Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 ŞUBAT 2004 ÇARŞAMBA
DIZI
Küresel ısınma dünyanın iklimini değiştiriyor, ülkeler önlem almakta gecikiyor
Döıriihııezndktaya doğnı
AVRUPA'DAN
GURAY OZ
• 1990'lar, sıcaklık
değişikliklerinin
kayıtlannın resmen
tutulmaya başlandığı
1861 yılından bu yana, en
sıcak on yıl oldu. East
Anglia Üniversitesi'ne
göre 2003 belki de bin
yılın en sıcak yılıydı.
G
eçen 20 yıl içinde küresel
ısınmamn artık inkâr edilemez
ve insanlığın geleceğini tehdit
eden bir gerçek olduğu ve esas olarak
da insanlığm bizzat kendi sanayi
etkinliğinden kaynaklandığı düşüncesi
gıderek yerleşti. Örneğin bilim
insanlan arasında yapılan bir
araştırma. 1994-2000 yıllan arasında
küresel ısınma olgusunu kabul
edenlerin oranmın yüzde 28'den yüzde
61 e yükseldiğini gösteriyordu. BM
bünyesindeki Hükümetler Arası tklim
Değ'ışişıkliği Paneh'nin 2001 yılında
yayımlanan değerlendirme raporu,
küresel ısınmanın büyük bir tehlike
haline geldığini ve geri dönülemez bir
noktaya hızla yaklaşılmakta olduğunu
ortaya koydu. 1950'den bu yana
atmosferin alt tabakası olan troposferin
sıcaklığınm her 10 yılda yüzde 0.1 C
arttığı, dünya yüzündeki kar ve buz
tabakasının yüzde 10 azalmış ve arktik
buz tabakasının da bu oranda incelmiş
olduğu belgelendı. 1990'lar. sıcaklık
değişikliklerinin kayıtlannın resmen
tutulmaya başlandığı 1861 yılından bu
yana. en sıcak on yıl oldu. East Anglia
Üniversitesi'ne göre 2003 belki de
1000 yılın en sıcak yılıydı. Dünyanın
en büyük sigorta şirketlerinden biri
Much-Re'denThomasLoster'in The
Guardıan'a söylediğine göre
"Almanya'da da hava sıcakfağı son 10
bin yıhn en yüksek düze\ine" çıkmıştı.
Yabiızca hava sıcaklığında değil,
yağışlann düzeyınde de "her yerde
rekoriar kınldT Bu yıl, Hindistan. Sri
Lanka, ABD'de rekor düzeyde yüksek
sıcaklıklar. yağmurlar ve firtınalar
yaşandı. ttalya'da Po Nehri yazın
ufacık bir ırmak düzeyine küçüldü.
Bu verileri izleyen bilim insanlan,
1980'lerden başlamak üzere
dikkatlerini giderek ıklim değişikliği
ve sera gazlannm etkileri üzerinde
yoğunlaştırmaya başladılar. Ne yazık
ki her zaman olduğu gibi kısa dönemli
kâr stratejilerine kilitlenmiş iş
çevreleriyle dört beş yıllık seçim
dönemlenne kilitlenmiş hükümetler
hâlâ gereken tedbirlen almakta belirgin
bir biçimde gecikiyorlar. Geçen aralık
ayında Milano'da yapılan toplantının
başansızlıkla sona ermesi de bu kronik
hastahğın en son kanıtı.
Sera etklsi ve ısınma
Atmosferin alt tabakasındaki,
troposferde. sıcaklık bınkimi olayına
sera etkisi deniyor. Bilimsel
araştırmalar küresel ısınmadan esas
olarak bu sera etkisinin sonımlu
olduğunu ortaya koyuyor. Sera
etkisiyse bazı gazlann bu tabakada
birikmesinden kaynaklanıyor. Sera
gazlan da denilen bu gazlar. kısa dalga
güneş ışıklannın geçmesini
engellemıyorlar ama bunlar gezegenin
>
r
üzeyıni ısıttıktan sonra daha uzun
dalgalı ışıklar olarak geri yansırken bu
kez bu ışınlar su buhan ve karbon
dioksit gazlan tarafindan emıliyor,
yeniden yansıtılıyor ve böylece
atmosferde sıcaklık artıyor.
Karbon dioksit, metan. ozon, CFC gibi
gazlardaki yoğunlaşrna, bu emilme
oranını arttınyor ve böylece geri
yansıyan sıcaklığın giderek daha azı
uzaya çıkarak kayboluyor ve sıcaklığı
yükseltmeye başhyor. Geçen 20 yıl
içinde giderek artan sayıda bilimsel
araştırma, atmosfere biriken sera
gazlannın oranında belirgin bir artış
olduğunu, derin buz tabakalanndan
alınan ömekler atmosferdeki karbon
dioksit oranrnın geçen 160.000 yılda
görülmeyen düzeylere ulaştığıru
ortaya koydu. Yine bu araştırmalar,
sera gazlannın yüzde 60'ımn. fosil
yakıt kullanımı ve ormanlann yok
edilmesinden dolayı artan karbon
dioksitten, yüzde 20 sinin yoğun tanm
ve yakıt sızıntılarından kaynaklanan
metan gazından, yüzde 14'ünün
soğutuculardan kaynaklanan
halokarbonlardan, yüzde 6"sının yoğun
tanm ve iç patlamah motorlann
ürettiği nitrat oksitten ve kentleşmenin
etkisiyle artan ozon gazından
kaynaklandığını ortaya koydu. World
Watch Institute'un 7 Ocak günü
yayımlanan "State of the VVorkT
(Dünyanın Durumu) raporu, bu yıl
özellikle tüketim üzerine eğilmişti.
Rapor. küreselleşmeyle birlikte
tüketim toplumunun daha da
yaygınlaştığını ve doğal kaynaklan
daha önce görülmemiş bir hızda
tüketen, zengin bir "küresel tüketfci"
türünün oluştuğunu gösteriyordu.
Küresel ısınmanm en yoğun olarak
însanlığın
son vüzvılı
Ergin Y ı l d ı z o ğ l u
(Yılhk toplam Co2
Ülkeler
Avnıpa Topluluğu
Fransa
Almanya
Ingiltere
İtalya
Ispanya
Kanada
ABD
Rusya
üretimi, Gigagrams)
1990
3.341804
394.067
1.014.501
583.705
439.478
227.233
471.536
4.998.516
2.372
2000
3.324.800
401.923
857.908
542.743
463.381
306.632
571.427
5.840.039
—-
ABD ve Rusya
Hava sıcaklığınm küçük derecelerde artması bile büyük felaketiere yol açabilecek sonuçlar doğuruyor.
Canlüaryokolmanın eşiğjinde
A- Safilık etklsi
2°C artarsa: Enfeksiyona bağlı hastalıklarda artış. klima
cihazından yoksun yaşlılan etkileyecek hastalıklar.
2-3"C artarsa: Bulaşıcı hastalıklar özelliklle malarya
riksinin artması. 300 milyon kışiyi kapsayan bir yeni
nsk alanı oluşması.
B- EkoloJlk etkl
1°C artarsa: Buzul seviyesinin ve tepe karlannın
seviyesınin düşmesi, hidroelektrik üretimi ve bahar
sulanna bağımlı sistemlen olumsuz etkilenecek.
Mevsimlik devinimlerin değişmesi bitki ve hayvanlarda
üreme düzenini bozacak ve erken üremeye neden olacak.
Böylece bu ritimlere bağlı karmaşık sistemlerin dengesi
bozulacak. Sulann yükselmesi, Ganj Deltası'nda Bengal
kaplanı, Orta Afhka'da dağ gorili gibi kimi zaten kriz
içindeki türlenn toptan yok olmasına neden olacak.
1- 2°C artarsa: Doğada çıkacak yangınlar ve aşın böcek
üremelen karmaşık sistemlerin dengesini bozacak.
Mercanlann rengini kaybetmesi olgusu genişleyecek ve
kıyı mercanlanna dayalı ekosistemler yok olmaya
başlayacak. Bataklık alanlann yaklaşık yüzde 10'u yok
olurken göcmen kuşlann doğal yaşam alanlan tahrip
olacak, göç sistemli bozulacak.
2- 3°C artarsa: Kutup bölgesinde yazın buz alanmın
genlemesi, fok, deniz ayısı ve kutup ayısı gibi
hayvanlann ekosıstemlerini bozacak. Ekosistemleri daha
şimdiden bozulmaya başlamış olan bölgelerde tahribat
geri döndürülemez bir aşamaya gelecek.
3- 4°C artarsa: Deniz suyunun ısınmasından dolayı
mercan kıyılannda ölü sezon 6 aya yükselecek ve
böylece bu kıyılara dayalı tüm ekosistem tahrip olacak.
Atoller, tropik ormanlar, otlaklar ve bataklıklara bağlı
otlaklar ölmeye başlayacak.
C- Tarımsal etkl
Halen besin alanında kendi kendine yeterli olmayan
bölgelerde sorunlar çok daha ağırlaşacak.
1- 2°C artarsa: Aşın sıcak hava dalgalan, ürünlen
(pınnç tane oluşturamayacak, meyveler tohum
üretemeyecek) tahrip ederken çiftlik hayvanlannda
sıcaktan kaynaklanan gerginliklerden dolayı kronik
verim düşüklüklen başlayacak. Tahıl ürünlerinin
üretimindeki gerileme olacak.
2- 3°C artarsa: Dünya ekonomisinde besın fiyatlan
belirgm bir düzeyde artacak. Ürün verimleri duşecek,
kuraklıktan etkilenen bölgeler genişleyecek. Ürün
verimlüiklerindekı düşüşler orta rakım düzeyındeki
bölgelere kadar genişleyecek.
D- Su kaynakları üzerlndekl etkl
Küresel ısınma su kaynaklannı azaltacak ve su
kalitesini düşürecek,sel felaketleri sıklaşacak, su
yönetimı ve tıcaretı üzerinde baskı artacak.
1- 2°C artarsa: Akdeniz, Afrika'nın güneyi, orta ve
Güney Asya'mn kurak bölgelerinde su kıtlığı artarak
yaklaşık yanm milyar insanı etkisi altına alacak.
2- 3°C artarsa: Sel felaketleri, sıklaşan fırtınalar,
orman ve otlak yangınlan ve böcek nüfüsunda artış
olan bölgelerde büyük hasara neden olacak.
Eğer bugünden başlayarak tedbir alınmazsa
önümüzdeki yüzyıl içinde küresel sıcaklığın, sera
gazlannın etkisiyle yüzde 5.8 dereceye kadar
yükselmesi güçlü bir olasılık. Bu düzeyde bir ısıysa
ınsanlar da dahıl canlı türlennin büyük bir kısmının
sonu demek. Bundan 250 milyon yıl önce, hava
sıcaklığında, küresel düzeyde yüzde 6'lık bir artış,
canlı türlerinın yüzde 95'inin yok olmasıyla
sonuçlanan bir sürecin tetiğını çekmişti.
Kvoto anlasmasının
hedeflcrinin gerisinde
kalanlar
Almanva
Lüksembur»
Italva
Yunanistan
HoUanda
Portekiz
Finlandiva
Belçika
Avustnrva
trlanda
İspanya
-13%
-5.6%
-9.5%
-10.7%
-12.2%
-14%
-16.5%
-22.9%
-24.5%
-26.5%
-33.3%
Danimarka -37.8%
Küresel Değişim
Danışma Konseyi'ne
göre kutuplardald
buzlann tümüyle
erimesini
engellevebilmek için
Kyoto
anlaşmasından dört
kat daha yüksek
hedeflere sahip bir
anlaşmanuı
uygulanmaya
konulması
gerekiyor.
1910-45 ve 1976"dan sonra
gerçekleşmiş olmasıysa bir başka çok
önemli gösterge: Bu. egemen olan
toplumsal üretim tarzının yapısal
krizlerine girdiğı dönemlerde, küresel
doğal yaşamı. dığer dönemlere göre
çok daha şiddetle tahrip etmeye
başladığuu gösteriyor.
Kriz dönemleri bu yıkıcı etkiyi esas
olarak iki yoldan arttınyor: Birincisi,
hem sermaye gnıplan arasmda
yoğunlaşan rekabetin etkisiyle
maliyetlen düşürmek, her yola
başvurarak kârlan maksimize etme
kaygısı tüm diğer kaygılann önüne
geçiyor. tkincısi bu dönemlerde,
savaşlar, dolayısıyla patlayicılann.
yanıcılann ve zehirli maddelerin .
üretimi ve tüketimi öncekı dönemlere
göre büyük bir sıçrama
gerçekleştiriyor.
Klmi (vetersiz) glrlşlmler
Küresel iklim değişikliği olasılığının
ve etkilerinin araştınlması için Dünya
Meteoroloji Örgütü (WM0) ve BM
Çevre Programı (UNEP) tarafindan
1988'de kunılan Iklim Değışikliklen
Üzerine Hükümetler Arası Panel
(IPCC). 2001 yılında yayımladığı III.
Değerlendirme Raporu'nda, son 50
yılda yaşanan küresel ısınmanın büyük
bir çoğunlukla insanlann
etldnliklerinden özellikle de fosil yakıt
kullanımından kaynaklandığını
saptadı. Rapora göre deniz seviyesinde
20. yüzyılda gözlenen. bir önceki
yüzyıla göre 10-20 cm. artış, bu
ısınmadan, esas olarak atmosfere
salınan sera gazlanndaki artıştan
kaynaklanıyordu. Raporda, küresel
sıcaklığın 1°C artmasının bile
ekosistem ve toplumsal yaşam, hatta
ekonomik etkinlik üzerinde çok
olumsuz etkiler yapması öngörülürken
IPCC raporu bugünkü trendlerin
devam etmesi halinde. kısa zamanda
geri dönülemez bir noktaya gelineceği
ve yüzyıl sonuna kadar sıcaklığın 5 8
dereceye kadar yükselebileceği
konusunda uyanyor. Kısacası bir tür
olarak insanlığın geleceği ciddi bir
tehdit altında.
Kyoto
Protokolü'nü
engelleyen
ülkeler
/
klim değişikliği trendıni geri
çevirmek üzere gereken
görüşmelen yapmak amacıyla
BM bünyesinde bır Hükümetler
Arası Pazarlık Komitesi kuruldu ve
1992'de benımsendi, 1994'te de
çalışmaya başladı. Böylece ıklim
değişikliği konulanyla ilgılı gene
siyasiTcurumsal çerçeve de kuruhnuş
oluyordu. IPCC'nin 1995'te
yayımlanan II. Iklim Değişikliği
Değerlendirme Raporu 1997'de
Kyoto protokolünün
benimsenmesinde büyük rol oynadı.
2001 "de yayımlanan III.
Değerlendirme'yse 1995
değerlendırmesini temel alarak iklim
değişikliğinin küresel etkilerinin yanı
sıra bölgesel etkileri üzerinde de
yoğunlaşıyordu. 1997 Kyoto
Protokolü'nden sonra pazarhklar
hızlandı ve ileriye dönük önemli
adımlar atılabileceğine ilışkın
umutlar arttı. Ancak 2001 yılında
Bonn zirvesınde diğer ülkeler Kyoto
hedeflerine bağlılıklannı yinelerken
Bush yönetimı, ABD'nin "düırya
ekonomisinde rekabet gücünü
olumsuz etkfleyeceğT ıçın Kyoto
prensiplerine tümüyle karşı olduğunu
açıklayarak anlaşmadan çekilince bu
umutlar büyük bır darbe aldı. Kyoto
süreci. Rusya, Milano toplantısuıa
doğru uzun süre çelışki demeçler
verdikten sonra, tutumunu açıklığa
kavuşturarak Putin'in bır sözcüsü
aracıhğıyla küresel ısınma) la ilgili
uluslararası protokol Kyoto
anlaşmasını "bu haliyle Rusya'ya
ekonomik büyümeyi sınırlayan çok
ciddi engeller getirdiği için
onaylamayacağınr açıklayınca bu
kez ölümcül bır darbe aldı. Çünkü.
dünya nüfüsunun yüzde 7'sini (ABD:
Yüzde 4.6 - Rusya: Yüzde 2.4)
oluşturmasına karşılık, küresel
ısınmaya neden olan sera gazlannın
yüzde 25 ile yüzde 36'suıı
üretmekten sonımlu ABD ile yüzde
17'sinden sonımlu Rusya'nın
çekilmesiyle birlikte,
uygulanabilmesı için sera gazlan
üretiminin en az yüzde 55'inden
sonımlu ülkeler tarafindan
imzalanması gereken Kyoto
anlasmasının da sonu gelmiş, serbest
piyasa. ABD"mn uluslararası rekabet
hırsı, Rusya"nın ekonomik büyüme
arzusu yüzünden, insan türünün yok
olmasıyla sonuçlanacak bir sürecin
durdurulması, dünya nüfüsunun
yüzde 93'ünün geleceği üzerine
nüfüsun yüzde 7'si tarafından
ölümcül bir ipotek konmuş oluyordu.
Toplu Imtlhan
Böylece dün, dünyayı bir
termonükleer soykınmın eşiğine
getirmiş olan bu, dünyanın en büyük
kitle imha silahlan stokuna sahip iki
ülke şimdi de yine el ele vererek
iklim değişiklikleri çahşmalan
alanında saygın bilim adamı Sir John
Houghton'un hiç tereddüt etmeden
"khie imha silahı olarak'" nitelediği
iklim değişikliklerinin geri
çevrilmesini engelleyerek salt kendi
çıkarlannı korumak uğruna küresel
bir toplu imhanın zeminini de
hazırlıyorlardı. Aslında durum
Kyoto"da öngörülenden bile daha
vahim: Alman hükümeti
bünyesindeki Küresel Değişim
Danışma Konseyi'ne göre
kutuplardaki buzlann tümüyie
erimesini engelleyebilmek için Kyoto
anlaşmasından dört kat daha yüksek
hedeflere sahip bir anlaşmanuı
uygulanmaya konulması
gerekiyordu. Halbuki Kyoto
anlaşmasma imza koyan ülkelerin
bile Kyoto hedeflerinin çok gerisinde
kaldıklan görülüyor.
SURECEK i
ABDDünyayıIşgalEtiyor
Gelişmişlerin, öteki ülkelere, özellikle enerji kay-
naklannın bol bulunduğu ülkelere, dünyanın deneti-
mi açısından önem taşıyan bölgelere egemen olmak
için ellerinden geleni yaptıklannı, yeni yeni icatlar, ye-
ni yeni düzenler, modern darbeler denediklerini bili-
yoruz.
Aralanndaki tatlı-sert kavga böyle yürüyor.
örneğin, Yunanistan'ı kim silahlandıracak? Son ge-
len bilgiler, Alman Krauss-Maffei VVegmann firması-
nın Leopard 2 tanklannı Simitis hükümetine "belge-
si olmayan" yöntemlerie satmayı başardığı yönünde-
dir. Bu durum kuşkusuz, Tony Blair'i "sükûtu haya-
le" uğratmış, Prime Minister'm gayretine rağmen In-
giliz Vıckers Ltd'in eli böğründe kalmıştır.
Bu, kavganın alışılmışı, centilmenlik sınırlannı pek
aşmayan biçimidir.
Başka türleri de var.
• • •
ABD'nin Irak saldırısı sırasında bozulan Almanya-
Fransa ittifakı ile Bush takımı arasındaki ilişkiler Irak'ın
"yeniden inşası" sürecinde yeni bir boyut kazanmak
üzeredir.
Bilindiği gibi Saddam'ın devrilmesi, ABD'nin böl-
geye yerieşmesi, Irak petrolleri üzerinde "hakkı-hu-
kuku" bulunan Fransa'yı zor durumda bırakmıştı. Şim-
di Fransa, Almanya ile birlikte bölgeye bir başka tür-
lü dönmek niyetindedir. Bu niyetin gerçekleşmesi için
ABD işgalinin sona ermesi, yeni kurulacak "meşnı"
bir Irak hükümetinin kendilerini davet etmesi gerek-
mektedir. Fransa Savunma Bakanı Alliot Marie Ha-
nım'ın dediğine göre, bu dönüş Birleşmiş Milletler
şemsiyesi altında olmalıdır.
Alliot Marie Hanım'ın tüm Avrupa'nın isteklerini yan-
sıtan bir başka arzusu ise Avrupa ordusunun bir an
önce kurulmasıdır. FransızbakanınDerSp/ege/'ever-
diği mülakattan anlıyoruz ki, Avnjpa ordusu epeyce
mesafe almıştır ve geçen yıl, 60 gün içinde 60 bin as-
keri, 400 savaş uçağını, 100 savaş gemisini mobilize
edebilecek duruma gelmiştir. Aynca hızla müdahale
edilmesi gereken durmular için 48 saat içinde hare-
kete geçebilecek 1500 kişilik bir "Acil Müdahale Bir-
liği" de kurulmuş durumdadır ve doğrusu "dünyada
birtene'dir.Fransa'nın Irak'la ilgili somut planı ise şöy-
ledir "Fransa, Alman dostlan ile birlikte çok usta ol-
duklan bir alanda, böyle diyor Bakan Hanım, yeni
Irak ordusunun, jandarmasının ve polisinin kuruluşu
ve eğitimi işine taliptir."
Bütün bunlann ABD'nin hoşuna giden işler oldu-
ğunu söyleyemeyeceğiz. Bakan Hanım, veciz, ama
bizim gibi ülkelerin halklannı ürkütmesi, korkutması
gereken bir ifadeyle ABD'yi rahatlatıyor "Hepimize
yetecek kadar iş var."
Var elbette. Sırada bekleyen ülkeler var. Sırada
"nush ile uslanmayan, tekdirden anlamayan şermer-
kezleri" bulunuyor. Bundan böyle iyi bir işbölümü ile
bu çağın paylaşımı tamamlanabilir.
Ama bakalım, ABD paylaşmak istiyor mu?
• • •
Arkadaşımız Osman Çutsay'ın Cumhuriyet'te ya-
yımlanan haberine bakalım önce: Haberde, ABD'nin
kendi sınırlan içinde 6 bin askeri tesise sahip olduğu
belirtiliyor. Kendi ülkesidir, bir şey diyemeyiz, ama di-
ğer gelişmelerie birlikte, Amerika'nın giderek militer
bir "demokrasiye" doğru kaydığının işaretlerinden bi-
risi olarak kaydetmeden geçemeyeceğiz. Haberin bi-
zi daha yakından ilgilendiren kısmı ise ABD'nin ülke
dışındaki askeri üslerinin sayısındaki tınmanıştır. Ame-
rikan üsleri ile ilgili 2003 yılı raporu; "Base Structure
Report 2003"ür\ verilerine göre ABD'nin 130 ülkede
702 üssü bulunuyor. Çutsay'ın haberinde raporda yer
almayan daha doğrusu gizlenen üslerie de ilgili bilgi-
ler var. Rapor, Kosova, Afganistan, Israil ve Kuveyt'te-
ki üslerden söz etmiyor. Aynı şekilde son işgal hare-
kâtında üstün hizmet gören Ingiltere'deki casusluk ve
dinleme faaliyetleri ile görevli üsle ilgili bilgi de bula-
mıyoruz. Eksiklere Japonya'daki Okinava Üssü'nü
de ekleyin. Bu üslerin kapladığı toplam alan hakkın-
da henüz net bilgilere sahip değiliz, ama örneğin Ku-
zey Irak'taki Anaconda Üssü 25 kilometre kare ge-
nişliğindedir.
ABD üsleri ile ilgili genel bir bilgiyi de paylaşalım:
Bu üslerde 500 bin ABD askeri, ajanı, teknikeri bulu-
nuyor. Bunlann görevi yalnızca ateş etmek değil, ay-
nı zamanda dünya çapında telefonlan, fakslan, elekt-
ronik postayı dinlemektir. Sayılan yakın zamanda bi-
ni aşacak bu askeri üslerie bulduğu işbirlikçi iktidar
ve muhalefet partileriyle, tatlı sert kavga ettiği ortak-
lanyla birlikte ABD, tüm dünyayı işgal ediyor.
Panltılı ortaçağa çoktan girdik, üstümüzdeki gölge
koyulaşıyor.
Gölge yalnızca ABD'den değil, geleceklerini ABD'ye
bağlamış, onurda irtifa kaybetmiş mandacılardan kay-
naklanıyor. Biliyorum, "Onur karın doyurmaz" der
şimdi onlar.
Ama yanılıyoriar. doyurur.
e-posta: guray.oz@cumhuriyet.com.tr
Can kayıpları artıyor
Sıcaklık ve selin
faturası büyük
East Anglia
Üniversitesi'ne göre
2003 belki de 1000
yılın en sıcak yılıydı.
Avrupa'da çoğu
Fransa'da (Almanya,
ttalya ve tngiltere'de
de can kaybı
yüksekti) 20 bin İcişi
sıcaklardan yaşamını
yitirdi. Cankaybmın
yanı sıra ekonomik
kayıplar da çok
yüksekti. Dünyanın
en büyük sigorta
şirketlerinden
Munich-Re'nin
Kyoto-Milano
toplanhsmda
açıkladığına göre
2003 yılmda yaz
sıcaklannın ve
kuraklığın Avrupa'da
yahuzca tanm
sektöriinde yarattığı
mali zarar yaklaşık
12.6 milyar dolara
ulaşmıştı. Buna,
yükselen sulann
neden olduğu nehir
taşmalan ve sel
felaketleri de
eklenince Munich-
Re'nin hesaplanna
göre risk primleri
hızla artmak
dunımunda kalıyor.
Bu gidişle yakında
düşük risk
bölgelerinde yaşayan
aileler bile
sigortalannı
koruyabihnek için
yılda 630 dolar ek
prim ödemek zonında
kalacaklar.
Munich-Re'den
Thomas Loster'in
aktardığma göre
1960-90 yıllan
arasında sigorta
şirketlerinin zararlan,
enflasyon etkisi
çıkanldıktan sonra
reel olarak 10 kat
artmış.