17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SPORCumhuriyet .Yaşam 10 Dilden dile yayılan efsanenin tanıtımı yapılabilirse Türkiye önemli bir kazanç sağlar Nuh'un Gemisi ve Ağrı DağıN A S U H M A H R U K İ / nsanlık tarihinin tartışmasız olarak en önemli destanlarından birine ev sa- hipliği yaptığımız halde, ne yazık ki bu büyük fırsatı ve potansiyeli gereği gibi yerine getiremiyoruz. Bu yüzden de tahmin edemeyeceğiniz kadaravuçlarımızdan kaç- masını yıllardır göz göre göre uzaktan izliyo- ruz. Bölge turizmine dolayısıyla ekonomisi- ne ve sonuçta ülkemize çok büyük bir kat- ma değer yaratabilecek Ağrı Dağı ve Nuh'un Gemisi ile ilgili konularda bu güne dek sür- dürdüğümüz pasif, zorlaştırıcı hatta engel- leyici politikalarımızı artık değiştirme zama- nı gelmiştir. Içinde bulunduğumuz durum ve gelişen koşullar bu tür bir değişim için ga- yet uygundur, hatta gereklidir. Buna göre çok daha aktif ve yaratıcı projeler hazırlaya- rak Ağrı Dağı'nın ve Nuh'un Gemisi efsane- sinin çok daha etkin bir şekilde tanıtılması, duyurulması ve bu bölgeye gelmek isteyen- lerin uyması gereken bürokratik koşullann ko- laylaştırıcı bir şekilde yeniden düzenlenme- si gerekmektedir. Dışarıdan takip edebildiğim kadarıyla hükümetimiz de bu konuda benzer düşün- celerle proje hazırlığında. Umuyorum ki izin prosedürlerinde ve hizmet anlayışında yapı- lacak olumlu gelişmelerle birlikte bu yazdan itibaren Ağrı Dağı ve Nuh'un Gemisi efsane- si yabancılar tarafından daha kolay ulaşıla- bilir hale gelecek ve etkin bir proje yöneti- miyle ülkemize büyük bir ekonomik, politik ve sosyo-kültürel fayda sağlayacaktır. Incil'in "Genesis" bölümünde, Gemi'nin, Ararat dağlarının üzerinde durduğu ifade edi- lir. Incil uzmanları, Ararat dağlarının, eski Urartu krallığının dağları olduğunu değer- lendiriyorlar. Burada bir diğer olası bölge olarak karşımıza Cudi Dağı çıkıyor ki, Cudi Dağı'nın da Kuranıkerim kaynaklı Nuh'un Gemisi ile ilgili geleneksel efsaneleri mevcut. Benzer şekilde, her ikisi de ülkemiz sınırları içerisinde yer alan bu dağların dışında bir- kaç dağın ve bölgenin adı daha Nuh'un Ge- misi efsanesinde geçiyor, ayrıca bağlantılı olarak 20 civarında arkeolojik alan da tespit edilmiş durumda. Araştırmacılann ilgisi Doğubayazıt ilçesinde Durupınar'da yer alan gemi şekilli oluşum da Nuh'un Ge- misi araştırmacılarının ilgısıni çekiyor. Orada- ki küçük ve mutevazı müzede de bu konuy- la ilgili ilginç buluntular ve iddialar sergileni- yor. Bir de yine bölgede bulunan ancak he- nüz koruma altına alınmayan deniz fosilleri- ni de bu bölgenin geçmişte sular altında ol- duğunun bir kanıtı olarak değerlendirebiliriz. Ağrı Dağı ile ilgili iddialarda, en önem- li soru Nuh'un Gemisi'nin nerede karaya oturduğu konusudur. Incil'e göre, Nuh'un Gemisi'nin karaya oturmasının ardından 70 gün sonra diğer dağlann tepeleri görülme- ye başlanmış. Buna göre, Ağrı Dağı'nda zir- veye yakın bir bölümü düşünmemiz gerek- tığini söyleyebiliriz. Bir de tabii ki Ağn Dağı'nda yaşanan buzul hareketleri, volkanik aktivite- ler ve depremlere bağlı olarak geçmişten günümüze büyük değişimler olabileceğini de göz önünde bulunduımamız gerekır. Bu konuyla ilgili yapılmış onlarca araştırma, ya- zılmış onlarca kitap, yüzlerce makale, yüz- lerce iddia ve tarihten gelen 2500 yıl önce- sine kadar varan kaynaklara dayalı söylem- ler mevcut. Sonuçta bunlar bilim insanlarının ve araştırmacılann değerlendirmesi gereken teknik konular. Biz ise Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak, ülkemizde bulunan her türlü yeraltı/yerüstü zenginliği, coğrafi, kültürel, turistik kıymetleri akılcı yönetim ve planlama ile ekonomik ve sosyo-kültürel açıdan, çev- reye saygılı, etik değerlere bağlı ve sürdürü- lebilir uygulamalarla en iyi şekilde değerlen- diımekle yükümlüyüz. Kolektif akıl ve gele- cek kuşaklara karşı sorumluluğumuz bunu gerektirir. Bu açıdan bakıldığında, Ağrı Dağı'na ve Nuh'un Gemisi'ne, kendilerine göre dağcı- lık ve/veya dinsel gerekçelerle gelmek için can atan yurtdışı kaynaklı onbinlerce insa- nın ve onlarca araştırma ekibinin bu istekle- rini belirti bir disiplin ve kontrol dahilinde ger- çekleştirebilmeleri için gerekli koşulları sağ- lamalıyız. Efsanenin bölgenin turizm hareket- liliğine ve ekonomik kalkınmasına yarataca- ğı katma değeri kullanabilmemiz için uygu- lamalarımızı değiştirmeliyiz. Bugün dünya- nın pek çok yerinde bazıları haklı gerekçe- lerle olmakla birlikte çoğu uyduruk ve yapay iddialarla, hatta planlı ve uzun soluklu kur- gularla, herhangi bir kıymeti ya da özelliği ol- mayan bölgelerde muazzam bir turizm ha- reketliliği yaratılabilmektedir. örnek olarak ilk aklıma gelenler; Loch Ness gölünün ca- navarı Nessie, X kilisesindeki Meryem Ana heykelinın ağladığı hikâyesi, Y bölgesinde bir kadında Hz. Isa'nın vücudundaki yara işa- retlerinin çıktığı hikâyesi, Himalayalar'daki "Yeti", Amerika'daki "Sasquatch" (karada- mı) efsaneleri, Transilvanya'daki Kont Dra- kula ve vampir efsanesi, vb. Bu örnekleri elbette ki arttırabiliriz. An- cak burada asıl önemli konu, doğal birfırsat olarak ve her şey hazır halde, değerini ölçe- meyeceğimiz büyüklükte bir insanlık hazine- sine sahip olmamıza rağmen, bunu olması gerektiği gibi değerlendirmekten çok uzak- ta kaldığımızdır. Bizim yapmamız gereken, Nuh'un Gemisi'ne evsahipliği yapan Ağrı Dağı'nda özellikle dinsel ve duygusal ne- denlerle bölgeye gelmek isteyen Hıristiyan dini mensubu hedef kitlesine dönük çevre- r ortekiz'de golf, ünlü "Porto" şaraplarının merkezi olan Oporto kenti ve çevresinde yerleşen, başta Ingiltere olmak üzere Avrupa ve dünyanın diğer ülkeleri ile şarap ticareti yapan Ingiliz işadamlannın kurduğu, "Porto British Club" ile başlar. • I Ik olarak kriket, daha sonraları rugby, tenis ve sonunda golf, Porto'daki ingiliz şarap tüccariannın uğraşısı, eğlencesi ve boş zamanlarını değerlendirdiği hobileri olur. Bu kulübün uzantısı olarak Oporto Golf Kulübü, Charles Nevilli Skeffington tarafından dokuz çukurlu bir saha olarak 1890 yılında kurulur. 4 ŞUBAT 2004 Ingilizlerin Portekiz'de kurduğu kulüp sporun gelişmesinde öncü oldu olfte boynuz kulağı yakaladı tSMET AKTEKİN P ortekiz'in golfle tanışması Ispan- ya ve Türkiye gibi 189O'lı yıllara rastlar. Ispanya'ya yakın olmala- rı ve orada olup biteni yakından izlemeleri bu spor dalında ileri gitmelerini ve turizm yarı- şında bizi geride bırakmalannı sağlamıştır. Işte Portekiz'in "turizm ve golfturizmi" pat- lamasının çok ilginç öyküsü: Portekiz'de golf, ünlü "Porto" şarapla- rının merkezi olan Oporto kenti ve çevresin- de yerleşen, başta Ingiltere olmak üzere Avrupa ve dünyanın diğer ülkeleri ile şarap ticareti yapan Ingiliz işadamlannın kurduğu, "Porto British Club" ile başlar. Temel Porto'da atıldı İlk olarak kriket, daha sonraları rugby, tenis ve sonunda golf, Porto'daki Ingiliz şarap tüccar- larının uğraşısı, eğlencesi ve boş zamanlarını de- ğerlendirdiği hobileri olur. Bu kulübün uzantısı olarak Oporto Golf Kulübü, Charles Nevilli Skef- fington tarafından dokuz çukurlu bir saha olarak 1890 yılında kurulur. Kulübün ilk açıldığı yıldaki üye sayısı yalnızca 44 idi. Porto'da temelleri atılan golf, ileriki yıllarda yavaş yavaş tüm Portekiz'e ya- yılmaya başlar. Ikinci Dünya Savaşı sırasında ya- PORTEKİZ'İN GOLF KARNESİ Nüfus Gelen Turist Sayısı Toplam Turizm Geliri Golf Turizmi Geliri Golf Sahası Sayısı Lisanslı Oyuncu Sayıs Türkiye 70 Mılyon 15 Mılyon Pörtekiz 10 Mılyon 14 Milyon 10 Mılyar Dolar 9 Mılyar Dolar 20 Mılyon Dolar 1 Mılyar Dolar 9 ı 500 72 15Bm vaşlayan golf atılımının yeniden hız kazanmasın- da 1949 yılında Pörtekiz Golf Federasyonu'nun kurulmasının büyük payı vardır. Pörtekiz, doğal güzelliklerin korunmasının bi- lincinde olduğundan, sahil kesimlerindeki yerle- şim alanlarına önemli kısıtlamaları getirerek ilk önemli turizm yatınmının adımını atar. Güneşin bat- madığı Algarve kıyılarında yalnızca turistik otel- lere, Ingiliz ve Kuzey Avrupalı turistlerin çok ilgi gösterdiği golf saha ve resortlarının yapımına izin verilir. 1986 yılında Portekiz'in Avrupa Birliği'ne gir- mesi ile birlikte yerli ve yabancı üst düzey gelir grubunda bulunanları hedefleyen ülkedeki emlak pazarı kararlı adımlarla, sürekli artan bir grafik çi- zer. özellikle Algarve bölgesine insanları çeken yal- nız golf sahalarının ve tabiatın aşırı güzelliği de- ğil, keyifli bir yaşam için sunulan fırsatlardır. Bu bölgedeki lüks sporvegotf resortlan, dün- yaca ünlü Ouinta do Lago, San Lorenzo golf ku- lüpleri ile Four Seasons Golf and Country Kulü- bü ve eşdeğeri tesisler, Avrupalılara yalnız deği- şik bir yaşam tarzı sunmayıp, eşsiz spor olanak- ları verir. Bu bölgedeki taşınmazlann satışları ile de emlakçılar ülkelerine milyonlarca dolar ka- zanç sağlarlar. Böylece Portekizliler, golfturizmi ilegeçmiş- le gelecek arasında da olumlu bir köprü kurmuş oldular. Başlangıçta yılda en fazla iki saha yapı- mının tamamlandığı Portekiz'de, golf turizmine önem verildiği 1986 yılından günümüze dek yıl- da ortalama 4 - 5 golf sahası ve sayısız spor kompleksi devreye girmektedir. Türkiye ile Por- tekiz'i karşılaştırırsak, tek benzerlik her iki ülke- de de golfün kalkınması ve gelişmesinin golf fe- derasyonlarının kurulması ile hız kazanmasıdır. Bizde golf federasyonu 1996 yılında kurulduğu- na göre bu fark 53 yıl demektir. Türkiye olarak ar- tık Antalya'daki sahalarımızın kârlılığını tüm yatı- nmcıların bildiği ise bir gerçektir. Son Söz: Golfte ve golf turizminde bölge- mizde geç kalmadan bir yer edinmemiz ve 12 yıl- da ancak sekiz golf sahası yapabilen bir ülke ko- numundan bir an önce çıkmamız, yılda en az 2 - 3 saha yapacak bir plan ve programa sahip ol- makla mümkün olabilir. ia [email protected] ye ve doğaya saygılı, etik değerlere bağlı, sür- dürülebilir turizm politikaları geliştirerek böl- genin kalkınması için kullanmaktır. Burada şunu da vurgulamak isterim, Nuh'un Gemisi'nin Ağrı Dağı'nda olup ol- madığı bulunduğumuz noktada yalnızca bir detaydır. İnsanlık Truva, Jerıko gibi kutsal mekânları bulabilmek uğruna yüzlerce yıl uğ- raşmıştır ve benzer şekilde Incil'de adı ge- çen henüz keşfedilememiş kutsal mekânla- rı bulmak için aynı kararlılıkla uğraşmaya da hazırdır. Bunun için kamuoyu da mevcuttur, bu araştırmalara muazzam kaynaklar akta- racak fonlar da mevcuttur. Bizim tek yapma- mız gereken, yabancıların yüzlerce yıldır id- dia ettiği Nuh'un Gemisi'nin Ağrı Dağı'nda olduğu söylemine sahiplenmek ve bunu bu topraklara ait bir milli değer olarak kıymet- lendirmektir. Nuh'un Gemisi'nin varlığı veya yokluğu araştırmacılann ve inananların ce- vap bulması gereken birsorudur. Biz ise eli- mizdeki müthiş fırsatı artık tepmekten vaz- geçmeli ve 21. yüzyılın gereklerine göre de- ğerlendirmeliyiz. Efsaneyi pazarlamak önümüzdeki on yıllarda dünya turizm hareketliliği, bugüne dek hiç olmadığı ölçü- de artacak ve büyük bir para hareketini de beraberinde getirecektir. Türkiye çok zengin turizm potansiyeli ile yabancıların gözünde son derece cazip sayısız özelliğe sahiptir. Bu çeşitliliğe bir de Nuh'un Gemisi'ni ekle- mek ülkemizin çekiciliğini arttıracaktır. Nuh'un Gemisi efsanesini bir pazarlama projesi ola- rak ele almalı ve akıllı kadrolarla bir eylem pla- nı dahilinde kurgulamalıyız. Bu konuda ivedilikle atılması gereken adımları sıralayacak olursak şunları söyleye- biliriz. öncelikle yabancı dağcıların izin pro- sedürlerinin kolaylaştırılması gerekmektedir. Bugün hâlâ Ankara'dan alınan izinler, Ağrı Da- ğı'na sadece aylar öncesinden organize ve planlı ekiplerin gelebilmesine fırsat vermek- tedir. Oysa, Türkiye'ye Kapadokya'yı, An- «jjtalya'yı veya Istanbul'u görmek için gelen bir turist, aklında hiç olmadığı halde Doğu- bayazıt veya Iğdır'a gelirse rahatlıkla dağa gitme iznini alabilmelidir. İzin için gerekli ko- şullar ve ücret saptanır ve kaymakamlıklar eliyle koordine edilebilir. Burada elbette ki amaç sadece dağcılara değil, inandığı kita- bın kutsal mekânlarından birinde birkaç gün geçirmek isteyen asıl hedef kitlesine ulaşmak- tır. Dağcıların ana kamp olarak kullandığı 3350 metredeki Yeşil Kamp'a veya saptana- cak alternatif bir kamp yerine kadar açılacak bir yol ve hazırlanacak doğal ortama uygun dağevleri çocuk, yaşlı herkesin bölgeye ge- lebilmesini ve herhangi bir özel donanıma sa- hip olmadan konaklayabilmesini sağlaya- caktır. Aynı şekilde Nuh'un Gemisi konulu re- sim, heykel, anı, obje, aklınıza gelebilecek her türlü turistik ürün de geliştirilmeli ve pazar- lanmalıdır. Dünyada çok örneği olduğu gibi, Ağrı Dağı'nın paketlenmiş küçük birtaşjnı bi- le anı olarak satın alacak sayısız insan çıka- cağını unutmamalıyız. Doğubayazıt'a gelen turistler yine be- lirli kurallar içerisinde isterlerse belirli par- kurlarda dağda yürüyüş veya tırmanış yapa- bileceklerdir. Bugün için Ağrı Dağı büyük oranda dağcıların gelebileceği yapıdadır an- cak bizim asıl ulaşmamız gereken toplama göre ancak küçük bir grubu kapsayan dağ- cılar değil, bütün Hıristiyan âlemi olmalıdır. Bu koşullar yaratıldığı andan itibaren dağcılık ve trekking (yürüyüş) turizmi de kendisini geliştirecek, bu konularla yıllardır iç içe olan bölge halkı kendi iç dinamikleri ile gerekli koşulları yaratacaktır. Burada devletin yap- ması gereken tek şey, hizmet kalitesini sap- tayıp kuralları çok açık ve net olarak koymak ve bunların uygulanmasını da en sıkı şekil- de denetlemek olmalıdır. Kişisel kanaatim olarak, Nuh'un Gemisi için hazırlanacak çağdaş bir proje, süreç içerisinde getıreceği yeni gelişmeler ve açılım- larla birlikte küçük ölçekli bir bölgesel kal- kınma projesi bile olabilecektir. Bugün için bölgede idealden çok uzak, kayıplarla dolu, kendine göre bir düzen işlemekte ve bu düzen şimdiki aktif aktörlerin menfaatine sürmektedir. Dağcılık Federasyonu, böl- gedeki yerel rehberler ve dağcılık sporunu ak- tif olarak sürdüren dağcılar arasında oluş- turulabilmiş bir fikir birliği olamamasından dolayı, büyük bir çıkar ve anlayış çatışması yaşanmaktadır. Ağrı Dağı, Dağcılık Federas- yonu'na, Türk dağcılanna, bölgedeki yerel reh- berlere hatta yerel yönetim unsurlarına bile bırakılamayacak kadar önemli ve büyük bir milli hazinedir. Bu hazine ancak devlet eliy- le ve gücüyle planlanacak, kuralları koyulacak ve denetlemesi yapılacak bir işletme sis- temine göre yetkileri belirli koşullar dahilin- de yerel unsurlara devredilecek şekilde iş- letilir ve yönetilirse arzu edilen bölgesel kal- kınma sağlanabilecektir. Aksi takdirde yarım yapılan bir proje yönetimi, ancak sorunların ve yaraların büyümesine sebep olur ki, bütün bunların olması gerektiğine inancım tam ol- duğu halde aklımdaki tek soru işareti, bu süreci politik ve menfaat hesapları yapmadan sonuna kadar, tavizsiz, adil, etkin ve doğru bir şekilde yönetebilecek bir siyasi irade gös- terilip gösterilemeyeceği konusudur. www.nasuhmahruki.com -'sAYTU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle