25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 OCAK 1996 PAZAR HABERLER Baykal: Piyango milletvekifleıi geldiBÜLENT ECEVİT ANTALYA-CHP Genel Baş.kanı Deniz Baykal DYP ile ANAP'ın tnutlaka bir hü- kümet kurmak zorunda olduklannı. aksi tak- dirde ülkenin yeniden bir seçime götürül- mesine neden olanlann burıun bedelini ağır ödeyeceğinı belirtti. Yenı hükümet oluşu- munda muhalefette kalma isteklerini yı- neleyen Baykal, parti içi muhalif seslerle ilgili olarak da*Sryasette o kadar olur. O konuşanlar da "Haydi kongreye' deyince susuyorlar" yorumunu yaptı. Baykal, ga- zeteci Metin Göktepe cinayetinin bir an önce aydınlatılması gerektiğini de belirte- rek "Bu tür olayların aydmlahlması terö- re taviz anlamına gelmez. Hem terörie mü- cadele edilmesini istiyoruz hem de böyle olaylann aydmlatılmasını" dedi. Baykal, Antalya"ya yaptığı hafta sonu ka- çamaği sırasında partisinin il merkezine geldi. Baykal, 24 aralık seçimlerinde hak etmeyen bazı kışilerin şans eseri milletve- kıli seçıldiklenni belirterek bunlan, 'pi- yango milletvekilleri' olarak nıtelendirdi. "En çok halk dcsteği Ue seçilmiş nıillrt- vekilltri bizdedir" diyen Baykal, CHP'li her millenekilınin62bino\laseçilirken RP'lı bir mılletvekilinin 38 bın oyla Meclis'e geldiğıne dıkkat çekti. Partı ıçı muhalifler içın "Siyasctte o ka- dar olur. O konuşanlar da' Haydı kongre- ye" deyince susuyorlar" diyen Eiaykal, se- çımlerde birçok ilde başanlı olduklannı savundu. Baykal, son terör olayları, ceza- evı sorunu \e hükümetle ılgilı sorulanmı- zı şöyle yanıtladı: - Cezaevlerindeki dunımun ryileştirme- si yönünde ne tür çalışmalar yapıyorsu- nuz? BAYKAL - Gerekenleri bu hükümet de yapıyor. Gereklı talımatlar verildi. Bu ko- nu sıyasi ilgı içinde sürdürülür. Tabii bir an önce hükümetin kurulması lazım. Ge- çicı hükümette ele alınacak konular değil bunlar. Ama hükümeftirgörevıni yapar. -Yeni hükümette niçin yer almakistemi- vorsunuz? BAYKAL - Hayır, biz CHP olarak as- kerlik görevimizi yapiık. Şimdi sıra baş- kalarında. Biz, muhalefet görevi yapmak istiyoruz. Onun arayışr içindeyiz. ANAP- DYP anlaştıktan sonra hükümet için bir eksik kalmayacaktırdiyedüşünüyoruz. Sa- yın Ecevit Sayın Yılmaz'ı seçimler önce- sinde ANASÖL içinde desteklemeye baş- lamıştı. Seçimden sonra da blok oluştur- dular. Birlikte davranmaya başladılar. Bu dayanışmanın hükümete de yansıması ge- rekecektir. İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN Ünıversitemiz: Fen Bılımlen, Sosyal Bılimler ve Nükleer Enerji Enstıtülerine "Lısan- süstü Öğretim Yönetmelıği"ne göre 1995-1996 Öğretim Yılı Yaz Yanyılında, Doktora ve Sanatta Yeterlik ıçin ön kayıt tarihleri ile alınacak öğrencilerin başvurabilecekleri prog- ramlann kontenjanlan. girecekleri bilim ve yabancı dil sınavlannın tarih, yer ve konula- n aşağıda belirtilmiştır. 1995-1996 ÖCRETİM YILI DOKTORA KONTENJANLARI FEN BİLfMLERt ENSTİTÜSÜ ANABİLİM DALLARI ve PROGRAMLAR DOKTORA ELEKTRİK MÜHENDİSLIĞ! ANABİLIM DAL1 Elektnk Mühendislığı Programı 4 ELEKTRONİK ve HABERLHŞME MÜHENDİSLIĞI ANABtLlM DALI Elektronik \e Haberleşme Mühendislığı Programı 15 Biyomedıkal Mûhendısliği Programı 3 KONTROL ve BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİGI ANABİLİM DALI Kontrol ve Bilgısayar Mühendislığı Programı 10 MATEMATİK. ANABİLİM DALI Matematık Mühendislığı Programı 5 FİZİK ANABlLtM DALI Fızık Mühendislığı Programı 5 KlMYA ANABİLİM DALI Kımyagerlık Programı 24 MÜHENDİSLİK BlLlMLERl ,\NABİLİM DALI Mekanık Programı 10 GEMİ İNSAATI MÜHENDİSLIĞ! ANABİLİM DALI Gemı Inşaatı Mühendislığı Programı 5 DENİZ TEK.NOLOJİSİ MÜHENDİSLİG1 ANABİLİM DALI J Deniz Teknoiojisı Mühendislığı Programı 4 tNŞAAT MÜHENDİSLIĞI ANABİLİM DALI Yapı Mühendısligi Programı 12 Su Mühendislığı Programı 4 Ulastırma Mühendısliği Programı 4 Geoteknik Mühendısliği Programı 10 JEODEZİ ve FüTOGRAMETRİ MÜHENDİSLIĞI ANABİLİM DALI Jeodezı ve Fotogrametn Mühendısliği Programı 25 ÇEVRE MÜHENDlSLlGt ANABtLlM DALI Çevre Mühendislıği Programı 10 İŞLETME MÜHENDİSLİOl ANABİLİM DALI tşletme Mühendislığı Programı 3 ENDÜSTRİ MÜHENDİSLIĞI ANABtLlM DALI Endüstn Mühendısliği Programı 3 Mühendıslık Yönetımı Proeramı 3 KlMYA MÜHENDİSLİĞI ANABİLİM DALI Kımya Mühendislığı Programı 14 METALURJt MÜHENÜİSLİĞ1 ANABİLİM DALI Malzeme Programı 10 Üretım Metalurjısı Programı 10 MADEN MÜHENDİSLIĞI ANABİLİM DALI Maden Işletme Programı 5 Cevher-Kömür Hazırlama ve Değerlendırme Programı 5 Maden Mekanızasyonu ve Teknoiojisı Programı 5 JEOLOJİ MÜHENDİSLIĞI ANABİLİM DALI Jeolojı Mühendislığı Programı 15 JEOFİZİK MÜHENDİSLİGI ANABlLtM DALI Jeofızik Mühendislığı Programı 5 PETROL ve DOGAL CAZ MÜHENDİSLİĞ1 ANABİLİM DALI Petrol ve Doğal Gaz Mühendislığı Programı . .. 1 . MAKlNA MÜHENDİSLIĞI ANABİLİM DALI . . , , . - . . • ..~«-^1.>A...I..., Enerji Programı , , .„ .„„_, £ Otomoüv Programı r . 1. Konstrüksıyon ve Imalat Programı 5 TEKSTİL MÜHENDlSLlGt ANABlLtM DALI Tekstil Mühendisliği Programı 5 MlMARLIK ANABİLİM DALİ Bına Bilgisı Programı 15 Yapı Bilgisi Programı 15 Restorasyon . 5 Mimarlık Tanhi Programı 5 ŞEHİR ve BÖLGE PLANLAMA ANABtLlM DALI Şehır Planlama Programı 5 Şehırsel Tasarım Programı 5 Peyzaj Planlama Programı 5 Bölge Planlama Programı 5 UÇAK. MÜHENDİSLİĞI ANABİLtM DALI Uçak Mühendislığı Programı 10 METEOROLOJİ MÜHENDİSLİĞI ANABİLİM DALI Meteoroloji Mühendısliği Programı 9 SINAVLAR, KESİN KAYITLAR ve AÇIKLAMALAR 1- Doktora aday önkayıtlan: 24 Ocak 1996-26 Ocak 1996 Yer: İTÜ Fen Bılımlen Enstitüsü (Ayazağa Kampüsü) 2- Doktora Yabancı Dıl Smavlan: 30 Ocak 1996 Salı, saat 14.00 (tngılızce, Almanca. Fransızca dillennden) Yer: Aday önkayıtlan sırasında bildirilecek olan ilgili fakülte binalan. 3- Doktora yabancı dil sınavında başanlı olan adaylann isimlerinin Fen Bılımlen Hnstıtüsü'nde ve ilgili fakültelerde'ılanı: 31 Ocak 1996 4- Doktora Bılım Sına\ lan. 1 Şubat 19% Persembe. saat 14.00 (Adavlann mezun olduklan Yüksek Lisans Programlanmn temel ve genel konulan ile mühendıslık matematığınden yapılacaktır.) (Doktora Bilim Sınavına Yabancı Dil Sınavmı başaranlar gırer.) 5- Bilim sınavı cevap kâğıtlarının degerlendinlmesı: 2 Şubat 1996 Cuma gûnû. 6- Değerlendirme sonuçlannın Fen Bılımlen Enstıtüsü'ne bıldınlmesı: 2 Şubat 1996. 7- Ginş sınavlannın sonuçlannın Fen Bılımlen Enstıtusü'nde ve ilgili fakülte dekanlıklannda ilanı: 2 Şubat 1996 Cuma. 8- Kesin kayıtlar ve derslere yazılma: 2-5 Şubat 1996 9- Oğretım yılı başlangıcı. 5 Şubat 1996 Yer: İTÜ Fen Bılımlen Enstitüsü (Ayazağa Kampüsü) SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SA.Y4TTA ANABİLİM DALI VE PROGRAMLAR YETERLİK DOKTORA TEMEL BtLİMLER ANASANAT DALI Türk Sanat Müzığı Programı 5 Türk Halk Müziği Programı 5 SANAT TARJHl ANABİLİM DALI Sanat Tanhı Programı - 5 İŞLETME ANABtLtM DALI Işletme Bılım Dalı - 3 MÜZİKOLOJİ ANABİLİM DALI Müzik Tarihı Programı - 3 SINAVLAR, KESİN K \YITLAR ve AÇIKLAMALAR 1- Doktora \e Sanatta \ eterlik adav önka\ıtlan: 24 Ocak 1996 - 26 Ocak 1996 Yer: İTÜ Sosyal Bilımler Enstitüsü (Taşkışla Binası) 2- Doktora ve Sanatta Yeterlik Yabancı Dil Sınavı: 30 Ocak 1996. Saat: 10.00'da (tngilizce, Fransızca \e Almanca dillennden >apılacaktır.) Yer: Kayıt sırasında bıldinlecektır. 3- Doktora\eSanatta ^eterlik Bilim Sınavı: 1 Şubat 1996, Saat: 10.00"da Yer: Kayıt sırasında bıldınlecektir. 4- Sonuçlann ılanr 2 Şubat 1996 Yer: İTÛ Sosşal Bilımler Enstitüsü (TaşkışlaTaksim) 5-Kesınkayıt-2-5 Şubat 1996 Yer: İTÜ Sos\al Bılımler Enstitüsü (TaşkışlaTaksim) 6- Öğretjm Yılı başlangıcı: 5 Şubat 1996 Yer İTÜ Sos\al Bılımlen Enstitüsü. (TaşkışlaTaksim) • 7- Daha fazla bılgı ıçin Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü'ne müracaat edilebilir. NLKLEER ENERJİ ENSTİTLSC ANABtl.İM DALI DOKTOR4 NÜKLEER BtLİMLER ANABİLİM DALI NÜKLEER TEKNOLOJİ ANABİLİM DALI NÜKLEER LYGULAMALAR ANABİLİM DALI SINAVLAR, KESİN KAYITLAR ve AÇIKLAMALAR 1- Doktora aday önkayıtlan. 24 Ocak 1996-26 Ocak 1996 Yer: İTÜ Nükleer Enerji Enstitüsü I Ayazaga Kampüsü) 2- Doktora Yabancı Dıl Sınavı: 30 Ocak 1996. Saat: 10.00'da (lngılızce, Fransızca ve Almanca dillennden yapılacaktır.) Yer: Kayıt sırasında bıldinlecektır. 3- Doktora Bılım Sınau. 1 Şubat 1996. Saat: 10.00'da Yer: İTÜ Nükleer Enerjı Enstitüsü (Ayazağa Kampüsü) 4- Sonuçlann ilanı: 2 Şubat 1996 Yer: ITÛ Nükleer Enerji Enstitüsü (Ayazağa Kampüsü) 5-Kesin kayıt: 2-5 Şubat 1996 Yer: İTÜ Nükleer Enerji Enstitüsü (Ayazağa Kampüsü) 6- Öğretim yılı başlangıcı: 5 Şubat 1996 Yen İTÜ Nükleer Enerji Enstitüsü (Avazağa Kampüsü) 7- Daha fazla bilgi için Nükleer Enerji Enstitüsü Müdürlüğü'ne müracaat edilebilir. Basın- 65026 'Kelepçeli cenaze' defîıedildi Oiavsız geçen Gültekin Beyhan'ın cenaze törenine ailesi ve yakınlan kabldı. (Fotoğraf: HATİCE TUNCER) • Ümraniye Cezaevi'ndeki olaylarda dövülerek öldürülen dördüncü tutuklu Gültekin Beyhan Alibeyköy'de toprağa verildi IstanbulHaberServisi-Ümraniye'dc- ki Üsküdar E Tipi C'ezacvi'nde 4 ocak günü meydana gelen olaylarda ağırya- ralanan ve tcdavi gördüğü Haydarpa- şa Numune Hastanest'nde yaşarnını yi- tiren Gültekin Beyhan, dün Alibey- köy'de toprağa verildi. Ailesinin istegi üzerine dün sabah erken saatlerde Adli Tıp Kurumu'ndan alınan Beyhan, Aiibeyköy Güzelyayla Camii'ne getirildi. Tören saati olan 12.00 beklenmeden yapılan dini tören- den sonra Beyhan'ın cenazesi, eller üzerinde Aiibeyköy Mczarlığı'na gö- türülürken annesi Hamail Bt-yhan. göz- yaşlan içerisinde feryat ederek oğlunun suçsuz olduğunu, bir ihbar üzerine tu- tuklandığını söyledi. 18 aydır tutuklu bulunan Gültekin Beyhan'ın martayın- da yapılacak duruşmada tahliye edilme- sini beklediklcrini söylcyen kız karde- şi Zf nnurv Beyfaanda sorumlulann cc- zalandınlmasını istedi. Duyııru yapılmasına karşın erken gerçekleştirilen tören nedeniyle cena- zeye katıltm 40-50 kişiyle sınırlı kaiır- ken sadecc ailesinin ve avukatlannın ka- tıldığı törende herhaııgi birolay çıkma- dı. Cenazenin sonunda gelenler ise Aii- beyköy Cemevi'nde toplandılar. Polı- sin mezarlıga gidilmesine izin verme- yeceğini açıklamasından sonra bir da- kikalık saygı dumşunda bulunan kala- balık sessizcedağıldı. Ancak bazı grup- lar, daha sonra Aiibeyköy Cengiz To- pel Caddesi ve Veysel Karani Camii çev- resinde lastik yakarak korsan gösteri yaptı. Polisin bu gruplara müdahalesi sonucu bazı kişilerin gözaltına alındi- ğı betirtildi. DHKP-C davasından tutuklu bulunan Gültekin Beyhan, 4 ocak günü Üskü- dar E Tipi Cezaevi'nde meydana gelen olaylarda ağır yaralanmış ve Haydar- paşa Numune Hastanesi'ne kaldınl- mıştı. Yoğun bakım servisinde bir haf- ta tedavi gören Beyhan, 11 ocak günü kurtanlamayarak yasamını yitirmişti. Beyhan"ın otopsi tutanağında, ölümü- nün, "başına vunılması sonucu iç ka- nama"dan meydana geldiği saptandı- ğı belirtilmişti. Olaylardailk gün Ab- dülmecit Seçkin, Orhan Özenve Rıza Boybaş yasamını yitirmiş, Cengiz Ça- hkoparan ise ağır yaralanmıştı. Çalıko- paran'ın tedavisi halen yoğun bakım ser- visinde sürerken ya^am tehlikesini at- lanan Ağa Yıkiınm. Metin Türan, Akın Dunma/ ve Süleyman Acar'ın tedavi- lerinin sürdüğü belirtildi. Amt mezar açılışı için yurüyüş hazırlığı yapılıyor Gazi'de gergiııliğe dikkatIstanbul Haber Servisi - Gazi Mahatlesi'nde iki haftadan beri süren operasyonlar sonucunda başlayan gerginlik devam ederken anıt mezann açılış töreni için polisin izin vermeyeceğini açıklaması yeni bir gerginlik yarattı. Onceki gün polisin başlattığı DHKP-C operasyonu ile önce iki kişinin açılan ateş sonucunda yaralı olarak gözaltına alınması, ardından da bu olayı protesto için barikat kuran gruplarla çatışmaya girilmesi ve 47 kişinin gözaltına alınması. mahalle halkına korku dolu dakikalar yaşatti. Sivil polis. önce Sekizevler Mahallesi'nde bir eve baskın düzenleyerek Cemal Oztürk ve Celal Aj^ildız adlı iki kişiyi gözaltına almak istedi. Bu kişilerin karşı koymalan üzerine ateş açan polis. iki • Mahallede gerginlik sürerken anıt mezann bugün açılacak olması ve polisin izin vermernesine karşın Haklar ve Özgürlükler Platformu'nun tören için yürüyüş yapılacağını açıklaması gergin bir bekleyişe yol açtı. kişiyi yaralı olarak ele geçirdi. Bazı gruplann. polisin Gazi Mahallesi'nde sürekli operasyon yapılmasını protesto için barikat kurmasıyla önemli sayıda çevik kuvvet, terörie mücadele ekibi mahalleyi sardı. Gruptan bazı kişilerin molotofkokteyli atması karşısında polisin de ateş açtığı belirtildi. Gece yansına doğru iyice tırmanan olaylar sonrasında 47 kişinin gözaltına alındığı bildirildi. Bu arada geçen yıl meydana gelen "Gazi olaylarT sırasında yasamını yitirenler adına yaptınlan anıt mezann bugün açılacak olması gergin bir bekleyişe yol açtı. Polisin tören için izin vermeyeceğini açıklamasına karşın töreni yapacak gnıplar, yürüyüş ve tören yapmakta ısrarlı. Daha önceden belirlenen anıt mezann açılış töreni. duyuruya göre Ismetpaşa Caddesi 'ndekj cemevi önünden başlayacak yürüyüşle yapılacak. Cemevi yöneticileri, açılış töreni için yapılacak yürüyüşün kendileri ile ilgisi bulunmadığını belirterek cemevinin bugün ibadete kapalı olacağını açıkladılar. MİKRO DtNÇ TAYANÇ HoşgöriKsüdük)!.. Bir kavram kargaşasıdır yaşayıp duruyoruz... Kara yobaz ile ak yobaz birbirine kanşıyor, bütünleşiyor, tek beden oluyor... Üstelik bunu, hoşgörü" adına(!) ya- pıyor... Kara ve de ak yobazlara göre, Türkiye Cumhuriye- ti'ne, Cumhuriyet'i Anadolu Devrimi'yte kurup Aydın- lanma Devrimi'yle çağdaş uygartık düzeyine eriştir- meyi hedef gösteren Mustafa Kemal Atatürk'e, tüm aydınlara ve laiklere sövmek, tehditler savurmak, dövmek, olmadı ya teker teker ya da topluca öldürt- mek hoşgörüyle karşılanması(!) gereken şeyler... Kara ve ak yobazlara göre, dünya işleri ile din işle- rinin apayn işler olduğunu savunmanın; eğitimden giyime, dilden davranışlara çağdaş bir aydın gibi ol- manın ise hoşgörülür yanı yok(!)... Hele çıkıp "Kur'an Türkçe olmalı, ezan Türkçe okunmalı kidili Türkçe olan herkes anlayabilsin. Dün- ya işleri ile din işleri apayn işlerdir ki, birbirine kanş- tınp Türkiye Cumhuriyeti 'niortaçağ karanlıklanna sü- rüklemeye kalkmayın" demeye görün... Hemen kara yobaz takımı şallak mallak olup ürü- meye koyuluyor... Onlann ürümeleri, ak yobazlann ka- ra gözlükleriyle "medyatik" programlara konu edili- yor. Ediliyor ki, en "leşker-i cühela "sına söz hakkı ta- nımacasına... Kolay mı, kara yobaz ile ak yobazın kesişme nok- tası; çıkarcıhk! Halk uyanmasın ki kara yobaz, emek- çi kitlelerin bilinçsizliğini sömürüp gününü gün etsin; ak yobaz da gününü gün eden kara yobazlan ekran- lara sürüp patronunun "raf/ng"ini, kendisinin de "ek- mek teknesi"riı(l) büyütsün! Çıkıp, "Yahu bunlar Türkiye Cumhuriyeti Anayasa- sı'na ve de tümyasalara aykın. Üstüne üstlük, sizbun- lan konuştururken ağızlannın payını verecek aydın* lanmacılara söz hakkı bile tanımıyor ya da patror) maçasına tanıyamıyorsunuz" deyin de görün... * Ak yobaz, Gazete'nin demokrasi anlayışına, say: gısına ve "gazetecilik" ilkelerine göre "hoşgörüyie karşıladığı davranışlara sövmeye koyuluyor... Kara yobazlar ile ak yobazlann sövgü biçimleri ara- sında, ak yobazlardan yana olumlu tek şey var; adam- cıklar, kalem ustası olduklanndan ve henüz Türkçe düşünüp yazma yetenekleri kararmadığından "güle- rek" okunacak şekilde sövüyorlar! Hoşgörünün hoşgörüsüzlüğe dönüştüğü bu nok- tada oturup düşünüyorum; bu makûlenin "uzlaşma- cı" yüzüne inanabilir miyim? Sanmıyoaım! Sanmayınca da bir kez daha anımsatmak geçiyor içimden: Burası, Düvel-i Muazzama'ya karşı dini bütünlerin- den yok yoksuluna, inanmış devrimcisinden anaları- na dek bir ulusun kanını dökerek kurduğu Türkiye Cum- huriyeti'dir!.. Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Mustafa Kemal, ay- dınlanma Devrimi ile ulusuna, çağdaş uygarfık düze- yini hedef gösterdiği ve bu hedefe ulaşacak adımla- n attığı için Atatürk olmuştur!.. Düvel-i Muazzama'ya karşı verilen Kurtuluş Sava- şı ve Aydınlanma Devrimi'ni de birlikte getiren Türki- ye Cumhuriyeti, yalnızca Türk ulusunun bağımsızlık ve egemenliğini kurtarmakla kalmamış, Hıristiyan- laştınlmakla sonuçlanması kaçınrfmaz bir mandacı- lığı da yenerek dini bütünlerin bugün özgürce tapı- nabilmelerini sağlamıştır! Eğer bugün hâlâ Osmanlı şeriatına dönmek iste- yen kara yobazlar varlıklarını sürdürebiliyor, özgürce konuşup yazabiliyorlarsa bunu, Kurtuluş Savaşı'nda kanlannı dökenlere hem de kan borcuyla borçludur- lart.. Dini bütünler ile kara yobazlan ayıran da zaten, bi- rinin "inanmış", diğerinin ise "kara dinli" olmasıdırü! Eğer bugün; ak yobazlar çıkar uğruna, "uzlaşma" adına kara yobazlara koltuk çıkabiliyoriarsa bunu, Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasa güvencesi altında- ki demokrasi anlayışını ve kendinden emin olmanın getirdiği hoşgörüye hem de var olma borcuyla borç- ludurlar! Eğer bugün; "Ikinci Cumhuriyet" teraneleriyle ve bilinçli ya da bilinçsiz, kara yobazlarla el ele yürüyen- ler, patronlannın vazgeçilemez(!) çıkarlan adına med- yanın gücünü kullanıyor ve bunun adına da "ekmek teknesi" diyerek gazeteciliği, gazetecileri karalama- ya, kara yobazlara göz kırparak hedef göstermeye cür'et edebiliyorlar ise bugüne dek öldürülen "ağa- beyleri"ni bir kez daha düşünmelidirler. "Düşünme yetileri"r\in sınırı, ekmek tekneleriylesı- nırlıysa; bu yüzdendir ki "gazeteci' olanlanmıza "emek- çi", medyatik olanlanmıza ise "uşak" deniliyordurü! Kara dinlilere, uşaklaraveuzlaşmayı "içtenlikle" \s* teyenlerin "beyhude" hoşgörüsüne, hoşgörüyle ba- kılabilir. Ancak, hoşgörulerinin altından hoşgörüsüz- lük; uzlaşmacılıklann altında ise "yok edicilik" çıka- cağı "veri" olanlara hoşgörü göstermek, Kurtuluş Sa- vaşı'na da, Aydınlanma Devrimi'ne de her ikisine yü- rek verip yok edilenlere de hoşgörüsüzlük olacaktır!!} Anafikir Cehenneme giden yollar da iyi niyet taş- lanyla döşelidir. Anafikrin anafikri: Yeryüzünü cehenneme çevir- mek isteğiyle hoşgörümüzü sömürmeye kalkanlann cehenneme kadar yolları vardır; açık olsun! OTLAR /ORAL ÇALIŞLAR T ürkiye, son dönemlerde katilleri yakalayamayan bir ülke olarak iyi- ce ün yaptı. Faili meçhul cinayet- lerde rekora gidiyoruz. Ülkemizin en seçkin insanlan faili meçhul cinayetler- deyaşamlannı yitirdiler. UğurMumcu'nun öldürülmesinin üzerinden üç yıl geçti, orta- da en küçük bir ipucu olduğundan söz edi- lemıyor. Aynı şey Turan Dursun, Bahriye Üçok, Yluammer Aksm. Musa Anter cina- yetleri içın de geçerli. Buna FerhatTepeie- ri, Vedat Avdın'lan, Mehmet Sincar'lan ve daha birçok ismi de ekleyebiliriz. Önceki gece "Siyaset Meydanı"nda konu- şan eskı Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, terörün her ülkedc olduğunu söyleye- rek kendi basansızlıklanna gerekçe göster- meye çalıştı. Hatta, birçok cinayeti aydınla- tarak önemli başanlarkazandıklannı söyle- yecek kadar gerçeğı ters yüz etti. Demok- ratik sistemlerle yönetileıı bir ülkede. Gazi Mahallesi'nde olduğu gibi gösteri yapan in- sanlann üzerine öldüresiyc kurşun sıkan bir polis teşkilatı bulamazMnız. Haydi diyelım kı bunu bazı kendini bil- mez görevliler yaptılar \c onlarca yurttaşı öldürdüler, o zaman da dev let bunlan yaka- lanndan tutarvehakettiğicezayı \erir. Me- tin Göktepe olayı bunun son örneğidir. Me- tin Göktepe'nin polis tarafından gözaltına alındığı ve dövülerek öldürüldüğü herkes larafindan net bir şekilde biliniyor. Bunu Emniyet Genel Müdürüde. Istanbul Emni- yet Müdürü dc. Içişleri Bakanı da bal gibi Katilleri yakalamak biliyorlar. Fakat buna rağmen İçişleri Baka- m, Gökıepe'nin duvardan düşüp öldüğü gi- bi saçma bir iddiayı savunmakta bir sakın- ca görmüyor. Göktepe'nin katilini bulmak. devletin üst düzey yetkilileri istese onlar için beş dakikalık bir meseledir. Aynı şekilde Gazi Mahallesi'nde öldürü- len 30'a yakın yurttaşın katilini bulabilmek de çok kolaydır. Ümraniye Cezaevi'nde tu- tuklulann kafasını sopayla ezip öldürenler de hemen oıtaya çıkanlabilir. Ama devlet yet- kilileri. güvenlik ve adalet çarkı. bu katille- ri ortaya çıkarmak konusunda nedense her zaman ağırdan alıyor ve cinayetlere baha- nelerbularak geçiştirmeye çalışıyor. İçişle- ri Bakanı, milyonlarca insanın gözü önün- de Göktepe'nin duvardan düşüp öldüğü saç- malığına ortak olurken birgeleneğin, alışıl- mış dev let yetkilisi tavnnın birömeğini ve- riyor. Işte Türkiye'nin sorunu bu tavırdır. Dev- let görevlisi istediğini yapar ve hesap ver- mez. çünkü bunlann hepsi "devletin iilkesi ve millt'tivlc bölünmez bütünlüğij" gerek- çesinin arka.sına sığınılarak savunulmakta- dır. Bu nedenle hoşgörülmesi vc göz ardı edil- mesi gerekir. Bu kadar acımasızlık devlet gö- rev lilerince yapılır \ e bu yapılanlardaha üst düzeydeki sorumlular tarafından korunma- ya çalışılırsa. o ülkede örgütlü teröreylem- lerinin önüne geçmek de mümkün olamaz. Dev let görevlilerinin bu kadar topluma ya- bancılaştığı dönem azdır. Metin'in gözaltına alındığı akşam, gözal- tına alınan insanlann hallerini TV ekranla- nndan izledik. Sokaktan geçen yaşlı kadın- lann elleri yüzleri kan içindeydi. Polis co- pu, insanlanmızın tepesine acımasızca in- mişti. Yine muhabirlerin polislerden nasıt mu- amele gördüğünü açın TV kanallanndan iz- leyin. Polis, vatandaşına acımasız, gazete- ciye acımasız, gençliğe acımasız davranıyor. Büyük bir kin ve öfkeyle copunu onlann te- pesine indiriyor. Eski Emniyet Genel Mü- dürü de bazı kendini bilmez münferit görev- lilerin böyle davranmış olabileceğini söylü- yor. Gerçek Ağar'ın iddiasının tam tersi. Sı- radan polis, bu gelişmelcrin son ucu, belki de en az suçlu olanıdır. Çünkü o da acımasız terör ortamı içinde namiunun ucunda olduğu için büyük bir ge- rilim yaşamakta. toplumdaki acımasızlıktan nasibini almaktadır. Bu geriJim onu kışkır- makta ve acımasız yapmaktadır. Önemli olan devletin üst düzey yetkililerinin ve em- niyetin başındakilerin tutumudur. Onlar isterierse birkaç münferit olay dı- şında. polis. tavnnı kısa sürede düzeltir. Hal- ka daha dikkatli davranır. insanlan öldürün- ceye kadar dövecek birgözü dönmüşlük içi— ne girmez. Suçu birkaç kendini bilmez sı-. radan polisin üzerine attıkça bu işin önünün alınamayacağını bilmeliyiz. Başbakan'ın, daha sonra İçişleri Baka-> nı'nın, daha sonra Emniyet Genel Müdü- rü'nün tutumu değişmeli ve polise insan gi- bi davTanmalan konusunda bir uyan yapma- lıdır. Tersine davTanan polis şeflerine gö- revden el çektirmeli ve hesap sormalıdır. Bakın her şey nasıl düzeliyor. Ama bizde öy- le mi oluyor? Tam tersine bir dönemin bü- tünü sorumlutuğunu üstlenen polis şefleri» valiler, güvenlik görevlileri, onurlandınla-ı rak liste başlanndan milletvekili seçiliyor-Ş lar. Yani uygulamalann bir devlet politikası, bir hükümet politikası olduğu ilan ediliyor. Devletin genel çizgisi hızla değişmek zorun- dadır. Bu sistem iflas etmiştir. Türkiye Cum- huriyeti. demokratik bir biçimde yeniden yapılanmalı, sivil kurumlargüçlendirilme- lidir. Türkiye. bu noktaya hızla geliyor. Devletin ruhuna egemen olan 12 Eylül- cü mantık artık zorlanıyor, demokratiİdeş- me kapıya dayanıyor. İşte bütün bu gerilim ve cinayet histerisi de bu zorlanmadan kay- naklanıyor. Yaptıklannın telaşı içindeki giiç- ler, daha fazla kan dökerek ayakta kalabile- ceklerini sanıyorlar. Yanılıyorlar. Yanıldıklannı göreceğiz. Türkiye, Yunanis- tan'dan ve Arjantin'den daha geri bir ülke oN madığını kanıtlayacaktır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle