Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 HAZİRAN 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Sendikalar ve
işadamlan
bir araya geliyor
A.NKARA (AA) - Türk-İ>. DlSK.
Hak-t$. TİSK. TÜSlAD ve TOBB baş-
kanları ıle işadamları. ülkenin içinde
bulunduğu siyasi. ekononıik ve sosyal
durumu değerlendirmek üzere. 22 tem-
muz günü Istanbul'da tşadamı Sakıp
Sabancfnın evsahipliğinde "Sabancı
Center"da bir araya gelecekler.
TİSK Genel Sek'reteri Kubilay Ata-
sayar, bu yönde alınan karar dogrultu-
sunda Türk-lş. DİSK ve Hak-İş genel
başkanlarına toplantı için birer daveti-
ye gönderildiğini kaydetti.
Isçi ve işveren kesiminin daha önce
Antaly a'da birarayageldiğini \e bu top-
lantıda taraflann ülke yaranna olacak gö-
rüşlerini ortaya kovduklannı anlatan
TİSK Genel Sekreteri Atasayar. 22 tem-
muzda İstanbul'da gerçekleştirilecek
toplantıdada.baştasiyasi ve ekonomik
olmak iizere. ülkenin temel sorunlarının
ele alınacağını bildirdi.
Renault üretime
yine ara verecek
BLRSA (Cumhuriyet) - Bursada
kurulu Oyak Renault Otomobil Fabri-
kası 'nda. bu > ı! 5. kez üretime ara \ eri-
lecek. 1-7 Temmuz arasında uygulana-
cak zorunlu izin süresince. işçilere ya-
nm ücret ödenecek. Oyak Renault
Otomobil Fabrikası yetkilileri. yaklaşık
3 bin 100 ışçinin çaiıştıgı fabrikada. ar-
tan stoklar nedeniy le. üretime ara \ eril-
mesi karan alındığını söylediler.
Üretime ara verilmesi nedeniyle. iş-
çilerin yansına günlük yanm ücret öde-
neceğini. yansının da yıllık izinli sayı-
lacağını belirten yetkililer. işten çıkar-
manın söz konusu olmadığını. işçi çıka-
nlmaması ıçın zorunlu izin uygulama-
sının yapıldığını kaydertiler.
Iplik ithalatına
vergi konuldu
ANKARA (AA) - Bazı tekstil iplik-
lerinin üçüncü ülkelerden ıthalatında.
yiizde
7
.5 gümrük vergisi alınacak. It-
halat Rejimi Kararfnda degişiklik ya-
pan Bakanlar Kurulu Karan. Resmi
Gazete'de yayımlanarak yürürlüse tıir-
di.
Karara göre. belli özelliklere sahip
iplikler. tthalat Rejimi'nin 8 sayılı lis--
tesinden çıkanldı. Bu listede. AB'nin.
sanayıcilere ucuz girdi sağlamak ama-
cıyla gümrük vergilerini belli süreler
itibariyle askıya aldığı. sıfırladığı ya
da çok düşük düzeylere çektigi mallar
bulunuyor. Türkiye de. AB ile gerçek-
leştirdiği gümrük birliği kapsamında,
üçüncü iilkelere aynı gümrük \ergisi
oranlannı uyguluyor.
Gelişmekte olan iilkelere finansal destek için güvenilir hükümet belirleyici
Dünya Bankası güven amyorEkonomi Senisi- Dünya Banka-
sı yetkilileri, ekonomıleri geçiş dö-
nemi yaşayan ülkelere finansal des-
tek için. söz konusu ülkelerde piya-
sa ekonomisine inanmış istıkrarlı ve
güvenilir hükümetlenn bulunması
gerektiğıni belirttiler.
Dünya Bankası'nın hazırladığı
"Plandan Piyasaya: Dünya Celişme
Raporu", dün. DEİK. Dünya Ban-
kası \e Hazine Müsteşarlığf nın bir-
likte düzenledikleri bir toplantıyla
kamuoyuna açıldı. Toplantı sonunda
basının soruiannı yanıtlayan Dünya
Bankası Özel Sektör Geliştirme Bö-
lümü Danışmanı Peter Harrold ile
Türkiye ve eski SSCB ülkeleri so-
rumlusu Jan Pakulski. •"Seçimlerden
sonra Rusya'da iktidann değişmesi
karşısında Düma Bankası'nın tutu-
mu ne olacak" sorusu üzerine. önce
Dünya Bankası'nın her hükümetle
çalışabileceğini belinerek şöyle ko-
nuştularL
• Özel Sektör Geliştirme Bölümü Danışmanı
Harrold ile Türkiye sorumlusu Pakulski. "Biz
ekonomik kalkınmayı destekliyoruz. Amacımız
orta vadede başarıya ulaşabilecek politikaları
uygulayan hükümetlerle çalışmaktır" dediler.
~Dünya Bankası bu (ür meselele-
rin üzerinde durmuyor. Biz ekono-
mik kalkınmay ı destekliyoruz. Ama-
cımızorta \adede başarna ulaşabile-
cek politikalan uvgulavan hükümet-
lerie çalışmaktır. Başarılı olabileceği-
ne inanmadığımız iilkeve tabii ki va-
tınm yapmayı/. Politik çerçeve. bi-
zim görüşlerimize yakın olmalıdır."
Açılış konuşmalarını Hazine Müs-
teşarı Prof. Mehmet kaytaz ve Dün-
ya Bankası Türkıye Temsilcisı Fre-
derickTemple'ın yaptığı toplantıda.
doğuracağı kötü sonuçlara karşın.
ekonomıde reformun kaçınılmaz ol-
duğu vurgulandı.
Müsteşar Kaytaz, reform çabalann-
da en kritik konunun toplumsal uz-
laşma olduğuna dikkat çekerek. ka-
rarlı bir siy asi iktidann da tamamla-
yıcı olduğunu bildirdi.
Dünya Bankasi Eski Başkan Yar-
dımcısı ve İstanbul Sanay i Odası Da-
nışmanı Atilla Karaosmanoğlu da.
geçiş. dönemlerinin sorunsuz olmaya-
cağinı vurgulayarak. "Önemli oİan
nasıl v apılacağını bilmektir. Halka iyi
anlatıimaysa. destek alınanıa/"" dedi.
Boğaziçı Lniversitesınden Prof.
Dr. Ayşe Buğra rapor üzerine yaptı-
ğı konuşmada. ülkelerin karakteris-
tiklennin birbirinden ayrı olduğu ger-
çeğinin göz önüne alınması gerekti-
gini söyledi.
Raporda, geçiş dönemi ülkelerin-
de görülen belli başlı sorunlar ve çö-
züm önerilennden birkaçı şöyle:
• Kayıtdışı ekonomi: Siyasi kont-
rolün azaldığı. yüksek vergilerın ye-
ni doğmakta olan özel sektörü ürküt-
tüğü yerlerde kayıtdışı eknomı bü-
yiiyor. Fiyat. tıcaret ve dö\ izde iibe-
ralizasyon. sıkı makroekonomik po-
iitikalar. bürokratik işlemlerin hafif-
letilmesi. kayıtdışı ekonomiyle sa-
vaşta başan sağlayabilir.
• Yolsuzluk: Bu. herülkede fark-
lı derecelerde bulunur. Yolsuzlukla,
rüşvetle, suçla savaşta güçlü bir ön-
derlik çok önemlidir.
• Kamu bankalarının özelleşti-
rilmesi: Bu gereklı olmakla bırlikte
zor bir adımdır. Yabancı bankalann
devlet bankalarını almaktansa. ken-
di şubelerini açmayı tercih ettiği es-
ki Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde
direkt satıştansa, kuponla özelle^tir-
me volu daha çok başanlı oldıı.
Türkiye'nin artan dış ticaretini taşımacılığı engelleyerek frenlemeye çalışıyor
Rıısya ithalatta yolları tıkadı
IŞÇİNİN EVRENİNDEIV
ŞÜKRAN SONER
Kriz Geliyor mu?
Ekonomi Servisi - Kapitalizme
geçişin sancılarını. gelir dengeleri-
nin çökmesı. fakirleşme ve yasa dı-
şılığın vaygınlaşması bıçiminde çe-
ken Rusya. tüketim açlığının körük-
ledigi "pazar" olma konumundan.
ithalatı zorlaştırarak kurtulmaya ça-
lışıyor Rus\a. Çeçenıstan olayında-
ki tavn nedeniyle olumsuz bakmaya
başladığı Türkiye'nin artan dış tica-
retini engellemek ıçın de ıhracat yol-
lannı nkıyor. Türk nakliveciler. Rus-
ya'ya vaptıkları taşımalarda. bürok-
ratik engellerden. \a>al sınırlamala-
ra. rüşvetten. mafyaya kadar pekçok
sorunla boğuşmak zorunda kalıyor.
Aslında Rusya'nın dısa açılma po-
litikalannın ardından ıkı ülke ara^ın-
da gittıkçe gelişen ve 3 milyardola-
n aşan ticaret hacminde. Rusya 2.1
milyar dolarlık dış satımla üstünlü-
gü elınde tutuyor. Ancak Rusya'nın
Türkiye've yönelik iHracatının 1.5
milyardolarcivanndaki ağırlıklı bö-
lümünü doğalgaz satışı oluşturuvor.
Rusya'nın Türkiye've mal satışı ise
500-^600 milyon dolardüzeyınde. Bu-
na karşın Türkiye'nin Rusya'ya ger-
çekleştirdiği l milyar 200 milyon do-
larlık dış satımın tamamını. tüketim
mallan başta olmak üzere ihraç iirün-
leri oluşturuyor.
Türkiye'nin uluslararası taşıma
hacminde ise karayolu taşımacılığı-
nın agırlığı, değer olarak y üzde 43 "le-
re ulaşıyor. Bu ağırlık Rusya ile dış
ticarette de gittıkçe artan biçimde
kendisını hissettirivor. Türkıve'den
Türk araçları, gümrükJerde çıkarılan engeller v üzünden gecikiyor.
Rusya'yagerçekleştirilensefer>avı-
sı 1W3 yılında löbindüzeyındeiken.
I994'te 35 bine ulaştı. geçen yıl ıse
45 bini aştı.
Bu vılın ilk 5 ay ında ise25 bini aşan
Rusya'ya yapılan ihracat seferi. kar-
şı tarafı rahatsız etmeye yetti. Rus-
ya Federasyonu yetkililerınin. özel-
likle Rus-Çeçen savaşındaki tutumu
nedenıy le Türkiye ile gergınlik y aşa-
dığı son dönemde. Türk araçlanna
zorluk çıkartarak. sefer sürelerini
uzattıklan ve maddi zararlara yol aç-
tıklan belirtiliyor.
Uluslararası Nakliveciler Deme-
ği. iki ülke resmi heyetlerınin katılı-
mıyla gerçekleştirilen ulaştırma kar-
ma komisyon toplanlı.si öncesinde.
Türk şoförlerinin bu ülkede karşılaş-
tıkları sorunlann giderılmesı ve ıhtı-
yaca y anıt venneyen izin belgesi sa-
y ısının arttınlmasi konusiında temas-
İardabulunmak üzereyerlı naklıye şır-
ket temsilcileri ve basının katılımıy-
la Moskova'y a bir çıkarma yaptı.
Rusya Federasyonu'nun karayolu
taşımacılık kuruluşıı olan ASMAP
yönetimi \e Rus bürokra.sisi ile ger-
çekleştirilen toplantıda. UND yöne-
ticilerı vizeden. yol emnıyetine ve
gümrük ışlemlerine kadar. ikı ülke
arasındaki taşımacılığı zorla^tıran en-
gellerin ortadan kdldırılmj^ını ı^tc-
diler. UNDvetkilılerı. ıkı ülke arasın-
daki karayolu taşımacılığımn gelişme-
sinin. Rusya'nın dış ticaretine de
olumlu etkı yapacağını savundular.
ASMAPyöneticileri ile Rusya Fe-
darasy'onu'nun karayollan vegümrük
yetkilileri ise. ikı ülke arasında kara-
yolu taşımacılığındaki dengesızliğe
dikkat çektiler.
Rusva da şikâ>etçi
Son üç buçuk yılda Türkiye'den
yapılan 120 bınin üzerındekı sefere
karşın. Rusya'dan Türkıye'yey apılan
befer sayısının sadece 3 bın 700 dü-
zeyinde kaldığına dikkat çeken Rus
yetkililer. Türk araçlannın disiplin-
^ızliğınden ve yasalara aykın davra-
nüjlanndan dert yandılar. Rusya Fe-
derasyonu Karayollan Daıresı Başka-
nı Lutaliy Yudenkov. sadece bu yı-
lın ılk 3 ay ında I" Türk kaınyonunun
Rusya'ya izinsiz girış yaptığını. 62
kamyonun da sigortası bulunmadı-
ğını ilen sürdü.
L'ND yetkililerinin Türk araçlan-
nın bulunduğu garaj ve gümrüklerde
vaptıkları incelemelerde ise. Türk
şoförlere daha y üksek oranda zorluk
çıkarıldığı ileri sürülerek. bürokratik
engeller yüzünden 20-25 günevaran
gecikmeler olduğu tespit edıldi.
Rusya'ya temsilcilik açmayı plan-
ladıklannı belirten UND Başkanı Saf-
fet l lusoy. bu yılki sefer say ısını 80
bine çıkarmak ıstediklerini ve Jrak
ile Avrupa pazarından doğan bo^lu-
ğu Rusya'nın doldurnıaktaolduğunu
kavdettı.
iktisat Fakültesi Mezunları Cemi-
yeti'nin, geçen günlerde arka arka-
ya yitirilen hocalarımız Prof. Lütfü
Güçer, Prof. Yüksel Ülken ve Doç.
Kayıhan Özoğuz anısına düzenle-
dikleri • "Ekonomik Durum ve Çö-
züm Önerileri" konulu tartışmalı top-
lantıda, iktısatçılarekonomimızi bir
kez daha masaya yatırdılar.
Durumun "ne kadar vahim, ama
umutsuz olmadığını" bilim dili ve
verilerle dinledik. Krizin iktisatçıları
korkutmadığını, daha doğrusu za-
ten hep kriz içinde yaşadığımız için
bağışıklık kazandığımızı ögrenip ra-
hat nefes aldık!
Bildiğimiz olumsuzlukların bir bü-
tün içinde açıklanması her ne kadar
insanın yüreğini daraltıyorsa da, Tür-
kiye için ekonomi biliminin pek bir
anlamı olmadığı da ortaya çıkıyor.
Nasılsa Türkiye'de en güçlü, en
istikrarlı bilinen iktidarlar bile. uygu-
ladıklannı söyledıkleri ekonomik mo-
dellerin, reçetelerin, gereklerini bı-
rakınız tam olarak uygulamayı, te-
mel ılkelerine bıle sadık kalmamış-
lar.
içinde bulunduğumuz siyasi ikti-
dar krizi, kargaşada. zaten aklı ba-
şında hiç kimse, siyasi iktidardan.
ekonominin gereklerine göre karar
ve hareket beklemiyor.
Iktisatçılar. ekonominin toparla-
nabilmesi içın, siyasi iktidarların. en
kötüsü de olsa. alınan ekonomik
kararların gereklerini yerine getir-
melerinın başarıda en önemli faktör
olduğunun önemle altını çizmeleri-
ne karşın. Türkiye'de böyle birşeyin
olabileceğı konusunda en küçük bir
umut taşımıyorlar.
Ekonominin. Türkiye'nin kurtulu-
şunun uygulanmaya çalışılan. dış
kaynaklı, bilinen reçetelerle olabi-
leceğini savunanlara, göre bugün-
kü kötü tablodan tamamen reçete-
lerin gereklerini yerine getırmeyen si-
yasi iktidarlar sorumlu.
Asıl reçetelerin yanlış, ülke ve hal-
kın çıkarlarından yana olmadığını
savunanlar veya en azından bu ko-
nuda kaygıları olanlara göre ise, iş-
lerin bukadar kötü gitmesinde si-
yasi iktidarların suçu yanında, asıl so-
run dayatılan reçetelerin yanlışlığın-
da.
İçinde bulunduğumuz aşamada
bırakınız yanlış reçetelerin uygulan-
masına karşı bir toplumsal. siyasal
dönüşümü. uygulanmakta olan re-
çetelerin gereklerının en asgarisi ile
yerine getirilmesi umudu yok.
ister istemez herkes. papatya fa-
lına bakar gıbi "Bundan da daha
kötüsü olurmu? Şok birbüyük kriz
daha gelir mi, gelmez mi" soruları-
na yanıt arıyor.
Satır aralanndan çok ilginç ger-
çekler ortaya çıkıyor: Örneğin biz-
de yaşanan krizler. ekonominin ge-
reklerinden çok, spekülatif eğilim-
lerden, kör gözüm kör parmağına
yanlış kararlardan ortaya çıkıyor.
Bugunkü tablo bir önceki kriz sü-
recinden çok daha kötü olduğu hal-
de, uzmanlar "Kriz çıkmayacak" di-
yorlar.
Neden mi?
Bir önceki krizin patlamasında
önemli rol oynayan bankalar, bu-
gün Hazine'ye birinci derecede botç
veren konumunda olduklan için,
kendilerini batırmamak üzere spe-
külatif hareketin içinde olamaya-
caklar.
Ve Türkiye dünyada en yüksek
enflasyona sahip, parası en düşük.
değerde olmak gıbı, pek çok konu-
da olumsuzluk rekorlarını kırmış bu-
lunuyor.
Rakamlarla ekonominin ıçerdiği
olumsuzluklar bir önem taşımıyor.
Sadece günlük çıkmazlara çözüm
üretılmesi arayışlan önem kazanıyor.
Uzmanlar. "Eğer bugün ekonomi-
mizin en önemli sorunu bütçe açık-
lan ve finansmandayatıyorise, borç-
lanma politikaları ve buna uygun
faiz ve kurpolitikası kısa vedede ele
alınması gereken en önemli konu-
lardır" diyor.
Tabii savunsalar da savunmasa-
lar da, özelleştirme. verginin taba-
na yayılması, kayıt dışı ekonomi,
sosyal güvenlik kurumları, tanm re-
formu gibi yapısal önlemlerin ger-
çekleşebileceginde lyımser olamı-
yorlar.
• • •
Türkiye'nin ocak-mayıs bütçe açı-
ğı 378 trılyon, ancak faiz öncesi 198
trilyon fazla verıyor.
Yani kısa vadede kamu borçlan-
ma gereği konusunda önlem alına-
mıyor. Bu bir realıte olduğunu göre,
kamu borçlanma maliyetinin çözüm
bekleyen acil konu olduğunun altı
çızıliyor. Hiçbir ekonominin böylesi-
ne yüksek reel faizlere dayanama-
yacağı belirtiliyor.
Bir yandan da Türkiye'nin bugün
içinde bulunduğu çıkmazda kamu
açıklan için iç ve dış borçlanmadan,
sıcak paradan hiçbir biçimde vaz-
geçemeyeceği de belirtiliyor.
Rakamlar erken genel seçimin
Türkıye'ye ağır ekonomik maliyeti-
ni de çok çıplak olarak sergiliyor.
Uzmanlar yeni bir seçım ekonomi-
sinın yükünün göze alınmaması ge-
reği üzerinde duruyor...
Ekonomi en asgarisi ile günlük
kararları doğru alacak bir siyasi ik-
tidar bekliyor. "Gelmezse ne olur"
sorusunu uzmanlar düşünmek bile
istemiyor.
"Durumumuz vahim, ama umut-
suz değil" tablosunu da bozacak
şeyler söylemekten kaçınılıyor...
ÇİFTÇİ DOSTU / SADULL4H USUMI
Balık katliamınm suçlusu devlet!..ANTALYA - Türkiye'de siyasetten
ekonomiye kadar her konuda olduğu
gıbi. balıkçılıkta da tam bir kargaşa ya-
şanıyor. Senelerden berı. hem deniz-
lerimızı acımasız biçimde kirlettik hem
de "bılınçsız avlanma" yaparak balık
yataklanmızı tahrip ettik. Şimdi "katli-
amdan kurtulabilen" balıkları pahalı
bir "vitrin süsü" gıbi seyrediyoruz!..
Bu konuda yazılı ve sözlü olarak ya-
pılan uyarılar, denizlenmızı ve balıkla-
rımızı korumaya yetmedi. En yetkıli
makamlar bile yapılan eleştirileri kabul
etmek zorunda kaidılar. Ancak. hiçbi-
ri gerekli önlemleri almak içın hareke-
te geçmedı.
Karadenız. Marmara, Ege veAkde-
niz'de tüm yasaklar delındi. Yasalan-
mızın kesın hükümlerıne rağmen trol-
cular. gırgırlar cırit attı. Bütün koy ve
körfezlerde avlanma adı altında "ba-
lık katiiamı" yapıldı. Bu faciaya
seyırci kalan devlet. zaman
zaman aldığı yanlış kararlarla
katlıamın teşvıkçısi oldu!..
Devlet yapısı. denizlerimi-
ze ve balıkçılığa o kadar uzak
kaldı kı şu anda balık stokla-
rımızın bile ne kadar olduğu-
nu bilemiyoruz. Senelerden
beri konuşuyoruz. Hatta, bu
konuda yapılması gereken ça-
lışmaları anlatıyoruz. Ama, he-
nüz cıddı bir sonuca ulaşabil-
mış değılız. Denızi olan ülke-
lerin hepsi balık stoklarını bı-
liyor ve yasak dönemlerini bu
bilgılere göre tespit ediyor!..
Biz ise stoklarımızı bilmedi-
ğimiz gibi. avlanma ve yasak
dönemlerini de "rastgele"
ayarlıyoruz. Hatta. siyasi gü-
cü olan balıkçılar, hükümetler
üzerinde baskı kurarak yasak
zamanlarını ışlerine geidıği gi-
bi değıştırebılıyorlar... Yasak
dönemlerinin tespitinde bilim-
sel araştırmalar kadar. siya-
sal otonte de etkili olabiliyor.
Ülkemizin tecrübelı balıkçı-
ları, avlanma yasaklarının tes-
pitinde büyük hatalar yapıldı-
ğını iddia ediyoıiar. Çoğu, için-
de bulunduğumuz koşulların dikkate
alınmadığı kanısında. Ankara'da bu
konuda yapılan toplantıları, "Bizi din-
leyen yok" gerekçesi ıle boykot eden
dernek yöneticileri bile var.
Tanm ve Köy Işleri Bakanlığı her yıl
"su ürünleriavcılığı"n\ düzenleyen bir
sirküler yayımlar. Genellikle şubat ve
mart aylarında yayımlanan sirküler ile
o yıl içinde avlanma yasağının hangi
bölgelerde ve tarihlerde uygulanaca-
ğı açıklanır. Nitekim. bu yıl 27 Şubat
1996'da birinci sirküler, 20 Mart 1996'da
da ek sirküler yayımlandı. Her iki sir-
külerde de bundan önceki yıllarda ol-
duğu gibi Türkiye'nin içinde bulundu-
ğu koşullar dikkate alınmamış. Ülke-
mizde artık bazı balık cınsleri azalmış,
bazılan ise tamamen yok olmuş. Bu ne-
denle balık stoklarımızı çoğaltabilmek
için denızierımızdekı avcılığa bir süre
ara vermek gerekiyor.
Orneğin. bazı bölgelerımizde yasak-
lar 15 nisanda başlıyor, 1 temmuzda
bitiyor, bazı bölgelerımizde 15 mayıs-
ta başlayıp 1 eylüle kadarsürüyor. Bu-
nun dışında kalan bazı bölgelerımizde
de 15 nisan ile 15 eylül tarihlerı arasın-
da avlanma yasağı konmuş!..
Mesleği dedesinden, babasından
öğrenmiş balıkçılarımız, yasak tanh-
lerinın üreme ve büyüme dönemlen-
nedenk düşmedığinı ileri sürüyorlar. On-
lara göre yasakların bir kısmı, bazı ba-
lıklar üreme ve büyüme dönemine gir-
dikten sonra başlıyor. Böyle olunca, ba-
lık yataklarımız tahrip oluyor...
Bu nedenle balıkçıların büyük çoğun-
luğu, kafaları kanştıran tarihlerı bir ke-
nara bırakarak bir yıl içinde 5 ile 6 ay
boyunca su ürünleri avcılığının yasak-
lanmasını ıstıyorlar. Hemen hepsinin uy-
gun gördüğü tarih 15 nisan ile 15 ey-
lül tarihlerı arası... Hatta, daha da ılerı
gıderek yasak tarihinin 1 nisanda baş-
lamasını ve eylül ayı sonuna kadar de-
vam etmesini önerenler bile var!.. Ba-
lıkçılığı meslek olarak kabul edenler, es-
kısi gibi bolluk günlerine kavuşabil-
mek için her türlü özveriyi gösterme-
ye hazır. Karadeniz. Akdeniz, Marma-
ra ve Ege Denizi'nin balıkçılan "Biz 5
ile 6 yıl süre ile her yıl 6 ay balık tut-
mamaya razıyız. Ancak, devlete kabul
ettiremiyoruz" diye yakınıyorlar.
Antalyalı balıkçılar da çok dertli. Ka-
le içindeki küçücük limanda lüks tek-
nelerin arasında sığıntı gibi yaşamaya
mahkûm edilen 100'den fazla balıkçı,
bir yandan azgın denizlerle boğuşur-
ken dığer yandan da yönetımlerın ya-
rattığı sorunları çözmeye çalışıyorlar.
Antalyalı balıkçılan Akdeniz'ın azgın
dalgaları yıldıramamış ama, avlanma
ile ilgili alınan yanlış kararlar ve ilgisiz-
lık onları canından bezdirmiş. Antalya
Balıkçılar Derneğı Başkanı Ercan Ars-
lannur çevredekı tüm balıkçıların ve ye-
rel yöneticilerin sevgi ve güvenıni ka-
zanmış. Yıllarca mücadele ederek ba-
lıkçılan bir araya toplayıp örgütlemiş.
Şımdi de dernek lokalinın önünde kur-
dukları mezatta üyelerınin tuttuğu ba-
lıklan satışa sunuyor. Açık arttırmayı da
kendısi yapıyor. Çok para kazanamı-
yorlarama, kımseye muhtaç olmadan
yaşayıp gıdiyorlar!
Dernek Başkanı Arslannurtam bir de-
nızcı ve açık yürekli:
"Korkumuz, balık neslinin tükenme-
ye başlamış olması. Trolcular, gırgır-
lar, yasak dinlemıyor. Akdeniz 'deki tüm
koylarda balık yataklannı acımasızca
tahrip ediyorlar. Üstelik, balık katliamı-
nı devlet de teşvik ediyor. Bölgemiz-
de 7 nisanda başlaması gereken av-
lanma yasağı 14 mayısa alın-
dı. Bu yıl tam 45 gün balıkla-
nnyumurtlama döneminde faz-
ladan katliam yaşadık. Trol ve
gırgırlarAkdeniz kıyılannı iste-
dikleri gıbi taradılar... Bu tah-
ribatın yaralannı üç beş yıldan
önce sarmak mümkün değil-
dır. Hiç olmazsa bundan son-
ra aynı hataları işlemeyelim.
Biz denizcilerimizın kurtulma-
sı ve yeniden bolluğa kavuşa-
bilmek için yasağın 1 nisanda
başlayıp 15 eylüle kadar sür-
mesını ıstıyoruz."
Başkan Arslannur, yerel so-
runlarının da işlerinı olumsuz
etkilediğini söylüyor: "Kosko-
ca Antalya 'nın. balıkçılan için
birbannakyok... En ılkelkoşul-
larda çalışıyoruz. Turban 'a ait
yat limanının içinde bir köşe-
cikte barınıyoruz. Yerimiz yet-
mediğı için 575 ruhsatlı balık-
çı teknesınin 400'den fazlası
başka bölgelerde korunmaya
çalışıyor. Bu nedenle heryıl 50
ila 60 teknemiz batıyor. Kazan-
cımız, kaybımızı karşılayamaz
hale geldi... Bugüne kadar, ye-
nı atanan TURBAN Bölge Mü-
dürü Tuncay Engin'den baş-
ka hiç kımseden yardım görmedik."
Öte yandan Egelı balıkçılar da ayrı
bir panık içinde... Zıra. 15 eylüle kadar
uzaması gereken trata ve trolcular için
konan avlanma yasağı 1 temmuzda kal-
kıyor. Ege bölgesinde ne yazık kı, bü-
yük bir balık katiiamı yaşanacak...
ikı buçuk aydan berı hazırlıklarını ta-
mamlayan trolcular ve tratacılar de-
nizlerimize açılacaklar ve ağlarını dıp-
ten suruyerek balık avına başlayacak-
lar... Gene birçok tekne yasak bölge-
lere gırecek ve balık yataklarını tahrip
edecek ve küçük balıkları tutacak...
Daha şimdiden kara kara düşünme-
ye başlayan iyi niyetli balıkçılar trol ve
trata yasağının 1 temmuzda kaldırılma-
sını protesto ediyorlar. Hepsinin ısteğı
yasak süresınin 15 eylüle kadar uzatıl-
ması... Egeli balıkçılar Tarım Bakanfnın
duruma el koyması gerektiğini ileri
sürüyorlar!.. •
Otomobil meraklısı okumuyor
G
eçen yazımızda otomobil almak
isteyenlere yo\ gösterici olması
bakımından Türkiye'de otomotnl
dergilerinin hem sayı olarak az olduğunu hem
de nıtelik olarak Batı'dakı kadar iyi olmadığını
belirtmiştik. Bunun çeşitli nedenleri var.
Türkiye'deki otomobil dergilerinin sayısı şu
anda altı. Bunlardan iki tanesi haftalık olarak
çıkıyor ve dergi pazarının büyük bölümünü
elinde tutuyor. Diğerleri ise aylık dergiler.
Genel olarak baktığımızda Türkiye'deki
otomobil dergilerinin tirajı 50 bin civannda
dolaşıyor. Bu tabii onların suçu değil,
Türkiye'deki genel "okumama" sendromunun
bir sonucu. Bu rakamlar Avrupa'nın küçük
ülkelerindeki dergilerin bile tek başına
gerçekleştirdiği satışların altında.
Almanya'da 500 bin ya da 800-900 bin satan
otomobil dergıleri var. Ingiltere'deki 50'den
SîKAN ALTINSOY
fazla otomobil dergisinin toplam tirajı 1
milyonun üzerinde, 100 bınin üzerinde satan
birçok dergi var. Amerika'da tirajları 700 bin
ıle 1 milyon arasında değişen 4 büyük aylık
dergi var, sadece dördünün toplam tirajı üç
milyon civarında.
Bunların yanında Türkiye'deki tırajlar çok
düşük kalıyor. Tirajın düşük olması da
OTOMOBİL VİTRİNİ
Honda artık Türkiye'de
A
nadolu Grubu.
Gebze'de
kuracaklan fabrikada
1997 sonbaharından
itibaren "Honda Civic
Sedan" modelinin
üretileceğini açıkladı.
Gebze Şekerpınan'nda
temmuzda başlayacak
fabrika inşaatı bir yıl
içinde tamamlanarak ilk
aşamada yılda 30 bın
adet Honda Civic Sedan
4 kapılı modelinin
üretimine
başlanacak. Honda
fabrikası geçen yıl
eylül ayında temeli
atılan Hyundai
fabrikasından sonra
Türkiye'de kurulan
yedinci otomobil
fabrikası olacak. Tesis.
Honda'nın Avrupa'daki 2.
ve dünyadaki 14. üretim
merkezi. İlk aşamada
istihdam edilecek 300
kişi ile yılda 30 bin araç
kapasitesine sahip
olacak fabrikanın. 5 yıl
içinde üçüncü aşamanın
tamamlanmasıyla yıllık
100 bin araç
üretebileceği belirtildi.
Üretilecek otomobillerin
Avrupa Birliği'nin çevre
ve güvenlik normlanna
tam uyumlu olacağını
söyleyen Anadolu Grubu
İcra Komjtesi Başkanı
Tuncay Özilhan, Honda
Civic'leri BDT ülkeleri ile
Ortadoğu ve Kuzey
Afrika'ya da ihraç etmeyi
planladıklarını belirtti.
Yeni fabrikanın kurulması
için bir yıl içinde yaklaşık
50 milyon dolarlık (4
trılyon liralık) bir
yatırım yapılacak.
Yerli katkı oranının
yüzde 31 olacağını
belirten Özilhan,
daha sonra bu
oranın yüzde 50 civarına
yükseltiieceğini söyledi.
Türkiye'de üretilecek
Honda otomobillerinin
üretim. satış ve satış
sonrası hizmetlerinden,
Honda Motor ve Anadolu
Grubu'nun her birinin
yüzde 50 ortaklığıyla
kurulan Anadolu Honda
Otomobilcılik sorumlu
olacak ve satışlan da göz
önüne alınarak bayi
sayısı 2000'e kadar
12'den 50'ye
çıkarılacak. •
Skoda'dan sonbahar
atağı: Octavia
S
koda'nın yeni modeli Octavia bu sonbaharda
piyasaya sunulacak. Octavia kasım ayında ilk
önce Çek ve Slovak cumhurıyetlerinde, sonra da
diğer Avrupa ülkelerinde satışa sunulacak. Yeni
modelin Nisan 1997'de Türkıye'ye getirilmesi
planlanıyor.
Skoda Octavia'da üç ayrı motor seçeneği bulunuyor:
' 6 litre 75 beygir, 1.8 litre 125 beygir ve 1.9 litre
.•"bodizel.
üzunluğu
4.51 m.
genişliği
1.73 m.
olan
Octavia'nın
fiyatı aynı
sınıftaki
otomo-
billere göre
çok daha
ucuz
olacak. •
Mazda'dan pick-up
Mazda'nın B serisi yeni nesil pick-up'ları temmuzda
Türkiye'de piyasaya sunulacak. Böylece bu yeni model
çift kabin ve tek kabin seçenekleriyle dünya pazarları
ile aynı anda Türkiye'de sunulmuş olacak. Mazda bu
modelle bırlikte yüksek performans sağlayan yeni
teknolojili 12 subaplı dizel motorlarını da ilk kez
tanıtacak. Mazda Motor Turk, ,'9. yeni B serisi pick-
up'ları 1997
model
olarak ve
pazardaki
rekabet
koşullarını
göz önüne
alan cazip
fiyatlaria
sunacağını
belirtiyor.
• Vietnam'da Mekong Corp. tarafından Fiat Tempra
üretimine başlandı. Taşıma kolaylığt için butünüyle
parçalanmış setleri birieştirerek üretim yapan şirket, bu
yıl 1.000 adet Tempra üretmeyı planhyor. Üretim
adedinin 2000 yılına kadar 15 bine çıkması bekleniyor.
dergilerin bağımsız kalmasını zorlaştınyor. Bir
de Türkiye'deki otomobil pazarının daha çok
birkaç şirketin tekelınde olması nedeniyle
dergilerin tarafsız yayın yapabilmesi. serbest
bir pazarda yayın yapan dergilere göre daha
zor. İşlerine gelmeyen bir şey
yayımlandığında bu büyük şirketler dergiye
(ya da daha da kötüsü dergi grubuna)
verdikleri reklamları kesmekle tehdit
edebiliyoriar ve dergilere karşı bunu etkili bir
koz olarak kullanıyorlar. Halbuki daha serbest
bir pazar olsa ya da dergiler reklamsız (ya da
daha az reklamla) kendi ayaklarının üzerinde
durabilse, bu tür tehditler vız gelirdi. Zaten bu
işi yapabilecek bir avuç insan var, onların da
eli kolu bağlı. "Bazı" büyük şirketlerin
kendileriyle ilgili bu tür yayınlara gösterdikleri
tepkıler ne kadar "bu ülkenin şirketi"
olduklarını gösteriyor (bu ülkenin
"otomobillerini"
ürettiğini iddia eden
firmalann her birı "bu
ülkenin şirketı"d\r).
Bütün bu olumsuzluklara
ve Türkiye'de yayıncılık
yapmanın getirdiği diğer
zorluklara rağmen bu
otomobil dergileri,
insanları otomobil
konusunda
bilgilendirmek için bir
mücadele içindeler.
Batı'dan çıkarılan
dergilerin de hepsinin
yüzde yüz bağımsız
olduğunu söyleyebilmek
güç.
Ticari çıkarlar ve
milliyetçilik gibi duygular
da onlan etkiliyor. Bu
bakımdan en tarafsız
olarak
nitelendirilebilecek bir
dergi Amerika'da bir
tüketici derneği
tarafından yayımlanıyor.
Consumer Report
adındaki bu dergide
kesinlikle hiçbir reklam
yer almıyor ve her sayıda
akla gelebilecek her türlü
ürünün yanında
otomobillerin de
karşılaştırmalı testleri
yayımlanıyor. Yapısal
olarak tarafsızlığa en
yakın derginin bu olduğu
söylenebilir. Dünyada
diğer reklam alan
dergiler içinde de
tarafsızlığıyla takdir
edilenler var. Neyse ki
tarafsızlık sadece
tüketici dergileriyle sınırlı
değil. Tüketici dergilerin
akademik
monotonluğuna karşın
otomobil meraklılarına
hitap eden dergilerin
daha "renklı" bir şekilde
sunulan tarafsızlığı var.
Otomobil konusunda
bilgilenmenin en iyi yolu,
her türlü otomobil
dergisini okumaktan
geçer... Herşeye
rağmen... •