23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 EKİM 1996 ÇARŞAMBA HABERLER İmzaya açıldı DSP'den özerk HSYK önerisi ANKARA (Cumhuriyrft Biirosu)-DSP. Hâkimler ve Savcılar Yiiksek Kurulu'nun (HSYK) ö-zerk btryapıya ka\ ıişturulıraaM, Adalet Bakanı ve bakaaılık müsteşarının kıırııl üyeliğınden çıkarılınas.ı içın hazırladığı anayasa değışikliği önerisini imzaya açtı. DSP Hukıjık Kurulıı Başkanı. Trabzıon Millet\ekih Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, "mahkemelerin bağımsızlığını isteyen tiünı partileri" öııenlenne destek \ermeye çağırırken Grup Başkanvekili Mümtaz Soysal da "Öneriyi imzaya açnıadan önce partilerde sondaj yapmaya gerek görmcdîk. Kimsenin yargı bağımsızhğına karşı çıkacağını, bu yanlıştır. deme eesaretini göstereceğini sanmıyorumı" dedi. DSP Grup Başkanvekilı Soysal. hukuk kurulıı iiyeleriyle birlikte düzenledıği ba*.nn toplantısında. HSYk'nin tam anlamıyla bağımsiz- bir organ olmadıgını «.öyleıii Prof. Dr. Türk de kurııla özerk bir >apı veriimesi gereğine dikkat çekti ve- anayasanın HSYk ıle il HIII 159. maddesı konuMind-aki deöışiklık önerılerıni imzaya açtıklarını açıkliadı. Türk. gnayasanın hâkim \e savcılann denetımıne ilişkın 144. madde;>iyle ilgili olarak da bir değışiklık önerisi hazırladıklarını söyledi. DSP'nin imzaya açtığı anayasa değişiklıği önensinde: HSYK'nin iiyc sayısının 7 'den 9"a çıkarılmasi. kıırul üyelennin göre\ süresinin altı yıl olarak belırlenmesi. asıl üvelerın üçte binnin her ık'ı yılda bir yenilenmesi. kuruluıı başkan\e başkaıı vekillerinın üç yıl için seçilmesi. bir kimsenın gerek kıırul üyelığı. gerekse başkanlık veya başkanvekilliğı göıevlcrine yalnız bir kez seçılmesi. göre\ i sona eren. ancak henüz etnekli olnıayan üyenın kendısıni seçen Yargıtay \eya Danıştay'a dönme hakkımı sahip olması öngörüliiyor. Adalet Bakanı ve müstesarının da kurulda yer almaması öngörülürken bakanın gerekli gördüğü durumlarda kurula başkanlık edebilmesi. ancak o\ hakkına sahıp olmaması da öneride yer aldı. DSP'de 'fahri üye' dönemi ÖZCAN ÖZGİ R MUĞLA-DSPZonguldak Milletvekili \e eski Dışişleri Bakanı Mümtaz Soysal. partisinde •fahri üyelik' nıodeli hazırlığı yapıldığını söyledi. Gelıştırilecek yenı üye modelıyle. mahalleve köylerde tenısılcılıkler getirileceğini. isteyenin bu temsilciler aracıliğıyla 'beyaz üye kartı alıp, fahri üye'olabileceğini belirten Soysal. "Bu iiyeler biryıl boyunca fahri ü>e olarak kalıp. daha sonra örgütler tarafından elenerek resmi üye yapılacak" dedi. Soysal, DSP için gel'iştirdiği üyelik projesini anlatırken önümüzdeki günlerde projevi genel merkeze ıleteceğini belirterek şu bilgileri \erdi: u Şu anda kademeli bir proje gerçekleştirdik. Ana hatlarıy la. projede mahalle ve köy temsilcileri olmasını planlıyoruz. Bu temsileilene başvuranlara beyaz kart adı altinda fahri üye kartı verilecek. Fahri üyeler bir yıl siire ile partinin faaliyetinde görev aldıktan sonra Uçe teşkilatlan tarafından elemeden geçirilerek genel merkeze bildirilecek. Bundan sonraki aşanıada ise bunlara üye aday kartı \erilecek. Bir yıl süreyle yapılan tünı toplantılara gözlemci olarak katılacaklar. Daha sonra da parti teşkilatının elemesinden geeerek üye kayıtları yapılacak." İş bırakma eylemine katıldıklan için yargılanan sendikacılar beraat etti Memuru4 ILD'aldachNECATİ AVGI.N İZMİR- İş. bırakma eylemine katıldıklan gerekçesiyle haklarında dava açılan sendikacılar için sa\cının "ILO sözleşmesine" dayanarak beraat istemesi, bu rür da\ alar için olumlu bir örnek oluşturdu. İş bırakma eylemıne katıldıklan savıyla haklarında da\a açılan Tüm Yargı-Sen İzmir Şubesi yönetıcı \e üveleri hakkında. Cumhuriyet Savcısı Recep Civek. eylemin anayasaya göre suç sayılmadığım belirterek beraatlerini istedi. Mahkeme heyeti de savcının istemiııi yerınde bularak tüm sanıklann beraatine karar verdi. Kamu Çalışanları Konfederasyonlaşma Kurulu (KESK) karan ıle 17 Ekim 1995 günii Türkiye genelinde gerçekleştinlen bir günlük iş bırakma eylemine katılan Tüm Vargı-Sen İzmir Şubesi"nden aralannda sendikacıların da bulunduğu 18 kişi hakkında. 13. Aslije Ceza Mahkemesinde 3 ay ile 5 yıl arasında değişen hapis cezası istemiyle dava açılmıştı. Bir \ıl süren davanın son duruşmasında. Saveı Recep Ci\ek. mütaalasıyla kamu çalışanlanna destek verdi. 1LO Sözleşmesi gereği... Ci\ek'ın mütaalasında şu görüşler >er aldı: "Sanıklannolay tarihinde göre\lerini terk ederek memuriyet göre\ lerini >apmadıkları, ihmal ettikleri nedeniyleTCK'nin 236/1 maddesi uyarınca cezalandınlmaları istemi\le kamu davası açılnıış ise de sanıklar aynı gün işe gelerek işlerine başladıkları, u\gar diimada >aşa>an insanlar olarak, haklannı hiçbir suç oluşturma\acak derecede toplanıp maaşlarının. sos>al haklannın insanca >aşanıa se\i>esine çıkarılma konusunda dilek ve temennide bulunnıaları. kasıt göre> i, ihmal olma>ıp, ILO Sözleşmesi ve Helsinki Nihai Belgesi'ne da\anmaktadır. Ana>asamıza geçen uluslararası anlaşmaların iç hukuka intikali ve gerekli >as;il diizenlemelerin tapılmaması sanıkların suclu olduğunu gösterme/. Bu nedenle beraatlerine karar \erilmesi gerekir." Sanıklar. Tüm Yargı-Sen Başkanı Omer Gözel ile ü\eler \akup Ergezer, Öner Kılıç, Celal Bozkurt. Hasan Şenkava, A\la Başer, Filiz Köroğlu, Mehtap \ ılmaztürk, Nilüfer Karataş, Ce\at Kılıç. Perihan Sezgin, Cevat Öziğneci. Mehmet Demir, ^ener E\ren. Ha>ati Doğan, Emrah Köksal, Muhteber Engüzel. Revhan Berberoğlu da son sa\ unmalarında. sa\cının göriişüne katıldıklarını belirterek beraatlerini ıstediler. Sanıklar aklandı Dos\a>ı incele\en mahkeme. sa\cı \e sanık istemlerini \erinde bularak. "suç kastıyla hareket etmedikleri" görüşüv le sanıkların beraatlerine karar serdı. Mahkemenin kararını olumlu karşilavan başkan Ömer Gözel. "Biz bugiine dek hiç hukuka a> kırı bir da\ ranışta bulıınıııadık. l luslararası ILO sözleşmeierinden doğan hakkımızı >ine \asalar çerçe\esinde aradık. Aramava de>am edeceğiz. Mahkeme de bi/im \asalara a\kırı hareket etmediğimiz karamla \aklaşımınıı/ı ona\ladı" dedi. Yücel Sayman, yargının yürütmenin denetimi altma girmesini engelleyeceklerini söyledi 'Çözümün önünü açacağız'HLL^ATOPCU Istanbul Barosu Başkanı \üce\ Sayman. genç avukatlan da yönetime alarak baroda yeni birdönem başlatacaklannı söyledi. Çağdaş A\ ııkatlar Grubu'nun. çok farklı düşünceleri sa\unan a\ukatlan biraraya getirdiğinı belirten Sayman. baroda en kisa sürede başlatacaklan çalışmalann. ülkenin sorunlannın çözümünün de önünü açacağını belirttı. İstanbul Barosu Genel Kurulu'nda Çağdaş Avukatlar Grubu ada\ı olan \e başkanlıga seçilen Yücel Savman. önseçim sürecınden başlavarak hazırladıklan program çerçe\e>inde tartışmalar başlattıklannı \urguladı. Kavramlan, içini doldurarak sunduklarını ifadeeden Başkan Yücel Sa\man. laıklik ya da Atarürk ilkelerinden bahsetmedikleri yolundaki eleştirilere de açıklık getirdi. Laiklik sözcüğünü kullanmadıkîarını, ancak laik hukukun temeli olan yargılama sürecine aktifmüdahale edeceklerini söylediklerini anlatan Savman. •'Atarürk ilkeleri • Baro seçimlerinde siyaseti Çağrı Grubu'nun yaptığını söyleyen yeni Baro Başkanı Yücel Sayman. "Adalet Bakanı onların görüşlerini savunan bir kişi olduğu için icraatlarına tepki gösteremiyor, kadrolaşmaiara ses çıkarmıyorlar. Burada yargının bağımsızlığı önemli. Biz yargının, \ ürütmenin denetimi altına girmesini eleştiriyoruz. Bununla da sonuna kadar mücadele edeceöiz'" diyor. sözcüğünü kullannıadık. ama gençliğin enerjisinden \oksun bir baro düşünüleme>eceğini belirttik. Meslekteki rönesansın enerjisi vie temeli için gençlere yönelik projeler hazırladık" dedi. Sürtüşme. ka\ga ya da kliklere izin vermeyeceklerini. baronun bu ta\rının Türkiye">e de örnek olacagına dikkat çeken Yücel Sayman, Türkiye"nin buna alışık olmadıgını savundu. Türkiye'de demokrasi >a da özgürlük sözcüklerınin her dile getirilişinde iktidarların bunun karşısında uç örneklergösterdiğini belirten Savman. şö\ le devam etti: "Çünkü demokratik yollan actığını/da. ikridar sarsılır. Çünkü o zaman kişiier değil, halkın mücadelesi önemli hale gelir. Bi/ bunu göstereceğiz. Baro başkanının kim olduğunun önenıi yok. Çünkü baro başkanı bazı >olları açmakla \ ükümlü olan kişidir." Saşman. genç avukatlann baronun karar süreçlerinde yer alacağını. bölgesel toplantılar düzenlejeceklerini belırtti. \iicel Sayman. ilk projelerinin genç a\ ukatların mesleği öğrenebılecekleri bürolaraçmak olduğunu belırtti. Çağrı Grubu'nun seçim çahşmaları sirasında baroya vönelttikleri eleştirelere de tepki gösteren Yücel Sayman. şöyle konuştu: "Baro yönetiminin siyaset yaptığını öne sürdüler. Baro siyaset yapnıadı. Siyasetten insan hakları konusunun üzerine gkiip. çökertilmek istenen yargının sa\unulnıasını anlıyoıiarsa İstanbul Barosu onların göriişlerinin tersine bunu yapamadı. Bence siyaseti Çağn Grubu yapıyor. Çünkü Adalet Bakanı onların göriişlerini sa\ unan bir kişi olduğu için icraatlanna tepki gösteremiyor, kadrolaşmaiara ses çıkarmıyorlar. Burada yargının bağımsızlığı önemli. Biz yargının. y ürütmenin denetimi altına girmesini eleştiriyoruz. Bununla da sonuna kadar mücadele edeceğiz." Ortaklarm anket kavgası ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-RP'nin, 3 kasımda yapılacak yerei ara seçimler ileolaM bir genel seçimedö- nük olarak yaptırdıgı kamu- oyu yoklamasında. DYP'nın en düşük oy aranıyla geriler- de görünmesi. iktidarın kü- çük ortağının tepkisine yol açtı. DYP Genel Başkan Yar- dımcısı Hasan F.kinci. RP'ninanketini "ısmarlama \e hayali" olarak değerlen- direrek. "DY P'nin erimesi sözü. siyaseti bilmeyenler ta- rafından çıkanlan bir olay- dır" dedi. Seçimde, anketle- rin 2 katı o\ alacaklarını öne süren ekinci. ANAP Genel Başkanı Mesut V'ılmaz'ı da "12 Eylül'ünürünü" diye nı- teledi. Ekinci. dün düzenlediği basın toplantısında. gün- demdeki siyası konuları de- ğerlendırdi. Geçen hafta ya- pılan hükümet hakkındaki gensoru görüşmelerınde. muhalefetin güçsüzlüğünün ortaya çıktığını söyleyen Ekinci. "\NAP'ın bir alım- lık barutu \ardı. sol partiler- le onu atmış oldu. Artık mu- haklet hükümete ömür biçe- mez" dedi. Bundan sonraki haftanın en önemli gündem maddeMnın 3 kasım ara ye- rel seçimlerı olduğunu belir- ten Ekinci. RP'nin anketın- de DYP'nın son sıralarda y- er almasına tepki gösterdı. Her seçim öncesı "ısmarla- ma, hayali" anketleryapıldı- ğını kaydeden Ekinci. "Bu- gün yine bu ankcüere daya- nılarak. D\'P'nin RP'nin ya- nında eridiği söyleniyor. DYP Türkdemokrasinin.cumhu- riyetin omurgasıdır. Erime sözü, siy aseti bilmeyenler ta- rafından çıkanlan bir olay- dır"dedi. Yerel ara seçimlerde an- ketlerin 2 katı o> alacakları- nı \ e tüm partilerin kazandı- ğı belediye başkanhğı kadar. DYP'nin belediye başkanlı- ğı alacağını öne süren Ekin- ci. "3 kasımda saç kesilecek. herkesin keli görünecek" dı- ye konuştu. Medyanın. par- tileri konusunda gerçeği yansıtmadığını da savunan Ekinci, DYP'nin halka da- yandığını. parti tabanının so- kakta dolaşıp "Ben DYP'li- yim" demedığini ve kararını sandıkta verdigini sovledı. Çağdaş Hukukçular Eterneği İstanbul Şubesi yöneticileri DGM uygulamalannı protcsto ÇHD avukatlanna beraatİstanbul Haber Servisi - İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'ndekı uygulamaları kınayan basın açıklamaları nedeniyle haklarında dava açılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHDİ İstanbul Şubesi yöneticileri ilk oturumda beraat ettiler. Mahkeme heyeti avukatlann basın açıklamasında suç un>uru bulunmadığını bildirdi. ÇHD İstanbul Şubesi yöneticılerı. 14 Şubat 1996 tarihinde De\ let Güvenlik Mahkemesi'ndeki uygulamaları protesto etmek amacıyla bir basın açıklaması vapmıştılar. Bu basın açıklaması üzerine av ukatlar hakkında TCK'nın 159. maddesi uyarınca "Adliyenin manevi şahsiyetini neşren tahrik ve tezkif etmek" siıçlamasıv la 6 y ıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılmıştı. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın dünkü ilk oturumuna sanık avukatlar Ehan Türker Karagüile. AJi Aytaç. Mustafa Üçdere. Ahmet Düzgün Yüksel. Sabri Kuşkonmaz v e Several Demir katılırken Levent Tüzel rahatsiz olması nedeniyle katılmadı. Avukatlar. açıklanıanın bireleştıri olduğunu dile getirerek. "Burada suç kastı yoktur. Bu düşünce açıklamamı/ Türkiye'de hukukun yeıieşmesi amacıyla yapılmıştır" dediler. Mahkeme heyeti de "Söz konusu basın açıklamasında müsbet ve başka bir suç unsurıı görülmediği" gerekçesıyle avukatlann beraatine karar verdi. SIFIRNOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr Sizlere güzel şeylerden söz etmek istiyorum. Can Dün- dar'ın pazar gecesi Show TV'deyayımlanan "40Dakika" isimli programı. meslek duyar- lığının ve işini bilen bir genç us- tanın gösterisiydi. Cezaevleri ve ölüm oruçlarını konu alan programda gördüklerimiz, bil- diğimiz şeylerdi. Can Dündar, çok yakın tanı- ğı olduğumuz cezaevleri ger- çeğini, şu sırada sinemalarda gösterilen "O da Bir Ana" fil- miyle parallellikler kurarak öy- lesine etkileyici sundu ki irlan- da'da ingiliz yönetimine karşı ölüm oruçlarına başvuran IRA militanlarının yaşadıklarıyla, Türkiye'de yaşananlar arasın- da ne kadar büyük benzerlik- ler olduğu ortaya çıktı. Metin güzel yazılmış, ger- çekler inandırıcı bir sinema di- liyle aktarılmış. Can Dündar'ı, Erbil Tuşalp'ı. bu programa emeği geçen herkesi kutluyor, başanlannın devamını diliyo- rum. • • • Beni son günlerde en çok pazar günü Brüksel'dedüzen- lenen büyük kitle gösterisi et- kiledi. Belçika'daçocukları ka- çıran. pazarlayan, tecavüz e- den ve öldüren sapıklar çetesi Belçika'nın Adalete İsyanı. konusunda Belçika adaletinin işi ağırdan alması, halkın çile- den çıkmasına neden oldu. Sapık çetesini soruşturan sor- gu yargıcının, öldürülen çocuk- ların ailesiyle birtabak spaget- ti yemesi nedeniyle görevden alınması yüz binleri ayağa kal- dırdı. Belçika tarihinin en bü- yük kitle gösterisinde halk ada- lete olan isyanını dile getirdi. Görevden alınan sorgu yargıcı, konunun üzerine duyarlıkla yü- rüyen bir hâkimdi. Soruşturma sırasında bazı siyasilerin de bu olaylara karıştığına ilişkin ha- berler basında yer almaya baş- lamıştı. Aslında sorgu yargıcının gö- revden alınması, bir yığın sav- saklamanın son halkasıydı. Savcılığın zamanında hareke- te geçmemesi, yeni ölümlere neden olmuştu. Sonunda Bel- çikalı patladı ve dünyaya bir duyarlık dersi verdi. Bizde adalete boyun eğme- yi öğütleyen "Adaletin kestiği parmak acımaz" sözüyle ta- mamen zrt bir eylem sergilen- di. Eğer adalet kurumları gö- revlerini yerine getirmiyorsa, siyasetçiler adalete yön ver- meye kalkıyorlarsa. demokra- tik bilinci gelişmiş halk buna boyun eğemezdi. Belçikalı bu- nu kanıtladı. Adalet kurumları doğru çalışmazsa, ondan da kitleler hesap sorabilirlerdi. Gösteri bir anlamda hedefi- ne ulaştı. Göstericilerle uzun bir görüşme yapan Belçika Başbakanı Jean-Luc Deha- ene. şaşkınlık içinde, "Kamu- oyundan gelen mesajı aldık" demek zorunda kaldı. Başba- kan, sapıklar çetesiyle ilgili so- ruşturmanın sonuna kadar yü- rütüleceğini. siyasi değil adli müdahalelere izin verileceğini, yapılanlarla ilgili soruşturma açılacağını belirtti. • • • Belçika'daki muhteşem kit- le gösterisini izlerken kendi ya- şadıklarımızı düşündüm. Gü- neydoğu'da öldürülen Rıdyan Özden in eşi Tomris Öz- den'in, kocasının ölümüne iliş- kin kaygılarını anımsadım. Tomris Özden, devlet içindeki şiddet yanlılarının istediği gibi davranmadığı için başına gel- medik kalmadı. En önemlisi çok doğal bir yasal talebini de kabul ettiremedi. Kocasının ölümüne ilişkin yenıden otop- sı istedi. bu isteğine yanıt bile verilmedi. Türkiye'de olan biten adalet- sizlikleri, haksızlan düşündük- çe. acaba Brüksel'deki gibi kaç tane gösteri yapmak gere- kir. Örneğin Manisa'da yaşı 18'e değmemiş çocuklar sor- gu sırasında en aşağılık uygu- lamalara uğradıktan sonra ay- lardırtutuklular. Devlet Güven- lik Mahkemesi onları aylardır ailelerinden, okullarından ayrı tutuyor. Say say bitmez. Ragıp Du- ran'm aldığı ceza, Alper Gör- müş'ü cezaevıne yollayan an- layış... Hepsi acaba adalet ku- rumunu sorgulamay/ gerektir- miyor mu? Ankara Askeri Ce- zaevi'nde tutuklu izmir Savaş Karşıtları Derneği Başkanı Mu- rat Ülke'nin başına gelenlerı duydunuz mu? Askerliği vic- danı nedenlerle reddeden Ül- ke. doğal olarak asker tutuklu- lara giydirilen elbiseyi giymeyi de reddediyor. Çünkü o hıç asker olmadığı halde zorla. askeri tutuklu elbı- sesi giydirilmek isteniliyor. O bir sivil, neden giysin ki? Bu- nun üzerine hücre cezasına çarptırılıyor ve ardından açlık grevine başlıyor. Bu da Türki- ye'deki adalet örneklerinden. Belçikalılar kendi adalet sis- temlerini ve uygulamalannı eleştiriyorlar, biz hâlâ "Şeriat'ın kestiği parmak acımaz'' deme- ye devam mı edeceğiz? Yeri geldiği zaman Türk milletinin "onuru"nu Batı karşısında dil- lerinden düşürmeyenler acaba Belçika'daki duyarlığı görünce nasıl bir duyguya kapıldılar? • • • Türklerin ulusal onuru, an- cak haksızlıklara, adaletsızlik- lere. baskıya. zulme karşı çık- tıkları zaman kurtulur. Savaş Karşıtları Derneği Başkanı'na zorla askeri elbise giydiren bir adalet sistemi sürdükçe, yaza- rını çizerini cezaevine yollayan bir yargılama anlayışı hâkim ol- dukça ve bu ülkenin yurttaşla- rı bu uygulamaları eleştirme- dikçe ve protesto etmedikçe. biz Belçikalının gerisinde kal- maya devam edeceğiz. Uygar- lık, yalnızca teknolojiden ibaret değil. Asıl uygarlık. haksızlığa karşı tepki gösterebilme gele- neği yaratmak ve hak arama konusunda duyarlı olmak. Bizde bu geleneklerden ne kadar var dersiniz? G L O B A L POLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLIT Gelir Dağılımı ye Ekonomik Büyüme 11 Ekim'de bozuk gelir dağılımımn ölüm oranını arttırdığını gösteren bazı araştırmaların sonuçları- na değinmiştim. Dünya Bankası kaynaklı iki yeni araştırma bozuk gelir dağılımımn ekonomik büyü- meyi de olumsuz etkilediğini tespit etti. Liberal ekonomik dogmaya göre, ekonomik bü- yümeyi sağlamak ve bozuk gelir dağılımını düzelt- mek için yapılacak her türlü siyasi müdahale (dev- letin ekonomiye müdahalesi) ekonomik istikrarı bo- zarak ters sonuç yaratır. Devletin görevi, piyasa ekonomisinin serbestçe işlemesini sağlamak olmalıdır: Devlet, ülkeyi koru- manın ve düzeni sağlamanın yanı sıra. sendikal ha- reketin gücünü kırmalı, kamu harcamaları yolu ile işsizlerin yoksulların gelirini yükselten "refah cfew /ef/"nden kurtulmalı ve sermayenin serbestçe do- laşmasını sağlamalıdır. Böylece emek ve sermaye arasındaki ticari alış- verişte sendikalar pazarlığa müdahale etmeyecek, refah devleti ücretlerı "yapay" olarak yükseltmeye- cek, sosyal harcamalar kesildikçe sermaye üzerin- deki vergileri azaltmak mümkün olacak, sermaye ise, istediği yerde istediği gibi alıp satıp, üretim ve yatırım yapacak ve biriktırecektir. Inanca göre ser- maye bırıktirdikçe. biriken servet toplumun alt ke- simlerine doğru sızacak ve "böylece yükselen dal- ga tüm kayıkları kaldıracaktır." Kapitalizmin, henüz ekonomi ile politika arasın- daki bağlantı doğru dürüst kavranamadığı, piyasa- nın sihırli elinin ekonomiyi mutlaka dengeye getire- ceğine inanıldığı ilk dönemlerinde ortaya atılmış ve hiçbirtarıhsel. ampirik kanıtadayanmayan bu "/de- olojik" görüş, 20. yüzyılın ilk yarısında ortalığı ka- sıp kavuran ekonomik siyasi kriz sırasında gözden düştü. • • • Hükümetler ve kamuoyu, krizleri engellemek için ekonomiye müdahale etmek. planlamak gerektiği sonucuna ulaştılar. Ancak, 1970'lerde ekonomik kriz sırasında bu ekonomik lıberalizm taraftar bul- maya başladı. 1980'lerde egemen oldu. Giderek, geçmişte ekonominın, emekçi halkın, toplumun ço- ğunluğunun çıkan doğrultusunda planlanması ge- rektiğini savunan sosyal demokratiklerin bile, bu görüşleri terk etmeleri sonunda, ekonomik libera- lizm adeta "Allah 'ın kelamı" olan bir dogma haline geldi. Ancak. neoliberal politikaların, uygulandığı yıllar- da ekonomik büyüme geri gelmedi. Parasal, mali krizler ve borsa krizleri birbirini izledi. 1950-1970 arasında gelişmiş ülkelerde ortalama yüzde yüzde 5 olan büyüme hızı, 1970'lerde ve 80'lerde, sırasıy- la, ortalama yüzde 4.3'e ve yüzde 3.3'e gerileme- ye devam etti. OECD tahmınlerine göre ekonomik büyüme, 1990'larda ortalama yüzde 2 civarında kalacak. Yani, ekonomik kriz derinleşmeye devam ediyor! Bu arada 1980-1996 arası dönemde işsizlik sü- rekli arttı, uluslararası rekabet küçük işletmeleri ve tarımsal yapJİarıdağıtmaya, gelir dağılımını bozma- ya devam etti. Bu koşullarda ister istemez ekonomik yavaşlama ve gelir dağılımımn bozulması arasındaki paralellik giderek ilgi çekmeye ve araştırma konusu olmaya başladı. Bu sene haziran ve eylül aylarında yayım- lanan ikı araştırma(') ekonomik büyümenin, gelir dağılımını her zaman düzeltmediğini buna karşılık, bozuk gelir dağılımından ekonomik büyümenin olumsuz etkilendiğini ortaya koydu. Dünya Bankası ekonomistlerinin 10 sene boyun- ca düzenlı olarak ekonomisi büyüyen 88 ülkede yaptığı inceleme, 44 ülkede gelir dağılımımn iyileş- tiğini, ancak, 43 ülkede de bozulduğunu gösterdi. Dünya Bankası araştırması, toprak mülkiyetinin eşitsiz dağıldığı ülkelerde ekonomik büyümenin dü- şük ve Gini oranı ile ölçülen gelir dağılımı ile eko- nomik büyüme arasında güçlü bir ters ilişki oldu- ğunu ortaya koydu. • • • Değindiğim diğer araştırmada gelir dağılımı bo- zuldukça, ortadirek çöktükçe ekonomik büyüme- nin gerilediğıni gösteriyor. "Gelir dağılımı nasıl bozulur" sorusuna bakınca da, karşımıza yukarıda değindiğim gibi işsizliğin (özellikle sendikalann hakları kısıldıkça), yoksullu- ğun artması, ara tabakaların ve tarımsal sınıfların çökmesi çıkıyor. Geçenlerde açıklanan DİE rakamlannın da Tür- kiye özelinde gösterdiği gibi, emekçilerin "pasta- dan" aldığı pay azalırken, kâr ve rant sahiplerinin payı sürekli büyüyor. Daha önce aktardığım bir çok araştırma, dünyada üst yüzde 20'lik dilimin gelirin sürekli arttığını gösteriyor. Bu denklem, kaçınılmaz olarak, devlet politikala- rının, gelir dağılımını düzeltmek için kat ve rant sa- hiplerinden emekçilere ve yoksullaşan kesimlere, bunlara iş olanakları açacak. yaşam standartlarını yükseltecek transferler yapması yönünde biçim- lenmesini gerektiriyor. Ancak, "milliberaberiikruhunu", "ulusalgururu" savunmayı kimseye bırakmayan rant ve kârzengin- lerinin, sıra "ulusal çıkar" ve ekonomik büyüme için biraz fedakârlık yapmaya gelince. önce "serbest pi- yasa, ekonomik yasalar vb..." demeye ve bu vaz- geçirici olmazsa. aba altından cop, üniforma ve tank göstermeye başladıkları da bir başka gerçek. Ama bu kesimler ekonomik yaşam üzerinde söz sa- hibi olmaya devam ettikçe, gelir dağılımımn düze- leceği ve ekonomik büyümenin geri geleceği de yok. (*) "Growth Incime Distribution and Democracy. What Data Say". Journal of Economic Grovvth, Ha- ziran 1996. "Measuring Income lnequlaity: A New, Database", VVbrfd Bank Economic Review, Eylül 1996. İSIANB112. ASLİYT HimTC HÂKİMLİĞrNDEN Do^vaNo: 19% 457 Hâkım^ Erol Türel 16586 Kâtip: Dılek Artnşık Dava- cı: İlhan Creten \'ekilı: Av. C'züm Ateş. SıraselvilerCad. No: 74 daıre: 1 Taksım-İstanbul Dava: Gaıplık Dava ta- rihı: 23.9.1996 Davacı İlhan Üreten vekılı Av. Üzüm Ateş tarafından ıkame olunan gaıplık davasında: İstanbul-Be- şıktaş-Abbasağa Mah. cılt no: 001 15, sayfa no: 7 3, sıra no: 886'da nüfusa kayıtlı davacının kardeşı Orhan C're- ten'ın gaıp olduğu ıddia edıldiğınden 1 y ıllık süre içinde kendisinı tanıvan. havatvemematı hakkında bılgisi olan- larla ılgılılenn mahkememizın 1996 457 savılı dosyası üzerınden mahkememıze müracatları sereei. duruşmanın 26 12 1996 saat 10.00'a bırakıldığı hususu Medeni Ka- nun'un 32. maddesıne aöre duyurulur. Basın: 112179
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle