20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B 10 EYLÜL 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] [email protected] Vergi rekortmeni Aydõn Doğan’a kesilen 3.7 milyar liralõk fatura, yurtiçinde ve yurtdõşõnda geniş yankõ buldu Ceza yabancõ sermayeyi de ürküttü Ekonomi Servisi - Maliye Bakanlõğõ’nõn Doğan Yayõn Holding’e bağlõ şirketlerin his- se değişim işlemlerini, alõm satõm işlemi ya- põlmõş gibi değerlendirerek 3 milyar 755 mil- yon liralõk yeni bir vergi cezasõ kesmesi, yur- tiçinde ve yurtdõşõnda geniş yankõ buldu. Maliye’nin, Türkiye’de yerleşik şirketlerden hisse alan yabancõlar başta olmak üzere iş dünyasõnda oldukça yaygõn bir uygulama olan hisse devri işlemleri üzerinde yaptõ- ğõ son yorum, benzeri işlemleri gerçek- leştirmiş çok sayõda şirkette endişe yarat- tõ. Özellikle yabancõ şirketlerde ortaya çõ- kan tedirginlik, yabancõ basõna da yansõdõ. Dünü kendi aralarõnda yoğun istişarelerle geçiren iş dünyasõnõn çeşitli kuruluşlarõ da tepkinin ne şekilde dile getirileceğini tar- tõşõyorlar. Yabancõ sermayenin hoşnutsuzluğu konu- sundaki ilk önemli sinyal de ünlü Financi- al Times’õn dünkü sayõsõnda yer aldõ. Ga- zetenin Türkiye muhabiri Delphine Stra- uss’õn haberinde, 2.5 milyar dolarlõk ceza- nõn Doğan Gurubu için güçlü bir darbe oluşturduğu belirti- lerek “Bu ceza, ül- kenin yabancı yatırımcılar ara- sındaki imajını zedeleyebilecek siyasi müdahaleye ilişkin soru işaretlerini de ya- ratıyor” diye değerlendirildi. Ceza tutarõnõn, Doğan Holding ve Doğan Ya- yõn’õn toplam piyasa değerinin beşte dördünü aştõğõna dikkat çekilen haberde, grubun ge- çen martta da 900 milyon liralõk ceza gör- düğü hatõrlatõlarak son cezanõn duyurulma- sõ üzerine her iki şirketteki hisselerin yüz- de 20 oranõnda değer kaybettiği belirtildi. Aydın Doğan’a bağlõ gazete grubunun bir yolsuzluk skandalõ (Deniz Feneri olayõ kas- tediliyor) ile ilgili haberleri nedeniyle ge- çen sonbaharda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile giderek gerginleşen bir tar- tõşmaya girdiği yolundaki hatõrlatmalara da yer veren gazete haberinde, Başbakan Er- doğan’õn, Doğan Grubu’na yönelik ağõr ifa- delerinin, Brüksel’de “AB adayı bir ül- kedeki medya özgürlüğüne ilişkin kay- gılar yarattığı” da belirtildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Baş- kanõ Deniz Baykal, Doğan Grubu’na 3 milyar 755 milyon liralõk vergi cezasõnõ “zulüm ve rejim sorunu” olarak nitelendirdi. Baykal, dün dü- zenlediği basõn toplantõsõnda konuyla ilgi- li olarak şu değerlendirmeleri yaptõ:  Bu uygulamanõn muhatabõ sadece bu mali cezanõn hedefi olarak seçilen insanlar ve grup değildir. Bunun hedefi, demokrasi- nin, hukuk devletinin bizatihi kendisidir. Medya uzun süreden beri zaten bu baskõnõn he- defidir. Yõldõrõlmõş, sindirilmiş, sesi çõkamaz hale ge- tirilmiş, yapõsõ değiştirilmiş, satõn alõnmõş, susturul- muştur ama öyle anlaşõlõyor ki hâlâ fevkalade mütevazõ ölçülerde bağõmsõz anlayõşõnõ sürdürme çabasõnda, ni- yetinde olan kuruluşlara karşõ kararlõ bir sindirme poli- tikasõ uygulanacaktõr.  Türkiye’de en çok vergi veren bir kuruluşa, dünyada da örneği ve benzeri kolayca gözükmeyen milyarlarca do- larlõk bir ceza uygulamasõ gerçekten hiçbir teknik anla- yõşla, hukuki vergi mülahazasõyla izah edilemez. Bunun altõnda sindirme çabasõnõn yattõğõ çok açõk ve nettir.  Hükümetin yolu yol değil, gidişi gidiş değildir. Herkesi yõldõrma, tutsak alma, emir kumanda içinde sokma ça- basõdõr. Bu bir zulümdür, bu bir baskõ rejimi arayõşõnõn ifadesidir. Konu, onun, bunun, filan grubun, falan ga- zetenin meselesi olarak değerlendirilmemeli. Buna kar- şõ tepkiyi herkes el birliğiyle göstermeli.  Tablo ortada. Teker teker toplumun tüm kesimleri si- yasi hegemonyanõn kontrolüne sokulmak isteniyor. Ve Türkiye de bunu seyrediyor, çok acõ bir tablo. Yargõ he- defte, medya zaten gitmiş, bu son çõrpõnõşlarõ. Askerler bir süre önce aynõ mücadelenin muhatabõ haline gel- mişlerdi. Bu herkesin ortak sorunudur, elbirliğiyle buna hayõr dememiz lazõmdõr.  Gelen süreci bütün nitelikleriyle kavrayacaksõnõz, fark edeceksiniz. Ama gene de o sürecin sizi himaye etmesi için şirinlikler yapacaksõnõz, taklalar atacaksõnõz, göze gir- meye çalõşacaksõnõz ve ondan sonra gene güm diye bu olacak. Buradan da alõnmasõ gereken dersler vardõr. Yandaş medya yaratılıyor  CHP Genel Saymanõ Mustafa Özyürek de 3.7 milyar liralõk vergi cezasõnõn hukuk dõ- şõ ve keyfi olduğunu ifade ederek “Bütün medyayı yandaş medya haline getirme- ye uğraşmak, farklı görüşleri susturmak faşizmdir. AKP hızla faşizme doğru git- mektedir” dedi. İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Rüşvetin Belgesi: Sel Ceza hukuku, birebir suçlu-cezalandırma, yargılama ilişkileri içinde rüşvetin belgesini bulmak elbette kolay değil. Doğa yasaları, çevre koruma, yağmalama, talan düzeni içindeki rüşvetin belgeleri ise kör kör parmağım gözüne şeklinde gözümüze sokuluyor. Nerede ken- tleşmeye, doğaya aykırı rant yaratma, doğanın yağma- lanması olgusu varsa, orada ranttan yararlanan vatan- daştan, belediyeye, siyasi erke uzanan rüşvet ağı var. İki kere ikinin dört etmesi, matematiksel sonuç gibi tar- tışılmaz bir gerçek bu.. Gerçi siyasal İslamcılar büyük depremde Tanrı’nın din- sizler, yarı çıplak denize girenleri cezalandırdığı biçiminde siyaset yapıp bir başka siyasi rant bile elde etmişlerdi. Depremin doğal felaket olmanın ötesindeki boyutundan, kentleşme, sanayileşme, imar cinayetleri bağlantılı çıkar, rant zincirinden, rüşvetten pay alanlar göz göre göre, bi- line biline hesap vermediler. Rüşvetten pay almış olsun olmasın, pay almaya teşne seçmen kültürü, rüşvetin vur- guncularından, siyasal sorumluları başta hesap sormadı, soramadı. Rüşvetin belgesi olan deprem felaketinden, rüşvete son vermeye, insanca düzen kurmaya yönelik önlemler alınması dersleri çıkarılamadı gitti. Şimdilerde, imar vurgununun doğal afet olan depre- mi nasıl bir cinayete dönüştürebileceğinin bilgileri ile ken- dini uzmanlarından donanımlı sanan ben bile Avcılar ana- yolundan geçerken kendi kendime aptal aptal söylenip duruyorum: “İlgili mühendislik dallarının uzmanlarından oluşan ekip- lerle büyük depremin yıkımları üzerinde dolaşıp durup bi- limsel verileri dinlerken nerede ise ezberlemiştim. De- mirden, çimentodan, malzemeden çalmanın, yanlış projelendirmelerin, daha fazla inşaat alanı kazanmaya yö- nelik hilelerin ürünleri yıkımlar, bir ayak... Yapılaşmanın, rantın, apaçık belediyeler yönetimleri, iktidar erkinin tü- mü ile paylaşılan rant yaratmanın, rüşvetin karşılığı çar- pık kentleşmeler, betonlaşma, sanayileşmenin, güvenli olmayan zeminler, tarlalar, fay hatları üzerinde bina yüks- letmenin ürünleri ve rüşvetin karşılığı deprem cinayetle- ri belgeleri bir başka ayak.” Hiç değilse depremin vurduğu, tamamen yıkılmamış binalar üzerinden yeni cinayetlere kapı açılmasaydı. Dep- remin dayanıklılığını kırdığı binaların onarılması hem çok pahalı hem de güvenliksiz. Yıkılıp yenilerinin, bilimsel öl- çeklerle yeniden yapılmaları en ucuz, en güvenlikli yol. Avcılar’da, Fatih’te, Adapazarı’nda çatlaklar yama- nıp üzerleri sıva, boyalarla kapatılmış o kadar çok ya- pı var ki... Bu konuya kafayı takmış biri olarak ben bi- le hangilerinin yeni inşaat, hangilerinin sıvanmış bo- yanmış, çok daha hafif bir depremde yıkılmaya mahkûm binalar olduklarını ayıramıyorum. Bu sonuç rüşvetin, seçmeni, belediyesi, iktidar erki ile cinayet suçu işlemenin belgesi değil mi? En sıradan bir dep- remde yıkılacak bu binalarda öleceklerin günahını kim ödeyecek, hesabını kim verecek?.. Siyasal İslamcıların rüşvetin yeni belgesi sel karşısında suçlayabilecekleri dinsiz zındıklar yok. Mübarek rama- zan ayında Başbakanımız dahil uzun soluklu AKP be- lediyelerinin yönetimlerinin, iktidar erkinin elinde büyü- müş İstanbul’un yerleşim merkezlerine yaşanan bu büyük rüşvetin belgesi sel felaketinin hesabı kimden so- rulacak? Bütün dünyanın, en çok zengin kuzeyliler, em- peryal çıkar düzeninin ağababalarının sorumlu oldukla- rı doğa dengelerinin bozulması, iklim değişiklikleri, ya- ni metrekareye düşen yağış miktarının çok fazla olma- sı, siyasal İslamcıların deyimi ile “Allah’ın işi, takdiri” en kabul görür mazeret, gerekçe... Medya yerleşim merkezi İkitelli’ye ruhsat vermemek için direnen Nurettin Sözen’in nasıl kara listeye alındı- ğı, belediye başkanı olarak ilk işi bu ruhsatsız yerleşime ruhsat vermek olan Erdoğan’ın ise yere göğe konulmadığı günleri anımsıyorum. Tabii çok daha küçük yağışlarda medya merkezimizin nasıl daha önceleri de sular altın- da kaldığını da... Günümüz iktidar erkinin sözcüleri va- limiz, belediye başkanımız metrekareye çok kısa zamanda düşen büyük yağış miktarından kapı açıyorlar, yapılmış dere yatakları ıslah çalışmaları ile savunmalarını sürdü- rüyorlar. Tamam da iktidar erkinin övünç kaynağı Ba- şakşehir, en yeni yerleşim merkezlerinden biri, neden bu halde? Deniz kıyısında bile su denize kavuşamayıp ev- leri yıkıyor; yüzlerce, binlerce aracın yanında dev ağır- lıklı fabrika, inşaat malzemelerini sürüklüyor? Uzmanların yanıtları çok net, basit, yalın... Metreka- reye yağan suyu emecek toprak yok. Islah edilmiş de- reyatakları, yeşil alansız betonlaşma yığınları, karayol- ları, suyu emecek tüm altyapıları ile bu suyu çekeme- yince, hızla etrafa püskürtme görevi yapıyorlar. Birkaç dakikalık yağışta dereyatakları çevresi, beton yığını ken- tleşme alanları, anacaddeleri sel alanlarına dönüşmüş oluyor. Çarpık kentleşme, sanayileşme yeraltı sularını hızla tüketip çökmelere yol açınca, işte Trakya’da ya- şananın benzeri, doğanın başkaldırısı, isyanı, sel fale- ketleri yaşanıyor... Sel, deprem gibi, hesabını sorama- sak da rüşvetin belgesi oluyor... Makineciler 50 milyar dolarlık ihracata hazır Ekonomi Servisi - Makine Tanõtõm Grubu Eşbaşkanõ Adnan Dalgakı- ran, Türk makinecileri olarak dõş pa- zarlarda güçlü bir biçimde rekabet et- melerini sağlayacak Ar-Ge deste- ğiyle 50 milyar dolarlõk ihracata ha- zõr olduklarõnõ söyledi. Türkiye’nin teknoloji üretme nokta- sõndaki eksikliğinin krizde kendilerini etkilediğini net bir şekilde gördükle- rini ifade eden Dalgakõran, “Avru- pa’nın 6. büyük makine üreticisi- yiz. Türk makine sektörü, Türki- ye’nin toplam ihracatından yakla- şık yüzde 10 pay almakta ve bu pa- yı her geçen yıl artmaktadır” dedi. Makine sektörünün 24 milyar dolar- lõk ithalat ve 11 milyar dolarlõk ihra- cat yaptõğõnõ anlatan Dalgakõran, “24 milyar dolarlık ithalatın yüzde 70’ini bu ülkede ürettiğimiz halde ithal ediyoruz. AB ülkelerinin üret- tiği makine değeri 800 milyar do- lardır. AB ülkelerinde 25 bin üre- tici var. Biz 25 milyar dolarlık üretimi 20 bin üreticiyle yapıyoruz” şeklinde konuştu. Dalgakõran, Türkiye’de teknoloji üre- timinin stratejik bir temele oturtul- masõ, Ar-Ge konusundaki teşvik ve desteklerin ileri boyutlara taşõnmasõ, Türkiye’nin Patagonya olmaktan çõ- karõlmasõ ve Türkiye’ye giren ithal ürünlerle ilgili ciddi bir standardi- zasyon mekanizmasõ kurulmasõ ge- rektiğini söyledi. Rusya ihracatında hedef büyüdü Hazõr giyimci, ruble ile ticaretten umutlu. İTKİB Başkanõ Tanrõverdi, kõsa sürede 5 milyar dolarlõk ihracatõ yakalayacaklarõnõ söylerken Garanti Bankasõ, dört yõlda toplam 1.35 milyar rublelik para transferine aracõlõk ettiğini açõkladõ. MOSKOVA (Cumhuriyet) - Rusya Başbakanõ Vladimir Putin’in Türkiye zi- yareti hem gerilen ilişkileri yumuşattõ hem de iki ülke arasõndaki ticarerin ruble ile ya- põlmasõna imkân verdi. Bu kapsamda Mos- kova’ya çõkarma yapan İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçõ Birlikleri (İTKİB), bu ülkeye beş yõl içinde 5 milyar dolarlõk bir ihracat hedefi koydu. Şu anda iki ülke arasõnda hazõr giyim sektöründe 260 mil- yon dolarlõk bir ticaret hacminin olduğu- nu söyleyen İTKİB Başkanõ Hikmet Tan- rıverdi, ruble ile ticaretin başlamasõnõn ar- dõndan bu hedefe kõsa sürede ulaşacakla- rõnõ belirtti. Gelinen noktayõ ‘tarihi bir başarı’ di- ye nitelendiren İTKİB Başkanõ Hikmet Tanrõverdi, daha yüksek bir ticari hacmin yakalanabilmesi için Türk ve Rus işa- damlarõnõn önünde hiçbir mazaretin kal- madõğõna dikkat çekti. Krizle birlikte Rus- ya’ya yapõlan tekstil ticaretinin yüzde 51 düştüğünü ifade eden Tanrõverdi, rubleye geçişle birlikte 2010’u büyük bir sõçrama dönemi olarak gördüklerini kaydetti. Tan- rõverdi, “Kriz çıktığı zaman Ruslardan yaklaşık 1.3 milyar dolarımızı tahsil edemedik. Bize, yeterli miktarda do- lar rezervine sahip olmadıklarını ifa- de ettiler. Bunun yanında rubleyi de dolara çevirmenin zor olduğu dile getirildi. Ancak biz, kendi paralarıy- la ödeme yapmalarında bir sakınca ol- madığını dile getirdik. Sonuçta devlet er- kânımızın girişimi sonucunda buna im- kân verildi. Artık Ruslar Türk mallarını ruble ile direkt alabilecekler” dedi. İTKİB Başkanlığında Rubleyle ticareti yaygınlaştırmak için başlatılan kampanyayla 5 bin şirkete ‘Rub- le kabul ediyorum’ afişleri asılacak. Kampanya ile Çin’e kaptırılan şirketlerin kazanılması amaçlanıyor. Ruble ile teminat da verilebilecek R uble kullanõmõ Türkiye ile Rusya arasõnda- ki turizm sektörüne büyük bir canlõlõk geti- recek. Buradan Türk ekonomisine 2.5 mil- yar dolar girdi sağlamasõ bekenirken Rub- le kullanõmõn artmasõnõn ardõn- dan Romanya ve Polonya’nõn para birimleriyle de Türki- ye’de ticaret yapõlmasõ için girişimlere hõz verilecek. Garanti Bankasõ başta olmak üzere 5 büyük ban- ka ruble için tüm altyapõ- larõnõ oluşturdu. Garanti Bankasõ Ko- ordinatörü İlker Yavaş, bankanõn tüm şubelerinin rubleyi otomatik olarak ta- nõğõnõ ve ticari işlemlerin rahatlõkla yapõlabildiğini kay- detti. Bundan sonra ruble üze- rinde teminat mektubu da kabul edildiğinin altõnõ çi- zen Yavaş, yabancõ yatõrõmcõlarõn rahatlõkla ticaret ya- pabilmeleri için de bankalarõndan rahatlõkla hesap aça- bileceklerine dikkat çekti. Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi Halil Akıncı ise gümrüklerde yeni sorunlarla karşõlaşõlmamasõ için işa- damlarõnõn kendileriyle sürekli diyalog içinde olma- sõnõ istedi. İTKİB bünyesinde faaliyet gösteren 33 firma, Moskova’da Collection Premiere Moscow (CPM) fua- rõna katõldõ. 6-9 Eylül’de devam eden fuar kapsamõnda, bayan dõş giyim, erkek giyim, çocuk giyim, iç giyim, aksesuvar gibi alanlarda stant açtõlar. Fuara, Avusturya, Beyaz Rusya, Belçika, Brezilya, Bulgaristan, Kanada, Çin, Hõrvatistan, Çek Cumhu- riyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Al- manya, Yunanistan, Hindistan, İrlanda, İtalya, Hol- landa, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya, Sõrbistan, Slovenya, İspanya, İsviçre, Türkiye, İngiltere ve ABD’den yüzlerce firma katõldõ. Türkiye ile Rusya arasõndaki 260 milyon dolarlõk ticaret hacminin artmasõ bekleniyor  Yabancõ sermayenin hoşnutsuzluğu konusundaki ilk önemli sinyal ünlü Financial Times’õn dünkü sayõsõnda yer aldõ. Gazete ceza hakkõnda “Ülkenin yabancõ yatõrõmcõlar arasõndaki imajõnõ zedeleyebilecek siyasi müdahaleye ilişkin soru işaretlerini de yaratõyor” diye yazdõ.  Doğan Grubu’nu da üstü kapalõ eleştiren CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal, “Bu bir rejim sorunudur” diyerek medya kuruluşlarõnõ kendi aralarõndaki tartõşmalarõ bir kenara bõrakarak bu uygulamaya karşõ tepki göstermeye çağõrdõ.  CHP Genel Saymanõ Mustafa Özyürek de 3 milyar 755 milyon liralõk vergi cezasõnõn, Maliye Bakanlõğõ’nõn tebliğ ve muktezalarõna uygun yapõlan işlerde ceza kesilemeyeceği yönündeki yasalarda yer alan açõk hükme aykõrõ olduğunu dile getirdi. BAYKAL: BU BİR SİNDİRME POLİTİKASIDIR Doğan Yayõn Holding, Maliye Bakanlõğõ’nõn cezaya konu grup şirketlerini “işleyen rutin sürecin parçasõ olarak” tarhiyat öncesi uzlaşmaya davet ettiğini açõkladõ. Doğan Yayõn’dan yapõlan açõklamada doğrudan ve dolaylõ bağlõ ortaklõklarõ Doğan TV Holding AŞ, D Yapõm Reklamcõlõk ve Dağõtõm AŞ, Doğan Prodüksiyon Hizmetleri AŞ ile Alp Görsel İletişim Hizmetleri AŞ’nin 2005, 2006 ve 2007 hesap dönemlerine ait vergi inceleme raporlarõ ile ilgili olarak, söz konusu Vergi İnceleme Raporlarõ’nda yer alan tüm iddialara karşõ, uzlaşma dahil, her türlü yasal hakkõn adõ geçen bağlõ ortaklõklar tarafõndan kullanõlacağõnõn daha önce kamuya açõklandõğõ hatõrlatõldõ. UZLAŞMAYA DAVET ETTİ FT: DOĞAN GRUBU’NA GÜÇLÜ BİR DARBEDİR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle