Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 HAZİRAN 1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Uluslararası Para Fonu, ekonomik kararlarm hızla alınması için hükümete özel yetki verilmesini istedi İŞÇİNİN EVRENİNDEN
IMF: Meclis devre dısı kalsınA\ ŞE SAVIN
ANKARA - Lluslararası Para
Fonu (IV1F). ekonomik
kararlann hjzla almması için
hükümete "özel yetki"
verilmesi önensinde
bulunarak. TBMM'nın de
,devre dışı bırakılması istedi.
Çeşitli kuruluşlann yanı sıra
siyası partı temsilcileri ile de
görüşen IMF heyeti.
hükiimettekı çalkantılardan
kaygı duyduğu. bu nedenle
ekonomi yönetiminin yeni
oluşturulacak bir
"teknokrariar ekibine"
bırakılması görüşünü Türk
yetkililere bıldirdi.
Türk ekonomisine ilışkin
yıllık incelemelerde bulunmak
üzere 15-31 mayıs tarihieri
arasında. Hazine. DPT.
Özelleştirme Idaresi
Başkanlığı. Maliye Bakanlığı.
Türk-lş yetkılilerinin yanıstra.
siyasi parti temsilcileriyle de
görüşmelerde bulunan IMF
heyeti. Türkive'den siyasi
istikrarsızlığın süreceği ve
• Hükümetteki istikrarsızlığın devam edeceği
teşhisini koyan heyet. "Ekonomi yönetimi siyasi
riskten uzaklaştınlmalı. Bu nedenle. ekonomi
yönetimi teknokratlara devredilsin. Hükümete
ekonomik kararlarla ilgili yetki yasası çıkarma
olanağı tanınsın. Meclis, daha sonra devreye
girsin" şeklinde görüş bildirdi.
• IMF tarafından yapılan öneriye Türk
siyasetini yönlendirme yetkisi olmadığını ileri
sürerek karşı çıkan Aigan Hacaloğlu, IMF'nin
çizmeyi aştığını söyledi. Algan HacaJoğlu.
ekonomik krızin kapıda
olduğu izlenimi ile aynldı.
IMFGenel Dırektör"
Yardımcısı Michael Hardy
başkanlığındaki hevetın. bu
görüşmelerde siv asi
istikrarsızliğa dikkat çektiği
belirlendı.
CHP adına İstanbul
Milletvekili Algan
Hacaloğlunun kabul ettiği
IMF heyetinin. "hıziı
ekonomik karariar
alınabilmesi"" için TBMM'nin
de\ re dışı bırakılması önerisi
dikkat çekti. Hacaloğlu.
IMF'nin. siyasi önerilerde
bulunmasına tepki gösterdi.
Hacaloğlu'nun \erdiğı bilgiye
göre. IMF heyeti. ekonomi
yönetiminin siyasi
kadrolardan alınarak. yeniden
yapılandırılması \e
"teknokratlara"
devredılmesini istedi. Türk
ekonomİMnin en büvük
zaaflanndan birinin de.
-ekonomik kararlann
uygulanmasına yönelik
mevzuat düzenlemelerinin
gecikmesi" olduğunu
vurgulayan IMF yetkilileri.
hükümete bu konuda hızlı
düzenleme yapılabilmesi için
özel yetki \erilmesi görüşünü
dilegetirdiler.
IMF yetkililerinin.
"Ekonomik karariann
alınması gecikivor. Bu nedenle
hükümet. acil konularda yetki
yasası çıkarabilmeli. Meclis,
daha sonra de\reye girebilir"
görüşünü dıle getirdikleri
belirlendı.
IMF heyeti ayrıca.
ekonominin hîzla krize
gırdiği. ıç borçların bu krizin
temeînedenı olduğu \e krizin
önlenmesı için y üklü dış borç
kaynağına gerek^inim
bulunduğu. ancak bütün
bunlann olabilme>ı için ıç
siyasi rizkin azaltılması
gerektığı görüşünü ilettı.
IIVIJF çizmeyi aşıvor
IMF heyetini kabul eden
Algan Hacaloğlu ise
"hükümete özel yetki" \e
ekonomi yönetiminin
"teknokratlara" de\redilmesi .
önerilerine. "IMF'nin Türk
siyasetini y önlendirme yetkisi
olmadığı" savıvla karşı çıktı.
Hacaloğlu. bu görüşlerini IMF
yetkililerine de aktardığını
belirterek. "IMFçizmevi
aşıyor" dedi. Hacaloğlu.
vaklaşık 2.5 saat süren
görüşmelerde. IMF
yetkılilenne şu görüşlen
aktardığını bildirdi:
"IMF, ekonominin teknik
y önleriy le ilgili önerilerde
bulunabilir. Bir ülkenin
siy asetinin şekillendirilmesine
yö'nelik önerilerde bulunması
konusunda. oluşnıuş bir
teamül yoktur. Belki IMF'nin
böyle önerilerde bulunduğu
ülkeler \ardır. Ancak halk
iradesine dayalı rejimle
yonetilen ülkelerde bu söz
konusu olamaz. Türk
ekonomisinin yönetimi 15
yıldır tanıamen yetersiA yanlış
kadrolann elindedir. IMF
reçetelerine endeksli AN \P ve
DYP kadrolarınca yonetilen
ekonominin kötiiye gitmesinin
sorumluluğu sadece kanuı
sektöründeki özelleştirmeye
bağlanamaz. Artık İMF
politikalan iflas etmiştir. Şu
anda çö/ünı. 2 yıllık bir reiornı
programı eşliğinde -ki v ergi
reformu da bınıun içindedir-
sağlıklı bir ekonomi politikası
olusturulmalı."
ŞUKRAN SONER
Süüüpperr
Demiryol-İş, Booz-Allen and Hamilton'a hazırlatılan raporun TCDD'yi parçalamaya yönelik olduğunu savundu
6
Demiryofları tasfîye için hazırlamyor'
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Demiryol-lş Sendıkası Genel Sekreteri
IMtırettin Girginer. De\let Demıryollan'nın (TCDD) özelleştimıe politikalan ile
çökertilmeye çalışıldığını savundu. Girginer. Amerikan danışmanlık şirketi
Booz-Allen and Hamifton (BAH) tarafından hazırlanan "TCDD'deyeniden
yapdanma" raporunun arkasında demiryollannı parçalama çabasının yattığını
savundu. Birleşik Taşımacılık Sendikası (BTS) da. BAH'nin raporunu
"demiryollannın tanıamen dağıtılması ve batınlması programr olarak niteledi.
Nurertin Girginer. BAH'nin raporunu. "Dünya Bankasıyönlendirmesinde,
demiryollannın tasfiyesine alfyapı hazııiama raporu" olarak değerlendirdi.
Öğretım üyeleri ile beraber sendikanın BAH'ın raporuna alternatif bir yeniden
yapılanma raporu hazırladıklannı söyleyen Girginer. "BAH'ın raporunda
hemfikir olduğumuz noktalar var. Her iki raporu da dikkate alarak ülke gerçek-
lerini esas alan net birtavır koyacağız" dedi. Girginer. asıl hedefin TCDD'nın
bölünerek altyapı \e işletmecilığin ayrılmaM olduğunu açıkladı \e şu
değerlendırmeyı yaptı: "TCDD'nin üzerinde demiryolu altyapı yatınmlannın
yükü bırakılırlien, tren işletmeciliğinin özel şirketlere bırakılması hesaplanıyor.
Ancak, BAH'nin raporunda henüz TCDD'nin özellestirmeye hazır olmadjğı
yazıldı. İlk aşamada TCDD içindeki ortaklıkiann, fabrika. İiman ve hastanelerin
tasfiyesi öngöriilüyor. Demiryolu işletmeciliğinde de bazı hizmetlerin taşeron
şirketler yoluyla özel sirketlere aktanlması söz konusu edildi."
TCDD'nin zarar etmesinin nedenlerı arasında ıki noktaya değınen
Girginer. ^unları sö\ ledi: -Yatınnılar için yeterli hükümet destegi
yapılmadı. öngörüJen sübvansiyonlar bile verilmedi ve TCDD
yüksek faizli kredilere yönlendirildi. 1983 y ılında giderler
arasında faiz geri ödemelerinin payı yüzde 9 iken, 1994
yılında bu oran yüzde 50 oldu. Faiz yükü altında
ezilen TCDD'nin zararlannda bir diğer etken
de, altyapı yafınmlan. Vol vapınu
karayollan değil, devletin
üzerindeyken demiryollannda
altyapı TCDD'nin üzerinde."
Birleşik Taşımacılık
Sendıkası (BTS)
eğitim uzmanı
Ösman
Tiftikçi'nın
hazırladığı
"Türkiye'de
l laşını Sorunu
ve Türkiye" isımli
kitapçıkta da
BAH'nin raporu. "bir
y atınm programı değil,
TCDD'nin dağıtılması.
batınlması programr olarak
nitelendırıldi. Kitapçıkta.
"BAH danışmanlık şirketine bu
görevi veren Dünya Bankası, raporun hazııianması için TCDD'ye
I milyon dolar hibe etmiş. Bu para Japonya'nın Dünya
Bankası yönetimine bıraktığı fonlardan sağlanmış.
Rapor. yeni demiryolu yasası ile ticari bir şirket
konumuna getirilmesini istiyor. İsrihdamın
azaltılmasını, toplu sözJeşme düzeninin
kaldınlmasını. sefer sayılannın azaltilıp
maliyetin düşürülmesini. ağır yük
taşıması yapılan hatlarda yolcu
treni say ısının en a/a
indirilmesinin öngörüyor"
denıldı.
Sandığı \e SSK
prim ödemelerinin
vrtelenmesine >e 1.5
milyon dolarlık kredi
gereksinimi olacak.
- TCDD'nin. ııcarı ı^ gereksınımlerını
e.sa> almayan örgütlenmeM.
demiryollannın gelı>meNİnı engelledi.
- Geleneksel kamu yönetimi kültürü \e
insarı kaynaklarına ilişkin sorunlar performansın
gcliş.tirilmesini kısıtladı.
BAH rajjoru
-TCDD'nin 1994
zararı 850 milyıın
dolar. 5 yıl içindc
450 milyon
dolarlık
süb\an-
siyona, 570
milyon
dolar
Emekli
Rapordaki öneriler
- Yeni yatınmlar kendi kendını finanse edebilecek. kisa dönemde
getiri sağlayacak projelerle sinırlandmlnıalı.
-Volcu taşımacılığında amaç. tren sayısını azaltmak, yolcuyu arttırıp
maliveti düşürmek olmalı; zarar eden hizmetler iptal edilmeli.
-TCDD'de anahat yolcu hızmetleri. Ankara-lstanbul arası anahat prestij trenleri \e
sınırlı sayıda şehirlerarası anahat trenleri ile sınırlı olmalı.
Demiryolu ile doğrudan ilgisi olmayan ortaklıklar. fabrikalar, limanlar. hastaneler
tasfiye edilerek demiryolu işletmeciliği üzerinde yoğunlaşılmalı.
- Idarı giderler \e personel maliveti en aza indinlmclı.
Demiryoflarında yaruıı yüzyıllık ihınal
AÎSK.4RA (Cumhuriyet Bürosu) -
Türkiye'de 1950 yılından beri 788 kilometre
(km) demiryolu yapılmasına karşılık. 1200 km
otoyol yapıldı. ulaşım \e demiryollanna ılişkin bazı
rakamlarşövle:
- Son 10 yılda tFafik kazasında ölenlerin sayısı 100 bin.
- Türkiye 8 bin 452 km demiryolu hatmla dünya 25'incisi ıken.
320 bin km'lik karayolu ile dünya 13'üncüsü.
- 1950 yılından sonra binlerce km karayolu yapılırken. yalnızca 788
km demiryolu hattı döşendi. - I994'de karayollan yatınmlanna aynlan
pay yüzde 73 ıken. demiryolu yatırımı yüzde 7'de kaldı.
- Türkiye'de demiryollan ile yılda 146 milyon yolcu ve 17 milyon ton
da yük taşımacılığı yapılıyor.
- Toplam yolcu taşımacılığı ıçinde demiryollannın payı 1455'te yüzde
24 ıken. 1994 yılında yüzde 4'edüştü.
- Banliyö taşımacılığı yolcu taşımanın yüzde 80'ını oluşturuyor.
- TCDD içınde toplam gclirlerin giderleri kar>ılama oranı 199O"da
yüzde 51 den 1994 yılında yüzde 39'a genledı.
- Gelişmiş ülkelerde elektriklı taşıma oranı yüzde 82. Türkiye'de 8.1.
- Demirvollarının vüzde 98'i tek hat. Ravlann vüzde 44'ü hasarlt.
Bız, her yaştan her kültürden
televizyon çocukları, az ya da çok
kültür birikimimizi bir kenara atıp,
kendimizi globalleşmenin kültür
saldırısına teslim ettik.
Daha doğrusu dün bu köşede,
Izzettin Önder Hoca'nın altını
onemle çızdığı gıbı kültürlerin yok
edilmes/ hareketinın akışına ka-
pıldık.
Yaşamın her alanmda kendi kül-
türümüzu gelıştırmeden vazgeç-
me. yaşayan kültürlerin en kısır.
olumsuz, ilkel boyutları ile one çık-
malarını getırirken globalleşme
adına dünyaya yayılan ortak kul-
tür de kültürsüzlukten başka bir şey
olamıyor.
Dünyanın yönetm. üretim, bilım..
çarklannın uluslararaa fınans ve şir-
ketler elıne geçtıği ve sadece on-
ların çıkarları doğrultusunda ışle-
dığı, ınsana. dünyaya ne olduğu-
nun gözetılmedığı bir düzende
başka ne olabilırdi ki?
Çocuklanmızın öncelıkle etki-
lendıkleri abartılı bırkaç sözcükle
konuşma aıışkanlığı, hepımıze yan-
sıdı."Şok", "Süper"sozcuklerıni
kullanmadan, "bırşeylerin vurgu-
lanması yapılamayacakmış" gibi
geliyor. Her haber "Şok", herolum-
lu şey"Süper". Gerçı bu arada bi-
raz daha önemli ya da az önemlı
haber bırbirıne kanşıyor, az olum-
lu ile çok olumlunun farkı kalmıyor.
Olsun.
Dilimize doladığımız abartılı söz-
cüklerı. kımı harfierin okunuşunu
yineleyerek söylememiz kulağımı-
za çok hoş geliyor. Söylediklerimi-
ze öncelikle kendimizi inandırma-
mıza yarıyor.
Erbakan Hoca da durmadan
reddettığı "öaW"la artık banştığı-
nı kanıtlama arzusu ile de olacak.
partisinı "Sûüüpper" ılan etti.
Erbakan Hoca'nın Süpermen'e
mi yoksa bu sözcuğü her dakıka
her şey için bagıra bağıra söyle-
yen çocuklarımızın seslenişine mı
özendigi bizce bilınmıyor. Doğru-
su Refah Partısi'nın neden Sü-
üüpper olduğunu da pek kavra-
yabtlmış değifiz.
Ama kendi adıma Erbakan Ho-
ca'nın hep Süüüpperoiduğunu
düşünmüş. konuşmalannı televız-
yondan ızlerken pek çok kez en ün-
lü sıhirbazlara taş çıkaracak, ka-
rayı ak gösterebilme yeteneğıne
hayran kalıp, şapka çıkarmışımdır.
Ben. yıllardır "Allah. yoksulluk,
hak "edebıyatı yapıp dururken or-
taya çıkan mal varlığının, ağırlığı-
nı bırçok kez katlayan altınlannın.
şeyhler gibi aptes alırken ayak yı-
katmanın ıbadeti inançtan göste-
riye donüşturmenin hesabını na-
sıl verecek dıye düşünüp duru-
rum.
Hoca pışkin, takımı ile birlikte her
gün başbakan olacağından, par-
tisinin en büyük parti olduğundan
söz açarak bizı yönlendirir. Bilım-
de ünlü "şartlı refleks" kuramını iş-
letır. Doğrusuto/yufmazolarakbı-
linen zekâsı ile ünlü iş adamımız
Sabancı bile Refah'ın iktıdara gel-
mesi, Erbakan'ın başbakan olma-
sı üzerıne fetva verdiğıne, medya
yıldızlarımız övgüler dizdiklerine
göre başanlı olduğunu kımse yad-
sıyamaz.
Ama benim bugün hükümet kur-
sun kurmasın. başbakan olsun ol-
masın. Erbakan Hoca'nın gelece-
ği üzerinde ciddı kuşkularım var.
Bence cin zekâlı hoca aynı kuş-
kuları benden çok duyuyor olma-
lı ki ne yapıp yapıp ıktidarın iple-
rinı bir yerlerden ele geçırmeye
bakıyor.
Sizin aklınız Refah Partisi çatı-
sının altına sığınmış, legal-ıllegal,
demokratık-terörist yolları kulla-
narak demokrasinin karş/tı şeriat
düzenini ıktıdaryapmayı hedefle-
mış radikal dınci grupların, tari-
katlerin, Erbakan'ın özellikle son
zamanlarda söyleyip yaptıklarını
onaylayacaklarına yatıyor mu?
Hoca'nın deyimi ile Batı taklit-
çileri ile ittifaka, batılla kucaklaş-
maya, haram düzeninın uygulayı-
cısı, iktıdar ortağı olmaya razı ola-
bılirler mi?
Kımileri Refah'ın iktidar ortağı
yapılması. Erbakan'ın başbakan-
lığı ile radikal sağın düzen ıçine
alınıp, erıtıleceğıne inanıyorlar.
Hele de Sabancı'nın sözlerın-
desimgeleşen. Türkiye'nin ış dün-
yasının görüşlerını yansıtmaktan
çok. globalleşme düzeninın sa-
hıpleri uluslararası sermaye cep-
hesi, başta ABD super güçlerın
yeni bakış açısı, startejisi tama-
men bu doğrultuda.
Onlar, özellikle azgelişmış ülke-
lerde en geri kültür ve ıdeolojıle-
rin siyasi partileri ile ittıfak yapma,
onlan iktidaragetirmenin peşinde-
ler. Demokrasi sözcuğunü, ınsan
hakları kavramlarını ağızlarından
düşürmemelerı gerçek bir oyun.
Tutturabıldikleri ulkeler için dikta-
törlükler, ideolojılerı ne olursa ol-
sun. halklarına çektırdıklerı ne ka-
dar ağır kalırsa kalsın. ıstedıkleri-
nı yaptırabilmek için ideal rejimler.
Tutturamadıklarında sandık de-
mokrasisıni ışletmek. halkın çıkar-
îannın bılincınde olmamasını sağ-
lamak çok önemli. Gerçek de-
mokrasi, halkın çıkarianndan, hak-
larından yana bılinçlenmesı acı re-
çetelerin uygulanamaması, yeni
sömürü düzenınin işletılememesı,
dunyafinansve uluslararası şirket-
lennın çıkarlarının kullanamama-
sı ile eş anlamlı.
Çıkariarrn kollanabilmesi ıçin is-
tıkrar (^'jçok önemli. Eğer bu Tür-
kiye'de merkez sağ- sol koalisyo-
nu. sonra merkez sağ koalisyonu
ile sağlanamamışsa, radikal sağ ik-
tidar içine alınarak denenır. Yeter
ki çarkların işlemesi durmasın.
Erbakan Hoca durup dururken
yıllardır söyledikleri. savundukla-
nndan çark edip, iktidara geldi-
ğinde bir şeyleri değiştirmeye kal-
kışmayacağına ilişkin boşuna mı
güvence veriyor?
Refah'ın şemsiyesıne sığınmış,
şeriat savunucuları oyuna mı ge-
liyor? Bu partinin bugüne kadar
söylediklerinin tam tersini yapma-
ya aday olmasına neden ses çı-
karmtyorlar?
İktıdara gelmenin nimetlerinin
hesabını yaptıklarından, kapılar
arkasında önemli ödünler, güven-
celer aldıklanndan hiç kuşkunuz ol-
masın. Hele bir iktidara gelsinler.
Bakın neler neler oluyor?
Hoca ya bizi ya da onları uyu-
tuyor. Doğrusu Refah Partisi için
şüphe götürür, ama Erbakan Ho-
ca'nın "Süüüpperr (!)" olduğu su
götürmez.
ÇİFTÇİ DOSTU / SADLLLAH USUMI
Tanm kesimine su ve elektrik şokn
Sarav Halı'nın Fabrika Müdürü Menevşe, düşük kalitede
ürettikleri halılan gelen talep nedeniy le dış pazarda Rusya'ya.
iç pazarda ise gazetelere satmakta olduklannı kay detti
Saray Halı, "kupon halısına" markasmı koymadı
Düşük kalite hah
Rusya'ya ve medyayaEkonomi Senisi - Tekstil ve hazır
giyımden sonra makine haîısı üreticileri
de. başta A\ rupa olmak üzere dış
pazarlara göz dikti. Avrupa'nın halı
merkezlerinden Belçika'nın. makine
imalatına yoğunlaşıp üretimden
çekilmesiyle potansiyel pazan büyüyen
Türk halıcılar, bir y andan iç pazarda
kıyasıya rekabeti sürdürürken. diğer
yandan farklı ülkelerdeki taleplere uygun
farklı kalitedeki ürünlenyie dünya markası
olmaya çalışıyorlar.
Kayseri Develi'de kurulu Türkiye'nin en
büyük makine halısı üreticilerinden Saray
Halı da, bu yıl 20 milyon dolarlık ihracat
planlıyor. tç ve dış pazarlardaki
uluslararası marka boşluğunu doldurmak
için desen ve kalitede sürekli atılım içinde
olduklannı \urgulayan Saray Halı fabrika
müdürü Ahmet Menevşe düşük kalitede
ürettikleri halılan gelen talep nedeniyle
dış pazarda sadece"kusya'ya. iç pazarda
ise gazetelere satmakta olduklannı
kaydettı.
Türkiye'nin en büyük ikı makine parça
halı üreticisinden biri olan Saray Hah 22
yıl önce kurulan de\ üretim tesisini ilk kez
basına açtı. Fabrika müdürü Ahmet
Menevşe. Türkiye'deki 50 milyon
metrekarelik toplam üretimin geçen yıl 3
milyon metrekarelik bölümünü
kendılennin ürettiğini ve son 6 yıldır Batı
Avrupa'dan Rusya'ya. Arap ülkelerine
kadar farklı dış pazarlara da yöneldiklerini
anlattı. Saray ve Armoni işletmelerinden
oluşan entegre tesislerde ıki ve üç atkılı
VV'ilton sistemleri ile 450 bin ilme ile 122
bin 500 ilme sıklığı arasında değişen
kalitelerde halı üretebildiklerini kaydeden
Menevşe. Armoni tesisinde üretilen 122
bin 500 ilme sıklığındaki en ucuz ve en
düşük kaliteye Rusya'nın ve medyanın
talip olduğunu kay detti. Gazetelerin kupon
karşıhğı okurlanna dağıtmak üzere
kalitesiz ve ucuz halı istediklerini
söyleyen ve adını vermek istemediği bir
gazeteye serbest piyasa koşullannda
Rusya'ya ihraç ettikleri kalitede halı
vermek durumunda kaldıklannı anlatan
Menev şe. "Ancak iç pazara vermek
istemediğimiz bu halılara ne Saray ne
Armoni markamızı koymadık. Başka
bir isimle verdik" dedi.
\atınmlanyla 19^0'li yıllann başında 8
bin nüfuslu küçük bir yerleşim birimi olan
Develi'yı. bugün 40 bin nüfuslu bir "il
adayı"na dönüştürdüklerini de kaydeden
Saray Halı yetkililen. bir aile ortaiclığı
olan şirkette profesyonel yönetim
anlayışının hakim kılındığını ve
çalışanlann yönetime demokratik
katılımının sağlandığını belirttiler.
DAZKIRI (AFYON) - Türk tanmı, yıllar-
ca ülke ekonomisinin sanki sırtına yükmüş
gibi gösterilmek istendi. Hükümetler, sa-
nayici ve işadamlarının birkısmı, hatta ba-
zı bürokratlar tarım kesimine yapılacak ya-
tınmlan yersiz ve gereksizmiş gibi göster-
meye çalıştılar. Basın da bu görüşleri pay-
laşınca topraktan geçimini sağlayan 30
milyona yakın insan sahipsiz kaldı... Sonuç-
ta dünyanın en ileri tarım ülkelerinden biri
olan Türkiye; buğdayını, şekerini, yağını, eti-
ni. sütünüithalederhalegeldi!..Ekonomi-
miz. asıl, tanm kesimi bu hale düşürüldük-
ten sonra bozuldu...
Ama ne yazık ki gerçeği hâlâ görebilmiş
değiliz... Hâlâ tarım kesimine yapılan des-
tekleri çok görüyoruz. Yapılacakları engel-
liyoruz... Bu kafa ile gidersek Türk ekono-
misinin başına daha çok dertler açılacak...
Battıkça batacak... Suçlusunu da yanlış
yerlerde aramaya devam edeceğiz...
Işin daha da acısı. çiftçiyi ikinci sınıf va-
tandaş gibi görmek alışkanirk haline gel-
miş... toplu olarak çıkıp "Ölüyoruz" dese-
ler kimse inanmak istemiyor... Şikâyetleri-
ne, tepkilerine kulak asan yok... Hepsi ka-
derine terk edilmiş!...
Çiftçi bu konularda o kadar yanık ki dev-
letten, hükümetlerden, siyasetçilerdenta-
mamen umudunu kesmiş ve hatta "Göl-
ge etmesinler, başka ihsan istemeyiz" de-
meye başlamışlar... Ama devlet ve hükü-
met yetkilileri tanm kesimini "gölge etmek-
ten de öte" adeta öldürmek için ellerinden
ne gelirse yapıyorlar...
Hayret!...
Elektrik zammı tarımı bitirir
Türkiye'de bir süreden beri bilir bilmez
herkes çaya, buğdaya, pancara verilen ta-
ban fiyatlan tartışıyor. Bazı çevreler ve ya-
zarlar verilen fiyatlan yüksek buluyortar.
Yüksek fiyat verdiği gerekçesi ile hükü-
meti eleştirenler bile var.... Ama, bu arada
çiftçinin durumunu soran yok!.. Maliyet
araştırması yapan hiç yok.... Gübreye, akar-
yakıta, traktöre, elektriğe, diğer girdilere
zam geldiğı zaman kimse sesıni çıkarmı-
yor... Sanayi ürünlerine yüzde iki yüz, üç
yüz zam geldiği zaman ağzını açmayan-
lar, tarım ürünlerinde üç kuruş fıyat artışı
olduğu zaman kıyameti koparıyorlar...
Dünyanın tüm ülkelerindetanmın altya-
pısını devlet hazırlar. Barajlar, göletler. ark-
Elektrik ile sulama yapılan bölgelerde tarımda ürün maliyeti 3 katına çıkacak.
lar yapar. En ücra köşelere kadar elektrik
götürülür. Çiftçi son derece düşük ücret kar-
şılığında elektrik kullanır... Sulama nere-
deyse bedavaya gelir... Verim ve kalite yük-
sektir. Ayrıca. devletten destek alır... Urü-
nünü de yüksek fiyatlarla satar...
Türkiye'ye gelince işler tam tersine ça-
lışır. Örneğin, ülkemizde yeterli baraj ve
gölet yoktur. Nehirierimiz sanayi atıkları ile
zehirlenir. Suyun tam lazım olduğu zaman
nehır ve derelerimiz kurur... Hele oyle böl-
gelenmiz vardır ki yerüstü suyu hiç yoktur.
Değil tarla sulamak için, içmek için bile ye-
raltı suyu kullanılır. Bunu sağlamak için de
ya mazot ya da elektrik gerekir...
Mazot bir yıl ıçinde 3 kat zamlanır. Elekt-
rik ise tam bir felakettir... Örneğin. Türki-
ye'de "tanmsalsulamalçin kullanılan elekt-
rik ücretlerine bu yıl tam yüzde 500 zam
geldi. Bu arada da devlet desteğı tamamen
kalktı...
1 Nisan 1995 yılında 987 lıra 28 kuruş
olan 1 kilovat elektriğın fiyatı 1 Nisan 1996
yılında 5 bin 75 liraya çıktı. 1995 yılından
bu yana hemen hemen her ay veya iki ay-
da bir otomatiğe bağlanmış gibi zam gel-
diği için haziran ayı içinde de yeni bir zam
beklentisi var. Verilen bilgilere göre tam
sulama döneminde elektrik 8 ile 9 bin lira-
ya çıkacak!..
Afyon'un Dazkırı ve Başmakçı ilçeleri ile
çevresınde bir tek damla bile yerustü su-
yu yok. Arazı sulama ve içme suyu olarak
tamamen yer altından çekilen sular kulla-
nılıyor.
Elektrik ile sulama yapılan bölgelerde
tarım ürünlerinin maliyeti en azından 3 ka-
tına çıkacak. Dazkırı ve Başmakçı gibi ye-
raltından çekilen sularla sulanan bölgeler-
de ise, maliyet belki de 5 katını bulacak.
Hükümet ilgi göstermiyor
Dazkırı ve Başmakçı çevresınde buğ-
day. pancar, ayçiçeği ve gül üretimı yapı-
lıyor. On binlerce insanımız geçimini bu
ürünlerden sağlıyor. Hayvancılık artık tari-
he karışmak üzere olduğu için tek geçim
kaynağı tarım... Hele. Başmakçı'da çok
geniş bir gül üretimi var. İhracattan bölge-
ye her yıl milyarlarca lira döviz giriyor. Bu-
na rağmen insanlanmız geçimini zarzor sür-
dürebılıyor. Yeni zam bir yana. elektrik ıçın
ödenecek 5 bin 75 lira 56 kuruş, eğer 2 bin
liranın altına düşürülmezse bölgede ne ta-
rım ne de hayat kalacaktır.
Dazkm'da Acıgöl Kooperatifler Birliği'nin
merkezinde yerel kooperatif yöneticileri ile
ortak bir toplantı yapıldı. Toplantıda yapı-
lan tüm hesaplar bir facia habercisi gibi kar-
şımıza çıktı. Dazkırı Tarım Sulama Koope-
ratifi Başkanı Şerif Ali Gürcan şöyle ya-
kınıyor:
"1995yılına kadarelektrikte destek var-
dı. Daha sonra hem destek kalktı hem fi-
yatlararttı. Biryıldaki artış tam yüzde beş
yüz... Örneğin, pancarzaten para kazan-
mıyordu. Çiftçiküspesiiçin ekmeye devam
ediyordu. Elektriğın kilovatına 5 bin 75 li-
ra ödenerek çiftçilikyapılamaz. Pancaryıl-
da 7 kez sulanmak ister. Bir dekarpancar
20 milyon lira gelir getirir. 5 bin 75 lira
elektrik parası ödeyerek yapılacak ekim-
de maliyet diğer girdilerle beraber 22 mil-
yon lirayı bulur. Bu koşullarla çıftçıliği sür-
dürmek mümkün değildir..."
Başmakçı Tanm Sulama Kooperatifi Baş-
kanı Necmettin Gönüllü de sorunları di-
le getirdikten sonra şöyle diyor:
"Eğer bir yılda 900 liradan 5 bin 75 lira-
ya çıkanlan elektrik fiyatlan 2 bin liraya dü-
şürülmezse bölgemizde tarım biter. Ya aç-
lık başlarya da göç... Hükümetten ilgibek-
liyoruz..."
Başta Acıgöl Kooperatifleri Birliğı Baş-
kanı Alparslan Çetinel olmak üzere, ye-
rel kooperatif yöneticileri Yılmaz Erdelek,
ismail Memiş, ibrahim Açıkgöz, Hüse-
yin Akgün, Mustafa Şahin, Şevki Ceviz,
Ahmet Kazan, Şevket Doğan, Cemal
Sayın, Osman Onaran, Kemal Tüfekçi
ve Şerif Ali Gürcan'ın elektriğe yapılan zam-
mı düşürmek için başvurmadıklan makam
kalmamış. Ancak bugüne kadar hiçbir so-
nuç alınamamış. Sadece, Başbakan'a yap-
tıklan başvurunun karşılığında "Konu, ener-
ji bakanlığına iletilmiştir" gibi oyalama..ca
biryanıt gelmiş!..
Ege bölgesinin güçlü Ziraat Odası baş-
kanlarından Kemal Çetin (Aydın) ile Nuri
Sorman (Manisa) da ilgili tüm kuruluşlara
başvurmuşlar. facianın boyutlarını anlat-
mışlar. Ama. ne yazık ki gene bir sonuç çık-
mamış.
Hükümet, eğer gerçekçi bir çözüm
bulamazsa Türk tarımı ve çiftçisi elektrik
zamlarından buyuk yara alacaktır...B
1