Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 OCAK 1996 PAZAR
10 PAZAR YAZILARI
Münih sevilmez mi?
MÜNİH
Bu güzel kentin
Schvvabmg semtinde yaşlı
ağaçlar ardına gizlenmiş
beyaz villasında oturan,
Bavyera'nın ünlü otomobil
kuruluşunun şeflerinden
olan adam cumartesi günü
ne yapar? Hele karlar
içindeki Münih'te güneşli,
pınl pınl bir hava varsa,
dükkânlar da o gün akşama kadar açıksa!
Bu insan eşini ve iki kızını yanına alır, iner
kente.
Maxmillian caddesinde vitrinler her
zamanki gibi göz kamaştırmaktadır.
Marien alanına çıkarlar. Kalabalık. fnsanlar
durmuş, havaya bakmakta. Tek bir noktaya.
Tarihi belediye binasınm saatine. Biraz
sonra on biri çalacak. Kocaman, insan boyu
taş bebekler çıkacak ve dönecekler.
Toplananlann çoğunluğu yabanci.
Amerikalılar, Araplar. Japonlar tabii tele
objektiflerini saate çevirmişler.
Uzun boylu, sanşın, mavi gözlü adam
burada pek durmaz. Ara sokağa sapıp
Dallmayr'e doğru yürür. Kentin en eski
kuruluşlanndan biridir Dallmayr. Kahvenın
ve çayın en iyisi Münih'te burada bulunur.
Içerisi kalabalık. Güler yüzlü tezgâhtar
kızlar koşuşturuyor. Zengin şarküterisi ve
birkaç yil önce açılan bistrosu da kentin
değişikliğı seven alım gücü yerinde
insanlannı çekiyor.
Az sonra Theatiner caddesindeler. Dükkân
vitrinleri Maximillian caddesindckileri
aratmıyor. Yanındaki kadınlar ağır yürüyor.
Giysilerin, mücevherlerin, biblolann
çekiciiigi sonsuz. "tnşattah bir şey istemeye
kalkışmaziar" diye düşünüyor adam.
Bu kente Hamburg'dan gelip
yerleşmişlerdi. On yıl kadar önceydi. Kolay
geçmemişri ilk yıllan Bavyera'da. Buranın
insanlanna alışmak zor olmuştu. Fakat
şimdı, yıllar sonra, Almanya'nın başka bir
kentinde yasamayı akıllanndan bile
geçirmiyorlardı.
Münih'te yaşamak güzeldir. Soylu bir
hanımefendi, başına buyruk, fakat ne
yaptığını bilen bir kadındır bu kent. Onunla
yaşamak erişilmez bir mutluluktur.
İnsanlannın dilı kabadır,
fakat yürekleri
yumuşaktır. Münihli sıcak
kanlıdır. içtenlik doludur.
Sokaklarda, birahanelerde,
bira bahçelerinde. panayır
çadırlannda.
diskoteklerde, lüks
lokantalarda. küçük
publarda hep neşelidir.
Münihli çabuk öfkelenir ve çabuk güler.
Adam. yanında eşi \e kızlan. Bayerischer
Hof Oteli'nc gırer. Alt kata inerler. Mahsen
lokantasında beyaz sosis ısmarlarlar. Birer
de bira. Saat 11-12 arası Münih'te beyaz
sosis yenir. Masa örtüleri. peçeteler
Bavyera bayrağı renginde. Mavı-beyaz.
Garson kızlann geniş dekolteli yöre
gıysıleri de.
Münihli gelcnek ve göreneklenne bağhdır.
Kent büyük bir köy havasındadır. Onu cana
yakın yapan da budur. Sanat ile kültür, bira
bahçelen ile endüstn kuruluşlan yan
yanadır. Bu kent ınsanlannı büyüler. etkisi
altına alır ve bir daha da kolav kolay
bırakmaz.
Münih'te yasayan akıllıdır. yaratıcıdır.
Diğer Alman kenti ınsanlanndan ayıran
başka biryaratıcılıktır onunki. Çalışır,
çabalar, fakat bu arada yaşamasını da
unutmaz. Yaşar ve yaşatır. Hoşgörülüdür.
Ancak Düsseldorflu ya da Hamburglu'yu
pek sevmez. Arap. Çinli ve Türk'le ise
kolay anlaşır. Yabancı düşmanlığına pek
rastlanmaz bu kentte.
Bir gün gelir, seversın Münıh'ı ve
Münih'liyı. Sabahın erken saatlerinde
Viktaulıen pazannda gezınır, köylülerle
sohbet cdersın. Bir pazar öğleden
sonrasında tren ıstasyonunda her milletten
insan arasında Bavyera'da olduğunu
unutursun. Puslu bir Münih sabahında ucu
bucağı belirsiz Ingiliz parkının yollannı
adımlar. yaşlı ağaçlar altında düşlere
dalarsın. Güneşin pınl pınl parladığı karlı
bir kış gününde az ötedekı kayak
.merkezlenne koşarsın. Ilk yazın gelmesıyle
yakındaki Bavyera Alpleri'ne uzanır, göl
kıyılannda, dağ yollannda uzun
yürüyüşlere çıkarsın.
Onasis dönemi başladı
ATINA
Yunanistan'da Osmanlı,
Almanya, Venizelos,
Karamanlis ve
Papandreu'dan döneminden
sonra artık Onasis dönemi
yaşanmaya başladı. 10 ocak
tarihli Elefteros Tıpos
gazetesindeki habere göre
Yunanistan Onasis dönemini ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^
yaşayıp komik günler
geçirirken Türkiye giderek güçleniyor.
Gerçekten de Yunanistan'ın son 55 günü
tam bir Onasis dönemine döndü. Basın,
milletvekilleri ve kamuoyunun bütün
dikkati Onasis ismine çevrilmiş durumda.
Papandreu'nun hastaneye yatışına kadar
sadece kalp merkezi konumundaki hastane
artık Yunanistan'ın her şeyi. Kasım ayma
kadar sadece servetleri söz konusu
olduğunda telafuz edilen Onasis adı.
Papandreu'nun konumu ve şahsından
kaynaklanan sebeplerden dolayı dünyaca
ünlü oldu. Başbakana tekerlekli sandalye
ile odasında bir tur attınlması bile bütün
dünya ajanslannın ilgisini çekiyor.
Bilgisayarlar, teleksler, bütün ıletişım
araçlan başta Onasis adı olmak üzere
Papandreu hakkındaki son gelişmeleri
geçiyorlar. İlk günler hastane içinde görev
yapan gazeteciler, hastane yöneticileri ve
Onasis Vakfi çevreleri bu durumdan büyük
memnunluk duruyorlardı. Gerçi
gazetecilerin dışındaki aynı çevreler hâlâ
Papandreu'nun hastanede yatışından büyük
memnunluk duyuyor, ama gazeteciler
hastane dışındaki çadıra atıldıklan için
yöneticilere veryansın ediyorlar. Onasis
kalp merkezinin Piramit şekfrndeki
postmodern yapısının yanında yörük çadın
gibi kurulmuş bir çadır. İçinde ise
gazeteciler, sogukta, karda, kışta
görevlerini yapmaya çahşıyorlar.
Hastaneden canlı haber gecen gazetecilerin
görüntülerinin yanında Onasis kalp
merkezi yerine artık bazı kanallarda
"Onasis çadın" yazıyor. Bütün
Yunanistan'ın gözleri ve kulaklan yörük
çadınna çevrilmiş durumda. tlk günler bız
Uçüncü Dünya ülkeleri gazetecileri değiliz,
ML'RAT
ILEM
bu çadıra da girmeyiz diyen
gazeteciler. şımdi soğuktan
korunmak için çadmn
içinde. ağıldaki kuzular gibi
birbırlerine sokulmuş
durumda doktor
açıklamalan bekliyorlar.
Tabii kı Türkıye'deki
^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ gazetecılere göre yine de
çok şanslılar. Başta Taksim
Ilkyardım ve Çapa olmak üzere
Türkıye'deki hastanelerde görev yapan
gazetecilerin çaltşma şartlannı görseler,
beğenmedıklen çadır hakkmda tek kelime
etmezlerdi. Ancak buradaki gazeteciler de
bir âlem, bir habere en az ıki kişı gidiyor,
foto muhabm, fotoğrafını çekıp kenara
çekiliyor. muhabır haberi topluyor,
gazetedekı yazıyor. Yani üç kışı bir haberi
toparlıyor, bızdeki gibi bir kişi habere
gitsin, fotoğraflannı çeksın, haberi
toparlasın ve gazeteye gidip yazstn olayr
Yunanistan'da çok ender rastlanan bir
gazetecilik olayı. Hatta çoğu gazetenin foto
muhabın kadrosu bıleyok, olay
fotoğraflannı bu amaçla kurulmuş
ajanslardan alıyorlar, bellı abonelık ya da
fotoğraf başı para ödüyorlar. Atına'ya ılk
geldiğım dokuz yıl önce. bir öğrencı
olayında fotoğraf çektiğımı gören Yunanlı
gazetecilerin "Senin muhabirin nerede"
sorusunu bugün hâlâ düşünürüm.
Benim muhabınm de fotoğrafçım da
redaktörüm de hepsi içimde, ya sizinkiler
nerede sorusunu bir türlü soramadım,
çünkü alıştiklan rahat gazetecilik
knterlenni biliyorum. Bugün Yunanistan'da
Onasis dönemi yaşanıyor. Bu dönemi
başlatan, Başbakan Papandreu, Onasis kalp
merkezınde yaşam savaşı verirken partisi
PASOK da yaşam savaşıiçinde, çünkü
Papandreu yaşam savaşını kaybettiği gün
partisi PASOK da dağılıp iktidar savaşını
ilk seçimlerde kaybedebilir. Gazeteciler ise
Onasis döneminın savaşçılan. doktorlarla.
milletvekilleri ile hastane yönerimi ile ve
tabii ki bu saydıklanmın korumalan ile
dönemi atlatmaya çahşıyorlar
Gazamız mübarek olsun...
Ucuz Rus çocuklan piyasadaUcuz çocuklanmız var! Sağlıklı, güzel
çocuklar! Zahmetsiz. dertsiz bebeler
bunlar! Haydi. beyefendi, kannı sevındir!
Al bir çocuk. ömürboyu haynnı gör!
Çeşitlere bak. incele. seç! Çocuğun iyısi
burada!.. Hayır, saçmalık değil bu: şaka
hiç değil. Yaşamın ta kendisi. Çocuk
satışlan başiadı birkaç yıldır Rusya'da.
Satıcılar Rus. Aracılar Rus. Satılanlar
Rus. Alanlar Batılı, en başta da
Amerikalı. Çocuğu olmayan Amerikalılar
bunlar. Sağlıklı. güzel ve ucuz çocuğa
kavuşma özlemiyle yanıyorlar. Satın
aldıklan çocuklara gerçek bir anne \e
baba gibi titizlik ve şefkat gösterecekleri
söyleniyor. Acaba hepsi ıçın geçerli mi
bu? Aslında iyi yürekli bile olsalar. ilerdc
çocuğun tam istedikleri gibi olmadığı
anlarda "Ne de olsa geri kalmış Rus
işte!"gıbisinden kıvılcımlar doğmaz mı
kafalannda? Neyse, evlat edınme
kurumunda çok olumlu örnekler de var;
onun içm alıcılan geçelim. Aracılara da
bakmayalım. Ne olmuş yani, adam her
şeyin alınıp satıldığı birdüzenle
MOSKOVA
HAKAN
AKSAY
karşılaşınca üzerinde kalan son ahlaki
kırıntılan da silkelemiş ve insan
ticaretınde karar kılmış: ona sorsan
"çağdışı
1
" yasalann dışında sorun yoktur,
alan da razıdır satan da... Satana gelelim.
Çocuklan kimler satıyor? Kürtaj yasası
açısından Rusya dünyanın en liberal
ülkelerinden; dolayıstyla istenmeyen
bebeğin doğması olasılıği az. Ama hesap
hatalan çok sık yapılıyor. Rusya, belki de
dünyanın en başdöndürücü hızıyla
"radıkal ekonomik reformlar" denilen
sürecı yaşadıgından, kimse aıle bütçesinin
yannını hesaplıyamıyor. Ömefin. 4-5 yıl
önce ayda 150-200 dolarla krallar gibi
yaşanan Moskova'da hayat pahalılığı
bugün ABD, Fransa ve Almanya
ölçülerinin ilerisine fırladı. O yıllarda
insan dişini sıkıp 2 bin dolara daire
alabilirdı: şimdi aynı daire 60 bin dolar.
Bu koşullarda çocuk sahibı olmak isteyen
kimi çok yoksul ailelerin, pahalılığın
hızına dayanamadığı düşünülebilir.
Özellikle de Rusya toplumunun hoşgörülü
baktığı "yalnız anneter"in çaresizliği
anlaşılabilir. Peşınen birilerinı kınamak ne
sorunu çözer, ne olayın derinliğini anlatır.
Ama yine de üç-beş sözcükle açıklanacak
konu değil bu garip ticaret; korkunç bir
ahlaksal faturası var. Çocuk satışlannın
sıkça duyulduğu taşra kentlerinden bir
başka pis koku yayılıyor son zamanlarda.
Kimsesiz çocuklann (ki bunlann çoğunun
anne ve babası alkol bağımlısı ya da
hükümlü) banndınldığı kurumiarda
düzenleniyor bu alışveriş. Rusya'da artık
başıbozukJuk, devletin ve kamuoyunun
boşvermişliği ürkütücü boyutlara ulaştığı
için neredeyse her şey mümkün hale
geldı. Bakıme\ indekı bazı çocuklann
Batılılara satılması ve "hastaydı, öMü"
raporunun yazılması için birkaç kişinin
vicdanını örtecek kadar Amerikan dolan
yeterli oluyor. Fiyatlardan söz etmek bana
daha bir acı geliyor. Birkaç yüz dolara
giden çocuklar da oluyor. Ama genellikle
2-3 bin diyorlar. U'sta satıcı-aracı, zengin
alıcı ve "kaJiteü" çocuk bir araya
geldiğinde bu rakam 5 bin dolara
yükseliyormuş. Biraz pahalıya satılan
insan yaşamı kimi rahatlatır? Gerçek
bedeli ve aldanma payını saptayan
ölçekler bulunabilir mi insan içm? Son
olarak çocuğunu sattıktan sonra sessiz bir
hüzün yaşamaktansa "manükh" gördüğü
açıklamalarla Rusya'yı protesto eden bir
annenin sözleri aklıma geliyor: Çocuğunu
ABD'ye göndermenin ve böylece bu rezil
üikeden kurtarmanın bir annenin
yapabıleceğı en büyük iyilik olduğunu
anlatmaya çalışıyordu kadm. Düşündüm
de, çocuk belki de gerçekten daha iyi bir
yaşam sürecekti okyanus ötesinde. Ama
şu, bir şeylerın olması gerektiği gibi
olmadığı duygusu var ya...
Irkçılık yaşamın
en doğal öğesi
haline getiriliyor
Ekmek
mutluluk
getirmiyor
Tuzla vakınlarındaki bir sığınmacı kampında yaşam savaşı
veren 2 bin dolavlannda Bosnalı Müslüman. kalıcı bir barışın
gerçekleşmesi durumunda zoria çıkartıldıklan evltrine bir gün
döneceklerini umuyorlar. Tuzla Beledhesi'nin bağışlarıyla
karınlannı dovuran Boşnaklar. 3,5 vıllık kâbusun birtiğine, can
gü>enliklerinin sağlandığına bir türlü inanamı>orlar. Payına
düşen ekmekleri kucakiamış, ailesine götüren bu Boşnak çocuk,
bir gün okuluna ve oyun bahçesinc döndüğü zaman yaşadığı bu
acı dolu günleri acaba belleğinden tümüyle silebilecek mi?
Sözünü ettiğimiz davTanışlan
alışılagelmişin dışındaki
gövmelere karşı beslenen
olumsuz önyargı değil. Kafayı
çekip sırtlan sürüleri gibi
sokaklara çıkan ve sayıca
kendilerinden az olan herkese
-başta kara kafalı yabancılar
olmak üzere- saldıran
Dazlaklar da değil Konumuz,
demokrasinin gereklerine göre
davTananlara karşı giderek
rafine bir şekilde uygulanan
ırkçı, faşizan yöntem. Bir yıl
kadar önce, aralannda Isveç'in
en yüksek polis müdürü de
olan bir grup üst düzeydeki
bürokrat, bir günlük gazetenin
tartışma sütununda
"Yabanalar, göçmenieıie ilgüi
olumlu söz ettikleri /aman,
sistemli bir şekikk ırkçüann
tehdiUerine manız
kaldıklannı, aile üyeierinin de
durumundan kaygı
dmduklannı" yazmıştı.
Düşünün, en yüksek polis
müdürü basın yoluyla çağnda
bulunuyor... Şimdi artık o
denli şaşırtıcı btr yönü
kalmadj olayın. Göçmen
neslin çocuktarı doğma
büyüme Isveçli olmaya
başladıkça, addan ya da ten ve
saç renginden ötürii
horlanmalan güçleşti. Onun
yenne, kalifîye ırkçılık
yapılıyor. Örneğin.
televizyonda, gazetede bir
tartışmaya mı katıldınız,
derhal evinizin telefonu
aranmaya başlanıyor.
Beyınleri gibi sesleri de iğrenç
ınsanlar, akla gelmedik
sözlerle sizi ürkütmeye,
sindirmeye çalışıyor.
Kımliksiz, kapkara bir kitlenin
bıreyi olarak kalacaksınız,
sivrilmeyeceksiniz. Yoksa size
derhal "haddinizi- bildirirler.
Stockholm'daki yerel
politıkacılar arasında Hamza
FrdaL oldukça ileri bir
konuma sahip. Ne var ki
kendisi sürekli olarak telefon
terörüne maruz kalmakta.
Telefon numarasını
değiştıımek hiçbir işe
yaramıyor. Polise başvurmak
da öyle. Bir başka göçmen
kökenli politikacı, sosyal
demokrat parlamenter ve
hukukçu Jesus Akala, ölümle
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
tehdit edılmeden gün
geçirmiyor. Göçmenler
konusunda son derece başanlı
araştırmalar yapan, sürekli
olarak basında görüşüne
başvnrulan Heien Lööw,
ırkçılann sındınlmesı
konusunda umudunu kesmiş
durumda. lsveç
Parlamentosu'na 1994'teki
genel seçimlerde Sosyal
Demokrat Parti'den giren
Türkiyeli Kürt Halin Bakside
benzeri terörün hedefleri
arasında. Şımdılik bu tehditler
sözde kalıyor: bılinçli ve akılcı
bir ses biraz daha kısılırsa
bunun zevkiyle yetiniyor ırkçı
kafalar. Ama bunun, bir
sonraki adımı da var. Ve bir
sonraki, bir sonraki... En
büyük tehlilce, sokaktakt
insanı bu tür şeylerin doğal '
olduğuna alıştırmalan. Bu
hafta bir gazetenin
gazetecileri. ülke çapında 24 iş
bulma kurumuna telefonla
başvurarak olmayan bir
şirkette çalışmak için personel
aradıklanru söylediler. Ancak
bu hayali şirket, yalnızca
"ts\eçii'*lcr istiyordu. Bu
tanım, burada doğup büyüyen,
ama adı, ana-babadan ötürü
Isveçli olmayan tsveç
vatandaşlannı da kapsıyor.
Gazetecilerin konuştuğu 14
kamu görevlisi, derhal olumlu
yanıt verdi. Yani, kişilerin
kökeni, ırkı, dıni vs. nedeniyle
aynmcılığa tabı tutulmaması
yasası, bu görevlilerin
kafasında yoktu. Kafasında
olan, faşizmin ayak sesleriydi
ve bundan haberleri yoktu...
ÖZÜR: Ge(, en pazarkı yazımda,
dalgmlık sonııaı Schubert yerine
Chopinadını kullanmıştım
Cumhurivet w du\urlı okurlan. bu
konuda haklı hır tepkide
bulundular Yazımn anlamını
değiftırmeyvn. ama klasık Batı
müzigi tUtİcunlan ıçın çok ânemli
birfark içeren bu y l
l dldüzeltivor. özür dıliyorvm
KAPİTALİSTLER
MOSKOVA'YA
Hakan Aksay
Rusya'nın 1985-95 arası, yani
Brejnev'den Gorboçor'a, dağılıştan
bugüne... insan ye memleket
manzaraları.
Rusya gerçe^ine içinden ve
insanca bir bakış...
Genel Doğıtım:DADA
tel: (0 212) 249 51 10-11 faks: 251 44 49
MEIS CAFE & BAR
Her Çarşamba ve Pazar Saat 22.30'da
Gürol
Ağırbaş
Hakan
Beşer
Bülent Ortaçgil
Mis Sokak No: 20 Rez: 244 22 70 - 293 99 73
CEYHAN İŞ MAHKEMESİ
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1995/42
Davacı SSK vekili tarafından davalilar Nun Kepe
vs. aleyhine açılan R. tazminat davasında:
Davalılardan Mahmut Korkut ve Fevzi Ufur gös-
terilen adreste bulunamadıklanndan ilanen tebligat
yapılmasına karar verilmiş olup, adı geçen davalılann
6.3.1996 günü saat 14.00'te yapılacak duruşmada
hazır bulunmalan aksi takdirde yokluklannda karar
verileceği ilanen tebliğ olunur. 6.7.1995
Basın: 33372
Adnan TUNA
Geleceği
Güzel yannlan tohumlamak
Bizim işimiz
Yaşamın her alanında
harmanlamak
Hep birlikte
Hep beraber
Uzülmek
Sevinmek
Yaşamak
Bir ölmek
Bin doğmaktr
Bizim yannlanmızda
DOSTLARI
TERıME ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1986/223
Da\acı Orman Idaresı tarafından davalı Cemal Şahin
alcvhınc açılan tahdide ıtıraz davasınm vargılaması so-
nunda da\alı Cemal Şahın mirasçılanndan Hanıfe Şa-
hın'e adres yetersizliğinden tebligatlann ılan yolu ile ya-
pıldıgı ve mahkememizın karan Hanife Şahın'e ilan yo-
lu ile yapıldığından bahse konu karan orman ıdaresi tem-
yiz etmiş olup, Hanife Şahin'in temyiz dılekçesine kar-
şı diyeceklerini 15 gün ıçerısınde mahkememıze bildir-
mesi. aksı takdirde dosyanm Yargıtay'agöndenleceği hu-
susu ılan olunur.
Basın: 61015
T.Ç.
ERDEK ASLİYE HUKLK
MAHKEMESİ'NDEN
Sayı: 1995/455
Davacı Atalay Özgür tarafından açılan çek iptalı dava-
sınm yapılan açık duruşması sırasında:
Marmara ilçesı Cumhunyet Mahallesi'nde orurduğu
ıddia edilen davacı Atalay Ozgür'ün, Istanbul ilı Şaşkm-
bakkal Yapı Kredı Bankası Şubesı'nden almış olduğu
0093375. 10.12.1995 tanzim tarihli 37.000.000.- TL.tu-
tanndaki çekini kaybetmesi nedeni ile mahkememizc bu
çekin iptalı ile ilgili olarak dava açması nedeni ile ışbu
davaya karşı olanlann ılan tarihınden ıtibaren üç ay süre
içensınde mahkememızin 1995'455 esas sayılı dosyası-
na başvurmalan ilan olunur. 23.11.1995
Basın: 61026
T.C.
KEŞAP KADASTRO
MAHKEMESİNDEN
1990/17 Esas
1994/41 Karar
Davacı Hasan Ceylan tarafından davalı Fatma Ceylan
ve arkadaşlan aleyhine mahkememizde ikame olunan
"tespıte itıraz" davasının yapılan açık yargılaması so-
nunda:
KeŞap ılçesi Karabulduk Orta mahallede kain 590 nolu
parselın Tahsin oğlu Hasan Ceylan, aynı yerde kaın 606
nolu parselin 2'3 payının Tahsin oğlu Hasan Ceylan, 1 /3
payının Hasan oğlu Ibrahim Ceylan; 616 ve 598 nolu
parsellerin ise tcspıt gibi tapuva tescılıne karar verilmiş
olup tüm aramalara rağmen adresi bulunamayan
davalılar; 1- Mehmet Ceylan, 2- Ekrem Ceylan. 3- Es-
engül Ceylan, 4- Sabri Ceylan, 5- Ayşe Toslu. 6- Alı Os-
man Ceylan, 7- Ruşen Ceylan, 8- Nuri Ceylan. 9- Hasan
Ceylan, 10- Ömer Aydın. 11- Alı Özaydın'a ilanen
teblığıne, ılan tarıhinden itıbaren 15 gün içensınde temy-
ız edılmedigı takdirde karann kesınleştınleceğı ilanen
teblig olunur. Basın: 65392
Yıldız Teknik Üniversıtesi öğrencı pasomu kaybettim.
Hükümsûzdür.
METİN AY
KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN
1994/277 Esas
Davacı Orman lşletme Müdürlüğü tarafından davalı lar Ali Recep Akdağ, Celal Ankan,
Fındık Ankan. Ismaıl Peköz aleyhine açılan kadastro tespitinin iptalı davasının mahke-
memizde yapılan duruşması sırasında verilen ara karan gereğınce;
Akdağmadenı ılçesi Karapınar Köyü'nde yapılan kadastro çalışmalan sırasında
Karapınar Köyü Yağlıca mevkiinde 111 ada; 1, 2. 3 ve 4 no'lu parseller adına tespit
gördüğünü. bu nedenle yapılan tespitinin iptalı ile taşınmazlann orman adına tesciline
karar venlmesıni talcp etmiş, davalı Ali Recep Akdağ adına çıkanlan davetıyenın tebliğ
edilemedığı ve açık adresinın de tespit edılemediğinden dava dılekçesinin Basın Ilan Ku-
rumu Müdürlûgü'nce ilanen teblığıne karar verilmıştir.
Davalı 28.3.1996 günü saat 09.00'da mûsadif bulunan duruşmaya gelmediğı veya bir
vekıl ile temsıl edılmediği, ıbraz etmek istedıği belgeleri ıbraz etmedıği takdırde tahkıkat
ve yargılamaya yokluklannda bakılarak hüküm kurulacağı ilanen tebliğ olunur.
Basın: 65521
KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN
1994,358 Esas
Davacı Orman lşletme Müdürlüğü tarafından davalılarZekıye Dağ, Bahar llksoy, Niyazi
Şahin, Döndü Zeren, Hatice Bora aleyhine açılan kadastro tespitinin ıptali davasının
mahkememizde yapılan duruşması sırasında verilen ara karan gereğınce:
Akdağmadenı ılçesi Karapınar Köyü'nde yapılan kadastro çalışmalan sırasında
Karapınar Köyü Tuztaşı mevkiinde 105 ada, 4 parselın adına tespit gördüğünü, bu ne-
denle yapılan tespitinin iptali ile taşınmazlann orman adına tescılıne karar venlmesini
talep etmiş, davalı Döndü Zeren adına çıkanlan davetiyenın tebliğ edilemedıği ve açık
adresınin de tespit edılemediğinden dava dilekçesinin Basın İlan Kurumu Müdürlûgü'nce
ilanen teblığıne karar venlmıştir.
Davalı 28.3.1996 günü saat 09.00'da müsadıf bulunan duruşmaya gelmediği takdirde
veya bir vekıi ile temsıl edılmediği, ibraz etmek istediklen belgeleri ibraz etmedıği takdirde
tahkikat ve yargılamaya yokluklannda bakılarak hüküm kurulacağı ilanen tebliğ olunur.
Basın: 65520
MANİSA SULH CEZA MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 1995 322 Karar No. 1995/450 Karar tanhı: 7.4.1995
Mahkememizın yukanda tarih ve numarası belirtılen karan ile gıda maddeleri tüzüğüne
muhalefet suçundan sanık Mustafa Fulcun hakkmda TCK. 396.647/4, TCK 402/1 mad-
deleri gereğınce 1.160.000.- TL. ağır para cezası ile cezalandınlmasına. 3 ay meslek, sanat
vc tıcarciının tatılıne. 7 gün işyennın kapatılmasına karar venlmıştir. Hüküm ö/etinin
ılanına, Masrafın sanıktan alınmasına. durum TCK. 402'2 maddesı gereğınce ılan olunur.
27.12! 995 Basın: 65600