Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 EKİM 1996 PERŞEMBE
HABERLER
Partideki demokrasi anlayışına karşı çıkanlara tepki gösterenler, aynı yakınmalarla muhalefet safına geçiyor
DSP: Politikacı öğüten partiMh'ASE İLKNLR
Kuruluş çahşmala-
n I983'te başla>an
Demokratik Sol Par-
ti. en fazla politikacı
öğüten parti olarak
Türk siyaset tarihinde şimdiden ye-
rini aldı.
DSP'nın 6\2 kurııcusundan
233'ü. binncı kuruluş yıldönümü
gelmeden ıhraç edıldı. Gen kalan-
lann yüzde 90 ı ı>e partıvle ıliş-
kisini kestı. Partinin kuruluş ön-
eesindekı sözcülerinııı tanıamı
DSP'den avrıldı. TBMM'de
HP'den transfer ettiğı milletve-
killerinin hiçbiri parlide değil. E>-
ki genel sekreterve genel başkan
yardımcılan da öyle. Istanbul'da
bugüne kadar göre\ yapan 12 il
başkanının tümü de önce atamay -
la geldı.
Uyanyla kongre
Gerçektende 1983 yılındanbu
yana partinin sözcüleri \e yöne-
ticileri süreklı değışıyor: kıırul-
tay \e kongreler ancak Anayasa
Mahkemesi'nin uyansıy la yapılı-
yor: sürekli görevden almalar \e
atamalar. bazen yasal süreleri de
aşılarak MYK'nın haben bile ol-
nıadan gerçekleştiriliyor. önse-
çimyapmagibi üyelerinendoğal
hakkı elinden ahnıyor. anti-de-
mokratik uygulamalara itiraz eden-
lerderhal ihraç edilivor. milletve-
killerinin örgütle ilişkileri yasak-
lanıyor
Bugüne kadar parti içi muhale-
fete nefes aldınlmayan DSP'de
gene de başkaldıranlar oldu. Ön-
ce Halil Tunçla başlayıp Cahit
L'lkii ile de\am eden kuruluş ön-
ceM. parti sözcüleri seslerinı y ük-
selttı. Kuruluş sonrastnda ıse ilk
muhalıflıareket. beş MYK üye-
Mnin hazırladığı muhtırayı döne-
nıin genel başkanı Rahşan Eeevit'e
vermesıylebaşladı. Bunueskı ge-
nel sayman ve Güneydoğu illeri-
nııı örgütleyıcisı Celal Kürkoğlu,
Akdenız örgüt sorumlusu N'uri
Özdemir \ e arkadaşlarının parti-
de ıkı başlılığa \e ayn kurultay top-
lanmasina yol açan hareketi izle-
di Muhalefetınmerkezidahason-
ra Ankara'dan t.stanbul'a taşındi.
Önce Istanbul II Başkanı Seyfet-
tin Giirsel \e arkadaşlarının nıu-
halefeti. ardından "RetCephesi"
adiyla Istanbul \e Antalya eskı il
\e ilçe yönetieileri ıle bazı kuru-
culann ba^latrığı hareket. DSP'nin
başinı epey ağrıttı. Ardından es-
ki yöneticilerin bireysel muhale-
fetleri ve açıklamalan. gözlerin
yenidenDSP'yeçevrilmesınene-
den oldu. Bugünlerde ıse Edirne
Milletvekıli Erdal Kesebir \e ba-
zı PM ü>elerinin muhalefetı man-
şetlerdeyer alıyor.
DSP'de part ıçi muhalefet. yi-
ne de diğer sol partilerdeki muha-
lifhareketierkadaryankı bulma-
dı. Budurum. partinin kuruluşun-
dan berı işleyişın değişmemesi
muhalifler. parti ıçındekı antı-de-
mokratık uygulamaları \e rüzük
kurallannın işletilmemesini gös-
terirken genel merkez. yeterince
sabırlı olunmadığını ileri sürüyor.
DSP'deki örgürlenme anlay ışı,
diğer sol partılerinkine pek ben-
zemıyor. Kongre \e önseçımden
kaçınan bu örgütlenme modelin-
de. il \e ılçe yöneticilerininaçık-
lamayapmaözgürlükleribıleyok.
DSP'de örcüt denılince akla uelen
DSP'nin 612 kurucusundan 233'ü birinci
kuruluş yıldönümü gelmeden ihraç edildi. Geri
kalanlann yüzde 9O'ı ise partiyle ilişkisini kesti.
Partinin kuruluş öncesindeki sözcülerinin
tamamı DSP'den ayrıldı.
nedeniyle bir kanıksamaya yol aç-
tığından "Zaten DSP'de başından
beri bu tiir uygulamalar vardı"
denilerek açıklanıyor. Ancak bu
ilgisizlik. muhalefet bayrağını
açanlann \aktiyle parti içindeki an-
ti-demokratik uygulamalara ses
çıkarmak bir yana sa\ unmalann-
dan da kaynaklanıyor. DSP'dekı
bu sirkülasyona gerekçe olarak
şey. lidere Miiırsızca ıtaat \e lıder
geldiğınde kürsü kurmak. duvu-
ru yapmak. gerekli izinleri almak
olarak algılanıyor.
DSP'nin kurulacağına ilışkin
ilk mesaj. Türk-lş'ın 1980 önce-
si Genel Başkanı Halil Tunç. İSO
Meclisi Başkanvekıli sanayici
.Murtaza Çelikel \e C'HP'nin ka-
patılmadan öncekı İzmır II Baş-
kanı Sedat Akman'ın imzasını ta-
şiyanbirbildinile27Ekim 1983
tarihinde verildi. Bugün bu üç ki-
^i de DSP ile bağlannı koparmış
durumdalar. Halil Tunç. bu açık-
iamadan bir süre sonra rahatsız-
lığını öne sürerek kuruluş çalışma-
larından koptu. Ancak sonraki
günlerde fıziksel bir rahatsızlığı-
nın söz konusu olmadığı anlaşıl-
dı. Tunç. çalışmalan yürüten Rah-
şan Ecevit'in çalışma yöntemin-
den rahatsızdı. Kuruluştan sonra
da Sedat Akman. kurucusu oldu-
ğu DSP'den ayrıldı. Murtaza Çe-
likel'e aelınce: o kendini hâlâ
DSP'li sayıyor. Ancak 1987'den
beri DSP iİe ilgisini kesrruş durum-
da. Zaten üyeliğini \enilemediğı
içinonundaüyeliği bü>ükolası-
lıkladüştü.
Bu üçlüden sonra sahneye ye-
ni bir üçlü sürüldü. Cahit Ülkü. Sa-
lih Kurt \ e eski Merkez Bankası
Başkanı İsmail Hakkı Avdınoğlu.
K.iiçükesat'ta Cahit Ülkü'nün bü-
rosu "Kuruluş Hazırlıkları Büro-
su"na dönüştürülerek çalışmalar
sürdürüldü. Ancak bir süre son-
ra. Cahit Ülkü ve Salih Kurt da ha-
reketten çekıldıklerini açıkladı-
lar.
Pani kurulduktan 1 vıl sonra
Tunç 'un
ayrılık
DSP'nin ilk üç sözcüsün-
denHalilTunç-unlMartl987
yılında >aptığı avrılma nede-
nine ilişkin açıklamanın özeti:
"Biz gayet i\i nhetle DSP
hareketine girdik. O zaman
SODEP'in kuruculukteklifine
olumsu/ \anıt \erdim. Ece\ it.
o günlerde > apa\ alnız bir insan
görüntüsü vermişti. Ben de
inanmıştıın.
Onu \alnı/ bırakmamak
anıaciN la onun \ anında > er al-
mıştım. Bir süre sonra gördüm
ki. bu göriintiiyü bilinçli \eri-
yor. Açıkça. Ece\it ktndisini
yalnız bırakılmış bir insan gi-
bi sunmava ga> ret edi>ordu.
, CHP.'nin en biivük hatala-
nndan biri. lideri eleştirilmez
yapnıasıvdL "Tabandan örgüt-
leneceğiz. otel lobilennde, a\ u-
kat yazıhanelerinde örgütlen-
me modelıne karşi\ız" deni-
yordu. Fabrikalardan, tarla-
lardan, atöKelerden geleceğiz
gQ>î fıkirier. benim candan inan-
dığım fikirlerdi.
Ama ne oldu?
Bırakın tabandan örgütlen-
meyu kınadığımız kişiler gibi
otel lobilerine bile inemedik.
Orada hiç değilse beş on kişi bir
araya gelir, bizde ise biitiin ör-
gütlenme Rahşan Hanım'ınbir
küçük odasında kartotekse bağ-
landı."
DSP Cenel Başkanı Bülent Ece\ it ve eşi Rahşan Ecevit parti içindeki anti-demokratik uygulamalan nedeniyle sürekli eleştiri aldılar.
DSP'de rahatsızlık büyüyor, aykın sesler yükseliyor. Istanbul Milletvekili Köse: Örgütler itibarsız
Tanla: Seçmen partiyi terk ediyor(Cumhuri\et Büro-
su)- DSP'de aykın ^.eslerartarken;
isyan edenlerarasına. \ önetıme ya-
kınlığı ile bilinen Istanbul Millet-
vekili Bülent Tanla da katıldı. Tan-
la. basına kapatılan grup toplantı-
sında. "Seçimlerden bu >ana DSP
seçmeninin yüzde I9"u partivi terk
etmiş. Anti-sos>al parti görünü-
münde\ iz: sendikalarda, kültür-sa-
natta. sporda, seçimlerde namev-
cuduz. .\ame^cut bir partinin bü-
yüme şansı yokrur" eleştirisini di-
İegetirdi. Istanbul MillenekiliTa-
hir Köse' de. "Örgütler sık sık gö-
revden alındığından gü\ensiz. iti-
barsız; rnillet\ekilleridışlanıyor. 10
yıldır aynı sorunlar >aşanı> orsa bu
örgütlenme modeli gözden geçiril-
nıeli" dedı. DSP Genel Başkanı
Bülent Ece\ it. eleştiri lere "Projeve
çözüm üreti>oruz. Ancak tevazu
gösterdiğimizden yeterince anlata-
mı\oruz. Hiçbir örgüt özel neden-
lerle göre\ den alınnuyor" karşılığı-
nı \erdi.
DSP v önetimi. grup toplantılan-
nı basına açık yapma karanndan
çabuk vazgeçti. DSP'nin dünkü
grup toplantısı. Ankara Milletveki-
li Hikmet Lluğbay'ın bütçe değer-
lendirmesınden sonra. basına kapa-
tıldı. Toplantıda söz alan Bülent
Tanla'nın bazı kamuoNiıaraştırma-
larını davanak göstererek yöneti-
me eleştirıler \e u\anlarda bulun-
duğu öğrenildi. Edinilen bilgiye
göre. Tanla şu göriişleri dile getir-
di: "Kamuoyunda genel bir moral
düşüklüğü \ar. Gidişattan menınun
olmayanların oranı. en yüksek
DSP'de. RP'nin başansızlığına en-
deksli politikalara umut bağlanma-
mah. politika üretümeli. REEAH-
\'OL"a karşı muhalefet politikası.
Atatürkçülük \e laiklikle sınııian-
dınlmanıalı. RP. giderek kitle par-
tisiolu\or. 24araJıktan bu >ana DSP
seçmeninden >üzde 19"u partisini
terk etmiş. Önümüzdeki seçimlere
kadardemokratik soL merkez par-
tiler çözüm üretemezlerse halk. ra-
dikal partileri tek basına iktidara ge-
tirir. DSP'nin potansiyel o> oranı
yüzde34'lerde olmasına karşın. \iiz-
de 15.6 sınınnda kalı\or. Bunun ne-
deni de. partinin anri-sos\al görün-
mesi. Mcslek odalannda. sendika-
larda. kültür-sanatta. sporda. ara
>erel seçimlerde namevcuduz. Na-
mevcut bir partinin büyüme şansı
>oktur."
Tahır Köse'nin de. iktidann bü-
tün olumsuzluklanna karşın. parti-
lerinin o> oranının yüzde 15"lerde
seyretmesinin düşündümcü olduğu-
nu vurguladığı öğrenildi. Edinilen
bilgıvegöre Köse. izlenenpohtika-
ların gözden geçinlmesi gereğine
dikkat çekerek şu göriişleri dile ge-
tirdi: "Grubuntümçalışmalannda.
tele\1z\onlarda hep 5-6 miller\eki-
li görünüvor. Hem en seçkin. en ni-
telikli grup oiduğumuz sö\leniyor,
hem de bu milletvekilleri ortada gö-
rünmüyor..\Iilletvekillerinegöre% \e
sorumluluk\erilmeli. Sendika kon-
federasyonlan \öneticileri ilegörü-
şülü)or, sendikacı miUenekillerinin
haberi olmuyor. Bu da ilgüi millet-
\ekilinin itibannı zedeliyor. A\ nta
örgütlenmeeksikliğivar. 10yıldırso-
runlar giderilemiyorsa bu modelin
gözden geçirilmesi gerekir. Örgüt-
ler sık sık görevden alınıyor. Bu. gü-
vensizlik>aratıyor. Illerde.ilçelerde
• gnıbu olmayan partilerin örgütle-
rinin itibarı. bizim örgütlerimizden
daha fazla. Gü\ensizlik. örgütleri-
mizi itibarsız hale getiriyor."
22 Aralık 1986 tarihinde bu iki-
linin kurucu üyeleregönderdikle-
n aynlma nedenlerini içeren mek-
rup, Halil Tunç'un açıklamalann-
dan farklı değildi.
İsmail Hakkı Aydınoğlu ile AJi
Ekber Eren bir süre daha gelişme-
leri izledi. Ancak onlann da ömür-
leri uzun sürmedi ve aynı gerek-
çelerle partiyle ılişkılerini kesti-
ler.
Bağlar kopuyor
Bu üç yöneticiden sonra kuru-
lacak partinin sözcüleri olarak
sahneye çıkan Bedri Demir. Avni
Başdoğan, Mustafa İmirzalioğlu
ve Ali Ekber Eren de örgütlenme
biçiminden duyduklan rahatsızlı-
ğı dile getirerek henüz kurulma-
mış DSP'den vollannı ayırdılar.
Bu arada partinin Istanbul'dakı
sözcüleri eski Milleuekıli Doğan
Öztunç ile Engin Ünsal'ın ömür-
leri de partinin kuruluşunu görme-
> e yetmedi. Onlar da harekete \ e-
da edip köşelerine çekildiler.
DSP. nihayet 612 kurucu üye
ile 14 Kasım 1985 tarihinde lçiş-
leri Bakanlığı'naverilendosyaiar-
la kuruldu. Dosyaları lçışleri Ba-
kanlığı'na götüren Yasar Mengi,
Fevzi Karausta. Lütfii Yanar, Ben-
gül Çelik \ e Sadık Inan'dan
oluşan beş kurucudan bugün
sadece Yaşar Mengi DSP'de
göre\ ini \ ürütü>or. Fe>zi Ka-
rausta, CHP'de kurulta\ de-
legesi olarak si>asetedevam
ederken diğer üç kişi politi-
kayla bağlannı koparmış du-
rumda.
Parti kurulduktan sonra 23
Kasım 1985'te toplanan ilk
kurucularkurulutoplantısın-
da genel başkanlıöa Rahşan
Ecevit seçıldi.
Kapılar kapanınca...
Parti kurulmadan "taban-
dan örgütlenme" iddiasına
ve Ecev it adının çekiciliğine
kendini kaptıran birçok av-
dın ve eski CHP'li de kapı-
lann kendilerine kapatılma-
sı nedeniyle başka arayışla-
ra >öneldiler. Bunlann ara-
sında MahmutOzdenıir. AJo
Coşkun, Zeki Eroğlu, Güneş
Öngüt, Hayrettin UysaL Ni-
hat Saltık v e eski senatör Ha-
san İldan gibi ünlü adlar da
bulunuyordu.
İkinci kurucular kurülu
toplantısı aslında parti içi de-
mokrasinin bundan böyle na-
sıl işleyeceğinin ilk işaretini
de veriyordu. Toplantıda ku-
rucularkurulununil veilçe-
lerdeki atama yetkisi elinden
alınarak MYK'ye devredil-
di. Bu karar Anayasa Mah-
kemesi'nden geri döndü. An-
cak uv gulamada herhangi bir
değişiklik gözlenmedı. Ni-
tekim MYK ıçınden Sami
Doğan, Seyfettin Aydın, L hik
Ataç. Hasan Bıyıkk. Erkan
Özdemir ile Avusturya'dan
partinin genel sekterliğine
getirilen Nejat Hamzaoğlu
yayımladıklan birdeklaras-
yonla bu fiili duruma işaret
ertiler.
Dönemın DSP yönetieile-
ri arasında "6'lann muhtıra-
sı" olarak tanımlanan bu dek-
larasv onda atamalann v e gö-
revden almalann MYK'ye
sorulmadan doğrudan Genel
Başkan Rahşan Ecev it ile Ya-
şar Mengi tarafından yapıl-
dığına ve parti içi demokra-
sinin işletilmediğine dikkat
çekiliyordu. Bu eleştiri ker-
vanına daha sonra ilk MYK
üyelerinden Hasan Altun, İs-
mail KartaL Hüseyin Kara-
cada katıldı.
Avusturva'dan düzenini
bozarak Ecev it'in çağnsı üze-
rine Türkiye'ye gelip
DSP'nin Genel Sekteri olan
Nejat Hamzaoğlu çok geç-
meden genel sekreterlik gö-
revinden ayrılmak zorunda
kaldı.
SÜRECEK
SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
Fatma Özyurt. gazete ha-
berlerine göre gece yatağında
bir grup DHKP-C davası sanı-
ğı kadın tarafından yatağında
boğularak öldürüldü. Yine ga-
zete haberlerine göre Özyurt.
DHKP-C davasındaörgütün is-
teği aleyhine ifade verdiği için
Ankara Kapalı Cezaevi'nde in-
faz edildi. Kız kardeşi Songül de
Afyon Cezaevi'nde aynı şekifde
öldürülmek istenirken kurtuldu.
Anlaşıldığı kadarıyla. öldürme
eylemine katılanlar bu iki karde-
şin hain olduğuna karar verıldi-
ği için böyle bir eyleme giriş-
mişler.
Infazı yapan kadın tutuklula-
rın bu infazı ne amaçla gerçek-
leştirdiklerini tam olarak bilemi-
yoruz. Gerekçelerini de henüz
öğrenmiş değiliz. Onlann ken-
dilerine göre bir açıklaması mut-
laka var. Önümüzdeki günlerde
ortaya çıkar. Fatma Özyurt öl-
dürüldüğü için kendisı hakkın-
daki iddialara ne yazık ki cevap
Fatma'yı Cezaevinde Öldürmek...
vermesi mümkün değil.
Bu öldürme eylemini gerçek-
leştirenler hangi gerekçeyi öne
sürerlerse sürsünler. haklı ola-
mazlar. Bir insanı, eli kolu bağ-
lı iken gece yatağında iple acı-
masız bir şekilde boğarak öl-
dürmenin, kabul edilebilir bir
yanı yok. Bu acımasızlığı kim-
seye anlatmak da mümkün de-
Fatma Özyurt. genç yaşında
DHKP-C'ye giriyor. çeşitli ey-
lemlere katılıyor ve sonunda na-
sıl olduğunu bılmediğimiz bir
şekilde örgüte ters düşüyor. Bü-
tün yaşamı yaptığı eylemleryü-
zünden acı içinde geçen bir
genç kadın. sonunda yıllarca
aynı kaden paylaştığı arkadaş-
larınca cezaevinde öldürülüyor.
Belki Fatma Özyurt da daha ön-
ce benzer durumlarda benzer
kararların ortağı olmuştu. Bile-
miyoruz. Ama cezaevlerinde
böyle onlarca insanın olduğu-
nu biliyoruz.
Bu ne acımasızlık, bu ne ka-
tı yüreklilik. insanlaraynı kade-
ri paylaştığı insanları nasıl gö-
zünü kırpmadan öldürebiliyor.
Ne alakası vardiyebilirsiniz ama,
iki gün önce Esenler'de yıllarca
aynı çatıyı paylaştığı insanları
çoluk çocuk demeden öldüren
pazarcıyla bu ölüm arasında da
ciddi bir kültür beraberliği ol-
duğunu düşünüyorum. ikisinin
de arkasında o çok bildik "iha-
net" suçlaması yatıyor.
Öldürme eylemini gerçekleş-
tirenlerın kadın olması. insanı
daha derinden yaralıyor. Ne olu-
yor bu topluma, ne oluyor bizım
insanlarımıza? Ne acımasız, ne
gözü kararmış bir toplum hali-
ne geldik.
Yıllardır ekilen tohumlar birer
acı ve ölüm makinesi yarattılar.
Bazı devlet görevlileri cezaevin-
de tutukluların beyinlerini pat-
latıp öldürüyorlar, tutuklular ise
birbirini yok ediyor. Toplumsal
olarak ciddi bir çılgınlık nöbeti
geçirdiğimiz kesin.
Sabahları istanbul trafiğine
çıkıyorsunuz, her an ölümle bu-
run buruna araba kullanıyorsu-
nuz. Öfkesi burnunda birtakım
insanların trafikteki hoyratlığı-
na bakınca korkuya kapılıyorsu-
nuz. Neden böyle davranıyor-
sun demeye bile korkuyorsu-
nuz.
Ya birisi öfkeyle silahını çeker-
se diye ürküyorsunuz. Türkıye
bir ölüm ülkesı halınegeldi. Çö-
züm hep ölümde aranıyor. Her-
kes kızdığı topluluğa, "Burası
size mezarolacak" diye slogan
atıyor. Bu bir maç da olabilir,
örgüt içi hesaplaşma da. Peki
nedir bu acımasızlığın nedeni?
Bu korku dünyasından nasıl kur-
tulacağız?
Fatma Özyurt'un fotoğrafına
bakıyorum. Kimbilir hangi yüce
idealler uğruna bu eylemlere
girmişti. Onun boğazına ip ge-
çirerek öldüren kadınları düşü-
nüyorum. Kimbilir ne büyük bir
eylem gerçekleştirdiklerini dü-
şünüyorlar. Kendilerince belki
de rahattırlar. Belki de ellerı tıt-
remiş. yürekleri yanmıştır. Bile-
miyoruz. Çünkü hiçbir yüce inan-
cın ve ıdealin. bir cezaevi koğu-
şunda insanların boğularak öl-
dürülmesine gerekçe olamaya-
cağı düşüncesindeyım.
Her ölüm yeni birölümün ha-
bercisi haline geliyor. Her acıma-
sızlık, yeni acımasızhklann tohu-
munu ekiyor, yeni cinayetlere
kapı açiyor.
Bu çılgınlığın, örgütlerin ve o
genç kadınların iradesinin çok
ötesinde, derin bir geçmişi var.
12 Eylül ve daha sonra cezaev-
lerinde ve Güneydoğu'da ya-
şananlar, yargısız infazlar, faili
meçhuller her şeyi çığınndan
çıkardı. Türkiye'de bu şiddet or-
tamı sürdükçe, devlet içinde
şiddet yanhlarının egemenliği
devam ettikçe yeni Fatma'lann
ölümlerine şahit olacağız, yü-
reğimiz gencecik insanların
ölümleriyle yanmaya devam
edecek.
Türkiye'yi Fatma'lann ve onu
öldürenlerin de öldürülmediği
bir barışa ulaştırmak zorunda-
yız. Bu çılgınlığı önlemek zo-
rundayız. Türkiye'yi bir ölüm ül-
kesi olmaktan çıkarmak zorun-
dayız.
Yoksa sonunda hepimiz çıl-
dıracağız.
PERŞEMBE
ORR4N BLRSALI
Nerede Bu Medya?
Geçen hafta sonu Istanbul'da iki önemli top-
lantı yapıldı.
Ilki Türkiye Bilimler Akademisi'nin "Olağa-
nüstü Genel Kurulu"ydu. Türkiye'nin dört bir ya-
nından gelen ülkemizin güzide bilim insanları,
toplantılan sonunda "Akılcılığa Çağn" başlığıyla
bir bildiri yayımlayarak, topluma önemli bir mesaj
verdiler. Başka her türlü zırvalığı kolayca manşet-
lere çıkartan medyanın ilgi göstermediği bu kısa
bildiride, bilim adamının toplumsal bağ ve yü-
kümlülüğüne değinıliyor ve şu önemli noktaya
dikkat çekiliyordu:
"Tarih boyunca tüm baskı rejimleri, bu yüküm-
lülüklerini yerine getirmekten çekinen aydınlar ve
bilim adamlarının suskunluğu üzerine kurulmuş ve
süreklilik sağlayabilmişlerdir".
Akademi. ülkemizde karşıdevrim heveslerine
dikkat çektikten sonra "akılcılığı her koşu/da sa-
vunacağını" ilan ediyordu. Bu önemli bildiriyi tam
metin olarak cumartesi günü Bilim Teknik'te oku-
yabilirsiniz.
"Türkiye'nin Geleceği ve Bilim" başlığı altın-
da yapılan ikinci anlamlı toplantıya, bilim ve öğre-
tim kurumlarının ve TÜSİAD'ın başkanları konuş-
macı ve tartışmacı olarak katıldılar. Bilim dünyası
ve ış dünyasının topluma mesajlan açıktı: UlkeOe
barış içinde birlikte yaşamanın ilkeleri dini tem$l-
lere dayandınlamaz. Din ilkeleri hayatı yönlendire-
mez. Toplum akılcılık temelleri üzerinde yükselebi-
lir. Bilim, kültürümüzün vazgeçilmez ve temel
öğelerındendir.
Konuşmacılar ve tartışmacılar, okullarımızda
kaliteli eğitim ve öğretimle birlikte bilim ve tekno-
lojiyi gelıştirmenin ülkemizin geleceği açısından
taşıdığı önemı vurguladılar.
Türkıye Bilimler Akademisi Başkanı Ayhan
Çavdar. eğıtimin dini temellere dayandırılması
çalışmalarındaki gelişmeleri çarpıcı rakamlarla
açıkladı.
Çavdar'ın rakamlanna göre:
* Milli Eğitim'e yön veren Talim ve Terbiye Kuru-
lu'nu oluşturan 136 görevli arasında "Din Kültürü
ve Ahlak Bilgısi" konusunda uzmanların oranı
yüzde 13.2 ye yükseldi.
* Mesleki ve Teknik Ortaöğretim'de imam-haflp
lisesi öğrenci sayısı yüzde 52'ye ulaştı.
* Türkiye'deki toplam ışgücünün yüzde 78'i
ilkokul: yüzde 7'si ortaokul; yüzde 10'u lise }e
sadece yüzde 5'i ünıversite mezunu. :
Işgücündeki kalite düşüklüğü çok çarpıcı.
Okullaşma oranının artmasıyla ancak giderilebile-
cek olumsuz tabloya rağmen, bütçede eğitime
ayrılan pay giderek düşürülmektedir.
* Okul çağında bulunan çocukların 1/5'i. yasal
zorunluluğa rağmen hâlâ ilkokula gitmiyor.
* Okul öncesi öğretim sadece yüzde 5.1'dir; bu
oran sanayileşmış ülkelerde ıse yüzde 65...
• • •
Bilim kurumlarımızın Erbakan hükümeti tara-
fından baskı altına alındığı, TÜBİTAK'ın ve TÜ-
BA'nın ışlevlerinden arındırılmak istendiği bir dö-
nemde. TÜBA'nm "Akılcılığa Çağn" için yaptığı
olağanüstü' toplantı ve ardından gerçekleştirilen
"Türkiye'nin Geleceği ve Bilim" paneli, aydınları-
mızın din toplumu niyetlerine açık yüreklilikle kar-
şı çıkışlarının forumu oldu.
D S P ' n i n r e k o r l a r ı
En az kumltay
enaz kongre
1 - Türk sıya^al tarihin-
de kuruluşu v e örgütlenme-
si en uzun ?.üren parti.
2 • Ana\asa Mahkeme-
si'nden en fazla ihtar almış
parti.
3 • Sivaset tarihinde. ku-
rucularının yansını partinin
kuruluş vıldönümü gelme-
den ihraç eden tek parti.
4 • Kendi üyeleri tarafin-
dan hakkında en çok sa\cı-
lığa suç dııv urusunda bulu-
nulan ve da\a açılan parti.
5 -İl \e ilçe vönetimlerı
en sık görev den alınan par-
ti.
6 • En az kurultav \e
kongre yapan parti.
7 - MYK'si en az topla-
nan parti.
8 - Disiplin kurulu en çok
çalışan ve ü>eierini en fazla
ihraç eden parti.
9 • Genel başkanı dışın-
da vöneticilen kamuov unda
en az tanınan parti.
10 - Kuruluşundan bu
>ana önseçim yapmavan tek
sdl parti.
11 - Milletvekili ve be-
ledive başkan adaylannı bi-
le üye kavdetmeven parti.
1 2 - Kuruculannın yüz-
de 9O'ı başka partilere geç-
miş tek parti.
Kimler geldi, kimler geçt!
nın oğüttügu
politikacılar
Needet Karababa, Haluk
Özdalaa. Murtaza
Çelikeî. Nejat
Hamzaoğlu. Nuri
Korkmaz. Halil Tunç.
Sedat Akman, Mustafa
İmirzalioğlu. Cahit Ülkü.
Salih Kurt. Bedri Demir.
İsmail Hakkı Avdınoğlu.
Celal Kürkoğlu, Av ni
Başdoğan. Hasan Bıyıklı.
Ufuk Âtaç. Mete Tan,
Sevfertin Gürsel.
Mahmut Çılgın, Nun
Özdemir. Şahin Mengü,
Mahmut Özdemir. Zeki
Eroğlu, Halil Erüün.
Mukbil Zırtıloğlu,
Ertuğrul Günay- Güneş
Gürseler, Mehmet
Se\ igen. Ahmet İrfan
Kılınç, Sırma Evcan.
Tevlîk Çavdar, Vahap
Adıyaman.
Abdurrahman Özgür.
Erdal Kesebir. Mukbil
Abay, Doğan Öztunç.
Engin ÜnsaL Selçuk
Sönmez. Cahit Karakaş,
A. Savaş Arpacıoğlu.
Sururi Ba>kal, Halil
İbrahim Karal. Da\Tit
Abacıgil. M. Kâni Burke.
Hüsamettin Konuksever,
Süleyman Koyuncugil.
Edip Özgenç. Durcan
Emirbayer. Fikret Ertan;
Ömer Kuşhan. Muzaffer
\ ıldınm. Sükrü Babacari.
Salih Güngörmez, Sabri
Irnıak. İsmet Turhangil,
Anf Toprak. Hasan Altay,
Şe\ ki Taştan. Salih .\lcan,
)'usuf Ziya Kazancıoğlu.
İsa \ardal. Şeref Uğur
İstanbul İl
Başkanlan:
1- Mahmut Çılgm
(atama)
2- Seyfettin Gürsel
(atama I
3- Altan Kirişçigil
(atama)
4- Hasan Sümer
(atama)
5- Mehmet Se»igen o.
(atama) ?•
6- İsmail Yazgılı ~j
(atama)
7- Vahap Adıyaman *J
(atama ı
8- Necdet Saruhan .:
(atama)
9- Erdoğan Toprak
(atama)
10-TurhanToska
(atama)
ll-A\şeGören i
(atama) ,»
12- Mehmet Yüceer
(atama)