23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 HAZİRAN 1996 PAZAR 14 KULTUR İŞARET FİŞEĞİ ZEKt COŞKLN Oy oy, nedir bu güzeflüderLaz müteahhit-bakkal ikilisinin fetih seferberliğiyle başlayan. oradan yeraltı dünyasına uzanan. 1970'lerin ikinci ya- rısındaTrabzonspor'la doruğa ulaşan si- yasal ve kiiltürel "Karadeniz firtınası" çoktan dindı. Onun ıçin de Emine"nin türküsü eskısı gibi herkesın dilınde de- ğıl. Hani o "parmağında yüzükler / ko- lunda bilezikler"e bakıp "nedir bu güzek likler" dı\e soran. sonra da "o\ oy Emi- ne / dolanayim beline" diyen türkü. Türkü eskisi gibi dilden dile dolaşma- sa da söylemi söylediği yürürlükte. Bir "güzellik" tellallığı. mefrunluğudurgidi- yor. Ne zaman nerede bir tıkanma. sorun. kriz hah var. "İşte" divoruz. "demokra- sinin. futbolun. sanatın.. ve Türkiye'nin gü/elliği burada!" Daımi kriz. skandal haben vermekten bunalan gazeteler de çarevı "güzellik"> te buldular. Birgazete- mızbaşsayfadan "Türkiye'degüzelşev lerdeolu\or" köşesi açtı. Bu arada parmaktaki yüzükler. kolda- ki bilezikler \e o "güzellikler~e göz di- ken âşık gibi herkes herkesin beline do- lanmaya uğraşıyor. Öyle ki bakan. mil- letvekilini kucağına çağınvor. Mecazi ya da gizli değil. aleni. açık "kucağıma otur" çağrısı. Orada da gerekçe aynı: Güzellık. "Sennegüzelçocuksun" diyor bakan. Çoğu yazar \e düşünüre bakılırsa bu haller Lut Kavmi'nin sonunu andınyor. Sodom ve Gomore'yi yaşıyoruz. Kıya- met yakın. Kıvamet yakın. yalnız gene bir başka -\e bıze özgü- "•güzellik" \ar. Binayla zinanın artışını. kıyamet alemetlerini gö- rüp dile getirenler öteden beri hep din- dar çev relerdir. Oysa şimdi durun fark- lı. Dindarçevrebukez. buhali: çürüme- \ı "güzel" buluvor. Orada kendisınin "halas" -kurtuluş- \e "zafer alametle- ri*"ni görüyor. iktidar halvetı yaşıyor... Dünvaya \e havata dinin ötesinde an- lamlar yükleyen çevrelerse kendilerinin -ve memleketin. hayatın- sonunu: kıva- metı görmenın ürküntüsünü. paniğini yaşıyor. İşte bu. bize özgü "giizellik"! Onun için de şimdı ve gerçekten "Ne- dir bu güzellikkr" dive sormanın zama- nıdır. Ana-baba muhabbeti Çoğu düşünüre göre hayat. sonuçta bir "iktidar o\unu"dur. Kültür, sanat, siya- set. tıcaret vb. oyunun figürleridir sade- ce. En küçük toplum birimi olarak nite- lenen ailede "iktidar"ı babatemsil eder, toplumdaysa devlet. Bırcvın varoluş-kımlik yapısının olu- şumunu irdeleyen Freud, "dyun"un te- melinde yıne "güzellik~e, "güzeTe sahip olma kavgasının yattığına işaret eder. Özetle: Toplulukta her şeyin ve bütün kadınlann sahibı olan "baba n , oğullan • Çöküyoruz-bitiyoruz çığlıkları arasında baktığımız her yerde, her şeyde bir 'güzellik' buluyor. yoksa da bulmaya çalışıyoruz. Çöküş hallerinde hep olduğu gibi bedenin çağnsı. bedendeki çekim-güzellik, doruğa çıkıyor. Adeta bir 'songürlük' kaygısıyla bedenimizi. bedenleri ve dünya nimetlerini fethetmeye uğraşıyoruz. Buna bakıp insanlar 'Sodom ve Gomore'yi görüyorlar. •Artık roman bunlara bakmıyor. Tanzimat'la başlayıp epeyce sürdürdüğü 'otoritenin sesi'ni de dillendirmiyor. Yazının yerini görüntü ve ses aldı. Bir başka 'güzellik' yaşıyoruz artık. TV ekranında, müzikte... HABITAT açılışında sergilediğimiz 'çokseslilik - çok renklilik' gösterisinde olduğu gibi. Sonra belediyenin 'alternatif * anlamında Istiklal Caddesi'ne 100'ermetre arayla serpiştirdiği ve başına birer zabıta diktiği çalgıcıların sergilediği 'güzellik'te olduğu gibi. çocukluktan çıkıp genç-güzel insan kım- liği kazandıkça onlan kendisı için rakip olarak görür\etopluluktanko\ar. Kovu- lan kardeşler. bir süre sonra birleşir. top- luluğa döner. babalannı öldürür. etinı yerler (Bkz: Totem ve Tabu). Freud oğulların babaları venmesinin. "iktidar" değişiminin "kültürde bir de- rece ilerleme''ye bağlı olduğunu belirti- yor: "Örneğin yeni bir silahtn icadı onla- ra bu iistünlük hissini vermiştir" diyor. Türkıve toplumu ılk kültürel deprem- leri. iktidar sarsıntılannı. baba-ogul ça- tışmalannı yeni düzen -ve "güzeüiK'"- arayışlanyla bırlikte yaşadı. 1839'da 16 yaşındayken OsmanJı tahtına çıkan Ab- dülmecid, dönemin en genç -çocuk- pa- dişahıy dı. Dev let \e toplum. onun "Tan- zünafıyla birtür "gençlik asısı" vurun- du. Olmadı. İktidar sahibinde: padişah kimliğinde hep "baba"yı arayan. gören toplum -ve vönetim çev resi- tıfıl padişah ve düzeni Tanzimat'ta hep "otorite boş- luğu"nu gördü. >aşadı. Tanzimat'la doğan Türk romanı sü- rekli o "babasızlık" halini. yetimliği an- lattı NamıkKemal,-İnribah~ta (f87(,); Ahmet Mithat, "Felatun Bev ile Rakım Efendi"den (1876) başlayarak son roma- nı Jön Türk'e (1910) degin hemen bütün romanlannda: Recaizade Ekrem, "Ara- ba Se\dası"nda (18%): Hüseyin Rahmi "Şıpse>di* < de (1900) adeta ortak tema olarak babadan. hayat karşısında rehber- den. onlan denetleyip yönlendirecek "otorite"den yoksun çocuklann-gençle- rin •sergüzeşfinı. mahvolusunu anlattı- lar. Roman-romancı bütün bu anlatımın- da çoğu zaman açıktan, yer yer alttan al- ta "otoriteninsesi"ni ifade ediyordu: Ba- basızolmaz, babanın yolundan çıkılmaz. babava karşı durulmazî Bütün o "otorite-itaat" arayışlanna, çağrılanna karşın Osmanlı yıkılıp gitse de toplumsal kimliğin. kültürün Tanzi- mat romanlannda kendini duyuran sesi romandan da. havatımızdan da eksik ol- madı. Her ne kadar "baba"yı aşıp "gü- zeUikler"e sahip olmayi istese de bu top- rağın çocukları "s>mbiotic" (ana rah- minden ayrılmamis.) bir kimlik sergile- diler. Başlan sıkı^tığında "Kurtar bizi baba" çığlıkları attılar. "Ananız, bacını- znn" diyenlerin eteklerine >apıştılar. 4 Çöküşteki güzeüikMer Hayata ve "güzeUilüer'e kendi başına sahipolmama hali. Tanzimat'tan beri bi- reylerde de. toplumda da "bekaa" send- romunu; dağılma. çözülme. çökme. yok olma korkusunu ebedileştirdi. "Çöküyoruz-bitijoruz" çığlıklan ara- sında baktığımız her yerde. her şeyde bir "güzeUik" buluyor. yoksa da bulmaya çalışıyoruz. Çöküş hallerinde hep oldu- ğu gibi bedenin çağnsı. bedendeki çe- kim-güzellık, doruğa çıkıyor. Adeta bir "songüriiik" kaygısıyla bedenimizi. be- denleri ve dünya nimetlerini fethetmeye uğraşıyoruz. Buna bakıp insanlar "Sodom ve Go- more'"yi görüyorlar (Yakup Kadri, ışgal İstanbulu"nu anlattığı romanına bu adı vermişti, 1928). Dünya nimetlerinedo) - muşsakyadaerişilmeyecekdenli bizden uzaklığının farkındaysak. "tensel güzel- lik" yerini "tinsel güzeUik" vedoyum ara- yışınabirakıyor(YakıpKadn.onudayi- ne bir başka çözülme iklimi içınde şaz- dı: Nur Baba. 1922). "Ölüm"ü haber ve- rerek ortaya çıkan din(ler). çöküş zaman- lannda. toplumlann-düzenlerin ölümü sırasında diriliyor. güçlenivor. Yakın dönemde çöküş-çözülüş tema- tiğini izleyen romanlardan biri Selim İle- ri'nin 1980"de yayımlanan "Bir Akşam AJacası". Orada yazar (Emre). tasarladı- ğı yapıtı "Birçözülüşün romanr olarak niteler. Arkadaşlanyla konuşurken "Bel- kideyalnızcagüzelliği unutmamamızge- rektiğini belirtmek istiyorum'" der. Bu vurgu. "Sen çöküşün güzelliğini, çöküş- teki güzelliği de benimsivorsun" değer- lendırmesiyle karşılanır. "Çöküşteki estetik görüniim" yani "güzelUk" tematiğı İleri'nın bir sonraki yapıtı "Yaşarken \e Ölürken"de de (1981) karşımıza çıkar. Artık roman bunlara bakmıyor. Tanzi- matMa başlayıp epeyce sürdürdüğü "oto- ritenin sesi"ni de dillendirmivor. Yazı- nın yerini görüntü ve ses aldı. Bir başka "güzellik" yaşıyoruz artık. TV ekranın- da. müzikte... HABITAT açılışında ser- gilediğimiz "çokseslilik - çok nenkliük" gösterisinde olduğu gıbı. Sonra beledi- yenin "alternatif" anlamında tstiklal Caddesi'ne 100'er metre arayla serpiş- tirdiği ve başına birer zabıta diktiği çal- gıcıların sergilediği "güzeUik"te olduğu gibi. Birliktedeğil. yan yana. art arda ve "nizam" dahilinde. ısmarlama ve taklit üüzellik. • • • King Kong. birgün çıkagelen "güzel"i kaybetmemek -ve kurtarmak- ıçin Nevv York'u darmadağın eder, Empıre State Buılding'ın tepesine çıkar Kurşunlar yetmez onu dev irmeye. Amerikan Hava Kuvvetleri devreye girer. Öldürülür. Yö- netmen. durunıu "King Kong'u uçaklar değil, güzellik öldürdü" sözüyle açıklar. Bizi de öldürürse bu güzellıkler öldü- recek. Yaratmadığımız. üretmediğimız ve ona King Kong gibi sahip çıkmadığı- mız sürece, bu güzellikleröldürecek bizi. Ya da "ölü baba*"nın hayaleti bizi biz olmaya, kendimize ve hiçbir güzelliğe bırakmavacak. Hamlet tjibi. 2 4 U L U S L A R A R A S I Î S T A N B U L M Ü Z İ K F E S T İ V A L İ Festival, Yelda Kodaflı fle açıbyorKiilriirServisi-tstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 24Liluslararası tstanbul Müzik Festıvali. bu akşam Aya lnnı Müzesı'nde vapılacak açılış törenı ve ünlü soprano Yelda Kodal- lı'nın vereceği konserle açılnor. Hugo \Vblftan lıedler ıle Mozart. Belhni ve Do- nizetti'nin operalarından aryaların yer al- dığı bir resıtal verecek olan Yelda Kodal- ü'ya piyanoda ve eşi Murat Kodallı eşlık edecek. 24Uluslararası tstanbul Müzık Festıva- li 1U hazıran - 10 temmuz tarihlen arasın- da gerçekleştınlecek. tstanbul'da 14 hazi- rana dek sürecek "BM İnsan \erieşimleri Konferansı- HABITAT-IT ıle de çakışa- cak festıvalde. konferansa katılan vabancı delegelere Istanbul'un çok kültürlü doku- sundan örnekler sunulacak. 650'si vaban- cı olmak üzere 1 200"ü aşkın sanaçının ka- tılımıvla gerçekleştırılecek festıvalde, 11 orkestra. 9 oda müziği konseri, 6 resital. 3 opera. 6 dans gösterısi ve 7 geleneksel mü- zık konserı yer alacak. Festıvalde 100. ölüm yılı nedeniyle bü- tün dünyada anılan Anton Brucker'in eser- len \e 150. ölüm vıhnda Türk müzığînin büv ük ustası Hammanıizade İsmail Dede Efendi'nın eserlenne yer v erılecek. Geçen yılkı festıv al programında yeralan "Saray- dan Kız Kaçırma'" operası bu yıl yine Is- koç Oda Orkestrası eşliğinde sahneleniyor. Festıvalın ilk konserini yann Ava trini Müzesı'nde bu yıl 35. kuru'luş yılını kutla- v an İstanbul Devlet Opera ve Balesi Or- kestrası verecek. Konsenn geliri ıse geçen ocak av mda yanan Venedık'ın tanhı La Fe- nıce Tıyatrosu'nun yenıden vapımı ıçin ba- ğışlanacak. Mozart'\n Türk unsuru içeren ünlü "Saraydan Kız Kaçırma" operası da 199" 7 vılında tstanbul'un çeşitli mekânla- nnda çekılerek televızyon filmi halıne ge- tırılecek. Orkestra konserleri Şef Orhan Şallıel yönetımınde İstanbul Dev let Opera ve Balesi Orkestra ve Koro- su'nun vereceği festıvalın açılış konserine solist olarak soprano EfsunOztoprak.mez- zo-soprano Jaklin Çarkçı, tenor Erol Uras ve bas Ayhan Baran katılacak. Konserin programı ünlü operalardan uvertür ve ara müzıklerı. koro bölümleri ve arvalardan oluşuyor. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da "Saraydan Kız Kaçırma" operasına eşlik eden 40 kışılık lskoç Oda Orkestrası. Ava Irını Müzesı'nde ıki konser verecek. flk konsen Rönesans'tan çağdaş müzığe kadar uzanan geniij bir repertuvara sahip olan ve ünlü birçok orkestrayla çalışan Rkhard Hickox yönetiv or. Konsenn solisti ise dün- yanın önde gelen birçok opera sahnesinde ve önemli şeflerın yönetimınde söyleven Chenl Studer. Cheryl Studer müziksever- lere NVagner'ın Xesendonck Şarkılan ıle Samııel Barber'ın "KnoxvUle 1915 V'azı" adlı bestesinı sunacak. Bu vıl 50. kuruluş 1- St Petersburg Filarmoni Orkestrası. 2- Keinhold Friedrich, 3-Mark Morris Dans Topluluğu, 4- Chery I Studer, 5- Yelda Kodallı yılını kutladığımız tstanbul Dev let Senfo- ni Orkestrası da festıvale 24 hazıran günü AKM'de vereceği bir konserle katılıvor. Şef Andrev* Greennood'un vöneteceğı konsere soprano Zehra ^ ıldız. Richard Strauss'un "Son Dört Şarkı" adlı eseri ile Mahler'in 4. Senfonısf ne solist olarak ka- tılacak. İskoç Oda Orkestrası'nın 25 hazi- randa Aya Irini'de vereceği ikıncı konseri- ni ise yurtdışında bestecı. orkestra şef ve solist olarak tanınan. besteleri çeşitli ödül- ler kazanmış Betin Güneş yönetecek. Eîe- tin Güneş'ın lskoç Oda Orkestrasf nın ıs- teği üzerine bestelediğı uvertürün dünya- dakı ılk seslendınlişı de bu konserde ger- çekleşecek. Bu konsere ayrıca. trombonu klasik müzik alanında solist çalgı düzeyi- ne yükselten Branimir Slokarkatılacak ve Nino Rota'nın Trombon Konçertosu'nu seslendirecek. 1995-1996 konser sezonunda 21. yılını kutlayan lzmir Devlet Senfoni Orkestrası. şef Rengim Gökmen yönetiminde 26 hazi- ran tarihınde AKM'deki konseriyle festiva- le katılıvor. Bu konserde. tzmir Kültür. Eği- tım ve Sanat Vakfı tarafından ilkı bu yıl dü- zenlenen "Dr. NejatEczacıbaşı Beste Yanş- ması"nda bınncılığı alan Hasan Lçar- su'nun "Çığlıklan Anlar ve Küçük Bir Düş"adlı eseri. lzmir'dekı dünya prömiye- rinden sonra Istanbul'da seslendirilecek. Aynca programda yer alan lilvi Cemal Er- kin'ın 4. Senfonisi ile bestecınin 90. doğum vıiı kutlanacak. St. Petersburg Filarmoni Orkestrası. Yu- riTemirkanov yönetımınde 4 \ e 5 temmuz günleri vereceği iki konserinde 100. yılı nedeniyle Bruckner'in 4. Senfonısi'ni ve ölümünün 25. vılında Stravinski'nın Pet- ruşka adlı eserıni de seslendirecek. Isvıç- re'nin en eski müzik topluluğu olan 34 ki- şilik Zürih Oda Orkestrası 6 temmuzda A>a trınide bir konser verecek. Hovvard GrifFiths'in yöneteceğı bu konserin solistı trompetçi Reinhold Friedrich. 40 müzıs- yenden oluşan Deutsche Kammerphilhar- raonie'yı Avrupa'da bir müzik dahısi ola- rak nitelenen 21 yaşındakı Daniel Harding yönetecek. 9 temmuzdaki ilk konserde ses- lendirilecek olan Mahler'in mezzo-sopra- no. tenor ve orkestra için "Toprağın Şar- kısrnm sohstleri Randi Stene ve Christi- an Elsner. Orkestranın ikinci konserini ıse Tbomas Hengelbrock yönetecek. Oda müziği konserleri Fiamminghiyaylıçalgılar topluluğu fes- tivale RudolfVVerthen'in yönetimınde ve- receği ikı konserle katılacak. Bu konserle- nn ikıncısıne solist olarak katılacak Fran- cis Springuel. Belçikalı çağdaş bestecı Bross'un sanatçı besteledıği v e ona ıthaf et- tiği eseri seslendirecek. Toplulukaynca 90. doğum vılında Şostakoviç'ın yanı sıra Go- recki. Part ve Ho\haness gıbı çağdaş bes- tecıler. I9vüzyıl müziğindenömek olarak da Dvorak v e ÇaykovskTnın eserlenni ses- lendirecek. Eski dönem çalgılanyla konser veren bırtopluluk olan TheHanmerBand- festivaleikı konserle katılıvor. Topluluk ilk programlarında Haendel. Yivaldi ve Bactfın eserlenni. ikinci konserde de J. S. Bach'ın altı Brandenburg Konçertosu'nun tümünün seslendirilişini gerçekleştirecek. Saim Akçıl'ın >önetımınde ve tanınmış Rus flütçü .\le\ander Korneyw'in katılı- mı>la tek bir konser verecek l luslararası KaradenizOdaOrkestrasının konserinde solist Kornevev Quantz ve JoUvet'nın flüt konçertolannı seslendirecek. Bu bölümün diğer oda orkestralan ıse Chilingirian Dört- lüsü ve Ünlü La Scala Opera Orkestrası'nın müzısyenlennden meydana gelen Arci del- la Scala. Arci della Scala'nın vereceği ıki konserden ilkınin solistı ünlü soprano Da- niela Dessi. Topluluğun ikinci konserinin programında barok dönem bestecı len yer alıyor. Resitaller Norveçli trompetçi Ole Edward Anton- sen ve orgcu \Vayne Marshall bu ıki çalgı ıçin düzenlenmış bestelerden oluşan bir programla çıkacaklar müzıkseverlenn kar- şısına. Birçok uluslararası ödülün sahibi olan Güher ve Süher Pekinel ıse Brahms, J. C. Bach. Gershwin. Lecuona \e Liszt'in eserlerınden oluşan ılgınç bir program su- nacak. Mischa Maisky. Ava Irını'de 20 ha- zıran aünüpıvanıst DairaHo\ora"nıneşlı- ğınde lstanbullu müzıksev erlerın karşısına çıkacak. Ikili; Beethoven, Schubert, Rah- maninof ve Şoştakovıçın bestelerınden oluşan bir programı seslendirecek. Piya- nist BrunoCanino eşliğinde bir resital ve- recek olan ünlü ttal^an kemancı Salvatore Accardo'nun konserı 21 hazıranda Av a tn- nı Müzesınde. Bu bölümün son sanatçısı ıse festıvale ıki konserle katılacak Hırvat sanatçı Ivo Pogorelich. Vokal Müzik ve Opera Mozart'ın "SaraydanKızKaçırma" operasını yine Glvnebourne Maastricht operaları vönetmeni Aidan Lang sahneye koyuyor. lskoç Oda Orkestrasf nın bu se- nekı şefi Richard Hickoxolacak. Konstan- ze ve Belmento rollerını. geçen yıl olduğu gibi Rosa Mannion ve Kurt Streit \orum- luyor. Blondchen rolünü ıse Susan Grit- ton. Pedrillo Barry Banks Osman rolünü ıse Stephen Richardson üstlenıyor. Selım Paşavı ise vıne LğurPolatcanlandıracak. Dans 24. Uluslararası Müzik Festivali'nin dans bölümünde iki önemli topluluk >er alıyor: MarkMorris Dans Gru bu v e Meh- metSander Dans Topluluğu. Mark Morris Dans Grubu toplam 4 gösteri sunucak. Mehmet Sander Dans topluluğu ıse ıki gösteriye festıvale katılı\or. Geleneksel müzik 1996'nın Hammamızade İsmail Dede Efendi'nın 150. ölüm yılı olması nedeniy- le 24. Uluslararası tstanbul Müzik Festiva- li programına katılan Türk müziği toplu- lukları. Dede Efendı'nin değışik türlerde- ki eserlenne programlannda yer v enyorlar. Prof. Dr. Nevzad Attığ yönetımınde bir konser verecek olan Kültür Bakanlığı ts- tanbul Klasik Türk Müziği Korosu'nun bu yılki solıstlen Serap Nİiıtlu Akbulut \e Münip L'tandı. Münir Nurettin Beken AKM'de vereceği ut resitalı ıle katılıvor festıvale. Ahmet Özhan yönetımindekı Kültür Bakanlığı Tarıhi Türk Müziği Top- luluğu ise III. Selim. II. Beyazıd. IV Murat gibi bestekâr padışahların eserlerınden ve Hammamizade İsmail Dede Efendi'nin bestelediğı ılahılerden örnekler sunacak. Bu bölümde yer alan diğer ikı topluluk ıse Kültür Bakanlığı tstanbul Türk Müziği Topluluğu ve Bosphorus Topluluğu. Genç solistler dizisi Genç Solistler Dızısi 25 hazıran ıle 30 haziran tarihlerı arasında AKM'de gerçek- leştirılecek. Bu dizıye Ramiz Melik Asla- no\ yönetımindekı lt Devlet Konservatu- van Öğrencı Orkestrası'nın yanı sıra Ulus- lararası Müzik Festıvali Sanat ve Teknık Danı>ma Kurulu üyelerince yapılan ele- mevi kazananlar katılacak. KOŞEBENT ENİS BATLR YazınveYayın 1970'li yılların ortasından başlayarak, kimi dergile- rin çevresinde toplanan yazarların kültür ortamımız- da başlangıçta bir haylı yadırganan kavram, sözcük ve imge'lerle dile geldikleri bilinen bir gerçek. Şüp- he yok ki yalnızca genç yazarlarda göze çarpan bir değişiklik değildi bu: olgun yaş yazarlarında da ben- zeri biryönseme oluşmuştu. Genel çizgilerinde Ba- tı'da tartışılan konulardan ve bu konularia ilgili yeni terimsel gelişmelerden soyutlanamazdı bizdeki ha- reketlilik: Çeşitli alanlara uzanan ilgiler. farklı bakış açı- larının ve yöntemlerin sözlükleriyle buluşmuş, çeviri ve uyarlama sorunlarının getirdiği karmaşa nedeniy- le yer yer gerginlik doğuran tartışmalara yol açmıştı. "Yorumsama'', "öte-dil", "metinçözüm"türünden, teknik sayılabilecek kavramlardan "iktidar", "Red Cephesı", "Karşı Dil" gibi (kültürel düzlemde) siya- sal sayılabilecek kavramlara dek açılan bir yelpaze- de bu terimsel yenilenme pek çok yanlış anlaşılma- ya ve kullanıma da gebe oldu. "Eski söz dağarcığı"nı terk etmek istemeyen, bu nedenle de bir hayli dire- nen yazarların zamanla, belki de farkına varmaksızın "söylem" ya da "şey/eşme" tarzı kavramlar kullan- maya başladıklanna tanık olundu. Öte yandan, söz konusu yenilenmeye apaçık karşı çıkan, bunun kül- türel ve siyasal kodlarına dikkat çeken yazarların ba- zılarının, gün geldi, anlamamak için onca direndikle- ri terimleri yalan yanlış kullandıkları görüldü. Ne olur- sa olsun, kabaca son 20 yıl içinde. yeni bilgilenme süreçlerinden sökün eden yeni bir dil, kültür ortamı- mızı etkiledi, ona taze kan getirdi. Deneme, ıncele- me, araştırma -bu türler nasıl adlandırılırsa adlandı- rılsın- dergilerde ve gazetelerde yayımlanan pek çok ürün artık 20 yıl öncesınden çok farklı dilsel araçlara dayandığımızı, dolayısıyla da farklı donanımlarla dün- yaya bakmayı sürdürdüğümüzü kanıtlıyor. Köklü biçimde olmasa bile, köktenci bir üslûpla ay- nı dönem içinde Türkıye'nın kültür ve yazın ortamı da sorgulandı. Pazar, İktidar, Muhalefet, Cephe, Karşı- Dil bu sorgulamada kullanılan ana kavramlardı. Tür- kiye'de yazmaya başlayan genç insanların muhtemel Odisea'sı belirlendi yavaş yavaş: Dergilerde ürün ya- yımlama zorluğu ya da yarışı; kitap yayımlama, da- ha çok da dağıtıma girme sorunları; kitabın telif üc- retini alma olanaksızlığı ya da tanıtım tıkanıklığı; bir sonraki aşamada kitap nedeniyle röportaj yapma, kitapla ödül kazanma, yeni baskı arayışlan, "Edebi- yatımızda Isımler Sözlüğü "ne girme. antolojilerde ka- bul görme, imza günlerine ve yan alanlarda etkinlik- lere (gazetelerde, açıkoturum ve panellerde) katıl- mak, giderek yabancı dillere çevrilmek. Kaba çizgilerinde Pazar'ın işleyiş mekanızmasını görmek, buna karşı bir tavır almak, ama bütün "ni- met"\er\ paylaşmak eşyanın mantığı oldu böylece. Bunun nedenı açıktır aslında: Dışında durulmayan bir şeyin içinde olmaktan başka bir yol bulunamamak- ta, çarka karşı çıkılsa da çıkılmasa da farklı bir evrim çizgisı yaratılamamaktadır. Bu saptayım bir noktaya kadar doğrudur Dıştan bakıldığında "gık demeyen" ile "muhalıf"\\W yapan arasında geçtiklerı yollar ve vardıkları noktalar açısın- dan bir özdeşlık kolaylıkla kurulabilir gerçekten de. Ben, kendi payıma, serüvenin tözündeki farklılığı bu- rada okumaya çalışmamalıyız diyorum: Bazı "ilinek- sel" örnekler bir yana. Pazar'ın kurallarına uymamak elde değıldır: Ece Ayhan ya da Leyla Erbil'in Cahit Külebi ya da Adalet Ağaoğlu dan aynlabilecekleri yer establishment'a göre konumlanndadeğil de yaz- dıklarında ve yazma biçimlerinde aranmalıdır, arana- bilir. Yoksa herkes, iyikötü, ortamın belirlediği güzer- gâhın içindedir. Yazgıcı bir vurgu mu getiriyorum bu- nunla. değil: Sorunu daha farklı bir zeminde ele al- malı, gorüşündeyim. Octavio Paz'ın dediği gibi: "Yayın başka şeydir, ya- zın bambaşka şey." Hâmiş: Nekrofili: Leşcinsellik. (Yeni sözcük öneri- lerinden). DADA 'Kelepir' kitapçı açılıyor Kültür Servisi - Yav ınevlerinın onak kuruluşu DADA. yavıncılık sektörünün gelişkin olduğu ülkelerde çoktandır uygulanan bir çalışmayı ülkemizde başlatıyor. Yayınevlerinin depolannda kalmış olan, kitapçı satışı düşmüş olan kitaplan. son satış değerlerinın vüzde 70-80"ine varan oranlarda ucuzlatılmasıvla yeniden satışa sunuyor. Beyoğlu Küçükparmakkapı Sokağı'nın girişinde açılan açılan "Kelepir "de. Türkçe kitaplar 30-40 bin lira gibi oldukça düşük fiyatlarda. yabancı kitaplar ise şu andakinin üçte bıri fiyatlarda satışa sunulacak. İletişim'den John Berger üçlemesi Kültür Servisi - John Berger'in son on beş yılını verdiği "Onlann Emeklerine" adlı üçlemesınin sonuncusu "Leylak ve Bavrak" tromanı tletışim Yayınlan'ndan çıktı. Cçlemenin ilk kitabı. "Bir Zamanlar EUROPA'da" ve "Domuz Toprak" (hikâveler). Taciser Belge ve Murat Belge'nın çevirilerivle Iletişim Yayınlan tarafından daha önce yayımlanmıştı. Üçlemenin zemini olarak adlandınlabilecek sorun, bir "insan türü" olarak köylülüğün ortadan kalkışı. Berger. bu gelişmeyi bir yönüyle kaçınılmaz buluvor. Ama bu varoloş tarzının özgün b\r kültürel çeşitlilik olarak yaşadığımız hayata eklemlenemevışine. bunun yerine kayboluşuna da havıflanıyor. Bu bakış açısı ya da "hissivat" içinde "Domuz toprak'ta henüz köyünde yaşayan köylüyü. "Bir Zamanlar EUROPA" kitabını oluşturan hikâyeleri de şehre geçiş süresinı. "Leylak ve Bayrak"ta da şehre yerleşen köylüvü anlatıyor. Kır ınsanlannın tarihi burada gecekondular. videolar. pahalı oteller. aşk. cınavet. uyuşturucu ve ölümün iç içe geçtiği bir karmaşayia son bulur. "Leylak ve Bayrak", suç ve affetme üstüne modern bir Odysseia. Musicorama 96'ya Dogru İZ.MİR (AA)- "3. Musicorama Bodrum 96 Jaz ve Klasik Müzik Festivalı". bu vıl 28-30 ekim tarihleri arasında yapılacak. Bodrum Sea Garden Hotel halkla ilişkiler müdürü Günseli Budak. festivalle ilgili bütün hazırlıklann tamamlanma noktasına geldığini belirterek özellıkle yabancı ruristlerin büyük ilgi gösterdiği festival boyunca her gün iki konser verileceğini bildirdi. Festivalin ilk konserini Ingiliz klasik gitar sanatçısı Zaradin gerçekleştirecek. Aynı gün. piyanoda Kerem Gürsev. kontrbasta Volkan Hürsever ve davulda Can Kozlu'dan oluşan Kerem Görse\ Caz Üçlüsü'nün konseri izlenebılecek. Festivalin ikinci gününde ise Çağlayan Ünal (viyolonsel) ve Can Çoker'in (pıvano) konserleri gerçekleşecek. Aynı gün İngıliz piyaııist Graham Scott'un klasik piyano konsen izlenebilecek. Festival. Pamela Blake'ın gala konseri ile sona erecek. Sanatçıya piyanoda Rıckı Holmes eşlik edecek. Festival'de bu yıl geçen vıllardan farklı olarak Ankaralı ressam Volkan Coşkı-n'un resim sergisi de yer alacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle