19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 ARALIK 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER MUHAFAZAKÂRLARDA GİZLİ EVLİLİK 9 Balyoz davasında kimlik bilgileri karıştı. İlk duruşmada sanık sayısı 195’e düştü SÖZDEN YAZIYA SÜHEYL BATUM İkinci eşlere özel semt İstanbul Haber Servisi Bugün gazetesinin yazarlarından Nuh Gönültaş, muhafazakârların gizli “ikinci evliliklerini” deşifre etti. Gönültaş, “Başakşehir herkesin dilinde ama kimse ortaya çıkıp da gerçeği dile getirmiyor. Başakşehir gizli evlilik yapan muhafazakâr kişilerin çoğunlukla ikinci evlerini kurmayı tercih ettikleri bir yer” dedi. Gönültaş, Bugün gazetesinin dünkü sayısında yer alan “Mahremiyet Okulu” başlığı ile kaleme aldığı yazısında, muhafazakâr kesimin yaşamını, bu kesim içindeki evlilik oranlarını analiz etti. Yazısında, dindar aileler arasındaki boşanmalarda büyük yükseliş olduğunu, aynı şekilde yine dindar aileler arasında gizli evlilikler, gizli ikinci evliliklerin oranında oldukça önemli artışlar olduğunu kaydetti. “İstanbul’un bazı semtlerinin bu türden gizli, ikinci evlilik yapan kişilerin ikinci evlerinin, ikinci eşlerinin yaşadığı yerler olarak anılmaya başladığını” ifade eden Gönültaş şöyle devam etti: “Mesela Başakşehir. Başakşehir herkesin dilinde ama kimse ortaya çıkıp da gerçeği dile getirmiyor. Başakşehir gizli evlilik yapan muhafazakâr kişilerin çoğunlukla ikinci evlerini kurmayı tercih ettikleri bir yer. Son zamanlarda böyle bir ün kazandı bu bölge. Şimdi... Aksiyon dergisi bu hafta boşanmaları, ayrılıkları kapak konusu yapmış. Boşanma verileri dehşetli bir artış gösteriyor. Muhafazakâr çevrelerde boşanma oranı yüzde 40 civarında seyrediyor.” Skandalla başladı İstanbul Haber Servisi Balyoz davası iddianamesinde sanık olarak yer alan astsubay Recep Yavuz’un kimlik bilgilerinin diğer sanık Recep Yıldız’a ait olduğu anlaşıldı. Bu yanlışlık nedeniyle 196 sanıklı Balyoz davasının sanık sayısı 195’e düştü. Başkan Ömer Diken, Yavuz hakkında açılmış bir kamu davası olmadığını kaydetti. Kimlik tespiti sırasında iddianamede 164. sırada yer alan Yavuz, iddianamedeki kimlik bilgilerinin kendisine ait olmadığını, bu konuda daha önce dilekçe verdiğini söyledi. Başkan Diken, Yavuz’un nüfus cüzdanı ve kimlik bilgilerini aldı. Yavuz, kendisinin Sabiha Gökçen Havalimanı’nda görevli astsubay olduğunu söyledi. Başkan Diken, iddianamede Yavuz’a ilişkin bölümü inceledi. Başkan Diken, “İddianamede yanlış bilgiler yer aldığına göre hakkınızda açılmış bir dava da olmuyor, ama gelmişsiniz” dedi. Bu sırada sanık 47. sıradaki Yıldız, kendi kimlik bilgilerinin Yavuz’a yazıldığını söyledi. Başkan Diken, Recep Yavuz’a hitaben, “Bu durumda sizin hakkınızda açılmış bir kamu davası yok. Bu durum savcılığa bildirilecek” dedi. Bu sözlerinin salondaki izleyiciler tarafından alkışlanması üzerine Diken, “İnsan unsurunun olduğu yerde böyle yanlışlar olur” dedi. Görevden Alınan Yargıçlar; Tamamen Tesadüf Bu yazıyı okuduğunuzda “Balyoz davasının” ilk duruşması yapılmış olacak. Herkes gözlerini açmış, kulak kesilmiş, ilk duruşmanın yapılmasını bekliyordu. Üstelik dava başlamadan birkaç gün önce “Deniz Kuvvetleri’nin” bir odasının parkesinin altında bulunduğu söylenen belgeler, bu davaları biraz daha “merakla beklenir” hale getirmişti. Hani odanın tabanına saklanmış belgeler! Hani Ergenekon davasında da, kimliği bilinmeyen, hayırsever vatandaşlar ihbarda bulunuyorlar ve Boğaz’ın orta yerinde, birileri tarafından konulmuş olan “mermileri, silahları” elimizle koymuş gibi buluyorduk ya. Hani nasıl oluyorsa, “bir arpa boyu” gitmeden, koyulduğu yerde bulunuyordu ya. Aynen o biçimde. Ama “Balyoz davasını” diğer tüm davalardan, hatta dünyadaki tüm uygulamalardan, demokratik hukuk devletlerinin tümünde görülen davalardan ayıran bir nokta daha var. Hem de bu davayı her yönü ile “merak uyandıran” bir dava kılan. O farklı yön ne mi? Davanın yargıçlarının, dava başlamadan üç gün önce görevlerinden alınması ve yerlerine yenilerinin atanması. Dünyada tek bir benzeri olmayan örnek. Dava başlamadan üç gün önce, davanın yargıçlarının değiştirilmesi! Üstelik daha önce, aynı davada “sanıkların tahliyesine karar verdikleri” için, iktidar tarafından eleştirilmiş olan yargıçların değiştirilmesi. Mehmet Haberal’ın kendisine karşı tazminat davası açmadığı, bu nedenle tazminata mahkum olmamış olan yargıcın değiştirilmesi. Düşünün diğer davaları, Ergenekon davasını, hani “ünlü 2’ye 1 kararlarının verildiği” davaları, hani HSYK’nin tüm üyelerinin ortak kararlarına karşın, Adalet Bakanı’nın karşı koyması ile yargıçları ya da savcıları değiştirilemeyen davaları. Hani bir yargıç ya da bir savcı, bir dava ile görevlendirildikten sonra, bir daha değiştirilemezdi? Hani bir savcı ya da yargıcın değiştirilmesi, hukuk devleti kavramı ile de, yargının bağımsızlığı ile de bağdaşmazdı? Hani ne olursa olsun, bir davanın yargıcının ya da savcısının değiştirilmesi yönünde kararname hazırlanamazdı? Hani HSYK’nin 7 üyesinden 5 yargıç üyesi bile istediğinde, bu yargıya karşı darbe anlamına gelirdi? Yok efendim, “ne yapsınlarmış, Balyoz davasının yargıçları hakkında soruşturma başlatılmışmış”! Tabii ki bu soruşturmalar, daha önce Osman Kaçmaz, İlhan Cihaner, Ömer Faruk Eminağaoğlu için açılan soruşturmalardan farklıdır! Ona hiç kuşku yok. Tabii ki, bu konuda “Adalet Bakanı’nın” hiç dahli yoktur! Ona da hiç kuşku yok. Tabii ki “yargıçların üç gün önce görevden alınmaları” tamamen tesadüftür! Ona da kuşku yok. Tabii ki görevden alınan yargıçların, daha önce sanıklar hakkında tahliye kararı vermiş olmasının da hiçbir önemi yoktur, bu da tamamı ile tesadüftür!. Ona da hiç kuşku yok. Ama nasıl olduysa, bu tesadüflerin hiçbiri diğer yargıçlar için geçerli olmadı. Hangi yargıçlar için mi? Örneğin Haberal davasında, tahliye kararı vermeyen, kararlarını gerekçelendirmeyen ve bu nedenle tazminata mahkum edilen yargıçlar için. Hani Yargıtay, daha sonra da Hukuk Genel Kurulu tarafından onanan, hem de harikulade bir gerekçeli kararla onanan “tazminat kararına” konu olan yargıçlar için. Hani Yargıtay’ın o harikulade kararında, tüm ulusal ve uluslararası kuralları ve kararları göstererek, tüm bu kararlar ve kurallara uymadıkları gerekçesi ile tazminata mahkum ettiği yargıçlar. Şimdi tazminata mahkum edilmiş o yargıçlar görev başındalar. İlgili sanık hakkında vermeleri gereken tahliye kararını vermemiş olan ya da yeterli hukuksal gerekçe göstermemiş olan, bu nedenle tazminata mahkum edilmiş olan, bu tazminat kararı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı ile onanan yargıçlar görev başındalar. O kişiyi yargılamaya devam ediyorlar. Ama “Balyoz davasının” tahliye veren iki yargıcı görevden alınıyor. Bu tesadüf! Hukukun zorlanması ile ilgisi yok. Yargıca baskı, yargıya baskı ile hiç ilgisi yok. Tamamen tesadüf. Oysa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, tam tersini söylüyor. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tam tersini söylüyor. Olsun, onlar bilmiyor. Bakan haklı, yandaş aydınlar da haklı. “Hepsi de tamamen tesadüf!..” Silivri’de protesto Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi önünde toplanan Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği (ÖZGÜRDER) üyeleri, darbe girişimlerini protesto ederek suçluların cezalandırılmasını istedi. Yargıda Reform Grubu üyesi avukatlar da darbe girişimlerine tepki gösterdi. CHP Bursaİnegöl İlçe Teşkilatı üyeleri “Aydınların yeri Silivri zindanları değil” yazılı pankartı taşıyarak, “Hukuksuzluğu protesto ediyoruz” dedi. Eski Hava Kuvvetleri Komutanı Fırtına duruşmada hazır bulundu. Silivri’de ilk duruşması yapılan Balyoz davası 28 Aralık tarihine ertelendi ‘AKILLI KART’ YERLİ FİRMAYA Reddi hâkim talep ettiler HATİCE TUNCER/ HİLAL KÖSE Genelkurmay yabancıya güvenmedi BARKIN ŞIK KILIÇDAROĞLU: ANKARA Türk Silahlı Kuvvetleri için tasarlanan ‘Akıllı Kart’ projesi, OYAK Bank’ı Hollandalı ING Bank’ın alması nedeniyle revize edildi. Proje, satılışı öncesinde OYAK Bank’a verilmişti. Ancak Genelkurmay Başkanlığı “güvenlik” gerekçesiyle projenin ING Bank tarafından yürütülmesini uygun bulmadı. Ordu mensuplarının kullanacağı tek kart üzerinde kimlik bilgilerinin yanı sıra sağlık, sayısal imza ve elektronik cüzdan gibi fonksiyonlar bulunacak. Savunma Sanayisi İcra Komitesi’nin son toplantısında proje yerli firma GATE Elektronik şirketine verildi. Türk Silahlı Kuvvetleri personeli için üretilecek ve üzerinde 32 kilobaytlık mikro işlemci bulunan kartlar üç önemli fonksiyona sahip olacak. ‘Akıllı Kart’ şu özellikleri barındıracak: Kredi kartı ve banka kartı olarak ATM’lerde kullanılabilecek... Personelin tüm sağlık bilgileri kart üzerindeki mikro işlemciye yüklenecek. Böylece, personelin kan grubunun yanı sıra gördüğü tedaviler, adına yazılan reçeteler kart üzerinde elektronik ortamda hazır bulunacak. Kart, personelin tek geçerli kimlik ve giriş kartı olacak. Elektronik imza sayesinde, personelin merkezi olarak izlenmesi, yetkilendirilmesi ve girişçıkışlarının raporlandırılması kolaylaşacak. Kartın kaybolması durumunda anında “iptal” işlemi yapılabilecek. “Balyoz Güvenlik Harekât Planı”yla hükümeti devirmeye teşebbüs ettikleri iddia edilen muvazzaf ve emekli 195 subayın yargılanmasına dün İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nce başlandı. Duruşmada yaklaşık 40 sanık, mahkeme üyeleri Ali Efendi Peksak, Murat Üründü ve Davut Bedir’i, tarafsızlıklarını yitirdikleri gerekçesiyle reddetti. Dosya reddi hâkim taleplerinin değerlendirilmesi amacıyla İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Duruşma 28 Aralık’a ertelendi. Silivri Cezaevi bitişiğindeki salonda görülen davanın ilk duruşmasına, eski Hava Kuvvetleri Komutanı Halil İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek ve eski 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan, Genelkurmay Muhabere ve Elektronik Bilgi Sistemleri (MEBS) Başkanı Koramiral Kadir Sağdıç, Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu, Kara Kuvvetleri EDOK Muharebe Destek Komutanı Korgeneral Nejat Bek, eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Şükrü Sarıışık ile geçen ay açığa alınan Jandarma Tümgeneral Halil Helvacıoğlu, Tümgeneral Gürbüz Kaya ve Tuğamiral Abdullah Gavremoğlu’nun da aralarında bulunduğu 190 tutuksuz sanık katıldı. Hukuk devleti ayaklar altında İstanbul Haber Servisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Balyoz davasının hâkimlerinin değiştirilmesinin sürpriz olmadığını belirterek “Yargı artık yürütmenin elinde. AKP’nin varmak istediği hedefe ulaşmak için göze alamayacağı hiçbir şey yoktur. Hukuk devleti bana göre ayaklar altındadır” dedi. “11. Marka Konferansı” öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, Başbakan’ın “Ben bu davanın savcısıyım” sözlerini anımsatarak “Bu dava siyasallaşmıştır. Siyasallaşan davada kendilerini haklı çıkartmak için hâkim de değiştiriler, savcı da değişterirler, mahkemeye yazı da yazarlar. Mahkemeye baskı da kurarlar” dedi. Sıkı güvenlik önlemleri “Balyoz Güvenlik Harekât Planı” davasının duruşma salonuna girişte Birinci Ergenekon davasının ilk celsesindeki izdiham yaşanmadı. İlk duruşma olması nedeniyle daha sıkı güvenlik önlemlerinin alındığı binaya girişlerde XRay cihazından geçildi. Cihazdan geçilirken sinyal alınanlar elle arandı. Emekli Orgeneral Çetin Doğan cihazdan geçerken sinyal vermesine karşın görevliler elle arama yapmadılar. Sanıklara ayrılan bölümde, birinci sıraya Çetin Doğan, Özden Örnek, Halil İbrahim Fırtına, Korgeneral Nejat Bek oturtuldu. Başka davalardan tutuklu sanıklar Albay Dursun Çiçek, Albay Fikri Karadağ ve Albay Cengiz Köylü, sanıklara ayrılan bölümün birinci sırasında iddia makamının bulunduğu sol tarafta oturtuldu. başlamadan iki gün önce atanan yargıç Ömer Diken başkanlık etti. Duruşmaya bakan heyette, hâkimler Ali Efendi Peksak, Murat Üründü ve özel yetkili cumhuriyet savcısı Savaş Kırbaş yer aldı. Mahkemenin diğer üyesi Davut Bedir de 4’üncü hâkim olarak kürsüde yer aldı. Albay Dursun Çiçek, yoklama sırasında “Son dönemin sözde milli sanıklarından Dursun Çiçek” dedi. Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak ve avukatı Salih Döğücü ve Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği adına avukat Necip Kibar da davaya müdahil olmak üzere duruşmaya katıldı. Davaya katılan Tuğamiral Abdullah Gavremoğlu’nun da aralarında bulunduğu yaklaşık 40 sanık, iddianamenin kabulü kararıyla, 102 sanık hakkında yakalama kararı çıkaran mahkeme üyelerini reddetti. Sanıklar Kadir Sağdıç ve Fatih İlgar’ın avukatı Murat Ergün, yargıçlar hakkında HSYK’ye şikâyette bulunduklarını, soruşturmanın devam ettiğine dikkat çekti. Avukat İlkay Sezer ise Korgeneral Nejat Bek’in de aralarında bulunduğu dört müvekkili hakkında, savcılık tarafından serbest bırakılmalarına karşın yakalama kararı çıkarıldığına değinerek, “Hâkimler ifadelerini dahi almadıkları bu kişilerin tutuklanmasını istediler. Bu tarafsız olmadıklarını gösterir” dedi. Reddi hâkim taleplerinde bulunulması üzerine mahkeme heyeti, değerlendirmenin yapılması amacıyla dosyanın, bir üst mahkeme olan İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine hükmedildiğini bildirdi. Mahkeme heyeti, diğer taleplerin ise reddi hâkim talebi karara bağlandıktan sonra değerlendirileceğini ifade etti. ÇETİN DOĞAN: Meşru zemini kalmamıştır İstanbul Haber Servisi Silivri Cezaevi’ne ilk gelen sanık olan Orgeneral Çetin Doğan, “Lütfen davaya ilgi gösterin. Bu davanın meşru bir zemini kalmamıştır. Bunu halkımıza göstereceğiz. Bir hukuk cinayeti işleniyor dedim. Bu hâlâ devam ediyor. Bütün delillerimizle ortaya çıkacağız. Gerçek nedir ortaya çıkacak” dedi. Doğan, reddi hâkim isteminde bulunmayacağını söyledi. Feyyaz Öğütçü de “Suga denen tamamen ucubeyle bizi suçluyorlar. Tamamen sahtekârlık” değerlendirmesi yaptı. Doğan, salonun önünde basın mensuplarına “Bugün gelirken TEM’de gözaltına alınmadığıma şükrediyorum. Savunma zamanı gelince ‘Temel olarak bu davanın meşru bir zemini kalmamıştır’ diyeceğim. Seminerdeki konuşmalarımızdan belli bir bölümü koymuşlar. Bir montaj almışlar. Daha doğrusu 1980 darbe planını önlerine koyarak yeni bir darbe planı sözüm ona yapmışlar. Fakat yaptıkları şey acemice olmuş. Özellikle sıkıyönetim planını ele alarak bir plan yapmışlar ama iş denize, havaya gelince çuvallamışlar” dedi. (Fotoğraflar: VEDAT ARIK) Tuğluk’un 75 yıl hapsi istendi DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi’nin DTP’yi kapatmasıyla birlikte milletvekilliği düşürülen Aysel Tuğluk hakkında, 2005 ile 2010 yılları arasında yaptığı 12 ayrı konuşma nedeniyle “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan 75 yıla kadar hapis cezası istendi. Diyarbakır 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşma ertelendi. Temizöz getirilmedi Eski İstanbul 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Ergin Saygun, Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde faili meçhul cinayetlere ilişkin davada tutuklu bulunan Albay Cemal Temizöz’ün de aralarında bulunduğu 6 sanıksa duruşmaya katılmadı. Saygun’un hastanede olduğu ve mahkemeye sağlık raporu sunduğu öğrenildi. Açığa alınan sanıklardan Gavremoğlu ise salona girerken bazı sanık yakınları tarafından alkışlandı. Mahkemeye, duruşma ASKERİ SAVCILIK Güven hakkında takipsizlik kararı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı, emekli Tümamiral İlker Güven hakkında, halen boşanma aşamasında olduğu eşinin, “askeri belgeleri para karşılığı bazı sivil şahıslara sattığı yönündeki iddiaları” üzerine yürütülen soruşturmada takipsizlik kararı verdi. Kararda, “Sunahanım Güven’in başka herhangi bir delil ile desteklenmeyen beyanının tek başına başka bir araştırma işlemi yapılmasına ve şüpheli hakkında soruşturma emri verilen suçtan kamu davası açılmasına yeterli olmadığı kanaatine varıldığından, emekli Tümamiral İlker Güven hakkında, soruşturma emrine konu suçtan kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir” denildi. Uzman çavuş silahlı saldırıda öldü MARDİN (Cumhuriyet) Mardin’in Dargeçit ilçesinde Türk Telekom binası önünde kimliği açıklanmayan bir uzman çavuş kimliği belirlenemeyen bir kişinin silahlı saldırısına uğradı. Uzman çavuş, olay yerinde yaşamını yitirirken çevreden geçen bir kişi de yaralandı. Saldırganın yakalanması için geniş çaplı operasyon başlatıldı. Olayın terör saldırısı olup olmadığının araştırıldığı bildirildi. HANEFİ AVCI’YA DAVA YAĞMURU ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) “Haliç’te Yaşayan Simonlar Dün Devlet Bugün Cemaat” adlı kitabı nedeniyle hakkında iki ayrı davada 18 yıl 6 aya kadar hapis cezası istenen tutuklu Hanefi Avcı’yla ilgili, 1 yıldan 2 yıl 4 aya kadar hapis talebiyle bir dava daha açıldı. Dava iddianamesinde, Avcı’nın kitabında eski İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu’na “yayın yoluyla hakarette bulunduğu” iddia edildi. Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ne sunulan iddianamenin kabul edildiği öğrenildi. Öte yandan Avcı’nın yasadışı dinlendiğine ilişkin yaptığı suç duyurusu üzerine başlatılan soruşturma ise aylardır sürüyor. ‘Yüzbaşının oğlu da işkence yaptı’ DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) 12 Eylül mağdurlarının, savcılıklara dilekçe yağmuru sürüyor. O dönemde eşiyle birlikte cezaevinde işkenceye maruz kalan Mim Yavuz Binbay, Diyarbakır 5 No’lu Askeri Cezaevi’ne getirildiğinde, cezaevinin sorumlusu olan Yüzbaşı Esat Oktay Yıldıran’ın küçük oğlunun bile kendisine işkence yaptığını belirtti. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle