18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada Bir yanda, BTC tam bir hayaldir. Bunun yaşama ge- çeceği yok. Türkiye oyuncak haline geldi, diyenler... BTC ile ilgili bölge liderlerinin ve küresel güç tem- silcilerinin kaç kez bir araya gelip imza attığını say- madım ama, o anlaşma metinleri yan yana konsa Ba- kû’dan Ceyhan’a yol olur desek abartmış olmayız. Sonunda BTC yaşama geçti. Sadece Türkiye’de 3 cumhurbaşkanı, 10 kadar hükümet eskitti. Hatta iliş- kin paylar defalarca değişti. Unutmamak gerekir ki, Azerbaycan’da Elçibey’in devrilmesinde başlıca et- kenlerden biri BTC’nin paylaşımıydı. Nabucco projesi için şu söylenebilir: Çok bilinenli denklem! Projenin çok tarafı var. Her tarafın ötekiyle ilgili kar- şıt görüşleri biliniyor. Ancak kimse projenin tümüy- le dışında olmak istemiyor. Projeye göre, Türkmenistan, İran ve Azerbay- can’ın doğalgazı borularla Türkiye üzerinde birleşti- rilecek; Bulgaristan, Romanya, Macaristan üzerinden Avusturya’ya kadar uzanacak. Bu projenin ülkesel ve şirketsel olarak çok tarafı var. Konu özellikle enerji olunca ülke politikalarıyla şirket politikaları sık çakışıyor ya da çatışıyor! Bu çakışma ve çatışmalar beraberinde yeni den- geler oluşturuyor. Nabucco’da da benzer durumları görüyoruz, da- ha çok göreceğiz. Görünen çakışma-çatışma tartışması Rusya ile ABD arasında. Rusya, “Ben yoksam boru hattına gaz da yok. Siz boruyu döşeyin, ama içine gaz girmez” diyor. ABD, “İran işin içinde olamaz. O olursa boruları de- ğişiriz. Planları ona göre yapın” diyor. AB, “Ben enerjide Rusya’ya bağımlı kalmak iste- miyorum. Nabucco iyi olur ama, pürüzleriyle ben uğ- raşamam” diyor. ABD bölgedeki tüm enerji politikalarının içinde ol- mak isteyecek. Rusya vanayı elden bırakmamak için her şeyi ya- pacak. AB büyük bir tüketici olarak devreden hiç çıkma- yacak. Bu ortamda Nabucco yaşama geçer ama, ilan edil- diği gibi 2014’te bitmez, en az 3 hükümet eskitir. Konuya Türkiye açısından dönersek... Gazetelerin bakışı ikiye ayrılıyor... İmzadan önce, imzadan sonra... 13 Temmuz Pazartesi günü atılan imzaya kadar ge- nel yaklaşım şuydu: - Asrın projesi. - AB’ye giriyoruz. - Enerji devi oluyoruz. İmzadan sonra başlıklar şuna döndü: - Nabucco hülle mi? - Boru var gaz yok. Bir bakıma her iki ucun da haklılık payı var. Biz Türk- ler, hemen her konuda uçtan uca, sürüklendiğimiz için işin ortasını bulmakta zorlanıyoruz. Bir de konunun bütününe bakmak yerine tek tek olaylarla ilgileniyo- ruz. Zira, BTC ile Nabucco birbirinden çok farklı olay- lar gibi duruyor. Oysa Türkiye 21. yüzyıl enerji poli- tikalarına stratejik bir bütünlük içinde bakabilseydi, daha kazançlı bir konumda olurdu. Örneğin; Nabucco’da “koridor” konumunda ol- duğumuzu ilan ediyoruz. Nedir koridor? Geçmeye yarayan dar ve uzun aralık! Böyle bir ülke olmayı kabul ettiğimiz an, hükmü- nüz koridor kadar olur. Coğrafi konumuna bakıldığında Türkiye sadece do- ğu-batı değil, kuzey-güney “geçişinin” de merkezinde. Bu anlamda Türkiye, koridor değil merkez ülke ko- numundadır. Tabii kullanmasını, değerlendirmesini bilene! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Ergenekon savcısı Zekeriya Öz emekli orge- nerallere göstermediği ilgiyi Hilmi Özkök’ten esirgemedi. İfadesini almak için İstanbul’a çağırmadı. Öz- kök’ün emekliliğini geçirdiği İzmir’e gitti. Hilmi Özkök’ün özelliği neydi ki bu kadar özen ve saygı ondan esirgenmiyor? Elbette bir neden veya nedenler var. Örneğin Genelkurmay Başkanlığı görevinde iken kulislerde AKP hükümeti ve önde gidenleriyle “şiir gibi ilişki kurmakla” eleştirilen bir asker olması. Başbakan RTE’nin “hocam” diye hitap ettiği… görevinden ayrılırken ziyaret ettiği zamanın TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın ağlayarak uğurladığı es- ki Genelkurmay Başkanı! Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek’in günlükleri yayımlandıktan sonra başla- yan darbe tartışmalarında Hilmi Özkök adı kimi ir- delemelere karıştı. Fakat Özkök, 2003 yılındaki darbe söylentile- rine yumuşak, kaypak, her anlama gelebilecek açıklamalarla adının karıştırılmasını engelledi. Yandaş medyanın, asker düşmanlarının ya- yımladığı haber ve yorumlarla yeni bir rütbe ka- zandı: Darbeyi engelleyen, demokrat komutan! Ergenekon savcısı, Özden Örnek’in günlükle- rine dayanarak darbe söylentilerine adı karışan dört kuvvet komutanının ifadesine başvuracağı (hat- ta başvurması gerektiği) kimi medyada geniş bi- çimde yer alırken; sorumlu olanlar arasında Hil- mi Özkök adına rastlanmadı. Komutanlar suçlandı ama başlarındaki komu- tan, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, sorum- luluktan ayrı tutuldu. Aylarca önce Güncel’de şayet komutanlar suçlanıyorsa, onlarla birlikte Özkök’ün de sor- gulanmasının zorunlu olduğu, üstelik Genelkur- may Başkanı’nın kuvvet komutanları hakkında ola- yı bildiği halde zamanında soruşturma açmaya- rak görevini ihmalle suçlanması gerektiği yazıldı. Ne Özkök’ten ne de savcılıktan bir açıklama, bir yalanlama çıktı. Aylarca sustu Özkök ve -Milliyet’teki yalanlan- mayan habere göre- el bebek gül bebek mua- melesi gördüğü Ergenekon savcısı Öz’e, İz- mir’de verdiği ifadede: “Ayışığı ve Yakamoz konularını biliyordum. Bil- gi geliyordu, ancak delil bulamadığım için işlem yapmadım” dedi. Dedi ama doğruları söylemedi. Olayları kendi le- hine saptırdı. Olayları “Bilmiyor” denilemez. “Gelen bilgileri” belgeleyemedi de denilemez. Zira olayların içinde yaşadığı, komutanlarla birlikte olduğu, onları dinlediği ve konuştuğu belgelendi: “… 3 Aralık 2003… Genkur. Bşk.lığında YAŞ (Yüksek Askeri Şûra Hazırlık toplantısı (….) Önce Genelkurmay bize pazartesi günü yaptıkları tak- dimin ayrıntısını yaptılar ve Genelkurmay Başka- nı sonra en kıdemsizden başlamak üzere tüm ka- tılanlara söz verdi. Söz alanların ifade ettikleri ko- nular sırası ile ve özet olarak aşağıdadır… (Kimi ko- mutanların söylemlerinin özetinden sonra) Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman: ‘Söylenecekler söylendi. Kendimi suçlu hisse- diyorum. (Genelkurmay Başkanı bu söz üzerine neden kendini yalnız sorumlu hissediyorsun diye sordu.) Yalnız kendim değil, siz de benim kadar suçlusunuz. Buradaki diğer arkadaşların sorum- luluğu bizden sonra gelir. Benim önerim hemen ve gecikmeksiz eylem planına başlamak. Se- çimden önce muhtıra vermeliyiz.’ Genelkurmay Başkanı: Teşekkür ederim. Ben yüzde sekseni ile aynı fikirdeyim. Ama katılmadı- ğım noktalar var. Muhtıra vermeye niyetim yok.” (Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’in gün- lüklerinden. Nokta Dergisi-Sayfa: 20-21) Varsa bir sorumluluk, komutanlar kadar sorumlu Hilmi Özkök; sorumluluktan sıyrılmak için savcı- ya “Bilgim vardı, delil bulamadığım için işlem ya- pamadım” diyor. “Bu ifade bir Genelkurmay Başkanı’na, bir or- generale, bir komutana, bir subaya yakışmıyor. Ge- nelkurmay Başkanı böyle bir durumda ‘delil’ ara- maz; TSK’deki yetkili makamları harekete geçirir. Genelkurmay Başkanı ‘delilini bulamadığı’ kuş- kulu bir darbe girişiminden yıllar sonra bu ağızla konuşursa etik olmaz, askerliğe yakışmaz, komu- tanlığa yakışmaz.” (İlhan Selçuk - 29 Temmuz 2009 - Pencere kö- şesindeki “Her Genelkurmay Başkanı Komutan De- ğildir” başlıklı yazısından). [email protected] İstanbul B 30 Edirne B 32 Kocaeli B 30 Çanakkale B 31 İzmir B 33 Manisa B 34 Aydın B 38 Denizli B 37 Zonguldak B 26 Sinop B 27 Samsun PB 26 Trabzon Y 25 Giresun Y 26 Ankara B 31 Eskişehir B 29 Konya B 29 Sıvas B 26 Antalya A 39 Adana A 35 Mersin A 34 Diyarbakır A 39 Şanlıurfa A 39 Mardin A 35 Siirt A 38 Hakkâri B 29 Van B 27 Kars PB 24 Oslo Y 20 Helsinki Y 19 Stockholm Y 23 Londra B 20 Amsterdam Y 19 Brüksel Y 20 Paris PB 21 Bonn PB 20 Münih Y 30 Berlin Y 26 Budapeşte PB 35 Madrid A 38 Viyana Y 28 Belgrad B 32 Sofya PB 29 Roma B 27 Atina A 31 Zürih Y 24 Moskova PB 26 Aşkabat B 34 Astana Y 21 Taşkent A 41 Bakû PB 26 Bişkek A 34 Tiflis PB 30 Kahire A 34 Şam A 36 Ülkemizin kuzeydoğu ke- simleri parçalı ve çok bulutlu, Doğu Karade- niz kıyıları Ordu çevrele- ri aralıklı sağanak yağış- lı diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Rüzgâr kuzey ve kuzeydoğudan ülkenin güneydoğusun- da kuzeybatıdan hafif ara sıra orta kuvvette esecek. Hava sıcaklığın- da önemli bir değişiklik olmayacak. SAYFA CUMHURİYET 30 TEMMUZ 2009 PERŞEMBE 8 HABERLERİN DEVAMI LEYLA TAVŞANOĞLU Okan Üniversitesi İstanbul Kurtköy yakõnla- rõnda 1999’da kurulan bir vakõf yükseköğretim kurumu. Kurucusu Gaziantepli bir işadamõ olan Bekir Okan. Bekir Okan Ankara Gazi Üniver- sitesi Matematik Bölümü’nü bitirmiş. Bir dev- let okulunda altõ ay süreyle matematik öğret- menliği yapmõş. 1971’de öğretmenlikten ayrõlõp Gaziantep’te ilk üniversiteye hazõrlõk dershane- sini kurmuş. Dershaneciliğin yanõnda müteah- hitlik yapmõş. Sonra sanayiciliğe girmiş. Beslen markasõyla makarna üretmiş. Okan Dõş Ticaret Şirketi’ni kurmuş. Bunun ardõndan turizme gir- miş. 1991’den beri Kazakistan’da taahhüt işle- rine girmiş. Başkent Astana’da pek çok önem- li binaya imza atmõş. Bunlarõn içinde Cumhur- başkanlõğõ konutu da varmõş. Okan Üniversitesi öğretim yaşamõna 2003- 2004 döneminde başlamõş. Üniversitenin bugün beş bin öğrencisi var. Bir öğrenci yurdu var. Ama bu yeterli olmadõğõ için bir yurt daha yapõlõyor. Bu yurtlarda kalan öğrenci sayõsõ da bu yõl bine çõkõyor. Okan Üniversitesi muazzam bir alan üze- rine kurulu. Her yõl üniversiteye yeni binalar ek- leniyor. Öğrencilerin sosyal faaliyetleri için de pek çok fõrsat bulunuyor. Kafeteryalarõ, lokan- talarõ, son derece modern bir spor ve vücut ge- liştirme merkezi var. Okan Üniversitesi’nin ana binasõnda Bekir Okan’la konuşuyoruz. Üniversitenin tarihçesini anlatõyor: “1980’li yıllarda kurduğumuz Eği- tim, Kültür, Spor Vakfı var. Vakıf Gazian- tep’e Beslen Basketbol Takımı’nı götürmüş- tü. O vakıf aracılığıyla okul, hastane yapı- yorduk. Öğrencilere karşılıksız burslar veri- yorduk. Sonra sadece sanayi tesisi kurmak- la olmuyor. Bu ülkemize başka hizmetler de götürmemiz lazım, diye düşündük. Dolayısıyla Türkiye’de olmayan bir üni- versite, bir dünya üniversitesi yapmaya ka- rar verdik. Dünya üniversitesi yapmak için de önce vizyonunuzun olması lazım.” Bekir Okan vizyonunu da şöyle açõklõyor: “Öncelikle kendine özgüveni olan, çağdaş, sosyal yönden kendisini geliştirmiş, girişim- ci ve en az iki dil bilecek kişi yetiştirmek. İn- gilizceyi çok iyi bilecek, bunun yanında baş- ka bir dil daha öğrenecek. Bu Rusça, Çince oldu. Biz laik, Atatürkçü bir üniversiteyiz. Ama Türkiye’de ilk kez bu yıl olmak üzere Arapça tercümanlık kursunu biz açıyoruz. Bu konuda Şam Üniversitesi’yle işbirliğimiz var. Üniversitemizin Fen Edebiyat, İdari İlim- ler, Mühendislik, Güzel Sanatlar ve Hukuk ol- mak üzere beş fakültesi, iki de yüksekokulu var. Yüksekokullar da dört yıllık Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu ve Meslek Yüksek- okulu. Güzel Sanatlar Fakültesi’nin sinema- televizyon bölümü de var.” Okan, dünya üniversitesi olmak için bütün bun- larõn yetmediğini vurguluyor ve diyor ki: “Ayrıca dünya ölçeğinde üniversitenin bir kampusa sahip olması lazım. Sadece derslikler yetmiyor. Kütüphane, öğrenci yurtları, sos- yal yaşam merkezi, spor kompleksleri de gerekli. Öğrenciler burada kendilerini geliş- tirip sosyalleşecekler. Örneğin squash, tenis, yüzme öğrenecek...” Bekir Okan, Okan Üniversitesi mezunlarõnõn mutlaka bütün dünyada iş bulabilmeleri, başta İn- gilizce olmak üzere yabancõ dilleri çok iyi bil- melerini hedeflediklerini, üzerine basa basa söylüyor. “Geçenlerde işbirliği yaptığımız Pekin Üni- versitesi tarafından heyet halinde Çin’e davet edildik. Çin’de Çinceyi yayma amacıyla ku- rulmuş olan bir devlet kurumu var. Orada üç üniversiteyle daha işbirliği anlaşmaları im- zaladık. Okan Üniversitesi Çin’le Türkiye iliş- kilerine çok katkı sağlayacak. O bağlamda bir Konfüçyüs Enstitüsü kuruyoruz.” İçinden geldiği ’68 kuşağõ gençleri olarak bir zamanlar ülke yönetimine talip olduklarõnõ an- latan Bekir Okan, şu önemli tespiti yapõyor: “Bu- gün gençlerimiz gelecekten biraz umutsuz. Çünkü istediği bölüme gidemiyor. Mezun ol- sa da iş bulamıyor. Onların umutlarını art- tırmamız gerekiyor. Umut olmadan hiçbir ye- re varılamaz. Onlara umut aşılıyoruz. Bunu da bir takım iş olanakları sağlayarak yapı- yoruz. ” Bekir Okan’a lisans programlarõnõn ücretleri- ni soruyorum. Yanõt şöyle: “On bin dolar se- viyesinde oluyor. Yüksek lisans ise 7 ile 12 bin dolar arasında değişiyor. En yükseği psikoloji bölümünde.” Üniversite kampusunu dolaşõrken ilginç bir heykel gözüme ilişiyor. Bunun kimin büstü ol- duğunu soruyorum. Aldõğõm yanõt gerçekten şa- şõrtõcõ: “Bu, ünlü Rus şair ve edebiyat ustası Aleksander Puşkin’in bronz büstü. Bunun de nedeni Okan Üniversitesi’nin ilk Rusça Mü- tercim Tercümanlık Bölümü’nü açmış olması. Heykeltıraşı çağdaş Rus heykeltıraşlarından Gregory Pototski. Bir kopyası da Puşkin’in bü- yükbabasının doğduğu ülke olan Etiyop- ya’da sergilenecek. Puşkin Türkiye’de aynı za- manda 1828’de sürgündeki asker arkadaş- larını görmek üzere Çarlık ordularıyla birlikte Erzurum’a yaptığı seyahat ile de biliniyor.” Okan Üniversitesi aynõ zamanda çevreye ve hayvanlara verdiği önemle de dikkatimi çekiyor. Çevre düzenlemesi özenle yapõlõyor. Ağaçsõz alanlar ağaçlandõrõlõyor. Bir de köpekleri... Hep- si aşõlõ ve bakõmlõ olan bu köpekler öğrencilerin ve öğretim üyelerinin maskotlarõ. Arada kö- peklerden çekinenler olduğu da varmõş. Ama söy- lenen şu: “Ne yapalım? Bunlar da bu üniver- sitenin bir parçası. Elimizden geldiğince on- lara en iyi şekilde bakmaya çalışıyoruz.” Bu da benim için bir artõ puan daha... ‘Gençlerin umutlarını arttırmamız gerekiyor’ OkanÜniversitesiMütevelliHeyetiBaşkanõBekirOkan:Birdünyaüniversitesiolmakamacõndayõz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ada- let Bakanlõğõ, Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün “Kayıp Trilyon” davasõndan yargõ- lanmasõna karar veren Sincan Ağõr Ceza Mahkemesi’nde baskõn gibi teftişe başladõ. Gül kararõnõ veren Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkemesi Başkanõ Osman Kaçmaz, rutin teftişlerini ge- çen yõl geçirdiklerini belirterek, “Yapılan tef- tişin normal olmadığını” söyledi. Adalet Ba- kanlõğõ ise Kaçmaz hakkõndaki incelemenin Gül kararõndan önce başlatõldõğõnõ açõkladõ. Adli yargõ kararnamesinde görev yeri de- ğiştirilerek daha üst bir göreve atanacağõ id- dialarõ gündeme gelen Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkemesi Başkanõ Osman Kaçmaz, yerinde kalõrken; krizin “çözülmesinin” hemen ar- dõndan Sincan Adliyesi’nde yeni bir gelişme yaşandõ. Adalet Bakanlõğõ’nca görevlendirilen 3 müfettiş Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkeme- si’ne “baskın” düzenledi. Başkan Kaç- maz’õn izinde olmasõ nedeniyle personelin de mahkeme dõşõna çõkõşõna izin verilmedi. Bu yolla mahkeme personelinin mahkeme baş- kanõna bilgi aktarmasõnõn engellenmesinin amaçlandõğõ savlandõ. Müfettişlerin, 1. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin karar kartonlarõnõ da in- celemeye aldõğõ öğrenildi. Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkemesi Başkanõ Osman Kaçmaz, rutin teftişlerini geçen yõl ge- çirdiklerini işaret ederek, “Yapılan teftişin normal olmadığını” vurguladõ. ‘Karardan önce başlatıldı’ Kaçmaz, “3 müfettiş inceleme yapıyor. İzinde olduğum için sebebini bilmiyorum. Olağan teftiş olup olmadığını bilmiyorum. Bizimle ilgili mi, değil mi onu da bilmiyo- rum” diye konuştu. Adalet Bakanlõğõ mü- fettişlerinin teftiş yaptõğõ Sincan’daki 1. Ağõr Ceza Mahkemesi, Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül hakkõnda Kayõp Trilyon davasõ kapsa- mõnda verdiği karar nedeniyle Cumhurbaşkanõ ve hükümetin hedefi haline gelmişti. Adalet Bakanlõğõ’ndan yapõlan açõklamada, bugün (dün) bazõ televizyon kanallarõ ve in- ternet haber sitelerinde Adalet Bakanlõğõ mü- fettişlerince, Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkeme- si Başkanõ Kaçmaz hakkõnda inceleme baş- latõldõğõ yönünde haberlerin yer aldõğõ belir- tildi. Açõklamada şu ifadelere yer verildi: “Söz konusu hâkim hakkındaki bir kısım id- dialara ilişkin olarak daha önce başlatılan bir inceleme kapsamında, adalet müfettiş- lerince bugün (dün) mahkemede dosya incelemesi yapılmıştır. Söz konusu incele- me, Sayın Cumhurbaşkanımız hakkında ve- rilen karardan önce başlatılmıştır.” Gül’ün yargõlanmasõna karar veren mahkemeye üç müfettiş gönderildi Sincan’da gözdağı gibi teftiş ‘Bakanlık hukuka uygun davranmalı’ Adalet Bakanlõğõ’nõn açõklamasõnõ eleştiren Yargõçlar ve Sav- cõlar Birliği Başkanõ Ömer Faruk Eminağaoğlu inceleme ka- rarõna tepki göstererek “Adalet Bakanlığı, kişilerin bilgisi ol- maksızın belirli yargıç ve savcılar hakkında incelemeler baş- latıp geride tutmakta ve istediği zaman harekete geçmek- te, bu süreçte ucu açık nitelikteki incelemelerle yargıç ve savcıları her yönüyle izleme altında tutmaktadır. Bu olay da bunun örneklerinden biridir. Adalet Bakanlığı’nın hukuk içerisinde hareket etmesini bekliyoruz” dedi. TUGAY KOMUTANI DTP’li aileye taziye ziyareti Yurt Haberleri Servisi - 23. Jandarma Sõnõr Tugay Komutanõ Tuğgeneral Arif Çetin, Şõrnak’õn Beytüşşebap ilçesinde, 5 gün önce başlarõ ezilmiş halde ölü bulunan DTP’li Necman Ölmez ile Ferhat Ediş’in ailesine başsağlõğõ ziyaretinde bulundu. Şõrnak İl Jandarma Alay Komutanõ Kurmay Albay Faruk Bal ve Gülyazõ Jandarma Sõnõr Alay Komutanõ Albay Haydar Kaya ile Uludere’nin Andaç köyüne gelen Tuğgeneral Çetin, Ölmez ve Ediş’in ailelerini ziyaret ederek, başsağlõğõ dileğinde bulundu. Ölmez ile Ediş’in yakõnlarõ yaptõklarõ açõklamada, Tuğgeneral Çetin’in ziyaretinin kendilerine güç ve moral verdiğini belirterek, katillerin yakalanmasõnõn acõlarõnõ hafifleteceğini söylediler. Öğretim yaşamõna 2003-2004 döneminde başlayan Okan Üniversitesi’nin bugün beş bin öğrencisi var. Bekir Okan vizyonlarõnõn “Öncelikle kendine özgüveni olan, çağdaş, sosyal yönden kendisini geliştirmiş, girişimci ve en az iki dil bilecek öğrenciler yetiştirmek” olduğunu söylüyor. Melih Gökçek’e suç duyurusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TMMOB Peyzaj Mimarlarõ Odasõ (PMO), Ankara 3. İdari Mahkemesi’nin Akay Kavşağõ ile ilgili iptal kararõnõ kavşağõn kapatõlma kararõ olarak yanlõş şekilde algõlanmasõnõ sağlayarak “görevini kötüye kullandõğõ” gerekçesiyle Ankara Anakent Belediye Başkanõ Melih Gökçek hakkõnda suç duyurusunda bulundu. PMO Yönetim Kurulu Başkanõ Ayşegül Oruçkaptan, Akay Kavşağõ ile ilgili sorunun Ankara’da 20 yõldõr yapõlan plansõz gelişimin, kaynaklarõn israfõnõn başkaldõrõsõ olarak yorumlanmasõ gerektiğini belirtti. Ertosun basın toplantısı yapacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hâkim ve savcõ kararnamesinin çalõşmalarõ sõrasõnda AKP yandaşõ basõnda gizlice çekilmiş fotoğraflarõna yer verilerek suçlanan Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu üyesi Ali Suat Ertosun, bugün basõn toplantõsõ düzenleyecek. Ertosun’un Adalet Bakanlõğõ Ek Binasõ’ndaki basõn toplantõsõ saat 10.30’da başlayacak. Fõndõk işçilerinin zorunlu göçü Fındık toplama sezonunun başlamasıyla çok sayıda mevsimlik tarım işçisi Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden, fındık bahçelerinde çalışmak üzere Sakarya’ya gitti. Batman Ga- rı’ndan hareket eden Kurtalan Ekspresi’ne binen yüzlerce fındık işçisi, ailelerinin geçimle- rini sağlamak amacıyla Karadeniz’deki fındık bahçelerine hareket etti. Otobüs fiyatları yüksek olduğu için tren yolculuğunu tercih ettiklerini belirten işçilerin yakınları yolcu eder- ken, vedalaşmalarında duygusal anlar yaşandı. Çocuklar da trenin penceresinden geride kalanlara el salladı. Bu yıl kişi başına günlük 20 TL ücret alacaklarını belirten işçiler, zor şartlarda da olsa çocukları için çalışmak zorunda olduklarını kaydettiler. (Fotoğraf: AA)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle