Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GEÇMİŞTEN
GELECEĞE
ORHAN ERİNÇ
Şehir Enstitüleri...
Türkiye’ye en büyük zararı verenlerin
başında, gençlerin kafasını “Her ne olursa olsun
üniversitede okumalısınız” ısrarıyla yıkayanların
geldiğini söylemek, sanırım fazla abartı olmaz.
Bir yanda giriş sınavına takılarak üniversite
kapısından dönen milyonlar ve onlara ek olarak
öbür yandaki, üniversiteyi bitirmelerine karşın
işsizler ordusuna katılan milyonlar; hep bu
girişimin sonucu olarak “boş gezenin boş
kalfası” durumuna düşürüldüler.
Kendi düşüncelerini ve yaşama tarzlarını
yaygınlaştırmak, hatta ülkede geçerli kılmak
için gösterilen çabaların somut sonucu olan
katsayı tartışmaları da üniversite mezunu
işsizlerin artmasını kolaylaştırıyor. Çünkü
fakültelerin büyük bölümü meslek değil, bilim
öğretiyor.
Vali, kaymakam, yargıç, cumhuriyet savcısı,
subay gibi, ülkemiz nüfusuna göre denizde bir
damla sayılabilecek sayıdaki görevlere kendi
düşüncesindekileri getirmeyi düşünenlerin,
gençlerin büyük çoğunluğunu yok saymaya
kadar vardırdıkları çaba, siyasetçilerin de
katkısıyla sürüp gidiyor.
Pek çok sanayi dalında, mesleğinin teknik
bilgileriyle donanmış çalışanlara gereksinim
duyduklarını açıklayan iş insanlarının
yakınmaları da gereken uyarıyı sağlayamıyor.
Çünkü meslek liseleri ve onların üst
kademesi olan yüksekokullar, bir anlamda
aşağılanıyor.
Köy Enstitüleri, bir dönemin en önemli eğitim
kurumlarıydı. Köy yaşamını, şehir yaşamının
kimi olanaklarına kavuşturacak, aydın fikirli
yurttaşların sayısının arttırılmasını sağlayacak,
köydeki tarımsal üretimi geliştirecek bir
kurumdu Köy Enstitüleri.
Sağcı siyasetçilerin gazabına uğraması ve
Cumhuriyeti aydınlık bir Türkiye amacıyla
kuranların bile oy kaybı korkusuyla yan
çizmeleri sonucu önce etkisizleştirildi, iktidar
değişince de kaldırılıverdi.
Artık Köy Enstitülerini yeniden kurma olanağı
yok.
Çünkü “köy kalmadı” dense yeridir. Kimileri
yerel yönetimlerle ilgili yasalarda yapılan
değişikliklerle tüzelkişilikleri kaldırılarak mahalle
yapıldı.
Kimi köyler, terörle mücadele gerekçesiyle
boşaltıldı.
Kimileri de öldürülmeye niyetlenilen tarımda
uygulanan politikalarla aç ve işsiz kalmamak
için şehirlere göçtüler. Bunların büyük bölümü
de varoş denilen uç mahallelere yerleştiler.
Meslekleri olmadığı için de “ne iş olsa yaparım
abi” diye dil dökmek zorunda bırakıldılar.
Siyasetçilerin bir kısmı, gençleri meslek sahibi
kılma zorunluğunu nedense görmüyor. Ya da
arka bahçelerini kaybedecek olma korkusuyla
görmezden geliyorlar.
Yukarıdakilere benzer görüşleri, zaman
zaman aklımdan geçirirdim.
Ama 11 Şubat’ta yaptığım bir gezi,
düşüncelerime daha netlik kazandırdı.
Gazetecilikle ilgili mesleki toplantının ev
sahipliğini, Kapadokya Meslek Yüksekokulu
üstlenmişti.
Bu sayede roman yazarı ve kalkınma
ekonomisi uzmanı Alev Alatlı’nın kurulmasına
öncülük ettiği ve mütevelli heyet başkanlığını
üstlendiği İlke Eğitim ve Sağlık Vakfı’nın
başardıklarını da öğrenme olanağını buldum.
Kapadokya kapsamındaki Nevşehir, Niğde,
Aksaray ve Kayseri’nin ciddi oranlarda göç
vermesini engellemenin yollarından biri olarak,
Kapadokya Meslek Yüksekokulu’nu kurmuşlar.
Yılın ve günün bütününde teorik ve pratik
öğretim yapılıyor.
Aşçılık, Ağırlama Hizmetleri, Turist Rehberliği,
Mimari Restorasyon, Geleneksel El Sanatları,
Bankacılık ve Sigortacılık, Menkul Kıymetler ve
Sermaye Piyasası, Dış Ticaret, Lojistik, Organik
Tarım, Şarap Üretim Teknolojisi, Atçılık ve
Antrenörlüğü, Bilgisayar Programcılığı, Sivil
Hava Ulaştırma İşletmeciliği, yüksekokulun 17
eğitim dalından bir bölümü.
Vakıf bir yandan yeni öğrencileri, öte yandan
da katkıda bulunacak eğitim gönüllülerini
bekliyor.
Şehir enstitülerinin öncü kurumunun
beklentilerinden biri de, benzerlerinin
Anadolu’ya yayılması (www.kapadokya.edu.tr).
oerinc@cumhuriyet.com.tr
CMYB
C M Y B
25 ŞUBAT 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
Tahliye kararına
soru önergesi
İstanbul Haber
Servisi - Barõş ve
Demokrasi Partisi
(BDP) İstanbul
Milletvekili Sebahat
Tuncel, Türkiye Kas
Hastalõklarõ Derneği’nin
İstanbul Büyükşehir
Belediye (İBB)
Başkanlõğõ tarafõndan
tahliye edilmesi ile ilgili
TBMM’ye Başbakan
Recep Tayyip
Erdoğan’õn yanõtlamasõ
istemiyle soru önergesi
sundu. Tuncel, “Kas
Hastalõklarõ Derneği’ne
hangi tarihte ve hangi
gerekçelerle tahliye
yazõsõ gönderilmiştir?
İBB’nin derneğin
bulunduğu arsa ile ilgili
ne gibi proje ya da
planlarõ bulunmaktadõr”
sorularõna yanõt istedi.
Gazeteciler
için araştırma
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu)
- BDP, tutuklu
gazeteciler için Meclis
araştõrmasõ açõlmasõnõ
istedi. BDP Diyarbakõr
Milletvekili Akõn Birdal
ve arkadaşlarõ
tarafõndan TBMM
Başkanlõğõ’na sunulan
araştõrma önergesinin
gerekçesinde, düşünce
özgürlüğünün temel
koşulu olan ifade ve
basõn-yayõn özgürlükleri
konusunda, yasal ve
siyasal olarak önemli
ölçüde engel bulunduğu
öne sürüldü.
Faili meçhullere
komisyon
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu)
- DSP Genel Sekreteri
Hasan Erçelebi,
DSP’nin faili meçhul
cinayetlerin faillerinin
ortaya çõkarõlmasõ için,
Meclis Araştõrma
Komisyonu kurulmasõ
yönünde bir teklif
hazõrladõğõnõ, beş imza
ile AKP Grup
Başkanvekili Suat
Kõlõç’a ilettiğini ancak
AKP’den bu konuda
hâlâ bir ses çõkmadõğõnõ
belirtti. Erçelebi,
Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’a seslenerek,
‘Meclis araştõrma
komisyonu’ kurulmasõ
yönündeki isteklerini
yineledi.
Kayıp çocuklar
sorunu
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu)
- Türkiye’nin
gündeminden düşmeyen
kayõp çocuklar
sorununu araştõrmak
için Meclis araştõrma
komisyonu kurulacak.
Kayõp çocuklar başta
olmak üzere çocuklarõn
mağdur olduğu
sorunlarõn araştõrõlarak,
alõnmasõ gereken
önlemlerin belirlenmesi
amacõyla araştõrma
komisyonu kurulmasõna
ilişkin karar Resmi
Gazete’de yayõmlandõ.
Sedye kirlenir
diye koltuğa...
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu)
- Sincan’da bir
apartmanõn tõkanan
kanalizasyonuna yeni
boru döşemek üzere
çukur açan 2 işçiden 1’i
çukurun çökmesi
sonucu toprak altõnda
mahsur kaldõ. 1 saatlik
uğraştan sonra
kurtarõlan işçi Şükrü
Çetin üzeri çamurlu
olduğu için “sedyeyi
kirletir” diye
ambulansõn koltuğunda
hastaneye kaldõrõldõ.
Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül, Devlet Bakanı ve Başba-
kan Yardımcısı Bülent Arınç
ve CHP lideri Deniz Baykal, TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner ve beraberindeki heyeti makamla-
rında kabul etti. TÜSİAD’ın Türkiye’de ses getiren, dikkatle izlenen, sözlerine güvenilen, iti-
barlı bir kuruluş olduğunu belirten Arınç, “Şüphesiz geçmişten bu yana bu dönemde de bu iti-
barlı kuruluşun Türkiye’nin tüm meseleleri konusunda ben, çok özenli çalışmalar yapacağına
inanıyorum” dedi. Boyner, gazetecilere yaptığı açıklamada, Türkiye’nin bir an önce gerginlik
ortamından çıkıp, tekrar demokratikleşmeyi sağlayarak büyüme ve istihdam oluşturma alanın-
da gerçek gündemine dönmesi gerektiğini kaydetti. “Bu konuda gerçekten uzlaşmaya ve ortamı
yumuşatmaya ihtiyacımız var” diyen Boyner, TÜSİAD olarak üzerlerine düşeni yapmaya hazır
olduklarını söyledi. Ümit Boyner, “Bence herkes, her parti Türkiye yönetiminde söz sahibi, her-
kes bunun farkına varmalı, o anlamda da diyalog başlatılmalı” diye konuştu. (Fotoğraf: AA)
TÜSİAD: Ortam yumuşamalõ
CİHANER’İN TUTUKLULUĞU
Başsavcıvekili
tahliye istedi
İlhan Cihaner’in tutukluluğuna
itiraza, HSYK tarafõndan atanan
Erzurum Başsavcõ Vekili Aksakal
tahliye yönünde görüş bildirdi.
İLHAN TAŞCI
ANKARA - İsmai-
lağa ve Fethullah Gü-
len cemaatine yönelik
soruşturmalarõnõn ar-
dõndan cezaevine ko-
nulan Erzincan Cum-
huriyet Başsavcõsõ İl-
han Cihaner’in tutuk-
luluğuna itiraza, Hâ-
kimler ve Savcõlar
Yüksek Kurulu
(HSYK) tarafõndan ge-
çen hafta atanan Erzu-
rum Başsavcõ vekili
Taner Aksakal tahliye
yönünde görüş bildirdi.
Erzurum H Tipi Ka-
palõ Cezaevi’nde bulu-
nan İlhan Cihaner’in
avukatlarõ, ilk tahliye
istemlerinin reddedil-
mesinin ardõndan ön-
ceki gün ikinci kez tah-
liye talebinde bulun-
dular.
HSYK tarafõndan ge-
çen hafta özel yetkili
başsavcõ vekilliğine
atanan Taner Aksakal
da Erzincan Başsavcõ-
sõ’nõn tahliye istemine
ilişkin mütalaada bu-
lundu.
Erzurum Özel Yet-
kili Başsavcõ Vekili
Taner Aksakal, “Şüp-
helinin (İlhan Ciha-
ner) aleyhine olan de-
lillerin büyük çoğun-
lukla toplanmış ve sa-
bit ikametgâh sahibi
olması nedeniyle
yurtdışına çıkma ya-
sağı konularak tahli-
yesine karar verilme-
si talep ve mütalaa
olunur” yönünde gö-
rüş bildirdi.
Erzurum 2. Ağõr Ce-
za Mahkemesi ise Ci-
haner’in tahliye iste-
mini reddetti. Tartõş-
malõ dinleme kararla-
rõndaki imzasõ nede-
niyle gündeme gelen
hâkim İsmail Şahin,
Cihaner’in tutuklulu-
ğunun devamõna karar
verdi. Erzincan Cum-
huriyet Başsavcõsõ İl-
han Cihaner’in avuka-
tõ Hamit Sekman tu-
tukluluk kararõna üçün-
cü kez itiraz edecekle-
rini bildirdi.
Başsavcõ Cihaner ‘vergi kaçakçõlõğõ’ izlenimi veren konuşmalarõnõ tespit etti
Eski bakanlar dinlemeye takõldõ
İstanbul Haber Servisi -
Erzincan Cumhuriyet Başsav-
cõsõ İlhan Cihaner’in yürüttü-
ğü İsmailağa cemaati soruştur-
masõnõ devralan Erzurum Baş-
savcõlõğõ’na gönderdiği “gö-
revsizlik” yazõsõnda eski Ener-
ji ve Tabii Kaynaklar Bakanõ
Hilmi Güler ve eski Çevre ve
Orman Bakanõ Osman Pe-
pe’nin “vergi kaçakçılığı iz-
lenimi veren” telefon konuş-
malarõnõn tespit edildiğine dik-
kat çekti. Cihaner yazõsõnda, so-
ruşturma kapsamõnda telefonu
dinlenen işadamõ Mehmet Çe-
lik’in de Bakan Güler’i araya-
rak rakibi olan bir firmaya iş ve
ihale vermemesi talimatõnda
bulunduğuna da işaret etti.
T24 internet sitesinde yer
alan habere göre, Başsavcõ Ci-
haner, halen AKP Kocaeli Mil-
letvekili olarak parlamentoda
bulunan Osman Pepe’nin, İs-
mailağa cemaati soruşturmasõ
kapsamõnda telefonu dinlenen
Tek Çelik İç ve Dõş Ticaret
AŞ’nin sahibi Mehmet Çelik sõk
sõk telefonda görüştüğü ve gö-
rüşmelerinde “vergi kaçakçılığı
izlenimi veren” konuşmalarõnõ
tespit etti.
Pepe ile Çelik arasõnda 2 Şu-
bat 2009’da yapõlan telefon gö-
rüşmesinde bir “Yeminli Ma-
li Müşavir” hakkõnda yapõlan
görüşmede Pepe’nin, “Ya bırak
anamızı ağlattı. Bize o kadar
sigorta ödetti. O kadar vergi
ödedik ki rekortmen oluyoruz
ha” sözleri dikkat çekiyor.
ÇELİK’İN PEPE İLE YAPTIĞI GÖRÜŞMEDEN BAZI BÖLÜMLER
2 Şubat 2009/Osman PEPE: Mehmet
Bey. Ne edeceğiz ya? Na yapõyorsun, ne edi-
yorsun?..
Mehmet ÇELİK: Uğraşõyoruz, Suudi Ara-
bistan’a gidiyorum Cumhurbaşkanõ’yla. Orda
şirket kurmuştum, imzayõ atacağõm.
Osman PEPE: Cumhurbaşkanõ’yla mõ gi-
diyorsun?
Mehmet ÇELİK: Evet
Osman PEPE: İyi ediyorsun. Allah yolu-
nu açõk etsin...
Mehmet ÇELİK: Şimdi bakanõm başka bir
konu vardõr. Ordan dönüşte bir istiare yapsak.
Burada Kosovalõ vardõr, ortak bir iş yapaca-
ğõz, finansman bir sorun.
Osman PEPE: Dön gel de görüşelim.
Mehmet ÇELİK: Yaklaşõk 90 kilometre-
lik yol işi.
Osman PEPE: Siz ne ediyorsunuz? Yeminli
mali müşavir hikâyesini?..
Mehmet ÇELİK: Bir tipik hareketleri var,
onun dediğini yapmadõk. Çok olursa git deriz.
Sizin adamõnõzõ beğendim. Kusura bakmasõn
ya. Bu da iyidir de disiplini sağlõyor da vergi
vereceksin gibi bizim düşmanõmõz mõsõn?
Osman PEPE: Ya bõrak anamõzõ ağlattõ. Bi-
ze o kadar sigorta ödetti, o kadar vergi ödedik,
rekortmen oluyoruz ha.
Mehmet ÇELİK: Ben rekortmen oldum.
Osman PEPE: Ciddi mi?
Mehmet ÇELİK: Valla, ilk yüz beşe gir-
dim Türkiye’de.
YARSAV’dan, Erdoğan’õn yargõçlarõ cüppelerini çõkartarak siyasete çağõrmasõna tepki
‘Cüppelerimize sarılacağız’
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Yargõçlar ve Savcõlar Bir-
liği (YARSAV), Başbakan Tay-
yip Erdoğan’õn yargõçlarõ cüp-
pelerini çõkartarak siyasete ça-
ğõrmasõna tepki göstererek,
“YARSAV, cüppesine daha
sıkı sarılacaktır” açõklamasõnõ
yaptõ.
YARSAV Yönetim Kuru-
lu’ndan yapõlan açõklamada,
uzun zamandõr yargõya karşõ
planlõ, kapsamlõ ve dozu artan
yõpratma, kuşatma ve egemen ol-
ma çabalarõnõn sürdüğüne işaret
edildi. Erzincan Cumhuriyet
Başsavcõsõ İlhan Cihaner’in
cemaatlere yönelik yürüttüğü
soruşturma sõrasõnda bakanlar
ve bakanlõk görevlilerince en-
gellenmeye, müfettişler yoluyla
yõldõrõlmaya çalõşõldõğõ kaydedi-
len açõklamada, “Erzincan Baş-
savcısı bu sürecin sonunda ce-
zaevine konulmuştur. Yüksek
kurulun, anayasal görevini ifa
ederken bu tasarrufun gerek-
çesi olarak ortaya koyulduğu
üzere, soruşturmayı yürüten-
lerin yetkisiz olmalarına ve
yetki tecavüzü suretiyle yapı-
lan tüm işlemlerin hükümsüz
olduğunun saptanmasına kar-
şın halen de cezaevindedir.
Süreçte, yargıç güvencesi onul-
maz biçimde zedelenmiştir”
denildi. Açõklamada, şu değer-
lendirme yapõldõ: “Hatta suç-
üstü yaptık. Duvara bir tekme
attığımızda da arkasından bil-
dik sesler yükseldi: ‘Siz yar-
gõçlar susun, siyaset yapacaksa-
nõz cüppenizi çõkartõn!’ Peki
neden yargı ile ilgili bir konu-
da davayı siz sahiplendiniz,
neden taraf oldunuz, siz neden
bu suçu üstlendiniz dedik. Te-
villi ikrarlarla karşılaştık.”
Linç kampanyaları
Kimsenin yargõ mensuplarõnõ
da kullanarak linç kampanyala-
rõ yürütmemesi gerektiği vur-
gulanan YARSAV’õn açõklama-
sõnda, “Cüppelerimizi çıkar-
mamızı isteyenler bilmelidirler
ki laik, demokratik hukuk
devleti, yargı bağımsızlığı, yar-
gıç güvencesi ve hukukun üs-
tünlüğü mücadelesinde YAR-
SAV cüppesine daha sıkı sarı-
lacaktır” denildi.
TİB’DEN AÇIKLAMA İSTEYECEKLER
Basın mensupları:
Dinliyor musunuz?
İstanbul Haber Servisi - G-9 Gazeteci Meslek
Örgütleri Platformu ve Türkiye Gazeteciler
Sendikasõ (TGS), basõn mensuplarõnõn kişisel
telefon ve elektronik postalarõnõn dinleme ve
izlemeye tabi olup olmadõğõnõn öğrenilmesi
için “Dinliyor musunuz?” başlõklõ kampan-
ya başlattõ. Kampanya kapsamõnda Dinleme
bilgisine ilişkin açõklama yapõlmasõ istenecek.
TGS’den konuya ilişkin yapõlan yazõlõ açõk-
lamada, Türkiye’de son dönemde basõn ve ifa-
de özgürlüğünden söz etmenin mümkün ol-
madõğõ dile getirildi. Açõklamada şöyle denil-
di: “Birer yurttaş ve basın mensubu olarak
telefon konuşmalarınızın ve e-postalarını-
zın izlemeye alınıp alınmadığını Bilgi Edin-
me Hakkı Yasası uyarınca öğrenme hakkı-
nız vardır. Bunun için Telekomünikasyon
İletişim Başkanlığı ve Cumhuriyet Başsav-
cılığı’na dilekçe verilmesi gerekmektedir.”
Ayrõntõlõ bilgi için TGS’ye (0212) 514 06
94 numaralõ telefonundan ulaşõlabilir.
Anayasa Mahkemesi Başkanõ, ‘Reformu siyasi kavgalarda hatõrladõlar’ dedi
Kõlõç’tan hükümete eleştiriANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Anayasa Mahkemesi Başkanõ Haşim
Kılıç, gerilimsiz bir ortamda yargõnõn
sorunlarõna ilişkin yapõlmasõ gereken-
lerin yapõlamadõğõnõ belirterek, “So-
runları çözmesi gerekenler de yargı
reformunu ancak siyasi kavgaların
ve siyasi sonuçların sıcak ortamında
hatırladılar” dedi.
Kõlõç, Sheraton Otel’de düzenlenen,
“Yüksek Yargı Kurumlarının Av-
rupa Standartları Bakımından Rol-
lerinin Güçlendirilmesi Ortak Pro-
jesi”nin açõlõş konferansõnda konuştu.
Yargõnõn işleyişiyle ilgili toplumda
önemli bir duyarlõlõk oluştuğunu be-
lirten Kõlõç, şunlarõ kaydetti:
“Ne yazık ki topluma acı veren bu
konularda gerekli düzenlemeler ya-
pılması için tüm çağrılar sonuçsuz
kalmıştır. Her fırsatta yargı, siyasi
partiler seçim sistemi, özgürlükler
ve demokratik alanın genişletilme-
si gibi konularda değişiklik önerileri,
toplumun tüm kesimlerince dile ge-
tirilmesine rağmen gerekli adımlar
atılmamıştır. Korkmadan konuşa-
bilmeyi, öfkelenmeden tartışabil-
meyi beceremediğimiz için farklı
görüşler arasında olması gereken di-
yalogları maalesef kuramadık. Kuv-
vetler arasında yaşanan sınır çatış-
malarını büyüterek toplumu taraf
olmaya zorladık. Gerilimsiz bir or-
tamda yargının sorunlarına ilişkin
yapılması gerekenler yapılamadı.
Sorunları çözmesi gerekenler de
yargı reformunu ancak siyasi kav-
gaların ve siyasi sonuçların sıcak or-
tamında hatırladılar. Bu sıcak or-
tamda yargının sorunlarını tartışan
başka odaklar ise yargıyı ele geçir-
me itirazları ve ithamları arasında
çözümsüzlüğü güvence altına aldı-
lar. Oysa bu kadar farklılıkların ya-
şandığı bir ülkede birlikte yaşama
ortamını sağlayacak olan tek gücün
yargı olduğu bilinmeliydi. Taraf ol-
maya zorlanan bir yargının, bu
görevi yerine getirmesi düşünüle-
mez. Unutmayalım ki demokratik,
laik bir hukuk devletinin alın yazı-
sı gerçekten bağımsız ve tarafsız bir
yargının varlığına bağlıdır.”
‘Büyük onursuzluk’
Kendi yandaşlarõna, inancõna ya da
ideolojisine daha iyi servis yapabilmek
için yargõ bağõmsõzlõğõnõn arkasõna
saklanmanõn, hukuk ahlakõnõn kabul et-
meyeceği bir “büyük onursuzluk” ol-
duğunu vurgulayan Kõlõç, devlet gü-
cünü kullanan kim olursa olsun, hukuk
dõşõna çõktõğõnda hesap vermek zo-
runda olduğunu kaydetti. Bu gücün,
hukuk dõşõna çõkõlarak toplumu hiza-
ya getirme aracõ olarak kullanõlama-
yacağõnõ belirten Kõlõç, kamu gücünün
emanet edildiği görevlilerin, bunu
kullanarak toplumu tehdit etme, kor-
kutma, sindirme hakkõna sahip olma-
dõklarõnõ dile getirdi.
Anayasa Mahkemesi Başkanõ, gerilimsiz bir
ortamda yargõnõn sorunlarõna ilişkin yapõlmasõ
gerekenlerin yapõlamadõğõnõ söyledi. Kõlõç, taraf
olmaya zorlanan bir yargõnõn, bu görevi yerine
getiremeyeceğine, demokratik devletin tarafsõz
yargõnõn varlõğõna bağlõ olduğuna dikkat çekti.
YARSAV, “Cüppelerimizi çõkarmamõzõ isteyenler
bilmelidirler ki laik, demokratik hukuk devleti, yargõ
bağõmsõzlõğõ, yargõç güvencesi ve hukukun üstünlüğü
mücadelesinde YARSAV, cüppesine daha sõkõ
sarõlacaktõr” açõklamasõnõ yaptõ.