14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Jorge Semprün'dan 'Yirmi Yıl ve Bir Cün' Zamanın süpürdükleri Jorge Semprün, Ispanya Iç Savaşı'nın başladığı günlere denk düşen ve ülkenin en köklü ailelerinden biri olan Avendanoları sarsan cinayet sonrası açılıp saçılan ilişki örgüsünü anlatıyor. Yirmi Yıl ve Bir Cün, hem Avendano ailesini hem de o yılların ispanyası'nı konu alan destansı bir roman. • AIİBULUNMAZ par, 1988'de ise Ispanya Kültür Bakanlığı'yla onurlandınlır. 1991 'e kadar sürdürdüğü bu görev, onun mücadelesi, emeği ve yaşadıklannı daha da anlamlı kdar bir yerde. danolann çiftliğinde işlenen cinayet ile Ispanya'nın hararetli günleri ilginç biçimde kesişiyor ya da en azından üişkileniyor. Romanda, yaşananlann kadınların gözünden anlaumı ön saita. Bir yandan olup biten resmedilirken öte yandan savaşın etkileri ve genel ruh hali kadınların gözünden yansıükyor. Merkezde Avendanolar ve Madrid bulunurken fonda Ispanya ve dönemin Avrupa'sı yer ahyor. Bu ortamda sürekli kendini hissettiren bir soru var: "18 Temmuz'da ne oldu?" Roman ilerledikçe cinayetin anatomisi belirginleşiyor: "Liberal Avendano ailesinin aklı başında tek ferdi infaz edildi, üstelik korumasızdı." Jose Maria Avendano'nun öldürülüşünün ardındaki sır perdesi araşnnlırken, iç savaşm bitimiyle Avendanoların, mülklerini, paralarını ve hâkimiyetlerini Frankocu güçlere teslim ettiği gerçeğiyle yüzleşiyoruz. Bu, elbette çiftlikteki kadınlara ve onların bedenlerine sahipliği de içeriyor. Ne de olsa Franco'nun tüm yandaşlan feodal zihniyetin birer temsilcisi. I ı dolf Hider yakın zamanda yine gündeme geldi. / % "Üstün ırk" yaratnia heJ L ^.define, ömrünü ve tüm gücünü harcayan Hider'in, Afrikah ve Yahudi genleri taşıdığı ciddi bir iddia olarak ortaya aüldı. Nazilerin "üstün ırk" oluşturmak için yapüğı "bilimsel çalışmalar" ve kurduğu toplama kamplan zaten insanlığın yüz karasıydı, bu iddiadan sonra rezilliğin son perdesi biçiminde karşımıza dikildi. Ispanyol yazarJorge Semprun da o toplama karnpı tezgâhından geçmiş bir isim. Hayat hikâyesinde, toplama kampında yaşadıklarının derin izleri var. EDEBİYATIN AYAKTA TUTTUĞU YAZAR 10 Arabk 1923'te Madrid'de doğan Semprun, 1937'de ailesiyle Fransa'ya göç eder; 19 yaşmdayken Nazizm muhalifliği nedeniyle Gestapo tara&ndan tutuklamp Buchenwald Toplama Kampı'na götüriilür. Eylül 1943'ten Nisan 1945'e kadar burada tutsak kalan Semprun, edebiyatla akıl sağlığını korur; bir anlamda edebiyat sayesinde hayatta kalır. tspanyolcayı unutmamak adına hatırladığı ne varsa defalarca tekrar eder. Semprun'un iki yıl boyunca kaldığı WeimarBuchenwald kampı, 1937'de Naziler tarafindan "eğitim merkezi" adı altında açılır. Açılır açılmasına ama asıl amaç ele geçirilen sosyalist kadroları dönüştürmek ve yola getirmektir. Yaşam alanlanndan kütüphanesine kadar hemen her yerde Nazizmin baskısının hissedildiği kampta, Semprun her şeye karşın kütüphanenin en önemli ziyaretçilerindendir. Bunun dışındaki zamanlarda ise Nazi subaylanyla yüzleşir; onların ölüm merkezleri ve kanalizasyon çukurlan arasına dizdiği mahkumlarla alay edişini, hem bir yazar hem de aynı durumdaki bir tutsak olarak gözlemler. Tüm hayatını, bu ölüm kampından kurtulduktan sonra bile, mücadele içinde geçiren Semprun, 1939'daki Fransa Komünist Partisi deneyiminin ardından bu kez 1957'den 1962'ye dek Ispanya Komünist Partisi saflannda bulur kendini. Franco'ya karşı direniş faaliyetlerinin etkin bir ismi olan Semprun, faşist örgütlenmenin gücünü yitirişi ve iktidardan inişine dek UNESCO'da çevirmenlik yaSAYFA 14 A f\ ÇALKANTILI GÜNLER Jorge Semprun'un tutsakhktan Ispanya'daki direniş mücadelesine kadar yaşadığı her şey romanlarında bir şekilde yer alır. Bu yüzden yapıtlannda hem kendi yaşamından izler hem de politikfelsefi yönler bulmak mümkün. Semprun'un kitapları bir açıdan hesaplaşma özelliği taşır, hesaplaşmakla kalmaz, bu tartışma ve irdelemeyi sonuca da bağlar. Yirmi Yıl ve Bir Gün'ü de böyle okumalı. Iç savaş dönemi, Ispanya'nın en acı dolu yıllan olarak nitelenebilir. Komünist ve demokrat güçler ile faşist ya da Falanjistler arasındaki çarpışmalar, Ispanya'yı şekillendirme arayışı ve hepsüv den önemlisi, lkinci Dünya Savaşı'nın bir provasıdır; böyle algılandığında bir iç savaştan çok daha fazlasıdır. Semprun'un Yirmi Yıl ve Bir Gün'ü, bu savaşın başladığı 1936'ya, Toledo'nun bir köyüne götürüyor bizi. Bir çiftlik, bir AİLENİN BİLİNÇALTI aile, bir cinayet ve kaynayan bir ülkede Mercedes Pombo ile 18 Temmuz pek çok ölü... Üzerinden yirmi yıl geç1936'da öldürülen Jose Maria Avendamesine rağmen unutulmayan ve ritüele no'nun (Josemari) büyük ve tutkulu aşdönüşen anma töreni... Semprun, neler kını da anlatan roman, geri dönüşleri, kiolup bittiğini anlatırken akılda ilk kalanmi zaman daha da ileriki zamanları reslar bunlar. Micheal Leidson'ın peşine metmesiyle bir fîlmi andırıyor. Cinayete düştüğü cinayet nedeniyle, çiftliği ve oradair şüpheler, gizli kalmış yanlar ve her da yaşayan aileyi tanıma olanağı buluyoruz. "Geçmiş, geçmişte kalsın" mantığma karşı çıkan Leidson'ın araştırmaları deıinleştikçe işlenen cinayetin; soylu Avendano ailesinin veliahtının isyancı köylüler taranndan öldürülüşünün gizemli • yanıyla daha da içli dışlı hale geliyoruz. Semprun'un anlatımına hâkim . olan bazı kavramlar var: Milis, kızıllar, falanj, gizli polis, özgürlük, tutsaklık... Tüm bunlar iç savaşın gölgesinde yaşayan ya da birebir onunla yüzleşen insanların varlığı m; iç savaşın ruh halini anlatıyor. Roman adım adıtn açdırken, Ispanya'nın baskı, kan ve şiddet dolu günlerini bir şekilde anrhaktan, bu zaman dilimini kitaba bir,şekilde yedirmekten alamıyof' kendini. Araşürrnakr.Tıapislikler, sorgulamalar ve iz süren gizli ser Ispanyol yazar jorge semprün, toplama kampı tezgâhınvisin "suçlu "avı, roman sayfaladan geçmiş bir Islm. Hayat hlkayesinde. toplama kampınrında kendine yer buluyor. Aven da yaşadıklannın derln İzleri var. sayfada beliren yeni bir aynntı sayesinde bu sinematografik kurgu güçleniyor. Semprun'un cinayet etrafinda oluşturduğu romanda öldürüm, daha çok konuyu; her zaman irili ufakh sırlan bulunan Avendano aJesi ve aile ilişkilerini aynntılamasını sağlayan bir olay. Yani cinayete takılmamalı, önemli olan Avendano ailesi, dönemin Ispanyası ve ailenin sırlan; zamanın süpürüp yirmi yıl sonrasına taşıdığı ilişkiler yumağı. 18 Temmuz 1936'da ne oldu? işlenen cinayetin önü ve arkası neydi? Belki cinayet aydınlanmıyor ya da gizli pek çok yönü barındmyor ama hiç olmazsa, kardeşler ve Jose Maria ile Mercedes arasında yaşananlann bütün çıplaklığıyla gün yüzüne çıkmasını sağlıyor. "Avendanoların ilişkilerinin orta yerinde ne var?" diye sorulsa, verilecek yanıt rahatlıkla entrika olur. Zaman zaman eyleme dönüşen zaman zaman da zihinde kalan tasarı biçimindeki entrika. Buna güzel bir örnek, Manuel'in, kardeşi Josemari'nin sevgilisi ve sonra eşi olan Mercedes'le ilgili olarak, tanıştıklan günlerde aklından geçirdiği ve üstü örtülmüş kimi gerçekler. Tüm bunlan Avendanolarm yardımcısı Saturnina anlatıyor. Manuel'in eşinden sıkılmaya başladığı günlerde Josemari Mercedes'le çıkıp geliyor. Manuel'in macera arayışı ve Mercedes'in Josemari'yle çiftliğe ayak basması aynı günlere rasdıyor. Hayaller kurmaya, daha doğrusu bir hayal dünyasında yaşamaya; Mercedes ile kendisini birlikteymiş gibi düşünmeye başbyor. Sonrasını Saturnina'nm ağzından dinleyclim: "Mercedes'i görmek içini aydınlattı, sonsuza dek onunla kalacakmışsm gibi davranmaya başlamıştın, üstelik düşüncelerinde küçük kardeşinin varlığını bile silip attın. Eğer evli olmasaydın, eğer içinde bir beyefendilik olmasaydı, onu kardeşinin elinden ahrdın. Ama bunlann hepsi kafanda yarattığın birer hayaldi, çünkü Mercedes'in gözü Josemari'den başkasını görmüyordu (...) Yani ona sahip olmak için kardeşin ölene kadar beklemek zorundaydın. Fakat hikâyen burada son buluyordu. Çünkü Josemari sadece yirmi yaşmdaydı ve annesi Mercedes'i ona doğum günü hediyesi gibi sunmuştu, arük ellerini birbirinden ayıramayacaktın, ne istersen iste sonsuza kadar birlikte kalacaklardı, bu sebeple başka bir numara aramak zorunda kaldın..." Semprun'un çizdiği çerçevc önemli: "Sanki önemli olân sadece yirmi sene önce, 18 Temmuz akşam yaşananlar değil, aynı zamandâ hikâyenin içindekilerdi. 'Bir varmış bir yokmuş' özerk bir parçası gibiydi. Bu hikâyenin gerçekte hüelerle dolu olduğunu, içinde doğrudan çok yalan barındırdığını, [Mercedes, A.B.] kendisi de biliyordu." Romanm kimi noktalarında Lorca ve Hemingway gibi isimleri anlatıcı rolüne soyunduran ya da daha doğru deyişle, onlarm görüşlerine yer veren Semprün, cinayet sayesinde Avendano ailesinin bireylcri arasındaki Uişkileri açık ediyor. Geçmişe dönük hesaplaşmalar ve yirmi yıl öncesinin masaya yatırılan anıları cinayet yardımıyla ortaya dökülüyor. Kısacası Yirmi Yıl ve Bir Gün, Semprün'un öbür romanlarındaki gibi hızh temposu, gerilimi, devrimciliğin felsefi ve etik zemini yanında sorgulamalarla birleşerek Avendanolarm her üyesinin psikoterapi notlarıymış gibi bir izlenim uyandırıyor. • bulunmazali@hotmail.com http://bulumna2ali8l.blogspot.com Yirmi Yıl ve Bir Gün/ Jorge Semprun/Çeviren: Ceren Balamir Vartanlı/ Özgür Yayınları/ 278 s. KİTAP SAYI 1083 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle