23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Düşünce Sefaletinin Kıskacında' ve Bıimcle Beden Arasmdakî Uzaklık' Erendiz Atasü'nün denemeleri O CürselAYTAC I m " ^ üşünce Sefaletinin Kıs- M J kacmda ve Bilinçle Be- m M den Arasındaki Uzak- " -~ lık, Erendiz Atasü'nün kurmaca eserlerinin ardındaki dü- şünce dünyasını açığa çıkarmakla eserlerini çözümlememize yardımcı olacak nitelikte. Düşünce Sefaleti- nin Kıskacında, siyaset ağırlıklı iken Bilinçle Beden Arasındaki Uzaklık edebiyaün çeşitli alanları üzerine dokuz adet inceleme içeriyor. Genellikle deneme türünün özelliklerini taşıyan bu metinlerin bazıları Erendiz Atasü'nün edebiyat kongrelerinde sunduğu bildiri- ler. Apolitik bir okur olarak beni ilgilen- direnler, özellikle edebiyata değin metin- ler. Bunlar, Erendiz Atasü'nün edebiyat bilimsel bilgi hazinesinin hayran oluna- cak zenginlikte olduğunu kanıtlıyor; her ne kadar kendisi "edebiyat bilim" terimi- ni "katı ve soğuk çağnşımlan"ndan dola- yı "kullanmak istemiyorum" diyorsa da. Yeri gelmişken söylemek isterim: Bizdc, Fransız ve tngiliz terminolojisinin verdiği alışkanlıkla yalnızca tabiat bilimleri (müspet ilimler) bilim sayılırkcn Alman terminolojisi, filozof Diltey'ın (1833- 1911) düşünme, anlama ve yorumlama odaklı bilimlere (manevî biümler) ayrı bir yer vermesiylc "Literatunvissensc- haft"ı (edebiyat bilimi) benimser. Bizinı yaratıcı ya da kurmaca dediğimiz, yani -)- bir sanat olan edebiyaü konu alarak, onun üzerine araştırmaları içeren, dene- ye değil, ama eserin kendinden ve etki- lcndiği kaynaklardan belgelere dayanan, bilgi ve kuramlan olduğu için "bilim ol- maya hak kazanan alandır bu. Erendiz Atasü'nün andığım kitaplarında 'edebi- yat bilimsel' yazılannı hayranlıkla okudu- ğumıı belirtmek isterim. Türk ve Avrupa cdebiyatlanndan gerek klasik gerekse ye- ni pek çok eseri tanıyıp üzerlerine yorum ve düşünce ürctebilnıesi birçok yazanmı- za örnek olacak nitelikte. Sözünü ettiğim hcr iki kitabuı da de- ğinmck istcdiğim konu öbekleri: Post- modernizm eleştirisi, feminizm odaklı kadın edebiyatı, aşk romanları, yazarlık sorunsalı. Erendiz Atasü'nün postmo- dernizm (onun deyişiyle modern ardılı) eleştirisi, edebiyatın ycni dönemde dü- şünselden cğlenceye kaymasını tespitle başlıyor ve kapitaliznıin yayın dünyasını da ele gcçirmesinde yoğunlaşıyor. AŞINAN KÜRESEL Düşünce Sefaletinin Kıskacında kitabı- nın ikinci bölümü "Küreselleşme, Dil ve Edebiyat" önemli konuları ele alıyor; bunlar: Küreselleşme ve sanat, küresel- leşme ve teknoloji, azınlık hegemonyası, insanlığın ortak rüyası, ben ve öteki, bi- linçaltının bireysel ve toplumsal yanı, duygulanmızın bireysel, toplumsal, kül- türel yanları, çeviri ve katkılan, küresel- leşmenin kültürel kuşatması, dil ve dü- şünce, yazardan beklenen, piyasa ekono- misi ve edebiyat, küreselleşme ve Türk- çe, dilin saklı olanaklan, Cumhuriyet ve kültürümüz. Küreselleşmeyi haberleşme ve iletişim- deki teknolojik gelişime kadar sosyalist doğu blokunun çöküşüne ve uluslararası sermayenin palazlanmasına bağlarken SAYFA 4 Erendiz Atasü, Düşünce Se- faletinin Kıskacında ve Bi- linçle Beden Arasındaki UzaklıVta, edebiyat üzeri- ne olduğu gibi siyaset üze- rine de söyleyecek şözü, dile getirilecek düşüncesi olduğunu ortaya koymakla yaratıcı edebiyat diye ad- landırılan kurmacamn yanı sıra. düşünsel etkinliğini de sürdürdüğünü bir kez daha gözler önüne seriyor. "bilgisayar teknolojisi belki her şeyden çok hızlı para dolaşımına hizmet etmek- tedir" dcmcktedir. "Küresel" terimini edebiyat söz konusuysa "aşınmış" bulur Erendiz Atasü ve onun yerine "evren- scl"i kullanmayı yeğler. Bu kavramda edebiyatın bireyselden hareketle ortak insanlığa yükseİdiğini vurgular: "Edebi- yat, paylaşılan insanlığımıza bireysellikle- rimiz aracılığıyla seslenmektedir; ortak olan ile biricik olan bir aradadır" (s. 55). "Piyasa Ekonomisi ve Edebiyat" baş- lıklı yazı, son zamanların yaygınlaşan az- gın kapitalizminin kitap dünyasını ele geçirdiği olgusundan hareketle edebiya- tın seviye kaybına uğrayışını irdeler. Ya- yıncılar artık "yaşamın ve edebiyatın ör- tük, gölgeli bölgelerini keşfetmeyi amaç- layan edebî yapıtları" değil "ortalama okurun hoşuna giden"leri yayınlamakta, okura tüketici gözüyle baktığından yete- nekli yazarlar da ortamın zevkine hitap edecek kitaplar yazmak durumuna düş- mektedir. Erendiz Atasü'nün hayıflana- rak vıırguladığı bu gerçeği, yine onun asıl uzmanlık alanmdan alınma bir meta- forla açıklarsak, birleşik kaplar fizik ya- sasını göstcrebiliriz. Çoğunluğun (yığı- nın) talebi, seçkinlerin düzeyini aşağı çekmek durumunda. Postmodernizmin başat özelliği, çoğunluğun zevkine kuİak vererek ona hitap etmek oluyor. Çoğun- luğu eğitmek, estetik, felscfi düzeyini yükseltmeyi görev edinmekse ne yazık "getirisi olmayan" bir uğraş olarak görü- lüyor. Erendiz Atasü, edebiyat piyasasındaki seviye düşüşünü çeviri alanında da sap- tıyor ve yabancı ülke edebiyatlarından seçkinci eserlere değil, sıradan kitapla- rın çevirilerine rağbet edildiğinin altını çiziyor. Dışarının çok satanlarını çevrile- cek kitaplar listcsine almak, bizde de benzer satışlar bekleyen yayınevlerinin stratejisi. Okur kitlesinin büyük olama- yacağını bilseler de iyi ki hâlâ dünya klasiklerinin yeni çevirilerine prestij ya- yını olarak yer veren yayıncılar var. Ata- sü'nün eleştirel tutumunu haklı çıkaran gerçek, doğal olarak sıradan kitap çevi- rileri furyasının ulusal edebiyat dünyası- na olumsuz etkisidir. Edebiyat eleştirisi ağırlıklı denemeler- den oluşan öbür kitaba adını veren dene- me "Bilinçle Beden Arasındaki Uzak- lık"taki ilk satırlar bu anlamda önemli: "Edebiyatın gitgide okuru oyalamaya yö- neldiği, tüm çözümlenmesi zor karmaşası içindeki insanı irdelemekten uzaklaştığı günümüzde, durup uzak ve yakın geçmi- şin yapıtlarına eğilmekte ve nasıl da insa- nı daha derinden incelemck ve yansıt- mak amacıyla kullanıldığını anımsamakta yarar var" (s. 37). Bireyde odaklanan ro- man türünün insanı beden-ruh (ya da düşünce) bütünlüğü içinde keşfetmenin, estetik kaygılarla birleştiği bütün edebi- yat türlerinin şimdi nitelik kaybına uğra- masında Atasü öncclikle ve özellikle ka- pitalizmi sorumlu görüyor: "Holdingler çağının reklam dencn canavar tarafindan yutulmuş, mutluluğu tüketmek sanan, kendine yabancılaşmış, yalıtılmış, bir ör- nckleşmiş, uysallaştırılmış insan tekinin, kapitalizmin yükselmc döncmlerinin yet- kin birey imgesiyle uzaktan yakından il- gisi yoktur. Oyleyse insandan umudunu kesen roman, onunla göbek bağını da koparıp iki ana beslenme kaynağından birini (diğeri edebiyatın kendisidir) ku- rutacak mıdır?" (s. 142) Postmodemizme yönettiği eleştirinin önemli bir dayanağı da kadın meselesinin ciddiyetsizce geçiştirilmesidir: "Günümüzün modem ardılı dünyası, yaşadığımız yeni emperyalizm çağında, her kafadan bir ses çıkarken, herkes bağ- rışırken ve kimse dinlemez, yeterince işi- tip düşünmezken, televizyon ve bilgisa- yar ekranlarından neredeyse jet süratiyle akıp geçen imgeler seli hepimizi körleşti- rirken, kadın meselesi yokmuş gibi dav- ranıbyor" (s. 134). KADIN, ÖZGÜRLÜK VE YAZIN Erendiz Atasü'nün kurmaca eserleri üzerine incelemclerimde değindiğim ve önemsediğim özellik, tabiat bilimleri uz- manlık alanından gelişini yeri geldikçe sezdiren pasajlara yer vermesiydi. Elimiz- deki bu yeni kitaplarında da o özelliğin izini sürmek mümkün. "Beden ve Metin: 20. Yüzyıl Türk Roman ve Öyküsünde Kadın Bedenine Yaklaşımlar" başhklı uzunca denemesi, Milan Kundera'nın "Ölümsüzlük" anlatısından konuyla ilgili alıntıların ardından insanı bir bütün ola- rak ele almanın gereğini şöyle belirterek asıl incelemelere geçiyor: "Beden, insan üişkilerindeki çelişkili ve kaçııiılmaz ağırlığını hissettirdikçe, bir sorunsal olmayı sürdürecektir. Çünkü o, duygulanmızın kaynağıdır. Her duygu- nun fizyolojik bir temeli vardır. Beden duygularımızı ilettiğimiz araçtır. Duygu- larımız ise çok katmanlı, çelişkili ve de- ğişkendir. Üygarlıkların insan varoluşu- nu bir tümlük olarak algılayabilmekteki yetersizliği, onu beden ve ruh diye ikiye ayırma tutkusu, bedenin yüceltilmesine veya lanedenmesine yol açıyor. Fizikselli- ğimizin pck aşikâr geçiciliği bilincimizi ürkütüyor" (s. 54). Atasü'nün kadın yazara yüklediği mis- yon işte bu ikilemi ataerkil toplum bağla- mında aşma çabasıdır. 20. yüzyılın ikinci yansında kadın yazarlarımızın "beden" konusu önemsediklerine Sevgi Soy- sal'dan, Pınar Kür'den, AdaJet Ağaoğ- lu'dan örneklerle işaret ettikten sonra kendi eserlerine değinir. En yeni örneği ise Inci Aral'ın Ruhumu Öpmeyî Unut- tun romanıdır. "Toplumsal Cinsiyet/Aşk/Edebiyat" başhklı deneme, Simone de Beauvoir'ın İkinci Cins'inden başlayarak Freud'a göndermeler, aşk ma- sallan, ünlü aşk romanları üzerinden bi- zim edebiyatımızda "toplumsal cinsiyet" konusuna geçtiğinde, midcrin sorgulan- masında kadın yazarlarımızın meseleye nasıl yaklaştıklanna değinir. Burada Hali- de Edip'in, SinckliBakkatindaki Rabia'yı özgürlük ve özerkliğe ulaştırmadığına de- ğinirken Suat Derviş'in, Fosforlu Cevri- ye'siyle "toplumsal cinsiyeti sorgulayan vc gerçek bir mit yaratabilme gizil gücünü barındırdığını" söyler. Romandaki top- lumsal eleştiri, Erendiz Atasü'nün olumlu yargısmın kaynağıdır. Eleştirel yaklaşımı- nın zaten Erendiz Atasü'de başat anlatım tutumu olduğunu hatırlayalım. Feminizm konusuna kurmaca eserle- rinde olduğu gibi denemelerinde de yer veren yazanmızın bu yeni kitabında yer alan şu satırları, feminizm tarihine eleşti- rel bakışının özeti gibi: "Herhangi bir insanın cebinde para ve bu para hakkında karar vcrme gücü yok- sa, özgürlüğü sadece sanaldır. Herhangi bir insanın bedeni hakkında karar vere- bilme yctisi ya da yetkisi yoksa özgürlüğü aldatmacadır. Kadınlar adına çağlar bo- yunca ve fedakârca, eşit haklar ve özgür- lüklcr mücadelcsi veren bireylerin, ku- şaklann çoğu bu gerçeğin tam olarak bi- lincinde değildi, kuşkusuz. Burjuva kö~ kenli kadm hareketlerine, sosyalist ka- nattan gelen en okkalı tarihsel eleştiri, bu harekederin, kadın sorununun sınıflar arası ekonomik ve toplumsal eşitsizlikler- le ilişküi yönünü görememeleri ya da görmek ve göstermekten kaçındıkları doğrultusunda idi. Reel sosyalist ülkele- rin kadın sorununu tam olarak çözmckte yaya kalmış olmaları ise, karşı kamptan, bireyin gövdesi, kimliği ve iç dünyası göz ardı edilerek cinsler arasındaki çatışma- ların çözülemeyeceği haklı cleştirisini al- dı" (ss. 133-134). Zaman zaman uzun alıntılar aracılığıy- la tanıtmaya çalıştığım bu en yeni düşün- sel eserlerinde Erendiz Atasü'nün akade- misyen tarzı çalışkanlığını ve kurmacayla kanıdadığını bildiğimiz sanatçı gücünü fikir ürünleriyle nasıl bütünleyerek des- teklediğini görmek, yalnız kadın edebi- yatı adına değil çağdaş edebiyatımız adı- na da sevindirici. • Bilinçle Beden Arası Uzaklık/ Eren- diz Atasü/ Everest Yayınları/ 244 s. Düşünce Sefaletinin Kıskacında/ Erendiz Atasü/ îmge Kitabevi/ 140 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 1 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle