Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 HAZİRAN 1996 PAZAR
14 KULTUR
İŞARET FİŞEĞİ ZEKt COŞKLN
Oy oy, nedir bu güzeflüderLaz müteahhit-bakkal ikilisinin fetih
seferberliğiyle başlayan. oradan yeraltı
dünyasına uzanan. 1970'lerin ikinci ya-
rısındaTrabzonspor'la doruğa ulaşan si-
yasal ve kiiltürel "Karadeniz firtınası"
çoktan dindı. Onun ıçin de Emine"nin
türküsü eskısı gibi herkesın dilınde de-
ğıl. Hani o "parmağında yüzükler / ko-
lunda bilezikler"e bakıp "nedir bu güzek
likler" dı\e soran. sonra da "o\ oy Emi-
ne / dolanayim beline" diyen türkü.
Türkü eskisi gibi dilden dile dolaşma-
sa da söylemi söylediği yürürlükte. Bir
"güzellik" tellallığı. mefrunluğudurgidi-
yor. Ne zaman nerede bir tıkanma. sorun.
kriz hah var. "İşte" divoruz. "demokra-
sinin. futbolun. sanatın.. ve Türkiye'nin
gü/elliği burada!" Daımi kriz. skandal
haben vermekten bunalan gazeteler de
çarevı "güzellik">
te buldular. Birgazete-
mızbaşsayfadan "Türkiye'degüzelşev
lerdeolu\or" köşesi açtı.
Bu arada parmaktaki yüzükler. kolda-
ki bilezikler \e o "güzellikler~e göz di-
ken âşık gibi herkes herkesin beline do-
lanmaya uğraşıyor. Öyle ki bakan. mil-
letvekilini kucağına çağınvor. Mecazi ya
da gizli değil. aleni. açık "kucağıma
otur" çağrısı. Orada da gerekçe aynı:
Güzellık. "Sennegüzelçocuksun" diyor
bakan.
Çoğu yazar \e düşünüre bakılırsa bu
haller Lut Kavmi'nin sonunu andınyor.
Sodom ve Gomore'yi yaşıyoruz. Kıya-
met yakın.
Kıvamet yakın. yalnız gene bir başka
-\e bıze özgü- "•güzellik" \ar. Binayla
zinanın artışını. kıyamet alemetlerini gö-
rüp dile getirenler öteden beri hep din-
dar çev relerdir. Oysa şimdi durun fark-
lı. Dindarçevrebukez. buhali: çürüme-
\ı "güzel" buluvor. Orada kendisınin
"halas" -kurtuluş- \e "zafer alametle-
ri*"ni görüyor. iktidar halvetı yaşıyor...
Dünvaya \e havata dinin ötesinde an-
lamlar yükleyen çevrelerse kendilerinin
-ve memleketin. hayatın- sonunu: kıva-
metı görmenın ürküntüsünü. paniğini
yaşıyor.
İşte bu. bize özgü "giizellik"!
Onun için de şimdı ve gerçekten "Ne-
dir bu güzellikkr" dive sormanın zama-
nıdır.
Ana-baba muhabbeti
Çoğu düşünüre göre hayat. sonuçta bir
"iktidar o\unu"dur. Kültür, sanat, siya-
set. tıcaret vb. oyunun figürleridir sade-
ce. En küçük toplum birimi olarak nite-
lenen ailede "iktidar"ı babatemsil eder,
toplumdaysa devlet.
Bırcvın varoluş-kımlik yapısının olu-
şumunu irdeleyen Freud, "dyun"un te-
melinde yıne "güzellik~e, "güzeTe sahip
olma kavgasının yattığına işaret eder.
Özetle: Toplulukta her şeyin ve bütün
kadınlann sahibı olan "baba
n
, oğullan
• Çöküyoruz-bitiyoruz
çığlıkları arasında baktığımız
her yerde, her şeyde bir
'güzellik' buluyor. yoksa da
bulmaya çalışıyoruz. Çöküş
hallerinde hep olduğu gibi
bedenin çağnsı. bedendeki
çekim-güzellik, doruğa
çıkıyor. Adeta bir 'songürlük'
kaygısıyla bedenimizi.
bedenleri ve dünya nimetlerini
fethetmeye uğraşıyoruz. Buna
bakıp insanlar 'Sodom ve
Gomore'yi görüyorlar.
•Artık roman bunlara
bakmıyor. Tanzimat'la
başlayıp epeyce sürdürdüğü
'otoritenin sesi'ni de
dillendirmiyor. Yazının yerini
görüntü ve ses aldı.
Bir başka 'güzellik' yaşıyoruz
artık. TV ekranında,
müzikte... HABITAT
açılışında sergilediğimiz
'çokseslilik - çok renklilik'
gösterisinde olduğu gibi.
Sonra belediyenin
'alternatif * anlamında Istiklal
Caddesi'ne 100'ermetre
arayla serpiştirdiği ve başına
birer zabıta diktiği
çalgıcıların sergilediği
'güzellik'te olduğu gibi.
çocukluktan çıkıp genç-güzel insan kım-
liği kazandıkça onlan kendisı için rakip
olarak görür\etopluluktanko\ar. Kovu-
lan kardeşler. bir süre sonra birleşir. top-
luluğa döner. babalannı öldürür. etinı
yerler (Bkz: Totem ve Tabu).
Freud oğulların babaları venmesinin.
"iktidar" değişiminin "kültürde bir de-
rece ilerleme''ye bağlı olduğunu belirti-
yor: "Örneğin yeni bir silahtn icadı onla-
ra bu iistünlük hissini vermiştir" diyor.
Türkıve toplumu ılk kültürel deprem-
leri. iktidar sarsıntılannı. baba-ogul ça-
tışmalannı yeni düzen -ve "güzeüiK'"-
arayışlanyla bırlikte yaşadı. 1839'da 16
yaşındayken OsmanJı tahtına çıkan Ab-
dülmecid, dönemin en genç -çocuk- pa-
dişahıy dı. Dev let \e toplum. onun "Tan-
zünafıyla birtür "gençlik asısı" vurun-
du. Olmadı. İktidar sahibinde: padişah
kimliğinde hep "baba"yı arayan. gören
toplum -ve vönetim çev resi- tıfıl padişah
ve düzeni Tanzimat'ta hep "otorite boş-
luğu"nu gördü. >aşadı.
Tanzimat'la doğan Türk romanı sü-
rekli o "babasızlık" halini. yetimliği an-
lattı NamıkKemal,-İnribah~ta (f87(,);
Ahmet Mithat, "Felatun Bev ile Rakım
Efendi"den (1876) başlayarak son roma-
nı Jön Türk'e (1910) degin hemen bütün
romanlannda: Recaizade Ekrem, "Ara-
ba Se\dası"nda (18%): Hüseyin Rahmi
"Şıpse>di*
<
de (1900) adeta ortak tema
olarak babadan. hayat karşısında rehber-
den. onlan denetleyip yönlendirecek
"otorite"den yoksun çocuklann-gençle-
rin •sergüzeşfinı. mahvolusunu anlattı-
lar.
Roman-romancı bütün bu anlatımın-
da çoğu zaman açıktan, yer yer alttan al-
ta "otoriteninsesi"ni ifade ediyordu: Ba-
basızolmaz, babanın yolundan çıkılmaz.
babava karşı durulmazî
Bütün o "otorite-itaat" arayışlanna,
çağrılanna karşın Osmanlı yıkılıp gitse
de toplumsal kimliğin. kültürün Tanzi-
mat romanlannda kendini duyuran sesi
romandan da. havatımızdan da eksik ol-
madı. Her ne kadar "baba"yı aşıp "gü-
zeUikler"e sahip olmayi istese de bu top-
rağın çocukları "s>mbiotic" (ana rah-
minden ayrılmamis.) bir kimlik sergile-
diler. Başlan sıkı^tığında "Kurtar bizi
baba" çığlıkları attılar. "Ananız, bacını-
znn" diyenlerin eteklerine >apıştılar.
4
Çöküşteki güzeüikMer
Hayata ve "güzeUilüer'e kendi başına
sahipolmama hali. Tanzimat'tan beri bi-
reylerde de. toplumda da "bekaa" send-
romunu; dağılma. çözülme. çökme. yok
olma korkusunu ebedileştirdi.
"Çöküyoruz-bitijoruz" çığlıklan ara-
sında baktığımız her yerde. her şeyde bir
"güzeUik" buluyor. yoksa da bulmaya
çalışıyoruz. Çöküş hallerinde hep oldu-
ğu gibi bedenin çağnsı. bedendeki çe-
kim-güzellık, doruğa çıkıyor. Adeta bir
"songüriiik" kaygısıyla bedenimizi. be-
denleri ve dünya nimetlerini fethetmeye
uğraşıyoruz.
Buna bakıp insanlar "Sodom ve Go-
more'"yi görüyorlar (Yakup Kadri, ışgal
İstanbulu"nu anlattığı romanına bu adı
vermişti, 1928). Dünya nimetlerinedo) -
muşsakyadaerişilmeyecekdenli bizden
uzaklığının farkındaysak. "tensel güzel-
lik" yerini "tinsel güzeUik" vedoyum ara-
yışınabirakıyor(YakıpKadn.onudayi-
ne bir başka çözülme iklimi içınde şaz-
dı: Nur Baba. 1922). "Ölüm"ü haber ve-
rerek ortaya çıkan din(ler). çöküş zaman-
lannda. toplumlann-düzenlerin ölümü
sırasında diriliyor. güçlenivor.
Yakın dönemde çöküş-çözülüş tema-
tiğini izleyen romanlardan biri Selim İle-
ri'nin 1980"de yayımlanan "Bir Akşam
AJacası". Orada yazar (Emre). tasarladı-
ğı yapıtı "Birçözülüşün romanr olarak
niteler. Arkadaşlanyla konuşurken "Bel-
kideyalnızcagüzelliği unutmamamızge-
rektiğini belirtmek istiyorum'" der. Bu
vurgu. "Sen çöküşün güzelliğini, çöküş-
teki güzelliği de benimsivorsun" değer-
lendırmesiyle karşılanır.
"Çöküşteki estetik görüniim" yani
"güzelUk" tematiğı İleri'nın bir sonraki
yapıtı "Yaşarken \e Ölürken"de de
(1981) karşımıza çıkar.
Artık roman bunlara bakmıyor. Tanzi-
matMa başlayıp epeyce sürdürdüğü "oto-
ritenin sesi"ni de dillendirmivor. Yazı-
nın yerini görüntü ve ses aldı. Bir başka
"güzellik" yaşıyoruz artık. TV ekranın-
da. müzikte... HABITAT açılışında ser-
gilediğimiz "çokseslilik - çok nenkliük"
gösterisinde olduğu gıbı. Sonra beledi-
yenin "alternatif" anlamında tstiklal
Caddesi'ne 100'er metre arayla serpiş-
tirdiği ve başına birer zabıta diktiği çal-
gıcıların sergilediği "güzeUik"te olduğu
gibi. Birliktedeğil. yan yana. art arda ve
"nizam" dahilinde. ısmarlama ve taklit
üüzellik.
• • •
King Kong. birgün çıkagelen "güzel"i
kaybetmemek -ve kurtarmak- ıçin Nevv
York'u darmadağın eder, Empıre State
Buılding'ın tepesine çıkar Kurşunlar
yetmez onu dev irmeye. Amerikan Hava
Kuvvetleri devreye girer. Öldürülür. Yö-
netmen. durunıu "King Kong'u uçaklar
değil, güzellik öldürdü" sözüyle açıklar.
Bizi de öldürürse bu güzellıkler öldü-
recek. Yaratmadığımız. üretmediğimız
ve ona King Kong gibi sahip çıkmadığı-
mız sürece, bu güzellikleröldürecek bizi.
Ya da "ölü baba*"nın hayaleti bizi biz
olmaya, kendimize ve hiçbir güzelliğe
bırakmavacak. Hamlet tjibi.
2 4 U L U S L A R A R A S I Î S T A N B U L M Ü Z İ K F E S T İ V A L İ
Festival, Yelda Kodaflı fle açıbyorKiilriirServisi-tstanbul Kültür ve Sanat
Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen
24Liluslararası tstanbul Müzik Festıvali.
bu akşam Aya lnnı Müzesı'nde vapılacak
açılış törenı ve ünlü soprano Yelda Kodal-
lı'nın vereceği konserle açılnor. Hugo
\Vblftan lıedler ıle Mozart. Belhni ve Do-
nizetti'nin operalarından aryaların yer al-
dığı bir resıtal verecek olan Yelda Kodal-
ü'ya piyanoda ve eşi Murat Kodallı eşlık
edecek.
24Uluslararası tstanbul Müzık Festıva-
li 1U hazıran - 10 temmuz tarihlen arasın-
da gerçekleştınlecek. tstanbul'da 14 hazi-
rana dek sürecek "BM İnsan \erieşimleri
Konferansı- HABITAT-IT ıle de çakışa-
cak festıvalde. konferansa katılan vabancı
delegelere Istanbul'un çok kültürlü doku-
sundan örnekler sunulacak. 650'si vaban-
cı olmak üzere 1 200"ü aşkın sanaçının ka-
tılımıvla gerçekleştırılecek festıvalde, 11
orkestra. 9 oda müziği konseri, 6 resital. 3
opera. 6 dans gösterısi ve 7 geleneksel mü-
zık konserı yer alacak.
Festıvalde 100. ölüm yılı nedeniyle bü-
tün dünyada anılan Anton Brucker'in eser-
len \e 150. ölüm vıhnda Türk müzığînin
büv ük ustası Hammanıizade İsmail Dede
Efendi'nın eserlenne yer v erılecek. Geçen
yılkı festıv al programında yeralan "Saray-
dan Kız Kaçırma'" operası bu yıl yine Is-
koç Oda Orkestrası eşliğinde sahneleniyor.
Festıvalın ilk konserini yann Ava trini
Müzesı'nde bu yıl 35. kuru'luş yılını kutla-
v an İstanbul Devlet Opera ve Balesi Or-
kestrası verecek. Konsenn geliri ıse geçen
ocak av mda yanan Venedık'ın tanhı La Fe-
nıce Tıyatrosu'nun yenıden vapımı ıçin ba-
ğışlanacak. Mozart'\n Türk unsuru içeren
ünlü "Saraydan Kız Kaçırma" operası da
199"
7
vılında tstanbul'un çeşitli mekânla-
nnda çekılerek televızyon filmi halıne ge-
tırılecek.
Orkestra konserleri
Şef Orhan Şallıel yönetımınde İstanbul
Dev let Opera ve Balesi Orkestra ve Koro-
su'nun vereceği festıvalın açılış konserine
solist olarak soprano EfsunOztoprak.mez-
zo-soprano Jaklin Çarkçı, tenor Erol Uras
ve bas Ayhan Baran katılacak. Konserin
programı ünlü operalardan uvertür ve ara
müzıklerı. koro bölümleri ve arvalardan
oluşuyor. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da
"Saraydan Kız Kaçırma" operasına eşlik
eden 40 kışılık lskoç Oda Orkestrası. Ava
Irını Müzesı'nde ıki konser verecek. flk
konsen Rönesans'tan çağdaş müzığe kadar
uzanan geniij bir repertuvara sahip olan ve
ünlü birçok orkestrayla çalışan Rkhard
Hickox yönetiv or. Konsenn solisti ise dün-
yanın önde gelen birçok opera sahnesinde
ve önemli şeflerın yönetimınde söyleven
Chenl Studer. Cheryl Studer müziksever-
lere NVagner'ın Xesendonck Şarkılan ıle
Samııel Barber'ın "KnoxvUle 1915 V'azı"
adlı bestesinı sunacak. Bu vıl 50. kuruluş
1- St Petersburg Filarmoni Orkestrası. 2- Keinhold Friedrich, 3-Mark Morris
Dans Topluluğu, 4- Chery I Studer, 5- Yelda Kodallı
yılını kutladığımız tstanbul Dev let Senfo-
ni Orkestrası da festıvale 24 hazıran günü
AKM'de vereceği bir konserle katılıvor.
Şef Andrev* Greennood'un vöneteceğı
konsere soprano Zehra ^ ıldız. Richard
Strauss'un "Son Dört Şarkı" adlı eseri ile
Mahler'in 4. Senfonısf ne solist olarak ka-
tılacak. İskoç Oda Orkestrası'nın 25 hazi-
randa Aya Irini'de vereceği ikıncı konseri-
ni ise yurtdışında bestecı. orkestra şef ve
solist olarak tanınan. besteleri çeşitli ödül-
ler kazanmış Betin Güneş yönetecek. Eîe-
tin Güneş'ın lskoç Oda Orkestrasf nın ıs-
teği üzerine bestelediğı uvertürün dünya-
dakı ılk seslendınlişı de bu konserde ger-
çekleşecek. Bu konsere ayrıca. trombonu
klasik müzik alanında solist çalgı düzeyi-
ne yükselten Branimir Slokarkatılacak ve
Nino Rota'nın Trombon Konçertosu'nu
seslendirecek.
1995-1996 konser sezonunda 21. yılını
kutlayan lzmir Devlet Senfoni Orkestrası.
şef Rengim Gökmen yönetiminde 26 hazi-
ran tarihınde AKM'deki konseriyle festiva-
le katılıvor. Bu konserde. tzmir Kültür. Eği-
tım ve Sanat Vakfı tarafından ilkı bu yıl dü-
zenlenen "Dr. NejatEczacıbaşı Beste Yanş-
ması"nda bınncılığı alan Hasan Lçar-
su'nun "Çığlıklan Anlar ve Küçük Bir
Düş"adlı eseri. lzmir'dekı dünya prömiye-
rinden sonra Istanbul'da seslendirilecek.
Aynca programda yer alan lilvi Cemal Er-
kin'ın 4. Senfonisi ile bestecınin 90. doğum
vıiı kutlanacak.
St. Petersburg Filarmoni Orkestrası. Yu-
riTemirkanov yönetımınde 4 \ e 5 temmuz
günleri vereceği iki konserinde 100. yılı
nedeniyle Bruckner'in 4. Senfonısi'ni ve
ölümünün 25. vılında Stravinski'nın Pet-
ruşka adlı eserıni de seslendirecek. Isvıç-
re'nin en eski müzik topluluğu olan 34 ki-
şilik Zürih Oda Orkestrası 6 temmuzda
A>a trınide bir konser verecek. Hovvard
GrifFiths'in yöneteceğı bu konserin solistı
trompetçi Reinhold Friedrich. 40 müzıs-
yenden oluşan Deutsche Kammerphilhar-
raonie'yı Avrupa'da bir müzik dahısi ola-
rak nitelenen 21 yaşındakı Daniel Harding
yönetecek. 9 temmuzdaki ilk konserde ses-
lendirilecek olan Mahler'in mezzo-sopra-
no. tenor ve orkestra için "Toprağın Şar-
kısrnm sohstleri Randi Stene ve Christi-
an Elsner. Orkestranın ikinci konserini ıse
Tbomas Hengelbrock yönetecek.
Oda müziği konserleri
Fiamminghiyaylıçalgılar topluluğu fes-
tivale RudolfVVerthen'in yönetimınde ve-
receği ikı konserle katılacak. Bu konserle-
nn ikıncısıne solist olarak katılacak Fran-
cis Springuel. Belçikalı çağdaş bestecı
Bross'un sanatçı besteledıği v e ona ıthaf et-
tiği eseri seslendirecek. Toplulukaynca 90.
doğum vılında Şostakoviç'ın yanı sıra Go-
recki. Part ve Ho\haness gıbı çağdaş bes-
tecıler. I9vüzyıl müziğindenömek olarak
da Dvorak v e ÇaykovskTnın eserlenni ses-
lendirecek. Eski dönem çalgılanyla konser
veren bırtopluluk olan TheHanmerBand-
festivaleikı konserle katılıvor. Topluluk ilk
programlarında Haendel. Yivaldi ve
Bactfın eserlenni. ikinci konserde de J. S.
Bach'ın altı Brandenburg Konçertosu'nun
tümünün seslendirilişini gerçekleştirecek.
Saim Akçıl'ın >önetımınde ve tanınmış
Rus flütçü .\le\ander Korneyw'in katılı-
mı>la tek bir konser verecek l luslararası
KaradenizOdaOrkestrasının konserinde
solist Kornevev Quantz ve JoUvet'nın flüt
konçertolannı seslendirecek. Bu bölümün
diğer oda orkestralan ıse Chilingirian Dört-
lüsü ve Ünlü La Scala Opera Orkestrası'nın
müzısyenlennden meydana gelen Arci del-
la Scala. Arci della Scala'nın vereceği ıki
konserden ilkınin solistı ünlü soprano Da-
niela Dessi. Topluluğun ikinci konserinin
programında barok dönem bestecı len yer
alıyor.
Resitaller
Norveçli trompetçi Ole Edward Anton-
sen ve orgcu \Vayne Marshall bu ıki çalgı
ıçin düzenlenmış bestelerden oluşan bir
programla çıkacaklar müzıkseverlenn kar-
şısına. Birçok uluslararası ödülün sahibi
olan Güher ve Süher Pekinel ıse Brahms,
J. C. Bach. Gershwin. Lecuona \e Liszt'in
eserlerınden oluşan ılgınç bir program su-
nacak. Mischa Maisky. Ava Irını'de 20 ha-
zıran aünüpıvanıst DairaHo\ora"nıneşlı-
ğınde lstanbullu müzıksev erlerın karşısına
çıkacak. Ikili; Beethoven, Schubert, Rah-
maninof ve Şoştakovıçın bestelerınden
oluşan bir programı seslendirecek. Piya-
nist BrunoCanino eşliğinde bir resital ve-
recek olan ünlü ttal^an kemancı Salvatore
Accardo'nun konserı 21 hazıranda Av a tn-
nı Müzesınde. Bu bölümün son sanatçısı
ıse festıvale ıki konserle katılacak Hırvat
sanatçı Ivo Pogorelich. Vokal Müzik ve
Opera Mozart'ın "SaraydanKızKaçırma"
operasını yine Glvnebourne Maastricht
operaları vönetmeni Aidan Lang sahneye
koyuyor. lskoç Oda Orkestrasf nın bu se-
nekı şefi Richard Hickoxolacak. Konstan-
ze ve Belmento rollerını. geçen yıl olduğu
gibi Rosa Mannion ve Kurt Streit \orum-
luyor. Blondchen rolünü ıse Susan Grit-
ton. Pedrillo Barry Banks Osman rolünü
ıse Stephen Richardson üstlenıyor. Selım
Paşavı ise vıne LğurPolatcanlandıracak.
Dans
24. Uluslararası Müzik Festivali'nin
dans bölümünde iki önemli topluluk >er
alıyor: MarkMorris Dans Gru bu v e Meh-
metSander Dans Topluluğu. Mark Morris
Dans Grubu toplam 4 gösteri sunucak.
Mehmet Sander Dans topluluğu ıse ıki
gösteriye festıvale katılı\or.
Geleneksel müzik
1996'nın Hammamızade İsmail Dede
Efendi'nın 150. ölüm yılı olması nedeniy-
le 24. Uluslararası tstanbul Müzik Festiva-
li programına katılan Türk müziği toplu-
lukları. Dede Efendı'nin değışik türlerde-
ki eserlenne programlannda yer v enyorlar.
Prof. Dr. Nevzad Attığ yönetımınde bir
konser verecek olan Kültür Bakanlığı ts-
tanbul Klasik Türk Müziği Korosu'nun bu
yılki solıstlen Serap Nİiıtlu Akbulut \e
Münip L'tandı. Münir Nurettin Beken
AKM'de vereceği ut resitalı ıle katılıvor
festıvale. Ahmet Özhan yönetımindekı
Kültür Bakanlığı Tarıhi Türk Müziği Top-
luluğu ise III. Selim. II. Beyazıd. IV Murat
gibi bestekâr padışahların eserlerınden ve
Hammamizade İsmail Dede Efendi'nin
bestelediğı ılahılerden örnekler sunacak.
Bu bölümde yer alan diğer ikı topluluk ıse
Kültür Bakanlığı tstanbul Türk Müziği
Topluluğu ve Bosphorus Topluluğu.
Genç solistler dizisi
Genç Solistler Dızısi 25 hazıran ıle 30
haziran tarihlerı arasında AKM'de gerçek-
leştirılecek. Bu dizıye Ramiz Melik Asla-
no\ yönetımindekı lt Devlet Konservatu-
van Öğrencı Orkestrası'nın yanı sıra Ulus-
lararası Müzik Festıvali Sanat ve Teknık
Danı>ma Kurulu üyelerince yapılan ele-
mevi kazananlar katılacak.
KOŞEBENT
ENİS BATLR
YazınveYayın
1970'li yılların ortasından başlayarak, kimi dergile-
rin çevresinde toplanan yazarların kültür ortamımız-
da başlangıçta bir haylı yadırganan kavram, sözcük
ve imge'lerle dile geldikleri bilinen bir gerçek. Şüp-
he yok ki yalnızca genç yazarlarda göze çarpan bir
değişiklik değildi bu: olgun yaş yazarlarında da ben-
zeri biryönseme oluşmuştu. Genel çizgilerinde Ba-
tı'da tartışılan konulardan ve bu konularia ilgili yeni
terimsel gelişmelerden soyutlanamazdı bizdeki ha-
reketlilik: Çeşitli alanlara uzanan ilgiler. farklı bakış açı-
larının ve yöntemlerin sözlükleriyle buluşmuş, çeviri
ve uyarlama sorunlarının getirdiği karmaşa nedeniy-
le yer yer gerginlik doğuran tartışmalara yol açmıştı.
"Yorumsama'', "öte-dil", "metinçözüm"türünden,
teknik sayılabilecek kavramlardan "iktidar", "Red
Cephesı", "Karşı Dil" gibi (kültürel düzlemde) siya-
sal sayılabilecek kavramlara dek açılan bir yelpaze-
de bu terimsel yenilenme pek çok yanlış anlaşılma-
ya ve kullanıma da gebe oldu. "Eski söz dağarcığı"nı
terk etmek istemeyen, bu nedenle de bir hayli dire-
nen yazarların zamanla, belki de farkına varmaksızın
"söylem" ya da "şey/eşme" tarzı kavramlar kullan-
maya başladıklanna tanık olundu. Öte yandan, söz
konusu yenilenmeye apaçık karşı çıkan, bunun kül-
türel ve siyasal kodlarına dikkat çeken yazarların ba-
zılarının, gün geldi, anlamamak için onca direndikle-
ri terimleri yalan yanlış kullandıkları görüldü. Ne olur-
sa olsun, kabaca son 20 yıl içinde. yeni bilgilenme
süreçlerinden sökün eden yeni bir dil, kültür ortamı-
mızı etkiledi, ona taze kan getirdi. Deneme, ıncele-
me, araştırma -bu türler nasıl adlandırılırsa adlandı-
rılsın- dergilerde ve gazetelerde yayımlanan pek çok
ürün artık 20 yıl öncesınden çok farklı dilsel araçlara
dayandığımızı, dolayısıyla da farklı donanımlarla dün-
yaya bakmayı sürdürdüğümüzü kanıtlıyor.
Köklü biçimde olmasa bile, köktenci bir üslûpla ay-
nı dönem içinde Türkıye'nın kültür ve yazın ortamı da
sorgulandı. Pazar, İktidar, Muhalefet, Cephe, Karşı-
Dil bu sorgulamada kullanılan ana kavramlardı. Tür-
kiye'de yazmaya başlayan genç insanların muhtemel
Odisea'sı belirlendi yavaş yavaş: Dergilerde ürün ya-
yımlama zorluğu ya da yarışı; kitap yayımlama, da-
ha çok da dağıtıma girme sorunları; kitabın telif üc-
retini alma olanaksızlığı ya da tanıtım tıkanıklığı; bir
sonraki aşamada kitap nedeniyle röportaj yapma,
kitapla ödül kazanma, yeni baskı arayışlan, "Edebi-
yatımızda Isımler Sözlüğü "ne girme. antolojilerde ka-
bul görme, imza günlerine ve yan alanlarda etkinlik-
lere (gazetelerde, açıkoturum ve panellerde) katıl-
mak, giderek yabancı dillere çevrilmek.
Kaba çizgilerinde Pazar'ın işleyiş mekanızmasını
görmek, buna karşı bir tavır almak, ama bütün "ni-
met"\er\ paylaşmak eşyanın mantığı oldu böylece.
Bunun nedenı açıktır aslında: Dışında durulmayan bir
şeyin içinde olmaktan başka bir yol bulunamamak-
ta, çarka karşı çıkılsa da çıkılmasa da farklı bir evrim
çizgisı yaratılamamaktadır.
Bu saptayım bir noktaya kadar doğrudur Dıştan
bakıldığında "gık demeyen" ile "muhalıf"\\W yapan
arasında geçtiklerı yollar ve vardıkları noktalar açısın-
dan bir özdeşlık kolaylıkla kurulabilir gerçekten de.
Ben, kendi payıma, serüvenin tözündeki farklılığı bu-
rada okumaya çalışmamalıyız diyorum: Bazı "ilinek-
sel" örnekler bir yana. Pazar'ın kurallarına uymamak
elde değıldır: Ece Ayhan ya da Leyla Erbil'in Cahit
Külebi ya da Adalet Ağaoğlu dan aynlabilecekleri
yer establishment'a göre konumlanndadeğil de yaz-
dıklarında ve yazma biçimlerinde aranmalıdır, arana-
bilir. Yoksa herkes, iyikötü, ortamın belirlediği güzer-
gâhın içindedir. Yazgıcı bir vurgu mu getiriyorum bu-
nunla. değil: Sorunu daha farklı bir zeminde ele al-
malı, gorüşündeyim.
Octavio Paz'ın dediği gibi: "Yayın başka şeydir, ya-
zın bambaşka şey."
Hâmiş: Nekrofili: Leşcinsellik. (Yeni sözcük öneri-
lerinden).
DADA 'Kelepir' kitapçı açılıyor
Kültür Servisi - Yav ınevlerinın onak kuruluşu DADA.
yavıncılık sektörünün gelişkin olduğu ülkelerde
çoktandır uygulanan bir çalışmayı ülkemizde
başlatıyor. Yayınevlerinin depolannda kalmış olan,
kitapçı satışı düşmüş olan kitaplan. son satış
değerlerinın vüzde 70-80"ine varan oranlarda
ucuzlatılmasıvla yeniden satışa sunuyor. Beyoğlu
Küçükparmakkapı Sokağı'nın girişinde açılan açılan
"Kelepir "de. Türkçe kitaplar 30-40 bin lira gibi
oldukça düşük fiyatlarda. yabancı kitaplar ise şu
andakinin üçte bıri fiyatlarda satışa sunulacak.
İletişim'den John Berger
üçlemesi
Kültür Servisi - John Berger'in son on beş yılını
verdiği "Onlann Emeklerine" adlı üçlemesınin
sonuncusu "Leylak ve Bavrak" tromanı tletışim
Yayınlan'ndan çıktı. Cçlemenin ilk kitabı. "Bir
Zamanlar EUROPA'da" ve "Domuz Toprak"
(hikâveler). Taciser Belge ve Murat Belge'nın
çevirilerivle Iletişim Yayınlan tarafından daha önce
yayımlanmıştı. Üçlemenin zemini olarak
adlandınlabilecek sorun, bir "insan türü" olarak
köylülüğün ortadan kalkışı. Berger. bu gelişmeyi bir
yönüyle kaçınılmaz buluvor. Ama bu varoloş tarzının
özgün b\r kültürel çeşitlilik olarak yaşadığımız hayata
eklemlenemevışine. bunun yerine kayboluşuna da
havıflanıyor. Bu bakış açısı ya da "hissivat" içinde
"Domuz toprak'ta henüz köyünde yaşayan köylüyü.
"Bir Zamanlar EUROPA" kitabını oluşturan hikâyeleri
de şehre geçiş süresinı. "Leylak ve Bayrak"ta da şehre
yerleşen köylüvü anlatıyor. Kır ınsanlannın tarihi
burada gecekondular. videolar. pahalı oteller. aşk.
cınavet. uyuşturucu ve ölümün iç içe geçtiği bir
karmaşayia son bulur. "Leylak ve Bayrak", suç ve
affetme üstüne modern bir Odysseia.
Musicorama 96'ya Dogru
İZ.MİR (AA)- "3. Musicorama Bodrum 96 Jaz ve
Klasik Müzik Festivalı". bu vıl 28-30 ekim tarihleri
arasında yapılacak. Bodrum Sea Garden Hotel halkla
ilişkiler müdürü Günseli Budak. festivalle ilgili bütün
hazırlıklann tamamlanma noktasına geldığini
belirterek özellıkle yabancı ruristlerin büyük ilgi
gösterdiği festival boyunca her gün iki konser
verileceğini bildirdi. Festivalin ilk konserini Ingiliz
klasik gitar sanatçısı Zaradin gerçekleştirecek. Aynı
gün. piyanoda Kerem Gürsev. kontrbasta Volkan
Hürsever ve davulda Can Kozlu'dan oluşan Kerem
Görse\ Caz Üçlüsü'nün konseri izlenebılecek.
Festivalin ikinci gününde ise Çağlayan Ünal
(viyolonsel) ve Can Çoker'in (pıvano) konserleri
gerçekleşecek. Aynı gün İngıliz piyaııist Graham
Scott'un klasik piyano konsen izlenebilecek. Festival.
Pamela Blake'ın gala konseri ile sona erecek.
Sanatçıya piyanoda Rıckı Holmes eşlik edecek.
Festival'de bu yıl geçen vıllardan farklı olarak Ankaralı
ressam Volkan Coşkı-n'un resim sergisi de yer alacak.