23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 ŞUBAT 2004 ÇARŞAMBA DIZI Küresel ısınma dünyanın iklimini değiştiriyor, ülkeler önlem almakta gecikiyor Döıriihııezndktaya doğnı AVRUPA'DAN GURAY OZ • 1990'lar, sıcaklık değişikliklerinin kayıtlannın resmen tutulmaya başlandığı 1861 yılından bu yana, en sıcak on yıl oldu. East Anglia Üniversitesi'ne göre 2003 belki de bin yılın en sıcak yılıydı. G eçen 20 yıl içinde küresel ısınmamn artık inkâr edilemez ve insanlığın geleceğini tehdit eden bir gerçek olduğu ve esas olarak da insanlığm bizzat kendi sanayi etkinliğinden kaynaklandığı düşüncesi gıderek yerleşti. Örneğin bilim insanlan arasında yapılan bir araştırma. 1994-2000 yıllan arasında küresel ısınma olgusunu kabul edenlerin oranmın yüzde 28'den yüzde 61 e yükseldiğini gösteriyordu. BM bünyesindeki Hükümetler Arası tklim Değ'ışişıkliği Paneh'nin 2001 yılında yayımlanan değerlendirme raporu, küresel ısınmanın büyük bir tehlike haline geldığini ve geri dönülemez bir noktaya hızla yaklaşılmakta olduğunu ortaya koydu. 1950'den bu yana atmosferin alt tabakası olan troposferin sıcaklığınm her 10 yılda yüzde 0.1 C arttığı, dünya yüzündeki kar ve buz tabakasının yüzde 10 azalmış ve arktik buz tabakasının da bu oranda incelmiş olduğu belgelendı. 1990'lar. sıcaklık değişikliklerinin kayıtlannın resmen tutulmaya başlandığı 1861 yılından bu yana. en sıcak on yıl oldu. East Anglia Üniversitesi'ne göre 2003 belki de 1000 yılın en sıcak yılıydı. Dünyanın en büyük sigorta şirketlerinden biri Much-Re'denThomasLoster'in The Guardıan'a söylediğine göre "Almanya'da da hava sıcakfağı son 10 bin yıhn en yüksek düze\ine" çıkmıştı. Yabiızca hava sıcaklığında değil, yağışlann düzeyınde de "her yerde rekoriar kınldT Bu yıl, Hindistan. Sri Lanka, ABD'de rekor düzeyde yüksek sıcaklıklar. yağmurlar ve firtınalar yaşandı. ttalya'da Po Nehri yazın ufacık bir ırmak düzeyine küçüldü. Bu verileri izleyen bilim insanlan, 1980'lerden başlamak üzere dikkatlerini giderek ıklim değişikliği ve sera gazlannm etkileri üzerinde yoğunlaştırmaya başladılar. Ne yazık ki her zaman olduğu gibi kısa dönemli kâr stratejilerine kilitlenmiş iş çevreleriyle dört beş yıllık seçim dönemlenne kilitlenmiş hükümetler hâlâ gereken tedbirlen almakta belirgin bir biçimde gecikiyorlar. Geçen aralık ayında Milano'da yapılan toplantının başansızlıkla sona ermesi de bu kronik hastahğın en son kanıtı. Sera etklsi ve ısınma Atmosferin alt tabakasındaki, troposferde. sıcaklık bınkimi olayına sera etkisi deniyor. Bilimsel araştırmalar küresel ısınmadan esas olarak bu sera etkisinin sonımlu olduğunu ortaya koyuyor. Sera etkisiyse bazı gazlann bu tabakada birikmesinden kaynaklanıyor. Sera gazlan da denilen bu gazlar. kısa dalga güneş ışıklannın geçmesini engellemıyorlar ama bunlar gezegenin > r üzeyıni ısıttıktan sonra daha uzun dalgalı ışıklar olarak geri yansırken bu kez bu ışınlar su buhan ve karbon dioksit gazlan tarafindan emıliyor, yeniden yansıtılıyor ve böylece atmosferde sıcaklık artıyor. Karbon dioksit, metan. ozon, CFC gibi gazlardaki yoğunlaşrna, bu emilme oranını arttınyor ve böylece geri yansıyan sıcaklığın giderek daha azı uzaya çıkarak kayboluyor ve sıcaklığı yükseltmeye başhyor. Geçen 20 yıl içinde giderek artan sayıda bilimsel araştırma, atmosfere biriken sera gazlannın oranında belirgin bir artış olduğunu, derin buz tabakalanndan alınan ömekler atmosferdeki karbon dioksit oranrnın geçen 160.000 yılda görülmeyen düzeylere ulaştığıru ortaya koydu. Yine bu araştırmalar, sera gazlannın yüzde 60'ımn. fosil yakıt kullanımı ve ormanlann yok edilmesinden dolayı artan karbon dioksitten, yüzde 20 sinin yoğun tanm ve yakıt sızıntılarından kaynaklanan metan gazından, yüzde 14'ünün soğutuculardan kaynaklanan halokarbonlardan, yüzde 6"sının yoğun tanm ve iç patlamah motorlann ürettiği nitrat oksitten ve kentleşmenin etkisiyle artan ozon gazından kaynaklandığını ortaya koydu. World Watch Institute'un 7 Ocak günü yayımlanan "State of the VVorkT (Dünyanın Durumu) raporu, bu yıl özellikle tüketim üzerine eğilmişti. Rapor. küreselleşmeyle birlikte tüketim toplumunun daha da yaygınlaştığını ve doğal kaynaklan daha önce görülmemiş bir hızda tüketen, zengin bir "küresel tüketfci" türünün oluştuğunu gösteriyordu. Küresel ısınmanm en yoğun olarak însanlığın son vüzvılı Ergin Y ı l d ı z o ğ l u (Yılhk toplam Co2 Ülkeler Avnıpa Topluluğu Fransa Almanya Ingiltere İtalya Ispanya Kanada ABD Rusya üretimi, Gigagrams) 1990 3.341804 394.067 1.014.501 583.705 439.478 227.233 471.536 4.998.516 2.372 2000 3.324.800 401.923 857.908 542.743 463.381 306.632 571.427 5.840.039 —- ABD ve Rusya Hava sıcaklığınm küçük derecelerde artması bile büyük felaketiere yol açabilecek sonuçlar doğuruyor. Canlüaryokolmanın eşiğjinde A- Safilık etklsi 2°C artarsa: Enfeksiyona bağlı hastalıklarda artış. klima cihazından yoksun yaşlılan etkileyecek hastalıklar. 2-3"C artarsa: Bulaşıcı hastalıklar özelliklle malarya riksinin artması. 300 milyon kışiyi kapsayan bir yeni nsk alanı oluşması. B- EkoloJlk etkl 1°C artarsa: Buzul seviyesinin ve tepe karlannın seviyesınin düşmesi, hidroelektrik üretimi ve bahar sulanna bağımlı sistemlen olumsuz etkilenecek. Mevsimlik devinimlerin değişmesi bitki ve hayvanlarda üreme düzenini bozacak ve erken üremeye neden olacak. Böylece bu ritimlere bağlı karmaşık sistemlerin dengesi bozulacak. Sulann yükselmesi, Ganj Deltası'nda Bengal kaplanı, Orta Afhka'da dağ gorili gibi kimi zaten kriz içindeki türlenn toptan yok olmasına neden olacak. 1- 2°C artarsa: Doğada çıkacak yangınlar ve aşın böcek üremelen karmaşık sistemlerin dengesini bozacak. Mercanlann rengini kaybetmesi olgusu genişleyecek ve kıyı mercanlanna dayalı ekosistemler yok olmaya başlayacak. Bataklık alanlann yaklaşık yüzde 10'u yok olurken göcmen kuşlann doğal yaşam alanlan tahrip olacak, göç sistemli bozulacak. 2- 3°C artarsa: Kutup bölgesinde yazın buz alanmın genlemesi, fok, deniz ayısı ve kutup ayısı gibi hayvanlann ekosıstemlerini bozacak. Ekosistemleri daha şimdiden bozulmaya başlamış olan bölgelerde tahribat geri döndürülemez bir aşamaya gelecek. 3- 4°C artarsa: Deniz suyunun ısınmasından dolayı mercan kıyılannda ölü sezon 6 aya yükselecek ve böylece bu kıyılara dayalı tüm ekosistem tahrip olacak. Atoller, tropik ormanlar, otlaklar ve bataklıklara bağlı otlaklar ölmeye başlayacak. C- Tarımsal etkl Halen besin alanında kendi kendine yeterli olmayan bölgelerde sorunlar çok daha ağırlaşacak. 1- 2°C artarsa: Aşın sıcak hava dalgalan, ürünlen (pınnç tane oluşturamayacak, meyveler tohum üretemeyecek) tahrip ederken çiftlik hayvanlannda sıcaktan kaynaklanan gerginliklerden dolayı kronik verim düşüklüklen başlayacak. Tahıl ürünlerinin üretimindeki gerileme olacak. 2- 3°C artarsa: Dünya ekonomisinde besın fiyatlan belirgm bir düzeyde artacak. Ürün verimleri duşecek, kuraklıktan etkilenen bölgeler genişleyecek. Ürün verimlüiklerindekı düşüşler orta rakım düzeyındeki bölgelere kadar genişleyecek. D- Su kaynakları üzerlndekl etkl Küresel ısınma su kaynaklannı azaltacak ve su kalitesini düşürecek,sel felaketleri sıklaşacak, su yönetimı ve tıcaretı üzerinde baskı artacak. 1- 2°C artarsa: Akdeniz, Afrika'nın güneyi, orta ve Güney Asya'mn kurak bölgelerinde su kıtlığı artarak yaklaşık yanm milyar insanı etkisi altına alacak. 2- 3°C artarsa: Sel felaketleri, sıklaşan fırtınalar, orman ve otlak yangınlan ve böcek nüfüsunda artış olan bölgelerde büyük hasara neden olacak. Eğer bugünden başlayarak tedbir alınmazsa önümüzdeki yüzyıl içinde küresel sıcaklığın, sera gazlannın etkisiyle yüzde 5.8 dereceye kadar yükselmesi güçlü bir olasılık. Bu düzeyde bir ısıysa ınsanlar da dahıl canlı türlennin büyük bir kısmının sonu demek. Bundan 250 milyon yıl önce, hava sıcaklığında, küresel düzeyde yüzde 6'lık bir artış, canlı türlerinın yüzde 95'inin yok olmasıyla sonuçlanan bir sürecin tetiğını çekmişti. Kvoto anlasmasının hedeflcrinin gerisinde kalanlar Almanva Lüksembur» Italva Yunanistan HoUanda Portekiz Finlandiva Belçika Avustnrva trlanda İspanya -13% -5.6% -9.5% -10.7% -12.2% -14% -16.5% -22.9% -24.5% -26.5% -33.3% Danimarka -37.8% Küresel Değişim Danışma Konseyi'ne göre kutuplardald buzlann tümüyle erimesini engellevebilmek için Kyoto anlaşmasından dört kat daha yüksek hedeflere sahip bir anlaşmanuı uygulanmaya konulması gerekiyor. 1910-45 ve 1976"dan sonra gerçekleşmiş olmasıysa bir başka çok önemli gösterge: Bu. egemen olan toplumsal üretim tarzının yapısal krizlerine girdiğı dönemlerde, küresel doğal yaşamı. dığer dönemlere göre çok daha şiddetle tahrip etmeye başladığuu gösteriyor. Kriz dönemleri bu yıkıcı etkiyi esas olarak iki yoldan arttınyor: Birincisi, hem sermaye gnıplan arasmda yoğunlaşan rekabetin etkisiyle maliyetlen düşürmek, her yola başvurarak kârlan maksimize etme kaygısı tüm diğer kaygılann önüne geçiyor. tkincısi bu dönemlerde, savaşlar, dolayısıyla patlayicılann. yanıcılann ve zehirli maddelerin . üretimi ve tüketimi öncekı dönemlere göre büyük bir sıçrama gerçekleştiriyor. Klmi (vetersiz) glrlşlmler Küresel iklim değişikliği olasılığının ve etkilerinin araştınlması için Dünya Meteoroloji Örgütü (WM0) ve BM Çevre Programı (UNEP) tarafindan 1988'de kunılan Iklim Değışikliklen Üzerine Hükümetler Arası Panel (IPCC). 2001 yılında yayımladığı III. Değerlendirme Raporu'nda, son 50 yılda yaşanan küresel ısınmanın büyük bir çoğunlukla insanlann etldnliklerinden özellikle de fosil yakıt kullanımından kaynaklandığını saptadı. Rapora göre deniz seviyesinde 20. yüzyılda gözlenen. bir önceki yüzyıla göre 10-20 cm. artış, bu ısınmadan, esas olarak atmosfere salınan sera gazlanndaki artıştan kaynaklanıyordu. Raporda, küresel sıcaklığın 1°C artmasının bile ekosistem ve toplumsal yaşam, hatta ekonomik etkinlik üzerinde çok olumsuz etkiler yapması öngörülürken IPCC raporu bugünkü trendlerin devam etmesi halinde. kısa zamanda geri dönülemez bir noktaya gelineceği ve yüzyıl sonuna kadar sıcaklığın 5 8 dereceye kadar yükselebileceği konusunda uyanyor. Kısacası bir tür olarak insanlığın geleceği ciddi bir tehdit altında. Kyoto Protokolü'nü engelleyen ülkeler / klim değişikliği trendıni geri çevirmek üzere gereken görüşmelen yapmak amacıyla BM bünyesinde bır Hükümetler Arası Pazarlık Komitesi kuruldu ve 1992'de benımsendi, 1994'te de çalışmaya başladı. Böylece ıklim değişikliği konulanyla ilgılı gene siyasiTcurumsal çerçeve de kuruhnuş oluyordu. IPCC'nin 1995'te yayımlanan II. Iklim Değişikliği Değerlendirme Raporu 1997'de Kyoto protokolünün benimsenmesinde büyük rol oynadı. 2001 "de yayımlanan III. Değerlendirme'yse 1995 değerlendırmesini temel alarak iklim değişikliğinin küresel etkilerinin yanı sıra bölgesel etkileri üzerinde de yoğunlaşıyordu. 1997 Kyoto Protokolü'nden sonra pazarhklar hızlandı ve ileriye dönük önemli adımlar atılabileceğine ilışkın umutlar arttı. Ancak 2001 yılında Bonn zirvesınde diğer ülkeler Kyoto hedeflerine bağlılıklannı yinelerken Bush yönetimı, ABD'nin "düırya ekonomisinde rekabet gücünü olumsuz etkfleyeceğT ıçın Kyoto prensiplerine tümüyle karşı olduğunu açıklayarak anlaşmadan çekilince bu umutlar büyük bır darbe aldı. Kyoto süreci. Rusya, Milano toplantısuıa doğru uzun süre çelışki demeçler verdikten sonra, tutumunu açıklığa kavuşturarak Putin'in bır sözcüsü aracıhğıyla küresel ısınma) la ilgili uluslararası protokol Kyoto anlaşmasını "bu haliyle Rusya'ya ekonomik büyümeyi sınırlayan çok ciddi engeller getirdiği için onaylamayacağınr açıklayınca bu kez ölümcül bır darbe aldı. Çünkü. dünya nüfüsunun yüzde 7'sini (ABD: Yüzde 4.6 - Rusya: Yüzde 2.4) oluşturmasına karşılık, küresel ısınmaya neden olan sera gazlannın yüzde 25 ile yüzde 36'suıı üretmekten sonımlu ABD ile yüzde 17'sinden sonımlu Rusya'nın çekilmesiyle birlikte, uygulanabilmesı için sera gazlan üretiminin en az yüzde 55'inden sonımlu ülkeler tarafindan imzalanması gereken Kyoto anlasmasının da sonu gelmiş, serbest piyasa. ABD"mn uluslararası rekabet hırsı, Rusya"nın ekonomik büyüme arzusu yüzünden, insan türünün yok olmasıyla sonuçlanacak bir sürecin durdurulması, dünya nüfüsunun yüzde 93'ünün geleceği üzerine nüfüsun yüzde 7'si tarafından ölümcül bir ipotek konmuş oluyordu. Toplu Imtlhan Böylece dün, dünyayı bir termonükleer soykınmın eşiğine getirmiş olan bu, dünyanın en büyük kitle imha silahlan stokuna sahip iki ülke şimdi de yine el ele vererek iklim değişiklikleri çahşmalan alanında saygın bilim adamı Sir John Houghton'un hiç tereddüt etmeden "khie imha silahı olarak'" nitelediği iklim değişikliklerinin geri çevrilmesini engelleyerek salt kendi çıkarlannı korumak uğruna küresel bir toplu imhanın zeminini de hazırlıyorlardı. Aslında durum Kyoto"da öngörülenden bile daha vahim: Alman hükümeti bünyesindeki Küresel Değişim Danışma Konseyi'ne göre kutuplardaki buzlann tümüyie erimesini engelleyebilmek için Kyoto anlaşmasından dört kat daha yüksek hedeflere sahip bir anlaşmanuı uygulanmaya konulması gerekiyordu. Halbuki Kyoto anlaşmasma imza koyan ülkelerin bile Kyoto hedeflerinin çok gerisinde kaldıklan görülüyor. SURECEK i ABDDünyayıIşgalEtiyor Gelişmişlerin, öteki ülkelere, özellikle enerji kay- naklannın bol bulunduğu ülkelere, dünyanın deneti- mi açısından önem taşıyan bölgelere egemen olmak için ellerinden geleni yaptıklannı, yeni yeni icatlar, ye- ni yeni düzenler, modern darbeler denediklerini bili- yoruz. Aralanndaki tatlı-sert kavga böyle yürüyor. örneğin, Yunanistan'ı kim silahlandıracak? Son ge- len bilgiler, Alman Krauss-Maffei VVegmann firması- nın Leopard 2 tanklannı Simitis hükümetine "belge- si olmayan" yöntemlerie satmayı başardığı yönünde- dir. Bu durum kuşkusuz, Tony Blair'i "sükûtu haya- le" uğratmış, Prime Minister'm gayretine rağmen In- giliz Vıckers Ltd'in eli böğründe kalmıştır. Bu, kavganın alışılmışı, centilmenlik sınırlannı pek aşmayan biçimidir. Başka türleri de var. • • • ABD'nin Irak saldırısı sırasında bozulan Almanya- Fransa ittifakı ile Bush takımı arasındaki ilişkiler Irak'ın "yeniden inşası" sürecinde yeni bir boyut kazanmak üzeredir. Bilindiği gibi Saddam'ın devrilmesi, ABD'nin böl- geye yerieşmesi, Irak petrolleri üzerinde "hakkı-hu- kuku" bulunan Fransa'yı zor durumda bırakmıştı. Şim- di Fransa, Almanya ile birlikte bölgeye bir başka tür- lü dönmek niyetindedir. Bu niyetin gerçekleşmesi için ABD işgalinin sona ermesi, yeni kurulacak "meşnı" bir Irak hükümetinin kendilerini davet etmesi gerek- mektedir. Fransa Savunma Bakanı Alliot Marie Ha- nım'ın dediğine göre, bu dönüş Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında olmalıdır. Alliot Marie Hanım'ın tüm Avrupa'nın isteklerini yan- sıtan bir başka arzusu ise Avrupa ordusunun bir an önce kurulmasıdır. FransızbakanınDerSp/ege/'ever- diği mülakattan anlıyoruz ki, Avnjpa ordusu epeyce mesafe almıştır ve geçen yıl, 60 gün içinde 60 bin as- keri, 400 savaş uçağını, 100 savaş gemisini mobilize edebilecek duruma gelmiştir. Aynca hızla müdahale edilmesi gereken durmular için 48 saat içinde hare- kete geçebilecek 1500 kişilik bir "Acil Müdahale Bir- liği" de kurulmuş durumdadır ve doğrusu "dünyada birtene'dir.Fransa'nın Irak'la ilgili somut planı ise şöy- ledir "Fransa, Alman dostlan ile birlikte çok usta ol- duklan bir alanda, böyle diyor Bakan Hanım, yeni Irak ordusunun, jandarmasının ve polisinin kuruluşu ve eğitimi işine taliptir." Bütün bunlann ABD'nin hoşuna giden işler oldu- ğunu söyleyemeyeceğiz. Bakan Hanım, veciz, ama bizim gibi ülkelerin halklannı ürkütmesi, korkutması gereken bir ifadeyle ABD'yi rahatlatıyor "Hepimize yetecek kadar iş var." Var elbette. Sırada bekleyen ülkeler var. Sırada "nush ile uslanmayan, tekdirden anlamayan şermer- kezleri" bulunuyor. Bundan böyle iyi bir işbölümü ile bu çağın paylaşımı tamamlanabilir. Ama bakalım, ABD paylaşmak istiyor mu? • • • Arkadaşımız Osman Çutsay'ın Cumhuriyet'te ya- yımlanan haberine bakalım önce: Haberde, ABD'nin kendi sınırlan içinde 6 bin askeri tesise sahip olduğu belirtiliyor. Kendi ülkesidir, bir şey diyemeyiz, ama di- ğer gelişmelerie birlikte, Amerika'nın giderek militer bir "demokrasiye" doğru kaydığının işaretlerinden bi- risi olarak kaydetmeden geçemeyeceğiz. Haberin bi- zi daha yakından ilgilendiren kısmı ise ABD'nin ülke dışındaki askeri üslerinin sayısındaki tınmanıştır. Ame- rikan üsleri ile ilgili 2003 yılı raporu; "Base Structure Report 2003"ür\ verilerine göre ABD'nin 130 ülkede 702 üssü bulunuyor. Çutsay'ın haberinde raporda yer almayan daha doğrusu gizlenen üslerie de ilgili bilgi- ler var. Rapor, Kosova, Afganistan, Israil ve Kuveyt'te- ki üslerden söz etmiyor. Aynı şekilde son işgal hare- kâtında üstün hizmet gören Ingiltere'deki casusluk ve dinleme faaliyetleri ile görevli üsle ilgili bilgi de bula- mıyoruz. Eksiklere Japonya'daki Okinava Üssü'nü de ekleyin. Bu üslerin kapladığı toplam alan hakkın- da henüz net bilgilere sahip değiliz, ama örneğin Ku- zey Irak'taki Anaconda Üssü 25 kilometre kare ge- nişliğindedir. ABD üsleri ile ilgili genel bir bilgiyi de paylaşalım: Bu üslerde 500 bin ABD askeri, ajanı, teknikeri bulu- nuyor. Bunlann görevi yalnızca ateş etmek değil, ay- nı zamanda dünya çapında telefonlan, fakslan, elekt- ronik postayı dinlemektir. Sayılan yakın zamanda bi- ni aşacak bu askeri üslerie bulduğu işbirlikçi iktidar ve muhalefet partileriyle, tatlı sert kavga ettiği ortak- lanyla birlikte ABD, tüm dünyayı işgal ediyor. Panltılı ortaçağa çoktan girdik, üstümüzdeki gölge koyulaşıyor. Gölge yalnızca ABD'den değil, geleceklerini ABD'ye bağlamış, onurda irtifa kaybetmiş mandacılardan kay- naklanıyor. Biliyorum, "Onur karın doyurmaz" der şimdi onlar. Ama yanılıyoriar. doyurur. e-posta: guray.oz@cumhuriyet.com.tr Can kayıpları artıyor Sıcaklık ve selin faturası büyük East Anglia Üniversitesi'ne göre 2003 belki de 1000 yılın en sıcak yılıydı. Avrupa'da çoğu Fransa'da (Almanya, ttalya ve tngiltere'de de can kaybı yüksekti) 20 bin İcişi sıcaklardan yaşamını yitirdi. Cankaybmın yanı sıra ekonomik kayıplar da çok yüksekti. Dünyanın en büyük sigorta şirketlerinden Munich-Re'nin Kyoto-Milano toplanhsmda açıkladığına göre 2003 yılmda yaz sıcaklannın ve kuraklığın Avrupa'da yahuzca tanm sektöriinde yarattığı mali zarar yaklaşık 12.6 milyar dolara ulaşmıştı. Buna, yükselen sulann neden olduğu nehir taşmalan ve sel felaketleri de eklenince Munich- Re'nin hesaplanna göre risk primleri hızla artmak dunımunda kalıyor. Bu gidişle yakında düşük risk bölgelerinde yaşayan aileler bile sigortalannı koruyabihnek için yılda 630 dolar ek prim ödemek zonında kalacaklar. Munich-Re'den Thomas Loster'in aktardığma göre 1960-90 yıllan arasında sigorta şirketlerinin zararlan, enflasyon etkisi çıkanldıktan sonra reel olarak 10 kat artmış.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle