18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3OCAK2010/SAYI1241 Ben Anadolu, Anna Karanina, Gece Mevsimi, Hep Aşk Vardı, Nükte... Yıldız Kenter'in oynadığı oyunlardan sadece birkaçı. 81 yıllık yaşamının 62 yılını oynayarak geçirdi Kenter, hâlâ da oynuyor. Şimdi Kraliçe Lear oyununun Jane'i. 81 yaşındaki bir tiyatrocunun sahneye hazırlanma sürecini, yaşlılıkla mücadelesini anlatıyor. Yani biraz kendi, biraz oyuncu... Yaşadım ve yaşlandım ESRA AÇIKGÖZ 1. Sayfanın devamı - Kraliçe Lear, 81 yaşındaki bir tiyatrocunun rolüne hazırlanırken yaşadığı zorluklan, yalnızlıklannı, yaşlılıkla mücadelesini anlatıyor. Sizi Kraliçe Lear'de ne çekti, neden bu oyunu seçtiniz? - Her şey çekti. Zaten hanl hanl oyun anyordum. Belli bir yaştan sonra sinemada da. tiyatroda da rol bulnıak kolay olmuyor. Eugene Stickland, yaşlı bir arkadaşına oyun yazma sözü vermiş. ve bunu yazmış. Bana da Kanada'da eğitim gören, lznıirli bir Türk seyirci haber verdi. Henıen yolla dedim, okudum, hemen çevirdik, hemen oynamaya başladık. Açıhşa yazarı gelince, aslında sizin için yazmışım ben bu oyunu, dedi. Çok hoşuma gitti. - tlk okuduğunuzda aldıgınız duygu neydi? - Her oyunda aldığım duygu; olur mu, olmaz mı? Bizim toplunı bunu alır mı, almaz nıı? Şimdiye kadar tiyatronun mutfağıyla ilgili yaptığunız birkaç oyunla seyirci çok ilgılenmedi. "Gülerek Girin" diye komik bir oyun yaptık, tiyatronun mutfağını, perdenin arkasını gösteriyordu. lzlediklerinde, tiyatrocular yerlere yattı, ancak izleyiciler öyle baktı. O yüzden bir korku vardı içimde. Öte yandan oyun benim açımdan çok sahiciydi, bir oyuncunun sıkıntılannı, oyun öncesi ve sonrası çektiklerini, seyirciyle buluştuğunda karşılaştığı çarpışma aşkla mı yoksa mağlubiyetle mi sona erecek sıkıntısını, gerilimini çok iyi yansıtmış yazar. O çok hoşuma gitti. Bir de tabii hoşuma giden sanatın onancı gücü var burada. On yedi yaşında bir çocukla seksen bir yaşında bir kadının birbirlerinden öğrenecek ne kadar çok şcylen olduğunu gördük. Kenter "Kraliçe Leaf'de. Fotoğraf: Banu Kaplancalı - Sahneye, ilkkez 1948'de Ankara Devlet Tiyatrosu'nda çıkmışsınız. Ne oynamıştınız, hatrrlıyor musunuz? - Tabii, unutur muyum hiç? Shakespeare'ın "Onikinci Gece" adlı oyununda Olivia'yı oynamıştım. îlk eleştirim beni sabaha kadar ağlatmıştı. Rahmetli Lütfü Ay yazmıştı; "Yıldız Kenter sahneye çıktığında bir tavus kuşu gibiydi, ancak ağzını açtığı zaman da"... Yani tavus kuşunun acayip bir sesi vardır ya benim sesimi de beğenmenıiş. Bana çok katkısı dokundu. Sesi hep ön plana aldım tiyatroda. Ses, sözden daha önemlidir çünkü, sözün içine koyduğunuz sestir, sözü söz yapan... - Toplam kaç oyunda oynadığınıa biliyor musunuz? - Yüzü aşkındır, tahınin ediyorum ki... - tlk sahneye çıkışınızdan bu yana, 62 yü geçti... - 62 mi oluyor? - Evet.. - Vay anasını... - îlk çıkışınızla şimdiki sahneye çıkışlannız arasında nasıl bir fark var, ne degişti? - Hiçbir şey... Hiçbir şey değişmedi, hâlâ ödüm kopuyor, hâlâ heyecanlanıyorum. Hâlâ seviyorum. Mistik bir gücü var oynamanın. Maria Callas, "Bazı noktalara çıktığını zaman, tannlığı içimden hissediyorum", diyor. Dinlediğinizde evet, evet burada o var, diyorsun, kimse o, nasıl bir güçsc... Çok mistik bir yani var sanatın. - Peki hiç "Bendcn bu kadar", dediğiniz olmuyor mu? - Çok... Gcçiyor amâ... - Nasıl geçiyor, ne diri tutuyor oynamaya gücünüzü? - Bilmiyorum, herhalde yaşamak isteği. Benden bu kadar, deyince ölmek lazım. • - Peki Jane'de ne kadar kendinizi buldunuz? - Kadın erkek bütün oyuncular Jane'de kendilcrini bulabilirler. Felsefeme göre yaşarsan yaşlanırsın. Ihtıyarhğı, toplunı da, tiyatro da kabul etmiyor. Ancak bizim toplum yaşlılığı da kabul etmiyor, yaşlılar dışlanıyor, yaşlandıkça hissetrim bunu. Mesela bana "Hâlâ mı sahneye çıkıyorsun, hâlâ ha! Otur artık ya" diyorlar. Dünyadan ayrıldıktan sonra hep dinleneceğiz zaten, o kadar çok şeye merakım var ki, en azından onlan gidereyim, diyorum. Ancak yine de tiyatro benimle uğraşacaksın diyor, böyle bir sevgilim var, benim için yaşamı güzelleştiriyor vc kathyor. Ben de kendimi boyuna doğuran bir kadın gibi hissediyorum. Galiba dünyada hiçbir tiyatrocu benim oynadığım kadar çok rol oynamamıştır. Bir de öğrencilerimi kendim doğurmuşum gibi hissediyorum. Öğrencilerimle aramda öylesine bir aşkla bağ kuruluyor. 51 yaşmdakı Hatice nine diye bir yazı çıkıyor mesela gazetede. Ben 66 yaşımda kıyamet koparan, nü resim çektirdim. Nine olmak da çok güzel ayrıca, ama nine olmanın yaşı seksendir, ben olabilirim yani... İŞÎMİ HEP ZEVKLE YAPTIM - Jane yaşlılıkla da dalga geçebilen biri. Siz de öylesiniz. Bunu yapabilmek için sahip olunması gcreken güç nedir? - Maksinı Gorki'nin "Ayak Takımı Arasında" eserinde serserilcnnden birine söylettiği bir laf vardır; "lş zevki olmayınca hayatın tadı olmaz". Işimi hep zevkle yaptım. Diğer öncmli şey de sağlıklı olmak ve sağlıklı ölmek. Nasıl olsa öleceğiz, eninde sonunda ama parça parça olmadan, acı çekmeden, sağlıklı ölmek de bir ayncalık. - Yaşlılığın sizi suaşürdığı roller olduğunu düşünmüyor musunuz? - Hayır, ben bunu yaşamadım. Nietzsche "Kendime bir salıne kurdum, istediğim rolü oynadım" diyor. Ben dc kendi sahnemi kurdum, istediğimi oynadım, herkcsi de oyııattım. Hayatım oynayarak geçiyor, . oynayarak biter inşallah. (O oynamanın içinde bu da var diyor, iki parmağını şıklatırken)... - Oyunda amuda kalkmanız, çok konuşuldu... - Amuda ben her gün kalkanm, bir sürü antrenman yapanm. Oyun neredeyse amuda kalkmakla sınırlı kaldı. Benim için bir şey değil bu. - Bu bir meydan okuma değil yani... - Hayır, ecele meydan okunmaz. Ne zaman ne olacâğımız bilinmez, hiçbir şeye meydan okumuyorum, sadece gayret ediyorum. "Ölümün olduğu yerde yaş söz konusu olmaz". Piyese ilave etriğim üç sözden biridir, bu. - Diğer iMsi ne? - Diğerini Shakespeare'den aldım: "Bütün dünya bir sahnedir, kadm, erkek, herkes ancak birer oyuncu, sırası gelen girer, işi biten çıkar gider". Üçüncüsü ise Jane'ın 81 yaşında baştan başlayabileceği gücünü vurgulayan bir söz; "Sıra bize geldi, sıra bize geldi, zaman akıyor, hadı hadi", diyorum vc aııtre .. Ginş yapıyoruz yani bir daha. - Oyunu, îngilizceden kızunz çevirmiş, oyunda bir karakter gibi yer tutan müziklerin bir kısmmda da o yönlendirici olmuş. Anne- kız çalışmak nasıldı? - Bu çalışma Leyla'yı iyileştirdi, kanser biliyorsunuz, oyuna çalıştığı sürece dimdik ayakta ruttu. Sonra bir gerileme başladı, diş eti problcmleri oluştu, bütün gırtlağındaydı yarası, ama şimdi yine iyi. Yakında da Afrika'ya cşinin yanına gidiyor. Başta çatışmalar oldu, ancak biraz düşünülünce sen haklıymışsın, yok seninki daha ıyiymiş demeye başlanıyor. Eğer dokunan bir şey varsa onu rahathkla konuşuruz aramızda. HER ŞEYE PÎŞMAN OLURUM - Rol arkadaşuuz Sedef Şabin, 17 yaşında. Onun için sizinle oynamak büyük bir deneyim olmuştur... - Benim için de onunla aynı sahneyi paylaşmak çok keyıfli oldu. Çok iyi algılayan, çok yetenekli bir çocuk. - Kenter Tiyatrosu'nu ayakta tutmak için 68'den beri uğraşıyorsunuz. Bahçe bahçe, semt semt dolaşıp oynadığmız da olmuş. Bu tiyatro için yapbğınız en büyük fedakarlık neydi? - Her şey, ama fedakarlık demiyorum ben ona. Yapmam gerekendi. - Pişmanlığunz var mı? - Her şeye pişman olurum. Çok kötü bir - Yıldız Kenter'i Yıldız Kenter yapan nedir? - Hiç bilmiyorum... Samyorum ki hiç düşünmeden bu işin içine girdim. 10 yaşımdayken radyo çocuk kulübünde başladım. 11 - 12'imde halkevinc gittim, oradaki , oyunlarda çıktım, oynadım. Ondan • sonra radyoevinden bana rahmetli Vahi Öz, "gcl seni büyüklerin • ••' ". bölümüne alahm" dedi. Yok ben korfservatuvara gldeciefini, dedirri.'"'; Neden oraya gitmek istediğimi bilmiyordum. Sonradan fark ettim ' ki tiyatro çok sesli bir sanat; söz var, felsefe var, dans var, müzik var... Ancak bu bilinçlenme çok sonradan geldi. Samyorum ki baştaki çocukça duygum, fark edilme zaafıydı. Hani güzel bir elbise giyeriz, bak pabuçlarıma deriz, yürüyüşümüz bile değişiyor ya... Hâlâ kendimi çok şık hissettiğimde aynaya bakar, kendime tebessüm atarım, gerçi. Bu fark edilme zaafını belki güce dönüştürme çabasıydı, ; konservatuvar. - Peki sizi egonuza teslim etmeyen şey neydi? Mütevazılığnıızı nasıl korudunuz? - Olnıasam ne olacak? Hadi be sen de, derler adama... Ben de olsam öylc derim. • huydur. Sonra pişman olduğuma da pişman olurum. - Sizce şimdiye kadar yaptığınız en iyi şey neydi? - Yok öyle bir şey. En fazla iyi yapmaya çalıştığım şeyler var, o kadar. - Yeni yıldan ne bekliyorsunuz? - Türkiye'de neler olduğunu anlamaz hale geldim, bunu anlamak istiyorum. Müthiş bir kargaşa ve güvensizlık ortamı var. lnsanlann bundan kuıtulmasını diliyorum. Birlik istiyorum. Küçüklüğümüzde Atarürk'ün sağladığı bir güven duygusu vardı. Onu yok etmeye kimsenin hakkı yok, Bundan huzursuzum. Bütün dünyaya ve tabii Türkiye'ye huzur, banş istiyorum. Sağlık, mutluluk diliyorum. Herkese sevdiği işte çalışma gücü diliyorum. - Ya kendiniz için? - Aynısı... - Yeni oyun projesi var mı? - Bir, ıki tane var, ancak daha adlan bıle saptanmadı. Bir Türk oyunu oynamak istiyorum, gidcrayak. llan ediyorum buradan da. Şimdi bir film teklıfı var, hoş bir öykü, ancak henüz bıtmemiş bir yol, arayış öyküsü. Hep karda, dağda geçiyor. İnşallah zatürree olmadan çevrilır. Yönetmeni de, senaristı de Erdoğan Kar. Onda oynayacağım sanınm. •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle