Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 EKİM 1996 ÇARŞAMB
14 KULTUR
TlYAP, Kültür Bakanı İsmail Kahraman'ı göreve çağırarak sorunlanyla ilgilenmesini istedi
'Bakan, bizi dinlemek zorunda!
9
• Özel Tiyatro Vapımeıları Derneği. Kültür Bakanı
İsmaiJ Kahraman'ı göreve çağırdı. TİYAP. Bakan
Kahraman ile bır türlü görüşemediklerini
vurgulayarak. tiyatro sezonunun üç hafta önce
başladığını ve ivedilikle çözümlenmesi gereken
sorunlar olduğunu belirtti. Bu arada Kültür
Bakanlığı bütçede en düşük artışı özel tiyatrolara
vererek. ödenek miktannı yüzde 3 oranında
yükseltıp 63 milyar liradan 65 milyar liraya çıkardı.
Kültür Senisi- Özel Ti- narak. tıvatro sezonunun üç
yatro Yapımeıları Derneği.
Kültür Bakanı İsmail Kah-
raman'ı göreve çağırdı
TİYAP. 52 imzanınyeral-
dığı yazılı açıklamada, Ba-
kan Kahraman ile birtürlü
«önişemedıklennı vurgula-
hafta önce başladığını ve
ivedilikle çözümlenmesi ge-
reken sorunlar olduğu beiır-
tılerek "Adı kültür olan bir
bakanlığa bağlı olan kurum-
lar olduğumuz için o bakan-
lığa. o makama baş.vuruyo-
ruz. Sayın Kahraman o ma-
kanıda oturduğu için >ani
kendisi T.C.'nin Kültür Ba-
kanı olduğu süreee bi/im
muhabatamız olmak > e biz-
leri dinlemek konumunda-
dır. Bu TİYAP'a üve özel ti-
yatrolar bu istemimi/i bir
kez de hasılı \e sözlü >a\ın
kuruluşlan önünde bir kere
daha yineliyoruz. Sayın Ba-
kan. bu son isteğimi/dir \e si-
zi lütfen göreve, bizleri din-
lemeye davet ediyoruz" de-
nildı.
TİVAP. iki ayı aşkın bir
süre önce Kültür Baka-
nı'ndan önce sözlü. ardın-
dan özel kaleminin isteöi
doğrultusunda yazılı olarak
bir görüşme isteminde bu-
lunduklarını. bu isteğı tele-
fonlarla da anımsattıklarını
ancak "Baş* urumuzun Ba-
kan Bey'in masasında dur-
duğu. o bir şey söy lemediği
sürece. herhangi bir hafırlat-
manın >apılamayacağı" >;ı
da "Durumunuz acilse, bir
müşa\irlegörüşün"yanıtınj
aldıklarım belirtti.
Demokratik yollarla kurul-
mu^. ülkesuıde kültür üreten.
ülke kültürüne katkıda bulu-
nan tüm özel tn atrolan tenı-
sıl eden bır dernek oldukları-
na değınen TİVAP. i\edilıkle
çözüınleııme.Nİ uereken .so-
runlar halledilmediği için bir-
çok tivatronun provalara bıle
başlaşamadığına dikkat çek-
tı
TlVAP'ın Kültür Baka-
nı'nı göreve çağrısının altın-
da bulunan isımler şöyle:
Yıidız Kerıter. Şükran
Güngör. Gazanfer Özcan.
GönülL'lkü. Enver Aysever
GencoErkal. Ali PoyrazoS-
lu. Tevfîk Gelenbe. Hadi
Çanıan. Salih Kalyon. Fer-
han Şensoy, Le\ent Kırca.
Oya Başar. Haldun Dor-
men. Nejat L'ygur, Rutkay
Aziz. Üınit Denizer. Zafer
Diper. Ali Atik. Turgut De-
nizer. Çetin Akcan. Abdul-
lah Şahin. Tuncay Özinel,
Reha Bilgen. İdıl Vazgan.
Burhan Akçin. Sencer Sağ-
dıç. Rıza Ozbilgiç. Çetin
Etili. Çan Tiyatrosu. Emer
Demirkan. Dilek Türker.
Ahmet Levendoğlu, Anka-
ra Tiyatrosu. Birol Engeler.
Vasemin Yalçın, Ercan Yaz-
gan. Bülent Kayabaş. Ke-
rem Kurtoğlu. INedim Sa-
ban. Selma Köksal.Gülsüm
Sovdan. Naz Erayda. Salim
Dörtcan. Ragıp Yavuz. Ha-
lit Ergör. Meltem Cumbul,
İlhan Arkan. Derya Yücel.
Özdemir Çiftçioğlu. ve
Murat İ^can.
Konuy la ilgili olarak gö-
2\ıIönce'Turandot"
operasıy la büy iik başan
sağlayan İstanbul De\let
Opera ve Balesi bu kez
'Salome' operasıyla
Danimarka basınının
ö\güsünü topladı. ^eni
bir prodükshon için
davet alan Yekta Kara
\ önetimindekl
İDOB'un, muhteşem bir
performans sergilediği
vurgulandı. 'Oyunculuk
ve şarkı söylemedeki"
gücüy le, Zehra ^ ıldız'ın
mükemmefyorumunun
altı çi/ildi.
Tolitik bir dinamit: Türk Operası'
Danimarka'da İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin sahnelediği' Salome'ye övgü yağdı
Kültür Senisi - İstanbul De\ let
Opera \e Balesi'nın 30 e>lül - 5
ekim tarıhlerı arasında Danimar-
ka Alborgda sahnelediğı Salome.
sevircıden ve basından büyük ılgi
gördü. 2 yıl önce 'Turandot' ope-
rasıy la Danimarka da büyük baş,a-
rı sağlayan ve yeniden davet alan
İstanbul Devlet Opera \e Balesi.
bu turnesini Dışişleri Bakanlı-
ğı'nm katkılarıyla gerçckleştirdi
Geçen sezon Istanbul'da ilk kez
oynanan \e büyük ilgi toplayan.
Richard Strauss'un ünlii operası
Salomev ı dünyaca ünlü rejısörGi-
an-Carlodel Monacosahneve kov-
du. Orkestrayı Ale.vander Sander
veOrhanŞalberindönüsümlü ola-
rak ıdare ettıklerı Salome'nın Da-
nimarka lenisillerinde orkesiravı
Orhan Sallıel yönetti. Dekor ve
kostümlerını yine opera dünşası-
nın önde gelen isimlennden .Mic-
hael Scott'ın vapıığı Salome'nın
ba^rolünü oynayan soprano Zehra
\'ıldız, Danimarka basınının övgii-
siinü topladı.
Danimarka"dd 1.2 \e 4 ekim (a-
rihlerinde toplam 3 temsille seyır-
ci karijisına çıkan Salome için Da-
nimarka basınında çıkan haberler.
yapıtın başarıyla temsil edildiğı
yönündeydi. Jvllands-Posten ga-
• zetesinde çıkan 'Başanlı Türk Sa-
lomesı"ba$lıöı>la >er alan John
Christiansen ımzalı haberde.
"Yekta Kara'nın başanlı yöneti-
mindeki İstanbul De\let Opera ve
BaJesi. Danimarka'da düzenlenen
pek çok festi\aJde i/leıiH\e alışhğı-
mız standartlarda bir performans
sergüedi" denılerek İDOB Müdü-
rü Vekta Kara'nın başarısına değı-
nildi. Başta rejısör Gian CaHödel
Monaco olmak üzere soprano Zeh-
ra Yıldız. "Hedores' rolündeki
Günter Neumann. tenorCemalet-
tin Kurugüllü \e orkestra şefi Or-
han Şallıel'in yüksek pertbrmans-
larından ösgüyle söz edildi
Aalborg Stiftstidencegazetesın-
de yeralan PederKaj Pedersen im-
zalı haberde ıse İstanbul Devlet
Opera \e Balesi'nın, yapıtı 'muh-
teşem' bır performansla sergiledi-
ği belırtıldi ve özellikle. "oyuncu-
luk ve şarkı söy lemedeki gücüy le"
Zehra Yıldız'ın 'mükemmel' yo-
runuınun altı çızıldı.
' -Politik bir dinamit: Türk Ope-
rası' başlığıyla yayımlanan Lotte
Bichel imzaİı haberde ıse "İslami
görüşlere bağlı bir hükümetin baş-
ta olduğu Türkiye'den bir opera.
Danimarka'da ikinci temsilini M'ri-
yor" görüşüne yer venldı. Haber-
de. İstanbul Devlet Opera ve Ba-
lesi'nin turne hazırlıklarını ta-
mamlamis; olmasına ragmen hü-
kümet tarafından engellemegirisi-
miyle karşı karşıya kaldığı belirtil-
di ve tıırnenin iist diizevde dıplo-
matik gırişımler sayesinde gerçek-
(eştirildiği vurgulandı.
Haberde. "Salomeden sonra.
*Aida\ 'Carmen' veya "Othello"
adlı vapıtlardan bırınin Danimar-
ka'da sahnelenmesı yönünde İstan-
bul Devlet Opera ve Balesi ile
görü^meîere baslaııdıöı bildirildi.
TEKSOY A KÜLTÜR ŞÖVALYELİĞİ
'Çeviri, yeniden
yaratma sürecidir'
GLL ERÇETİN
Rekin Teksoy'a. Goldoni.
S\e>o. Malaparte. Calvino.
Buzzati. Pa\ese. Pasolini Fel-
linu Malerba. Fallici ve son
olarak da Boccacıo gibı İtal-
yan edebiyatjmn başlıcaya-
zarlarının vapıtlarını Türk-
çe> e kazanciımıası nedeniv -
le öncekı akşam İtalavan
Konsolosluğu'nda Kültür
Şövalveliği ödülü venldi.
Bocacciodan vaptığı De-
eameron çe\ irisi. geçen cu-
ına günü Dilek Türker'in.
Burhan Şeşen'in nıüzığı eş-
lığinde kıtaptan öv kü örnek-
leri sunmasıy la İtalyan Kül-
tür Merke-
zi'nde tanıtı-
lan Rekın
Teksoy daha
önce de Gol-
donrnın"İki
E fe n d i n i n
Lşağı" adlı
yapıtını çe-
vırdiğindede
Avni Dıllıgil
Ödülü'nüka-
z a n m ı ş 11.
"İnsan ödül
kazanmak
Rekin Tekso\ıçın çe\ ırı
y a p m ı y o r
artıa bu tür ödüller insanı el-
bette çok mutlu ediyor" di-
ven Teksoy'un çeviri vap-
maktaki amacı kendtsini
mutlu etmek ve sevdiğı me-
tinlerı çevresivle paylaş-
mak.
Çeviride. noter çevirısi-
nin ötesinde bir şevler >a-
kalamak istev en Rekın Tek-
soy'un çev ın sürecı. "\azar
Türkçe bilseydi nasıl >azar-
dı. nasıl ifade ederdi" soru-
suvla başlıyor.
Rekin Teksov "u. Boccac-
cio'nun 14. yüzyılda yazdı-
ğı Decameron adlı vapıtı çe-
virmeye vönelten birincil
neden yapıtta anlatılan olav -
lann vüz> ıllar sonra da olsa
hiçbır değısikliğe ıığrama-
mışolması. "Sadecegivdik-
lerimiz. yediklerimiz. içtik-
lerimiz değişmiş. İnsan iliş-
kileri, \aprlan haksıziıklar.
>aşanan çirkinlikler avnı"
diyen Teksov. genç kuşağın
klasıklerle bağlantısının
koptuğunuancak 19%Tür-
kıvesi ile 14. yüzyıi Avru-
pası arasındaki benzerlığin
görülmesi açısından "Deca-
meron"un mutlaka okun-
ması gerektiğıni sövlüvor.
Çev ırı sürecinin biraktar-
ma değil de venıden \arat-
ma olduğunu. zaman zaman
çevırnıenlerın yazarlardan
dahakolav anlaşıhrmetinler
çıkarabileceğını savunuyor
Teksov.
Bu vaklaşımını "Deca-
meron" çev irisine de vansı-
tan çevırmen. Italva'da her-
kes Latince yazarken ilk kez
Italyanca vazan \e İtalvan-
cava venı an-
lamlar yükle-
yen Bocca-
cıo'yu çevirir-
ken "Decame-
ron"un ılkİtal-
yancametınol-
masından kav-
naklanan ak-
saklıklan ve
anlaşılmazlığı
ortadan kaldır-
mava çalışmis.
Bunun için de
İtalya'da hazır-
lanan özel
"Boccacio Söz-
lüğü'nden ve Decame-
ron'un İngilizceveFrasızca
çevirılerinden vararlanmış.
Boccacio'nun herhangi bir
biçem kavgısı olmadığını
belirtirken de İtalyancaya ve
Bocaccio'ya kesinlikle iha-
net etmedığinı ve iki vılda
çevirdiğı metinde asıl
önemli olan anlamı anla^ılır
bir şekilde aktardığını sö\-
lüjor.
Çeviri yaparken en az
metinlerın yazarları kadar
emek harcadığını belırten
Teksov. önümüzdekı gün-
lerde Dante'nin "İlahi Ko-
medya"sını çev irmev i plan-
lıvor.
Rekın Teksov 'un bu çev i-
rideki amacı ise Dante'nın
bugüne kadar vapılan "tef-
sir" çev ırılerının ötesmege-
çerek metniıı kendisi gibi
üçlüklerden oluşan şiirsel
bır "İlahi Komedya" kazan-
dırmak Türkçeve
rüş almak istediğimiz tiyat-
rolann bağlı olduğu Kültür
Bakanlığı Müsteşar Yardım-
cısı AJaattin Korkmaz. yal-
nızca Devlet Tivatrolan ile
ilgilendiğini söyiedi. Görüş-
memizi önerdiği öteki müs-
tes,ar yardımcısı Mustafa
Akalın ise opera ve baleyle
ilgilendiğini belirtti. Böyle-
likle Kültür Bakanlığı'nda
özel tiyatrolarla ilgilenen
vetkili makam bulamadık.
Özel tiyatrolara
destekymndejsaydı^
REFAHYOL hükümeti
kültür hizmetlerindeki terci-
hini bütçe yasa tasarısında
da orta>a koydu. Küîtür Ba-
kanlığı bütçe kaleminde.
Devlet Klasik Türk Müziği
korolarınm ödeneği geçen
yılagöre3 katartınlarak343
milyar 750 miiyon liradan 1
trilyon 106 milyar liraya çı-
karılırken. bakanlığın özel
tıy atroları desteklemek
amacıvla konulan ödenek,
yüzde 100'e yaklaşan enf-
lasyona karşın. yalnızca
yüzde 3 oranında arttırılarak
63 milyar liradan 65 milyar
liraya çıkanldı.
REFAHYOL hükümeti-
nin 1997 yılı bütçe yasa ta-
sarısında. Kültür Bakanlı-
ğı'nın ödeneği 12.9 trilyon
liradan 26 trilyon liraya çı-
kanldı.
Bakanlığın bütçesinde en
yüksek artış Devlet Klasik
Türk Müziği korolarının
ödeneğinde yapıldı. Klasik
Türk Müziği korolarının
bütçe ödeneği geçen v ıla gö-
re 3 kat artırılarak 343 mil-
yar liradan I trilyon 106 mil-
yar liraya çıkarıldı.
Kültür Bakanlığı'nm büt-
çesinde C'umhurbaşkanhğı
Senfonı Orkestrasının öde-
neği ise yalnızca yüzde 35
oranında artırılarak 217 mil-
yar liradan 295 milyar lira-
>a yükseltıldı.
Bakanlığın bütçe kale-
minde halk danslan toplu-
luklarına verilecek ödenek
393 milyar liradan 578 mil-
yar liraya. Devlet Tiyatrola-
rı Genel Müdürlüğü'nün
ödeneği I trilyon 595 milyar
liradan 4 trilyon 78 miiyar
liraya yükseltildi. Devlet
Opera ve Balesi Genel Mü-
dürlüğü'nün bütçe ödeneği
de 2 trilyon 285 milyar lira-
dan 5 trilyon 240 milyar li-
raya çıkarıldı.
Tîyatroyla dolu bir yürek sııstu
76y aşında >itirdiğimiz Muazzez Kurdoğlu Türk ti> atro-
sunun en güçlü sanatçılarındandı.
Tl'RHAN GÜRKAN
Dile kolay. dopdolu taın 55 yıl Ankara'da
Devlet Tiyatrosu'nda. İstanbulda Dormeıı
Sahnesi'nde. Yeşılçam'ın varoijlarında,sanat
dünyamıza îşik saçaıı, sert v üz hatlarının ar-
dındaki yumuşak. sıtnsıcak bir vürek sustu.
Türk tiyatrosunun en güçlü sanatçılarından
birı olan Muazzez Kurdoğlu artık yok.
Amansız bır hastalık bu kıdemlı. büyük. ye-
tenekli sanat emekçisini 76 y aşında aramız-
danavınpsonsuzataşıdı. Kurdoğlu. 1941'de
Devlet Konservatuan Tı-
vatro Bölümü'nü bitıre-
rek sahneye çıkışından
tam 10 yıl sonra sinema-
daki ilk sınavını da
1951de yönetmenlığıni
TalatArtemez,Sami Aya-
noğlu. Cahide Sonku üç-
lüsününyaptığı A'atanve
Namık KemaJ" filmiyle
verdi. Karakteroyuncusu
olarak yerıni belirlediği
bu ilk filmindetiyatroda-
ki ilk vıllannda o)duâu
gibı Lutas soyadını kul-
landı. Tıyatro çalışmala-
rının Ankara'da yoğun-
laşması vüzünden İstan-
bul un uzağında kalan 10 ™"~^~«^"~^^~
yılı aşkın süre film çev iremeyen sanatçı. ön-
ce müzik öğretmeni olan ağabeyi Selahattin
^'ücesoy'un soyadını kullandı. Ardından ev-
lenip avrıldığı. eski devlet tiyatrosu sanatçı-
larından Ertuğrulİlgin'in sovadıyia sahneve
çıktı. Daha sonra kendinden yaşça küçük bir
başka tiyatrocuyla. HalukKurdoğlu'ylaev-
lenip aynldı ve Zeynep admda bir kızı oldu.
Ölünceve dek onun soyadını taşidı.
Muazzez Kurdoğlu. uzunca bir aradan son-
ra Süreyya Duru'nun "Döner Ayna' tilmivle
1964'te sınemava dönüş yaptı. Lütfi. Ö.
Akad'ın 1972'dekı 'Irmak'' filminde Zelha
Kadın'la unutulmaz bır ana portresı çizdı.
I9^0'lı yıllarda Metin Erksan'ın 'Süre»a'.
\edat TürkaJi'nin 'Kopuk'. Atıf V ılmaz'ın
• Bereketli sahne
çalışmalarını, verimsiz
sinema yaşantısıyla
dengeieyemeyen Kurdoğlu.
yerli-yabancı sayısız
oyunla daha çok bir tiyatro
sanatçısı olarak ün yaptı.
Alaylı değil. çekirdekten
yetişme katıksız bir tiyatro
tutkunu olan Kurdoğlu'nun
kesintilerle süren sinema
yaşantısı her zaman asıl
uğraşının gerisinde kaldı.
•Kambur'. ^ ücel Çakmaklı'nm 'Çile*, 'Di-
riliş", Erdoğan Tokatlı'nın 'Tek kollu Bay-
ram", •Zalim Kartal', Orhan Elmas'm 'El
Kapısı'. 1980lerde ŞerifGören'in "Kan",
Ümif Efekan'ın 'Halkalı Köle*. Muzaffer Hiç-
durmaz'ın 'Çark'. Kurdoğlu'nun sınemada-
ki deneyimini ve sanat gücünü vansıttığı dü-
zeyliyapıtlaroldu. 1970'lerde .MehmetBoz-
kuş'un 'Arzu ile Kanber". "Tahir ile Zühre*.
•Çetin İnanç'ın "Bilal-i Habeşi'. 'Tophane-
li Murat'. Muzaffer Aslan'ın 'Düşman'.Ta-
ner Oğuz'un Çano'. Aykut Düz'ün *İha-
nef, Kemal Kan'ın "Şir-
van". Hüsnü Cantürk'ün
'Tutku', MesutUçakan'ın
•Öç'. Ya\uz \'aünkılınç'ın
•Sultan'ı gibı.
Sanatçı bir aileden ge-
len Kurdoğlu. Türk müzı-
ğinin öncülerinden beste-
cı, neyzen. aynı zamanda
dönemin İstanbul İtfaiye
Komutanı giriftzen Asun
Bey'in on çocuğundan bi-
ri olarak 1920"de Bursa'da
doğdu. tlkokuldan sonra
girdiğı Devlet Konserva-
tuarfnda üç yıl keman
çaldıktan sonra tiyatro bö-
lümüne geçerek altı yıl
———^— öğrenim gördü. İlk kez ay-
nı gece Moliere'in 'Gülünç Kibarlar' ve
-
E\in İçi' oyunlanyla başladığı tiyatro yaşa-
mında. 1951'de burs kazanarak gittiği Pa-
ris'te Fransız yönetmen Jean- Louis Barra-
ult'dan tiyatro ve sinema derslerı aldı.
1964lü yıllarda "Şair Ruhu', 'Çatıdaki Çat-
lak\ 'Sevmek'gıbi 15 yapıt sahneye koyarak
yönetmenlığıni de kanıtladı. 1968 sonrası
Dormen Tiyatrosu'nda •Yaygara 70', "Derin
Mavideniz'.'AşkGibı" oyunlanyla bu kez İs-
tanbul seyircisini büyüledi. "İstanbul Masa-
lı'y la birlikte Londra'da sahneye çıktı. "Ya>-
gara 70' müzikalinde emekli hariciyeci Ça-
hit lrgafla 'Genç Gönlüm' tangosunu söy-
leyerek yaptığı dans. belleklerde silinmeyen
ızier bırakmıştı.
6
Galata Kulesi tekkeye dönüşmesin'
Kültür Senisi-Turizm Bakanlığı.
Istanbul Büyüksehir Beledıyesi
tarafından ınüze haline
dönüştürülmek istenilen Galata
Kulesı'ne sahıp çıktı.
Galata Kulesı'nı beîediyeden
istemek üzere başvuruda
bulunacak olan Turizm Bakanlığı.
kuleyı turizm amaçlı olarak
kullanmak istiyor.
Konuyla ilgili olarak
Çumhuriyet'e bilgi \eren Turizm
Bakanlığı Basın Müşavirı Mehmet
Sabri Canbevli. "Burası
belediyenin eline geçerse tekkeye
dönüşür. Bunun için Turizm
Bakanlığı Galata Kulesi'ni
kurtarmak istiyor. Bina atil
biçimde kalsın istemi>oruz.
Turizm Bakanlığı'na hizmet etsin
diye Galata Kulesi'ne talibiz" dedi.
Kulevi beîediyeden resmi
basvuruyla isteveceklerini
sövleyen Çanbev li. kulenin
bundan sonra nasıl kullanılacağı
konusunda Turizm Bakanlığı'nın
henüz net bır proje hazırlığının
olmadığını belirtti. Turizm
Bakanlığı "na geçtiği takdirde bina
üzerınde. tarihçesinden baslayarak
tüm detaylarıyla birlikte fizibilite
çalışmalanna başlanacağını
söyleyen Canbeyli. bu
çalışmaîarın maliyetinin
bakanlıkça karşılanamaması
durumunda. Kız Kulesi örneğinde
olduğu gibi. yap-işlet-devret
modeliyle tahsise çıkılabileceğini
ekledi.
Canbeyli. süreç içerisinde Galata
Kulesi'nin kullanımı
doğrultusunda turizm amaçlı
alternatıflerin çoğalacağını
belırterek bu alternatifleri
kamuovuna sunmak istediklerini
sözlerine ekledi.
İşletmesini. Anıtlar ve Müzeler
Yüksek Kurulu ile yapılan
anlaşma uyannca 1967'den bu
yana Ünal Kardeşler firmasının
yürüttüğü Galata Kulesi.
büyükşehir belediyesi tarafından
Kütüphane ve Müzeler
Müdürlüğü'ne devredilmiş ve
Büyükşehir Belediye Meclisi
tarafından müze olarak etkinlik
göstermesi vönünde karar
alınmıştı. Konuyla ilgili tahliye
davasına ise geçen günlerde
başlanıldı.
11
DEFNE GOLGESI
TURGAY FİŞEKÇİ
Tîpik Doğu Alman"
Birkaç yıldır Türkiye'de öğretmenlik yapmakta olan
bir Alman arkadaşım ülkesine dönüyordu. Vedalaşmak
için buluştuğumuzda beni. yerine gelen yeni öğretmen-
le tanıştırdı. Tanıtma sözleri arasında arkadaşının Al-
manya'nın Doğu kesiminden geldığinı özellikle vurgu-
ladı. "Hangi kentten gelıyorsunuz?" dıye sordum.
"Rostock" dedı. Kuzey Denizi'ne bakan bir lıman ken-
ti olduğunu biliyordum. Yenı bir şeyleröğrenirmiyim di-
ye. "Nasıl bır kenttir?" dıye sordum. Yanıt benim için
şaşırtıcıydı: "Tipık bır Doğu Alman kentıdir." Bu kez ti-
pik Doğu Alman kentinın nasıl olduğunu sordum. Mer-
kezinde tarıhsel dokunun korunduğu, çevrede ıse yük-
sek bloklardan oluşan toplu konutların yer aldığı kent-
ler yanıtını aldım.
7.10.1996 tarihlı "Der Spıegel" dergisinde "Doğu
Boyanıyor" başlığıyla yayımlanan haber-yorumu gö-
rünce bu konuşmayı anımsadım. Birfotoğrafta gri yüz~
lü pek çok büyük apartman bloklarının arasında kanar-
ya sarısına boyanmış biri göze çarpıyordu. Yazıdan ıse
Doğu Alman kentlerinin sorunlannın pek öyle boya-
mayla çözümlenecek gibi olmadığı anlaşılıyordu. Ko-
nut kalıtesı ''berbat", çevre kırli, işsızlik yüzde 14 gibi
yüksek bır oranda. Doğu'dakı yırmı büyük kentin nüfu-
su 1990-1995 aras/nda yüzde 10 kadar azalmış.
Her şey bir yana. Doğu'dakı sosyalizm uygulaması
sırasında gerçekleşen yapı politikasını anlayabilmek
gerçekten guç. Altmış mılyon nüfuslu kapıtalıst Batı Al-
manya konut sorununu çözümleyebılmek ıçın boylesi
dev sıtelere gereks/nim duymazken, on sekiz milyonlu
sosyalıst Doğu. yurttaşlanna daha lyi yaşam koşulları
sağlayabılmek için görünumlerı bile insanlan bungun-
luğa sokmaya yetecek korkunç yapılarla doldun/yor
kentlerını.
Şöyle de sorulabilir: Kapıtalıst Batılı mimar ve kent
tasarımcılan, sosyalıst Doğu'dakılerden daha ılerı be-
ğeni düzeylerine mı sahıpler? Koskoca ülkelerde iyi mı-
marlar da yaşar. kötüler de. Doğrulara ulaşabılmek ıçın-
se özgürce tartışabilmek gerekir.
Kapıtalıst. paranın egemenliğındeki Batı, kendı ka-
muoyuna özgür tartışma olanağını sağlarken: emeğın
egemenliğinde olduğunu savlayan. daha ıleri bır top-
lumsal düzenın temellerını atan Doğu, kamuoyunun
kendisini en çok ılgilendıren temel konularda bile tar-
t/şmasına izin vermedi.
Sonuçlaronu gösteriyor ki, bırakın kamuoyunun tar-
tışmasını, o alanın uzmanlarının bile görüşlerine önem
verilmemiş. Yoksa boylesi, insan doğasına aykırı kent
yapısını hangı mımar savunabılir?
Belli ki. ülke yönetımini ellerinde bulunduranlar sap-
tamış böyle bir konut üretım politikasını; bizim kararla-
rımız lyidir, doğrudur. halktan yanadır, ılendır dıyerek.
Oysa ilericilik niyetle değil. bilgiyle, küitürle, özgür tar-
tışma ortamıyla olanaklı.
Sosyalizm uygulamalarınm yaşandığı ülkelerin baş-
ta gelen savunuları ülkelennde tüketim maddelerı ya-
tırımlan yetersiz olsa da, eğıtim. sağlık. konut. ulaşım
olanaklarının ucuz. kalitelı ve yeterlı olduğuydu. İki Al-
manya'nın bırleşmesinden sonra Doğu'nun altyapısı-
nın "döküldüğü" de ortaya çıktı. Son beş yılda Batı, Do-
ğu'nun eskımış otoyollarını. demiryollarını, ıletışim sıs-
teminı iyileştirebılmek için mılyarlarca mark harcadı.
daha da harcayacağından başka.
Derginin Doğu'nun üç büyük kentinde yaptığı anke-
te göre birleşmeden sonra hayatm daha iyi olduğunu
söyleyenler yuzde 50'nin üzerınde. Daha kötü olduğu-
nu söyleyenlerse yüzde 15-20 arası. Kırk yıllık sosya-
lizm uygulaması sonunda bu ınsanların ellerinde kalan
tek kazançlan Rusça öğrenmelerı mı oldu?
Nazım Hikmet'ımız Türkıye Komünıst Partisi (TKP)
yönetıcısi olduğu yıtlarda partı merkezının bulunduğa
Doğu Almanya'nın Leıpzıg kentinde sıkça bulunmuş-
tu. Yüreğı vurgun yemış şairımizın bu kentin bungun ve
kötü havası sağlığına hıç iyi gelmese de o sonsuz iyım-
serliğiyle "Laypzigli kızların bacakları gayetle güzel"öen
öte bu kent üstüne hıç eleştırel bir şiırı yok mu diye dü-
şünürken 3 Ağustos 1959 tarıhli Leıpzıg'de yazılmış şi-
irine rastladım:
ne bir mendil mavilık
ne bir avuç yıldız.
Bizi burada mı bastıracak ölum
biz bu şehırden gülüm
çıkamayacak mıyız?
Geçen yüzyılda Almanya'nın en gelişmış kentlerın-
den biri olan Leipzıg. bugün yine "DerSpıegel" dergi-
sinin anketine göre "Doğu Almanya'nin Halle'den son-
ra en yaşanmaz ikincı kentı."
Brecht, sosyalıst Doğu Almanya'dakı ruh halını ba-
kın nasıl anlatıyor:
Hoşnut değilim geldiğim yerden
Gittiğim yere de bayılmıyorum ]
Neden öyleyse bu sabırsızlık?
Bizim insanlarımız için sosyalıst düşüncelerin kitap-
lardan çıkıp hayata geçmesıne ılışkin bır belirtı henüz
ufukta görünmüyor. Almanlar gibı ne geçmişimızde ış-
çilerin yönetimı ele geçirdiğı kentlerimiz var, ne de dün-
yanın gıdışını değıştırecek ölçüde büyük düşünürleri-
miz. Bu tartışmaların hayli uzağındayız. Bizler kendi
kendimize, kendi aklımızca yaptığımız iyı-kötü konut-
larımızda yaşayıp gıdiyoruz.
K A M İ L M A S A R T C I
K Ü L T Ü R • Ç İ Z İ K
Fikret Mualla'nın Paris'te
orijinal sertifikah tabloları
koleksiyonerlere sunulmaktadır.
Tel: Paris 00-33-(014 588 65 86)