19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
i tutukluya yararlı bir başka dünyanın kapı- sını açar zaman içindc. 12 Mart Gün/eri'nde, bulunduğum yer ne- resi -Kazıkiçi Bostaııları yahut Mamak- olursa olsun, otuzu aşkın kitabı okuma fırsatı bul- dum. Kitabın içcri girmcsi ve okunabilmesi, kuşkusuz biiyük bir şanstı! Durumumuz bir çeşit savaş hali scrgücdiği İçin, ben de dalıa çok savaş kitapları okuyor- dum. Ya da, elimizc gcçcn kitaplar bunlardı. Bununla birlikte unutulmanıalı ki, o sırada ve daha sonra, iki büyük yayınevinin sahibi dc ararnızdaydı: Muzaffcr Erdost (Sol Yayınları) ile Erdal Öz (Can Yayınları). llk okuduklanm, llya Ehrenburg'un Fırtma'sı (Fransa'da tam savaş öncesi durum) Uc Koestler'in îspanyol Vûsiyctnamcsi (lspan- yol Iç Savaşı'ndan canlı tanıklık) oldu. Onla- h, S/monovlar izlcdi. Yazarın cephede, bir savaş muhabiri kimliğiyle, îkinci Dünya Sava- şı'nda tanık olduğu gerçeklerin öyküsü. Baş- ta, ünlü üçleme: însan Asker Doğmaz, Süab Arkadaşlan, Yaşayanlar vc Olüler. Bu arada, Malraux'nun yine 1936 îspan- ya'sıyla ilgili, unutulmaz Umut romanı. Yine bir başka Fransız yazarınm (Rogcr Vailland) ülkenin yaşadığı acı işgal günlerini yansıtan Kanun'u. Eylül baştnda da, Dimitri Dimov'un -bir dönem Türkiye'de çok ün kazanmış olan 7u- tün ya da San Dünya isimli- roman üçlemesi. O da, îkinci Dünya Savaşı'nı yansıtan bir baş- ka tanıklıktı. Ignazio Silone'nin Mussolini döneminde, devletin toplumsal haksızlıklanna karşı Ab- ruzzi Köylüleri'nin (Güney Italya) savaşımını scrgilcyen alçakgönüllü, dostça bir el uzatış anlamındaki Fontamara'sı. Silone, bu kitabı- nı, sürgün yaşadığı Isviçrc'dc (Zürih) kaleme almış ve takına bir isimle yayımlamıştı. Bunların yanı sıra, eski Milli Birlik Kurulu üyesi Orhan Erkanlı'nın Anılar/ Sonınlar/ Sorumlular isimli dikkat çekici yapıtı. Yaşadı- ğımız dönemle göstermiş olduğu kimi bcnzer- likler açısmdan özclliklc ilgi çekiyordu. Er- kanlı'nın yazdığına bakılırsa, Talat Aydemir Olayı'ndan sonra Mamak Askeri Cezaevi'ne 'Mezbaha' adı verilmiş. Öte yandan, bir başka siyasal yapıtsa Nadir Nadi imzasıyla ikinci baskısı yayımlanmış olan Perde Aralığmdan kitabı. 1939-60 yılları anıları. Bu arada, hızh okunan, sürüklcyici, sıkıntı- yı atan üç-beş polisiye: bir Belçikalı (Sime- non) ve bir dc tsviçreli (Dürrenmatt) yazar. Sonra, Mario Puzzo'nun ünlü 'mafya' eleştiri- si ya da övgüsü. ANILARDA KALAN ÖZGÜR GÜNLER Bir de, bu kitaplardan kimileriyle geçmiş günlerim arasında varolan bağ bcni eğlcndir- miş, gergin zamanlarda belirli bir rahatlama yaratmıştı. Hep anılarda kalan o özgür günle- rin, böylece söz konusıı kitaplarla bir çeşit ye- niden yaşanması gerçekleşmiş oluyordu. Sözgelimi, Hemingvvay'in Nehrin Otesinde romanının çağrıştırdığı, yalnız Vcnedik'te de- ğil tüm Italya'da geçmiş günlerimin birbirini izleyen canlı resimleri. Dahası, Floransa Mü- zcleri ve ressamları. Bir adım sonra, aynı bü- yülü Venedik'i anlatan belleğin konuğu olan başka yazarlar ve onlaruı kitapları... Bir başka benzerlik de, Ehrenburg'u okur- ken, yazarın Brugge kenti için söyledikleriyle doğrudan benim Brugge'de yaşadıklarım. Sonra, o yıllann ses getiren E Yayınları ara- sında çıkmış Alman yazarı Simmel'in Tann Sevenleri Korur romanı aracılığıyla anımsadı- ğım, bir bakıma yeniden yaşadığım çiçeği burnunda '1970 Berlin Günleri'! Dikkat çekici bir dış benzerlik örneğiyse, Goya/ Malraux/ Sartre üçgeni içinde kendini ortaya çıkaran birtakım dolaylı 'dehşet sahne- leri'. Sürekli düşünmekten kendimi alıkoya- nıadığım, Goya'nın Napoleon dönemi Iç Sa- vaş resimleri; arkasından, Malraux'nun "Acı- nın karşısmda sanatm değeri yok sayılır ve hiçbir tablo, kan lekeleri önünde ayakta dura- maz" deyişi. Sartre da, Bulantıdm söz ederken, "Afri- ka'da açlıktan ölen bir çocuğun yanmda be- nim kitabımuı ne ağırlığı olabilir?" dememiş miydi? Bu arada, Polonyalı yazar Jerzy Ko- sinski'nin -ilk kez okuduğum- Boyalı Kuş öy- küsündeki o çarpıcı vahşet, özellikle îkinci Savaş döneminde geçen 'göz oyulması' sahnc sü... Bütün bunlar, kuşku yok, bir cezaevi saki- nini belirli bir durunıa hazırlayan, yakın vc uzak geçmişten örnekler. Aslında, bilinmeyen gelecek günler karşısmda -Mayıs 72nin ilk haftası gibi, sözgelimi- Yıldırım Bölge Kazıki- çi Bostanları'nda bulunan tüm tutukluların ne ağırlığı olabilir ki?.. Ancak ağustos sonunda, birdcnbire, -baş- kanıyla ve üyeleriyle- hükümetin cezaevine yansıttığı görüntü, ister istemez içeridc okun- mayan bir kitabı gündcme taşıdı. lşte, böylesi bir 'Floransalı' görüntüsü, açıkça XV. yüzyılı, Prens'i ve Machiavclli'yi çağrıştırıyordu. Peki o çağda da, Machiavelli, neden kendi öz siste- minde başarılı olamamıştı? *** 1973 yılı son ayı ve son günleri, yavaş ya- vaş, yeniden dış dünyayla ilişki kurma zama- nını getirmişti. Zaten, 25 Aralık'ta, ben lstan- bul'da, mahkemenin kararmı beklerken, hak- kımda aklanma kararı çıkmıştı. Böylece, yak- laşık iki buçuk yılı kapsayan külrengi vc acılı bir dönem sona crmiş oluyordu. îster istemez içimi, nerdeyse sarhoşluk kcrtesindc bir se- vinç kapladı. Belki de, tanımlanamayacak bir özeürlük duyglısu!.. Istanbul'a, açıkça kaçarak gelmiştim. Hak- kımda eğer herhangi bir ceza verilseydi, bil- nıiyorum nc yapardım? Nerde kalır, nereye gider ya da ne yapardım? Neyle yaşayabilir ditn? Artık yeni bir yıl (1974 yılı) başlıyordu. Utanç Çağı, acaba sona erecek miydi? Ne tu- haf, şubatın ilk günlerinin birinde, sanki her- kesle alay edcrccsinc Çctin Altan'ın bir yazısı yayımlandı: "Bir Yüce Divan Anısı"! Dış dünyayla ilk ilişki, Siirt millctvckili Abdülkerim Zilan'la gerçekleşen öğle yeme- ğiyle kurulmuş oldu. Yemekte, Zilan'la birlik- te, TÜTED Başkanı -rahmetli- îlhan Baysal da vardı! Bu benim, Zilan'la ilk tanışmamdı. Sonra da, hep sürdü gitti. Şubatta, ilk denememi CBarselona'da 1 Mayıs) îstanbul'da çıkan Soyut dergisinc yol- ladım. Aynı ay, Ankara'da, yine bir dizi görüşjne: Mustafa Ekmekçi, Tahsin Saraç, Öner Üna- lan, Ahmet Say, Onat Kutlar, Rana Cabbar, Yılmaz Onay, Kcmal Bisalman; sonra Mülki- yeliler Birliği'nde Cemal Süreya ve Ali Püs- küllüoğlu'yla toplantılar... Baymdırhk Bakanlığı'nda Bakan'ın danış- manıyla Erol lmre'nin de katıldığı bir başka toplantı. İki hafta sonra, doğrudan Bakan'la ikili görüşmc. Artık eski bir dostun mühendislik büro- sunda (SEPAG) çalışıyorum. Mart sonunda, Prof. Kenan Bulutoğlu ve ağabeyi îbrahim Bulutoğlu SEPAG'ı ziyarete geldiler. Isviçreli Dürrenmatt'ı okumayı sürdürüyo- rum: Yargıç ve Celladıl Türk Dil Kurumu. Akşam Salim Şengil, Er- dal Öz vc Özdcmir încc Uc karşılaşma. Birkaç gün sonra, TDK Kurultayı. Kurultay'da îsmet Zeki Eyüboğlu beni Sami Karaören'lc tanış- tırdı. Ardından Dağlarca ve Oktay Akbal'la birliktelik. Öğleyin de, Cemal Süreya, Osman Bolulu ve Erdal Öz'le bir arada yencn ycmck. Gece, tek başıma, kırkıncı yılımı kutîadım. Artık ne cezaevi var, ne de bir dost yanıba- şımda! 19 Temmuz akşamı, Mülkiyeliler Birliği'nin bahçesinde karşılaştığım Uğur Mumcu, beni evine çağırdı. Gittik. Oraya gclen bir tclefona göre, kimi haberler hükümetçe çıkarılmış ak- şam haberlerinden, dolayısıyla okunmamış. Söz konusu siyasal durum nedeniyle Uğur'un evinden erken ayrıldım. Ağustos sonu. îstanbul'dan beni ziyarete gelcn babamla birlikteyim. Onu, o dönüş ge- cesinde, sokak lambasının sarı ışığında yor- gun, yıpranmış ve de uykusuz bcdcninin Ol- gunlar Sokağı'nın ufkuna çizilmiş gördüm." 12 Mart Günleri/ Uğur Kökden/ Yapı Kre- di Yayınları/ 256 s. GUNIŞIGI KİTAPLIĞI KÜÇÜK KORSAN IŞBAŞINDA Christine Ntatllnger HkKltapl» Rosimleyen Thomas M. Mullor Türkçe yayın editörü MûrenBeykan Tûrkçesl Mlne Kazmaoğlu Grafik tasarım Suzan Aral Çocuklar soruyor, Christine Nöstlinger yazıyor: llle de ailemin istediği işi mi yapmak zorundayım? Yaşamı, çocuklann ve gençlerin gözünden bayarıyla Işleyen Christine Nöstllnger, ilk kez bir re»imli OykOtûyle OümsıOı Kitaplıflı'nda. Ebeveynlerin çocuklardan beklentilerinfn, bazen çocuKların hayal ve yeteneklerinden ne denfi uzak olabilecefllni duru ve akıcı bir üalupla anlatan kitap, yayama illşkin zengin ipuçları içeriyor. Boyu bir metreyi geçeli beri Leo, babasının korsan gemisinde seferlere katılabiliyor. Elbette, babasının en büyük arzusu Leo'nun da onun gibi kaptan olması. Ama, Leo'nun gönlünde bambaşka bir meslek yatıyor... Türkçe'de Christine Nöstlinger kitapları. Bütün kitaplarımı fW aldtğl Gür 2009 Kataloğu'muz çıktı! günışığı www.gunısıgıkıtaplıgı.com hirapiığı - ! • Profilo Plaza, Cemal Sahir Sok. 26/28 B3 Mecidiyeköy 3-1387 Istanbul T: 0212 212 99 73 F: 0212 217 91 74 E: infoopjnisiyikilapligi.com C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 2 1 S AYFA 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle