Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16OCAK1996SALI
12 DIZIYAZI
S ı n ı r A ş a n S u l a r S o r u n u v e T ü r k i y e
Keban Barajı Projesi hazırlanırken Suriye ve Irak'tan tepkiler gelmeye başlamış ve barajın yapılması durumunda Fırat'ın suyunun azalacağı öne sürülmüştü.
GAP ilehızlanan susorunuProf. Dr. İLHAN AVC1
tTÜ Inşaat Fakültesi
Hidrolik Anabilim Dalı
-6-
Sınır aşan sular konusunda yaşanan
sorunlara hukuksal çözüm bulma çalış-
maları uluslararası platformlarda sürdü-
rülmektedir. 1996 yılı içinde
Birleşmış Milletler dûzeyinde
bir sonuca varması ümit edilen
bu "hukuksal çahşma sonuçla-
n"nın. öylesıne karrnaşık bir so-
runun çözümü için ne kadar et-
kili ve yeterlı olacağı bilinme-
mektedir.
Yazı dizimizin üçüncü bölü-
münde belirtildiği gibi, Türkı-
yede "sınır aşan sular" sınıfına
giren sorunlu ve birden çok
akarsuya sahıp bir ülkedir. Bu-
gün Fırat ve Dicle hehirleri ile il-
gili sorunlar gündemde olması-
na karşın kamuoyuna fazla yan-
sımayan diğer sularla ilgili so-
runlar bulunmaktadır. Bu bö-
lûmde, bugün de var olan, ancak
gelecek için potansiyel risk oluş-
turan diğer sınır aşan sulanmız-
la ilgili konulara kısaca değine-
lim.
suriye ve Irak'ın Keban barajı projesiyle başlayan tepkileri, Karakaya,
Atatürk Barajlarıyla sürüyor ve bu itirazlarıyla da bu barajların
inşaatında Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu dış kredileri büyük ölçüçte
engelliyorlar. Türkiye bu büyük projelerin hedeflerini ve Suriye ve Irak
açısından ifade ettiği yararları her vesileyle kendilerine anlatıyor. Ancak bütün
bunlara rağmen, bu ülkeler bilinen uzlaşmaz tutumlarını hâlâ sürdürüyorlar.
CAP su kaynakları geliştirme projeleri GAP-ASAĞI FIRAT. PROJESİTEMELBİLESENLERİ
Fırat Havzası
1. Karakaya
2. Aşağı Fırat
3. Sınır Fırat
4. Suruç-Baziki
5. Adıyaman-Kahta
6. A.-Göksu-Araban
7. Gaziantep
Münferit Projeler
14Barai.11 HES
Güç (MW1
1.800
2.450
852
195
7
Enerii (GWrü
7.354
9.024
3.168
509
43
Sınır aşan sularımız ve
sorunları
Meriç Nehri: Bu nehir için
Türkiye, Bulgaristan'a göre aşağı havza
(mansap), Yunanistan'a göre ise sınırdaş
ülke konumundadır. Meriç, Türkiye ve
Yunanistan için hem sınır oluşturuyor.
hem de "uluslararası su" özelliğini taşı-
yor. Türkiye ve Yunanistan'ın. bu nehrin
her iki kıyısı boyunca yapmış olduklan
setler sonucu, aralanndakı sorunlar orta-
dan kalkmış. ancak Bulgaristanla olan
sorunlar ortada kalmıştır. Nitekim, Bul-
garistan"ın Meriç sulannı (Tunca Nehri
dahil) barajlannda tamamen biriktirme-
si sonucu Türkiye ve Yunanisîan her yaz
su sıkıntısı çekrnektedir. Hatta 1993 yı-
lında yaşanan kurak dönemde Türkiye,
Bulgaristan'dan 12 cenf m3 fiyatla su sa-
tın alarak sulama suyu ihtiyacını karşı-
lamak durumunda kalmıştır
Çoruh Nehri: Türkiye, üzerinde
önemli baraj ve hidroelektrik santral pro-
jeleri bulunan bu nehrin memba ülkesi-
dir. Mansap ülkesi olan Gürcistan ile
Türkiye arasında bu konuda şimdilik
herhangi bir anlaşmazlık yoktur.
Arpaçay: Aras Nehri'nin bir kolu ko-
numundaki bu nehir, Türkiye ile Erme-
nistan arasında sınır teşkil etmektedir.
Asıl su toplama havzası Türkiye'de olan
bu akarsu üzerinde (sınırda) yapılan Ar-,
paçay Barajı'ndan her iki ülke eşit şekil-
de yararlanmaktadır. Ancak, bu akarsu-
yun Türkiye topraklan içinde bulunan
yukan kollan üzerinde Türkiye tarafın-
dan yapımı planlanan sulama projeleri
bulunmaktadır. Bu uygulamaya geçildi-
ğinde. Ermenistan'la arasında sorunlar
çıkabilir.
Aras Nehri: Türkiye'den doğup, Hazar
Denizi 'ne dökülen bu nehir, aynı zaman-
da Azerbaycan-lran sınınnı oluşturmak-
tadır. Bu akarsuyun Türk topraklan iç'n-
deki bölümünde önemli sulama ve ener-
ji projeleri bulunmaktadır. Tüm bu pro-
jelerin yatınma dönüştürülmesi duru-
munda, aşağı havaza ülkeleri olan Azer-
baycan ve Iran'a giden su miktannda
özenli azalmalar olacak, bu da, adı ge-
çen ülkelerle sorunlar yarata-
caktır. Hatta Azerbaycan-Cey-
han Petrol Boru Hattı projesi-
nin pazarlığı yapıldığı görüş-
ınelerde, bu konunun günde-
me getirilebileceği tahmin
edilmektedir. Belki de ilerde
Fırat Nehri kadar önemli so-
runlann gündeme gelebileceği
Aras Nehri için henüz Türki-
ye'nin netleşmiş bir polıtikası-
nın olmadığı bilinmektedir.
Habur Irmağı yeraltı suyu
(besleme) kaynakları: Fırat
Nehri'nin Suriye topraklan
içindeki en önemli kollanndan
biri olan bu nehir, yine Suriye
topraklanndaki "Resul-Ayin
Pınarlan"tarafından beslen-
mektedir. Bu pınarlar ise, Tür-
kiye'de Şanlıurfa. Harran ve
Dicle Havzası
1. Dicle-Kralkızı
2. Batman
3. Batman-Silvan
4. Garzan
5. llısu
6. Cizre
Diğer Projeler
8 Baraj. 8 HES
Sulama (hal
0
706.281
0
146.500
77.824
71.598
89.000
35.440
1.126.643
Sulama (ha)
126.080
38^00
257.000
60.000
0
121.000
26.312
SURUÇ
(30.000 h#
SURUÇ
(116500 N "
HILVAN,
SİVEREK
OVALARi
(180.300 ra)
URFA
HES
BOZOVA ,
(55.300 ha>?
| ATATÛRK HES |
İÂ
[BİRECİKHESİ
U
İKARKAMIŞHES]
URFA,
HARRAN,
MARDİNVE
CEYLANPINAR
OVALARİ
(471.000 ha)
(PjPOMPA
HES: Hıdroelektnk santral
4 SURİYE
Ceylanpınar Ovalan'ndakı mevcut ye-
raltı suyu kaynaklanndan beslenmekte-
dir Son olarak DSİ tarafından yapılan
araştırma sonuçlanna göre, bu yeraltı su-
yu kaynaklanndan yılda yaklaşık 1 mil-
yar 200 milyon m3 suyun alınması ve
bölgedeki sulamalarda kullanılması
mümkün görünmektedir.
Böy le bir kaynağın kullanılmasıyla da
hem Atatürk Barajı'ndan sulama ama-
cıyla daha az bir su alınmış olacak, hem
de Mardin-Ceylanpınar Ovalan'ndaki
sulamalan için pompajla yapılması ge-
reken depolama miktan azaltılarak
önemli bir enerji tasarrufu sağlanmış
olacaktır.
Ancak Suriye, böyle bir uygulamanın,
Resil-Ayin Pınarlan'nın verimini düşü-
receği ve dolayısıyla buradan beslenen
Habur Irmağı üzerindeki projelerini
olumsuz yönde etkileyeceğini öne süre-
rek itiraz etmektedir.
Asi Nehri: Günümüzde Türkiye ile
Suriye arasında "sınır aşan sular" konu-
sunda varolan anlaşmazlıklardan birisi
de Asi Nehri ile ilgilidir. Bilindiği gibi.
Asi Nehri, Lübnan toprakJanndan doğ-
makta, Suriye'yi geçtikten sonra Türk
topraklanna girerek Akdeniz'e dökül-
mektedir.
Suriye, ortalama yıllık akımı 1.2 mil-
yar m3 olan bu nehrin sulannın %90'nı
kullanmakta ve Türkiye-Suriye sınınn-
da Türkiye'ye yılda ortalama 120 milyon
m3 su bırakmaktadır. Bu akarsu üzerin-
de Suriye'nin iki baraj projesi daha bu-
lunmaktadır. Bu barajlann da inşa edil-
mesi halinde Türkiye'ye bırakılansu, yıl-
da 25 milyon m3'e düşecektir.
Suriye, kendine göre yine Asi Nehri
üzerindeki serbest tasarruf hakkını kul-
lanarak 1994 tarihinde Lübnan'la yaptı-
ğı yeni bir anlaşma ile Asi Nehri'nin
Lübnan-Suriye hududundaki 403 milyon
m3 olan toplamsu hacminden 80 milyon
m3'ünü Lübnan'a bırakmayı kabul et-
miştir.
Suriye bu konuda daha da ileri gide-
rek. Türkiye'nin Hatay ilini kendi top-
raklannın bir parçası saydığı için Asi
Nehri "ni Türkiye topraklanna geçmeden
Sunye topraklannda denize dökülüyor-
muş gibi mütalaa etmektedir.
Fırat-Dicle Havzasında
yaşanan sorunlar
Bir bütünlük içinde bakıldığında. iki
nehrin havzasının, Türkiye. Suriye ve I-
rak topraklannın büyük bölümlerini içı-
ne alan uluslararası bir havza konumun-
da olduğunu görüyoruz. Bir mensa (yu-
kan havza) konumundaki Türkiye'nin
yüzölçümünün % 16"lık bölümü bu hav-
za içinde yer almakta ve tüm havzadaki
toplam su kaynağının %70'ine yakın bö-
lümü de Türkiye'deki havzadan gelmek-
tedir. Fırat'taki toplam su potansiyelınin
%89'luk bölümü Türkiye'den, %11 'lik
bölümü Suriye'den kaynaklanırken (1-
rak'ın hiç katkısı yok). tüketim (su tale-
bi) hedeflerinden Türkiye %35 (ortala-
ma 18 milyarm3/yıl). Suriye %22 (11.5
milyar m3/yıl) ve Irak %43 (23 milyar
m3/yıl) oran ve değerleriyle yer almak-
tadırlar.
Dicle'deki toplam su potansiyeline
katkıda ise, Türkiye %52, Irak %48 (Su-
riye'nin hiç katbsı yok) oranında katılır-
ken. su talebinde Türkiye %13. Irak %83
ve Suriye %4 oranlanyla yerlerini al-
maktadırlar. Burada önemli olan birbaş-
ka husus, Türkiye'nin su talebinde tüm
gerekçeler, bilimsel ve teknik verileror-
taya konarken. Suriye ve Irak'ın buna bi-
le gerek görmemeleridir.
"Sınır aşan sular" tanımı içinde yer
alan su kaynaklannın kullanımında, ta-
raf ülkeler böylesine tutarsız ve denge-
siz taleplerle ortaya çıkmalan halinde
bugün yaşanan sorunlara ne karşılıklı
görüşmeler yoluyla ne de oluşturulması
beklenen "uluslararası su" hukuku yo-
luyla, ne de oluşturulması beklenen
"uluslararası su hukuku" yoluyla çözüm
bulmak oldukça zor görünmektedir.
Fırat ve Dicle nehirleri, günümüzde
Türkiye'nin toplam su potansiyelinin
%28.5'luk bir bölümünü teşkil etmekte
ve gerek enerji, gerekse sulanabilir top-
rak potansiyeli bakımında da mevcut su
kaynaklan içinde ilk sırada yeralmakta-
dırlar.
Yukan Mezopotamya olarak da adlan-
dınlan bu bölgenin tarihi geçmişi, ha-
vuzdaki bu su ve toprak kaynaklannın
öneminin ve verimliliğinin en güzel ka-
nıtıdır. Sonralan bölgesel iklim değişim-
leri sonucu ortaya çıkan kuraklık ve bu
verimlı topraklardaki su özlemi. ta ki
199O'lı yıllara kadar giderilememiştir.
DSl ve ElEt Genel Müdürlükleri tara-
fından başlatılan ilk etüdlerde öncelik
Yukan Fırat havzasına verilmiş ve ilk
proje olarak 196O'lı yıllann başında Ke-
ban Barajı projesi ortaya çıkmıştır. Da-
ha sonra etüt ve çalışmalar ilerledikçe
Aşağı Fırat projeleri olarak bilinen "Ka-
rakaya, Atatürk barajı ve Urfa tüneDeri
ile sulama projeleri*' geliştirilmiş, bu-
günkü Birecik ve Karkamış barajlan da
"Sınır Fırat projeleri" olarak ele alın-
mıştır. 1980'li yıllara kadar Fırat ve Dic-
le havzalan projeleri ayn ayn sürdürülür-
ken, bu tarihlerden sonra iki havza pro-
jeleri birleştirilerek "Güneydoğu Ana-
dolu Projesi (GAP)" adı altında devam
ettirilmiştir. 1985'lerden sonra da, bu
proje bir "Entegre Bölge Kalkınma Pro-
jesi"ne dönüştürülerek proje ve yatınm-
lar günümüze kadar sürdürülmüştür.
Suriye ve ırak'ın tepkileri
Önce Fırat, sonra da Dicle havzasında
sürdürülen bu proje çalışmalan ve yatı-
nmlar sürerken, Suriye ve Irak'tan tep-
kilerin gelmeye başladığını görüyoruz.
tlk tepki, Keban barajının projesi hazır-
lanırken, geliyor ve bu barajın yapılma-
sı durumunda Fırat'ın suyunun azalaca-
ğı ve bundan Suriye ve Irak'ın zarar gö-
receği öne sürülüyordu. Bu tarihlerde
Suriye'nin Fırat üzerinde herhangi bir
tesisi bulunmamakta, Irak ise çok eski-
lerden kalma bazı su yapılan yardımıy-
la bazı sulamalar yapmaktadır. Ancak
Suriye'de aynı tarihlerde Fırat üzerinde
bugünkü en büyük projesi olan Tabka
barajının projelerini hazırlatmaktadır. Bu
proje, Türkiye tarafından da bilindiği
için, Keban barajı proje he-
defleri konusunda bilgi veri-
lerek Suriye uyanlmıştır.
Proje çalışmalan, öne Fran-
sızlar, sonra Almanlar ve
sonra da Ruslarla sürdürüle-
rek 1970'li yıllann başında
inşaatı tamamlanan Tabka
barajı. hem eneıji hem de su-
lama amaçlı idi.
Sulama hedefi 640 bin ha
olan bu baraj ve sulama-pro-
jelerinde yapılan çok önem-
li hatalar nedeniyle bugün
ancak 230 bin ha'lık alanın
sulanabildiği bilinmesine
rağmen, son zamana kadar
Suriye su talebini hep
640.000 ha'a göre gündeme
getirmiştir. Ancak, ya Türki-
ye'nin son yıllarda açıkça
deklare ettiği "milli su poli-
tikası", ya da sonuca doğru
yaklaşan "uluslararası suhu-
kuku"çalışmalanndan aldı-
ğı mesajlardan dolayı olacak
ki; teknik düzeydeki birçok
konuda
Tarafların görüşleri
Fırat ve Dic!e nehİTİeri su kaynaklannın kullanımı konusunda
taraflar arasındaki belirgin göriiş aynlıklan bulunmaktadır.
Bunlardan Suriye ve Irak genelde aynı görüşleri savunmaktadırlar.
Bu görüşler özetle şöyle iftie edilmektedir:
# Türkiye. Fırat ve Dicle havzasındaki proje ve yatınmlanna
başlamadan önce, Suriye ve Irak'ta daha önceden (Sümerlerden
kalanlar dahil) var olan veya yarjran aşamasında bulunan sulama
projelerinin ihtiyacı olan su miktan bu ülkeler için bir "'müktesap
hak"olarak görülmelidir.
# Fırat ve Dicle nehirleri sulan her üç ülkenin ihtiyaçlarına göre
matematiksel formüller "bölüşüiınelidir." Buna göre:
9 Her ülke, ihtiyacı olan su miktarını, her proje için ayn ayn ve
projenin işletmede, inşa halinde veya planlanmtş. olduğunu
belirterek bildirecektir.
# Dicle ve Fırat nehirleri için ayn ayn hidrolojik veriler teati
edilecektir.
9 Ortak teknik komite. tüm veriieri derledikten sonra, her nehir için
ayn ayn olmak ûzere, önce işletmedeki projeler için su ihtiyaçlannı,
daha sonra inşa hatindeki projeler için su ihtiyaçlannt ve planlanmış
projeler için su ihtiyaçlannı saptayacaktır.
9 Türkiye, 1987 protokolü ile, Atatürk barajı tamamlanıncaya
kadar, Fırat nehrinden Suriye sınınnda ayhk ortalama 500 m3
/su
bırakmayı taahhüt etmiştir. Atatürk barajının îamamlanmasıyla bu
protokol geçerliliğini yitinniştir. Nihai tahsis daha yüksek bir miktar
üzerinden yapılmahdır. Bu miktar 700 m3
''s'den aşağı olmamahdır.
Fırat Nehrinin yıllık ortalama debisi 1000 m3
/s olduğu göz önüne
almdığında, bu miktan 3 eşit parçaya bölerek üçte birini Türkiye"de
bırakıp, kalan üçte ikisini Suriye ve Irak'a göndermesi makul bir
yaklaşımdır. Suriye ve Irak'ın bu tek taraflı ve bilimsellikten uzak
yaklaşımlannın Türkiye tarafından benimsenmesî mümkün
olmadığı gibi, uluslararası siyasi ve bilimsel forumlarda da kabul
görmemektedir.
gerçeği görmeye
başlamıştır. Nitekim, Suriye Sulama Ba-
kanlığı Uluslararası Sular Dairesi Genel
Müdürü'nün VVaterand Environment In-
ternational dergisinin Eylül 95 sayısın-
da yaptığı değerlendirmelerden. hem
Tabka Barajı projesindeki hatalan, hem
de sulama yöntem ve teknolojilerinin es-
kiliğini kabul ettiklerini görüyoruz.
Evet, Suriye ve Irak'ın Keban barajı
projesiyle başlayan tepkileri, Karakaya,
Atatürk Barajlanyla sürüyor ve bu iti-
razlanyla da bu barajlann inşaatında
Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu dış kredi-
leri büyük ölçüde engelliyorlar. Ama bu-
na rağmen, Türkiye bu büyük projelerin
hedeflerini ve Suriye ve Irak açısından
ifade ettiği yararlan her vesileyle kendi-
lerine anlatıyor. Ancak bütün bunlara
rağmen. bu ülkeler bilinen uzlaşmaz tu-
tumlannı hâlâ sürdürüyorlar. Son olarak,
inşaatına başlanan Birecik Barajı ile il-
gili yaklaşımlan da bunun bir başka ör-
neğidir.
Ustelik, bu barajın amacı. Atatürk Ba-
rajı gibi çok büyük bir baraj ve hidro-
elektrik santralından sonra böyle bir ba-
rajın kendileri açısından da ne derecede
önemli olduğu bilinmesine ve kendi-
lerindeki Tabka ve Şaddam baraj lanndan
sonra yaptıklan ikinci kademe güvenlik
barajlan ömeğine rağmen, olumsuz ta-
vırlannı değiştinnektedirler.
Barajlann yararları
Özetlemek gerekirse, Türkiye'in inşa
etmekte olduğu barajlann su düzenleme
işlevinden, mansap ülkeleri de yararlan-
maktadır. Fırat'ın debisi yaz aylannda
100 mVs civanna inebilmekte, karlann
eridiği aylarda ise, 7000 mVs'nin üstüne
çıkabilmektedir. Bu durum, barajlann
olmaması halinde mansap ülkelerinin
yaz aylannda susuz kalmalan, ilkbahar-
da ise su baskıruna uğramalan demektir.
Örneğin, 1989-91 dönemınde arka arka-
ya üç kurak yıl yaşanmıştır.
Baraj lar sayesinde Suriye
ve Irak, Fırat nehrinden dü-
zenli su almaya devam etmiş-
ler ve kurakhğın etkisini his-
setmemişlerdir. Eylül 1991 'de
Fırat'ın kaynakta debisi orta-
lama 100 m^s'nin altında
iken, Türkiye Suriye sınınn-
dan geçen suyun 500 rrtVs'nin
altında iken, Türkiye Suriye
sınınndan geçen suyun 500
mVs dolayında olması, baraj-
lann bölgeye sağladığı yara-
nn somutbirgöstergesidir. Bu
itibarla, Fırat Nehri üzerinde-
ki barajlann mansap ülkeieri-
nin çıkarlannı zedelediği id-
diası doğru değildir.
Yarın: Barış suyu
projesi
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇt
Meön'i Kim ÖldÜPttü Ulan?
İstanbul'da öldürülen Evrensel gazetesi muhabiri
Metin Göktepe (1968-9 Ocak 1996), ozan Hasan Hü-
seyin'in kentlisi. Ikisi de Sıvas'ın Gürün'ünden. Metin,
Gürün'ün yakın köyünden. Hasan Hüseyin (1927-26
Şubat 1984), sağ olaydı, Metin için kimbilirneleryazar-
dı?
Ben Hasan Hüseyin'in "Kocaöeöe^'ini anımsadım.
Azime Korkmazgil onu ezbere bilir. Dizeleri şöyle:
"bu demir divriği dağlanndan/ben söktüm ulan ben
söktüm/bu namlu divriği demirinden/ben döktüm u-
lan ben döktüm/bu ak bileklerde bu kapkara kelep-
çe/ben dövdüm ulan ben dövdüm/ben dövdüm ateş-
lerde bu kelepçeyi/bu biçimi bu demire ben verdim
şimdi kaysı çiçekleri tozutur geçer/şimdi şarap dü-
şerkızgınbağlara/şimdisevdiğimialırgiderier/güzotu-
rurgözlerime dağlar uyUvaralım diyelim ki heeey diye-
lim/nakışcana duralım korolaha diyelim/heeeey diye-
lim heeeey/yıkılır bu düzmeceler yıkılır/köprüler kunj-
lur aydınlıklara/gelir birgün kaşla göz arasında/en giz-
li tomurcuklann ucunda gelir/ekmeksiz evin yalnızlı-
ğında/kınasızparmaklann bakışlannda/uykusuz gece-
lerin ardında gelir/gelir ulan gelir işte, bal gibi gelir/ha-
laylarta çıkalım korolarla duralım/heeeey diyelim heee-
ey/bu namlu divriği dağlanndan/bu candarma benim
kapıbir komşum/bu türkü benim türküm çoğalırkana-
yarak/kelepçemin karasında bir ak güvercin/ustam
kessin ellerimi benim çocuk ellerimi/dağlar uy!
uy dağlar!" (Kavel, Bilgi Yayınevi).
Metin Göktepe'nin Evrensel gazetesi önünde töre-
ninin yapılacağı geçen perşembe günü istanbul'a gi-
decektim. Cumhuriyet'in yazarlar toplantısına Yakup
Kepenek'le birlikte gidecektik. Evrensel'in önü de içi
de ana-baba günüydü. Üst katta, Eşber Yağmurde-
reli'nin yanına orurdum. Ipek Çalışlar, Oral Çalışlar,
Ataol Behramoğlu, Celal Başlangıç, Aydın llgaz,
Sennur Sezer, Adnan Özyalçıner, Gülsen Tuncer,
Engin Ayça, Kemal Özer, Gülsüm Akyüz, Musa
Ağacık, Bilgesu Erenus. ingiliz Manchester Guardi-
an'dan Marie Ryan ile yardımcısı Yaşar Ismailoğlu
oradaydılar. Ben görmedim, Sunay Akın ile Grup Kızı-
lırmak'ın, Grup Yorum'un üyeleri, Hasan Ocak'ın ba-
bası, Atilay Ayçin, Ferhat Tunç oradaydılar.
Evrensel'in bulunduğu hanın kapısında karşılaşıp el
sıkıştığımız gözleri yaşlı Refika Bezirci'yi bile tanıya-
madım heyecandan. Asım Bezirci'nın eşi Refika Be-
zirci'nin elinde çiçeği de vardı. Refika Bezirci, Galata-
saray'da "Evrensel Kültür"öe, Asım Bezirci kitaplığını
açmış. Hemen hemen sürekli kitaplığın başındaymış.
Acılılar bir aradaydılar. Metin Göktepe'nin son haber-
lerinden birinin kahramanı olan Tomris Özden, çelenk
yollamış!
O sabah, ilk konuşmayı ÇGD Başkanı diye, benim
yapmamı istediler. Bu hiç usumda yoktu. Konuştum.
Sonra Yakup Kepenek'le otelimize gittik.
İlk günden ben, kafamı Metin Göktepe'yi kimin öl-
dürdüğü değil, kimlerin öldürttüğü kurcalıyordu.
Metin'in haberteri, yazılan gülle gibiydi. 20 Aralık 1995
Çarşamba günü, Evrensel'in üçüncü sayfasında bir ha-
beri çıkmış. Haberin başlığı şöyle: "Istanbul ll Kültûr
Müdürü'nün dokunulmayan icraatlan. Istanbul ll Kül-
türMüdürü Rahmi Çubukçu 'nun müdürlüğebağlı ku-
rumlarda çalışanlara sarkıntılık yaptığı öğrenildi. Çu-
bukçu'nun yaptığıyolsuzluk ve diğer'icraatlannı'CHPV/
kültürbakanlannın bilmelerine karşın, görevden alama-
dığı iddia edildi."
Haber, ikinci paragraftan başlıyor, şöyle deniyor
"ANAP döneminin Kültür Bakanı Namık Kemal
Zeybek tarafından il Kültür Müdürtüğü 'ne getirilen Çu-
bukçu, o dönem kendisini çevresindeki kişilere bazen
koyu bir MHP'Iİ bazen de ANAP'lı olarak tanıttı.
1991 'de yapılan seçimlerden sonra DYP-SHP koalis-
yon hükümetinin kurulmasıyla ve Kültür Bakanlığı'nın
SHP'ye verilmesiyle birlikte, koltuğunu kaybetmek is-
temeyen Çubukçu, SHP'li olduğunu söylemeye baş-
ladı.
Değişen hükümetlere karşın aynı koltukta yedi yıl
kalmayı başaran Çubukçu, memurmaaşıyta önce ken-
disine, ardından kardeşine, daha sonra da nereye git-
se yanından ayırmadığı ve birlikte yaşadığı sekreteri
N.K.'ye (adını ben yazmadım, Metin yazmış) Malte-
pe'de birer daire aldı.
Bunlann yanı sıra Çubukçu'nun altında son model
bir de Renault Concorde marka otomobil bulunuyor..."
Metin Göktepe'nin haberinde çok aynntıh bilgiler var.
Bir yerde şöyle yazıyor Metin Göktepe:
"Çubukçu'nun kendilerine kötü davranması ve sar-
kıntılıkyapmasına dayanamayan bazı kadınlann da gö-
revlerinden istifa ettiği öğrenildi. Daha önce Cihangir
Çocuk Kütüphanesi'ndeçalışan I.Ç, Çubukçu hakkın-
da Zeytinbumu Cumhuriyet Savcılığı'na şikâyette bu-
lununca tehdit edildi ve zorta istifa ettihldi. Yine M.R.,
C.K. sarkıntılıktan, M.Y. de kendisine yönelik baskılar-
dan dolayı istifa etmek zorunda kaldı... "(Adlan ben kı-
salttım. M.E.)
Metin Göktepe, haberinin sonunda, "Hakkında orta-
ya atılan iddialara ilişkin olarak görüşmek istediğimiz
Çubukçu, bizi tehdit etti. Çubukçu, bazı kurumlan da
arayarak haberi yapmamamız için aracı olmalannı is-
tedi" diyor. Yöneticiye gel. yöneticiye!
Yedi yıldır, yerini korumayı beceren Istanbul ll Kültür
Müdürü, Metin Göktepe'ye gözdağı verdi mi? Çevre-
sine, "Onu yaşatmayacağım" dedi mi? Tanıdığı güven-
lik görevlilerine, polislere bir şeyler dedi mi, demedi
mi? Onun yakından tanıdığı polisler kimler? Kimler "in-
safsız avcı"ya hizmet etmiş? Sormak gerek;
- Metin 7 kim öldürttü ulan?
B U L M A G A SEDATYAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ Optik sistemle-
rin yakınsaklık bi-
rimi. 2/ Maran-
gozlanndörtköşe
delik açmakta
kuUandıklan
araç... Gözleri
görmeyen. 3/ Ge-
mınin baş ve kıç
tarafında, asıl gü- 6
verteden yüksek
olan kısa güver-
te... Radon ele-
mentinin süngesi.
4/Halkşairi...Hz.
1 2 3 4 5 6 7 8
Muhammed'i övmek ama-
cıyla yazılan kaside. 5/ Islam
dinine göre haram sayılan fa-
iz. 6/ Boru sesi... Kilise hiz-
metini gören ve çan çalan
kimse. II Çile durumundaki
ipliği yumak yapmak ya da
masuraya sarmak için kulla-
nılan aygıt... Bir nota. 8/ Bi-
tişme çizgisi... Derebeylik
Japonyası'nda en aşağı sını-
fi oluşturan halk. 9/ Odenme-
si gereken bir paranın, alaca-
ğa sayılarak bir bölümünün ödenmesi... Tavlada bir sayı.
YUKAR1DAN AŞAĞIYA:
1/ Kollannın, göğüs ve sırtının bir bölümü açık kadın giy-
sisi. 2/ Az sözle çok şey anlatma... Yabanıl incir ağacına ve
bu ağaçlarda döllenmeyi sağlayan sineğe verilen ad. 3/ Sol
taraf... Yankı. 4/ Kendi kendine cinsel doyum sağlama. 5/
Pokerde aynı cins iki kâğıda verilen ad... Ince kısa değnek.
61 Cinsel güçsüzlük. 7/Eski Mısır'dagüneş tannsı... Birza-
man binmi. 8/ Padişah ahırlanna bakmakla görevli kimse.
9/ Yemin... Arpın atası olduğu sanılan, Doğu'ya özgü telli
çalgı.