19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 ARALIK 2010 CUMA 6 HABERLER Düzenleme yasalaşırsa 1980 sonrasında atılanlar üniversiteye dönebilecek DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Türkiye’deki Nükleer Silahlar Sorunu CHP İstanbul milletvekili, emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ’ın pazartesi günü TBMM’de yaptığı bütçe konuşması, daha ziyade, PKK ve Abdullah Öcalan’ın tehditleriyle ilgili olarak basında yer aldı. Engin bir diplomasi ve siyaset deneyimi olan Elekdağ, ABD’nin PKK’ye destek verdiğini ilk kez açıklamıyor; bu desteğin nedenlerine de daha önceki yazı ve demeçlerinde değinmişti. Ama sanıyorum, PKK’ye Amerikan desteğiyle, Tayyip Erdoğan iktidarının Washington’ı fevkalade tedirgin eden, İran politikası arasındaki bağlantı Sayın Elekdağ tarafından Meclis önünde ilk kez pazartesi günü dile getirildi. Cumhuriyet okurlarının yakından tanıdıkları Şükrü Elekdağ’ın konuşmasının günümüz politik ortamında daha da önem kazanmış olan bir bölümü ise PKK sorunu yüzünden gölgede kaldı. Sayın Elekdağ’ın konuşmasının bu bölümü WikiLeaks belgelerinde değinilen topraklarımız üzerindeki Amerikan nükleer silahlarıyla ilgili. Gerçekten de açıklanan WikiLeaks belgeleri arasında bulunan ve Almanya’daki ABD Büyükelçisi tarafından Washington’a gönderilen 12 Kasım 2009 tarihli gizli raporda bu hususa dokunulmakta. Dilerseniz, Sayın Elekdağ’ın konuşmasının ilgili bölümüne birlikte göz atalım. Şöyle diyor Elekdağ: “Raporda ABD Dışişleri Bakanlığı Bakan Yardımcı Philip Gordon’un, Alman muhatabına, Türkiye’deki İncirlik Üssü’nde ABD’nin nükleer silahlarının mevcut olduğunu açıklayan ifadesi yer alıyor. Hemen belirtelim İncirlik’te 90 adet B61 tipi taktik nükleer bombanın sığınaklarda muhafaza edildiği daha önce yayınlanan ABD Hava Kuvvetleri Komutanlığı kaynaklı bilgileri içeren belgelerde açıklanmıştı. Şimdi bu bilgiler doğrulanmış olmaktadır. Soğuk savaş döneminde Varşova Paktı ile Sovyetler Birliği’ne karşı düzenlenen NATO savunma planları çerçevesinde Türkiye’de konuşlanmış bulunan bu nükleer bombaların bir gerekçeleri mevcuttu. Ancak Varşova Paktı çökmüştür. Rusya Türkiye için bir tehdit kaynağı olmaktan çıkmıştır. Bu itibarla bu silahların hâlâ İncirlik’te muhafaza edilmeleri için izah edilebilir bir gerekçe mevcut değildir. Ben şimdi Davutoğlu’na soruyorum, bu silahları hangi karanlık amaçlar için ülkemizde konumlandırıyorsunuz? Yunanistan Araxos Hava Üssü’ndeki aynı tipteki nükleer silahları topraklarından çıkarmışken Türkiye bunları neden hâlâ muhafaza ediyor? Yunanistan’ın yaptığı gibi bu silahları hemen Türkiye’den def ediniz... Silahların Türkiye’den çıkarılması İran’ı ve diğer bazı Ortadoğu ülkelerini Türkiye’nin kontrolünde olmayan bu silahlara karşı duydukları endişeden kurtaracaktır. Diğer taraftan Türkiye’nin kendine düşeni yapmış olması, bölge barış ve istikrarı açısından fevkalade önemli olan 2012 yılında toplanacak Ortadoğu’nun nükleer silahlardan arındırılması konferansında çok daha etkili ve yapıcı bir rol oynamasını sağlayacaktır...” Elekdağ’ın bu uyarısının ErdoğanDavutoğlu diplomasisi tarafından dikkate alınacağını hiç sanmıyorum. Eğer zahmet edip de cevap verme lütfunda bulunurlarsa, bu silahların stratejik olmayıp taktik yapıda olduklarını, dolayısıyla saldırgan değil, savunma amaçlı kullanıma yönelik bulundukları gibi, kimseyi tatmin etmeyecek ve “peki o zaman neden Yunanlılar aynı nitelikteki silahları çıkarmak gereğini duydular ki?” sorusunu da yanıtsız bırakacak bir açıklamayla yetineceklerdir. Türkiye’nin soğuk savaşın sona ermesinden, topyekun nükleer savaş döneminin geride kalmasından sonra dahi toprakları üzerindeki Amerikan nükleer silahlarını tartışıyor olması ne kadar hazin. [email protected] Torbadan türban ve öğrenci affı çıktı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Üniversitelere “türban serbestisi”ni getiren AKP hükümeti, torba yasaya koyduğu düzenlemeyle hem “sınırsız öğrenci affı”nın yolunu açmaya, hem de “türbanlı” oldukları gerekçesiyle ilişikleri kesilenler dahil, 12 Eylül 1980 sonrasında üniversiteden atılanlara “af” yolunu açıyor. Yapılan düzenlemeyle her ne sebepten olursa olsun üniversiteden “atılma”ya da son veriliyor. Düzenleme yasalaşırsa 50 yaşını dolduranlara da üniversite yolu açılacak. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Alt Komisyonu’nda AKP’lilerin verdiği önergeyle torba yasaya eklenen hükümle üniversite öğrencilerine “sınırsız af” geliyor. Buna göre 12 Eylül 1980 tarihinden, yasanın yürürlüğe girdiği tarihe kadar, “kendi isteğiyle ayrılanlar” dahil, her ne sebeple olursa olsun, üniversitelerle ilişiği kesilenlere, 5 ay içinde ilgili yükseköğrenim kurumuna başvurmaları koşuluyla, ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nun CHP’li üyeleri “öğrenci affının içtüzüğe aykırı olarak torba tasarıya konmasına karşı olduklarını, ancak affı desteklediklerini” açıkladı. CHP İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek “800 bin kişinin üniversiteye dönmesi söz konusu. Biz içerik olarak destekliyoruz, afla ilgili çekincemiz yok” dedi. Öte yandanYÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, 12 Eylül 1980 döneminden bu yana üniversiteden atılan öğrenciler için YÖK’ün af çalışması olmadığını ifade ederek “Af, siyasi bir karar. Açılım politikası gereği 1980’lere kadar gidebilir. O dönemde çok eziyetler yapıldı” dedi. üniversiteye dönüş yolu açılıyor. Ancak tasarının üst komisyonda ya da genel kurulda uzlaşma sağlanması durumunda, affın 1980 öncesine de çekilmesi planlanıyor. Halen belli süreler içinde ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktoralarını tamamlayamayanların okullarıyla ilişiği kesilirken, yeni sistemde parasını ödeyen, süre sınırı olmaksızın yükseköğrenimine devam edebilecek. Önergeyle öngörülen düzenlemeler şöyle: Atılma tarih oluyor: Düzenlemenin yasalaşması halinde, üniversiteden atılma yerine “daha fazla harç ödeyerek” öğrenimini sürdürme sistemine geçilecek. Başarılı öğrencinin ücreti düşecek: Hazırlık sınıfları hariç olmak üzere bulundukları bölümde başarılı ilk yüzde 10 öğrenci arasına giren birinci öğretim öğrencileri, bir sonraki ‘YALDIZLI KÖŞE YAPILACAK’ ÖZYÜREK: DESTEKLİYORUZ dönemde ödeyecekleri katkı payının yarısını ödeyecek. Öğrenci sosyal tesislerinden elde edilen gelirler, öğrenci katkı payı gelirleri, ilgili yükseköğretim kurumunun hebasına öz gelir olarak kaydedilecek. Sınıflar boşalacak: YÖK’ün iznine bağlı olarak tüm yükseköğretim kurumları, bilgi ve iletişim teknolojilerine dayalı olarak önlisans, lisans ve lisansüstü uzaktan öğretim programları açabilecek. Ayrıca üniversite senatolarının inisiyatifiyle sadece bazı dersler de uzaktan öğretim yoluyla verilebilecek. İnternetten sınav dönemi: Üniversitelerde yeterlilik, seviye tespit veya ders başarılarını ölçen tüm sınavlar kâğıt ortamında ve eşzamanlı olarak yapılabileceği gibi alan ve zorluk düzeyine göre tasnif edilerek, güvenli biçimde saklanan bir soru bankasından her bir adaya farklı zamanlarda farklı soru sorulmasına izin verecek şekilde elektronik ortamda da yapılabilecek. Çelik: Madımak müze olmayacak ERDEM GÜL ANKARA AKP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Alevi açılımını masaya yatırdı. Açılımdan sorumlu Devlet Bakanı Faruk Çelik, kamulaştırılması tamamlanan Madımak’ın yeni bir konseptle yeniden düzenleneceğini belirtirken, yakılarak katledilen 37 kişi için “isimlerinin altın yaldızla yazıldığı bir köşe oluşturulacağı” bilgisini verdi. AKP MYK’nin Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu başkanlığında yapılan toplantısında Bakan Çelik, Alevi açılımıyla ilgili sunum yaptı ve soruları yanıtladı. Edinilen bilgilere göre Bakan Çelik’in sunumunda öne çıkan unsurlar şöyle: Madımak: Burada yıllardır çözülemeyen bir sorunu çözdük. Kamulaştırma tamam. Bir sorun alanını çözdük. Artık Madımak sorun olarak konuşulmuyor. Yıllardır, özellikle Alevi kesimde ‘Ne olacak?’ diye tartışılıyordu. Şimdi orayı çok güzel bir konseptle yeniden düzenleyeceğiz. İçinde çocuk kütüphanesi de olacak. Ama en önemlisi girişte yaşamını yitiren 37 kişi için köşe olacak. Hepsinin isimleri orada altın yaldızlı olarak fotoğraflarıyla yer alacak. Âşık Veysel’in sazını da oraya koyacağız. Müze olmayacak: Özellikle yurtdışından buranın müze olmasını talep edenler var. Fakat orası müze olmayacak. Orası zaten bir unutturmama yeri olarak, unutturulmama anlayışıyla düzenlenecek. Ama müze olunca başka tartışmalara açık hale gelmesi gibi sakıncalar doğabilir. Cemevleri: Toplantıda MYK üyeleri Bakan Çelik’e, en çok cemevlerinin statüsünün ne olacağı ve din eğitimi konusunda sorular yöneltti. Çelik, cemevlerine ibadethane statüsü verilemeyeceğini belirtti. Cemevlerine ibadethane statüsü verilmesinin önünde anayasal, yasal ve devrim kanunlarından kaynaklanan engeller bulunduğunu belirten Çelik, “İbadethane verilmesinin önünde hukuki sorun var. Ama isteyen istediği yerde ibadetini yapar. Yeryüzünün her yeri ibadethanedir” dedi. Çelik, Aleviliğin de derslerde okutulması için hazırladıkları yeni müfredat önerisini MEB Din Eğitim Genel Müdürlüğü’ne teslim ettiklerini anlattı. Çelik MYK üyelerine, “Beni en çok sevindiren, parti yönetimindeki müthiş demokratik bakış açısı oldu. Farklılıklar zenginlik olarak görülüyor” diyerek teşekkür etti. SEKİZ ÖSYM PERSONELİ İkinci kez görevden alındılar KIVANÇ EL SINAV SONUÇLARI AÇIKLANDI ANKARA KPSS’deki kopya ve sızdırma iddialarının ardından görevden alının 8 isim 21 Aralık Salı günü görevlerine iade edildi. 8 isim önceki gün ise 2 aylığına yeniden görevden alındı. YÖK Denetleme Kurulu ve savcılığın yürüttüğü soruşturmaların daha sağlıklı yürümesi için görevden alınan personel, hakkında hiçbir delil elde edilemediği için yasal mevzuat gereği görevlerine döndürülmüştü. İstifa ederek ayrılan eski ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan’ın Özel Kalem Müdürü Işıl Çıngı, ÖSYM Genel Sekreteri Mehmet Altunay, Bilgi İşlem Müdürü Mustafa Tütüncü ve dershane işlettiği ortaya çıkan eşi Gönül Tütüncü, Araştırma Geliştirme Müdürü Haydar Altunay, Sınav Hizmetleri Müdürü Feza Kart, Test Geliştirme Uzmanları Burak Özdemir ile Erkam Dündar görevden alınmıştı. 21 Aralık Salı günü görevlerine iade edilen 8 kişinin hemen ertesi gün YÖK tarafından yeri değiştirildi ve 2 ay daha görevden alındı. Bu isimlerin 2 ay sonra da kadrolarının YÖK’e alınarak ÖSYM’ye dönüşlerine izin verilmeyeceği öğrenildi. ÖSYM’nin yeni Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, göreve başlayınca görevden alınan 8 kişiden 2’sinin yerine görevlendirme yapmıştı. Demir, görevlendirmelerde Milli Eğitim Bakanlığı personellerini seçmişti. YÖK Başkanı, 1980’e uzanan öğrenci affının açılım politikası gereği olduğunu söyledi. Özcan: Siyasi bir karar ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) – YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, 12 Eylül 1980 döneminden bu yana üniversiteden atılan öğrenciler için YÖK’ün af çalışması olmadığını ifade ederek, “Af, siyasi bir karar. Açılım politikası gereği 1980’lere kadar gidebilir. O dönemde çok eziyetler yapıldı” dedi. Türban nedeniyle üniversiteden atılanların da aftan yararlanmalarının önü açıldı. YÖK Başkanı Prof. Özcan, TBMM’de bekleyen torba kanun tasarısında yer alan “üniversiteden atılmayı kaldıran düzenleme” içerisinde af olmadığını ifade ederek, “Kanun tasarısı afla ilgili değil. Af siyasilerin kararıdır. Açılım politikası gereği 80’lere kadar gidebilir” dedi. Özcan şöyle devam etti:“Bizim yaptığımız atılmayı ortadan kaldıracak bir mevzuat düzenlemesi. Ama öyle bir düzenleme yapılırken herkese şans verelim denilebilir. Sisteme dahil olsunlar başarılarına göre mezun olsunlar. Hani atılma da kaldırılıyor, sistem içinde kalsınlar denilebilir. Affın ne zaman başlayacağı, nasıl olacağı siyasilerin işidir. Meclis’te karar verebilirler. Madem böyle af okuldan atılma söz konusu, o zaman bence mümkün olduğunca geriye gidilmelidir.” Prof. Özcan, affın 800 bin kişiyi kapsayacağı yönündeki haberlerin ise gerçeği yansıtmadığını ileri sürdü. Fotoğraf: AA DENİZ FENERİ SORUŞTURMASI Savcılar Frankfurt’a gidiyor Haber Merkezi Almanya’daki Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturmanın Türkiye ayağını yürüten Ankara Cumhuriyet Savcısı Nadi Türkaslan ve ekibi, başvurularından “15 ay sonra” delilleri incelemek ve sanıkların ifadesine başvurmak üzere 2011 yılının hemen başında bu ülkeye gidiyor. Edinilen bilgiye göre Deniz Feneri savcıları halen Almanya’da hapis yatan Deniz Feneri e.V.’nin kurucusu ve Euro 7’nin Genel Müdürü Mehmet Gürhan’ı da sorgulayacak. Ancak Almanya’daki davada susma hakkını kullanan Gürhan’ın Türk savcıların hazırladığı soru kataloğuna yanıt verip vermeyeceği henüz netlik kazanmadı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturmayı yürüten Nadi Türkaslan ve ekibi Ekim 2009’dan bu yana Almanya’ya gitmek istiyor. Türkaslan, Deniz Feneri e.V. davası ve soruşturmasına ilişkin delilleri incelemek, karşılaştırmak, tanık ve zanlıların ifadesini almak istiyordu. 23 Ağustos 2010 tarihinde Almanya Federal Dışişleri Bakanlığı’nın olumlu yanıtı Ankara’ya ulaştı. Daha sonra Türk savcıların Adalet Bakanlığı aracılığıyla Berlin Büyükelçiliği’ne ilettiği yazıyla Almanya’nın vereceği tarih beklenmeye başlandı. Frankfurt Savcılığı, Türk savcıların Almanya’ya gelişiyle ilgili tarihi 2011 yılının ilk iki haftası olarak belirledi. Odatv’de yer alan emniyet yazısına göre Türk savcılar 3 Ocak 2011 tarihinden itibaren 2 hafta boyunca Frankfurt’ta kalarak yüzlerce dosya, delil, bilirkişi raporunu inceleyerek, Türkiye’deki soruşturma için gerekli gördüklerinden kopya ve örnekler alacak. Ayrıca hükümlü, sanık ve tanıkların ifadeleri de ocak ayının ilk iki haftası içinde alınmış olacak. Dışişleri’nde Mülkiye dönemi sona eriyor BAHADIR SELİM DİLEK Torba yasaya tepki gösteren emekçiler ‘insanca yaşamayı sağlayacak asgari ücret’ istedi Sendikaların protestosu sürüyor ANKARA (Cumhurisınırına kadar ücretsiz olyet Bürosu) Dev Sağlıkmasını, işe gidiş ve dönüş İş ve Genelİş Sendikası saatlerinde ulaşımın ücüyeleri “torba yasa tasaretsiz olmasını, eğitimde rısı”nı protesto ederek, hiçbir ad altında para alın“İnsanca yaşamayı sağmamasını, eğitimin okul layacak bir asgari ücret” dışı giderlerinin devlet talebiyle eylem yaptı. tarafından karşılanmasını Dev Sağlıkİş Sendikası ve sağlık hizmetinin tüüyeleriyle buluşan eylemmüyle parasız olmasını ciler, “Asgari ücret kaç sitalep etti. mit”, “Vurgun düzenine Öte yandan Memur kapkaç yasasına izin Vuvuzela çalan emekçiler yanlarında Sen de “eşit işe eşit ücvermeyeceğiz”, “Asgari getirdikleri torbaları patlattı. (AA) ret” taleplerinin, torba ücret 599, Elektrik 60, tasarı kapsamına alınSu 50, Kira 500, Yakacak 100, Ulaşım 150, ması için “torbalı” eylem yaptı. TBMM Mutfak 500” yazan pankartlarla, hükümet Dikmen Kapısı önünde açıklama yapan Mealeyhinde ve “Asgari yaşamak istemiyoruz”, murSen Genel Mevzuat ve Toplu Görüşme “İnsanca bir yaşam istiyoruz” şeklinde slo Sekreteri Hacı Bayram Tonbul, hükümetin ganlar atarak, hastane yemekhanesi önünden 2008 yılında söz verdiği aynı unvanda fakat Kızılay’da Sakarya Caddesi’ne yürüdü. Grup, farklı kurumlarda görev yapan kamu görevliSakarya Caddesi’nde Genelİş Sendikası üye leri arasındaki ücret farklılıklarının giderilleriyle bir araya geldi. Dev Sağlıkİş Genel mesinin de torba yasa tasarısı kapsamına Başkanı Arzu Çerkezoğlu, burada yaptığı alınmasını talep etti. Açıklamanın ardından açıklamada, asgari ücretle çalışanlar için elek gruptakiler vuvuzela çaldı ve yanlarında getrik, su, doğalgaz kullanımının asgari ihtiyaç tirdikleri torbaları şişirerek patlattı. ANKARA Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, bakanlığı sosyoloji, psikoloji ve halkla ilişkiler mezunlarına da açma projesi tutmadı. İlk kez Dışişleri Bakanlığı sınavına girme hakkı tanınan tarih, psikoloji ve sosyoloji mezunları başarılı olamazken, Mektebi Mülkiye mezunlarının ağırlığı da azalmaya başladı. Dışişleri Bakanlığı giriş sınavı sonuçları açıklandı. Yapılan değişiklikle ilk kez diplomat olma yolu açılan tarih, psikoloji ve halkla ilişkiler gibi sosyal bilim mezunları, sınavda başarılı olamadı. İlk aşama olan çoktan seçmeli sınavı, söz konusu bölümlerden mezun olan sadece 1 aday geçebildi.Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru, blogunda bu durumu “Adayların çok ciddi bir şekilde uluslararası ilişkiler, uluslararası hukuk ve iktisat konularına hâkim olması gerektiği bir kez daha ortaya çıktı” diyerek yorumladı. Sonuçlar, Dışişleri’nde Mülkiyeli ağırlığının giderek daha da azalacağını gösterdi. 1835 kişinin başvurduğu sınavda, son aşama olan sözlü sınavı da geçen 100 aday başarılı oldu. Bu adayların 24’ü Boğaziçi Üniversitesi’nden geldi. Boğaziçi’ni, Bilkent, İstanbul Üniversitesi, ODTÜ ve Marmara Üniversitesi izledi. Ankara Üniversitesi ise 7 adayla 6. sırada yer alabildi. YÖK ADAYINI GİZLEDİ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) YÖK, Anayasa Mahkemesi’nin boş bulunan üyeliği için 3 aday belirledi. YÖK’ün adayların ismini gizlemesi de dikkat çekti. YÖK Genel Kurulu, dün toplanarak Anayasa Mahkemesi’nin boş bulunan 1 üyeliği için 3 aday belirledi. Yüksek mahkemenin yeni üyesini Cumhurbaşkanı Abdullah Gül belirleyecek. Öte yandan Özcan döneminde ÖSYM Yürütme Kurulu üyeliğine getirilen ve Karabük Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı olan Prof. Abdullah Çavuşoğlu, yeni kurulan Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi’ne dekan olarak atandı. Çavuşoğlu böylece Karabük’ten Ankara’ya getirilmiş oldu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle