18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
p g başlar. 1943'ün sonlarına doğru Combat'm yazıişleri müdürü olur. Aynı yıl, dört mektuptan oluşan Bir Al- man Dosta Mektuplar'm. (Letters a ami allemand) ilk ikisini yazar; diğer iki mektubu ise 1944'te kaleme alır. Sartre ile tanışması da bu yıla rastlar ve dost- luklan 1951'de Camus'nün Başkaldıran tnsan (L'Homme Revolte) adlı yapmnm yayımlanmasına kadar sürer. Camus ve Sartre, ilk önemli kitaplan yayımlanmca birbirini keşfeder. 1944'teki tanışmayı tetikleyen en somut olay, Sartre'ın Şu- bat 1943'te Camus'nün 'Yabancı' roma- nıyla ilgüi "Yabancı'nın Açıklanması" adlı bir yazı kaleme almasıdır. Bu yazıda Sartre, Yabanct'yı "absurde"e yönelik "yazılmış bir başyapıt" olarak niteler. Camus de Sartre'ın kitaplarıyla ilgili olumlu eleştiriler kaleme alır. 1944'te tanışmalarıyla yeşeren dostluk, Soğuk Savaş'ın ağırlığını hissettirdiği 1950'le- rin başında tökezler. AsıJ fırtına ise Ca- mus'nün 1951'de yayımlanan Başkaldı- ran lnsan adlı yapıtıyla kopar. 1952'de Sartre'ın bu kitaba karşı eleştirilerini sertleştirmesi ve Camus'nün komünizm yergisi, dostluğu bozan en önemli geliş- melerdir. Camus, komünizmi eleştirir, onun yerine "devrimci sendikalizmi" önerir ve Sartre'ın, "varoluşçuluğu Marksizmin kölesi haline getirdiğini" vurgularken temel dayanağı, varoluşçu- luğun insanm özgürlüğü savıyla ortaya çıkmasıyla Marksizmin tarihsel gerekli- lik görüşünün çeliştiğini öne sürmesi- dir: Ona göre bir özgürlük felsefesi olan varoluşçuluk "gereklilikle bütünleşip Stalinizmin sııç ortağı haline gelir." Sartre ise bu eleştiriye "anti-komünizm, kişisel sorumluluklardan kaçma ve deği- şen dünyaya ayak uyduramamadır" di- yerek yanıt verir. Sartre'a göre Sovyet- ler'deki kimi baskılarına rağmen komü- nizm, Fransa'da işçilerin biricik umudu ve siyasi ifade tarzıdır. DİRENİŞ VE BAŞKALDIRI 1946'nın ilkbaharında ABD yolculu- ğunu gerçekleştiren Camus, hemen bir yıl sonra Combat'm sahibinin ve politik çizgisinin değişmesi üzerine bu gazete- den ayrılır; öte yandan hem eleştirmen- ler ödülünü alır hem de Veba'yı (La Peste) yayımlar. Veba, başkaldırı felsefe- sinin perdesini açan eserdir. Romanda, Rieux ile arkadaşlarının salgınla müca- dele ederken "yazgılarına" başkaldırısı ve (Camus'nün yaşamında çok büyük yer kaplayan) direniş anlatılır. Kahra- manların, hastalığın kendilerini etkile- yebileceğini ve hastahk yenilmiş görün- se de bir gün bir yerde yeniden ortaya çıkabileceğini bile bile vebayla baş et- meye çalışmaları, yaşama tutunuşu sim- geler. Camus 1948'de totaliter devletlerin kurbanlarının yakınları ve mağdurlarına yardım amaçlı bir dernek kurar ve aynı yıl Sıkıyönetim adlı piyesi okurla bulu- şur. 1949 yazını Güney Amerika'da ge- çirir ve hastalığı burada yeniden ortaya çıkar. 1950'de Doğrular Qustes) adlı pi- yesi ve 1951'de üzerinde çalışmaya bir yıl önce başladığı Başkaldıran lnsan ya- yımlanır; her ikisi de siyasal şiddetin eleştirisine yönelik eserlerdir. Fran- co'nun yönetirnindeki Ispanya'nın UNESCO'ya kabul edilmesi üzerine Camus, 1952'de bu kurumdaki görevin- den ayrılır. 1954'te Cezayir Savaşı başlar ve sava- ştn ilk günlerinde Camus'nün Yaz (L'ele) isimli eseri okuyucuyla buluşur. Camus-Sartre ilişkisinin kopuşunu hız- landıran bir diğer olay da Cezayir'de yaşananlardır. Bu savaş, Camus'nün do- C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1038 Camus'nün söylemlni olusturduğu yıllar bilimin, politika ve insanm yenilgiye uğ- radığı yıllardır. zaten bu yüzden camus yasağı dönemi "korku çağı" olarak ta- nımlar. ğup büyüdüğü coğrafya ile ilgili kaygı ve görüşlerini dile getirdiği ama Ceza- yir'deki Fransız egemenliğinden de vaz- geçmeme eğiliminde olduğunu gösteren bir turnusol kâğıdıdır. Barıştan, şidde- tin son bulmasından bahsetmekle bir- likte, Fransız egemenliğini savunması, bir bakıma Camus'nün o güne kadarki en önemli çelişkilerinden birini oluştu- rur. Camus'nün, Cezayir'i Sartre'dan daha iyi bildiği bir gerçek; fakat Sartre, Camus'ye oranla bu konuda ileriyi daha net görür. . Sartre, 1950 ve 60'ların Fransası'nda Cezayir için bağımsızlığı savunan söy- lemler geliştirir. Bunun yanında, dünya- da o zamana değin uygulanmamış "çe- şitlilikte" işkencenin sonlandırılması amacıyla sesini de yükseltir. Hatta Sart- re, Camus'yü onun sözcükleriyle eleşti- rerek, Cezayir'de yaşanan katliamları bir ölçüde "anlamlı" bulan eski dostu- nu "cellatsınız" diyerek kendince yargı- lar. Camus, 1955'te Yunanistan'a gider, Dino Buzatti'nin Klinik Bir Vaka (Un caso clinico) adlı yapıtını tiyatroya uyar- lar. 1956'da, son romanı olan Düşüş (La Chute) yayımlanır. Camus'nün bunlara ek olarak hayattayken yayımlatma imkâ- nı bulamadığı Mutlu Ölüm (Le Mort heureuse) adlı bir romanı; yine Sürgün veKralltk [L'Exilet le royaune](\951), Giyotin Üzerine, Defterler (I) [Carnets] 1935-1942 (1962), Defterler (II) 1942- 1951 (1964), Defterler (III) 1951-1959 (1966), Yolculuk Günlükleri Qournaux de voyage) adlı yapıtlan da bulunur. Camus, 1957'de Nobel Edebiyat Odülü'nü alır. Odülü kazandığını öğ- rendiği gün (17 Ekim 1957), defterine "Nobel, tuhaf bunalma ve melankoli hissi; yirmi yaşında yoksul ve çıplak, gerçek zaferi tanıdım" sözlerini düşer. Ölümünden hemen önce (1959'da), Dostoyevski'nin Ecinniler'ini tiyatroya uyarlar. "İSTEDİĞİM, KİMSENİN HUZURUNU BOZMAYACAK SESSİZ BİR ÖLÜM" Camus'nün tüm yaşamı "absurde" ve onunla başa çıkmak üzere geliştirdiği başkal- dırı felsefesini işleyerek geçer. Çünkü o, eylem- lere sonradan bir değer yüklenişini çağının baş- lıca sorunu sayar. Hay- ranhk duyduğu Eski Yunan'da ise eylem sı- nırlanarak gerçekleştiri- lir; yani eylemde ölçü olarak usun sınırları esas alınır. Yirminci yüzyıldan iti- baren bu tersine döner, eylemlerin sınırsızlığı ve ölçüsüzlüğü merkeze yerleştirilir; Yunan dün- yasında hayat bulan ey- lemlerin sınırlarını belir- leme anlayışı artık terk edilmiştir. Bu yüzden "absurde"ü hem yaşat- mak hem de hayat için- de onun üstesinden ge- lerek yaşamı ve değerle- ri savunmak adına bir başkaldırı felsefesi orta- ya koyar. Onun için başkaldırı, yaşamı aşan ya da yaşamı tüketen; şiddeti yaşamrn orta yerine koyan bir gerçek değil, tam tersi- ne değerlerin yanında olan bir çabadır. Buradan hareketle Camus'nün, günü- nün gerçeklerinin farkmda, çağının ta- mğı bir yazar ve düşünür olduğunu söy- lemek mümkün. Camus 4 Ocak 1960 günü Sens yakın- larında geçirdiği trafik kazası sonucu, yayıncısı Gallimard'la birlikte hayatını kaybeder. Yıllar önce, ölümünün kim- seyi rahatsız etmeyecek şekilde gerçek- leşmesini istemiş ve "bugün en derin- den arzu ettiğim şey, sevdiğim insanla- rın huzurunu bozmayacak, sessiz bir ölümdür" demiştir. Oysa ölümü, başta Avrupa olmak üzere, tüm dünyada yankı uyandırır. Kaza günü çantasında bir romanın not- ları bulunur. Bu roman, kendi yaşantı- sıyla, ailesi ve çevresiyle ilgili bilgileri de içerir; sonlanmamış bu çalışma, ileriki yıllarda ilk Adam (Le premier homnıe) adıyla yayımlanır. Kitap, okuyucuyla buluştuğu 1994'ün en çok ses getiren edebiyat olayı olur. Yanm kalması, Camus'nün yaşamma dair çarpıcı bilgiler suııması, gençliği ve aile çevresiyle ilgili yalın ama bir o ka- dar da yoğun belirlemeleri içinde barın- dırışı, ilk Adam'ın ilgi görmesinin başlı- ca nedenleridir. Ama asıl önemi "absur- de"ü ve ona neden başkaldırılniası ge- rektiğini anlatan şu sözlerde aranmalı: "(...) Taşta babasmın doğum tarihini bu sırada okudu, bu tarihi bilmediğini de böylece ayrımsadı. Sonra iki tarihi okudu, 1885-1914 ve kendiliğinden bir hesap yaptı: Yirmi dokuz. Birden bir düşünce takıldı kafasına, bedeninde bi- le sarstı onu. Kırk yaşındaydı. Bu taşın altında yatan ve babası olmuş olan adam kendisinden daha gençti. Ve bir anda yüreğini dolduruveren sevgi ve acıma dalgası, oğlu ölmüş babanın anı- sına doğru götüren ruh devinimi değil; olgun bir adamın haksız olarak katledil- miş çocuk karşısında duyduğu çalkantı- lı acımaydı. Burada bir şeyler doğal dü- zene uymuyordu ve doğrusunu söyle- mek gerekirse, düzen diye bir şey yok- tu, oğlun babadan daha yaşlı olduğu yerde çılgınlık ve kargaşa vardı yalnız- ca." Bugün de olduğu gibi... • KAMUSALLIK YENIRLÎLLİSLAKARASI ÇA S-9 OCAK 2010 ODTÜ MEZUNLAR.1 DERNEĞİ VİŞNELİK SUONU Prof. Dr. Isctya Ü$ür K ornusallık Dusüncesinin Geliymi: Tarih ve r«ori Prof. Dr. Aykut Çelebi Doc. Dr. Filiz Culha Zabcı Prof. Mark Neocleous Yrd. Doc. Dr. Fahriye Üstüner ni E-iır Toplurnun Insosfnda <ononr:inın örgütlenrnesi Prof. Dr. Korkut Boratav Prof. Dr. İsaya Üsür Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu Prof. Dr. Aziz Konukman üünyada Değişik Kamusallık Pratikleri John Holloway Metin Yeğin Jorge Crespo Milan iopıurrısallıgın ve Kamusallığın irışasında Medya ve Yerel Yönetimler Aziz Kocaoğlu Osman Baydemir Bülent Tanık Mithaf Nehir Ece Temelkuran Muraf Yetkin Doc. Dr. Doğan Tılıc Ertuğrul Kürkcü TMMOB EUKTRIK MUHENDI3LERI ODASI ANKAPA SUBESI SA Y FA 2 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle