18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 3 OCAK 2010 PAZAR 6 SAĞLIK BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Orhan Bursalı yıllık izninin bir bölümünü kullan- dığından yazılarına ara vermiştir. Prof. Dr. Coşkun ÖZDEMİR Bundan 26 yıl önce ciddi bir hastalık nedeni ile Amerika’ya, yıllar önce çalışmış olduğum ünlü bir hastaneye gitmek zo- runda kalmıştım. Hastanede tetkikler sürerken Amerikalı dost- larımız arasından bir aile bana büyük bir duyarlıkla yardımcı ol- maya çalıştı. Onlar makrobiotik adı verilen tezlere ve bunun te- davi metotlarına yürekten inan- mışlardı. Makrobiotik uzak do- ğunun Ying Yang denge felse- fesine dayanıyor. Bu inanışa gö- re tüm hastalıklar ve sağlıksız- lık durumları beslenme yanlışlı- ğından ileri gelmektedir ve şifa- ya kavuşmak için düzeltilecek olan şey budur. Hastalıkları- mızdaki en büyük etken de bes- lenme şeklimiz, yiyip içtikleri- mizdir. Erkeği başarılı bir mimar olan Amerikalı aile, bu sevgili ar- kadaşlarım beni kurtarmak için büyük çaba harcadılar. Bos- ton’un Brookline bölgesinde bi- zi özel yemekler hazırlayan lo- kantalara ve makrobiotik usulü aşçılığı öğreten eğitici mutfaklara götürdüler. Böyle bir şeye el- bette inanamazdık ama onları kırmamaya özen gösterdik. 400 dolar vizite ücreti alan bir Japon doktora gitmekten zorlukla sıy- rılabildik. Ben Harvard’ın ünlü MGH Hastanesi’nde ciddi bir ameliyat geçirdim ve 4 ay son- ra yurda döndüm. 26 yıl sonra hayattayım. Amerikalı mimar arkadaşım klasik diyabet teda- visini bırakıp makrobiotik rejimi uyguladı ve çok geçmeden bu güzel insanı kaybettik. Şimdi bu olaydan ve benzer- lerinden şu dersi çıkarmamız la- zım geldiğini düşünüyorum. Yi- yip içtiklerimiz, beslenme biçi- mimiz elbette çok önemlidir. Sebze ve meyvelerden et yeri- ne balıktan salata ve yemekle- rimize kattığımız çeşitli bitki- lerden oluşan Akdeniz tipi bes- lenme yararlıdır ve bunlar ide- al yiyeceklerdir. Ama bunları şifa sağlayan ilaçlar yerine koy- mak, nefes darlığı için keçi- boynuzu unutkanlık ve demans için havuç, kısırlık için lahana tavsiye etmek saçmadır ve bi- lim dışıdır. Bir çeşit mantarın pek çeşitli hastalıklara iyi gel- diğini dinliyoruz TV’lerde. Ya- banmersini de öyle. Ne çok şeye yarıyor. Kuru üzüm ve in- cir ve havucu kaynatıp içerse- niz yorgunluk nedir bilmezsiniz. Efendim bugünlerde Anzer ba- lı çıkmış piyasaya ve kilosu 500 lira imiş, neden o kadar pahalı diye sormayın, çünkü her der- de deva. Karaciğeri temizle- mek çok önemli bunun için bit- kisel kürler yapacaksınız; ebe- gümeci, mısır lapası, kırmızı pancar, maydanoz ve havuç. TV programlarında hem de unvanlı kişilerden dinliyorsu- nuz. Meydan onlara açık pek iti- raz eden de yok, dahası var, eği- timli insanların birçoğunun bun- ları ciddiye aldığına ve uygula- dığına tanık oluyorum. Nefes darlığı için keçiboynuzu, unut- kanlık için havuç. Kimse bu şa- hane etkinlikleri kim, nasıl, han- gi araştırmalarla ispatlamış bu- nu sormuyor. Buna ihtiyaç duy- muyor. Ölü hücreleri canlan- dırmak için magnetik yatağa genetik kas hastalığı için aku- punktura başvuruyor. Önceki yazımda belirtmiştim Sağlık Bakanlığı bu sonuncuyu bu amaçla tavsiye ediyor. Çok sık yineliyorum. Büyük Atatürk bir bilim toplumu ve bilinçli yurttaş yaratmak istedi, ama ömrü yetmedi. Onu izleyenler bilimi bilimselliği önemsemedi- ler hatta onu sakıncalı bulanlar türedi. Halk bilim mantığını be- nimserse, aydınlanırsa oy ala- mayız dediler. [email protected] Tedavi Arayışları ve Bilim... 363 doktor, 400 hemşire, 134 eczacõ ve 143 mümessille yapõlan ankette ilginç sonuçlar ortaya çõktõ Rüşvetin adı ‘bıçak parası’ FIRAT KOZOK ANKARA - Başbakanlõk Kamu Görevlileri Etik Kurulu’nun raporuna göre hekimlerin yüz- de 11’i “bıçak parasını” “hekim hakkı” ola- rak görüyor. Hastalarõn da yüzde 29’u hekimle- re daha önce bõçak parasõ verdiğini ifade ediyor. Tõbbi mümessillerin yüzde 48’i hekime pro- mosyon için sõnõr koymuyor, sõnõr koyanlarõn 39’u hekimlerin baskõsõyla karşõlaşõyor. Hekimlerden kimi bilgisayar, kimi “motor yağı” istiyor. Prof. Dr. Haydar Sur ve Yrd. Doç. Murat Çekin tarafõndan hazõrlanan raporda çarpõcõ ve- riler yer aldõ. İstanbul’da ve Nevşehir’de 363 hekim, 400 hemşire, 134 eczacõ, 143 tõbbi mümessil ve 500 hasta ile yapõlan yüz yüze anket görüşmesinin sonuçlarõna yer verilen rapordan yansõyan başlõklar şöyle: Araştõrma grubundaki hekimlerin yüzde 21’i, hastalarõn “bıçak parası”, “Hastaneye yat- mak için muayenehane şartı” gibi “hekime doğrudan ödeme” biçimlerini hekim hakkõ olarak gördüğünü belirtiyor. Hekimlerin yüzde 11’i de hekime fazladan ve doğrudan ödeme biçimlerini hekim hakkõ ola- rak kabul ediyor. Üniversite ve özelde çalõşanlarõn yüzde 22’si, kamu ve özelde çalõşanlarõn yüzde 17’si, üni- versitede çalõşanlarõn yüzde 13’ü, özelde çalõ- şanlarõn yüzde 8’i, kamuda çalõşanlarõn yüzde 8’i hekime doğrudan ödeme biçimlerini hekim hakkõ olarak görüyor. Hastalarõn yüzde 29’u hekimlere daha ön- ce bõçak parasõ verdiğini ifade ederken yüzde 24’ü hekimlere doğrudan ödeme yapmadõğõ için sağlõk hizmetlerini kullanmakta sõkõntõ yaşadõ- ğõnõ ifade ediyor. Araştõrma grubundaki hekimlerin yüzde 58’inin tõbbi ürün promosyonu için bir sõnõr koy- madõğõ tespit edildi. Sõnõr koyan hekimlerin yüzde 37’si sadece kõrtasiye ürünleri kabul ettiğini, yüzde 11’i kon- gre masraflarõ ile sõnõrladõğõnõ, yüzde 7’si sade- ce tõbbi ürünlerle sõnõrladõğõnõ belirtirken yüzde 4’ü sõnõrõn çalõşmanõn niteliğine göre değişebi- leceğini belirtiyor. Hekimlerin yüzde 29’u bilerek ya da farkõnda olmadan hastalara farklõ muamele yapmõş ola- bileceklerini ifade ediyor. Hekimlerin yüzde 69’u ülkemizde hekimlik mesleği uygulamalarõnda hekimlerin maddi ka- zanç elde ediş yöntemlerinde etik dõşõ yanlarõn ol- duğu görüşünü paylaşõyor. Hemşirelerin yüzde 24’ü hekimlere yönelik gayri resmi ödeme biçimlerinin olduğunu, yüz- de 22’si de olmadõğõnõ düşünüyor. Hemşirelerin yüzde 30’u hekimlerin tõbbi ürün promosyonu yü- zünden çõkar çatõşmasõ yaşandõğõnõ ifade ediyor. Hemşirelerin yüzde 62’si tõbbi mümessille- rin ve eczacõlarõn beyanlarõ ile tõbbi ürün pro- mosyonunun hekimler üzerinde etkisi olduğunu düşünürken, yüzde 11’i “bıçak parası”nõ hekim hakkõ olarak görüyor. Hemşirelerin yüzde 42’si hekimlikteki etik dõşõ uygulamalarõn yaygõn olduğunu, yüzde 40’õ sõnõrlõ sayõda hekimi kapsadõğõnõ, yüzde 18’i ise tek tük olaylarla sõnõrlõ olduğunu düşünüyor. Tıbbi mümessillerin yüzde 48’i pro- mosyona sınır koymadığını belirtirken sı- nır koyanların yüzde 39’u, bu sınırın dışı- na çıkmak için hekimlerden istek ya da bas- kı geldiğini belirtiyor. Eczacõlarõn yüzde 68’i ve tõbbi mü- messillerin yüzde 58’i hekimlerin gelir ve di- ğer kazanõmlarõ elde ediş yöntemlerinde etik dõşõ yanlarõn olduğunu belirtiyor. İlgili soruya yanıt veren 96 eczacının yüzde 30’u hekimlikte en sık yaşanan etik dışı uygulama, yöntem ve faaliyet olarak yurtdışı ve yurtiçi tatili, yüzde 22’si hediye ve hediye çeki, yüzde 17’si promosyon ne- deniyle ürün tercihi yapılmasını, yüzde 15’i de ürün başına nakit verilmesini gösteriyor. ‘Tıbbi mümessillerde sınır yok’ İstanbul Tõp Fakültesi Kadõn Hastalõklarõ ve Doğum Anabilim Dalõ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkut Attar: Dolarlar dõşarõya akõyor ŞULE KÖKTÜRK İstanbul Tõp Fakültesi Kadõn Has- talõklarõ ve Doğum Anabilim Dalõ Öğ- retim Üyesi Prof. Dr. Erkut Attar, tüp bebek uygulamalarõ için Türki- ye’nin milyonlarca dolarõnõn yurtdõ- şõna aktõğõnõ belirterek, İslam dininin radikal olarak uygulandõğõ düşünülen İran’da dahi serbest olmasõna karşõn, Türkiye ve Kuzey Kõbrõs Türk Cum- huriyeti’nde (KKTC) yasaklanma- sõnõn, anne olmak isteyen kadõnlarõ zor durumda bõraktõğõnõ söyledi. Attar, “Bir şeyi yasaklarsanız ya yeraltı- na iner ya da in- sanlar çaresini başka yerlerde arar” dedi. Yumurta bağõ- şõna ilişkin soru- larõmõzõ yanõtla- yan Prof. Dr. At- tar, KKTC’de geçen yaz yasak- lanan yumurta ve sperm bağõşõnõn tam olarak sona ermediğini belir- terek, “Kumar- hanelerden son- ra, Kıbrıs’ın en büyük gelir kay- nağıydı. Çok da sıfırlanmış değil duyduğumuz kadarıyla. Tür- kiye’den Kıb- rıs’a gidenler devam ediyor” diye konuştu. Eski SSCB’de kürtajõn yasak- lanmasõnõ örnek veren Prof. Dr. Erkut Attar, “SSCB’de uzun yıllar kürtajı ya- sakladılar, kürtaj mafyanın eline geçti ve mafya çok yüksek parala- ra bu işi sağlıksız koşullarda yap- tı. Hatta bu işi geri çevirmeye uğ- raştı hükümet ama beceremedi. Mafya, bürokratları ciddi şekilde tehdit etti. Bazı bürokratlar bu için içerisinde oldular” dedi. Kõbrõs’ta etik kurallarõn uygulan- mamasõ nedeniyle yasağõn uygulan- maya başladõğõnõ, cinsiyet tayini ya- põlmasõnõn da bu sorunlardan olduğunu ifade eden Attar, şöyle konuştu: “Diyelim ki Kıbrıs’taki işlemleri sıfırladılar, o zaman da insanlar, Azerbaycan, Bulgaristan, Roman- ya ya da Yunanistan’a gidiyorlar. Bunu çağdaş bilimsel koşullarda, toplumun ahlaki yapısına aykırı ol- madan yaptığınız takdirde, her bakımdan hasta için de ekonomik, ruhsal ve tıbbi bakımdan çok bü- yük kolaylık. Burada en büyük ceza, sıkıntı bebek sahibi olmak is- teyen insana oluyor. Kıbrıs’ta yap- tıramasa bile bütün çağdaş Batı ül- kelerinde, yumurta ve sperm bağışı yaptırma imkânı var. Tüp bebek uygulamaları için dolarlar dışarı- ya akıyor. Hasta enerji ve zaman kaybı yanı sıra başka ülkelerde bu işi yaptırmak zorunda olduğu için strese giriyor. Normalde 1’e yaptıracağı işi 5’e yaptırıyor.” Prof. Dr. Erkut Attar yumurta ba- ğõşõnõn donörün anonim olmasõ, do- nörün ekonomik kaygõyla yumurta ve- ya sperm bağõşõ yapmamasõ, donörün en fazla hayatõ boyunca 3 kişiye yu- murta vermesi gibi etik kurallarõn gö- zetilmesi durumunda yapõlabilece- ğini sözlerine ekledi. Mustafa Nevzat Eczacılık Ödülleri İstanbul Haber Servisi - Türk ilaç sektörünün öncü kuruluşlarõndan Mustafa Nevzat’õn 1988 yõlõndan bu yana her iki yõlda bir verdiği eczacõlõk ödülleri için başvurular başladõ. Türkiye’deki tüm eczacõlõk fakültelerinden genç araştõrmacõlar Mustafa Nevzat Eczacõlõk Ödülleri’ne, ocak ayõ sonuna kadar başvurabilecek. Ödül töreni ise 2010’un Mayõs ayõnda gerçekleştirilecek. Erken boşalma sorunu İstanbul Haber Servisi - Türkiye’deki erkeklerin erken boşalma konusunda algõlarõnõ ölçen araştõrmaya göre, erken boşalma sorunu olan erkeklerin yalnõzca 3’te birinin profesyonel destek aldõğõ, eğitim seviyesi daha düşük olan erkeklerde ise profesyonel destek alma oranõnõ daha düşük olduğu sonucu ortaya çõktõ. Araştõrmayõ değerlendiren Türk Androloji Derneği üyelerinden Prof. Dr. Ateş Kadõoğlu, erken boşalmanõn erkeklerde yüzde 30 oranõnda görülen tõbbi bir durum olduğunu belirterek soruna yönelik tedavi seçeneklerinin bulunduğunu söyledi. Yoğun bakım ünitesi yenilendi İstanbul Haber Servisi - İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tõp Fakültesi Çocuk Sağlõğõ ve Hastalõklarõ Anabilim Dalõ’na bağlõ Yenidoğan Yoğun Bakõm Ünitesi yenilendi. Anne ve Bebek Sağlõğõ Vakfõ tarafõndan 400 bin TL’lik yatõrõmla yenilenen, bağõşçõlarõn da katkõlarõyla teknik donanõmõ modernize edilen Yenidoğan Yoğun Bakõm Ünitesi geçen günlerde gerçekleştirilen törenle hizmete açõldõ. Aynõ anda 24, yõlda ise 400’e yakõn prematüre veya sorunlu olarak doğmuş bebeğin bakõlabildiği ünitede, Türkiye’nin personel ve teknik açõdan en donanõmlõ yenidoğan yoğun bakõm ünitelerinin arasõnda yer aldõğõ belirtildi. OKMEYDANI EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ GENEL CERRAHİ UZMANI NEVZAT ELMALI: SİBEL BAHÇETEPE Yapõlan araştõrmalara göre ülke- mizde mide kanserinin görülmesi sõklõğõ Batõlõ ülkelere göre 5 kat da- ha fazla. Mide kanserinin sinsi iler- leyen bir hastalõk olduğunu söyle- yen hekimler, beslenme alõşkanlõ- ğõnõn mide kanseri üzerinde etkili olduğunu belirterek “Salamura edilmiş, aşırı tuzlanmış, mangal- da yakılarak pişirilmiş veya tüt- sülenmiş balık, et ile oda sıcaklı- ğında bekletilen ürünler mide kanseri oluşumuna zemin hazır- lar. Mide kanseri riskini azalt- mak için sağlıklı beslenin, spor yapın, C vitamininden zengin bol sebze ve meyve tüketin, stresten uzak durun dediler” dediler. Sağlõk Bakanlõğõ Kanserle Sa- vaş Dairesi verilerine göre de ül- kemizde mide kanseri erkeklerde en sõk görülen 2’nci, kadõnlarda da 5’inci kanser türü arasõnda sõ- rada yer alõyor. Okmeydanõ Eği- tim ve Araştõrma Hastanesi Ge- nel Cerrahi Uzmanõ Dr. Nevzat Elmalı, Türkiye’de mide kanse- rinin Batõ ülkelerine göre 10 yõl erken ortaya çõktõğõnõ anõmsata- rak “Batı ülkelerinde bu oranın azalma nedeni geleneksel tütsü- leme, tuzlama (salamura, tur- şulama) yöntemlerinden vazge- çilerek buzdolabı kullanımının artması olarak gösteriliyor” de- di. Besinlere koruyucu olarak ila- ve edilen nitrat ve nitritlerin de mide kanseri oluşumunda önemli rol oynadõğõnõ belirten Elmalõ, mide kanserinin oluşmasõnda ge- netik yapõ, düşük sosyoekenomik düzey, çevre kirliliği, kötü hijye- nik koşullar, karbonhidrattan zengin, sebze ve meyveden fakir beslenme gibi faktörlerin etkili olduğunu dile getirdi. Mide kanseri sinsi hastalık HÜLYA KESKİN Selver Tülin Parlakçı (56), 2 yõl önce sol gö- zünden “katarakt ve mercek” ameliyatõ oldu. Ameliyattan 3 ay sonra ise gözünde “siyah bir le- ke” oluşan Parlakçõ, bu kez de en ağõr göz ameli- yatlarõndan birisi olan “vitrektomi” operasyonu- nu geçirdi. Doktorunun gözünde hiçbir kalõcõ ha- sar yaşanmayacağõnõ söylemesine karşõn Parlak- çõ görme yetisini tamamen kaybetti. Tedavi için 3 kez vitrektomi ameliyatõ, 3 kez göze silikon takõlma operasyonu, 2 kez göze gaz uygulamasõ ve 4 kez de ağõr lazer uygulamasõ geçiren Parlakçõ, söz ko- nusu 4 doktor hakkõnda 500 bin TL manevi 10 bin TL de maddi olmak üzere toplam 510 bin TL’lik tazminat da- vasõ açtõ. Doktorlardan biri yanlõş te- davi uygula- masõ ile de k a l m a y õ p kendisi hak- kõnda dava açan Parlakçõ ile ilgili suç duyurusunda bulundu. Sağ gözün- de yaşadõğõ sorun nede- niyle Hollan- da’da basit bir uygulama ile sağlõğõna ka- vuşan Parlak- çõ, Türkiye’ye geldikten bir kaç yõl sonra aynõ sorunu sol gözünde de yaşamaya başladõ. Te- davi için Tõ- rakya Üniver- sitesi Tõp Fa- kültesi’nde ameliyat olan Parlakçõ’nõn sağlõk sorunu çözülemedi. Parlakçõ yine aynõ hastane- ye bu kez de d o k t o r H.E’nin yanõ- na gitti. Par- lakçõ, operas- yon sõrasõnda uygulanan bantõn göz re- tinasõnda yan- lõş yere takõl- masõ nedeniyle görme yetisini tamamen kaybetti, kontrolleri bile yapõlmadõ. Yeditepe Üniversitesi Tõp Fakültesi’ne de giden Parlakçõ, ikinci kez vit- rektomi ameliyatõ geçirdi. Uygulanan tedavilerin çok ağõr olmasõ nedeniyle Parlakçõ, 6 ay evinden çõkamadõ. Retinadaki sorunun çözümü için sol gö- züne “ağır lazer tedavisi” uygulandõ, bu kez de göz yuvasõnda tahribat meydana geldi. Yeditepe Üniversitesi Tõp Fakültesi’nde görev- li doktor Sinan Tatlıpınar da Parlakçõ’ya tedavi uyguladõ. Ancak operasyonlar yine sonuç verme- di. En son olarak doktor Murat Öncel’e başvuran Parlakçõ, “sol gözünün görme yetisini tamamen kaybettiğini hatta geçirdiği operasyonlar ne- deniyle gözün yuvada durma ihtimalinin kal- madığını” öğrenince acil ameliyata alõndõ. İZMİR (Cumhuri- yet Ege Bürosu) - Or- gan bağõşõ konusunda İzmir ve Ege Bölgesi, en fazla bağõşõn ger- çekleştiği yer olarak dikkat çekiyor. Ege Üniversitesi (EÜ) Tõp Fakültesi Hastanesi Organ Nak- li Koordinatörü Opr. Dr. Ata Bozoklar, İz- mir’in 2009 yõlõnda milyon nüfus başõna en çok beyin ölümü bildiren bölge içinde yer aldõğõnõ belirterek “Ege kentlerinin de yer aldığı İzmir böl- gesi, geçen yıl 57 or- gan bağışıyla nüfusa oranla en yüksek ba- ğışının gerçekleştiği alan oldu” dedi. İzmir ve Antalya’nõn, Türkiye’de ulusal or- gan nakli sisteminin kurulmasõnda başõ çek- tiğini anõmsatan Bo- zoklar, “İzmir’de mil- yon nüfus başına or- gan bağışı oranı 17’dir. İstanbul’da bu sayı 4-5’i geçmez. Biz kendi nüfusumuza oranla Türkiye’deki en iyi bölgeyiz. Mil- yon nüfus başına or- gan bağışında Avru- pa’nın oranı 20, Al- manya’nın ise 15. İz- mir’de, Almanya’dan daha çok donör bulu- nuyor” diye konuştu. EGE ORGAN BAĞIŞINDA ÖNCÜ Doktordan hastasõna suç duyurusu Yanlõş tedavi uyguladõğõ hastasõ dava açõnca doktor da hastasõ hakkõnda dava açtõ. Gözümü tamamen kaybettim Yaşadıklarını nedeniyle dava açtığını anlatan Par- lakçı, “Bu çok küçük bir operasyondu ama gözümü tamamen kaybettim. Bu dok- torlar hipokrat yeminini neş- teri rastgele kullanmak için mi ediyorlar?” dedi. Dok- torlar Murat Levent Alimgil, Beril Küçümen, Sinan Tat- lıpınar ve Haluk Esgin hak- kında 510 bin TL’lik tazmi- nat davası açan Parlakçı’nın ilk duruşması Sirkeci Adli- yesi 3. Asliye Ceza Mahke- mesi’nde 10 Aralık tarihin- de görüldü. Doktorlardan Küçümen kendisine dava açtığı için Parlakçı hakkın- da suç duyurusunda bulun- du. Parlakçı’nın avukatı Mukaddes Günsu Akçagöz, “Doktorlar yaptıkları hata yetmiyormuş gibi bir de mü- vekkilim hakkında suç du- yurusunda bulunuyorlar” diye konuştu. “Hastaların çoğunda tanı, son aşamalar olan 3. veya 4. evreler- de konulmaktadır. 40 yaş üzerin- deki hastalarda, anemi (kansız- lık), dışkının siyah renkli olması, boyunda büyüyen beze alarm ve- ricidir. Genel olarak mide şişkin- liği, erken doyma gibi şikâyetleri de vardır. Bu hastalar aksi ispat- lanana kadar mide kanseri ola- rak kabul edilmelidir, mutlaka gastroskopi (ucunda ışıklı bir ka- mera olan aletle midenin ince- lenmesi işlemi) yapılmalıdır. Gastroskopi yapılmadan zaman kaybına neden olacak ilaç, diyet tedavisine başlanmamalıdır. Mi- desinde ülseri olan hastalar ülser- leri iyileşene kadar endoskopik bi- yopsi kontrolleri yapılmalıdır. Son yıllarda ülkemizde de uygulanan D2 diseksiyonu adı verilen yön- temle, yalnızca mide ve çevresin- deki hastalıklı bölge değil, midede lenf kanallarının boşaldığı, tümö- rün yayılma ihtimalinin bulundu- ğu lenf bezlerinin tamamı alını- yor. Mide kanserinde yaşam şansı, erkenden tanı konur, deneyimli el- lerde multidisipliner yaklaşımla tedavi edilirse artar.” Erken doyanlar dikkat! DR. NEVZAT ELMALI: Mide şişkinliği, erken doyma gibi şikâyetleri olanlara mutlaka gastroskopi (ucunda ışıklı bir kamera olan aletle midenin incelenmesi işlemi) yapılmalıdır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle