14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Meral Tamer île Aşkolsun Kanser!' kitabını konüştuk 'Kanser eşittir ölüm değildir 1 Usta gazetecfyazar Meral Tamer'in kanser olduğunu öğrendikten sonra kaleme aldığı, Milliyet gazetesinde yayımlanan ve büyük ilgi gören yazı dizisinin ardından kitaplaştırdığı Aşkolsun Kanser! adlı kitabı okurlarla buluştu. Kitabında iki şey yapmaya çalıştığını ifade ediyor Tamer; birincisi, söz konusu yazı dizisine büyük parantezler açarak, çocukluğundan bu yana hayatmın önemli kilometre taşları olarak saydığı dönemleri anlatmak. Anılarının omurgasını, kansere karşı verdiği hayli sıradışı ve aykırı tepkinin, geçmişteki kökenlerinin oluşturduğunu belirten Tamer kitabında bunu yansıtmaya da özellikle dikkat ettiğini ifade ediyor. "Ben neler yaşadım ki, kanser olduğumda böyle davrandım?" sorusunun yanıtını paylaşıyor. çocukluğunu, geçirdiği diğer hastalıkları, mimarlıktan gazeteciliğe geçişteki mücadelesi, tüketicilerle hak arama yolculuğu, Demirelle AlHM'e uzanan davalarını da bu bağlamda yazıyor kitabında. Kanser eşittir ölüm yanılgısına karşı mücadelesini sürdüren Tamer kanserde erken teşhis hayat kurtarır sloganını yineliyor ısrarla. Tamerle Aşkolsun Kanser! adlı kitabını konuştuk. r O Camze AKDEMİR l | ^ izi yazma fikri ham ^yat arkadaşınız a, ^ gay'dan gelnıiş, ktt taplaşmasmı ise okurlaruuz istemiş değil mi? Süreci anlatır mısınız? Kanser olduğumu öğrendikten sonra en büyük tercddüdü, gazetcdeki köşeme geri dönmekte yaşadım. Bir haftalığına izne çıktığım anons edilmişti ama iki ay yazı yazamadım. Fiziken çahşmama herhangi bir engel olmadığı vc okurlarımı çok özlediğim halde, günlük yazı yazmaya kendimi bir türlü ikna edemiyordum. O günlerde benim için neredeyse bunalıma dönüşme istidadmdaki bu soruna çözümü Osman buldu. Kanseri karşılayışımdaki "aykınhğı" günü gününe ve biraz da hayretle izleyen Osman, birden "Hastalığını yazsana, ilgiyle okunur" demez mi? Osman gibi kendi hastalığmı en yakınlarına bile söylemekten imtina eden bir insan, bana hastahğımı dizi yazı yapmamı öneriyor! Rüyamda görsem hayra yormam. Osman'm önerisi, bendeki kilitlenmeyi çözecek anahtar olabilirdi. Genel Yaym Yönetmenimiz Tayfun Devecioğlu'na telefon açıp sorayım dedim; lafı havada kaptı: "İlk yazı ne zaman Meral Abla? Söyle de ona göre birinci sayfaya anons koyalım." Tayfun birinci dakikada işi bağlayıvcrdi. Sanki herkes benim kanser olmamı ve böyle bir dizi yazmamı bekliyormuş! Milliyet okuru olan olmayan, işportacısı, uzay mühendisi, genciyaşlısı, uzman doktoru kanser hastası herkes benim yazı dizisini sular seller gibi okudu. Hiç öngöremeyeceğim kadar büyük bir ilgiyle karşılandı yazılarım. "Yazilarmızı keyifle okuyoruz, geçmiş olsun" diye SMS atanlar bile oldu. Bir yemek yazısı, bir aşk yazısı ya da bir gezi yazısı keyifle okunur da kanser yazısını keyifle okumak, biraz tuhaf olmuyor mu? Tuhaf olsa da, gerçek SAYFA 16 f J Osman Ula ; durum buydu! Bunu nasıl başardım bilmiyorum. Ben iki ay boyunca başımdan ıi arayan\ ok'urlanmla da öylc paylaşdm. Yazılarımda umut ve herkesin başına gelebilir olma hali vardı. Samimiyet vardı. Her zamanki neşeli doğal halim ve kendimle dalga geçişim, ister istemez kanser yazılanma da yansımışu. Yazı dizisi 5 günlük diye başlamışO; okurlann ısrarı üzerine önce tam 11 gün sürdü. Ama yine de sevgili okurlanma yetmedi. Dizi yazma fikri Osman'dan çıkmıştı; kitap yazmamı ısrarla önerenler ise hastalığım sırasında eposta gönderen okurlarım olmuştur. "Bu yazılar mutlaka kitaba dönüşmeli" diyen çok sayıda mesaj aldım ve okurlarım sonunda beni ikna etmiş olacaklar ki, yıllar yılı kitap yazmamak için direnen ben, günlerden bir gün kendimi Doğan Kitap'ın Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yüce Başanr'ı telefonla ararken yakaladım. "CUMHURİYET GAZETESİ EN MUTLU YILLARIMDIR" Hayatmızda dört kınlma nok tası var, kanser dördüncüsü diye yazıyorsunuz... Hayatımdaki ilk kırılma noktası, annemin ve babamın, ben 16 yaşındayken dört ay arayla ölmesi ve beni yapayalnız bırakmasıydı. Ikinci kırılma noktası, mimarlık yapmaktan vazgeçip gazeteci olma kararım. 6 yaMeral Tamer'in kitabında kanser olduğunuzu öflrendlkten sonra dunıma sıra dısı ve aykın tepklslnl. yaklaşımını belirleven etkenlerl de okuyoruz... şındaki kızımı da alarak eşimden ve evimizden ayrılıp, ekonomik olarak attan . inip eşeğe bindiğim günleri, hayatımın üçüncü kırılma noktası olarak ananm. Aslında kanser, insanın hayatında yeni bir kırılma noktasından da öte, sanki milat gibi bir şey. Siz erken teşhis sayesinde yaşam kalitenizi eskisi gibi sürdürebilecek olsanız da, "Pardon nerede kalmıştık?" diyerek filmi geriye sarıp iki ay önceki günlük rutin yaşantınıza dönemiyorsunuz. Her davranışınızda "kanserden önce" ve "kanserden sonra" gibi keskin bir ayrım ister istemez oluyor. Kanser olduğunuzu öğrendiğinizde duruma sıra dışı ve aykırı tepkinizi, yaklaşımmızı belirleyen etkenlcri de okuyoruz kitabınızda. Bu bağlamda çocukluğunuzdan başlayarak kariyerinizin gelişimine uzanıyoruz kitapta. Bunu anlatır mısmız? Ben doktor bir baba ve tam bir Cumhuriyet kadını annenin, üzerine titrenen tek çocuğuydum. Atatürk'ün işaret ettiği yolda, Türkiye'ye ve toplumumuza yararlı olacak şekilde büyütülüyordum. Annemler beni vaktini boşa harcamayan, her dakikasmı birşeyler öğrennıekle geçiren, piyanodan atletimize değişik alanlarda birikimi olan, kadınlığıyla değil çalışkanlığıyla temayüz eden bir insan olarak yetiştirmek istiyordu. tkisi de ben 16 yaşındayken 4 ay arayla öldü ama "ağaç yaşken eğilir" misali annem beni öylesine bir disiplinle eğitmiş ki, ben mimarlık okuduğum halde bu meslekte hem mutlu olamayacağımı hem de topluma yarar sağlayamayacağımı sezerek gazeteciliğe geçme cesaretini gösterdim. Gazeteci olmak isterken de öyle herhangi bir gazeteye değil, doğduğumdan beri babamın evde tek gazete olarak okuduğu Cumhuriyet gibi ciddi saygın bir gazeteye girecektim. Cumhuriyete "arşiv de yapanm, yerleri de süpürürüm" diyerek girebumiştim. Cumhuriyet gazetesinde çalıştığım 18 yılı, hayatımın en mutlu yıllan sayarım. Hem her gün yeni bir şey öğrenerek kendimi gchştirdiğim hem de Türkiye'de tüketicinin bilinçlenmesi hareketini başlatarak topluma müthiş yararlı olduğumu hissettiğim, mesleki olarak altın yıllarıydı. Zaten aradan 18 yıl geçtiği halde hâlâ yeni girdiğim bir ortamda, bana hangi gazetede çahştığımı sorduklarında ağzından kendiliğinden "Cumhuriyet" sözcüğü çıkıverir ve ben her seferinde "Pardon Milliyet" diyerek düzeltirim. Hastalık ilk kertede neleri değiştirdi? İlk gün siz ve yakmlanmz ne yaşadı? Annenizi de kanserden kaybettiniz, bu nasıl bir duygu hrtınası yarattı? Kanser olduğum kesinleştikten sonra eve gelip kendime bir kahve yaptım; bir de sigara yaktım. Salondaki en sevdiğim kanepeye kuruldum; ayaklanmı sehpanın üzerine uzattım ve derin düşüncelere daldım. Ben kanser mi oldum yani şimdi? Neden gelip de beni buldu? Kendime peş peşe sorular sormaya başladım. "Yapmak isteyip de bugüne kadar yapamadığım ne var?" diye de sordum. Cevabını bulamadım. Yokmuş pek bir şey. Bir sonraki soru, "Bundan sonra hayat nasıl devam edecek?" oldu. Çünkü kanser hastası bir Meral'le yaşamak, Doğa'yı da Osman'ı da kim bilir ne kadar üzecekti? Kendimi onların yerine koyunca, derhal paradigma değiştirdim. tyi de benim en ufak bir ağrun sızım yok ki. Dışarıdan bakıldığında sapasağlam görünüyorum. Madem ki kendimi hasta hissetmiyorum; gücüm kuvvetim yerinde, sevdiklerim de yanımda. Ne kadar vaktim kaldıysa, onu hep birlikte en keyifli biçimde geçirmeliyiz! Bütün bunlan bir kahve sigara içimlik sürede SAYI 1083 CUMHURİYET KİTAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle