Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29HAZİRAN 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Exodos Çağdaş Performans Sanatı Festivali'nden izlenimler... (1)
6
Exodos' zatnanı geldi, geçiyor...
EMRE KOVLNCUOĞLU
25 Mayıs - 6 Hazıran arasında Sloven-
ya'nın başkentı Lyubliyana'da gerçekle-
şen E\odos Çağdaş Performans Sanatı
Festıvalı. modern dans, performans gös-
tenleri, dans tiyatrosu örnekleri ve alter-
natıf tıyatro çalışmalannı kapsıyordu.
Dünyanın çok farklı ülkelerinden klasık
anlatımın (oldukça) dışınaçıkmışbirçok
gösteri izleme olanağı buldum. Bu tür
"tiyatnTnun belli bir izleyicisi \ar. "Da-
ha başka ne olabilir, bundan sonra ne
var'meraklılanndanoluşanlardiyebılı-
riz onlara. Tiyatronun kon\ ansiyonel gö-
rev lerinin çok dışında bır mantık bütün-
lüğûnde buluşuyorlar; sınırlanmamış de-
neysellığe yönelık çalışmalar.
Avusturya - Macar Imparatorluğu
kimlıgı. daha sonra Yugoslavya kımlığı
ve sa\aştan kolay "•sı>irtmış'"olmanınra-
hatlıgı \e agırlıgıyla ilk defa kendi kım-
likleriyle 5 yıllık genç bir ülkenin, Av-
rupa topluluguna girmeye az kalmış tek-
no çagı gençlennin mekânı. Lyubliyana.
Alpler'in sınınnda yeşillikler içinde ta-
rihibirkent. Başkentin her anlamda bir-
çok detayında sanata ve sanatçıya veri-
len önemı görmek mümkün. Zaten yeni
bır ülke olarak da seslerini önceliklı ola-
rak sanatçılanyla duyuruyorlar.
Farklı arayışlara açık
Exodos Festıvah de bu noktada çok
önemlı bır yer alıyor Tüm dünyada ar-
tık daha çok tıcan taraflan ön plana çık-
mış ünlü tiyatro festivallenne alternatif
oluşturmaya çalışıyorlar. Festıvalin yö-
netmenı eskiden dans tıyatrosu ve tiyat-
ro yönetmenlıgi yapan ancak otuz'ann-
da olan Miran Sustersic, geçen ay Inter-
natıonal Ballet Tanz Actuel Dergisi"nde
yayımlanan söyleşisınde konuya şöyle
açıklık getiriyor: "Bufestıvalinenöncm-
li yanı ve temelini oturttuğu düşünce ve-
ni oluşumlara ve farklı arayışlara açık ol-
ması. Butterfly Effeet Network'ün bir
iivesi olarak her zaman yeni ve farklı çı-
kışlan olan sanatçılara destek aradım ve
destekledim. Festival de farklı düşünce-
lere ve arayışlara açık olmalı. Bu tabii ki
belli bir riski de göze almak oluvor. bunu
kabul ediyorum ve üstleniyorum. Avru-
pa'da v er alan birçok tiy atro v a da sahne
sanatlan festivalinin birbirine benzer bir
vapısı var. Ancak. bu yapının oturduğu
sanat anlav ışı artık değişmekte. Değişim-
den organizasyonlar da pavını almakta.
artık dans festivallerinde valnı/ca dans
görmüyorsunuz. Dans ve performans sa-
natının günümü/de belli bir jannn kalıp-
lan içinde sayılamavacak kadar değişik
kullanım alanları var."
Tam bu noktada da festivalin içerigiy -
le ılgilı bır şeyleF soylemeye başlamak
lazım. Kolombiya Üniversıtesi'nde Tı-
yatro Arastırma Bölümü'nde ritüeller ve
mitoloji üzerine araştırma yapan. aynı
*J ar
zamanda kurdugu tiv atro ekibiyle dün-
yanın bir çok ülkesinde bu çalışmaları
sahneleyen yönetmen Enrique Vargas
davetlılerden biriydi. Vargas. Lyublıya-
na'ya 1 ay önce gelmış ve ekibindeki
oyuncularlabirlıkteSloven20kışilıkbır
"meraklı" grubu ile bır atölye çalışma-
sı yapmış. Meraklı dıyorum. çünkü gös-
teri sonrasi yapılan basın toplantısında
N'argas. kendisiyle çalışan "oyuncula-
nn" bazen tiyatro ya da dans eğıtimı al-
mamış olmasına dıkkat ettığıni söylu-
yor. Onun içın çalışacağı insanlarda ol-
ması gereken. bır tür özel duyarlılık ve
merak. Bir ay boyunca Sloven insanının
aponya'dan
festivale katılan
Teshigavvara Modern Dans
Grubu, koreograf Saburo
Teshigavvara'nın. "I was
real... Documents" ("Ben
gerçektim oradaydım..
Dokümanlar) adlı eserini
sahneledi. Teknik açıdan
dansçılara söylenecek tek söz
bile yoktu.
Yönetmen Enrique
Vargas da. bir aylık atölye
çalışmasıyla, insan
medeniyetinin özü mitik
öğelerle ve okültik
sembollerle bir gösteri .
hazırlamış;
'Oracles'(Kehanet).
dünyasıaraştırılmıs. Hangi kokularaya-
kın. hangi dokularla ilgili. ne tür sesler.
tonlar alı^ıldık...
Elektronik ve dijital teknik
Tüm bu verılerle. ın>an medenıyetı-
nııı özü mıtık öğelerle v e okültik sembol-
lerle bır gösteri hazırlanmış. "Orac-
les"( Kehanet) Gösterıden bahsetmeyı
pek istemıyorum. (Belkı Türkıye'ye de
gelırlerse, ~o\unbo/.anlık"olabılır. iSöy-
leyebılecegimtekşey.yarattığı bır tür n-
tüelle bir labirentte ızley ıciy i oy uncuyla
bırlikteaktıfbırdurumasokması veher-
kesi kendine ait bir yola çıkarması ola-
MESEC
eaktır. Oldukçaetkiieyıci vedüşündürü-
cü. Tabıi bıınlargösteri sonra.si söylene-
bıliyor. Gösterıde yalntzca yaşıyorsu-
nuz... Eleştırmenler daha sonra bu gös-
terıvle ılgilı ne yazılabılır tartı.şması aç-
tılar. Gösterıyı anlattığınız anda. göste-
rıye daha sonra gıdecek birının tüm öz-
nel deneyımıni yok edıvorsunuz Bır
başka tartişilan konu ise ritüelın ne ka-
dar tıvatro sayılması gerektigiydi. Ritü-
elde seyreden olmadığına göre tiyatro-
nun en ba.sıt tanımı olan oyuncu ve izle-
yıcinın varolma gereklılığı felsefik an-
îamda ne kadar geçerli... fzleyen. o>un-
cu olamaz mı? Tabıı bu sorularla bırlık-
Kültür-Sen'den
Güner'e sert tepki
'Sanatın gelişmesi için banş şart'
.\NKARA (ANKA) - Kül-
tür Emekçılerı Sendıkası
(Kültür-Sen) Baskanı Izet Po-
lat Ararat. Türk-lslam sente-
zı görüşünün devletın resmı
ıdelojısı halıne getırılmeve
çalışıldığını savunurken "LT-
kücü kadrolaşmavı Kültür
Bakanlığı'na vapılacak en bü-
viik kötülük olarak görüvo-
ruz" dedı.
Ararat. Kültür Bakanlı-
gı'nda bir baskı ve sındırme
polıtıkasının uygulandiğını
öne sürdü. Kültür Bakanı
AgâhOktav Güner'ın bakan-
lıkta ızledığı pohtıkayı eleştı-
ren Ararat. "Cumhurivetin
köklesnıesi. laik hukuk dev le-
rinin yerleşmesi ve demokrasi-
nin gelişmesinde önenıli kat-
kıları olacak bir bakanlığın
'ülkücü' olduklannı söyleven
bir grup insan tarafından ele
geçirilmesini son derece yanlış
ve geri bir dav ranış olarak gö-
riivoruz"dedı
Engın Anadolu kültürünün
'Türk-İslam sentezi' gıbı dar
bir bakış açısıvla karsı karşı-
ya kaldığını v urgulayan Ara-
rat şöyle konu^tu:
"Atatürk'ün çağdaş uygar-
lık seviyesinin üzerine çıkar-
mak için çalıştığı bir iilkev i, sa-
natta özerkleşmevi ve sanatın
özgüıiüğünü vok ederek kül-
tür ve tabiat v arlıklanmı/ı ile-
ride çete haline gelecck olan
kişilere teslinı etmek. telafısi
giiç sonuçlar doğuracaktır".
Bakan Güner'ın SHP-
CHP'lı bakanlann dört yılda
yaptıgı atamadan daha çok
personel değışıklıği vaptıgına
dikkat çeken Ararat. 300"ün
üzenndepersonelın yerdeğış-
tırdığını. 80'ın üzennde üst
düzey yönetıcinın görev ınden
ahndığını anımsattı. Kreştekı
çocukîarın ıse ülkücü mılıtan-
ların baskı ve korkusu altmda
vaşadığını öne süren Ararat.
"Yarınından güven duvma-
van, korkak ve endişeli. itaat-
kâr insan sürüsü istenmekte-
dir" dedi. Ararat. Korunıa Ku-
rulu üvelerinde ve ılke karar-
lannda vapılan değışıklıkler-
le "kültür vetabiafvarlıklan-
nın vağmava açıldığını" da
sözlerıne ekledı
'Şanatauzanan
dil5 toplumun
onurunu zedeler'
KültürServisi-Dünyanın en ünlüpiva-
nıstlerı arasında yer alan İvo Pogoreliç. 24.
L'luslararası Istanbul Müzık Festıvah çer-
çevesmde Atatürk Kültür Merkezfnde.
Cumhurba^kanı Sülevman DemıreFınhı-
mayesı altında gerçekleştırılen ve gelırı
Saraybosna"da ınşa edılecek 'Ana ve Ço-
cukSağlığr hastanesının vapımına bağış-
lanan ıkı konserverdı.
Yılda ortalama 80 konser v eren v e genç
müzısyenlenneğitımgörebılmesivekon-
ser verebılmesı ıçın vaptıöı çahşmalardan
dolayı UNESCO tarafından 'Ivi Niyet El-
çisi" olarak atanan sanatçı. düzenledığı ba-
sın toplantısında. Saravbosna'nın sa\a^-
tan zarar gören en önemlı kurumlarından
bırıolan "AnaveÇocukSağlıgı'hastanesı-
ne v ardım amacıy la gerçekleştıreeeğı kon-
serlerle yaşamın Saraybosna'da ölümden
daha güçlü hıssedıldığını vurgulamak w-
tedığını belırttı.
Saraybosna'nın tanh boyunca farklı uy-
garlıklarabeşıkhk etmiş. kendine özgü y>i-
pısı olan bır kent olduğunu \ urgıılay an Po-
gorelıç. akıl, sağduyu \e ınsanlığın sava-
şa ve şıddete karşı savaşımını çok güzel
sembohze eden Saraybosna'nın. kendisı ıçm her
zaman çok özel bır anlam taşıdığını söyleyerek
"Savaşınyoketmeveçalıştığıbütünbuzenginlikler
karşısında, bir vabancı gibi olup biteni i/lemek \ı-
rine. kcndinıi bir şevler vapmava zorunlu hissedi-
yorum'" dıye konuştu.
1996 97 sezonunda \ereceğı 200 konsenn bütun
geiırını Saraybosna'da yapılacak "Ana ve Çocuk
Sağlığı Hastahanesi'ne bağı^layacak olan sanatçı.
bu projeye yönelık her türlü desteğın kendisı ıçın
te tiyatronun pratiği de oldukça büyük
değışımlere zorunlu kalıyor.
Japonya'dan festivale katılan Teshiga-
»vara Modern DansCrubu (dans tiyatro-
su da denebılır) koreograf Saburo Teshi-
gavvara'nın. "I v\as real... Documents"
("Ben gerçektim/oradaydım.. Doküman-
lar)adlı eserini sahnelediler. Teknik açı-
dan dansçılara söylenecek tek söz bıle
yoktu. Koreografinin en ilginç yanı Do-
ğu beden kullanımıyla Batı modern dans
teknıgını çok iyı bütünleştirmelerı dene-
bilir. Zengin bır tiyatro geçmışı ve bu
zenginlıgin temelıne oturan oyunculuk
ve beden dili geleneğı olan Japonlar. ne
bu ayrıcalıklarının altında ezilmişler. ne
de bunu "turistik tanıtım"amacıy la kul-
lannıışlar. Sahnede "gerekli" olanın dı-
şında bır şey yoktu.
Japonya'dan gelen alternatif çalışma-
ların çogunda bılgısayar ve elektronik
bir teknik kullanımı göze çarpar. Bu da
basın toplantısında Teshıgawara sorulan
sorular arasındavdı "Neden bu kadar
çok elektronik malzeme kullanıyorsu-
nuz?" Cevap oldukça kısa ve yeterli ol-
du. "Bizim ülkemizdc en ucuz malzeme
elektronik ve dijital teknik." Bu da sanat-
sal açıdan bakıldıgında oldukça hoş bır
yere oturuyor. Elinde olan bıldık malze-
meyı. evrensel bır anlatım bıçımıne do-
nüştürmek.. Teshıgavvara'nın gösterisın-
de öyle göze batan teknolojik bır şov da
yoktu. Ancak çok ilginç bir mikrofon
sıstemi vardı. Dansçıların gırtlağına. al-
nına. agızlanna. nabzına çok hassas ve
hareket ederken ya da konuşurken rahat-
sızlık yaratmayacak kadar hafif ve ufak
mıkrotbnlaryerlestırılmıştı. Buradançı-
kan sesler doğrudan ızleyicı tarafından
duyulmuyor. Bırbilgısayarsıstemine gı-
riyor ve bizim alışık olduğumuzun dışın-
dadijital efektlı vebıranlamda bestelen-
miş bir beden sesi orkestrasyonu ve mü-
ziğı dinlıyorsunuz. Gerçekten ilgınçti.
çok önemlı olduğunu belırterek. "toplumun. bili-
nıin ve sanatın geîişmesi için tek koşulun banşı ger-
çekleştirmek" olduğunu vurguladı.
l^tanbul konserlerının. Saraybosna ıçın A\ru-
pa'da fon getırecek ılk etkınlık olduğunu belırten
Pogorehç. 'bir romans kenti' olarak tanımladığı
Istanbul'un tıpkı Saraybosna gıbı tanh boyunca
pck çok uygarlığı besledığıne de değındı. Istan-
bul'a öncekı gelışlennde dınleme fırsatı bulduğu
Tiirk popüler müzığıne hayrankaldığını söyieyen
Pogoreliç. Istanbul konserlerının ardından Alman-
ya'ya gıderek Deutsche Gramafon ıçın gerçekleş-
tıreceğı bır 'etnik müzik albümü' üzerınde çalış-
malara başlayacak.
Bu proıede. ispanyol. Gürcü. Ermenı ezgılerı
ağırlıklı olmak üzere. dünya üzenndekı pek çok
kültürün müzıklen yeralacak. İvo Pogoreliç. Tür-
kıye'den de ılgısını çekecek bır beste olduğu tak-
dirde. albümünde bır Türk kompozıtöre sev e sev e
ver verebileceeını behrtıvor.
13. Hürriyet Karikatür Yanşması sonuçlandı
Kültür Servisi - Beşiktaş
futbol takımı teknik dırektörü
Rasim Kara'nın. futbolculan-
na hıtaben vaptığı konuşmada
sarf ettığı. sözlü ve yazılı ba-
sında da vansıyan "Futbolcu
şahsivetlidir. Futbol ciddi bir
iştir. Şariatanlık vapacaklar-
sa Muhsin Ertuğrul Tivatro-
su'na gitsinler' şekhndekı
sözlen sanat dünyasında tep-
ki uyandırdı.
Istanbul Beledıyesı Şehır
Tıyatrolan Genel Sanat Yö-
netmeni Kenan Işık. yayımla-
dığı basın açıklamasında 'sa-
nata uzanan dilin toplumun
onurunu zedeleyeceğini'v ur-
guladı. Rasım Kara'nın sözle-
nnı "talihsi/sozler' olarak yo-
rumlayan Işık: bu sözlerın her
toplum ıçın vazgeçılmez bır
saygınhğı olan sanat ve kültür
kurumlarına açık bır saldırı
nıtelığı taşıdığını belırttı.
Işık. Kara'nın sözierıne
ılışkın olarak 'ülkemizdeki
tüm tiyatroyazarvesanatçıla-
nna. sayılan futbol seyircisin-
den hiç de geri kalmayan dü-
zeyli tiyatro sevircisine yönelik
ağır bir hakarettir. llkemizde
stksen yılı aşkın saygin bir geç-
mişi olan ve topluma değer bi-
linci aşılamak. kültür seviye-
nıizi yükseltmek gibi onurlu
bir işlev üstlenen tiyatro ku-
rumunu ve bu yersiz ve talih-
siz beyana hiçbir şekilde katıl-
madığından ve tepki duydu-
ğundan enıin olduğumuz,
içinde sanatçılar. bilim adanı-
lan banndıran Beşiktaş spor
camiasını bu aşağılayıcı söz-
lerden tenzih etmek isteriz.
Kurucumuz büyük sanatçı
Muhsin Ertuğrul'un adını ta-
şıyan kutsal çatının altında ve
tüm tiyatro sahnelerinde, in-
san onuru dimdik ayaktadır.
Şariatanlık ancak. sanata sa-
ğır, değeriere kör kişilerin har-
cıdır" dıyerek toplumun onu-
ru olan tiyatro -.anatçılanna
yakışıksız bır şekilde dıl uza-
tılmasını kınadığını ekledı.
Kültür Servisi - 13.
Hürriyet Uluslararası
Karikatür Yanşması' nda
birincilığı Roınen sanat-
çı Mihai Ignat kazandı.
Aydın Doğan \ akfı ta-
rafından düzenlenen
Hürriyet L'luslararası
Karikatür Yarışmasf nın
13.'sünün değerlendiril-
mesi Antalya Falez
Otefdeyapıldı.
. 80 ülke çızerının ka-
tıldığı yarışmanın Seçı-
cıler Kurulu'nu Gürbuz
Doğan Ekşiog'u. çızerı-
ınız Ali L'lvi Ersoy, VValt-
her Keim. Riccardo
Mannelli. Turhan Sel- . Romen sanatçı Mihai Ignat. 2. Lkraynalı Oleg Dergatchov 3. Ukraynalı Jıırij Kosobukin
çuk, François Solo ve INecdet Şen oluşturdu. 391
sanatçınm 502 yapıtını değerlendıren kurul. 13
Hürriyet L'luslararası Karikatür Yarışması bırın-
ciliöıne Romen sanatçı Mihai Ignat'ı değer bul-
du.~
Yarışmanın ikincisi Ukraynalı Oleg Dergatc-
hov. üçüncüsü ise Ukraynalı sanatçı Jurij Koso-
bukin olarak belırlendı.Yarışmanın binncisı Mi-
hai Ignat. 1954 Ploeşti doğumlu. Güzel Sanatlar
Akademısf ndekı eğitımını grafıker olaruk la-
mamlay an sanatçı 1989 yılında 7 HürnyctLlus-
lararası Karikatür Yanşması'nde 'Şeref Mansiyo-
nu" ı!e ödüliendırılnııştı Kurulun Şeref Mansi-
yonıı'na değer gorulen sanatçılar ıse şöy le Em-
reBecer(Türkıye). MediBelortaja(Arııa\utluk).
Marek Brzozowski(Polonya). Ali Şükrü Fidan
(Türkıye). Christo Komarnitski (Bulgaristan).
Vladimir Nenashev (Rusyaı. Rudic Nikola (\'u-
go^lavya Fed. Cum ). Rana Mermertaş (Türkı-
ye). MiletaMilodoroviç(\'ugosla\ya Fed. Cum).
Amin Moayediıİran). Constantin PaveKRoman-
y a). Andre Pijet (Kanada). Marco Ranıosl Peru).
AliŞur(Türkıye).Zujev \ictor(Ukrayna).Vladi-
mir Borojevic (Nfakedonya). Mikola Voront-
sov(Rusya).
Yanşmaya katılan yapıtlar. Seçici Kurul'un de-
ğerlendirmesinden sonra Antalya Falez Otel'de
sergılenmeye başladı. Sergi 6 temmuza dek ızle-
nebilecek.
^arışmadaderecealansanatçılannödülleri. 11
kasım pazartesi günü Ankara Devlet Resım ve
Heykel Müzesf nde yapılacak bırtörenle verile-
cek ve müzede sergilenecek.
DUŞUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Biçimcilik
Önemlı sözler eden Dır yazar, yapıtının içeriğiyle
öne çıkmak isterken biçimine yeterınce özenmeye-
bilir.
Bu, bence, yazariığın en büyük açmazı...
Sanat alanında biçime özen göstermeden başarı-
lı olmak çok güç. hatta olanaksızdır.
Gerçi yapıtlarının dış biçiminde göze batan aksak-
lıklar bulunan başarılı yazarlar yok değil. ama bıraz
yakından bakınca onların da ımgeler, benzetmeler,
değişik söyleyişlerte ayakta duran iç bıçim ustaları ol-
dukları görülür.
Büyük tat alarak okuduğumuz nıce yazarın yapıt-
larını dostlannın, yardımcılarının. ya da bu ış için öğ-
renim görmüş uzmanların gözden geçirdığıni biliyo-
ruz.
Yazarların başlangıç yıllarında içeriğe ağırlık vere-
rek yazmalan, biçime dönük bır özne! eleştıri gücü
edınmeden, söyledıklerı önemli sözlerle doyuma
ulaşmaları, biçim alanındaki eksıklıklerıne karşın,
kendilerini beğenmelerine, yeterli bulmalarına yol
açabilir.
Bu çok sakıncalı bir durum.
Gerek ıç, gerek dış biçım alanlarında başarıyı ge-
tiren çok çeşıtlı yaklaşımlar vardır: Yalın ya da süslü,
açık ya da kapalı, doğrudan ya da dolaylı, sıkı ya da
çözük, kuralh ya da kuralsız vb...
Hangi yaklaşımla olursa olsun. başarıyı saptaya-
cak olan, yazma sürecinde de, bitirıp yazdıklarını ye-
nıden gözden geçirırken de ardı arası kesılmeden iş-
leyen bir denetım düzeneği. yazarın biçime dönük
öznel eleştiri gücüdür.
Bunun gelişmesi neye bağlı?
Biçime dönük bir öznel eleştiri gücünü yazar nasıl
elde eder?
Okuyarak, yazarak...
Okuluyok... Olsadabuyanıtdeğjşmez. Orada ya-
pılacak şey de bır öğretmenin gözetiminde okumak,
yazmaktır.
Zaman içinde biçime dönük bir öznel eleştiri gücü
kendıliğinden edinilecektir.
Başarı?
Başarı bu azlığa ya da çokluğa bağlı...
Yazarın düzeyı, "Oldu!" deyip okur önüne çıkara-
cağı ürünlerinin düzeyine göre, yani biçime dönük öz-
nel eleştiri gücüne göre behrlenecektir.
Demek ki başlangıç yıllarında orta malı ıçerıklerle
oyalanıp biçime ağırlık vererek yazmak, acemılıkleri
görmeyi engelleyecek önemli sözler soylenmeyece-
ği için, biçime dönük öznel eleştiri gücunü edınme
açısından daha yararlı.
Doyumu bıçimde arayınca. biçime ağırlık vermek
kaçınılmaz olur. Biçime ağırlık verınce de arkasından
yetkınleşme gelecektır.
Ama bu durumda da "bıçimcillik" dedığımiz eksı>
sanata kayma sakıncasıyla karşı karşıya kalımr
Sanatlarda bıçîmi önemsememek hıçbır anlayışta
söz konusu değıldir. Ağırlığı ıçerığe verenlerın bıçımı
oluruna bırakmak gibi bir düşüncelerı yoktur.
Bu konudaki tek yanlılık "biçimcilik" denılen yak-
laşımın tavrıdır.
Yazında, özellikle şiirde, anlamlarından soyutlan-
mış sözcüklerle de yapılar kurulabılmesi, anlama ge-
rek olmadığı, anlamın rastlansal olduğu gıbı sözler
edilmesine, giderek ıçeriğın önemsızlığıne inanılma-
sına yol açmıştır.
"Biçimcilik" sanatlarda biçime önem vermek an-
lamına gelen bir sözcük gıbı görünür, ama aslında
"Sanatsaltbiçimdir, ıçenkgereksızdır" anlamınakul-
lanılır...
Yoksa niye karşı çıkılsın!..
Yazınbilimı insanla, ınsanlararası ilişkilerle ilgili öbür
bilimlerden bağımsız ayrı bır bilim olarak ele almak
isteyenlerin kendilerine sordukları soru sanırım şöy-
leydi:
"Bir sözü yazın çerçevesine sokan nedır?"
Ya da şöyle:
"Bir söze yazınsallık kazandıran nedir?"
Daha açalım:
"Felsefe ruhbilim, ya da toplumbılim çerçevesin-
de ele alınabilecek bir sözü yazınsal kılan nedır?"
Yanıt:
"Biçim."
Öyleyse felsefe, ruhbilim. ya da toplumbılımden
bağımsız bır yaztnbilimin konusu bıçim olmalıdır
Yazınbılime bağımsızlığını getıren bu seçim, eleş-
tirmenlerın önüne gittikçe ılgınçleşen bır çalışma ala-
nı da açmıştır, ama bu alana "yaz/n"ın bütünu dıye
bakmak yanlış olur. Çünkü biçim aracılığıyla yazın-
sallaşan, yazın çerçevesine sokulan söz. felsefesel,
ruhbilimsel, yadatoplumbilimsel ıçeriğinden soyut-
lanmaz. Yazınsallığıyla yazınbılimın olduğu kadar,
içeriğiyle de onların konusudur.
Yazın bır yana, yazınsallığın da bütünüyle biçime
bağlı olduğu. bence, biraz kuşkulu. Kurmaca olayın-
dan bile önce, daha yazar içeriğini bıriktirirken baş-
ladığı söylenebilir yazınsallığın...
Düşünün. fotoğrafçı makinesını bir yere yerleştir-
mekle sanatsallığı yakalıyor...
BLGLN
24. L LLSLARARASI İSTAN'BUL Ml'ZİK
FESTİVALİ kapsamında saat 19.00da AKM Buyük
Salon'da Kutsi Ergüner'in Rembetiko konseri \e y iııe
saat 19.00'da AKM Konser Salonu'nda Sıla L^er.
yiyola ve Senem Ercan pıyano konseri ızlenebilırAya
Irini'de ise saat 19.00'da La Scala Yaylı Çalgılar
Topluluğu'nıın ünlü Dessi ıle \ereceğı konser yer
alıyor.
AKSANAT kültür etkinlikleri kapsamında saat
15.00"te laser-dıscten Çaykovskının 'Uyuyaıı Güzel"
balesı yer alıyor
EVRENSEL Kİ LTİ R MERKEZİ etkinlikleri
kapsamında saat 14.00'te Charlıe Chaplıııden kısa
fılmler. saat 19.00'da da Dıdar Şeşen'ın yönertığı
"Sitem'adlı fılm yer alıyor.
SAHAF CAFE KL'LTL'R MERKEZİ etkinlikleri
kapsamında saat 19.00'da Şafak Ba>kır'm Batı'da
Türk Kımli&ı" adlı söyleşısı yer alıyor
KABALCrKİTABE\r
r\'DE 14.00-16.00 ardMnda
Yalvaç Ural'ın ımza »ünü yer alıyor.
TARANTA BABL KÜLTL R SANAT
MERKEZİ'NDE saat 19.30'da Zafer Atalay ve
Hüsevin Saltıkoğlu'nun flamenko müzik dinletisi yer
alıvor.
ADT'nin yeni müdürü Tansu Aytar
Kültür Servisi - Ankara De\ lct Tıyatrosu Mudurii olaıak
görev yapan Istemı Betıl'ın ıstıfa etmesı üzerine. yerıne
Ankara Dev let Tıyatrosu sanatçısı Tansu Aytar getırıldı.
1954'te Ankara Dev iet Tıyatrosu Tiyatro Böii'mıü'ne
gıren ve 1955 öğretım yılı vonunda konservdtuvardan
aynlarak Devlet Tıyatrolan Çocuk Bölüınü'ne geçen
Tansu <\ytar daha sonra Devlet Tıyatrolan sunatçılıgına
atandı. 1979yılında Londra'dakı 'Natıona! llıeatıe'ın
davetıyle bıryıl ıçın lııgıltere'ye gonderılen -\ytai.
1984'te Devlet Tıyatrolan bünyesınde okişturulan
Gençlık ve Çocuk Tıyatrolan Müdürlüğü'ne atandı.
Gençlık Tıyatrosu. bırım olarak feshedıldığınde Ankara
Devlet Tıyatrosu Müdürü olan vebu görev ı 1992yılı
sonuna dek sıirdüren Aytar'ın rol aldığı oyunkırdan
bazıları şöyle' 'Köşebaşı'. 'Mıdas'ın Kör Düğümii'. "Çıl
Horoz'. 'Çadı Kazanı". Aly Faır Lady". Kanlı Nıgfır".
"Kafesten Bır Kuş L'çtu", "Soru^turırıa'. "Halay' ve
'Gazap Lzümlen'.