22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
SAYFA CUMHUR YET 18 KASIM 2010 PERŞEMBE kultur@cumhuriyet.com.tr 16 KÜLTÜR İnci Eviner’in ‘Kızlar Avrupa’da’ sergisi, 4 Aralık gününe kadar İstanbul Galeri Nev’de izlenebilecek Muhalif bir kadın imgesi Var olan baskı ve dayatma, erkek tarafından yaratılan kadın imajı, İnci Eviner’in meydan okuyan, hareketli kızları ile muhalif bir bedene dönüşüyor. Sanatçı, izleyeni kendine çeviren, sınırları zorlayan bir deneyim sunuyor. NAZLI PEKTAŞ Şair Halil İbrahim Bahar yaşamını yitirdi Kültür Servisi Gerçeküstücü şairlerin etkisinde kaleme aldığı şiirleri ve denemeleriyle tanınan, sahibi ve yayın yönetmeni olduğu Soyut dergisinde pek çok genç şairin yetişmesine de katkıda bulunan şair, doktor Halil İbrahim Bahar (1928), önceki gün yaşamını yitirdi. Bahar’ın cenazesi bugün Üsküdar Çiçekçi Camii’nde kılınacak öğle namazının ardından Hekimbaşı Mezarlığı’na defnedilecek. Trabzon doğumlu Bahar, 19651977 yılları arasında Soyut dergisini çıkardı, bir süre Yazko Edebiyat dergisinin yöneticiliğini üstlendi. İlk şiirleri 1950’de Beş Sanat dergisinde yayımlanan Bahar’ın şiir ve yazıları Evrim, Ataç, Dönem, Papirüs, Yelken, Yeni İnsan, Soyut, Sanat Olayı, Yazko Edebiyat, Gösteri, Karşı, Yeni Düşün, Eleştiri ve Edebiyat, Adam Sanat, Şiir Oku, Mecaz ve Kitaplık dergilerinde yayımlandı. Şairin son yazdığı şiirlerden biri el yazısıyla Edebiyatta Üç Nokta’nın yeni sayısında yer almıştı. nci Eviner’in İstanbul Galeri Nev’deki “Kızlar Avrupa’da” sergisi, geçen yıl yine İstanbul Nev’de sergilenen, Eviner’e ait “Harem” videosunda olduğu gibi imgenin devingen gücünü kullanıyor. “Kızlar Avrupa’da”, Lille’de başlayan ve Mac/Val Müzesi’ndeki sergiyle devam eden bir dizi yapıttan biri. Sanatçı bu üretimlerle; sistemle, siyasal erkle, töreyle, eril söylemle daraltılan alanlarda ötekileştirilene varlığını geri vermeyi diliyor ve bunun için yeni alanlar yaratıyor. Eviner, 17. yüzyılda uzun yıllar İstanbul’da yaşamış, III. Selim’in mimarı olarak çalışmış, sanatçı ve seyyah Melling’in “Harem” gravüründen yola çıkarak gerçekleştirdiği aynı adlı videosunda; kızlara dayatılanlara karşı, yeni varlık alanları yaratıyordu. Bu çalışmasında da, Avrupa’ya dünyanın çeşitli yerlerinden akın etmiş kızlara özgürlüklerini geri veriyor. Var olan baskı, dayatma ve erkek tarafından yaratılan kadın imajı; bu kez, Avrupa haritasını seçen Eviner’in, meydan okuyan, işgal eden hareketli kızları ile muhalif bir bedene dönüşüyor. Eviner bu sergide hareketli resmin karşısına oturttuğu izleyiciye, içinde Rilke’nin dizelerinin de olduğu, kendi yazdığı ve seslendirdiği bir de şiir fısıldıyor. Kimliğe, bedene, belleğe dokunan sözcükler içeren, resimdeki kızlara seslenen. Avrupa’ya akan bu kızlar, zihinlere kazınmış ideal Avrupa ile izleyiciyi karşı karşıya getiriyor. İzlerken beliren sorular, bazen neşeli, bazen hoyrat, zaman zaman şiddet ve şehvet dolu tavırlarıyla izleyeni, kendi kimliği ve varlık alanı ile yüzleştiriyor. Bu yüzleşmede; Avrupa’ya dair kesin bilgilerimiz eşliğinde, bizi sürekli hayal kırıklığına uğratan, güven duygumuzu sarsan bu coğrafi harita üzerindeki yerimiz tekrar kurgulanıyor Eviner’in yeni görsel diliyle. Sanatçının bu kendine özgü yeni dili ile, “Harem”de olduğu gibi “Yeni Vatandaş” adlı çalışmasında da karşılaşmıştık. Sanatçı insanı şaşırtan, içine alan, tuzaklar kuran, gizleneni ortaya döken bu hareketli ve yeni dili ile ilgili şöyle diyor: “Durağan imgenin sembolik düzenine karşı bir hareket bu. Her ne olursa olsun duran bir imge sembolizm veya bir tür ikonografinin tuza İ Birincilik ‘Deng’e Kültür Servisi Batman Belediyesi’nce düzenlenen “Birinci Yılmaz Güney Kürt Kısa Film Yarışması”nda birincilik ödülü Filiz Işık Bulut’un yönettiği ‘Deng’ adlı filmin oldu. Yarışmada ikincilik ödülü, “Bisiklet”e (Serhat Karaaslan) üçüncülük ödülü ise “Dicle”ye (Seren Gel) verildi. Yarışmanın Jüri Özel Ödülü’ne de “Cheese” filmi (Hüseyin Tabak) değer görüldü. Seçici kurulu Ahmet Soner, Kazım Öz, Özcan Alper, Suncem Koçer ve Yavuz Ekinci’den oluşan yarışmada 42 kısa film yarıştı. ğına düşebilir. Oysa, gövdenin görünüşüne ve duruşuna aykırı, tekinsiz bir hareket yapıldığı zaman, gövdeyi geçici jestlerle algıladığımızda çok başka bir enerji ortaya çıkıyor.” Eviner’in sanatsal üretimlerini izlediğimizde sıklıkla karşımıza çıkan, derinlemesine bağlı olduğu; izleyeni düşler dünyasına sürükleyen, bilinçaltından gelenleri gerçekçi eleştirilerle birleştiren yaşanan güncel travmaları ustaca anlatmayı bilen desenlerinin yerini hareketli imgeler aldı. Ve bu hareketlilik 2005’ten bu yana video resim olarak karşımıza çıkıyor. Bu sergide izlediğimiz “Kızlar Avrupa’da” ve yukarıda söz ettiğim diğer iki yapıtında da sanatçı izleyeni görsel bir hareketliliğin içine sokarken desenlerinde kurduğu dili unutturmuyor. Sanatçı hikâyelerini anlatırken hep şaşırtıyor, hep büyülüyor. Öğretilenlere direniş gösteren sanatçı bu yeni diliyle görünürde olanın arkasında saklananları izliyor, coğrafyaların siyasi sınırlarının kimliklerimiz üzerinde kurduğu baskının kabuklarını bir bir sıyırıyor ve dönüşen gündelik deneyimlerimizin üstüne gidiyor. İzleyeni kendine çeviren, içine düştüğü durumu sorgulatan, sınırları zorlayan bu deneyimi izlemek için yolunuzu Mısır Apartmanı’na çevirin, 4 Aralık’a kadar vaktiniz var. 2010 DÜNYA FELSEFE GÜNÜ Dünya bugün ‘felsefe’ yapıyor Kültür Servisi 2002 yılından beri kasım ayının üçüncü perşembesi kutlanan UNESCO Dünya Felsefe Günü bu yıl, 18 Kasım’da kutlanıyor. Felsefeyi herkes tarafından ulaşılabilir kılmak, eleştirel düşünme ve tartışmayı teşvik edici fırsatları arttırmak amacını taşıyan etkinlik, tüm dünyada bugün kutlanırken, Türkiye’de bayram tatiline denk geldiği için kutlamalar önümüzdeki günlerde yapılacak. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü 22 Kasım’da saat 14.00’te DTCF Muzaffer Göker Salonu’nda “İyi, Kötü, Güzel” başlıklı bir panel düzenliyor. Prof. Dr. Sabri Büyükdüvenci’nin yöneteceği panele Prof. Dr. Afşar Timuçin, Prof. Dr. Ahmet İnam ve Prof. Dr. Erol Göka konuşmacı olarak katılacak. İstanbul Liseleri Felsefe Platformu’nun kutlama etkinliği ise 26 Kasım’da saat 10.0014.00 arasında Koç Üniversitesi’ndeki, öğrencilerin katılacağı atölye çalışması olacak. Maltepe Üniversitesi Felsefe Kulübü ve Felsefe Bölümü öğrencileri de 9 Aralık’ta ‘Nöbetçi Felsefeci’ Zeki Taş ile felsefe doğaçlaması yapacak. Yeni Yüksektepe Kültür Derneği Kadıköy Şubesi’nde 23 Kasım’da saat 20.00’de mimar Başak Arpacıoğlu’nun katılacağı “Felsefe Nedir? Ne İşe Yarar? Neden Daha Çok Felsefeye İhtiyaç Var?” başlıklı konferansa ve Üsküdar Şubesi’nde 25 Kasım’da saat 20.00’de, sosyolog Umut Dinçşahin’in katılacağı “Platon ve Bilgelik Üzerine” başlıklı sempozyuma ev sahipliği yapacak. Türkiye Felsefe Kurumu (TFK) Başkanı Ioanna Kuçuradi’nin de katılacağı Paris’te bulunan UNESCO Merkezi’ndeki kutlamalarda ise uluslararası forumun yanı sıra, sempozyum, sergi ve konserlerin de olacağı bir dizi etkinlik yapılacak. UNESCO Genel Direktörü Irina Bakova’nın resmen açılışını yapacağı “Felsefe, Kültürel Çeşitlilik ve Yeni Yaklaşımlar” başlıklı forum ise 80’i aşkın ülkeden akademisyeni ağırlayacak. PROPAGANDAYA DÖNÜŞEN KUTLAMALAR UNESCO bu yılki Dünya Felsefe Günü etkinliklerinin düzenlenmesini İran İslam Cumhuriyeti’ne vermişti. İran Felsefe Enstitüsü olarak da adlandırılan, Tahran Dünya Bilgeliği ve Felsefe Akademisi’nin düzenleyeceği “Felsefe: Kuram ve Eylem” üst başlıklı kutlamada Tahran Akademisi Müdürü Gholamreza Avani,bir ana konuşma yapacak, İranlı ve yabancı meslektaşları da bildiri sunacaktı. Ancak etkinliğin yöneticisinin Avani değil de, doğrudan Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad tarafından atanan Haddad Adel olduğu haberi, ayrıca Bilimsel Danışma Kurulu üyeleri arasında, İran’daki sistematik insan hakları ihlallerinin yalanlanmasına hizmet eden İran İnsan Hakları Komisyonu Sekreteri Cevad Laricani’nin yer alması ve İran’daki üniversitelerde çalıştırılmayan ünlü felsefeci Mohsen Kadivar’ın Dünya Felsefe Günü’nün Bilim Kurulu’na alınmaması tepkilere yol açtı. Kimi felsefeciler de etkinliğe katılmama kararı aldı. ‘Gün Olur, Alır Başımı Giderim’ Kültür Servisi İş Sanat, 22 Kasım’da saat 20.00’de Müşfik Kenter’in sesinden Orhan Veli şiirlerinin yankılanacağı “Gün Olur, Alır Başımı Giderim” adlı dinletiye ev sahipliği yapıyor. Dinletide ayrıca Serdar Yalçın’ın, şairin şiirlerinden bestelediği yedi eseri de Deniz Erdoğan Likos ve Zafer Erdaş tarafından seslendirecek. Norah Jones’dan yeni albüm Kültür Servisi Hint asıllı ABD’li piyanist, Grammy Ödüllü söz yazarı ve şarkıcı Norah Jones’un yeni albümü “Featuring”, piyasaya çıktı. Country, caz, hip hop ve rock karışımı olarak nitelenen albümde Jones’un, aralarında Ray Charles, Willie Nelson, Dolly Parton’un da bulunduğu farklı isimlerle kaydettği 18 düet bulunuyor. İstanbul DT Tuncer Cücenoğlu’nun yeni oyunu ‘Kadın Sığınağı’nı Serpil Tamur’un yönetmenliğinde sahneliyor Yeni hayatlara açılan pı: Kadın ka Sığınağı SİBEL ÇORBACIOĞLU TFK Başkanı Ioanna Kuçuradi’nin 2010 Dünya Felsefe Günü mesajı: D dresleri gizlidir ama her kadın onların varlığını bilir. Ve ne zaman bir kadının ihtiyacı olsa ‘orası’ hep vardır. Kadınların kendi ayakları üstünde durup yeni bir hayata adım atabilmelerini sağlamak için kurulan kadın sığınma evleridir orası. Kadın Sığınma Evleri, Tuncer Cücenoğlu’nun kalemi ve İstanbul Devlet Tiyatrosu rejisörlerinden Serpil Tamur’un yönetmenliği ile sahneye taşındı. Farklı nedenlerden, bir kadın sığınma evine toplanmış olan kadınların yaşamlarından bir günün anlatıldığı ‘Kadın Sığınağı’ oyununun müzikleri ise ünlü keman virtüözü Farid Farjad’ın parçalarından seçilmiş. Oyunun 11 kadın oyuncudan oluşan kadrosu ise Defne Yalnız, Ayla Baki, Fatma Öney, Gamze Yapar Şendil, Melek Gökçer, Müge Arıcılar, Şule Gezgöç, Öykü Başar, Hayat Olcay, Tuğçe Şartekin ve Şenay Kösem’den oluşuyor. Hayatları sığınma evinde kesişmiş, farklı sosyal sınıflardan, farklı yaşlardan ve kültürlerden gelen 11 kadının bir gününün sahne A lendiği ‘Kadın Sığınağı’nda, her kadının hayatına girebilecek şiddet, ihanet, töre gibi toplumsal gerçekler irdeleniyor. Kadınları ‘mağdur’ olmaktan bir adım öteye taşıyan oyunda karakterler, en güçlü ve zayıf yanlarıyla seyircinin karşısına çıkıyor. Yönetmen Serpil Tamur, oyuna ‘çaresizlik’in değil, ‘umut’un hâkim olduğunun altını çiziyor. Tamur, ‘Kadın Sığınağı’nda, tüm kadınları ilgilendiren sorunların işlendiğini, dolayısıyla bu evrenselliği de dekor ile vurgulamaya çalıştığını söylüyor: “Dekor iki yuvarlak platformdan oluşuyor ve bunlar kadınların dünyasını, sınırlarını simgeliyor. Kimi kadınların sınırları daha dardır, kimilerininki ise daha geniş. Ama hepsinin birleştiği, kesiştiği noktalar vardır, aynı kadınların sorunları ve duyguları gibi”. Tamur, bu yıl 20. kuruluş yılı olan Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı ile iletişim halinde olduklarının ve bu oyunu hem sığınaklarda kalan kadınlarla hem de kadın dernekleriyle buluşturmak istediklerinin altını çiziyor. (Oyun, 2528 Kasım tarihleri arasında Küçükçekmece Cennet Kültür Merkezi’nde.) C MY B C MY B eğerli meslektaşlarım, “Dünya Felsefe Günü” bu yıl 18 Kasım günü kutlanacak. 8 yıldan beri git gide daha çok ülkede kutlanan Dünya Felsefe Günü, felsefi bilginin kişinin yaşamı ve kamu yaşamı için önemi konusundaki farkındalığı arttırmış bulunuyor. Ama diğer yandan kimilerinin, felsefenin önemli görülmesinden yararlanma ve felsefeyi felsefeyle ilgisi olmayan amaçlar doğrultusunda kullanma girişimlerinde bulunmalarına yol açıyor. Bu da, felsefeyi temiz tutma çabalarımızı arttırmamızı gerekli kılıyor. Özellikle, en temel amaçlarından biri kişilere, olan bitenlere etik değer bilgisiyle bakabilmeye ve olanı kendi gözleriyle görebilmeye yardım etme olan felsefe eğitiminin, bu amacından saptırılmadan gerçekleştirilebilmesi için, daha çok çalışmamız gerekiyor. Değerli meslektaşlarım, bu düşüncelerle 2010 Dünya Felsefe Gününüzü kutluyor, felsefeyi temiz tutma çalışmalarımızda başarılar diliyorum. TAHRAN’DA Louvre, Cranach’a sahip çıkıyor Kültür Servisi Paris’teki Louvre Müzesi, German Lucas Cranach’ın 16. yüzyıla tarihlenen “The Three Graces” (Üç Güzeller) adlı tablosunun müzede kalabilmesi için halktan yardım talebinde bulundu. Eserin ulusal koleksiyonun parçası olması gerektiğini belirten müze yetkilileri, eserin sahibiyle yaptıkları anlaşmada 31 Ocak 2011’e kadar dört milyon Avro (yaklasık sekiz milyon TL) ödeyerek eserin müzede kalmasını sağlamaya çalışıyor. Şu ana kadar 3 milyon Avro’luk bağış toplanan eser, yeterli miktar toplanamazsa açık artırmaya çıkarılacak. Cesur bir biçimde üç çıplak kadının resmedildiği Rönesans dönemine tarihlenen eser, uzmanlar tarafından gizemli, şehvetli ve şaşırtıcı olarak yorumlanıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle