Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CumhuriyeC
İnrivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yav m Yonennen. Orhan Erinç #
Genel Yayın Koordnatorü Hikmet
ÇetinKavaO Yazıı;lsrı Mudurlerı
İbrahim Yıldız (SorumJı.). DinçTa>anç
# Haber Merkezı Müdüru Hakan kara
# Gorsel Yönetmen Fikret Eser
Di} Haberler Şinasi Danışoğlu # Istıhbarat
Cengiz \ ıldırım # Ekonomı Biilent Rızanlık
• kultur Handan Şenköken • Spor
Abdülkadir ^ ücelman 9 MakaJeler Sami
Karaoren # Duzeltme Vbdullah Va/ıcı
0 Fotoerjf Erdoğan Köseoğlu #Bılgı-Belge
Edibe Bugra • Yurt Habcrlen IMehnîet Faraç
YaşınKuruJu
Orhan Eriırç, Okta> Kurtböke.
HikmetÇefinkata, Şükran Soner,
Ergun Balcı. Dinç Ta> anç. Ibrahim
> ıldız. Orhan Bursalı. Mustafa
Balba\. Hakan Kara.
AnkaraTemsılcısı Mustafa Balba> •Haber Muduru Doğan
\kın Ataturk BuKan \o 125. Kat 4. Bakanlıklar-Ankara Td
4)95020 C haî), Faks- 419502? • Izmır Temsıfcısı
Serdar Kızık, H Zı>a Blv 1352 S 2 3 Tel 4411220.
Faks 44I9II7 • Adana Temsılcısı Çetin Yiğenoğlu.
Inonu Cd 119 S No 1 Kat !. Tel 1522550. Faks
35225^0
Mues^ese Vfudum Erol Erkut •
Koordınator Ahmet Korulsan •
Muhasebe Bülent Yener 0 tdare
Hüw\in Gürer 0 fşletme Önder
Çelik 0 Bılgı-Işlem Nail İnal 0
Bılgısayar Sıstem Mürihet Çilcr
MEDÎ A C: • Voncıım K.un
Bj^kanı - Genel Mıidur Giilfc
Erduran 0 Koordınator Re
Iştrman 0 Genel Mudur Yardımcı
Mine Akdağ Tel 514 (T 53
ks 51184.
<uı \e Basan: \ enı Gun Haber Aıan;.!, BaMn \e Ya.Mncıhk A S
l.d :
" 4 Caialoğlu 34^4 Ist PK I!46 Istanbul fel ı(l 2i;> 512 05 (20hatı Faks 10 2I2ı 5H «5 °5 2İ EKIM 1996 İmsak:5.53 Güneş:6.18 Öğle: 12.56 lkındi: 15.50 Akşam: 18.20 Yatsı: 19.39
Üniırersîte'ye
kayıtJap
• Jstinbul Haber Servisi -
IsıanbJİ Özgûr
İııve^ıteyekayıtlar
ba«İ£<t. Yeni öSretım yılı
15 ktSUT tarihınde
başLyJcak. Üçer aylık iki
dönm halınde. hergün
18.3»-20.30saatIeri
arasııca verilecek olan
dersl;rin ve öğretmenlerin
adîar jöyle •"Emek
Süretierı Tarihı - Murat
Akın:ı ar. Türkiye
Ekorumısı - Hacer Aydın,
HakaıAslan. Lvgarlığın
Paraookslan - Hüsnii
Akscv, Diişünce Yöntemi
- Cen^ız Gündogdu.
Dünyı Ekonomısı.
Uuslırjrası Politikalar.
Kürejelleşme - Temel
Demi-er. Ortadogu ve
Yeni Dûnya Düzeni -
ZeynepGüler. Ekonomi
Polıtık. Medya ve Felsefe
- Hakan Aslan."
Cuma-tesi günlen de
genel <onular hakkında
semınerlenn venleceği
ÖzgürUnıversitesi'nın
telefor numarası 243 54
81.
Ormanlara
koruma
• ANKARA (ANKA) -
Orman yangınlarınin
nedenlen. boyutları ve
sonuçlan. eumartesı günü
Marmans"te düzenlenecek
bır panelde tartışılacak.
Orman Mühendıslen
Odası'nın düzenlediğı
etkinlıkte karıkatiir sergısı
de açılacak. Öte y andan
Muğla V'alisi Cemil
Serhadlı. Marmaris orman
yangınında tahrip olan 4
bın 350 hektar orman
alanının ağaçlandırma
çalışmalarının
önümüzdekı mart ayına
kadar tamamlanacafiını
söyledı
Posta Teşkilaîı
156yaşmda
• A.NKARA
(Cumhurnet Bürosu) -
Tanzımat Fermanrnın
getırdığı eağdaşlaşma
çalışmalanna paralel
olarak 1840 vılında Batılt
anlanıda kurulan Posta
Teşkılatı bugiin 156. yılını
kutlayacak. Yıldönümü
nedenıyle Posta Işletmesi
Genel Müdürlüğü
çalışanlanndan oluşan bir
heyet bugün saat 10.00'da
Anıtkabırı zıyaret ertikten
sonra Ulaştırma Bakanı
Ömer Barutçu'yla
görüşecek.
BM'den sergi
• Haber Merkezi -
Bırleşmış Mılietler Günü.
Bırleşmiş Mılletlere bağlı
dört kurulusun Ankara da
ortaklaşa düzenleyecekleri
sergiyle kutlanacak.
Birîeşmış Mılietler
Mülteciler Yüksek
Komiserliği(UNHCR).
Birleşmiş Mılietler
Çocuklara Yardım Fonu
(L'NICEF). Bırleşmiş
MilletlerGıda ve Tanm
Örgütü (FAO) ve
L'luslararası Çalısma
Örgütü'nün (ILO)
katılacağı bir günlük sergi
yann gerçekleştırilecek
Sergıde Çocuk Hakları
Sözîeşmesı \e iyotlu tuz
kullanımının çocuğun
gelişıminde etkılennden.
mültecilenn korunmasına
kadar birçok sorun ele
almacak.
Bütün yaşamını çevreye ve bilime adayan Curi, sorunlar karşısında 'yakınmak' yerine 'önleme' yollannı aramıştı
Cuıd'ııiıı son dersi: Duyarhhk• Brükserdeki toplantısından 2 giin önce TMMOB'nin "İstanbul
Konferansı"nda konuşan Prof. Dr. Kriton Curi, son zamanlardaki
kimi tartışmalı ÇED raporlannın ür.iversite adıvla değil, imza
sahiplerinin adlanyla anıJması gerektiğini söylemişti...
OKTAV EKİNCİ
Tanh 16Ekım 1996 Yanı, geçen çar-
şamba günü TüneFdekı Tank Zafer Tu-
naya Kültür Merkezi'nde Kriton Curi
ıle bırlıkteyız. Prof. Curi. her zamankı
gıbı programda kendısıne aynlan konuş-
ma saatıne eöre "tam zamanında" ael-
dı. TMMOB'nin 18Ekım 1954'teyapı-
lan ılk kuruluş genel kurulunun 42. vıl-
dönüf7iü ıçınu
tstanbul'unÇe\reSorun-
lan" konusunda konuşacaktı
Bu konuyu Mımarlar ve Mühendısler
Haftası ıçındekrİstanbul Konferana''nda
anlatması. kendısı ıçın belkı çok daha
anlamlıydı. Çünkü "çevreci" öfretim
üvesı olmasının ötesınde, aslında o bir
"mübendisti". Bunca y ıllık çabadan son-
ra artık sorunlardan "_>akınan'*de|ıl. so-
runlan ""önkven" projelere ımza atmış ol-
manın bırıkımını vecoşkusunupaylaşa-
cakn Nıtekım yıne o gün konuşmasına
da 'İstanbuTunçevresoranlannınçaziun-
lenebilirsorunlar" olduğunu söy ley erek
başladı. Lmudunuzedeleyen tekşev, ız-
Ie\ icı say 101nın azlığıy dı "Bu konular-
da salonîar boş kaldıkça. somnlan çöz-
mekdegaiibagecikecek"dıye sıtem eder-
ken Turkıye'dekı en büyük eksıklığın
"duvarlılık" oldugunu da vurgulamış
oLyordu...
Prof. K.rıton Cun.öz\enlı yaşamında
"sonuncu" oldugunu elbette ki bileme-
digı bu önemlı konuşmasını. sankı bırbü-
yük ansiklopediye özlü bır madde \a-
zarcasma zengın ıçerıkte. ama "niteîik-
li bir özet" şeklınde hazırlamıştı.
Istanbul'un nüfus artışı artık vüzde
4.8'dı ve bu "dakikada 1 kişinin", üste-
lık "geri dönmemek iizere" kente gelıp
yerlesme»! anlamına gelıyordu Bu ne-
denle her y ıl "bir Stuttgart'ın >ansı ka-
dar" yeni kentkurulması gerektiğini be-
lırten Cun, aslında göcün azaltılabilece-
gını. aneak İstanbuF'un u
o> için"peşkeş
çekıldıgını \urguluvordu Bunun sonu-
cunda bır "kültür erozyonunun'" da ken-
tı y ıprattıgını söy jeyen Cun. "İstanbuTun
içinde veni bir İstanbul terine, Snas,
Kars, Antep... kurulmaya dtvanı edilir-
$e,bu kentartık İstanbul olmaz"dıyerek
bu erozyonun gerekçesını özetlıyordu.
Konuşmasını. "İstanbuJ'un en önem-
liçevresorunu ha\a kirliliğidir" dıye sür-
düren Prof. Dr Cun, bunun nedenını
"çünkü ondan kaçamazsınız, sürekli so
lumak zonında kalırsınız* dıye açrkla-
dı. Türkiyedeve İstanbul'dabugünedek
"biyo-istatistikJer"eIde edilemedığı ıçin
birçok ölüm olayı da "alın)azısına''bağ-
lanıvordu. Oysa bu ıstatistıklerolsaydı,
bazı ölümler üzennde "hava kirliliğinin
etkisi" hemen ortaya çıkacaktı.
Ona göre ikıncı önemlı çevre sorunu
ıse "su kiriiliği" olarak görülmelıydı.
G niv ersıtede kendı olanaklany la yaptık-
lan kiiçük bıraraştıımada. şişelenmış iç-
me sulan ömeklennden y üzde 70"ınin hat-
ta pompalı su ıstasyonlanndan ise yüz-
de 90'ının "içilebilir niteüği tartıştnalı"
sulan ıçerdıkleri saptanmıştı. Cun bu
durumu. "peki, parası olanlar bile nere-
den temizsu içecekJer" sorusuy la tanım-
lıyor ve arkasından eklıyordu: "Aslında
en büyük avıp halkın suvu parayla içme-
sidir. .Ama IstanbuJ'da artık bu avıp bile
sağlık için yeterli değil..."
Kriton Cun. Tank Zafer Tunaya Kül-
tür Merkezi'ndeki bu "sondersini"yine
Istanbul'dakı toprak kırlıüği. çöp soru-
nu ve "gürültü kiriiliği'' konularına de-
ğınerek tamamiadı. Çevre üzennde etki-
lı olmaya başlayan "bilimseletik" konu-
suna da değınen Cun, ÇED raporlany la
ılgıiıbırönendebulundu. "Butürrapor-
lar üniversitenin adı>la değil,yazanlann
kendiadı\laanılmairdı>en Prof Curi,
sözlerinı şöyie tamamiadı. "Üniversite-
nin kurumsal saygınlığına sığınarak gö-
rüş bildirmek bilime yakışmaz. Bilim
adamı kendi kişiliğiyle vavını söylemeü.
O zaman bu tür raporlan eleştirirken
üniversiteyi >ıpratma endişesi olmaz ve
gerçek anlamda btlimsel tartışma >apmış
olursunuz..."
Knton Cun, ertesı gün çıkacaf ı "Briik-
selse>ahati~nedeniyleogün erkenay-
nldı. N'e varkı hem kendısını hem de *so-
runlannı"sevdiğı ülkesıne bu kezplan-
ladığı zamanda geri dönemedi...
Curi son konuşmasında htanbul'un
çevre sorunlannı değeriendirdi.
İlkçoiuklartııtııeuSaddam Hüseyin-
Saldırgan. domınant.
kınci. hırslı bır
kişiliğe sahip olan
Saddam. ılk
çocuklann tıpık bır
örnegi. Saddam'ın
yaptığı gıbı
yakınlannı bile
öldürtmekten
çekınmeyen ılk
çocuklar. diktatör
tıpınin mükemmel bır
örneeı
Prens Charles -
Ingıltere tahtının vansi
olarak yetiştirilen
Charles, bencılce
ilışkılen nedenıyle
geleceğını tehlıkeye
atmaktan çekınmivor.
Hillan Clinton- Çok tıpık
bır ılk çocuk örneğı.
Sullovvay, Bayan
Clınton'ın ne ıstediğini ve
bunu nasıl elde edecegini
çok ıvı bılen bır ılk çocuk
olduöunu kavdedıyor.
.\elson Mandela - Örnek
alınacak birdevnmcı ve
mükemmel bır dev let
adamı olan Mandela, ılk
çocuk özellıklerini
kişilığinde birleştiriyor.
Boris Veltsin - Koltuğuna
sıkıca yapışan Yeltsin.
yerını korumak ıçın
sağlığını bile tehlıkeye
atmaktan çekınmiyor.
Yeltsin, iktidar hrsının
çocukluktan gelen bır
alışkanlık oldugunu şu
sözleriyle açıklıyor: "6
yaşından beri aiİemin tüm
sonımluluğunu üstiendim.
Küçük kardeşlerimi ben
büvütrüm savılır."
sonıuÇe>iri Servisi - Bilim
adamlan kişıliği şekıllendı-
ren faktörlenn başında do-
ğum sırasının geldiğini ile-
ri siirüyor. .\ewsweekdergi-
sinin son sayısındayeralan
haberde. aynı aılede doğan
çocuklann kişilıklennın bü-
yük ölçüde dünyay a genş sı-
rasından etkılendiğı belırti-
liyor.
ABD'nin bilimsel araştır-
malanyla ünlü üniversıtesı
MIT"de görevli bilim tarih-
çisi Frank Sullowa\. son 20
yıldırsürduğüçalışmalannın
sonuçlarını ıçeren u
.Asi Do-
ğanlar" adlı kitabında, tari-
hın akışını değiştiren tüm
önemlı değişikliklenn aile
yapısından kaynaklandığı-
nı: idari, dini ve ekonomık
etmenlerin geri planda kal-
dığını öne sürüvor.
Ailenin ilk çocuğu ile son
çocuğu arasında çok belır-
gin farklılıklar oldugunu ile-
ri süren Sullovvay, ilk ço-
cuklann genellikle statüko-
cu, düzen meraklısı ve tutu-
cu oldugunu. son çocukla-
nn ise düzene karşı çıkan.
ısy ankâr ve yeniliklere açık
kişıler oldugunu kaydedi-
yor.
Sulloway'ın araştırmala-
rından yola çıkan bilim
adamlan. doğum sırasının
hay\anlarâlemındeki rolü-
nü de ıncelıyor.
Son bulaulara eöre vive-
Michael
Jourdan-
Son doğan
çocuklar,
genellikle
değişık konulara
ilgî duyarlar.
Jourdan da tıpık
bır son çocuk
olduğundan
beyzbol vegolf
merakını normal
karşılamak
aerekivor.
Clint EastMood- "Kovboy,
kasabada kim var kım yok
öldürüyorsa, kesinlikle
ailenin ilk
çocuğudur"diyen Sullovvay,
Eastvvood. Statione ve
Bnıce Willis'in ılk çocuk
olarak dünyay a
gelmelennın rastlantı
olmadığını belırtiyor.
osıceğin kısıtlı olduğu ortam-
larda büy üyen ılk yav runun.
varlığını sürdürebilmek için
sonradan gelen yav rulan öl-
dürdüğü \ ey a açlığa terk et-
tıâi bıldiriliyor.
Dolayısıyia ilk yavrunun
daha domjnant ve acımastz
bır yapı sergılediği iz-
leniyor.
Madonna - Koyu
Katolik bir ailenin 6
çocugundan üçûncüsü
olan Madonna.
doğuştan isyankâr bir
yapıya sahip. Peki,
Madonna'nın yeni
doğan bebeği nasıl bır
kişiliğe sahip olacak0
İlk çocuklar
genellikie
ebeveynlerinı takJit
ettiklerinden ücüncü
millennıum
Madonna sız
kalmavacak.
Bill Gates - Son doğanlar
genellikle yeni fikirlere
açık olduklanndan,
mıcrosoft
imparatorluğunun başına
da ancak bir son çocuk
yakışırdı.
e-posta : tan " vol. com. tr
Prenses
Stephanie -
Grimaldı aılesının
üçüncü çocuğu
olan Stephanie,
çılgınca
davranışlan ıle
babasına kök
söktürüyor. Bugün
kraliyet ailesinin
"şen dulu "olarak
yaşamını
sürdürüyor.
Vaser Arafat - 7 çocuktan
altıncısı olarak dünyaya
gelen Arafat. anne
ve babasının boşanması
üzerine başının
çaresıne bakmak zorunda
kaldı. Son çocuk
olarak radikal bir kişiliğe
sahip olması
yadırganmıyor.
KRİTON CURİ NİI\ CENAZESİ BUGÜN TÜRKİYE YE GETİRİLİYOR
Projeleri yarun kaldıİstanbul Haber Servisi -
TÜSİAD adına görev lı ola-
rak gıttıgi Bruksel'den do-
nerken uçakta rahatsızla-
narak Macaristan'ın baş-
kenti Brüksel'de kaldınl-
dığı hastanede yaşamını yı-
tıren Prof. Dr Kriton Cu-
ri'nın yürüttüğü birçok pro-
je yanm kaldı. Prof. Knton
Curfnın cenazesi bugün
Türkiye'ye getiriliyor.
Prof Kriton Curi. çevre
alanında Türkıye'nın ye-
tıştirdiği ender bılım adam-
lanndan bıri olduğu ıçin.
ılgıli kuruluşların kendı-
sınden talep ettığı her pro-
je için sorumluluk duyarak
büyük birözverıyle çalış-
malannı sürdürdü. Türki-
ye'de katı atık ve çöplükle-
rin yaratacağT sorunlan ilk
kez bilimsel bırçerçevede
dıle getiren ve somut pro-
jelerle çözüme ulaştıran
Prof. Curi'nın Izmır Har-
mandalı"nda gerçekleştırdi-
ğı katı atıklann düzenlı depolama ala-
nı, tüm yerel yönetımlere örnek teş-
kil ettı. istanbul Ümraniye'de birçok
kişinin ölümüyle sonuçlanan çöplük
patlaması felaketinin ardından, Prof.
CurTnın önemı daha da iyi kavrandı.
Prof. Dr. Curi'nin yürüttüğü, ancak
zamansız ölümüy le yanm kalan önem-
li bazı projeler şöyle:
TÜSİAD'ın gönüllü danışmanlığı-
nı yapan, aynı zamanda bu kurumun
Sanayı ve Şirket Işlerı Komisyonu,
%rulmaz çevre sanatçısı
H. MUTLU OZTÜRK
(tnj. Müh. Od. tst. Şb. Y.K. Sekreterij
Odamız üyesı, Türkiye mühendislik ca-
miasının saygın ve seçkin kişilerinden ho-
camız Kriton CurTnin ardından bır şey -
ler yazmak çok zor. Onu tanımak, dınle-
mek. fırsatını bulanların gayet iyi bıldık-
leri nıteliklerinı, l6Ekım 1996tanhınde
İstanbul Konferansf nda yaptıgı konuş-
masından aklımda kalanla aktarmaya ça-
lışmak istiyorum.
"Konuşmacılardahil 20 kişi> iz. Hep ay-
nı yü/Jer; artık birbirimizi iyice tanıdık.
neredeyse akraba olduk!.. Asıl bu işin il-
gilileri, sahip >e sorumlulan burada yok-
lar."
Hoca. sözlerini Istanbul'un kirlılık so-
runlannı sıralayarak sürdürdü:
"Ha>a kiriiliği; kışın her gün haberier-
deresmi açıkiamalar \apılır. Denir ki, bu-
gün İstanbuPda hava kiriiliği değerieri şöy-
legerçeklcşti... Burada ortalama değerler
açıklanır. Halbuki önemli olan, nıaksi-
mum değerlerin ne kadar gerçekieştiği,
nerelerde ölçüldüğü >e kaç saat sürdüğü-
dür. Bir de sadeee SO2 ve partikül değer-
ieri açıklanır. Halbuki asü önemli olan,
azot oksif ve hidrokarbon değerleridir.
Su ve deniz kiriiliği: İstanbııl'da Dalan
döneminde büy ük yatınmlar\ apıldı. Ka-
nalizasyon atıkiarı toplanıp arıtılıp' Bo-
ğaz'ın derin akjntılan ile Karadeniz'e gön-
derilecekti. Veterii etüt vapılmadan bu iş-
lere girişildi ve görüldü ki bu atıklar, da-
ha Karadeniz'e varamadan üst akmtılar
üe Marnıara'ja dönüjoriar!.."
Işte Knton Hoca. ınsanlarımızı doğru-
dan etkıley en bu sorunlarda böylesıne du-
yarlı. uzmanı olduğu konulan anlatırken
ıse son derece mütevazı. kendıne has mı-
zahı üslubu ıle dinleyenlennı yormadan,
amaanlattıklarındaakıllaranakşedenyo-
rulmaz bır çevre sanatçısı ıdı...
Çev re Çalışma Grubu Sorumlusu olan
Prof. Dr. Curi. "Basel Konvansiyo-
nu'nun Türk sanayiine etkileri" ile
"Gümriik birüginden dolav ı Türk sa-
nayiinin yüklenmek zorunda olduğu
yenisonırnluluklann beliriennıesi'ko-
nulu araştırmaları y urütüyordu
Dünya Saglık örgütü'ne de danış-
manlık yapan Prof. Dr. Curi. bu ku-
ruluş için "Deniz kirlenmesinin kara
kavTiaklannın izlenme esaslan" ko-
nulu araştırmanın yanı sıra Antalya v e
İstanbul AdalarBelediyesi içinaltya-
pı projeleri ile katı atıklann kayna-
öındaaynlması üzerine projelergeliş-
tıriyordu. Adalar Beledıye Başkanı
Can Esen, Prof. Dr. Curi'nin ısteğı
üzenne birhanta hazırlattığını söyle-
di. Başkan Esen, Prof. Curi'nın aynı
zamanda adalardaki din adamları ve
eğitimcilere yönelık olarak katı atık-
lann kaynağında aynlması konusun-
da bır eğitim programı hazırladığını
da belirtti.
SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN
'Soğuk Savaş' Aydınları...
Cumhuriyetin 'erken' döneminde, toplum henüz 'Os-
manlı'dır, inkılâp şehirden taşraya intikal edemez.
1936'da, llgın'da (Konya) sokakta rastladığım
çarşaflı kadın durur, peçeli yüzünü ben geçinceye ka-
dar duvara dönerdi; henüz onbir yaşındaydım ama,
erkektim ya! 1957'de, Erzincan'da askerim; şehir-
de değilse bile, kırsala çıkıldı mı, kadınlar yine örtü-
lü; o kadar canım sıkılmıştı ki bundan, şöyle başla-
yan bir şiir yazmıştım:
"neden kızkardeşlerim
niçın saklanıyorsunuz
niçin peçelerin peştemallerin arkasına
gızliyorsunuz
nur yüzünüzü
sık ve sert sıhhatli siyah saçlarınızı
cömert ağzınızı
neden kızkardeşlerim
hep böyle bir şeyden korkmuş gibi huzursuz
hep böyle bir şeye kızmış gibi öfkeli
acı ve alaca gözleriniz
daimagölgeli...
1
" (Ben Sana Mecburum, S.64)
Dahası var; şimdiki 'ham sofulann' iddia ettiği gi-
bi, o dönemde, dine diyanete bır saygısızlık yoktu:
Bahçe'de (Adana) Kaymakamın -ki babamdı- Müf-
tü Efendi'yi hürmetle karşılayıp elini öptüğünü göz-
lerimle gördüm: (1942) Ninem, namazında orucun-
da bir kadındı, ölünceye kadar da öyle kaldı. Annem
tecvit üzere Kur'an-ı azim üş-şan okurdu. Bunla-
nn hepsi mütedeyyin, dinine bağlı insanlar. Hepsiy-
le yakın ve sıcak ilişkiler içinde oldum; hiçbirisi son
dönem islamcılannın yaptığı gibi islamiyetten, Tan-
n'dan, peygamberden, yukandan bir tavırla, karşı-
sındaki suçlar gibi söz etmedi. Hepsi inançlannı 'bi-
reyselleştirmişti', ibadetlenni içlerinden yapıyor, du-
alannı"... küffari mahv-ü-perişan eden Mehmet-
çik'ten, onun kumandanı halaskâr Gazi Musta-
fa Kemal Paşa'dan ve Türkiye Cumhuriye-
ti'nden"esirgemiyordu. Ne bilge kişilermiş onlar Ye-
ni Müslümanlar, 'soğuk savaş' müslümanı, dindar-
lığı dışa dönük, mütehakkim, hatta mütecaviz, inan-
cını 'toplumsallaştırmak' iddiasında, inancını yaşa-
yan bir 'ermişten' çok, kavgacı bir militan hüviyetin-
de görünüyor; kılığı, kıyafeti aksesuarı vs. ile şov
yapmaya meraklı; 'tesettür'ûn, 70'li yıllann 'parka-
sından', pek fark; kalmamış!... Peki ne oldu da Cum-
huriyet, Osmanlı müslümanından çok daha katı, çok
daha acımasız, bu 'soğuk savaş' müslümanını, ken-
di içinde üretebildi? Nerede ve hangi yanlış yapıldı?
'feda-yı nefs' esastır...
Cumhuriyetin 'erken' döneminde toplum henüz
'Osmanlı 'dır ama inkılap aydınları neTanzimat 'mü-
nevveridir', ne de Meşrutiyet 'münevveri'; onlarda
berrak bir yurt ve millet bilinci oluşmuştur, bu sağ-
lam bir tarih bilincine dayanır 'feda-yı nefs' esastır,
olağandır: Avrupa'da eğitim görmüş nicesi. oran/n
tekliflerini elinin tersiyle reddedip. Anadolu kıracın-
da yoksulluk ve yoksunlukla savaşıp, 'istikbalin' Tür-
kiye'sini kurmaya çalışırlar Hür, bağımsız ve laik bir
ülkenin evlatlannı, o istikbale layık bir şekilde yetiş-
tirme gayret ve telaşı içindedirler; onları soluk fotoğ-
raflardaki biçimsiz fötr şapkalarından, eğri kravatla-
nndan, pul bıyıklarından; fakat bilhassa 'ateşin'ba-
kışlanndan hatırlarsınız.
Şimdi cumhuriyetaydını, 'soğuk savaş' aydınıdır;
aydınlığı dışa dönük, mütehakkim, hatta mütecaviz;
hayatı ve başanyı 'kişıleştırmeyi' marifet bellemiş;
ne yurt bilincine sahip, ne millet; varsa yoksa 'ego'su,
şöhret, servet ve şehvet hırsı. Gösterişe düşkünlü-
ğü, görgüsüzlüğe vanyor; görgüsüzlüğü. ecnebileri
taklrtleoluşmuş, halkını ve ülkesinı açıkçaküçümsü-
yor; Osmanlı'da ancak 'komprador' ve gayrimuslim
azınlıkların yaptığı gibi o da parasını ecnebi dövızine
çevirip ecnebi bankalarda saklıyor: çoğu çift pasa-
port taşıyor. Peki nasıl oldu da Cumhuriyet, o bilinç-
li inkılap aydınlarının yerine. kendi içinde böyle gör-
güsüz ve aç gözlü bir 'soğuksavaş' aydını üretebil-
di? Nerede ve hangi yanlış yapıldı?
Vahiro soru, vahim cevap...
Bu iki sorunun cevabını verebilmek, 'soğuk savaş'
aydınlannın üremeye başladığı tarıhi saptamakla
mümkündür; o tarih, elbette 'soğuk savaş'ın baş-
ladığı, ya da Türkiye'nin o savaşa katıldığı tarih! 'So-
ğuk savaş', hepimiz biliyoruz. II. Dünya Savaşı'nın
sonunda başlamıştır; Türkiye, bu sürece hemen he-
men aynı tarihte girmiştir: Amerikan yardımının Tür-
kiye veYunanistan'ada yaygınlaştınlması; KoreSa-
vaşı ve Türkiye'nin NATO'ya kabulü ıle! Kısacası,
Türkiye'de 'Soğuk savaş' ürünü 'islamcı' ve 'libe-
ral' aydın türü, o taribe kadar tarafsız ve bağımsız
olmaya çalışan Türkiye'nin, 'Sistem'e dahil olma-
sıyla ortaya çıkıyor.
Türkiye'nin 'sistem'e dahil olması, Türkiye Cum-
huriyeti'nin hayatında hangi mekanizmayı oynatıyor
da, böyle bir aydın türünün üreyebilmesı mümkün
oluyor? Bu vahim sorunun çok değil, tek ve aynı
derece vahim bir cevabı vardır; Türkiye Cumhu-
riyeti'nin öğretim ve eğitim için kendisine seçti-
ği bağımsız, laik ve demokratik öğretim ve eği-
tim mekanizmasının oynatılmasıyla! Bu da 1924
tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun 'delinmesi'
anlamına gelen uygulamalann, merkez sağ/mer-
kez sol iktidarlar ve koalisyonlar tarafından, be-
nimsenip yaygınlaştınlmasıyla olmuştur.
Farkında mısınız. deşıldikçe sorun. daha ılginç bir
hal alıyor. Isterseniz, artık aynntılanna girebiliriz.
http:// www. vol. com. tr/ A İLHAN
http://www.ada.com.tr./-bilgiyay/yazar/ailhan.htmf