Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 HAZİRAN 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Toplam ihracat hacminin yüzde 70'ini, yurtdışından ithal edilen ürünlerin yeniden pazarlanması oluşturuyor
Ihracat, 'ithalatla besleniyor'BARIŞ KARCIOĞLU
Türkıye'nin ihracat lıacmini. yerli ürün-
ler yerıne. aralannda Brezilva \e Çin"in
bulunduğu yabancı ülkelerde üretilen
ürünleroluştunnor. İhracata. üretımı art-
tıracağı ıçın büyiik umutlar bağlanırken
yetkıliler, ihracatın yüzde 70"inınyurtdı-
şındaıı Türkiye'ye ithal edilen mallann ih-
raç edilmesiyle gerçekleştiğıni belirtiyor-
lar. Uzmanlar. Türkiye İhracatçılar Mec-
lisi'nin \ ayın organında toplam > irmi çe-
şit ihracat kaleminin hem ithalat hem de
ihracat listesinde yer almasının da ihra-
catın ithal ürünlerîe beslendigı \olunda-
ki iddiaları desteklediğinı belirtiyorlar.
İhracat \e ithalatla uğraşan işadamla-
nnın büyük bır kısmını büme.sinde top-
layan Türkı\e İhracatçılar \e İtlıalatçılar
Derneği Baş.kanı Fermani Altun, imalatı
Türkiye'deyapılan ürünlerin ihracat hac-
minin ancak vüzde 30'unu ohışturduğu-
nu söyledi. İhracat hacminde genye ka-
lan yüzde 7
0"i ise yurtdışından türki-
ye'ye getinldikten sonra üzerinde küçük
değişiklikler vapılan ürünlerın oluştur-
duğunu Mİ\le\en Fermani Altun. "İre-
timle uğraşmak kâriı bir iş olmaktan çık-
tı. Bu nedenle ihracatçılar. imalatla uğ-
raşmak \erine, pa/arlamaya da> anan ih-
racatlauğraşmayı tercih ediyorlar~dedi.
Yurtdışından ithal edilen ürünlerin Tür-
-w- hracatın yüzde
a 70"inin ithal
M. edildikten sonra
üzerinde küçük
değişiklikler vapılan
ürünlerden oluştuğunu
belirten Türkiye
İhracatçılar ve
îthalatçılar Derneği
Başkanı Fermani Altun,
"Üretimle uğraşmak.
kârlı bir iş olmaktan
çıktı. Bu nedenele
ihracatçılar pazarlamayı
tercih ediyorlar" dedi.
rof. Doğan Kargül de Türkiye İhracatçılar
Meclisi'nin yayın organında yer alan
Türkiye'nin ihracat ve ithalat kalemlerindeki
benzerliğin Türkiye"de üretime dayanmayan ihracatın
büyüklüğünü gözler önüne serdiğini vurguladı.
İthalatla desteklenen ihraç
ürünler (Ocak-Araiık 95)
Ürün
Canlı hayvanlar
Hububat
Tütün ve mamüllen
Tuz. kükurt
Eczacılık ürünleri
Sabunlar
Kauçuk ve kauçuk eşya
Pamuk ıplığı mensucatı
Sentetık ve sunı lif
Demır ve çelik
Demir-çelik eşya
Bakır ve bakır eşya
Alümınyum ve alümin. eşya
Kazan ve mekanik cihazlar
Elektrıklı mal. ve cihazlar
İthalat
(000$)
342.952
454.736
159.967
126.337
331.611
132.331
412.696
885.904
497.586
3.023.693
446.637
381.898
381.898
5.748.292
2.240.104
İhracat
(000$)
131.986
73.168
381.411
390.265
57.744
198.561
296.607
506.207
574.235
1.738.787
507.486
174.234
166.713
691.403
993.577
kıse'de birtakım değışikliklere uğradık-
tan >onra genellikle eski So\yet cumhu-
riyetlerine gönderildiğinı söyleyen Al-
tun. hiçbir değişıkliğe uğramadan ihraç
edilen ürünlerin de ihracat hacminde
önemli yer tuttuğuna dikkat çekti. Altun.
sektörde pazarlamaşa daşanan ihracat
hakkındaşıiörnekleri \erdı: "Se>lan'dan
ça> alınıp Türki>e'de paketlcni\or \e l zak-
doğu'\a satılıyor. Pakistan'dan hanı bez
alınıp başka ülkelere aktanlı\or. Çin \e
Amerika'dan pirinçgetirilnor. A> rupa'>a
pa/arlanı\or. Breziha \e Meksika'dan şe-
ker alınıp OrtaAs>a'>a satılnor.^eniZe-
lenda'dan işk'nmişderi getirilip üçüncü iil-
kelere gönderili>or. Şekerde, mu/da. pa-
mukta da a\ nı şe> ler olmor."
Türk ürünlennııı de baş,ta A\ rupa ülke-
leri olmak üzere. ithal edildikleri ülkeler-
den üçüncü ülkelere gönderildiğini \ur-
gula\an Altun. "Mısır'da Ordu veya Gi-
resun fındığını Alman markasi) la görebi-
lirsiniz. Yabancılar bizden aldıklan nıalı
tekrar ambalajlavıp üçüncü ülkelere sa-
tı>orlar. Bu işi de Türklerden daha i> i va-
pnorlar" dı\e konuştu.
LluslararasıGiyımSana>icileri Derne-
ği Başkanı Istanbul Ünhersıtesi Öğretim
Lyesı Prof. Doğan Kargül,Türkiye Ihra-
catçılar Meclisi'nın (Tİ.M) yayın orga-
nında yer alan Türkıye'nin ihracat ve it-
halat kalemlerindeki benzerliğin Türki-
\e"de üretime dayanmayan ihracatın bü-
vüklüğünü gözler önüne serdiğini \ur-
guladı. Yanlış politikalar sonucu Türki-
ve'nın kendi kendıne yeterlı bir ülke ol-
maktan çıktığını \ urgulavan K.argül. "Tiir-
kive kendi ihtivacını karştlamak için ithal
ettiği girdileri kısmen işle>ip dışanya sa-
tı\or"dıye konuştu.
'Türkiye'de I995\ılında. 131 mil>on986
bın dolarlık canlı hay\an ihracatı yapıl-
dı. Ancak a> nı üriinün ıthalatı için 342 mil-
yon 952 miKon dolar harcandı. Tütünde
isc ıhracattan 381 mılyon 411 bin dolar
elde edilirken buııun 159 milyon 967 bin
dolan ithalat için harcandı. Aynı \ıl pa-
muk ıplığının ıhracatından Türkiye'ye
506 miKon 207 bın dolargirerken ithalatı
ıçın 885 mil>on 904 bin dolar harcandı.
DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ / ERGINYILDIZOĞLULONDRA
Petrol Fiyatlan Uçurumun Kıyısında
P
etrol fiyatlarında bu yılın ikin-
cı yansında şıddetli bir düşüş
bekleniyor. Bu durum petrol ih-
raç eden azgelışmış ülkelerin
mali ve toplumsal dengelerınde ciddi
bir bozulma yaratabılır. Petrol fiyatlan,
beklenmedik bir şekilde bu yıl ocakta
18 dolar/varil'den (d/v) nisan sonunda
25 d/v'ye yükseldi. Bu dönemde OPEC
(Petrol ihracatçıları Karteli) ülkeleri bır
önceki yıla göre 4 milyar dolar daha
fazla gelır elde ettı. (Middle East Eco-
nomic Digest, 19/96). Birleşmiş Mil-
letler'ın Irak uzerindekı ambargoyu,
insani nedenlerle, kısmi kaldırması, ilaç
ve besın almak için günde 1.2 milyon
varile kadar petrol ihraç etmesine izin
vermesıyle birlıkte bu yılın ıkincı yansın-
da petrol fıyatlannın hızla düşmesi bek-
leniyor.
Petrol dalında danışmanhk yapan.
Huston merkezli Purvin & Gertz isim-
li şirketin genel müdürlerinden Kenn Mil-
ter "Irak petrolü geldikten sonra pet-
rol fiyatlan uçuruma yuvarlanacak" de-
dı. (Business Week 3.6.96). Miller'a
göre bu. ılk anda. varılde 2-5 dolar ara-
sında bır düşüş yaratabilecek. Suudi
Arabistan eskı Petrol Bakanı Şeyh 2e-
ki Yamani daha da kötümser. Yama-
ni d/v flyatının 1986'da yaşanan çökü-
şe benzer bır şidderte düşebileceğini
düşünüyor (MEED): Petrolün d/v fiya-
tı 1985 sonunda 30 dolardan. 1986ba-
hannda 10 dolara düşmüştü.
Irak'ın petrol piyasasına gen gelme-
sine uyum sağlamak için geçen hafta
Viyana'datoplanan OPEC üyelerı, pet-
rol fiyatlarını sabit tutacak bir şekilde
Irak'ayeraçmak ıçın üretımlerini kısmak
yerıne OPEC toplam kotasını günlük
24.52 milyar vahlden 25.033 milyar va-
rıle yükseltmeye karar verınce pıyasa-
larda petrol fiyatlarının düşeceği doğ-
rultusundaki korkular güçlendı.
Fiyatlar iki ateş arasında
Petrol stokları doğal olarak sınırlı,
dünyanın nüfusu artıyor ve gelişmekte
olan ülkelenn petrol tuketimı de. Bu, pet-
rol fiyatlarını yukan doğru iten bir eği-
lim. Diğer taraftan, petrol ihracatçısı
gelişmekte olan ülkeler, gittikçe artan ~
mali, ekonomik ve hatta toplumsal so-
runlar altında üretımlerini hızla arrtırıyor-
lar. OPEC'in fiyatlan düzenlemek için
koyduğu kotalara. başta Venezuela
olmak uzere kımse uymuyor (Business
Week 3.06.96), OPEC dışındaki üretim
hızla artıyor, gelışen teknoloji, çıkart-
ma ve arıtma maliyetlerini hızla düşü-
ruyor. yatay delme tekniklerinin devre-
ye gırmesiyle yeni kaynaklar üretime
açılıyor. petrole alternatif olarak doğal-
gaz kullanımı artıyor, çevre kırlenmesi
kaygısı petrol kullanımını eğıiimsel ola-
rak sınırtıyor. Bunlar da arzın talebı aş-
masına ve fiyatların eğilimsel olarak-
düşmesine yol açan etkenler.
Bu ikinci grup etkenlerın şimdilik da-
ha güçlü olduğunu söyleyen uzmanlar.
önümüzdekı yıllarda petrol fıyatlannın
düşmesini bekliyorlar. ilk anda enerji
mahyetlen göz önüne alındığında olum-
lu bir gelişme gibi görünen bu durumun
uzun dönemde ciddi olumsuzluklar ya-
ratmasının olasılığı yüksek. Tabıi ilk ak-
la gelen olumsuzluk, enerji kaynakları-
nın tükenmesinin hızlanması oluyor.
Bunun yanı sıra petrolün ucuzlaması,
kullanımını yaygınlaştırdığı ıçın çevre
kirlenmesı ve küresel ısınma açısından
ciddi bir tehlike söz konusu.
Petrol fiyatlarının düşmesinin uzun
bır sure ıçın sureklilik kazanması halin-
de, bunun yüksek bir toplumsal ve po-
litık faturası olması kaçınılmaz. Petrol
fiyatlarının sürekli düşmesi, ıhraçatçı
ülkelerin gelırlerınin azalması anlamına
gelıyor. Petrol ihracatçılannın büyuk ço-
ğunluğu ıse azgelişmış ülkeler. Sade-
ce OPEC dünya üretımınin yuzde 40'ını
sağlıyor. OPEC dışındaki, Rusya ve Or-
ta Asya ülkeleri de petrol gelırlenne fe-
na halde muhtaçlar.
Ancak petrol gelırlerinin düşmesinin
etkisıyle. ekonomik ve politık olarak en
büyük ıstıkrarsızlığın Ortadoğu'da çık-
ması beklenmelı. Bu bölgedekı petrol
ihracatçısı ülkelenn hepsinde son de-
recede baskıcı rejimler ve hemen hep-
sinde, gittikçe yükselen bır islamcı top-
lumsal muhalefet var. Diğer taraftan
bölge, askerı dengeler açısından çok
hassas. Bu yüzden, soz konusu ülke-
ler gelirlerinın büyük bır kısmını silah-
lanmaya harcıyorlar. Petrol gelirleri, eko-
nomiye geri dönerek, üretimin çeşit-
lenmesine. petrole bağımlılığın azal-
masına ve toplumsal refahın artması-
na yönelık yatırımları arttırabılecek bır
kaynaK oiuşturmuyor. Petrol servetı.
üretim araçlannda değıl. tüketim ve yok
etme araçlarında bırıkiyor. Tabiı bu yok
etme araçları bırıktikçe bunları kullan-
mak için bır basınç da gittikçe bırıkiyor.
Bu petrol ureticisı ülkelerdeki rejim-
ler hiçbır toplumsal/demokratik kont-
role tabi olmadıkları için yöneticılerı el-
de ettıklerı gelirleri, sılah harcamaları-
nın yanı sıra. kendi bıreysel servetlen-
nı de arttırmak için kullandıklanndan. pet-
rol gelirlerinın arrtığı dönemlerde bıle.
bu ek gelir ekonomı üzerinde yeterin-
ce olumlu bır etkı yaratmıyor.
Ortadoğu petrol ihracatçısı ülkelerin
GSMH'lerinin yaklaşık yuzde 70-75'i
petrol gelirlerıne dayanıyor. Buna kar-
şılık, ne Irak'a uygulanan ambargonun
getirdiği ek gelır ne de bu yılkı fıyat ar-
tışları Suudi Arabistan, Umman ve
Kuveyt gıbi ülkelerde ekonomının dü-
zelmesıne yol açmadı. Korfez savaşı
sonrasında hızla tırmanan silahlanma
yanşı petrol gelirlennı aldı götürdü. Şım-
dı, toplum nüfusu sadece 19 milyon
olan Suudi Arabıstan'ın bütçe açığı 5
milyar dolar. cari açığı 3.3 milyar dolar
ve iç borcu 100 milyar dolar ve artıyor.
Kuveyt de benzer bir durumda, bütçe
açığı 3.8 milyar dolar. Umman, ılk de-
fa bu sene asken harcamalannda kısın-
tı yapmayı planlıyor. Suudi Arabistan'ın
kamu harcamalarını kısması ve suya
ilk defa bir harç koyması bekleniyor.
Bechtel Internationarin Korfez bölge-
sine bakan Genel Müdür Yardımcısı
Leon Awerbuch, 'petrol gelirlerinin
artık faturalarını ödemeye yetmediği-
ni" belırtti. Petroleum Finance Co'dan
Ferid Muhammed ıse son fiyat artış-
larının "nihaı hesaplaşma gününü, sa-
dece geciktirdiğinı" soyleyerek sorun-
ların önümüzdekı dönemde artacağı-
na işaret ettı. (VVall Street Journal
4.6.96).
Gerçekten de petrol fiyatlarının eği-
limsel olarak düşmeye devam etmesi,
zamanında petrol fiyatları yüksekken
gereklı yapısal değişiklikleri yapmak
yerine kendilerini zenginleştirmiş olan
hanedanlar ve politikacılar için bölge-
de bir hesaplaşma anı yaklaşryor. Önü-
müzdekı dönemde bu söz konusu re-
jımlenn ıktıdarda kalması gittikçe zor-
laşacak. Yükselen muhalefetin İslam-
cı karakteri de göz önüne alındığında
bu söz konusu rejimlen sılah harcama-
larına zorlayarak petrol gelirlerini çar-
çuretmelenni hızlandıran Batı da bu sar-
sıntıdan kendine düşen payı almadan
edemeyecek. Petrol fiyatlarının düşme
eğılimi. bölgeyı patlatmaya hazır. zaman
ayarlı bir fünye gıbi adeta. Ve zaman git-
tikçe kısalıyor. Tabii bu arada, ihracat
gelirlerinın önemli bır kısmı petrole da-
yalı olan Meksıka. Venezuela gıbi La-
tin Amerika ulkelerini de unutmamak ge-
rekir.
Yukarıdakı paragrafta özetlediğim bu
toplumsal basınçlann altında, OPEC
üyelerınin üretimi kısmak yerine kota-
ları arrtırmayı seçmelerı, bu kotalara
kimsenin uymadığı da göz önüne alın-
dığında. ortak davranmakyenne bırbir-
leriyle rekabeti tercih etmiş olduklarını
gösterıyor. Bu da ıster istemez petrol
fiyatlarının düşüşünü daha da hızlandı-
racak. Bu yüzden Merrill Yynch'den
gelecek piyasaların analisti Michael
Rothman OPEC ülkelerinin son tutu-
munu, "namlulara boy hedefi oluştur-
malarına rağmen, lambalann ışığında
donup kalmış geyiklere" benzetiyor-
du. (Financial Times 8.6.96).
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Dönüş...Geçen hafta yapılan seçimlerin sonuçlan, kimi ülke-
lerde seçmenin sağa. kimilerinde de sola dönüş yap-
tıklannı gösteriyor. Türkiye ve Çek Cumhuriyeti örnek-
leri, sırasıyla. "sağa gidişin" ve "sola dönüşün" en il-
ginç örneklerini oluşturuyor.
Çek Cumhuriyeti, "özelgirişımcil/ğe"geçişın "en ba-
şarılı örneği" sayılıyor ve öbür Doğu Avrupa ülkelerinin
tersine burada sosyalistlerin seçimlerde başarılı olama-
yacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Sosyal demokrat-
lar seçimlerde büyük bir başarı göstererek oy oranla-
nnı dörde katladılar. Neden?
Aslında Çek ekonomisi hiç de kötü durumda değil;
işsizlik oranı yüzde 3'lerde; "yıllık" enflasyon oranı da
yüzde 10'un altında bulunuyor. Bu oranlartüm dünya-
da başanlı bir ekonomi politikasını yansıtıyor. Devlet büt-
çesi açık vermiyor; ülke "borca batık" değil.
Tüm bunlara karşın Çek seçmenlerın sola dönüş
yapmalarının "ekonomik" nedenleri şöyle sıralanıyor:
Emekçilerin "satınalma gücünün "1989'dakidüzeyinin
altında tutulması ya da Çek emekçilerinin özel girişim-
ciliğe geçiş süreciyle birlikte "yoksullaşmalan"; bu bi-
rincil etmene ek oljrak, iktidar partisinin özellikle eği-
tim, sağlık, sosyal güvenlik ve sosyal konut alanlarını
"özelleştirmek" istemesi. Çek seçmenler. bu konular-
da sosyal demokratlara güven duydular, sağa gidişı 'ka-
çınılmaz kader" olarak almadılar ve demokrasiyi mer-
kez sağ ve merkez solun iki güçlü tekerleğine bindire-
rek sağlam bir yola koydular.
Kaçış...
Doğu Avrupa ülkeleri yeniden sola dönerken, son se-
çimlerin kanıtladığı gibi Türkiye seçmenı "soldan kaçı-
yor".
Hem de nasıl kaçıyor?
Türkiye'de sol düşünce ve örgütlenmelerin üzerin-
deki yerleşik, yok edici baskılar bir yana, son beş yılın
seçimlerinde, seçmenin bu "soldan kaçışın asıl so-
rumluluğu", Meclis'te temsilcileri bulunan ve kendile-
rini "demokratiksol"ve "sosyaldemokrat" sayan DSP
ve C(S)HP'nin üzerindedir.
Her iki parti, öncelikle "rüşvet ve yolsuzluklann" ko-
vuşturulmasında ya da "sıyasetin yıkanmasında" etkin
değiller. DSP, "çok kirii" sağ partilerin yapıştırıcısı ol-
manın ve Meclis'te "oylama" yanlışlan yapmanın, CHP
de "kimi yolsuzluk gölgelerini" kendi içinde taşıdığın-
dan başarısız oldular.
Sol partilerin variık nedeni emeğiyle geçinenleıtiir. DSP
ve CHR emeğiyle geçinenlerin çıkariarını "sahiplen-
mede" hiçbir açıdan başarılı sayılamaz. Ücretli ve ma-
aşlılann, kırda ve kentte küçuk üreticilerın çıkarını Mec-
lis'te kollamanın yolu, en başta, bütçeden geçer. Her
iki partinin de 1996 bütçesi çerçevesinde, ücret ve ma-
aşlar üzerindeki vergi yükünün az,altılması ve sermaye
vergileriyle dengelenmesi; emekçi gelirlerinın arttırıl-
ması ya da "en azından" enflasyona karşı "korunma-
sı"; işsizlik sorunu ve sosyal güvenlik, eğitim, sağlık hiz-
metlerinin "özelleştirilmesı" karşısında "somut sol one-
riler" geliştirdikleri, Meclis'te bunlar için, kavga ya da
savaşım değıl, "doğru-dürüst uğraş" verdikleri söyle-
nemez.
Demokratikleşme konusunda da DSP ve CHP "ka-
yıpları" oynuyor. "Gözaltında kayıplar, öldürenibulun-
mayan siyasal cinayetler, işkence, köy yakmalan ve
zorla göç ettirmeler", kısaca "demokratik süreçlerin tı-
kanıklığını açmak" için de bu partiler hiçbir variık gös-
termiyorlar. Bir belediye başkanı bir tarihsel sinema fil-
mini yasaklıyor, sosyal demokrat partilerden -ve bu
arada şeriatçılan demokrat sayan kesımlerden de- güç-
lü bir karşı çıkış sesi çıkmıyor. >
Sıralanan noktalardan "herhangi bin" konusundaki
eksiklik "sola" oy vermemek için fazlasıyla yeterlidir.
! ... Ve bir öneri
! Gerçekçı olmak gerekirse, Türkiye sağa gitmekle
i kalmıyor; hızla "ortaçağ karanlığına" sürükleniyor.
1 Bu konuda seçmenı suçlamanın hiçbir nesnel daya-
I nağı yoktur; yukanda sıralanan nedenlerin bir yansıma-
i sı da Bakırköy'de "toeş seçmenden ikisinin" sandık
1
başına gitmemesi; siyasetten umut kesilmesidir.
! DSP ve CHP'nın içinde güçlü bir demokrasiye geçiş
j programını oluşturacakve bunu yaşama geçirecek dü-
j rüst, demokrat, solcu ve özgür davranabilecek millet-
vekılleri kuşkusuz vardır. Gün, bu milletvekillerinin "kı-
pırdanma" günüdür.
Her iki partinin siyaseti kişisel çıkarının ötesinde
görebilen kadrolannın toplumun demokrat ve devingen
kesimleriyle birlikte bu tarihsel dönemeçte sorumluluk-
lannı, •'yen/ö/rpart/o/i7şfurara/c"üstlenmeleri, kanımız-
ca, bir toplumsal zorunluluktur. Siyasal sorumluluğun
gereğidir.
Bireysel "kaygılar" bir tarafa bırakılmalıdır. çünkü,
"yann" bu bireysel çıkaıiann bile korunamayacağı açık-
tır. DSP ve CHP'nin genel seçimlerden bu yana izledik-
leri "siyaset" ile, değil "büyümeleri", şimdıki durumlannı
"korumalan"öa kesinlikle olanaklı değildır. Geçmişin
deneyleri yapay parti "biheştirmelerinin' de etkin ve güç-
lü bir yeni parti doğurmadığını kanıtlıyor.
... Ve "yok olmanın" da çok daha kişilikli, onurfu ve
görkemli" biçimleri vardır.
Yapılabilecek olanı zamanında yapmamak, her açıdan
sorumluluktan kaçış anlamına da geliyor.
ÇİMSA ve Adana Çimento. tekel olmakla suçlamyor
Çimentoya boykotMERSIN (Cunıhuri\et
Güne> İlleri Bürosu) - Mer-
sin'de faaliyet gösteren ko-
operatıflerle çeşitli kuruluş-
lar. "fazla fiyatla satarak üre-
ticileri sömürdüğü" gerek-
çesı\!e ÇİMSA veAdanaçi-
mento fabrikalannın ürünle-
ri ne karşı bovkot başlattılar.
Çimento bo_\ kotu > apan 5
>apı kooperatifleri üst birli-
ği. tn$aat Mühendisleri Oda-
sı Mersın Şubesi. Mimarlar
Odası Mersin Şubesi \e In-
>aat Müteahhitlerı Derneği
adına açıklama >apan îçel
Toros Yapı Kooperatifleri Bir-
liği Genel Başkanı Hasan
Güzel. özelleştırmeden \a-
rarlanarak tekel leşme çaba-
sı içinde olan çimento üreti-
cilerinın aşın kârzihnivetiy-
le hareket ettiklerinı \urgu-
ladı. Bu iki kuruluşun üret-
tiği çimentovu düma fiyat-
lannın da üzerinde pazarla-
dığını öne süren Hasan Gü-
zel. şunları söyledı:
"Kendi sektörümüzde tü-
ketjcilerin haklannı korumak
üzere SS Akdeniz Konut Ya-
pı Kooperatifleri Birliği, SS
Güney Konut \apı Koopera-
tifleri Birliği, SS Mersin 'Ye-
ni CHuşum Konut Yapı Koope-
ratifleri Birliği. SS lçel Toros
Konut Yapı Kooperatifleri
Birliği. SS İleri Konut Yapı
Kooperatifleri Birliği. odalar
\e derneklerle birlikte e> lem
birliği karan almış durumda-
\ız.Ozeffikle bölgemizde,AÇS
\e ÇİMSA kendi aralannda
oluşturdukları bir tekel anla-
\ ışı> la tüketkileri sömürmek-
tedir. Daha uzak bölgelerden
gelen çimentonun fivatı ise
nakliye farkına rağmen bu
iki fabrikanın ürününden da-
ha ucuza geliyor."
Hasan Güzel. aldıklan ka-
rara uvma\an kooperatıf \e
ınşaatİara olanakları çerçe-
\esinde \aptinm uygulayıp
teşhir edeceklerini de söy-
ledi.
1 OO yildir insanlar,
ışığa üşüşen pen -anelerg ibi
sinema salonlarını dolduruyor. Çünkü
bir tutkudur sinema.
Birhayal, birdüş...
Haja...Ve bu düşü yaşayan. hayatî her
gün yeniden yorumlamayı, ona
her yeni günle yeni bir duygu, farklı
bir anlam katmayı bilen erkekler.
Dtıfy giyerler.