27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3AYFA CUMHURİYET 24 EKİM 1996 PERŞEMBE 14 KULTUR Ankara AKMclen çıkartılmak istenen sivil toplum örgütlerinden Kültür Bakanı Kahraman'a tepki yağıyor 'ÂKM'deld yerimizi terk etmeyeceğiz!'ANKAR\ ıCumhurhet Bürosu) - Kültür Bakanı RP'lı İsmail Kahraman. önce İstanbul'da Yıldız Sarayı'nda yer aan sivıl toplum örgütlerinden Mimar- larOdası ve Tjrih Vakfi'nı. •bakanlıkbi- rimlerine gerekli olduğu" gerekçesivle yerlerinden çinarmaya çalışırken. bıı kez de Ankara Atatürk Kültür Merkezi (AKMı içınde sanat ve meslek örgütle- rine tahsis edi'en verlerin boşaltılmasını istedi. Bakan Kahraman'ın budernekle- n "kanıu kurum ve kuruluş niteliği tatimayan dernek ve vakıf olmadıkları gerekçesıyie binadan çıkarmak isteme- siıetepkılerbüvüvor rdebivatçılar Derneği Başkanı Mus- tafa Şerif Onaran. bınanın boşaltılması içın öne sürülen gerekçelerin doğru ol- nıtdığını belirtcrek. sı\il toplum örgüt- lernin AKM'den "kazınmak istendiğj- ni" söyledi. Kültür Bakanlığı'nın militan kadrolar tarıfından "işgaf edildiğini" sa\unan Onııran. Kültür Bakanlığı si\il toplum örgütlerini vasal olmayan bir volla AKM'den çıkarmava çalışırsa vargı yo- luıu başvuracaklarını bıldırdı. Kendılerine Kültür Bakanltğı'ndan 2 yazı geldiğinı belırten Onaran, ilk vazı- da derneğın. AKM'vi usulüne uvgun kıılJanmadıklan. gerekli eüvenlik ön- • Edebiyatçılar Derneği Başkanı Onaran, boşaltma gerekçelerinin doğru olmadığını söylerken. Kültür Bakanlıgı kadrolarının militanlaştığını vurguladı. Dil Derneği. boşaltma isteminin yasal gerekçesi olmadığını belirtirken. ÇGD Başkanı İsmet Demirdöğen ve Karikatürcüler Derneği Başkanı Canol Kocagöz de yerlerini terk etmeyeceklerini açıkladılar. Sanat Kurumu Başkanı İlhan Baş da Cumhurbaşkanf ndan duruma el koymasını istedi. lenılerini almadıklan veelektrik. suhar- camalarını ödemedikleri belırtilerek. protokole tek taraflı olarak son verildi- ğınınbıldirildığini kaydetti. Ancakyazı- nın. dernek henüz AKM'de çahş.mava başlamadan önce geldiğine dikkat çeken Onaran. "Faalnete başlamamış olan bir derneğin usulüne u\gun olarak çalışma- ması gibi bir gerekçe nasıl olabilir ki? Kullanmıyorsakneödenecek? Bu neden- ie öne sürülen gerekçeler yanlış \e gerçe- ği \ansıtmamaktadır" dedı. Onaran. Kültür Bakanlığfndan gelen ikınci yazıdal hafta içınde AKM'vi bo- şaltmalannın istendiğıni v urgulaÖı. Ona- ran. şu görüşleri dile getirdi: "Sivil top- lum örgütleri buradan kazınmak isteni- >or. Biz buranın tamir işlerini yüklendik \e kullanılır hale getirdik. Milli Komite bizinı kanıu kuruluşu olmadığımızı bili- yor. ama kültür kuruluşu olduğumuziçin bu protokolü vapıvor. Kültür alanında kullanım için tahsis edilen bir binayı kul- lanım hakkımı/ \ar." Kültür Bakanlığı'nın militan kadro- larca "işgaledildiğini" ilen siiren Onaran, "Agâh Oktav Güner tarafından bu kad- rolar yerleştirildi. Cüner kendi kişisel \e kültür anlav ışı çerçevesinde u> gulamaya girişerek, burava militan kadrolar \er- leştirdi. İsmail kahraman bu kadrolan >a bünmor va da bilmezlikten gelhor. Kültür Bakanlıgı hiverarşisi veterince iş- lemiyor \e bakan da birtakım emrivaki- lerle karşılaşıyor" dıve konuştu. Dıl Derneği Başkanı Prof. Dr. Şerafet- tin Turan. Türk dıline ve kültürüne kat- kılarının desteklenmesi amacıv la kendı- lerine AKM'nin tahsıs cdildigini belir- terek. Kültür Bakanlığı'nın boşaltma is- teminin yasal bir gerekçe.si olmadığını savundu. AKM'nin "Milli Komite karan gere- ği yıkılıncaya kadar" derneğe özgülen- miş olduğunu belırten Turan. "Kültür Bakanlığı'nın bu desteğiyle ka\ uşulan bu bina. derneğimiz tarafından büyük nıas- raflar edilerek. toplantı. okuma salonu durumuna getirilmiş. yönetim kunılu- muzca Ömer Asım Akso> Ekinev i' ola- rak adlandınlmış \e kültürel etkinlilde- rirni/in merkezi olmuştur. Binanın ko- nulmuş kurallara \e kültürümü/e katkı- larda bulunmak amacına aykırı bir bi- çimde kullanılması söz konusu değildir" dedi. Aynca. protokol kurallarına uyul- duğu sürece Kültür Bakanlığf nın tek ta- raflı olarak protokolün uygulanmasın- dan vazgeçemeveceğıne dikkat çektt. Karikatürcüler Derneği Başkanı Ca- nol Kocagöz . kendilerine tahsis edilen mekânı gerekçesiz bir kararla boşaltma- yacaklarını söyleyerek. "Derneğimizin Bakanlar Kurûlu'nun 20.12.1991 tarihli 91-2557 sayılı karanyla kanıu varanna çalışan dernekler statüsünde olduğunu. bakanlığa ve kamuoyuna bir kez daha hatırlatırız" dedi. Koeagöz. bunun sana- ta vapılan bırsaldın olduğunu da vurgıı- lavarak kamuoyunu. sanatcılan. sanatçı örgütlerini ve gazeteoileri AKM'den çı- kartılmaya çalışan kuruluşlarla dayaniş- ma\a çağırdı. Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Genel Başkanı İsmet Demirdöğen. AKM'nin kamu yararına çalışan dernek \e kuruluşlara tahsis ediiebileceğı ge- rekçesinin arkasına "sığınıldığını" öne sürerken, hukuk dışı kararlarla verlenııı terketmeveceklerinı söyledı. "Bukuru- luşların kamu vararına çalışmadığını kim iddia edebilir? Böyle bir iddiaları \arsaorta\ako\sunlar"diven Demirdö- ğen. AKNİ'deki gönüllü kuruluşların. ge- çen hükümet döneminde harabeve dö- nen merkezi çeşitli onarımlar ıle düzelt- nıeveçalıştıklannı belirtti ve "Alınanka- rar hukuk dışıdır. Hukuka a> kın karar- laria \erimizi terk etmeye nh etinıiz >ok" diye konuştu. Sanat Kurumu Başkanı İlhan Baş da. Cumhurbaşkanı Demirel'in "AKMbaş- kanı benim*"sözünüanımsatarak. "Ken- disini başkan ilan ettiğine göre, burada- ki çahşnıalardan haberi olması gerekir. Madem AKM'nin başkanı burayla ilgi- lensin. Cumhurbaşkam'nın yetkilerini başkaları kullanmak nivetindedir. Bu ko- nuda Cumhurbaşkam'na başvuraca- ğım~ dedi. Ankara Kültür ve Sanat Plat- f'ormu da vaptığı açıklanıada. Kültür Bakanı Kahraman'ı kınavarak. bu bas- kılan kamuovunun dıkkatine sundu. • Erdal Uğurlu, Nil Berkan. Geyvan McMillen ve Aysun Arslan, her biri değişik tarzlan olan, üç-dört farklı nesil Istanbul balesini temsil eden sanatçılar. îstanbul'un bale sanatcılan geçen yıllar boyunca kendi koreograflannı yetiştiren. kendi ayaklan üzerinde durmayı başaran gelenekselleşmiş ve sağlamca kurumsallaşmış bir ekip olnıayı başarma yolundalar. Uçfarklı kuşaktan İstanbul BalesiRANA E\ CİM O'BRIEN İstanbul Devlet Opera ve Balesi opera gösterilerinden sonra bale sezonunu da 19 ekim eunıarte.sı günü açtı. Bu vıl. balegösterileri Istan- bulun kendi koreograflan- nın ellerine emanet edilmiş durumda. \ ıllardır yeterli koreografi çalışması >apa- mamaktan şikâvetçı olan Geyvan McMillen ve Aysun Aslan'ın >anı sıra. uzun bir süredirkendilenni kanıtlama aşamasında oldukları için büvük sahneve koreografi vapma şerefine erişemenıiş olan Erdal L'ğurlu ve Nil Berkan. ılk kez "Farklı Adımlar~başlığı altında aer- çekleştirilen programda bir araya geldıler. Bütçenin kı- sıtlı olması. verli koreograf- lara daha bü> ük sorumluluk- iar vüklenmesini hızlandın- vor. Görüvoruzki farklı tarz- larve vıllarca birbirlerineal- ternatıf olmava kışkırtılmış farklı nesiller. artık isteseler de istemeseler de el ele ver- mek zorundalar. Çıkış niye- ti ne olursa olsun. bunun ku- ruma vararlı olacağına ina- nıvoruııı. "Farklı Adımlar"ın bırın- ci yapıtı. programın en genç koreografi olan Erdal l'ğur- lu \ a ait. "Ucuz Vblculukla- rın Anlamı \ök~ Lğurlu'nun askerlik dönüşü avağının to- zuv la vaptığı ilkçalışma. Sa- natçmın. geçen bahar AKM KonserSalonundasergilen- miş olan "Taşikardi" adlı eserine kıyasla çok daha içe dönük. gözlemci ve vargıla- yıcı birrutum içine ginniş ol- duğu görülirvor. Diğerüç ko- reografınin aksıne. bu esenn başı zayıf. ama sonuna doğ- ru gittikçe ilginçleşıvor ve iç bütünlüğüvükselıvor. tstan- bul'un "enfantterrible**inin. uçarılığı birderecetörpülen- nıiş olsa bile. avkınlığı ve hırçınlığı bu son yapıtında da açıkça dile geliyor. Uğurlu. İstanbul Devlet Balesi için gerçekleştırdiâi ilk yapıtı "Vhaldi"den bu yana (19Q31 sevimli ama hınzır vaklaşı- mıv la topluluğun ıçinde ken- disine özel bir ver edinmek- te. Bu son yapıtında. David Torn'a aıt bir rock nıüziğini parmak ucu avakkabılan ve sivalı dantelli kostümlerle birlikte kullanarak her türlü sınıtlandırmavı ve tarihsel tutarlıhk kaygılannı çöpe at- mış olduğunu bir kez daha gösteriyor. Dörtyapıtarasın- da eserin bitımindeki sela- mın en ivi düşünüldüğü ve çalışıldığı eser L'ğurlu'nun- kivdi. Seyirciye sırtını döne- rek uzaklaşan dansçılar. per- denin indiği son ana kadar düşünülen her türlü aykırılı- ğı sergiliyorlar. "Ucuz ^'ol- culukların Anlamı Yok". topluluğun en kaliteli dans- çıiannı bir arava getınyor. Dolayısıvla. îbtanbul Devlet Balesi için bir çeşit vanşma parçası niteliğinde. Özeîlik- leçetrefilli H pasdedeu\*'ler ve yalın. stilizedekorunpar- çaladığı sahnede kimi zaman uyumlu. kimı zaman çatışa- rak dans eden sanatçılar ilk günün gerginliği içindeydi- ler. Sakatlığı dolayısıvlaGi- ray Atalav 'ııı dan> edemedi- 5i aösteride Erdal Uâurlu da dansçı olarak ver almak zo- runda kalnııştı. Bu son daki- ka aksiliğine rağmen. onun- la birlikte dans eden Ayfer Zeren.son derece sağlanı ve soğukkanlı oluşuv la. pırıl pı- rıl çizgilerini doya doya ku- llandığı koreografinin tadı- nı çıkanşıv la dikkat çekivor- du. Oktay Keresteci, Hülya Aksular ve Sibel Sürel'in görkemlı "Spartaküs" gös- terisinden berı ılk kez bir aravageldikleri bugösteride. ikinci kuşak solistlerımiz Av fer Zeren. Bahar Vidinli- oğlu v e Çiğdem Tezcür de hep birlikte dans edivorlar. Final ilginçti Grup dansçıiannın da ge- rek teknik gerek fizik olarak oldukça göz doldurduğunu söylemelıvız. Eğer zaman ve emek \erilirse bu grubun içinden de yetiştirilecek çok başanlı venı solıstlerolabile- ceğini düşünüvorum. Gösterinin ikinci vapıtı. Nil Berkan'ın "Beklenti" ad- lı eseriydi. Geçen bahar Ba- lıkA\han'ın müziği üzerine vaptığı "Bir Bayram Saba- hı" adlı koreografisıv le her- kesi şaşırtan. özgünlüğü \e sıcaklığıv la dikkat çeken bu sanatçı. büyük sahnede ça- lışmaııın daha ciddi bir iş ol- duğunu düşündüğünden mi- dır bilinmez. bu kez daha ağır. daha dramatik biranla- tımı benimhenıiştı. Rene Aubry'nin melodik. canlı müzıklerıyle başlayan eser. Hülva Aksular'ın tek başına dans ettiği dramatik bir dans- la sona erivor. Berkan, grup danslannı akıcı ve göz dol- durucu birçalışnıav la kotar- mak konusunda oldukça ba- şanlı. valnız. Av ferZeren ve Deniz Berge'nin kalıplaşmış adımlarla dolu "pas de de- ux"sü daıısın geneline oran- la Mntıyor. bıraz pıyasa ışi kaçıyor. Aksular" ın dans et- tiği son bölümde Berkan. bu dansçının tekniğinin ve di- namik tarzının tadını çıkar- mış. \cr ver Pano\'un "An- tonius \e Kleopatra"sındaki Oktavia solosunu hatırlat- makla birlikte. saatiıı kadra- nına asılı kalınan final il- ginçti. Düzen ve diizensizük Geyvan McMillen'ın "Bolero"suysa. uzun saçlı güzel balerinlerin saçlannı özgürlüğe kav uşturmanın ta- dını do\a dova çıkardıklan biryapıttı. Genellikle sımsı- kı yapiştınlmiş, tutsak edil- miş saçlarla dans eden dans- çılar. "BolencTda bedenin üst kısmının ve kolların saçlarla birlikte bol bol savrulduğu bir koreografi sergilediler. Görsel olarak yer yer ilginç olmakla birlikte. McMil- len'ın amaçladığı gibi kadı- nın kışiliğini orîaya kovama- ma sorununu dile aetirehil- diğini söylemek zor. Görü- nen. daha çok kadınlann kendi aralanndaki düzen ve düzensizlikle ilgilivdi. Ra- vel'in gittikçe vükselen \e patlavan müziği. McMil- len'ın koreografisinin fina- iinde hakkını bulamıvor. Belki de koreografivi vetiş- tirmek için pro\a saatleri ye- terli olmadı. Diğer >andan. müziğin seçimini de sorgu- luyorum. Ravel'in "Bole- ro"su. bir çok koreograf ta- rafından ele alınmış, çeşitli yönleriv le. birbirleriyle çeli- şen cinsellik ifadelerinın malzemesı olnuış birmüzik olarak bilinir. Böv le bir par- ça. "kadın" sorunu\la ilgili olduğu söv lenen bir koreog- rafi için kullanıldığında ol- dukça iddialı bir işe soyunul- muş oluvor. Beyinlere îşle- miş bakış açılannı kırmak kolav değil Kırmızı. siyah v e be> az renklerle ifade edi- len üç kadının yükseldiği fi- nalde. kadının üç farklı bo- vutıı mu ıfade edilıyor' Dı- ğer kadınlardan neden daha vüksekler'.' Bunlar açıklık kazannııvor. Son vapıt. 1992 yılındaki "Ra\el"den beri İstanbul Devlet Balesi için bir kore- ografi yapmamış olan Aysun Aslan'a ait olan "Üç Renk İç Dans". Aslan. koreugra- filerinde bir mesaj vermek- ten çok. görsellikle ilgili bir koreograf. Daha önceki ça- lışmalarında oryantal tema- lar taşı>an caz ustalarının müziklerıni kullanmasıvla bilınıvordu. Bu kez. koreog- rafisini dört farklı Türk bes- tecisinin müzikleri üzerine kurmuş. Aslan'ın dinamik ve farklı adımları. grubun ağırlıklı olduğu bölümlerde daha temiz çalışılmak ısti- vor. Ustalıkiı bir yorum Karikatürist Bedri Koraman'ın 50. yılında siyasetçiler güldürdü Cindoruk: Mafya, bir vakit başbakanlık odasmdaydı Koraman'ın 50. sanat \dı kutlandı. ANK\R\ (Cumhuri\et Bürosu) - Karikatürcüler Derneği Ankara Şubesi'nin Millıyet Gazete^ı çızeri. Karikatürist Bedri Koraman'ın 50. sanat yıiını kutlanıak için düzenle- diği gecede siyasetçiler güldürdü. DYP'den avrılan muhalıflenn sert e^prilerivle eskı partılerini \e Baş- bakan Yardımeısı DYP lıderı Tansu Çiller'i eleştırdiklen gecede. eski TB\1M Başkanı Hüsamettin Cin- doruk. "Mafya bir vakit başbakan- lık odasındaydı" dedi. Protokolü kalabalık balo salonun- da. geceöncepek ciddi başladı. Caz. saz derken 50y ıllık karikatiiremek- tarı Bedn Koraman'aödülünügece- de bulunan üç TB\I\1 Başkanı Mustafa Kalemli, İsmet Sezgin ve Hüsamettin Cindoruk \erdi. Kora- man. konuşmasına "Çokavıpolur- muş, ama ben > ine de kâğıttan oku- yacağım" diverek başladı: "Karikatür sözcüğünün kökeni Latince karikatürden gelir ve bu da saldırı demektir. Kırdıklarınıdan ö/iir dileyemem. Çünkü vann yine çizeceğim. Biz de politikacılar gibi ?0 \ ıllık olduk. Bi/i dehlemek isri- >orlar. Ama gençlerin önünü tıka- \an politikacılaryerlerini terk ettik- leri an ben de terk edeceğim." Elberte Karikatürcüler Gecesı'nin geieneksel komik ustası Mert Ali Başanr'ın bu yılki yöntemi farklıy- dı. DYP'den ayrtlan Cindoruk \e Sezgın'ı görünce kendini tutamadı \e sahnede kısa birsöyleşi başladı. Başanr - Barajlar kralının parti- si barajı gecemeyecek duruma düş- tü dhorlar. Ne dersiniz? Cindoruk - "Haydi Türkhe ile- ri!" derim. Sezgin - Barajlar su sızdırıvor. Başanr - DSP'den a> nlanlar çile çiçekleri. DV P'den a> nlanlar Çiller böcekleri mi? Cindoruk - DSP'den av nlanın adı Kesebir'di. Biz Kesebirdeğiliz. ama DYP'de kalanlar kendi keselenni Hazine'nin kesesiv le bir sayanlar. Sezgin - Aynlanlar herhalde Çil- ler'le tanımlanmak istemezler. Başanr - DSP've gelmişken. Ka- raoğlan bugünlerde biraz ağıriaştı nıı. ne dersiniz? Cindoruk - Ecevit. Rahşan Ha- nım'a aşkı sürdügü sürece Karaoğ- lan olarak kalır. Başanr- Telefonlann dinlenmesi- ne ne diyorsunu/? Sapıklar çoğaldı mı? Cindoruk - Devlette sapık var. Sezgin - Çok dinlendiği için ırga- lamıvor. Başanr- Efendim, mafyav ı devle- tin neresine koy uvorsunuz? Cindoruk- Bir vakit mafva. Baş- bakanlık odasındavdı. Sezgin - Mafya. 12 Eylül dönemi- nin Türkiye've hediyesidir. Başanr-BilhorsunuzTürkive'de sanatçı zor yetişivor. 10>ılda bir dar- beolacakda ressamvetişecek. Keran E\ ren'den size nıodellik teklifi gelir- se ne yaparsınız? Cindoruk - Kenan Bey'den bana gelsegelseZıncırbozan teklifi gelir. Allah. beni Kenan Be\'in teklif- lerinden korusun. Sezgin - Netekim iyi bir model olurunı. Gecede. sivasiler güldürürken. İl- han Şeşen, Leman Sam. \edat Sak- nıan, Cem Karacada protokolü kala- balık konuk topluluğuna şarkı söylet- tiler. Bunun vanı sıra. Sibel Sü- rel %e Oktav Keresteci'nin "Turuncu"da ustalıkla ve göz dovurueu bir vorumla sergiledikleri "pasdedeu.v", ışıCoyunlannın da katkısıv- labizi uluslararası platform- da gururla temsil edebilecek bir çaiışma olarak dikkat çe- kıvor. "Sarı"da. Erkan Oğur'un \urmalı çalgılarla zenginleştirerek her koreog- rafın ağzını sulandıracak ni- telikte bestelediği müziği üzenne de oldukça güzel bir çaiışma vapılmış. Folklonk öğeler. Aslan'ın ellerinde son derece özgün ve keyif verici bir ifade bu- luvorlar. Bövlece. birzaman- lann gülmece ö> kulerine ko- nu olacak kadarabes "dav ul- lu zurnalı bale" tartışmasına nitelikli bir çalışmavla bir >anıt daha verildiğini düşü- nerek gülümsemekten ken- dimı alamadım. "Kırmtzı" adıv la anılan son dansta Oz- kan L'ğurun popüler "Su- de"si müzık olarak kullanıl- mış. Son bölümde v ıneleme- lerden oluşan müzik \e kore- ografi. "hoşluk" düzeyinde kalıyor \e ilk iki dansa kı- yasla yeterinceçarpıeı değil. Nitelik olarak çok daha üs- tün bir çaiışma olan "Turun- cu"veya "San"*ensonda ol- sa bence daha etkileyici olur- du. IŞILDAK VE YELPAZE ATİLLA BİRKİYE Biz Betonu Severiz! Ağaç yetiştirmek, birfidan dikmek, kuşkusuz bir kültür ışi. Doğa sevgisiyle. yeşil sevgisiyle ilgili. Osmanlı, zamanında imparatorluk topraklannın yayıldığı ülkelerden fidanlar getirip Boğaz'ı çeşit çeşit ağaçlarla bezemiş. Daha sonra ne olmuş, Osmanlının ideolojısine sahip çıkar görünen, gelenekten dem vuran: atala- nyla. geçmişiyle övünüp duran zihniyetlerin temsil- cileri bu güzelim yüzyılhk ağaçları, kesip durmuş- lar. İkinci Boğaz Köprüsü'nün yapımında, yüzlerce ağaç kesilip etrafa başka ağaç dikilmediği gibi. Boğaz'ın şimdikı hali bir beton yığını. Eski fotoğ- raflara bakınca insanın ıçı parçalanıyor. Bülent Ortaçgil'in sözleri geliyor insanın usuna: "Yeşilden hiç hoşlanmam. I Ben betonu seve- rim. I Mimarlar gülsün. I Heryıl urgibi büyürüm. I Tek yol aspirin! I Sonra düşünürüm. I Adaam sen de, adam nerde? I Adam yok!" • 15 ağustostaki "BirAğaç Öyküsü" başlıklı yazım- da, Kadıköy'deki diş doktorumdan, dokturun bu- lunduğu Kuzu Kestanesi Sokağı'ndan söz etmiş; tek örneği kalmış kuzu kestanesi ağacının bir mü- teahhit tarafından kesildiğini yazmıştım. Kimi duyarlı mahallelinin buna tepkisini, kesilen ağacın yerine bir (birkaç) başka fidanın dikilmesini istediklerini de belirtmıştim. Geçenlerde bir "faks" geldi. Kâğıdın makineden çıkışını gördüğümde bir an, büyük düşümün ger- çekleştiğini: bu kâğıdın Cindy Cravvford ya da Isa- belle Adjani'den geldiğıni sandım. Tahmin ediiebileceğı gibi büyük düşüm, büyük bir düş olarak kalmayı sürdürecekti. "Faks" diş doktorum Sedat Küçükay'dan gelı- yordu. Henüz okumadan, Sedat'ın, daha önceki yazımda söz ettiğim gibi bana karşı duyduğu "sa- dist" duygularının kabardığını sandım. Neyse kı ya- nılmışım. Sedat'tan gelen "fa/(s"kâğıdındaşunlaryazıyor- du: "...Oyazıdan sonra, bu duyarlılığı gösterip yaz- dığın için sana, bu mızmızlığı gösterip yakındığım için bana TEMA Vakfı 'ndan ödül falan beklemedim doğrusu. Ama beklediğım yanıt çok kısa sürede se- nin sütununda Kadıköy Belediye Başkanı Sayın Selami Öztürk'fen geldi. Katledilen 'kuzu kesta- nesi' ağacının yerine 'akasya' ağaçları dıkilecekti. Böylece Başkan, kendinden habersiz gerçekleşti- rilen bu yargısız infazın, bir anlamda özürunü yeri- ne getırmış olacaktı. Her sokağa girışimde o güzelim ağacın yerine park etmiş arabalan görüyorum. Miyop gözlenm faltaşı kesiliyor. Kuzu kestanesinden vazgeçtık, akasya ağaçlannı, vazgeçtim bir yeşıllık görebıl- mek için. Elbette ki belediye, onca ışin arasında bir ağacı düşunecek değil. Vakit sorunu bu. Günümüz va- kit, nakit zamanı. Bir ağaç! Lafı mı olur? Alış gitsin. Alış gitsin bir tane daha fidanın, ağacın kesilmesi- ne. Alış ve rahat et. Ne dersin?" • .»-Dıyeceksiniz ki. ülke batmış, Cumhuriyet tarihi- nin en karanlık dönemi yaşanıyor: Enflasyon cana- varı, yargısız infazlar. mafya hesaplaşmaları, rüşvet, cumartesı anneleri. yozlaşmış bir medya. medya- laşmış bir kültür, okunmayan kitaplar, yıtip gitmek- te olan edebiyat, sanat vb. tüm bunların ortasında "Bir ağacın lafı mı olur"? Sanırım olur. Olmalı. Olmalı; çünkü estetik, ayrın- tılarda gizlidır. Üstelik, böylesine durumlar da kültür gösterge- lerinden bırıdır. Ama bızde neyın kültürü var ki, ağaç yetiştirmenin, yeşili korumanın kültürü olsun! Biz yalnızca yok etmeyi biliriz. Yerine pek öyle ye- nisini koymayız. Ya yok ederiz ya da taklit edip baş- kalarından çalarız. Çaldığımız şeyleri de, ne hik- metse kendi yaratımımız gibi gösterıriz. Özcesı, biz betonu severiz... Not: Bu akşam. Bülent Ortaçgil, arkadaşlarıyla birlikte. Arnavutköy'deki Eylül Bar'da şarkılarını ses- lendirecek. Ayrıntılarda gizli estetiği bulmak isteyen- lere duyurulur... Ağaoğlu 67 yaşına hastanede girdi • Kültür Sen isi - Geçen teınmuz av ında bir trafik kazası sonucu aâıryaralanan ve bir dizi ameliyat geçiren Adalet Ağaoğlu. ne yazık ki sağlığına henüz tam anlamıvla kavuşamadı. Yazarın önceki gün Şişli Etfal Hastanesi Plastik ve Rekonstüriktif Cerrahi Kliniği'nde a>ağından geçirdiği ameliyat. doku uyuşmazlığı nedeniyle başarılı olamadı. Ağaoğlu. on gün içinde gerçekleşecek ameliyata kadar hastanede kalacak. Eşi Halim Ağaoğlu, dün 67 vaşına basan vazann. dördüncü kez ameliyat geçirmek zorunda kaldığı için <;ok üzgün olduğunu \e kimsevle görüşmek istemediğini söyledi. '1960 Sonrası Türk Resmi' • Kültür Semsi- Avşe ve Ercümend Kalmık Vakfı bu vıl düzenleyeceği üç paneiden ilkini cuma günü saat 15. OO'te İstanbul Teknik Ünıversitesi Taşkışla Binası 109 No'lu konferans salonunda gerçekleştirecek. Mimar Sinan Üniversitesi'nden Özer Kabaş'ın başkanlık edeceği "1960 Sonrası Türk Resminde Kişisel İfadenin Gelişmesi" başlıklı panele konuşmacı olarak Mehnıet Ergüven. Turan Erol. Mehmet Güleryüz. Kaya Özsezgin ve SezerTansuğ katılacak. BUGÜN İSTANBUL DE\ LET OPERA VE BALESİ ınde AKM'de saat 20.00'de R.Rodgers ve O.Hammerstein'ın 'Kral ve Ben' operası sevredılebilir. İSTANBL L DEVLET TİYATROSt'nda Kadınlardan Konuşalım' ve 'Sekiz Kadın' oyunları sevredilebilir. AKSANATta saat 12.30'da - Bruce Sprıngsteen ln Concert'. saat 18.30'da Servet Sıtkı Arat'ın 'Gerçekte Düş- Düşte Gerçek" dia gösterisi izlenebılır. CRR'de saat 19.30'da Hıdeko L'dagav\a'nın keman resitali izlenebilir. (232 98 30) BEKSAV'da saat 19.00'da Sergie Bondarchuk'un yönettiği. 'Dünyavı Sarsan On Gün' filnıi ızlenebTlir.(349'9[ 56) EN RENSEL KÜLTÜR MERKEZİ inde saat 15 00de "Rusya'da tç Savaşın Tarihi" başlıklı belgesel film. saat 19.00'da Sertıie Eisensteın'ın yönettiöi "Ana" filmi izlenebilir. (243 0Ş 03) SAHAF CAFE KÜLTÜR MERKEZİ nde saat 18.00da "Şiir Sevdalıları Kendi Şiirlerini Okuvor' başlıklı şiir söyleşileri dınlenebilir. İFSAK'ta saat' 19.00-20.00'de iki defa . Ateş Evirger'in saydam gösteri.M izlenebilır.(243 14 01)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle