Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30 HAZİRAN 1996 PAZAR
12 ARAŞTIRMA-HABER
t
Küreselleşme gençleri toplum dışına itiyor
F
rançois Chesnais'nin -Sermayenin
Küreselleşmesi" adlı özgün eserinın
257. sayfasında yeralan
küreselleşmenin birbirine ekli
kısırdöngüsel grafikler dizisinin belleklere iyice
yerleşmesınde büyük yarar \ar. OECD'nin eski
uzmanlarından bıri olan yazarın. tezinin esasını
oliüjturan çağdaş kapitalizmin işleyişini daha açık
bir biçimde ortaya koymak sanınm pek mümkiin
değildır. Kanımızca Chesnais'nin fikirleri birden
fazla k;>iyi tedirgin edecektir.
François Chesnais için özel mülkiyet. pazar. kâr.
azgın tüketım ve gemi azıya almış verimlilik
üzerine kurulu günümüz kapitalizminin gelişme
bıçımi krizinin temelinde sermayenin
küreselleşmesi yer almaktadır. Bu şimdiden
gerçekleşmiş durumdadır. Zira küreselleşmenin
tamamlanması söz konusu değildir. Ama, aynı
zamanda ticaret \e rekabetin uluslararasılığının
hızlanması ve basit bir yaygınlaşması da değildir.
Sernıaşe-para imparatorluğu tarafından sanayi
kapitalızmi \e tıcaret kapitalizminden bütünüyle
bağımsız olarak dayatılmıştır. Fordist üretim
sisteminin krizinde rol oynayan yeni üretim.
haberleşme \e iletışim teknolojilerinin
yavgınlaşması ile aynı zamanda de\reye giren
sermayenin (özellikle finansal alanda)
küreselleşmesi. aşirı liberalizasyon \e
serbestleştirme politikalannı güçlendirmiştir.
Sermayenin küreselleşmesi, son elli yılda
devletlenn sosyal düzenlemeleri hayata
geçirmelerine olanak sağlayan üç tür kurumsal
biçimi yerle biretmiştir: Sosyal yerleştirme ve
gelire kavuşmanın ağırlıklı biçimi olarak ücreili
iş. sabit değişim oranlan üzerine kurulu bir
uluslararası parasal sistem; özel sermayeyi
disiplin ahında tutmak için yeteri kadargiiçlü
ulusal kurumlann varlığı. Sermayenin
küreselleşmesi, sözü edilen ulusal \e uluslararası
düzenlemelerin yıkılışıyla doğrudan bağıntılıdır.
Sermayenin küreselleşmesi milyonlarca ücretlivi
ve genç insanı. yapısal işsizliğe. daha açık bir
deyişle. toplum dışına itilmeye. toplumdan
dışlanmaya mahkûm etmektedir. Para ve finans
"pazar" anarşisıne emanet edrlmekte. devlet
müdahale olanaklannın giderek daha da
kısıtlandığını görmekte. başlıca ileri kapitalist
ülkelerinin hükümetleri ve seçkinleri sermave-
paranın denetımi olanaksız bir güce dönüşmesine
geçit vermektedır. François Chesnais'ye göre.
çaödaş kapitalizmin gelişme biçimi krizi daha da
ileri gitmektedir. Temel ölçüleri. son on yılda.
sanılanın aksine, Batı modelinin gezegenin tümü
için geçerli olmadığını ortaya koymuştur.
E\renselleşmesi. ekonomik. sosyal, ekolojık\e
politik alanlarda aşılması olanaksız sınırlara
dayanmakta, ülkeler arasında olduğu gibi. her
ülkenin içinde giderek artan bir ikilemle
karşılaşmakta. toplumu barbarlığa götürmektedir.
Bu durumda yeni dünya ekonomisine uyum
sağlanmasım kabullenmek, nasıl mümkün
olacaktır? Neye uyum sağlanması istenmektedir'1
Çokuluslu şirketlerin özerstratejilerine mi? Yoksa
finansal pazarların diktasına mı? Yazara göre
yapılması gereken "dayatılmak istenen diizene. en
azından bu hali\ le, boyun eğmemek, ama onu
anlamaya çalışmak \e dayatüan başka çıkış yolları
için tartışmaktır". François Chesnais,
"Sermajenin Küreselleşmesi*' eseriyle, bize
"para iktidarına**boyun eğmenin yoğunlaştıgı.
teologlan ve müritlerinin küstahlaştığı bir
ortamda bir tutam oksijen sunuyor.
Riccarda Petrella
François Chesnais,
La Mondilialisation dıı capitul Syros. Paris
MegakenÛerbelanın ve kötiiyaşamın simgesi" W ^ idley Scott'un kült-
MJfilmı "Biade Run-
f • ner**ı (Bıçak Sırtı -
JL m . 1982) görmüş olan
herkes. olayın dev indiğı ken-
tinmavı-yeşil ıslakatmosfe-
rinı. kuşkusuz unutmamış-
lardır. Toplum dışına itilmiş
ev siz barksızların ve çeşitli
etnik enkazın kaynaştığı.
tek hâkimin şiddetin zaferi
olduğu aşın ka'abalık kent-
ler..
Öykü. 2019 yılında Los
Angeles'ta geçer. Bir bılim-
kurgudan mı söz ediliyor'.'
Pek değil. Çünkü bininci
yılın bitiminde. 1850
yılında nüfusu 1620
olan Los Angeles'ta,
2019 yılında 18
milyon insan ya-
şayacak... Kül-
turel ayrışıklık
(heterogene-
ite) daha da
belırli hale
eelecek:
Anglosaksonlar zar zor yüzde 40'la ispanyol
asıllılardan daha az olacak; Asya kökenliler.
tıpkı siyahlar gıbi nüfusun >üzde lü'unu
oluşturacak. Yoksulluk vecehaletten kaynak-
lanan ve 100.000 nüfusa 28 cinayet oranıyla
dünyanın en tehlikeli kentleri arasında yer
alan Los Angeles'ta suçluluk daha da tırma-
nacak.
Suçluluğun nedenleri arasında 70.000 iive-
ye sahip 670 çetenin eylemlennin de unutul-
maması gerekiyor. Birzamanlar kentli ince-
liğinin ve saygının yeri sayılan kent. şimdi-
kını kentle^mış durumdaydı. Günümüzden
beş yıl >onra ınsanların yarısı kentlerde va-
şayacak. Ve bu sorun. kentleri tam anlamıy-
la patlayan Kuzey kadar Güney i de ilgılen-
dirmektedir.
Bu yüzyılın sonunun en ciddi sorunlann-
dan bıri de budur. Birleşmiş Milletler soruna
çözüm getinlmesi amacıyla 3-1-4 Haziran
1996 tarihlerı arasında Vancouver Kentler
Konferansı'ndan yırmi vıl sonra istanbul'da
resnıi olarak HABITAT-II olarak adlandırılan
bir dünva kentler zirveM önziitledi. Eskı Bı-
.üreselleşme, kentler için son derece ağır bir tehdit
oluşturmaktadır. Kuralsızlaştırma (serbestlik) dogması adına
devlet, bugün pazan, hareketlerinde serbest bırakarak
ortalıktan çekilme eğiliminde görünmektedir.
den belanın ve kötü yaşamın sımgesı, çağı-
mızın büyük sosyolojik hastalıklannın kav-
şagı olma yolunda: Yoksulluk, toplum dışına
itilmişlik, güvensızlik. kirlenme. çirkınlik.
şaşkmlık veyalnızlık. Bütünbuolumsuzluk-
lar, kuşkusuz. baş döndürücü gelişmeden
kaynaklanmaktadır. 19. yüzyılın
başlarında dünya nüfusu-
nun sadeee vüzde
zan* bu konuda yeteri kadarsimgeseldi. Çün-
kü 1950'dekı 1 mılyon nüfusu. otoritelerin bu
türbirpatlamayıdurdurmayıbaşaramamala-
n karşısında 8 mılyona ulaşmıştı. Sonuç: Su
kesintileri. çok sayıda ve her alanda yetersiz-
lık. raslantısal çöp toplama. toplu taşı-
mada yetersizlik. yolların bozukluğu.
yolsuzluk \e rüşvet karşısında gına
getıren kentlilerin sonunda Refah Par-
tili bir belediye başkanı seçmesi..
Bu denlı baş döndürücü bir kentsel
patlama. aslında bugünc değin görül-
ıı>ii:> bir olay değıldi. Londra'rrtn 1 milyofl
nüfustan 8 miryona ulaşmasnçinyüzotuz > ıl
cerekmışti.
"" Buna karşılık 1950"de 290.000 kişinin ya-
şadığı Lagos'ta2015 yılında 24.4 milyon ki-
şinin yaşayacağı hesaplanmıştır. 1960 yılın-
da kurulan yapav başkent Brasılia'nın nüfu-
Rusyattabüyükdeğişim rüzgârlan
HL SEVİN BAŞ
Rusva'da başkanlık seçımlerınin 2.
turunun medyalarda ılkı kadar ilgı gör-
meme.M "zaıiann" çoktan atıldıgı yav -
gın izleniminı güçlendirmektedir. Bo-
ris \ehsin' ın ilk tur öncesı neredeyse sı-
fırlanan prestıjini oldukça yukanlara
tırmandırmav ı başarmasının ardında
eksiksız tüm Batı dünyasının maddi
manev ı büv ük desteğı bulunduğu kim-
senın saklısı değıl. Buna ıktıdar olma-
nın avantajlan ile bütünüvle iktidann
denetiminde olan ve sıyasal rakıplen-
ne kapatılan medyanın güçlü desteğı
v e kuşkusuz Çeçen banş şov u da eklen-
diğınde Boris Yeltsın'ın 1. turda elde et-
tiği "kd pa\ı" basarının. aslında bir "Pi-
röszaferi" olduğu sövlenebilir. Sonuç-
la. 1 tur seçımlen. tüm yasadışı "do-
ping"*e karşın, 'her üç seçmenden iki-
si'nın Yeltsın'e karşı olduğunu ortaya
ko> muştur.
Bons veltsın'ınbinncı turseçim ^.o-
nuçları alınır alınmaz. vüzde 15'lık
"•sürpriz" oyuyla 2. tur için "anahtar"
partı konumuna gelen Lebed'ı. vakıt
kav betmeden Güvenlik Konsev ı sekre-
terliğine getirnıesi. Yeltsın ve ekibinin
ikıncı turdan kıl pavı ile de olsa zafer-
le çıkmak için gerektığınde bugünkü
düzenın en sert v e kararîı muhaliflerıv -
le bıle uzlaşmav ı göze aldıklannı gös-
termektedir.
Sovvetler Birlıği'nın vıkılışından
sonra ültralıberal özelleştirme furya-
sıvia "dümanın en binük soygunu-
nun"gerçekleştırıldığı ülkede7
4yıllık
kamu binkımı kapanın elınde kalmış,
halkın tüm kazanımianna bırerikışerei
konulmu). fabrıkaların kapılarına kılıt
vurulmuş. ülkenin bütünüvle vabancı
oiduğu ı^sizliğın hızfa annıası sonucu
büv ük kitleler sefaletin sınınna dayan-
mıştır. IMF'nınsadakaölçülenndever-
diği liberal koşullara sıkı sıkıya bağlı
kredilerle sürünen ekonomi; rüşvet. ta-
lan, soygunlarla palazlanan ">eni Rus-
larla"içli dışlı çalışan marvanın tasal-
lutuna bırakılmıştır. Uluslararası alan-
da etkisi sıfırlanmış. NATO'nun sınır-
larına davanma girişimleri karşısında
elı kolu bağlı durumlara düşülmüştür.
Paslanmaya terkedilmış donanması. or-
dusunun bir avuç dolar karşılığı haraç
mezat satılan silahlan. bav ul ticaretın-
den medet umacak ölçüde gerileyen dış
ticareti. paralı egitimı. kuşa dönen sos-
val güvenliğı ile ülkenin genel manza-
rası budur.
Yeltsin yönetımınin varattığı bu iç-
ler acısı manzarayı rakamlar veteri
açıklıkla doğrulamaktadır. Jean-Bap-
tisteNaudet 16-17 Haziran 1996tanh-
li Le Monde'da vayımlanan vazısında
•*Rusya"da yaşamın ne denli kötüleştı-
ğını şu çarpıcı rakamlarla sergılıyor:
Clkede. crtalama olarak. insanlar
emeklilıklenne hak kazandıklan 60 ya-
şından ıkı vıl önce yaşama v eda etmek-
tedir. Yaşama umudu büyük bir hızla
düşerek 1987 yılındaki 65 yaştan (er-
keklerde) 58 yaşa gerilemiştir. Nedenı.
geçış döneminin srresi. güvensızlik. ka-
mu sağlık sisteminin çöküşü. alkolızm-
dır. Gelırler 1995'te yüzde Odüşmüş.
resmi istatistiklere göre. yoksullann sa-
yısı y üzde 12 artmıştır. Toplam nüfusun
dörtte birine tekabül eden 36 milyon
insan resmi yoksulluk düzey ınin altın-
da yaşamaya çalışmaktadır. Halkın
yüzde 60'ı ortalama ücretin altında üc-
ret almaktadır. tşsizlık büyük bir hızla
artmaktadır. Resmi verilere göre işsiz-
lik oranı 1995'te yüzde 8'e ulaşmıştır.
Oy sa konunun uzmanlanna göre bu o-
ran vüzde 14'ün üzenndedir. (1994'te.
yüzde 6). Palazlanan "yeni zengin"
Ruslann. dev İet soygunundan elde et-
tıkleri milyonlarca dolan har v urup har-
man savurmalanna. çok silindırli Ame-
rikan arabalannda günlerini gün etme-
lerinekarşın, sayılan 3
7
milyon seçme-
ne ulaşan dılenecek durumdakı emek-
lı ve işsız, buz gıbı soğukta sefıl eşya-
lar satarak yaşamaya çalışmaktadır ta-
lana dönüşen özelleştırnıeler ise eşıtsız-
lıklerı day anılması olanaksız ölçülerde
arttırmıştır. Bizzat yeltsın. nisan başın-
da yaptığı bir konuşmada "halkın yüz-
de 10'u ivi yaşarken. vansı kötü yaşa-
maktadır" dıyerek bu durumu doğru-
lamıştır. Aynı Yeltsın 1993 Şubatı'nda
"örgütlü suçun toplum icin bü> ük leh-
like*"oldugunu itiraf etmıştir. "Ba> Te-
miz". diye anılan ve bu karmaşaya son
vereceğini söyleyerekoylannı yüzde 4
küsurdanyüzde 15'eçıkararak "anah-
tar" durumuna gelen. ne var kı. 2. Tur
öncesı. "anahtannr aceleyle karma-
şanın y aratıcısı v e tek sorumlusu Boris
Yeltbin \e ekibine teslım etmış görü-
nen Lebed'i. seçmenlennın ne ölçüde
ızleyecekleri şimdiden yanıtlanması
güç bir sorudur. Ancak Lebed'in çok
sayıda seçmeninin. bu çelışkili tercıh
karşısında. venıdendü^üneceklerinı \e
tutumlannı ona göre belirleyeceklerıni
söylemek kehanet sayılmamalıdır. A-
ma neolursa olsun. yeniden başkan se-
çilse de Boris Yeltsin döneminin sonu
gelmiştir. Rusya için "kargaşa ve başı-
boşluğa" son verilmesı yaşanısal
önemdedır. Büyük toparlanma salt
Rusy a ıçın değıl. çev re ülkeleri ve dün-
y a için de ertelenemez bir gereklılıktır.
Zvuganm vearkadaşlannındayapmak
isıediklerı budur. Stalın dönemıni gerı
getıreceklenni ileri sürmek. seçimler-
de halkın gözünü korkutmaya yönelık
kaba vemodası çoktan geçmiş birtak-
tiktır. Zyuganov vearkadaşlan "düzen
ve özgürlük" istiyorlar. Lltralıberal
\ahşı kapitalızm furyasında palazlanan
"yeni Ruslarla". onfarın içlı dışlı ilişkı
ıçindekı mafya örgütlerinin ve kuş-
kusuz Batı'nın korkusu sanıvoruz bu
noktada düğümlenmektedir.
su şimdiden 4 mılvona dayanmıştır.
2000 yılında en çok nüfusa sahıp yirmi beş
yerleşim merkezinden on dokuzu yoksul ya
dagelişmekteolan üikelerdeyeralacaktır. Ve
buralarda ülkelerin tüm yoksulluklan v e zen-
gınlikleri bir araya gelecek. doğayı en çok
kirleten fabrikalar. en çok hurdalaşmış araç.
açık çöplükler bu kentlerde yoğunlaşacaktır.
Içme suy u giderek azalacak. hav a solunamaz
hale gelecektir.
Şu anda Güney kentlerinde yaşayan nüfu-
sun yarısı -600 milyon- kanalızasyondan.
»aglık koşullanndan ve kamu hizmetlerinden
yoksun y aşamaktadır. Kırsal bölgelerdeki yı-
kımdan ve savaştan kaçan çok sayıda insan.
vabancı yatınmlann yoğunlaştıgı kent mer-
kezlerinin çevresine akın etmeyi sürdürmek-
tedir.
Çünkü kentler, iktidarın. ticaretin. bilginin
yeri olma özelliğine sahip bulunmanın yanı
sıra büyük medyanın. kültür merkezlerinın.
yaratıcılıgın ve yeniliğin odaklaştığı mekân-
lar olarak da ortaya çıkmaktadırlar. Başlıca
ekonomik hareketler. ülkenin kalan bölümü-
nü sıfırlayacak ölçüde kentlerde yogunlaş-
maktadır.
Örnegin Tayland'da nüfusun yüzde 10'un-
un yaşadığı Bangkok. tek başına gayri safı
milli hasılanın yüzde 80'ini sağlamaktadır.
Sözü edilen megakentlerın bazılarının sahip
bulundukları güç ise şaşırtıcıdır. Örneğin Se-
ul'ün üretimi. Türkiye'nin üretimi ile kıyas-
lanabilecek düzeydedir. Sao Paulo'nun üre-
tiıru ise tek başına. Polonya'nın tüm üretimi-
"npgeri«teJ>ırskmaktadir. _-• ' •
Kuzey 'de kent merkezleri restore edilip ye-
ni bir yüz kazandığında taşınmazların hızla
artan fiyatlan. oralarda yaşayan orta hallı in-
sanların uzak banliyölere kaçmasıyla sonuç-
lanmıştır.
Örneğin Fransa'da kentlilerin yüzde 43'ü
banliyölerde yaşamaktadır.
Kimi zaman buralarda var
olan sosyal aynma. etnik ay-
rım da eklenmektedir. Örne-
ğin gelecek ay olimpiyat
oyunlannaev sahipliği yapa-
cak olan Atlanta kentinin nü-
fusunun yüzde 20'si (özellik-
le beyaz nüfus) seçkın banli-
yölere gitmişlerdir.
Atlanta bu yüzden şimdi
y üzde 65 oranında bir siyah-
İarkentıdir. Özel muhafızlar
tarafından korunan ayrıcalık-
lı seçkinlerın, kendilerini
çevreleyen sefaletin dışında
yaşayacaklan zengin kentie-
rin giderek çoğaldığı görüle-
cektir.
Kentler artan bir biçimde
birbirleriyle hiçbir temasları
olmayan, aylak dolaşan. ça-
lışan v e yoneten nüfus toplu-
luklannı banndıracaktır. Yö-
netıciler. telefon, faks ya da
bilgisayarlarla gezegenin
megakentler şebekesindeki
benzerleriyle, kendı yurttaş-
lanna oranla daha çok ileti-
şım içinde olacaklardır.
Küreselleşme; kentler için
son derece ağır bir tehdit
oluşturmaktadır. Kuralsız-
laştırma (serbestlik) dogma-
sı adma dev İet. bugün paza-
rı. hareketlerinde serbest bı-
rakarak ortalıktan çekilme
eğiliminde görünmektedir.
Oysa pazar. kentsel gelişme-
yi yönetmekten acizdir. Di-
ğer taraftan kentlerin şiddeti
arttırıcıbirözelliğidevardır.
Bundan böyle Kuzey'de ol-
duğu gıbı Güney'de de ayak-
lanma. karşı çıkış ve isyan.
büyük bir olasılıkla bu kent-
lerde yaşayan işsizlerden.
toplum dışına itilmişlerden
ve yoksul kitlelerden gele-
cektir.
lgnacio Ramonet (*)
(*) Le Monde Diplomati-
qıte. Haziran 1996
ASM BEZIRCryİ
AJMYORUZ
Sıvas'ta yananlan üç yıldır anıyoruz. Hep birlikte 2 temmuz salı
günü
yine analım mı?
Öyleyse salı günü saat 12.00'de
ASI1N1 BEZİRCİ'nin Zincirlikuyu'daki mezarı başında
edebiyatçılan, sanatçılan ve tüm emekçi dostlarımı bekliyorum.
REFİKA BEZİRCİ
YATAĞAN ASLİ\ E HUKUK
MAHKEMESİ\\DEN
1945 \?
Davacıiar AtLİIa, Nafizc ve Alıvc Kazıl vekili Av Selçuk
Kurt tarafından davalılar E>rct"Özyun \e Kazım Bcllı alcv-
hine açılan traflk kazasindan Jokıyı ta/niüidi ti*\ jsiiıııı >apı-
lan dunı^ma.sında \enlcn ara kararı gereğince' Davacı \ckılı
25.4.1990 tarihinde mahkcnıcmize dılekço \ ererek >'awğan-
Vluğla karayolunda mevdana gelen trafik kazaMnda davacı-
lardan Nazıfe Kazıl'ın e^ı Abdullah Kdzıl'ın v cfat cttığını. da-
valılann bu olavda 8 8 oranında kuMirlu olduklannı. da\alı-
lardan 135 milyon maddı manc\ı uznıınat talebınde bulun-
duklarını. 135 milyon maddı \ e mancv i tazmınatın 25.4.1990
tarihındcn ıtıbarenyasal fjızıvle birlikte lahMİınekarar \erıl-
mesı hu:>U!.unda. muhkcmonıızc dava açılmı^ olmakla. da\a-
lılar E^refÖzyun ve K.azım Bellı've dava dılekçesı teblığedı-
lememış olup, gazete yoluy la dav eıty e teblığınc kaar \ erilmi>-
tir. Dosyanın duruşmaı 10 9 1996 gümıdür Ûavetıyc yenn^
kaım oltnak uzere ılanen teblıö olıınur BaMir M242
YATAĞAN ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1993 1 "2 esas 1995 603 karar
Da\acı ÖmerNurol Toksöz vekili Av. Cumhur Uzun ta-
rafındandavalı Mehmet Alı Bmgölalcyhıneacılanticaridef-
lerlerın alıp götürüldüğünün tespıtı davasının yapılan alenı
vargılanıa.sı sonunda Da\anın mahkememızce kabıılü ile
Toksöz İnşaat Naklıye Ticaret ve Sanayii Lımıted Şirketı-
nın 19X5-1986-1987 yıllanna ait ticari defterlen ile
31.12.1985 tarihinde basılan A-34151 nodan 34200 sen
no'ya kjdar bir cılt gıder puMilasıın. 17 10.1985te basılan
A-II951 nodan 1*2200 no'ya kadar 5 cılt ırsalıye.
17.10.1985'te basılan 123051 no'dan 123300 no'ya kadar
5 cılt latııranın dav alı şırket tarafından muhasebecısı Mus-
tat'a Öztürk'tcn dığer ortakbnn haberi olnıadan alındığının
tesbıtıne. karar verılmekle ı^bu hükmün davalıya tebhğ ye-
rine. ayrıca )5 giinlük Mİre ıçınde mahkememıze müracaat
edılnıediğı takdirde kesinleşeceğı hususunda keyfıyet ılan
olıınur " Ba.sın: 89042
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
YalHidilerin Nasreddin
Hocası...Yahudi öykülerini Israil'den gelen. 5. Uluslararası Türk
Kültür Kongresi'ne katılan bayan Matilda Koen Sara-
no'dan dinledim. Matilda Koen Sarano, öyküleri ispan-
yolca. ibranice anlatıyor, Beki Bardavid bana çeviriyor-
üu. işe, öykülerle, fıkralarla başlamıştık.
"Bir papazla bir haham trende birlikte gidiyorlar, çe-
ne çalıyorlardı. Papaz, cebinden birsandviç çıkardı, bu
domuz/u bırsandviçti. Yemeye başlamadan hahama,
- Birtadına bakar mısın haham efendi! dedi.
- Ben yemem, biz Yahudıler domuz yemeyız bilmez
misın? Papaz ona,
• Vah vah, sen neler kaçırdığını bilmiyorsun! karşılığı-
nı verdi.
Inecekleri yere gelince, haham ayrılırken papaza,
- Karına selam söyle! dedi. Bu kez papaz karşılık ver-
di:
- Biz evlenmeyiz. sen bilmıyormusun, papazlarevlen-
mez! Bu kez, haham taşı gedığine koydu:
- Neler kaçırıyorsun haberin yok!"
Matilda Sarano'ya, İsrail'le ılgilı bilmediklerimi soruyo-
rum. Yahudilerin balık yemeleri için, bir pullarının birde
yüzgeçlerinin olması koşulu var. Domuz, Yahudilerde de
yasak. Ama, yiyenier var. Bir de yırtıcı kuşların, ölü hay-
vanın eti yenmıyor. Kesinlıkle kan akacak. Bu, Tevrat'ta
böyle. Dinde soru da yok, yorum da yok. Buyrultusal bu.
- Israil'de domuz yiyenier yok mu?
- Varelbetteama, elden geldiğince yenmemesine ça-
lışıyorlar.
Israil'de Mc Donalds'ın kapatılmak istendiğini biliyor-
dum. Çünkü, israilliler, aynı yerde etle peyniri bir arada
yemiyorlar. Mc Donalds da söz vermişti, etle peyniri ka-
rıştırmayacağına. Ancak, karıştırdı. Benjamin Netan-
yahu geleli beri, Mc Donalds'ı kapatmayı düşünmektey-
di. Yahudılere göre bu, Tevrat'a aykırı. Peynirle etın bı-
çakları, tabakları bile ayrı. Bulaşık makineleri de ayn.
Çok kişinin evinde iki tane bulaşık makinesı var. İsrailli-
ler, bunun bir sağlık sorunu olduğunu söylüyorlar. Pey-
nir daha çabuk sindiriliyormuş, et ise mıdede bekliyor-
muş. Yüzyıllar önce hahamlar, bunu saptayıp yasakla-
mışlar! Bizdekı Erbakan da, çok bılmış. Bıryandan 148
kilo altını toplayıp yükünü tutarken, halkın ınançlarını sö-
mürüp Ankara'daki domuz çıftliğini kapattırdı!
Bizdekı Nasreddin Hoca gibi, Israillilerde de "Cuha"
var. Cuha'dan fıkraları, Bekı Bardavıd'den dinliyorum.
Şöyle:
"Cuha, öldü gömüldü. Daha yedi-sekiz gün geçme-
di, kansı herakşam, kocasının gömütüne geliyor, işeyip
gidiyor. Gömüt bekçısı buna çok bozutdu. En sonunda
yakaladı:
- Deli misin sen? Böyle yapılır mı? Kocasının gömü-
tüne insan işer mi?
Kadın bekçiye karşılık verdi: '.
- insan nerden acı duyarsa, ordan ağlar!" (Ateş düş-
tüğü yeri yakar!)
Nasreddin Hoca uzmanı olan Matilda Koen Sarano,
"Yahudi Cuha"nın kimliğinı, ışlevını anlatıyor: "Belki üç
din arasında bir barış öğesi olabilir" diyor. "Gulmece ara-
cılığı ile bir dünya banşına gitmek. Birleştincı biröğe, üç
din bırbırini yemeden. Güluş, gülmece, bütün sorunla-
n, aynlıkları gayet olumlu biçimde çözümler. Insanları da-
ha bir rahatlatır. Bir düşmanlığı, bir hıncı. bir hırsı belki
engeller. Sorunlardaha tatlı biçimde çözümlenebilir. Cu-
ha, bizim ıçın Yahudi, Türkler için 'Hoca'dır. Çok güzel
bir yüzdür. Bu gülmece aracılığı ile dinler birbirine yak-
laştırılabilir!" dıye ekliyor.
Matilda anlatıyor:
"1492'de Kraliçe Isabella ile Kral Ferdinand'/n baş-
bakanı Torkemada, büyük bır zatimdı. Yahudi -dönmei-
siydi, Hırıstıyan oidu, adı Marano oldu. En büyük zalım
oydu. 1492'de Yahudileryakıldılar, kaçtılar. Bir araştır-
macı, fıkrayı engizisyon kitaplarından buldu çıkardı. Ya-
hudilerin büyük bölümü Hıristiyan olmuşlardı. Ama, Is-
panyollar inanmadılar; o Hırıstıyanlan da yaktılar o baş-
ka. Çünkü bizim Tevrat'ta diyorki: 'Yaşamda kalabtlmek
için ne yaparsan yap, mubahtır'. Çünkü, önce yaşam.
Nasılyaşaman gerekiyorsa öyle yaşa. Bır Yahudınin na-
sıl Hıristiyan olduğunu bir araştırmacı buldu. Bır Yahu-
di, Hıristiyanlığa döndü. Ama, nasıl Hıristiyan oldu? Bir
papaz onu aldı, 'Sen Yahudiydin, Hıristiyan oldun!' diye
üç kez söyledi, biraz su püskürttü, yıkadı etti, adam Hı-
ristiyan oldu!
Tabii, Hıristiyan olunca cuma günü et yenmez, onlar
proteinı az şeyleryerier; balık yerler. Bır gün komşu pa-
paz yakaladı Yahudiyi. Tavukyiyormuş. Yahudilerde cu-
ma akşamları tavuk yerler. Bu da bir gelenek.
- Eyvah, bak yakaladım seni, bugün cuma, bilmiyor
musun? Tavuk yiyorsun.
- Ben tavuk yemiyorum papaz efendi; balık yiyorum!
- Hadi ordan utanmıyor musun? Bir kez günah işle-
din, bir de yalan söylüyorsun!
- Bak papaz efendi, sen beni nasıl Hıristiyan yaptın?
Ben de aldım bu tavugu, üç kez yıkadım suladım, üç kez
'Sen tavuktun balık oldun!' dedim. Işte, ben de balık yi-
yorum!"
Başka bir "Cuha" öyküsü de şöyle:
"Cuha bır gün kırda geziyordu, tuvaleti geldi, birağa-
ca saklanıp işini gördü. Tam bitiriyordu, bir an konmaz
mı sünnetinın üzerine (onlar da sünnetlidir!). Soktu ba-
yağı. Bir sancı, aman tanrım! Karısına,
- Ne olur, sinagoga git, ne zaman ki o Tevrat'ın kapı-
larını açıyor, Tanrıya dua et, 'Allahım, ya rabbim, şu ko-
camın ıstırabına bir son ver!' de, o senin dualarını kabul
eder...
Kansı gitmiş, kapılar açılınca dua etmiş:
- Ey ulu Tanrım. ne olur kocama bır çare bul, sen o-
nun sancısını yok et, ama şişi kalsın!"
1 2
B U L M A C A SEDAT YAŞİYİ\
SOLDAN SAĞA:
1/Güzel yazı yaz-
masanatı. 2/Nİey-
dana gelme. teşek-
kületme... Yeniçe-
riaylıklannayapı-
lanzam. 3/Sığsu-
larda ağır yükleri
taşımalTiçın kulla-
nılan altı düz tek-
ne... Gaipten ha-
ber verdigıne ina-
nılan melek. 4/Elı
işe yatkm, bece-
riklı...Pıstonkolu.
5/Maden ve inşa-
at işçilerının gıydıği koru-
yucu başlık. 6/ Büyük de- -|
likli kalbur... Tavlada bir
sayı. 7/Teorı... Yabancıpa-
raîann ulusal para cınsin- 3
den değeri. 8/Gözükapalı 4
inanılan düşünce: dogma...
Ekinlere zararlı bır böcek.
9/ Bir girişime ya da işlet- °
meye gerekli mali oianak-
lan sa61ama.
YlîKARIDAN AŞAĞIYA: g
1/Araba hayvanının kayış
takımı... Kuzey Afrika'datütüne kanştınlarak esrargıbı ıçı-
len sarhoşluk verici toz. 2/Alev... Yapay. 3/Ortadoğu'da bır
göl... "'Bi-baht olanın bağma bir katresi düşmez —yerı-
nedürrügüheryağsasemâdan"(Zıya Paşa).4/Uğraş... Ha-
fif şey lerden yapılmış temelsiz eğretı yapı. 5/\lısır'dakı pi-
ramitler. 6/Uyma. boyun eğme... Nazı partisinın askeri po-
lis örgütü. 7/Bırmektup kâğıdının. faturanın ya da reklam
broşürünün üst bölümüne basılmış metın... Küçük ağıl. 8/
Hukuksal sonuç doğuran bir suç işleyen kimse... Erkek ör-
dek. 9/ Uluslararası Para Fonu'nun simgesi... Kuruyuncâ
çatiayan toprak.