23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Jean-Claude Paye'den güncel bir eleştiri: Hukuk Devletinin Sonu1 Hukuktan vazgeçsek mi? • Ali BULUNMAZ 1 ^ — ^ eorge Orwell, 1984'ü, m bir başka deyişle kişiyi ^ ""•"mengeneye alan baskı ^ ^ _ ^ düzenini betimlediği anti ütopyayı kaleme aldığında pek çok insan, bunun tamamen bir hayal olacağını düşünmüştü belki de. Onvell geleceği gören bir adamdı; gözedeyen mekanizmayı ve gö- zedenen toplumu resimlemişti. Bugün, özellikle 11 Eylül sonrası dünyada "terör" bahanesiyle yatak oda- larına kadar röntgenlenen, ne yiyip ne içtiği bile anlık olarak izlenebilen insan, kendini hâlâ özgür saoabiliyor; ne mut- lu! Tüm bu mekanizmaya hukukun "te- rör" bahanesiyle siyasete alet edilmesi de eklenince ister istemez Onvell'ın di- stopik dünya tasavvuruna benzer, hatta belîi noktalarda onu aşan bir yapdan- mayı ortaya çıkanyor. ŞER EKSENİNE KAR$I İYİLİK CEPHESİ' 11 Eylül, terörün en önemli milada- nndan biti, bu tartışmasız. Ancak o gün yaşanan ve ardından gelişen olaylann daha uzun süre su götüreceği de aynı oranda tartışmasız. Dünyayı harekete geçiren, insanlan şoke eden 11 Eylül, bir acil durum yarattı. Jean-Claude Pa- ye'e göre söz konusu acil durum, pek çok meşrulaştırmayı beraberinde getirdi ve "demokrasi ve insan haklannın ko- runması" adına yeni bir siyasal sistem yarattı. Işte o siyasal sistem, kişilerin ki- mi özgürlüklerinden vazgeçme- sine dek vardınldı. Bir başka anlaamla, özgürlük-güvenlik ikilemiyle haklar tırpanlandi; özgürlük gönüllü olarak daral- tıldı. Paye'in vurguladığı gibi, 11 Eylül'ü izleyen zaman dilimin- de çok fazla sayıda kişi, genişle- tilen denetime hoşgörü göster- meye ve özel hayatlannı güven- ceye alan yasalardan ödün ver- meye hazır olduğunu ortaya koydu. "Şer eksenine karşılık iyilik cephesi"nin eli de güçlen- di böylece. ABD'nin siyasal sistemi ve güvenlik talepleri, "terör" kor- kusu kapsamında, başta Avru- pa olmak üzere, neredeyse tüm dünyayı derinden etkiledi ve buna uygun "yasal" düzeneme- ler yapddı. Süper güç ABD, tam da bu noktada nasıl etkin olduğunu gösterdi ve kendi vatandaşları için özel hak ile inıtiyazların tanınması adına hu- kuki zemin hazırlatırken, kendi sınırları içindeki "yabancılara" aynı düzenleme- nin tam tersini uygulamaya koyuldu. ABD'de 2001 yüında çıkanlan "Va- tanseverlik Yasası" ile polis ve istihba- rat birimlerine terörle bağlantısı oldu- ğundan şüphelenilenleri tutuklama ve alıkoyma yeddsi tanınması tüm dünyaya verilen bir mesajdır aslmda. Hukukun ve yasalann keyfi biçimde yeniden dü- zenlenmesi, ABD ve yandaşlarının geri kalan ülkelere verdiği gözdağından baş- SAYFA 14 Hukuku geriye itmek, hatta onun îçini boşaltmak "terörle mücadele" adına da olsa tehlikeli bir eylem. çünkü hukuk- suzluğun ya da hukuk tanımazlığın do- ğurduğu tek şey yine kendisi. Jean- Claude Paye'in Hukuk Devletinin Sonu adlı kitabı, böyle bir olağanüstü hali an- latıyor; bunun insana verdiği ve verece- ği zararları ortaya saçıyor. ka bir şey değil. ABD sınırları içinde ve geri kalan ülkelerde ilan edilen "olağan- üstü hal"in habercisiydi bu yapdanlar. Olağanüstü hal, yüksek risk taşıyan profilleri belirlemekten özel yaşamlan denedeme ve toplumun harekederinin kontrolüne kadar uzandınldı. Dünya çapında dosyalama seferberliği başlar- ken bu geniş bir fişleme harekâtı de- mekti. Dolayısıyla şüphelilerin sayısı hızla arttı, terör bağlantısı olduğu tah- min edilen kişi listesi kabardı. Telefon konuşmalarımn, internet yazışmalarınm ve yolculuk bilgilerinin kayıt altına alın- ması her şeyin üstüne tuz biber ekti. ORTAK DÜŞMAN "TERÖR" "Terörle mücadele" için geliştirilen teknikler sayesinde askıya alınan hukuk ve özgürlükler, yalnızca ABD'yi değil aynı zamanda AB ülkelerini de etkiledi. Terör, örgüt, niyet gibi kavramlar yeni- den tanımlanıp "mücadele"ye uygun hale getirildi. Suçlama Paye'in gözlem- lerine göre, "artık fiili durumdan, kişi ya da örgütün suç potansiyeli dikkate alınarak" yöneltümeye başladı. Bu ha- Terörün en önemli mllatlanndan 11 Eylül son- rası ulusdevlet güvenlik baglamında yenlden Insa edlldl. liyle terör yasalan küresel gözedemenin meşrulaştınlmış biçimine dönüşmüştü. AB ülkelerinin hukuki uygulamalann- da yapılan değişikliklerin özünü, kuru- lan olağanüstü halin sınırlannın genişle- tilmesi oluşturuyordu. Güvenlik güçleri çok daha rahat hareket etmeye başladı ve "önceden müdahale" gibi bir yönte- mi yöntemi benimsedi. Avrupa'daki tu- tuklama usulleri de böylece anayasal öz- gürlükleri askıya alan bir şekle bürun- dü. Sadece tutuklama değil, şüpheli ya da şüphe uyandıran kişi olarak fişlenen kişilerin çeşidi Avrupa ülkelerine girişi- ni engelleyen bir sistem kurularak seya- hat özgürlüğü de önemli ölçüde kısıt- landı. Tüm bu uygulamalar da özel hayatın denetimi de "fiillerin sonrasmdan öte potansiyel bir tehdit için önlem alma amacına" dönüktü; "terörle mücadele", saldın öncesi kurulan "sistematik usul- lerin örgüdenmesini meşrulaştırmıştı." Orneğin bunlardan biri biyometrik kontroldü. 11 Eylül'den beri ABD'ye giren her yabancının fotoğraflan çekildi ve parmak izleri almdı. 2004'ten bu ya- na da ABD'den aynlan yabancı- lar yine aynı şekilde parmak izi vermek zorunda bırakıldı. 1990'larda SSCB'nin çökme- siyle, tarihin ve ulus devletin so- nunu muştulayan heyecanlı ka- lemşorler, 11 Eylül'le beraber abnan güvenlik önlemleri doğ- rultusunda ulus devlet inşasımn gerekliliğine vurgu yapmaya baş- ladı. Bir başka deyişle ulus dev- leti, "güvenlik" baglamında yeni- den kurguladılar. Polis yeniden örgüdenerek, bu yeni ulus devletin (güvenlik dev- letinin) merkez organına dönüş- türüldü. Hedef kide (göçmenler, yabancdar, olağan şüpheliler...) seçilip, bunlar üzerinden "tüm nüfusa uygulanmak koşuluyla hegemonyacı bir yöntem gelişti- rildi." Kişiler kimi zaman açdc- tan kimi zaman da haberleri ol- madan soruşturulup fîşlenmeye başladı ABD sınırsız iktidar kazanma konusun- da yine öncü oldu, Paye'in yorumu şöy- le: "ABD kendisini iktidannın sınırla- masmdan kurtarabilen tek ülke. 'Terör- le mücadele'de ABD mahkemeleri ken- dilerine uluslararası hukuktan kaçan sı- nır ötesi bir yargı yedcisi verdi (...) Bu, ABD dışında yapılan polis operasyonla- nm ya da savaş Uanı olmaksızm yürütü- len askeri operasyonlan yasallaştırma çabasıydı" (s. 194). 1990'lann ardından küreselleşme söy- lemini yaratanlarca yeniden inşa edilen güvenliğe dayalı devlet "terörle müca- dele" sayesinde düzenin korunmasını ve toplumsal denetimi sağlayıcı bir işleve sahip oldu. Paye'e göre bu devlet mo- deli için "terörle mücadelenin" açık an- lamı "hegemonya ve hâkimiyettir.'' "Terörle mücadelenin" su yüzüne çı- kardığı bir başka gerçek, düşman ile suçlu arasındaki aynmın yok edilmesi. Burada söz konusu olan yalnızca düş- manı suçlama sorunu değil Paye'e göre; sorun düşman suçlu yaratdması çoğun- lukla, savaş da "suçlu 'devlederi' kapsa- yan basit bir polis operasyonuna indir- genir" bu dunımda. OLAĞANÜSTÜLÜĞE KARAR VEREN. KURAU DA KOYAR Süregelen olağanüstü hal, bir yerden sonra saf şiddeti doğurur. Paye'in Ben- jamin'den alıntıladığı gibi, saf şiddet hukuk düzeninin dışında var olur; mut- lak beUrsizUk bölgesini simgeler. Huku- kun askıya ahnması, emperyalist bir ya- pının kurucu öğesine dönüşür. ABD'de olduğu gibi ikili bir "hukuk" sisteminin doğuşunu da tetikleyebilir: "Yurttaşlar için hukuk devleti ve yabancdar için bir hukuksuzluk yöntemi" (s. 241). Paye, bunu ve adı geçen düzenin yaygınlaştı- rdmasını "emperyaüst hukuk"un olgun- laşması biçiminde niteler. ABD, "şere karşı başlattığı savaşta" yanındakileri "demokratik", karşısında- kileri "suçlu" dan edip, "terörle müca- dele" kapsamında hukuku askıya alarak yeni bir "hukuk düzeni" yaratır; böyle- ce savaşdacak düşmanı da üretmeye ko- yulur. Giorgo Agamben'e göre olağan- üstü hal kurala dönüştüğünde siyasal sistem ölümcülleşir. Paye de zemininde "terörle mücadelenin" yer aldığı bu ey- lemi "hegemonya uygulama yolu" ola- rak görür. Ne de olsa olağanüstülüğe karar veren, kuralı da koyandır. Güvenlik insanoğlu için hayati öne- me sahip. Ancak sadece "güvenlik" adı- na hukuktan, hak ve özgürlüklerden vazgeçmek; bunu gönüllü biçimde yap- mak yeni açmazlan, en başta hukuksuz- luğu doğurmaz mı? Işte bugün temel sorun da bu: Özgürlük-güvenlik ikde- minde tüm hak ve özgürlüklerin bir şe- kilde tırpanlanması mı yoksa onlara sa- hip çıkdması mı? Hepsinden önemlisi, tüm bu olup biten karşısında her şeyi kabullenmek mi sesi yükseltmek mi? Kısaca hukukun askıya alındığı olağan- üstü hale teslim olmak mı yoksa huku- ku yeniden egemen kdmak mı? Bunlar geleceğe dair önemli sorular, hepsinden öte kritik seçimler. • Hukuk Devletinin Sonu/Jean-Claude Paye/ Çeviren: G. Demet Lüküslü/ tm- ge Kitabevi/268 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1036
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle