18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 3 OCAK 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 3 AYDINLANMA EMRE KONGAR Hapishanede Yılbaşı: Hızlan, Değişim, Pamuk ve Hakan Yeni yılın bu ilk pazar yazısında yılbaşını hapishanede ve hastanede karşılamanın nasıl bir şey olduğu hakkında bir iki fikir kırıntısı karalayacaktım. Doğan Hızlan’ın “hümanistliğini” yansıtan duygusal yazısı ile Ahmet Hakan’ın Türkiye’deki siyasal ve toplumsal iklim değişikliğini vurgulayan yazılarını okuyunca, onların sözleri üzerinden düşüncelerimi aktarmaya karar verdim. Doğan Hızlan’ın 1 Ocak 2010 tarihinde yeni yıl kutlamalarına ilişkin yazdığı “Yumuşak geçiş taraftarıyım” başlıklı yazısında şu satırlar dikkatimi çekti: “… Acıların, ölümlerin, kıyımların, zulümlerin geçen yılda kalmasını dilemek yeni yıla girişte tuttuğum tek dilektir. Hastaların, gecesini-gündüzünü bir hapishane odasında geçirenlerin, umutsuzluğun bir kene gibi yapıştığı insanların ve haksızlığa uğrayan masumların olduğu bir yerde, her şeye rağmen neşelenmek pek de benim tabıma uygun değil…” Türkiye nasıl bu hale geldi? Neden yeni yıl yazıları artık hapishane- hastane ekseninde yazılmaya başlandı? Yoksa ülkemizin siyasal atmosferi artık boğucu bir hapishane havasına mı dönüştü? Sanıyorum bu konudaki değişimin anahtarını, laikleri demokrat olmamakla eleştiren Orhan Pamuk’a bir mektup yazarak “demode oluyorsun” uyarısı yapan Ahmet Hakan açıklıyordu: Yine 1 Ocak 2010 tarihli olan yazının şu satırları, Türkiye’nin AKP iktidarı döneminde yaşadığı değişimi yansıtıyordu: “… Ama Orhan Pamuk Bey, siz buralardan bir parça uzaklaştıktan sonra... Memlekette bir şey oldu, tuhaf bir şey... … Hani eskiden mazlum konumuna düşürülen, her daim mağdur edilen ‘muhafazakârlar’ vardı ya... İşte o ‘muhafazakârlar’, artık sizin bildiğiniz eski ‘muhafazakârlar’ değiller... Güç ellerine geçti... Kudretli oldular... Muktedir oldular... Ve maalesef onların da pek fazla demokrasiye saygıları kalmadı. ‘Gık’ diyenin üstüne çullanıyorlar... ‘Eleştiri hakkı’ falan dinlemiyorlar. Öyle tahammülsüzleştiler ki, aleyhlerinde yayın yapan medya organlarını sinsi planlarla susturmaya kalkışıyorlar. ‘Farklı yaşam tarzları’na karşı ‘şimdilik’ müsamaha gösterdikleri izlenimi veriyorlar... ‘Ergenekon’ diye masalsı yönleri hayli fazla bir şey icat ettiler, azıcık inançsızlık gösterene hemen yapıştırıyorlar ‘darbeci’ etiketini... Yani sizin anlayacağınız Orhan Pamuk Bey... Buralarda artık ‘laiklerin demokrasiye olan saygısı’ meselesinden ziyade ‘muhafazakârların demokrasiye olan saygısı’ meselesi daha popüler...” Aslında Orhan Pamuk’un yanılgısı, Türkiye’de kendine “aydın” diyen ama AKP iktidarının paralelinde “tatlı su aydınlığı” yapan kesimin ortak yanılgısıydı: Bunlar sahte bir “Demokrasi Havarisi” rolü oynarken, somut siyasal baskılara, hapishanelerde yatanlara, yargılanan gazetecilere ve yazarlara, el konulan gazete ve televizyonlara sırtlarını çevirip, yanlış bir “laik- muhafazakâr” çekişmesini, olmayan bir darbe tehdidi üzerinden iktidar adına savunuyorlardı. İktidarlara sığınarak, hele hele uygulamalarıyla temel hak ve özgürlükleri tehdit eden iktidarlara yamanarak “aydın” olunmaz, olunamaz! Doğan Hızlan’ın ve Ahmet Hakan’ın 2010 yılının başındaki “aydınlıkları” Nobelli yazarımız Orhan Pamuk’tan çok ilerdedir. Bu çelişki, sanatçı-edebiyatçı olmakla “aydın” olmak arasındaki farkta yatmaktadır: Nobel almak çok ama çok zordur. Her “aydın” Nobel alamaz! “Aydın” olmak çok daha kolaydır. Ama her Nobel alan da her zaman “aydın” olamaz! [email protected]; www.kongar.org Hafiye gibi çalõşan esnaf, borçlularõnõ yõlbaşõnda ‘dansöz oynatõrken’ yakaladõ Yılın en kârlı baskınıAYDIN (AA) - Aydõn’õn Sultanhisar ilçesinde tarõm ilaçlarõ pazarlayan bir esnaf, kendisini yõl boyunca “param yok” bahanesiyle oyalayan bazõ müşterilerini, yõlbaşõ eğlencesinde bulup tahsilat yaptõ. Tarõm ilaçlarõ satan Latif Sarıgül, bazõ müşterilerinin borçlarõnõ zamanõnda ödediğini ancak bazõlarõnõn “Şu an sıkıntıdayım” diyerek ödemeyi geciktirdiğini belirtti. Yõl sonu itibarõyla alacak miktarõnõn 30 bin lirayõ bulduğunu, kimin gerçekten borcunu ödeyemediğini, kimin parasõ olduğu halde alacağõnõ geciktirdiğini belirlemek için, yõlbaşõ gecesi ilçedeki eğlence yerlerini gezdiğini kaydeden Sarõgül, şöyle konuştu: “Borcunu ödemeyen bazı müşterilerimin bar ve gazinolarda eğlendiklerini öğrendim. Şu anda piyasadan 30 bin lira alacağım var. Ben de küçük çapta iş yapan bir kişiyim, ekonomik sıkıntı içindeyim. Bu nedenle ben yılbaşı kutlaması yapmadım. Bölgedeki eğlence yerlerini dolaştım ve beni bir yıldır ‘Param yok’ diye atlatanların bir kısmını oralarda eğlenirken, içki içerken ve dansöz oynatırken buldum. Bu durum karşısında tabii borçlarını hemen ödemelerini istedim ve bu sayede 15 bin lira tahsil ettim. Bundan sonra da borçlularımı evlerinde ya da çarşıda değil, eğlence yerlerinde arayacağım. Herkese tavsiye ederim.” Aydõnlõ esnaf Latif Sarõgül, kendisini “param yok” diye oyalayan “uyanõk” müşterilerini yeni yõl eğlencesinde bulup tahsilat yaptõ. Sultanhisar’daki eğlence yerlerini tek tek gezerek borçlularõnõ eğlenirken bulan Sarõgül, tahsilatõ da eğlence masasõnda yaptõ. Esnaf, bu sayede 15 bin TL topladõ. Sarıgül: Artık borcu olan- ları evde, çarşıda değil eğ- lencede arayacağım. (AA) İstanbul Haber Servisi - Esenler’de kapõ zili- ne bastõklarõ için kendilerine tepki gösteren bir genci bõçaklayarak öldürdükleri öne sürülen 5 kişi yakalandõ. Kemer Mahallesi 962. Sokak’taki bir evde oturan Oğuzhan Kuzu (17) ile kapõ zi- line basan ve “tinerci” olarak adlandõrõlan 5 madde bağõmlõsõ arasõnda kavga çõktõ. Kavga sõ- rasõnda Kuzu, göğsüne aldõğõ 2 bõçak darbesiyle ağõr şekilde yaralandõ. Yurttaşlarõn yardõmõyla hastaneye kaldõrõlan Oğuzhan Kuzu kurtarõlama- dõ. Polis olaya karõşan 5 kişiyi gözaltõna aldõ. Tinercilerin kapõ zili cinayeti Öğretmen hakkõnda velilerden suç duyurusu İstanbul Haber Servisi - Halkalõ Cumhuriyet İlk- öğretim Okulu’nda din kültürü ve ahlak bilgisi öğ- retmeni Y.E. hakkõnda, öğrencilerine fiziksel ve söz- lü şiddet uyguladõğõ gerekçesiyle suç duyurusun- da bulunuldu. İki ayrõ şikâyet dilekçesinde, Y.E’nin “bir öğrencinin boynunu koltuğunun altına alarak sıktığı ve duvara vurarak şiddet uygu- ladığı, sınıftaki çöpün içine baktırarak öğren- cileri ayakta beklettiği” gibi iddialar yer aldõ. Ve- li Umut K. oğlunun dayak yediğini doğruladõ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle