri- yorlar! “Bizim Balbay”õ ne denli sev- diklerini anlatabilmek, iletebilmek için birbirleriyle yarõşõyorlar. Cumhuriyet okurlarõ bilinçli ve ne is- tediğini bilen bir okuyucu… Bir yanda her ne pahasõna olursa olsun Mustafa Bal- bay’õn bir zerre bile üzülmesini istemi- yorlar. Ama aynõ zamanda tüm Cum- huriyet okurlarõna ve çalõşanlarõna “Sa- kın oyuna gelmeyin, dikkatli olun” uyarõsõnõ yapmaktan da geri kalmõyorlar. Şu son günlerde, kimi yaralarõ kaşõyõp, Cumhuriyet gazetesi yazarlarõnõ birbiri- ne düşürmek, okurla arasõnõ açmak iste- yen odaklara karşõ hepimizi uyarõyorlar. Çünkü zaten bunu yapan medya, bunu ya- pan başka gazetelerin yazarlarõ var… Sevgili Mustafa Balbay, şu birkaç sa- tõr, İzmir’den sana yürekler dolusu sev- gi ve saygõ iletmek içindir… ULUSAL ŞAN YARIŞMASI İzmir Kitap Fuarõ’ndan sonraki dura- ğõm, İzmir Devlet Opera ve Balesi’ydi. Çocukluğumun ve ilkgençliğimin en muhteşem anõlarõnõ barõndõran Elham- bra Sineması’ndaydõm. Orada, İzmir Devlet Opera ve Balesi, Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Devlet Konserva- tuvarı ve Alsancak Rotary Kulü- bü’nün düzenlediği “3. Ulusal Genç Solistler Yarışması”nõn final gecesi, fi- nal konseri vardõ… Her üç kurumu da ne denli kutlasam az- dõr. Harika bir organizasyondu. Heyecan verici çok çekişmeli bir yarõşma, çok ni- telikli bir final konseriydi. Yarõşmaya Türkiye’nin çeşitli üniver- sitelerinin müzik eğitimi veren bölüm- lerinde okuyan ya da bu bölümlerden me- zun olmuş 21-32 yaş arasõ 40 kadar aday katõlmõş; ilk elemede sayõlarõ 22’ye, son- ra 12’ye inmişti. Ve işte şimdi karşõmõz- da põrõl põrõl 6 genç, 6 finalist vardõ. Önce piyano eşliğinde, sonra Tulio Gagliardo Varas yönetiminde İzmir Opera ve Bale Orkestrasõ eşliğinde ses- lendirdiler şarkõlarõnõ ve aryalarõnõ. Genellikle yarõşma final konserlerinde alkõş yasaktõr, baktõm İzmir yasak dinle- miyor… Taraftar alkõşlarõ, “Bravo” ve “Brava” haykõrõşlarõndan ortalõk maç havasõna ha dönüştü ha dönüşecek… İzmir Devlet Konservatuvarõ Öğretim Üyesi Prof. Jeanette Thompson baş- kanlõğõnda, İzmir Devlet Opera ve Bale- si Müdürü ve Sanat Yönetmeni Aytül Bü- yüksaraç, Aspen Music Festivali ve New York The Juillard Müzik Okulu Direk- törü Edward Berkeley, Metropolitan Operasõ Ulusal Ses Sõnavõ Direktörü Gayletha Nichols, Brüksel’den sanatçõ koordinatörü ve menajeri Birsen Demi- riz’den oluşan jüri çok deneyimliydi ki, bu alkõşlardan etkilenmedi. Sonuçta bas Umut Tarık Akça birin- ci oldu, ikinciliğini soprano Deniz Ye- tim, üçüncülüğünü ise bas Engin Suna aldõ. Mansiyonlarõ ise mezzosoprano Ha- tice Zeliha Kökçek, soprano Elif İpek ve bas bariton Umut Tingür paylaştõlar. Pa- ra ödülü dõşõnda, yurtiçi ve yurtdõşõnda çe- şitli rol ve konser olanaklarõ sağlayan ya- rõşmada bence 6 genç de çok, hem de çok başarõlõydõlar. Hepsini kutluyorum. Jüri onursal başkanõ Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengim Gök- men, gecenin sonunda yaptõğõ konuş- mada, eşsiz Leyla Gencer’i andõğõnda, yalnõz sahnedeki değil, daha nice gence onun açtõğõ kapõyõ, onun aydõnlattõğõ yo- lu dillendirdiğinde doğrusu ben de çok heyecanlandõm. Ama zaten Elhambra’nõn sahnesinde de dile getirdiğim gibi, iki yõl önce 10 Ma- yõs’ta yitirdiğimiz Leyla Gencer, keşke bu akşamõ görebilseydi… Ama yine de hiç kuşkum yok, bir yerlerden yarõşma- yõ izlemiş, sahnede gördükleriyle sonsuz bir kõvanç duymuş ve mutlak “Şu genç- lerde çok iş var” demiştir! [email protected] faks: 0212 257 16 50 İzmir kültür etkinlikleriyle kõpõr kõpõr: Emek Sineması gündemden düşmüyor Kültür Servisi - İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansõ, tarihi Emek Sinemasõ’nõn bulunduğu binanõn, Türk-Mall şirketi ve mimar Fatih Kesgün tarafõndan hazõrlanan proje doğrultusunda yõkõlarak, başka koşullarda yeniden yapõlmasõna karşõ 18 Nisan 2010 Pazar günü yapõlan protesto gösterisinde proje destekçileri arasõnda isimlerinin geçmesi nedeniyle bir açõklama yayõmladõ. Yapõlan açõklamada İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansõ’nõn söz konusu proje ile bir ilişkisi bulunmadõğõ ve izinsiz olarak ajansõ söz konusu proje sahipleri arasõnda gösteren kişiler ve kuruluşlar hakkõnda hukuki süreç başlatõldõğõ belirtildi. İstanbul 2010 logosunun İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansõ’nõn izni olmaksõzõn kullanõldõğõna dikkat çekilen açõklama, ajansõn, Emek Sinemasõ’nõn başarõlõ bir şekilde onarõlõp, şehrimizin kültür sanat hayatõna kazandõrõlmasõnõ savunduğunu söyleyerek sonlandõrõlõyor. Gençlerde çok iş var! Yarışmada birinciliği Bas Umut Tarık Akça kazandı. 2009’UN ‘EN HAS İSİMLERİ’ BELLİ OLDU HAKAN DERMAN Kadir Has Üniver- sitesi öğrencileri tara- fõndan belirlenen 2009 yõlõnõn “En Has İsim- leri” ödüllerine değer görülenlere ödülleri Kadir Has Üniversite- si Cibali Kampu- su’nda dün düzenle- nen törenle sahiplerine verildi. Bir süre önce yitirdiğimiz gazetemiz çizeri Turhan Selçuk, “Anma Ödülü”ne, eğitim koordinatörü- müz Figen Atalay ise “Özel Ödül”e değer görüldü. Kadir Has Üniver- sitesi öğrencileri tara- fõndan Turhan Selçuk adõna verilen “Anı Ödülü”nü sanatçõnõn eşi Ruhan Selçuk, Kadir Has Üniversite- si Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Dr. Yücel Yılmaz’dan aldõ. Ga- zetemizin eğitim ko- ordinatörü Figen Ata- lay’a ise ödülünü Ka- dir Has Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üye- si Levent Bıçakçı verdi. Kadir Has Üniversite- si’nin öğrencilerinin seçti- ği diğer ödüller ise şöyle: En Has Gazete (Hürriyet), En Has Köşe Yazarõ (Elif Şafak), En Has Ana Haber Bülteni (Star TV Ana Haber Bülteni), En Has Spor Prog- ramõ (Yüzde Yüz Futbol - NTV), En Has Tartõşma Haber Programõ (Abbas Güçlü ile Genç Bakõş), En Has Aktüel Programõ (Saba Tümer ile Bu Gece - CNN Türk), En Has Türkçe Mü- zik Yayõnõ Yapan Radyosu (Radyo D), En Has Yaban- cõ Müzik Yayõnõ Yapan Radrosu (Pal Station), En Has Kadõn Oyuncu (Oya Başar - Benim Annem Bir Melek), En Has Erkek Oyuncu (Serhan Yavaş - Unutulmaz), En Has Al- büm (Bengü), En Has Al- büm (Murat Dalkılıç). Ay- rõca Otizm Vakfõ yararõna yaptõğõ program nedeniyle Beyazıt Öztürk de özel ödüle değer bulundu. Cumhuriyet’e iki özel ödül… Turhan Selçuk adına verilen “Anı Ödülü”nü sanatçının eşi Ruhan Selçuk aldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle