18 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16OCAK1996SALI 12 DIZIYAZI S ı n ı r A ş a n S u l a r S o r u n u v e T ü r k i y e Keban Barajı Projesi hazırlanırken Suriye ve Irak'tan tepkiler gelmeye başlamış ve barajın yapılması durumunda Fırat'ın suyunun azalacağı öne sürülmüştü. GAP ilehızlanan susorunuProf. Dr. İLHAN AVC1 tTÜ Inşaat Fakültesi Hidrolik Anabilim Dalı -6- Sınır aşan sular konusunda yaşanan sorunlara hukuksal çözüm bulma çalış- maları uluslararası platformlarda sürdü- rülmektedir. 1996 yılı içinde Birleşmış Milletler dûzeyinde bir sonuca varması ümit edilen bu "hukuksal çahşma sonuçla- n"nın. öylesıne karrnaşık bir so- runun çözümü için ne kadar et- kili ve yeterlı olacağı bilinme- mektedir. Yazı dizimizin üçüncü bölü- münde belirtildiği gibi, Türkı- yede "sınır aşan sular" sınıfına giren sorunlu ve birden çok akarsuya sahıp bir ülkedir. Bu- gün Fırat ve Dicle hehirleri ile il- gili sorunlar gündemde olması- na karşın kamuoyuna fazla yan- sımayan diğer sularla ilgili so- runlar bulunmaktadır. Bu bö- lûmde, bugün de var olan, ancak gelecek için potansiyel risk oluş- turan diğer sınır aşan sulanmız- la ilgili konulara kısaca değine- lim. suriye ve Irak'ın Keban barajı projesiyle başlayan tepkileri, Karakaya, Atatürk Barajlarıyla sürüyor ve bu itirazlarıyla da bu barajların inşaatında Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu dış kredileri büyük ölçüçte engelliyorlar. Türkiye bu büyük projelerin hedeflerini ve Suriye ve Irak açısından ifade ettiği yararları her vesileyle kendilerine anlatıyor. Ancak bütün bunlara rağmen, bu ülkeler bilinen uzlaşmaz tutumlarını hâlâ sürdürüyorlar. CAP su kaynakları geliştirme projeleri GAP-ASAĞI FIRAT. PROJESİTEMELBİLESENLERİ Fırat Havzası 1. Karakaya 2. Aşağı Fırat 3. Sınır Fırat 4. Suruç-Baziki 5. Adıyaman-Kahta 6. A.-Göksu-Araban 7. Gaziantep Münferit Projeler 14Barai.11 HES Güç (MW1 1.800 2.450 852 195 7 Enerii (GWrü 7.354 9.024 3.168 509 43 Sınır aşan sularımız ve sorunları Meriç Nehri: Bu nehir için Türkiye, Bulgaristan'a göre aşağı havza (mansap), Yunanistan'a göre ise sınırdaş ülke konumundadır. Meriç, Türkiye ve Yunanistan için hem sınır oluşturuyor. hem de "uluslararası su" özelliğini taşı- yor. Türkiye ve Yunanistan'ın. bu nehrin her iki kıyısı boyunca yapmış olduklan setler sonucu, aralanndakı sorunlar orta- dan kalkmış. ancak Bulgaristanla olan sorunlar ortada kalmıştır. Nitekim, Bul- garistan"ın Meriç sulannı (Tunca Nehri dahil) barajlannda tamamen biriktirme- si sonucu Türkiye ve Yunanisîan her yaz su sıkıntısı çekrnektedir. Hatta 1993 yı- lında yaşanan kurak dönemde Türkiye, Bulgaristan'dan 12 cenf m3 fiyatla su sa- tın alarak sulama suyu ihtiyacını karşı- lamak durumunda kalmıştır Çoruh Nehri: Türkiye, üzerinde önemli baraj ve hidroelektrik santral pro- jeleri bulunan bu nehrin memba ülkesi- dir. Mansap ülkesi olan Gürcistan ile Türkiye arasında bu konuda şimdilik herhangi bir anlaşmazlık yoktur. Arpaçay: Aras Nehri'nin bir kolu ko- numundaki bu nehir, Türkiye ile Erme- nistan arasında sınır teşkil etmektedir. Asıl su toplama havzası Türkiye'de olan bu akarsu üzerinde (sınırda) yapılan Ar-, paçay Barajı'ndan her iki ülke eşit şekil- de yararlanmaktadır. Ancak, bu akarsu- yun Türkiye topraklan içinde bulunan yukan kollan üzerinde Türkiye tarafın- dan yapımı planlanan sulama projeleri bulunmaktadır. Bu uygulamaya geçildi- ğinde. Ermenistan'la arasında sorunlar çıkabilir. Aras Nehri: Türkiye'den doğup, Hazar Denizi 'ne dökülen bu nehir, aynı zaman- da Azerbaycan-lran sınınnı oluşturmak- tadır. Bu akarsuyun Türk topraklan iç'n- deki bölümünde önemli sulama ve ener- ji projeleri bulunmaktadır. Tüm bu pro- jelerin yatınma dönüştürülmesi duru- munda, aşağı havaza ülkeleri olan Azer- baycan ve Iran'a giden su miktannda özenli azalmalar olacak, bu da, adı ge- çen ülkelerle sorunlar yarata- caktır. Hatta Azerbaycan-Cey- han Petrol Boru Hattı projesi- nin pazarlığı yapıldığı görüş- ınelerde, bu konunun günde- me getirilebileceği tahmin edilmektedir. Belki de ilerde Fırat Nehri kadar önemli so- runlann gündeme gelebileceği Aras Nehri için henüz Türki- ye'nin netleşmiş bir polıtikası- nın olmadığı bilinmektedir. Habur Irmağı yeraltı suyu (besleme) kaynakları: Fırat Nehri'nin Suriye topraklan içindeki en önemli kollanndan biri olan bu nehir, yine Suriye topraklanndaki "Resul-Ayin Pınarlan"tarafından beslen- mektedir. Bu pınarlar ise, Tür- kiye'de Şanlıurfa. Harran ve Dicle Havzası 1. Dicle-Kralkızı 2. Batman 3. Batman-Silvan 4. Garzan 5. llısu 6. Cizre Diğer Projeler 8 Baraj. 8 HES Sulama (hal 0 706.281 0 146.500 77.824 71.598 89.000 35.440 1.126.643 Sulama (ha) 126.080 38^00 257.000 60.000 0 121.000 26.312 SURUÇ (30.000 h# SURUÇ (116500 N " HILVAN, SİVEREK OVALARi (180.300 ra) URFA HES BOZOVA , (55.300 ha>? | ATATÛRK HES | İÂ [BİRECİKHESİ U İKARKAMIŞHES] URFA, HARRAN, MARDİNVE CEYLANPINAR OVALARİ (471.000 ha) (PjPOMPA HES: Hıdroelektnk santral 4 SURİYE Ceylanpınar Ovalan'ndakı mevcut ye- raltı suyu kaynaklanndan beslenmekte- dir Son olarak DSİ tarafından yapılan araştırma sonuçlanna göre, bu yeraltı su- yu kaynaklanndan yılda yaklaşık 1 mil- yar 200 milyon m3 suyun alınması ve bölgedeki sulamalarda kullanılması mümkün görünmektedir. Böy le bir kaynağın kullanılmasıyla da hem Atatürk Barajı'ndan sulama ama- cıyla daha az bir su alınmış olacak, hem de Mardin-Ceylanpınar Ovalan'ndaki sulamalan için pompajla yapılması ge- reken depolama miktan azaltılarak önemli bir enerji tasarrufu sağlanmış olacaktır. Ancak Suriye, böyle bir uygulamanın, Resil-Ayin Pınarlan'nın verimini düşü- receği ve dolayısıyla buradan beslenen Habur Irmağı üzerindeki projelerini olumsuz yönde etkileyeceğini öne süre- rek itiraz etmektedir. Asi Nehri: Günümüzde Türkiye ile Suriye arasında "sınır aşan sular" konu- sunda varolan anlaşmazlıklardan birisi de Asi Nehri ile ilgilidir. Bilindiği gibi. Asi Nehri, Lübnan toprakJanndan doğ- makta, Suriye'yi geçtikten sonra Türk topraklanna girerek Akdeniz'e dökül- mektedir. Suriye, ortalama yıllık akımı 1.2 mil- yar m3 olan bu nehrin sulannın %90'nı kullanmakta ve Türkiye-Suriye sınınn- da Türkiye'ye yılda ortalama 120 milyon m3 su bırakmaktadır. Bu akarsu üzerin- de Suriye'nin iki baraj projesi daha bu- lunmaktadır. Bu barajlann da inşa edil- mesi halinde Türkiye'ye bırakılansu, yıl- da 25 milyon m3'e düşecektir. Suriye, kendine göre yine Asi Nehri üzerindeki serbest tasarruf hakkını kul- lanarak 1994 tarihinde Lübnan'la yaptı- ğı yeni bir anlaşma ile Asi Nehri'nin Lübnan-Suriye hududundaki 403 milyon m3 olan toplamsu hacminden 80 milyon m3'ünü Lübnan'a bırakmayı kabul et- miştir. Suriye bu konuda daha da ileri gide- rek. Türkiye'nin Hatay ilini kendi top- raklannın bir parçası saydığı için Asi Nehri "ni Türkiye topraklanna geçmeden Sunye topraklannda denize dökülüyor- muş gibi mütalaa etmektedir. Fırat-Dicle Havzasında yaşanan sorunlar Bir bütünlük içinde bakıldığında. iki nehrin havzasının, Türkiye. Suriye ve I- rak topraklannın büyük bölümlerini içı- ne alan uluslararası bir havza konumun- da olduğunu görüyoruz. Bir mensa (yu- kan havza) konumundaki Türkiye'nin yüzölçümünün % 16"lık bölümü bu hav- za içinde yer almakta ve tüm havzadaki toplam su kaynağının %70'ine yakın bö- lümü de Türkiye'deki havzadan gelmek- tedir. Fırat'taki toplam su potansiyelınin %89'luk bölümü Türkiye'den, %11 'lik bölümü Suriye'den kaynaklanırken (1- rak'ın hiç katkısı yok). tüketim (su tale- bi) hedeflerinden Türkiye %35 (ortala- ma 18 milyarm3/yıl). Suriye %22 (11.5 milyar m3/yıl) ve Irak %43 (23 milyar m3/yıl) oran ve değerleriyle yer almak- tadırlar. Dicle'deki toplam su potansiyeline katkıda ise, Türkiye %52, Irak %48 (Su- riye'nin hiç katbsı yok) oranında katılır- ken. su talebinde Türkiye %13. Irak %83 ve Suriye %4 oranlanyla yerlerini al- maktadırlar. Burada önemli olan birbaş- ka husus, Türkiye'nin su talebinde tüm gerekçeler, bilimsel ve teknik verileror- taya konarken. Suriye ve Irak'ın buna bi- le gerek görmemeleridir. "Sınır aşan sular" tanımı içinde yer alan su kaynaklannın kullanımında, ta- raf ülkeler böylesine tutarsız ve denge- siz taleplerle ortaya çıkmalan halinde bugün yaşanan sorunlara ne karşılıklı görüşmeler yoluyla ne de oluşturulması beklenen "uluslararası su" hukuku yo- luyla, ne de oluşturulması beklenen "uluslararası su hukuku" yoluyla çözüm bulmak oldukça zor görünmektedir. Fırat ve Dicle nehirleri, günümüzde Türkiye'nin toplam su potansiyelinin %28.5'luk bir bölümünü teşkil etmekte ve gerek enerji, gerekse sulanabilir top- rak potansiyeli bakımında da mevcut su kaynaklan içinde ilk sırada yeralmakta- dırlar. Yukan Mezopotamya olarak da adlan- dınlan bu bölgenin tarihi geçmişi, ha- vuzdaki bu su ve toprak kaynaklannın öneminin ve verimliliğinin en güzel ka- nıtıdır. Sonralan bölgesel iklim değişim- leri sonucu ortaya çıkan kuraklık ve bu verimlı topraklardaki su özlemi. ta ki 199O'lı yıllara kadar giderilememiştir. DSl ve ElEt Genel Müdürlükleri tara- fından başlatılan ilk etüdlerde öncelik Yukan Fırat havzasına verilmiş ve ilk proje olarak 196O'lı yıllann başında Ke- ban Barajı projesi ortaya çıkmıştır. Da- ha sonra etüt ve çalışmalar ilerledikçe Aşağı Fırat projeleri olarak bilinen "Ka- rakaya, Atatürk barajı ve Urfa tüneDeri ile sulama projeleri*' geliştirilmiş, bu- günkü Birecik ve Karkamış barajlan da "Sınır Fırat projeleri" olarak ele alın- mıştır. 1980'li yıllara kadar Fırat ve Dic- le havzalan projeleri ayn ayn sürdürülür- ken, bu tarihlerden sonra iki havza pro- jeleri birleştirilerek "Güneydoğu Ana- dolu Projesi (GAP)" adı altında devam ettirilmiştir. 1985'lerden sonra da, bu proje bir "Entegre Bölge Kalkınma Pro- jesi"ne dönüştürülerek proje ve yatınm- lar günümüze kadar sürdürülmüştür. Suriye ve ırak'ın tepkileri Önce Fırat, sonra da Dicle havzasında sürdürülen bu proje çalışmalan ve yatı- nmlar sürerken, Suriye ve Irak'tan tep- kilerin gelmeye başladığını görüyoruz. tlk tepki, Keban barajının projesi hazır- lanırken, geliyor ve bu barajın yapılma- sı durumunda Fırat'ın suyunun azalaca- ğı ve bundan Suriye ve Irak'ın zarar gö- receği öne sürülüyordu. Bu tarihlerde Suriye'nin Fırat üzerinde herhangi bir tesisi bulunmamakta, Irak ise çok eski- lerden kalma bazı su yapılan yardımıy- la bazı sulamalar yapmaktadır. Ancak Suriye'de aynı tarihlerde Fırat üzerinde bugünkü en büyük projesi olan Tabka barajının projelerini hazırlatmaktadır. Bu proje, Türkiye tarafından da bilindiği için, Keban barajı proje he- defleri konusunda bilgi veri- lerek Suriye uyanlmıştır. Proje çalışmalan, öne Fran- sızlar, sonra Almanlar ve sonra da Ruslarla sürdürüle- rek 1970'li yıllann başında inşaatı tamamlanan Tabka barajı. hem eneıji hem de su- lama amaçlı idi. Sulama hedefi 640 bin ha olan bu baraj ve sulama-pro- jelerinde yapılan çok önem- li hatalar nedeniyle bugün ancak 230 bin ha'lık alanın sulanabildiği bilinmesine rağmen, son zamana kadar Suriye su talebini hep 640.000 ha'a göre gündeme getirmiştir. Ancak, ya Türki- ye'nin son yıllarda açıkça deklare ettiği "milli su poli- tikası", ya da sonuca doğru yaklaşan "uluslararası suhu- kuku"çalışmalanndan aldı- ğı mesajlardan dolayı olacak ki; teknik düzeydeki birçok konuda Tarafların görüşleri Fırat ve Dic!e nehİTİeri su kaynaklannın kullanımı konusunda taraflar arasındaki belirgin göriiş aynlıklan bulunmaktadır. Bunlardan Suriye ve Irak genelde aynı görüşleri savunmaktadırlar. Bu görüşler özetle şöyle iftie edilmektedir: # Türkiye. Fırat ve Dicle havzasındaki proje ve yatınmlanna başlamadan önce, Suriye ve Irak'ta daha önceden (Sümerlerden kalanlar dahil) var olan veya yarjran aşamasında bulunan sulama projelerinin ihtiyacı olan su miktan bu ülkeler için bir "'müktesap hak"olarak görülmelidir. # Fırat ve Dicle nehirleri sulan her üç ülkenin ihtiyaçlarına göre matematiksel formüller "bölüşüiınelidir." Buna göre: 9 Her ülke, ihtiyacı olan su miktarını, her proje için ayn ayn ve projenin işletmede, inşa halinde veya planlanmtş. olduğunu belirterek bildirecektir. # Dicle ve Fırat nehirleri için ayn ayn hidrolojik veriler teati edilecektir. 9 Ortak teknik komite. tüm veriieri derledikten sonra, her nehir için ayn ayn olmak ûzere, önce işletmedeki projeler için su ihtiyaçlannı, daha sonra inşa hatindeki projeler için su ihtiyaçlannt ve planlanmış projeler için su ihtiyaçlannı saptayacaktır. 9 Türkiye, 1987 protokolü ile, Atatürk barajı tamamlanıncaya kadar, Fırat nehrinden Suriye sınınnda ayhk ortalama 500 m3 /su bırakmayı taahhüt etmiştir. Atatürk barajının îamamlanmasıyla bu protokol geçerliliğini yitinniştir. Nihai tahsis daha yüksek bir miktar üzerinden yapılmahdır. Bu miktar 700 m3 ''s'den aşağı olmamahdır. Fırat Nehrinin yıllık ortalama debisi 1000 m3 /s olduğu göz önüne almdığında, bu miktan 3 eşit parçaya bölerek üçte birini Türkiye"de bırakıp, kalan üçte ikisini Suriye ve Irak'a göndermesi makul bir yaklaşımdır. Suriye ve Irak'ın bu tek taraflı ve bilimsellikten uzak yaklaşımlannın Türkiye tarafından benimsenmesî mümkün olmadığı gibi, uluslararası siyasi ve bilimsel forumlarda da kabul görmemektedir. gerçeği görmeye başlamıştır. Nitekim, Suriye Sulama Ba- kanlığı Uluslararası Sular Dairesi Genel Müdürü'nün VVaterand Environment In- ternational dergisinin Eylül 95 sayısın- da yaptığı değerlendirmelerden. hem Tabka Barajı projesindeki hatalan, hem de sulama yöntem ve teknolojilerinin es- kiliğini kabul ettiklerini görüyoruz. Evet, Suriye ve Irak'ın Keban barajı projesiyle başlayan tepkileri, Karakaya, Atatürk Barajlanyla sürüyor ve bu iti- razlanyla da bu barajlann inşaatında Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu dış kredi- leri büyük ölçüde engelliyorlar. Ama bu- na rağmen, Türkiye bu büyük projelerin hedeflerini ve Suriye ve Irak açısından ifade ettiği yararlan her vesileyle kendi- lerine anlatıyor. Ancak bütün bunlara rağmen. bu ülkeler bilinen uzlaşmaz tu- tumlannı hâlâ sürdürüyorlar. Son olarak, inşaatına başlanan Birecik Barajı ile il- gili yaklaşımlan da bunun bir başka ör- neğidir. Ustelik, bu barajın amacı. Atatürk Ba- rajı gibi çok büyük bir baraj ve hidro- elektrik santralından sonra böyle bir ba- rajın kendileri açısından da ne derecede önemli olduğu bilinmesine ve kendi- lerindeki Tabka ve Şaddam baraj lanndan sonra yaptıklan ikinci kademe güvenlik barajlan ömeğine rağmen, olumsuz ta- vırlannı değiştinnektedirler. Barajlann yararları Özetlemek gerekirse, Türkiye'in inşa etmekte olduğu barajlann su düzenleme işlevinden, mansap ülkeleri de yararlan- maktadır. Fırat'ın debisi yaz aylannda 100 mVs civanna inebilmekte, karlann eridiği aylarda ise, 7000 mVs'nin üstüne çıkabilmektedir. Bu durum, barajlann olmaması halinde mansap ülkelerinin yaz aylannda susuz kalmalan, ilkbahar- da ise su baskıruna uğramalan demektir. Örneğin, 1989-91 dönemınde arka arka- ya üç kurak yıl yaşanmıştır. Baraj lar sayesinde Suriye ve Irak, Fırat nehrinden dü- zenli su almaya devam etmiş- ler ve kurakhğın etkisini his- setmemişlerdir. Eylül 1991 'de Fırat'ın kaynakta debisi orta- lama 100 m^s'nin altında iken, Türkiye Suriye sınınn- dan geçen suyun 500 rrtVs'nin altında iken, Türkiye Suriye sınınndan geçen suyun 500 mVs dolayında olması, baraj- lann bölgeye sağladığı yara- nn somutbirgöstergesidir. Bu itibarla, Fırat Nehri üzerinde- ki barajlann mansap ülkeieri- nin çıkarlannı zedelediği id- diası doğru değildir. Yarın: Barış suyu projesi ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇt Meön'i Kim ÖldÜPttü Ulan? İstanbul'da öldürülen Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe (1968-9 Ocak 1996), ozan Hasan Hü- seyin'in kentlisi. Ikisi de Sıvas'ın Gürün'ünden. Metin, Gürün'ün yakın köyünden. Hasan Hüseyin (1927-26 Şubat 1984), sağ olaydı, Metin için kimbilirneleryazar- dı? Ben Hasan Hüseyin'in "Kocaöeöe^'ini anımsadım. Azime Korkmazgil onu ezbere bilir. Dizeleri şöyle: "bu demir divriği dağlanndan/ben söktüm ulan ben söktüm/bu namlu divriği demirinden/ben döktüm u- lan ben döktüm/bu ak bileklerde bu kapkara kelep- çe/ben dövdüm ulan ben dövdüm/ben dövdüm ateş- lerde bu kelepçeyi/bu biçimi bu demire ben verdim şimdi kaysı çiçekleri tozutur geçer/şimdi şarap dü- şerkızgınbağlara/şimdisevdiğimialırgiderier/güzotu- rurgözlerime dağlar uyUvaralım diyelim ki heeey diye- lim/nakışcana duralım korolaha diyelim/heeeey diye- lim heeeey/yıkılır bu düzmeceler yıkılır/köprüler kunj- lur aydınlıklara/gelir birgün kaşla göz arasında/en giz- li tomurcuklann ucunda gelir/ekmeksiz evin yalnızlı- ğında/kınasızparmaklann bakışlannda/uykusuz gece- lerin ardında gelir/gelir ulan gelir işte, bal gibi gelir/ha- laylarta çıkalım korolarla duralım/heeeey diyelim heee- ey/bu namlu divriği dağlanndan/bu candarma benim kapıbir komşum/bu türkü benim türküm çoğalırkana- yarak/kelepçemin karasında bir ak güvercin/ustam kessin ellerimi benim çocuk ellerimi/dağlar uy! uy dağlar!" (Kavel, Bilgi Yayınevi). Metin Göktepe'nin Evrensel gazetesi önünde töre- ninin yapılacağı geçen perşembe günü istanbul'a gi- decektim. Cumhuriyet'in yazarlar toplantısına Yakup Kepenek'le birlikte gidecektik. Evrensel'in önü de içi de ana-baba günüydü. Üst katta, Eşber Yağmurde- reli'nin yanına orurdum. Ipek Çalışlar, Oral Çalışlar, Ataol Behramoğlu, Celal Başlangıç, Aydın llgaz, Sennur Sezer, Adnan Özyalçıner, Gülsen Tuncer, Engin Ayça, Kemal Özer, Gülsüm Akyüz, Musa Ağacık, Bilgesu Erenus. ingiliz Manchester Guardi- an'dan Marie Ryan ile yardımcısı Yaşar Ismailoğlu oradaydılar. Ben görmedim, Sunay Akın ile Grup Kızı- lırmak'ın, Grup Yorum'un üyeleri, Hasan Ocak'ın ba- bası, Atilay Ayçin, Ferhat Tunç oradaydılar. Evrensel'in bulunduğu hanın kapısında karşılaşıp el sıkıştığımız gözleri yaşlı Refika Bezirci'yi bile tanıya- madım heyecandan. Asım Bezirci'nın eşi Refika Be- zirci'nin elinde çiçeği de vardı. Refika Bezirci, Galata- saray'da "Evrensel Kültür"öe, Asım Bezirci kitaplığını açmış. Hemen hemen sürekli kitaplığın başındaymış. Acılılar bir aradaydılar. Metin Göktepe'nin son haber- lerinden birinin kahramanı olan Tomris Özden, çelenk yollamış! O sabah, ilk konuşmayı ÇGD Başkanı diye, benim yapmamı istediler. Bu hiç usumda yoktu. Konuştum. Sonra Yakup Kepenek'le otelimize gittik. İlk günden ben, kafamı Metin Göktepe'yi kimin öl- dürdüğü değil, kimlerin öldürttüğü kurcalıyordu. Metin'in haberteri, yazılan gülle gibiydi. 20 Aralık 1995 Çarşamba günü, Evrensel'in üçüncü sayfasında bir ha- beri çıkmış. Haberin başlığı şöyle: "Istanbul ll Kültûr Müdürü'nün dokunulmayan icraatlan. Istanbul ll Kül- türMüdürü Rahmi Çubukçu 'nun müdürlüğebağlı ku- rumlarda çalışanlara sarkıntılık yaptığı öğrenildi. Çu- bukçu'nun yaptığıyolsuzluk ve diğer'icraatlannı'CHPV/ kültürbakanlannın bilmelerine karşın, görevden alama- dığı iddia edildi." Haber, ikinci paragraftan başlıyor, şöyle deniyor "ANAP döneminin Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek tarafından il Kültür Müdürtüğü 'ne getirilen Çu- bukçu, o dönem kendisini çevresindeki kişilere bazen koyu bir MHP'Iİ bazen de ANAP'lı olarak tanıttı. 1991 'de yapılan seçimlerden sonra DYP-SHP koalis- yon hükümetinin kurulmasıyla ve Kültür Bakanlığı'nın SHP'ye verilmesiyle birlikte, koltuğunu kaybetmek is- temeyen Çubukçu, SHP'li olduğunu söylemeye baş- ladı. Değişen hükümetlere karşın aynı koltukta yedi yıl kalmayı başaran Çubukçu, memurmaaşıyta önce ken- disine, ardından kardeşine, daha sonra da nereye git- se yanından ayırmadığı ve birlikte yaşadığı sekreteri N.K.'ye (adını ben yazmadım, Metin yazmış) Malte- pe'de birer daire aldı. Bunlann yanı sıra Çubukçu'nun altında son model bir de Renault Concorde marka otomobil bulunuyor..." Metin Göktepe'nin haberinde çok aynntıh bilgiler var. Bir yerde şöyle yazıyor Metin Göktepe: "Çubukçu'nun kendilerine kötü davranması ve sar- kıntılıkyapmasına dayanamayan bazı kadınlann da gö- revlerinden istifa ettiği öğrenildi. Daha önce Cihangir Çocuk Kütüphanesi'ndeçalışan I.Ç, Çubukçu hakkın- da Zeytinbumu Cumhuriyet Savcılığı'na şikâyette bu- lununca tehdit edildi ve zorta istifa ettihldi. Yine M.R., C.K. sarkıntılıktan, M.Y. de kendisine yönelik baskılar- dan dolayı istifa etmek zorunda kaldı... "(Adlan ben kı- salttım. M.E.) Metin Göktepe, haberinin sonunda, "Hakkında orta- ya atılan iddialara ilişkin olarak görüşmek istediğimiz Çubukçu, bizi tehdit etti. Çubukçu, bazı kurumlan da arayarak haberi yapmamamız için aracı olmalannı is- tedi" diyor. Yöneticiye gel. yöneticiye! Yedi yıldır, yerini korumayı beceren Istanbul ll Kültür Müdürü, Metin Göktepe'ye gözdağı verdi mi? Çevre- sine, "Onu yaşatmayacağım" dedi mi? Tanıdığı güven- lik görevlilerine, polislere bir şeyler dedi mi, demedi mi? Onun yakından tanıdığı polisler kimler? Kimler "in- safsız avcı"ya hizmet etmiş? Sormak gerek; - Metin 7 kim öldürttü ulan? B U L M A G A SEDATYAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Optik sistemle- rin yakınsaklık bi- rimi. 2/ Maran- gozlanndörtköşe delik açmakta kuUandıklan araç... Gözleri görmeyen. 3/ Ge- mınin baş ve kıç tarafında, asıl gü- 6 verteden yüksek olan kısa güver- te... Radon ele- mentinin süngesi. 4/Halkşairi...Hz. 1 2 3 4 5 6 7 8 Muhammed'i övmek ama- cıyla yazılan kaside. 5/ Islam dinine göre haram sayılan fa- iz. 6/ Boru sesi... Kilise hiz- metini gören ve çan çalan kimse. II Çile durumundaki ipliği yumak yapmak ya da masuraya sarmak için kulla- nılan aygıt... Bir nota. 8/ Bi- tişme çizgisi... Derebeylik Japonyası'nda en aşağı sını- fi oluşturan halk. 9/ Odenme- si gereken bir paranın, alaca- ğa sayılarak bir bölümünün ödenmesi... Tavlada bir sayı. YUKAR1DAN AŞAĞIYA: 1/ Kollannın, göğüs ve sırtının bir bölümü açık kadın giy- sisi. 2/ Az sözle çok şey anlatma... Yabanıl incir ağacına ve bu ağaçlarda döllenmeyi sağlayan sineğe verilen ad. 3/ Sol taraf... Yankı. 4/ Kendi kendine cinsel doyum sağlama. 5/ Pokerde aynı cins iki kâğıda verilen ad... Ince kısa değnek. 61 Cinsel güçsüzlük. 7/Eski Mısır'dagüneş tannsı... Birza- man binmi. 8/ Padişah ahırlanna bakmakla görevli kimse. 9/ Yemin... Arpın atası olduğu sanılan, Doğu'ya özgü telli çalgı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle