19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2* EKM 1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 UYCARLIKLARIN IZINDE OKTAY EKİNCİ Tarihsel semtlerin kurtanlması için tarihsel mekânlarda tarihsel sözler verildi Zeyrek, Fener, Balat forumu...Son amanlarda kımi büyükşehır be- lediye >aşkanlarının "SİT kararlarını kakJırnuk'> yönündekııstekleri Kültür Ba- kar.lığı ndan da destek görürken. kimı beiediyderin "SİTaJanlannı koruma ve kurtarn,a"yönündekıprojelen ise bakan- lık destcği bir yana. "ilgiyle" bile karşı- lanmıycr Buna;n çarpıcı \e güncel örnek ise lıiç kuşkusu: Fatih Beledhesi'nin "tarihsel mi- rası yaşitma" proıelen. Nitekm son olarak 25 E\lül 1996 gü- nü Ze>rek'tekı tarihi Pantokrator Ma- nasnn'rda düzcnlenen "I. Zeyrek, Fe- ner. Balat ForumuveŞenliğPadlı coşku- lu etkinl kte de ne Kültür Bakanlığı 'ndan ne de şu "nıilli tarih düşkünü" (!) dığer hükümekesımlenndenbırtemsılci var- dı. Bakailarvediğervetkilileravnı gün- lerdeki bırçokaçılışvetemelatma rören- lerine kt>arak giderlerken; "\okolmak üzere olan eşi bulunmaz bir kültür zen- ginliğini teniden yaşama ka\ uşturup bu kente >e ülkeye geri kazandırma \olun- da atılan ilk bü> ük da> anışma adımına" sadece kuru bir kııtlama telgrafı gönder- meyi yeğlemişlerdı. Elbette "işlerininyo- • Yaklaşık 500 yıldır Molla Zeyrek Camisi olarak hizmet veren 12. yüzyıl Bizans yapıtlarından Pantokrator Manastırı, geçenlerde bu görkemli tarihinin "ikinci üniversite günlerini'" yaşadı. Birincisi. 1453'ten sonra Fatih"in "Zeyrek Medresesi" olarak bugünkü İstanbul Üniversitesi'nin başlangıcı sayılan kuruluş günleriydi. Ikincisi ise 25 Eylül 1996 günü düzenlenen "I. Zeyrek, Fener. Balat Forumıf'ndaki bilime ve kültüre saygılı konuşmaların aynı tarihsel mekânlardaki yankılanmasıyla gerçekleşti... yaşamanın da şaşkınlığı biraraya geldiklerinde. belki kimse far- kına \armadı.ama Pantokrator oyüzler- ceyılgerideki "üniversitegünlerini"hiç kuşkusuz sessizce anımsamış oldu. Fo- rum'daki siray la söz alan konuşmacılar. ğunluğunu" da mazeret olarak göstere- rek... O gün. aralannda de\let \e hükü- metyöneticileri olmasa bile. Fatih Bele- diyesi'nin bu tarihsel girişimine gönül- den destek veren "gönüllü" kuruluşların ve duyarlı kişilerin Pantokrator Mana.s- tm'ndaoluşturdukları "işbirliğiortamı" gelecek ıçin gerçekten umııt vericıvdi. Zeyrek tekı tarihi meydan ve çe\resı tam bir "bajram veri" gibiydi. Yaklaşık 500 yıldır -'Molla Zeyrek Camii" olarak hizmet veren bu Bizans>apıtının. kendi- sini sarmalayan konuklarla birlikte çocuk- lar, mahallesakinleri. turistlerveeskı İs- tanbul kültüründeki şıracı. şekerci vb. gi- bı satıcılarla ne denlı nıutlu bir görüntü sergilediğini izlemek gerekırdi. Aslmda Pantokrator Manastırı. tari- hinde belki de "ikinci kez" bir "üniver- sıte ortanıını içindeydi. Çiinkii 12. v üzvılda (1 136) Bizans İnı- paratorıı II. îoannes Kommenos'un eşi Eirenetarafından yaptınlan bu büyük ve kııtsal bina. I453'te Fatih'in İstanbul'u almasından sonra. bir süre bugünkü İs- tanbul Lmversıtesf nin de "başlangıcı" sayılan "Zeyrek Medresesi" olarak kul- lanılmıştı. Sonra aynı medrese. inşaatı 14^0'te tamamlanan Fatih Camisi Külli- yesi'ne taşinınca.mana.stır bınası bu kez camı işleviyleyaşatılmış veyme ınedre- senın bınncı müdernsı olan Zeyrek Mol- la Mehmet Efendi'nın adıyla anılmıştı. Sımdı. tam 525 yıl sonra "bilimevekül- türe duyarlı insanlar" Fatih Belediye- si'nin Zeyrek. Fener, Balat projelerini tartışmak üzere aynı tarihsel mekânda çok sayıdaduyarlı izleyici vekatılımcıy- la birlikte "Cumhuriyet'in hedefi olan çağdaş uygarlığın Bizans veOsmanlıuy- gaıîıklannı da koruyarak bu kültürelzen- ginliği geleceğe nasıl taşıy abileceğini" ele aldılar. Bunun içindc özellikle duyarlı - demokratık kuruluşların etkin katılımı ve belediye ilc yine duyarlı yatırımcıla- nn güçlü işbırliklen ıçerisınde Zeyrek. Fe- ner ve Balat"taki mınıarı ve kentsel mı- rasın kurtanlması "kampanyasını1 " yay- gınlaştırmaya karar verdiler. Fatih Belediye Başkanı Sadettın Tan- tan divor ki: "Bir ilçe belediyesinin bu tür bir çaba- ya ajırabileceği ne kadar kavnak \arsa, imkânlanmızı zorfavarak daha da fazla- sını seferber edhoruz. Bir vakfımız \e hatta bir de kurulmuş derneğimiz var. Gelin, istediğinize katılın ve destek verin. Tarihimizi hep birlikte kurtaraüm..." Biryılı aşkındır belediyede oluşturu- lan ve mimarlık öğrencilerinin de özve- rili çabalarıyla rölöve ve proje çalışma- lannın sürdürüldüğü "kurtarma büro- sunun" yöneticisi ve başkan danışmanı Doç. Dr. Fikret Evcide diyor ki: "Tespit ve envanterde olağanüstü bir yol aldık. Her türlü bilimscl ve teknik hazır- lığımız vcalrvapımızhazır. Bölgedekitüm tarihi sokakİar. evler. anıtlar. çeşmeler ve hatta kalıntıiar hem çizim paftalanmız- da hem de bilgisayar ka\ ıtlanmızda bel- gelenmiş durumda. Artık restorasvona geçmeliviz \e hemen başlamalmz..." Ev et. Bu köşeden bir kez daha tüm du- yarlı çevrelere. şirketlere. işadamlarına. kuruluşlara, kooperatiflere. sendikalara ve herkese seslenivoruz. "Ha>di elinizi uzatın: Zeyrek'te sizin de bir ç» iniz olsun..." Pantokrator Manastırı'nda tarihsel komışmalarO gün Fatih Belediyesi 'nin çağrısı ve ev sahipliği altntda Pantokrator Ma- nastırı 'nın büyüleyivi ortamını payla- şanforum katılımalan, İstanbul'u 21. yüzyıla hazırlayan en önenıli çabalar- dan birine nasıl ve neden destek olacak- lanıu anlamlı konuşmalarla dilegetir- diler. Sayfamızın elverdiği kadar kinıi konusmaları özetleyerek akturıyoruz, Atılması gereken ilk adım. iki temel ko- nunun belirlenmesidır. I) Izleneeek yöntem demokratık \ e ka- tılımcı olmalıdır: v öre halkının temsilci- leri ba^ta olmak üzere. hükümet dısj si- vil örgütleri ve uzmanlan içeren bağım- sız bir kurul oluştıırulnıalıdır. 2)Bölge %u iîjle\ len v üklenmeli veye- nileme. belirlenmiş olan şu kav naklardan sağlanmalıdır: a) Şu anda v örede _v a>av anların konut- lan. Kavnak: Kendileri ve veya ulu^al ve ve\a uluslararası kurulu^lar. b) Bina satın alarak yöreye bundan sonra yerleşeceklerin konutlan. Ka)nak: Kendilerı. c) Otel ve dığer tunstık amaçlı kuru- lu^lar. Kajnak: Kendileri. " d) Küîtür'amaçlı'kıtaplıK'.'riiûze. kbn- ' ser.salonu gıbi kuruluşlar. Kavnak: Ye- rel ve merkezi yönetim ile uluslararası ku- ruluşlar. e) Ortak kullanıma ilişkin kamusal alanlar. Kavnak: % erel ve merkezi yöne- tim ile uluslararası kurujuşlar. BİLTİN TOKER Kcnı Dımımiklt'ri En.stıtüsü Yaklaşık 3 yıl önce İstanbul Mimarlar Odası. Koeaeli V'alıliğı ve semt sakinle- riyle birlikte el ele vererek tarihi Kapan- ca Sokağı'nı ve eski ah^ap evlerini kur- tarma projesinı başjattıgımızda. kısa za- manda bugünkü düzeve ula^acagımızı doğrusu biz de tahmin etmemiştik. Fakat. tarihi binaların rölöve ve projeleri ta- mamlanıp. ilk parasal katkılarla resto- rasvon çalışmalannı ba^lattığımızda, kül- türel mirasın pekâlâ davanışmavla da kurtulabileceğinıgörenlerkatkılarını da- ha da artnrdılar. Biz. bu denev imin tüm birikimini Zeyrek'teki aynı amaçlı ealış- mava da aktaracaâız... BİRGL L \ ÜRL KER İzmıt-İZEYAP Denıegi Baskam Türkiye'nin tarih. kültür ve doğa de- ğerlerini >itirmeden bir kentleşme süre- civa^avabilmesi hepimizın ortak özlemı. Biz Mimarlar Odası olarak. mesleki ve sosyal çah^malanmızı büv ük ölçüde bu- na yoğunlaştırmış durumdav ız. Hele bır- çok beledivenin eskı kent dokulanna ve sivil mimarlık mirasımızaolan olumsuz yaklaşımları süregelirken. Fatih Beledi- vesi'nin bunun tersi bir yaklaşımla ve Eski İstanbul kimliğinin hem tanığı, henıde minıan olan cumbalı ahşap evler, bugün bile şiirsel güzelikte özgün sokaklar oluşturarak. Bizans uygarlığının Pantokrator manastırı} la tarihsel komşuluklannı sürdürüvorlar.» ashnda en doğrusu olan bir tutumla Zev, - rek. Fener. Balat gibi semtlerimizı koru- maya çalışması, bizim için örnek bir is.- bırliöinin de ortamını hazırlıvor. Prof. Dr. CENGİZ ERl'ZL'N Mimarlar Odası Istanhul Şh. Baskam Bir Alman sanavi vakfı, gelır.sağladı- ğı İstanbul şehrinin tarihi bir köşesinin iman ve değerlendırilme^i yolunda çö- zümlerüretilmesini. Krameradlı birmı- mardan istemı^. O da. bana göre. en pra- tık. vani en "olabilir" çikar volunu bul- muş. Çok vakın konumlarda. Merkez Bankası. Tekel. SSK ve Beledive idare- lerı var. Bunlar. vöneticilerinden sadece birkaç kişıve lojman olarak burada bes,- on evi yenileyip yaptınnayı üstlenecek olurlarsa. hem çalışanlara ı^verlerine en vakm verde konut sağlama gibi şehirde ulaşım politikasına hizmet eder v e katkı sağlamışolurlar. hem biraz. "sosjal" ko- nut üretmiş olurlar hem de Zey rek'in ta- rihi dokusu kolayca canlanmış olur... Bu düşüncevi çok akılcı buluyorum. ÇELİK GL LERSOY Çağdaş kentlerin iki temel özelliği var. Birincisi. tarihsel dokularını korumak. O kentin geçmişini vok etmemek ve kül- tür kimliğini süreklı kılmak. Ikincisi ise kentin planlı gelişmesini sağlamak. Ben. bu iki temel hedefin ikincisini Esen- yurt"ta. vani kentin "varoş" denilen böl- gelerinde gerçekleştiren bir beledıyeyi yönetiyorum. Sayın Sadettin Tantan ise birinci ve en zor hedefi Fatih'te gerçek- leştirmeye çalışıyor. İstanbul'un tarihi korunmazsa. bızım çagdaş kent projele- rimizin de anlamı kalmaz. Bu nedenler- le Sayın Tantan'ı ve çalışma arkadaşla- nnı yürekten kutluyorum. İstanbul'un binlerce yıllık kent merkezine beş yıldız- lı otel dikmek verine tarihi binalan kur- tarmaya hizmet ettiği için de aynca teb- rik ediyorum... Dr. Gl'RBl'Z ÇAP\N Esenyurt Belcdhc Baskam Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma \'akfı (ÇEKÜL). ülkemizın kimliğini oluşturan ve yitirmemek için tüm ulus- ça çabagöstennemiz gereken tarihi ve do- ğal mirasımızı yaşatma projelerine des- tek ve katkıda bulunmak için çalışıyor. Bu nedenle Fatih Belediyesi'ne yardım- cı olmamız bizım temel görevimiz. Ay- nca. Belediye Başkanı Sayın Sadettin Tantan'ın bu projede siv il toplum kuru- luşlanyla diyalog kurması veberaberha- reket etmesini de çok dogru buluyoruz. Çünkü artık tüm uvgar ülkelerde, çevre ve kültür değerleri toplumun katılımıy- la korunabilir. Prof. Dr. METE ÜNÜGÜR ÇEKLL Vakfı Temsilcisi Biz arkeologlar hemen her zaman be- lediyelerin imarplan uygulamalannı ba- haneederek. kültür varlıklannınyok edil- diği gerçeğini yaşadık. SfT alanlarının imara açılmasının yollarının arandığı ve alınan SİT kararlarının kaldmlması için zorlamalann yaşandıgı günümüzde. ilk kez böyle bir çalışmaya tanık oluyoruz. Ashnda yapılması gereken de budur. Bu- gün burada Fatih Belediyesi'nın bövlesi bir çalışmayı başlatmış olması takdire değer bir bilincin var olduğunu kanıtlı- yor. Dilegimiz bu çalışmaların diğer be- lediyelere ve kültür varlıklannı korumak- la görevli ilgıli ve yetkıli kurumlara da örnek olmasıdır. ŞE.NİZ ATİK Arkeologlar Denıegi İstanbul Şııbe Baskam Çağdas, yaşam, toplumlann kültür ve sa- natbirikimlerini korumak vegeliştirmek- le olasıdır. Biz. bu açıdan, Fatih Beledi- yesi "nin Zevrek, Fener. Balat \e diğer ta- rihi semtlere sahip çıkarak koruma ve > a- şatma çabalanna çok değer veriv or v e des- tekliyoruz. Derneğimiz Fatih Şubesi. bu konuda beledivenin yanındadır. Istanbul'a ev rensel kimliğini veren tüm kültürlerden ortak mirasımızı yaşatarak. insanlar üze- rinde din v e inanç a\ nmı yapan laiklik kar- şıtı bağnaz düşüncelere karşı da en güçlü ve anlamlı çağdaş yaşam görevlerimiz- den birini yerine eetirmiş olacasız. Prof. DrrTÜRKÂN SAYLAN / ÇYDD Genel Başkanı ODAKIVOKTASI AHxMET CEMAL Kemalistler, Bach Müziği ve İşçiler... Önce yanlış okuduğumu sandım. Ama bir kez daha dikkatle okuyunca, okudukla- rımın gerçekten yazılı olanlar olduğunu anladım. Kı- sacası, ne yazılı ise, onu okumuştum. 17 Ekim Perşembe günü Cumhunyet gazetesinın kültür sayfasında. Gürhan Uçkan ımzasıyla çıkan "Her Şey Siyah-Beyaz Değıldir, Ara Renkler de Var- dır" başlıklı yazıdan söz ediyorum. Gürhan Uçkan, haber nıteliğindeki yazısmda Or- han Pamuk'un Stockholm'de oralı okurlanyla yap- tığı söyleşiyi anlatıyor. Şöyle demış konuşmasının biryerindeOrhan Pamuk: "Kemalistler, bir gecede işçi halkın Bach müziğini sever hale gelmesinı, ara- beskten uzaklaşmasım ıstıyorlar. Bir kere, butün halk işçı değil ve herkes de Bach7 sevmek zorun- da değil." Evet. yazılı olanlar ve benim okuduklarım, 'ay- nen' böyle. Burada birkaç olasılık düşünülebılir. Örneğın Or- han Pamuk'un sözlerı dılımize yanlış çevrılmiş ola- bilir; çünkü aynı haberde. yazarımızın konuşmasmı Ingilizce yaptığı belırtılıyor. Çevırı yanlışı olasılığı. özellikle alıntının ikinci cümlesi. yanı "Bir kere bü- tün halk işçi değil ve herkes de Bach7 sevmek zo- runda değil" cümlesi için geçerli; çünkü cümle. bu kurgusuyla bir zırvadan başka bir şey değil. Aslına bakılırsa burada zırvalık öylesine ağır basıyor ki, ın- san cümlenin 'özgün' biçiminin bundan pek farklı olabıleceğini kolay düşünemiyor. Çünkü bu cümle- den yansıyan anlamın doğru olabilmesi, daha doğ- rusu cümlenin bir anlam taşıyabilmesı ıçın, ilk cüm- lede "Kemalistlerin bütün halkı işçı saydıklannı" gösteren biripucunun yeralması gerekırdi. Oysa "iş- çi halk". ancak "halkın işçi kesımi" anlamına gele- bilir. yoksa bütün bir halkın işçi olduğu anlamına de- ğil! Her neyse, biz yine de ikinci cümlede çeviri yan- lışından yana çıkalım ve gelelim asıl konumuz olan ikinci cümleye. Bu cümleye de, karşımızda bir ya- zar', yani yaratıcılığını sergilemek için seçtiği dılı en yetkin düzeyde kullanabilen biri bulunduğunu elbet varsaydığımızdan, ağırlıklı olarak dil açısından yak- laşacağım. Her şeyden önce söylenen ile bütün 'Kemalistle- rin' mı, yoksa -tıpkı bazı 'aydınlar' gibi- kendilerine Kemalistliği sadece yakıştırmış olanlarm mı belırtil- mek istendiği anlaşılmıyor. Olayın vahım yanı ise söy- lendiği biçimiyle cümlenin bütün Kemalistlerı kap- saması; ve bizler yine aynı varsayımdan. yam kar- şımızda dili en yetkin düzeyde bılen bir yazar bu- lunduğu varsayımmdan yola çıkmak durumunda olduğumuzdan burada 'söylenen' ile 'soylenmekıs- tenen 'in tümüyle örtüştüğüne inanmak zorundayız. Ama hal böyle olunca. ortaya yine bazı kaçımlmaz sorular çıkıyor. Örneğın "Acaba bu sözlerle hangı dönemin Kemalistleribelirtilmek ıstenıyor?" diye sor- mak zorunluluğunu duyuyoruz. Çünkü Atatürk'ün ve ilk Kemalistlerin yaşadıklan dönemde arabesk mü- zik ülkemizin ufuklarında henüz bir başka güneş gi- bi doğmamıştı. Kısacası kuruluş evresındekı bir Ke- malizm. kurucusu ne kadar ıleri görüşlü olursa ol- sun, ancak yaklaşık kırk yıl sonra ortaya çıkacak bir müzik türünden bir gecede vazgeçılıp yerine Bach dinlenmesini bir ilke olarak öğutleyemezdı! O zaman geriye yalnızca arabesk müzığın ortaya çıkmasından 'sonraki' Kemalistler kalıyor: ve durum böyle olunca yukarıdaki alıntının ilk cümlesi, aynm yapmaksızın "bütün Kemalistlerı" kapsamak gibi, en yakın tarih bağlamında ağır bir bilgisizlık örneği- ni sergiliyor. Arabesk müziğın ortaya çıkışından sonraki döne- me gelince. işçilere bu müziği bir gecede terk edip Bach dinlemelerı yolundaki öğüt, bugüne kadar gerçek Kemalistlerin ne sözlerinde ne de yazıların- da yer almıştır. Bir zamanlar, Sabahattin Eyuboğ- lu'nun Hasanoğlan Köy Enstitüsü'ndekı çalışmala- rını anlattığı ve orada köy çocuklarına Shakespe- are'i bile sevdirebildiğini söylediği bir yazısından yola çıkan bazı yarı cahiller, Eyuboğlu'nun bılgı ve düşünce bağlamında nasıl bir evrensellığı dıle ge- tirdiğini doğal olarak kavrayamadıklarından, yazarı "uçuklukla" suçlamışlardı. Bu olayı anımsayınca. aklıma şöyle bir olasılık da geldi: Sakın Orhan Pamuk'un sözünü ettiği Kema- listler. eğitildiği takdirde işçi halkın arabesk kadar Bach müziğini de sevebileceğini söylemış olmasın- lar? Düşünce özgürlüğü, doğal olarak her türlü eleş- tiri özgürlüğünü de ıçerir. Bu bağlamda elbet Kema- lizm ve Kemalistler de -her ortamda- eleştırilebilir: ama -yine elbet- Kemalizmin ne olduğunu çok iyi inceleyip öğrenmiş olmak koşuluyla. Bu koşul ye- rine getirılmediğinde. böylesine "vahım" bir bılgısız- liği başka dillere çevrilmiş bir yazar kimliğı bile ba- ğışlatamaz! 45. Mannheim-Heidelberg Film Festivali dokuz gün içinde 37 ülkeden yüzü aşkın film sundu AlmanyaMa gerçek bir sanat şenlîğî Vümaz Günev'in 'Sürü'sü 16 yıl sonra bile izleyiciden büvük ilgi gördü. GÖNLL DÖNMEZ-COLİN Almanya'nın en eskı film festıvallerın- den Mannheim-Heidelberg bu > ıl da tam for- mundaydı vıne. Sanata ve sanatta venılik- lere ödünstiz bir tutkuv la bağlı bu kutlama olav ı dokuz gün içinde 3"? ülkeden > üzü aş- kın film sundu ızlev ıcıse. Açılı* filmi. Rus vönetmen Serguei Bodro\"un "Dağlann Tutsağı'dahaönceden Puşkin \eTolsto> gi- bi vazarların da ırdeledığı Kafkasva soru- nunu bugüne uv gulav arak Çeçen ler ile Rus ordusuarasmdakı savaşjn ınsanlığa vurdu- ğu darbev ı canland/njor. Çeçenlere tutsak düşen iki Ru> askeri. Rııslann elınde rehı- neÇeçenlervearada kalınış biralav ınsan. Fılmın dağ köylerınde çekılnıı^ görsellığı çarpıcı >ahnelennı bazı eleştımienler Erden Kjral'm "Hakkâri'de BirMe\sim"ıne ben- zettıler. Yanşmalı bölümdekı 22 film, av- rıntılı bırdünvaharıtası semıeklekalmavıp gerek bıçını ve gerekse ıçerık açısından da çeşıtlıv dı. \'önetmenlerın çoğunun doğum tanhı ancak altmışlı v ıllara üzanıyordu. ama aradavedıncı.sekızıncı fılmıvlekatılan es- ki ku:>ak da vok değıldı. 'V'ıııe de bınncı ödül. "En l\i Bağımsız Film" ödülü. "On Sekirinci'" adlı fılmıv le Danimarkalı yirmı beş vaşındakı Anders Ronnmv-Klariund'a gıttı. Bu fılını ilo genç vönetmen. Avrupa Bırlıği'ne katılıp katılmama konusunda va- pılan referandum sırasmdapatlak veıen po- İıtık olav lar sırasında koşut v ürüven kişısel övkülen vansıtıvor Halkın en çok tuttuğu film ise bir Israıl kornedısı. "Nana Sokağı'nda Aşk'tı. Savı Gabison'un günlük vaşama valın bırbakış getıren bu yapıtı mahalle sakinlerının video düşkünlüğünü v uışularken yirmi-otuz vil ön- eesı Yeşılçam fılmierıni-Türkçesözlüola- rak- kullanıvordu. L luslararası Buiuşlar bölümünde tanın- mı^ Macarovuncu Andras Kern'ın ilk fil- mi ve başrolü de üstlendığı "Sztracsatella" Nanni Moreti'nın •*Se\giliGünlüğüm'*fi1- mınıanımbatıvordubıraz. Fransızkadınyö- netmen Sandrine Nevsset'ın "Noel'de Kar Yağacak mı?" adlı vapıtı günev Fransa'da kırsal kesınıde geçıyordu. ama tarlada ça- lıstırsındıveıkı kadmalan vebırdüzineço- cuk vapan çıftçının öyküsü. Anadolu öykü- lenne pek uzak değildı. Şaşırtıcı olan böy- le bir olavın Fransa gıbı kalkmmış bir ül- kede geçmesivdı. Son bir ıkı yılda dikkatı çeken Kore si- neması özel bir bölümde altı fılmle anıldı. Çoğugenç vönetmenlenn ımzasını taşıyan bu fılmler '^eni Dalga'nın artık toplumsal ve polıtık ıçerıklı fılmlerden uzaklaşıp ki- şısel övküleredöndüğünii t;öster[yordu. Fe- mınizm veeşcınsellıkgibı konulardaartık gündemdeydi. Yanşan Kore filmı "Bir Re- tal" de kapanış geccsı Katolık kilisesinden önemlı bir ödül aldı. Temel festıvale yıllardıreşlik eden Türk Fılmleri Festivali bu yıl bıraz sönük geçti. Öncelıkle film sayısında bir diişmegözeçar- pıyordu. Yönetıcı Dr. MichaelKoetzbu ko- nuda bir çıkmaza gırmış gıbıvdı. Bir van- dan Türk filmlerinı ana bölüme almak ıs- tivor. öbür yandan ana bölümün koşullan- na göre. kısacası üstün sanat değeri. veni- likçi vani gibi nedenlerle seçılmiş filmle- nn Türk halkını uzaklaştırmasından kaygı- lanıyordu. Ama şimdıki durumu ile de ol- dukça gettolaşmıştı bu bölüm. Örneğın ya- bancı eleştırmenlerden katılanlar az oldu. Türk Film Festivali'nın en hararetli anı, açılış gecesiydı. Program yöneticisi Kam- ber Altıntaş'ın hazırladığı bu gecevı açan "İstanbul Kanatlanmın Alnnda" filmı ka- palı gışe ovnarken. giremeyenler Mustafa Altıoklar'ı beklemek üzere sokağı kapattı- iar. Türk Halk Evı'ndeki koktevlı izleven söyleşı sırasında yönetmen ve ona eşlik eden vapımcılar. Nida ve Üstün Karabol (Umu't Sanat Lrünlen) soru v ağmuruna tu- tuldular. A> lardır dedıkodusunu duydukla- rı bu fıltni görmekten mutluvdu halk. Üs- telik de çoğunluk. filmı müthiş keyıf veri- cı buimuştu. "Bir Kadının Anatomisi" ay- nı rağbeti gönnedı. Ama "Sürü'on altı yıl sonra bile olsa yerlı. yabancı izleyiciden il- gı gördü. Diğer ödüller En lyı Belgesel "DeğişikTrenler'.John VVebster, Fınlandıva. RainerV\ernerFassbinderÖdülii: "Haf- ta Sonu Sevgilisi". Lou \'e, Çin Jürı Özel Ödülü: "Ateş", Deepa Mehta, Hindıstan. Kemal Çağlar yaşamını yitirdi • Kültür Servisi - Ankara Dev leı Opera v e Balesı sanatçılarından bestecı ve orkestra şefı Kemal Çağlar. yaşamını yıtırdı. 1938 vılında Edırne'de doâan. 1962'de Ankara Devlet Konservatuvarf nı bıtıren Çağlar. l%h yılında konservatuvarın kompozısvonrbölümüııegırdı. 1973"ten bu vana öğretım üyeliğı vapan Çağlar. 19 7t )'da Başkent Oda Orkestrası ile şeflık çalışmalanna başladı 1987'de Dev let Opera ve Balesi Orkestra Şefliğı'ııe atanan Çağlar'ın. 'Solo. piyano veorkestrj ıçın çeşıtlemeler' ve 'Lflemelı çalgılar ıçın beşlf adlı vapıtlaıı TRT vayınları için seslendırıldı. Çağlar'ın "Sarav Eğlencelen' adlı balesi. Devlet Balesı'nde >ahnelendi. Kema] Çağlar. Devlet Opera ve Baiesf nde öncekı gün gerçekleştirılen törenın ardından toprağa verıldı. Sinemacılartfan insan hakları çağrısı I Kültür Servisi- Yavıncı Eıdal ()z ve vazar N'a^ar Kemal"ın mahkûmıvetlerının onavlanmaM. Şanar \r urdatapan'ın geçen günlerde tutuklanması. Köln'de gerçekleştinlecek olan Türkıve Sınema Festivali organizasyonu tarafından düzenlenen ımza kampaııyası ile kınandı. Mustafa Altıoklar, Metın Avçıcek. Habıb Bektaş. Murat Çakır. \ida Karabel. Adıl Kav a. Avten Akvıldız Ilterlı. Tunça> Kulaoğlu. Osman Okkan, Malınıut T.ılı Öngören. Mıchael Popp. Ayhan Salar. Menderes Samancılar. Dr. Sargut Şölçün'ün ımzalannın >er jidıüı bildıri. 30 ekım - 6 kasım tanhlennde arasında düzenlenecek festival çerçevesınde ımzava açılacak. Z-1 Çizgi Film Atölyesi B Kültür Servisi - Z-1 Atölye Çızgı Fılm. bınncı \ıhnı tamamladı. Sanat ağırlıklı denev»el ve endüstnvel çiztrı film vapımının bütün aşamalarının uvgulandığı atölvc, yenı ders yılına 4 kasımda başlıvor. \'enı der< vılı ıçın yapılacak sınav sonunda başanlı olan 5 kı^ı Atölye Çızgı Film'e katılacak. Başvurular bugün akşama dek Sıraselvılercad. Aslanyatağı sok. no: 5'tekı Atölye bınasına yapılacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle