25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet tmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Oenel Yayın Yonetmcnı Orhan Erinç • Genel Yayın Koordınatoru. Hikraet Çetinkava • Yazııslerı Mudurlerı. Habcrlcr Ergun Balcı 9 lstıhbara! Cengiı "• Ekonomı Bülent Kızanlıkİl l d l r 1 1 " |Po r • Haber Merkezi '. > Görsel Yonetmen Fikret F.ser « lotoâraf ErdoğanKöseoğlu • Bılgı-Bclge Edibe Suğra # Yıırt Haberlerı Vlehmet Faraç \ayınKunılu Orhan Erinç, Oküıy Kurtböke, Hikmel (, ctinkm a, Şükran Soner, Ergun Balcı. Dinç Tayanç. tbrahim V ıldı/. Orhan Burulı, Mustafa Balbav, Hakan Kara. Ankara Temsılcısr Mlıstsf» Balbay # Haber Mudürû Doğan Akın Atatûrk Bulvan No 125. Kat4. Bakanlıklar- AnkaraTel 4195020 (7 hat). Faks. 4195027 • Izmır Temsıicısı. Serdar Kızık, H. Zıya BK. 1352 S. 2,3 Tcl. 4411220. Faks. 4419117 # Adana Temsücıa Çctin V iğenoğhı, InröıûCd 1 WS No.l Kat l.Tel 3522550. Faks 3522570 Müessese Müdürii ErolErkut» MEDYAC:»Yonelım MEDVA G : • Koordınatör Ahmet Koruban # Kurulu Ba^kanı-Genel Yonclım Kurulu Muhasebe Bülent Yener 6 ldare Müdür Gülbiıı Erduran Başkanı - Gene) UüsevinGürerOi^leunc Önder 9 Koordınator Reha Mudur Cjtnn Çefik"• Bılgı-İslcm Nail Inal • I»ıtm»n • Genel Müdür Akmen • Murahhai Bılgısa>arSıstem MfiriivelÇaer Vardımcısı VlirecAkdag uye Bon Cöaeoc Vayımlayan *e B*s»m: Yem Gün Haber Ajaflsj. Basın ve Yayıncılık A Ş Türkocagı Cad 39 41 Cağaloğlu 34334 Ist PK 246 Istanbul fel 10 212) M2 05 05 (20 hat) Faks 10 212) I4OCAK1996 lmsak: 5 50 Güneş. 7.21 Öğle- 12.20 Ikındi: 14.43 Akşam 17.05 Yatsı: 18.30 M E D > A C T e l 514 07 53 - 513 95 80 - 513 84 60-61, Faks. 5118466 Truya Hazineleri Moskova'da • MOSKOVA(AA)- Ünlü Truva Hazineleri, Moskova'daki Puşkin Müzesı'nde nisan ayından itibaren sergilenecek. Alman hazine avcısı Heınrich Schliemann tarafından 1873'te Truva'da bulunan ve Osmanlı sınırlan dışına kaçınlan Hazıne'nın önemli parçalan, 1945yılında Almanya'dan gizlice SSCB'yegetınlmişti. Stalin'in özel emri ile gizlenen hazinenin parçalan, yaklasık 50 yıldır, Moskova'daki Puşkin müzesi ile St. Petersburg'daki Hermitaj Mûzesi'nin depolannda tutuluyor. Truva'dan kaçınlan eserlerin seramik parçalan ise hâlâ Berlin Müzesi'nde bulunuyor. Suçlu çocuklar ve aileleri • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Yargıtay 11. Ceza Dairesi, Tatvan Sulh Ceza Mahke mesı'nin, yaşlan 11 'den küçük olan ve hırsıziık suçundan yakalanan 3 çocuğun ailelerinin, çocuklann aynı suçu bir kez daha işlemelerine meydan vermeleri halinde 160'ar bin lira para cezasına çarptınlmalan yönündekı karannı bozdu. Karann temyız edilmesi üzerine dava, Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nde ele alındı Daırenin karannda, 11 yaşından küçük bir çocuğun, bir yıldan fazla hapis cezasını gerektiren bir suç ışlemesi durumunda, velisine ya da vasisine teslim edilmesi gerektiğine ilişkin birhüküm bulunduğu ve söz konusu yasada, veli ya da vasinin, çocuğun suç işlemesine sebebiyet verdıği takdırde cezaya çarptınlacagına dair bir kural bulunmadjğı belirtildi. En başaprtı radyocu • Haber Merkezi - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafindan düzenlenen 1995 Yılı Gazetecılik Başan Ödülü'ne radyo programı dalında Baki Özilhan, kendi hazırlayıp sunduğu Best FM'de yayimlanan "Günaydın Türkiyemin Güzel Insanlan" adlı programla layık görüldü. Özilhan, lOKasım 1995 günü 08.00-09.15 saatleri arasında yayımlanan programla yanşmaya katılmıştı. Programa konuk olan Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Ozden, Atatürk'ün ölüm yıldönümü dolayısıyla yapılan canlı yayında duyguianarak ağlamıştı. Kalp hastası çocuklar • İstanbul Haber Servisi -Türk Kalp Vakfı, 20. yılını kutlarken, tedavisini üstlendiği 6 çocuk yaranna bir tiyatro oyunu sahneliyor. Türkbank Çocuk Tiyatrosu'nun katkılanyla Yunus Emre Kültür Merkezi'nde bugün saat 11.00'de sahnelenecek "Dağ Denıze Kavuştu" adlı oyunun tüm gelırinin kalp hastası çocuklann tedavisiiçin kullanılacağı bildirildi. Bağ-Kur ve • ANKARA (AA) - Bağ- Kur Genel Müdürü Rıdvan Selçuk, kurumu ile Maliye Bakanlığı arasında prim ve vergi kaçaklannın önlenmesi konusunda işbirliği anlaşması yapıldığını söyledı. Rıdvan Selçuk, iki kururn arasındaki işbirliği doğrultusunda, Maliye Bakanlığf nın her mükelleften alacaği vergi beyannamesinde, sosyal giivenlıkle ilgili bir bölümün bulunacağını, vergi mükellefleri ile sosyal güvenlik kurumlanna tabi sigortalılann kimlik bılgilen hakkında karşılıklı bilgi alışverişi sağlanacağını ıfade etti. Coğrafya kitabı yazarlan Prof. Dr. Ibrahim Atalay ve Celal Aydın'dan karşılıklı suçlama Ders ldtabmda 4 yanhş' savaşı• HazırladıkJan kitapçıklarla birbirlerinin yanlışlannı ortaya çıkaran iki yazann kavgası, dikkatleri kitaplara onav veren Milli Eğitim Bakanlığı'na yöneltli. MERİHAK ~ İZMİR-Mılli Eğitim Ba- kanlığı Talim ve Terbıye K.u- rulu'nun denetiminden geçıp onaylanan ve okutulması için önerilen coğrafya ders kıtap- lanndaki yanlışlıkJar, yazaria- nn kavgasıyla su üstüne çık- maya başladı. tki yazar bir- birlerinin yanlışlıklannı ki- taplaştırdı. CetalAyduTın coğ- rafya kitaplanndaki yanlışhk- lannı kitapçık halinde kamu- oyuna duyuran Prof. Dr. Ibra- him Atalay a, Aydın'ın yanı- tı sert oldu. Prof. Atalay'ın kitaplanndaki yanlışlıklannı bir kıtapçıkla yay ımlayan Ay- dın, Atalay'ı cografyayı bilme- mekle suçladı. Karşılıklı suç- lamalar ve ortaya atılan yan- lışlıklar, "Acaba hangi coğ- rafya kitabı daha sağüklT so- rusunu gündeme getirdı. 'Incelenıe yetersiz' Talim ve Terbiye Kuru- lu'nca incelendikten sonra okullara önerilen kitaplarger- çekten gerektiği gibi irdeleni- yor mu? Bu sorunun yanıtını arayan Dokuz Eylül Üniver- sitesi Buca Eğitim Fakültesı Coğrafya Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ibrahim Atalay, 'Ba- n Lise Coğrarya Ders Kitap- lan Hakkında Düşüncekr-1' adlı kıtapçıkta. Talim ve Ter- bıye Kurulu'nun kıtaplan ye- ten kadar ırdelemediğı görü- şünü savunmuştu. Prof. Ata- lay, okullara önerilen coğraf- ya kitaplanmn büyük bir oö- lümünün yanlışlarla dolu ol- dugunu savunmuş, Celal Ay- dın'ın da ıçınde bulundugu yazarlann hatalannı gözler önüne sermışti. Atalay. bu kıtabında "Bir insan çok bilgili olabilir. an- cak kitap \azama>abilir >e> r a yazckğı kitap pckiyi aniaşıhna- yabiNr. Özeffikiccİers kitabı sa- dece ticaret amacıyla para ka- zannıak için yazılmaz. Ancak bugün bu böyle" dıyerek tep- kısını dıle getırmışti. Aydın'm tepkisi Aydın ıse kendı kitapçığın- da, •komik ve dâhi' profesör olarak tanımladığı Prof. Dr. Atalay'ı cografyayı bilme- mekledesuçluyor "hjrahim Atalay 'uı bifgisi, üaki coğraf- yanın baa konulanyta sınırir diyen Aydın. Prof. Dr. Ata- lay'ın coğrafya kıtaplannda yaptığı yanlışlıklan da vur- guluyor. Prof. Dr. Atalay'ın eleştirilerinin tamamen 'tfca- ri' olduğunu savunan Aydın. şunlan söylüyor: "Çünküki- tabımdaki yanfaşhklar öze y5- neükdeğiLV üzevsehebiçim- seL tefemıat tii ründen >anhş- larsöz konusu. Elestiriler için- de hakfa olduğu noktalar da var. Buyanlışlar, khaplannun ilk baskılanndan sonra he- men düzettilmiştir." İki yazar arasındaki kavgada coğrafya kitaplannın ıçındekı ciddı yan- lışlıklargözler önüne seriliyor. tsminin verilmesini ısteme- yen bir eğitimcı.yazarlar ara- sında büyük bir pazar kavga- sı yaşandığını söylüyor. "Bu pay o kadar bövük kl herkes ders kitabı yazmava başladı. Bizöğretmen arkadaşlaria bir- ükte otunıp yanlışları tek tek saptadık. Evet, hemen hemen tüm coğrafja kitaplarındajan- lışiıklar var. Bunlan düzette- rek öğrencilere aktamoruz. Ama bu yanlışhklar Talim ve Terbiye Kurulu'nun konuyla ilgili u/man kurulunun gö- zünden nasıl kaçıyor? Bunu anJamak da mümkün değfl." İki yazann birbirlerinin kitaplarında saptadığı yanlışlardan ornekler 'Uydıılar az, Mersin denizden uzakta 9 Coğrafya kitaplannda Prof. Dr. Atalay ve Aydın'ın ortaya attığı yanlışlıklardan bazılan şöyle: Prof. Dr. Atalay'ın saptadığı yan- lışlar: . Celal Aydın'ın Coğrarya 1 kita- bında Türkive'nin yülık sıcaklıkor- talamalarını «östervn haritadaki yanuşlıklar, oldukça dikkat çekicL Lrfa bölgesivle Vkdeniz'in kıyı şe- ridinin biivük bir bölümünün \ıllık sıcaklık ortalamasj 4 dereceden dü- şük olarak gösteriliyor. Aynı kitap- ta Tfirkiye'nin depremleri, bilim- sel görtiş ve anlayiştan uzak değer- lendirflivor. Türkiye\k deprem alan- lannın dağılışı haritasında ise dep- rem bölgeleri >er almı>or. Ancak si- yah çizgilerie fajlar gösteriliyor. . Celal Aydın'ın Coğrafya 2 kı- tabında Ege Bölgesf nın Türkıye'nın elektnk üretimine önemli ölçüde katkıda bulundugu belırtıliyor. Ege Bölgesı 'nde üretilen enerji, toplarn 11 bın GW. Türkiye'de dc yaklaşık 65 milyar kws'nin üzerinde oldu- ğuna görc, Ege Bölgesı 'ndeki sant- rallar nasıl olur da Türkiye elektnk üretimine önemli katkıda buluna- bilir? KocaeJi yanmadasının yük- seklik ortalaması 500-600 metre olmasına karşın kitapta 1000-2000 metre olarak yer alıyor. Akdeniz bölge haritasında Mersin, denizden uzak gösteriliyor. Köyceğiz Gö- lü'nün bulunmadığı haritada, Eğir- dir ve Beyşehır gölleri, olduklan biçimden farkJı yer alıyor. Aynca Anamur da bulunması gereken yer- den uzakta biçımlenmiş. Kitapta Kemer, taşkömürü üretim merkezi olarak göstenlıyor. . Celal Aydın'ın Türkiye Coğraf- yası 1 kıtabında Türkive'nin ver- yüzü şekflleri hariüısında >üksdti ba- samaklannda önemli hatalar bulu- nuyor. Madra Dağı \erine Ko/ak Dagı >BZilırken Emir Dağlan, Mer- can Dağian ile Karasu-Aras dagla- nnın yeri yanlış gösteriliyor. Bozok piatosu \erine Kralırmak platosu ya- züırkcn sadece bir yerde bin metre- yi asan Yıldız Daglan, 3 bin metre- nin üzerine çıkanlmış. Atalay'ın yanlışlan Aydın'ın Prof. Dr. Atalay'ın ki- tabında saptadığı yanlışhklar ve bunlann doğrusu şöyle: Güneş'in çekim alanında; Diin- yanıız da dahil olmak üzere dokuz gezegen.31 uydu vardır. (Oysa, kü- çük bir araştırma yapsaydı, Güneş Sistemi'nde şu ana kadar bilinen uydu sayısının 63 olduğunu öğre- nirdi.) . Solsistlerde, yani Güneş ışınla- nnın oğlak ve yengeç dönenceleri- ne dik geldiği günlerde ise gece ile gündüz süreleri değişır. (Şimdi bir öğrenci kalkıp öğretmenine şöyle dese: "Oğretmenim,sizbizegeceve gündü/ sürelerinin yü bovunca de- giştiğjni sövledini/. Bu kitapta sol- sistlerde gece ve gündüz süreleri de- ğişirdiyor. Hangisi doğru?" Tabii ki Prof. İbrahim Bey'ın dediği doğru. Siz koskoca Prof.'tan daha iyı mı bı- liyorsunuz?) . tklimekmanlan, sıcaklık, yağış, basınç, rüzgâr, nem, sis ve bulutiu- luktur. (Prof. İbrahim, sis ve bulut- luluğu da bir iklim elemanı yapı- vermiş. Nasıl ki kar. dolu ve yağ- mur bir iklim elemanı değiL, sadece bir iklim elemanı olan >ağışın şekil- leriyse sis ve bulutluluk da atmos- ferdeki nemin yoğuşmuş biçiınJeri- dir.) . Rüzgârlann çeşitli biriktirme şekilleri. A- Enine kumullar. B- Hı- lal şeklinde olan barkanlar, C- Bir tepenin eteğinde oluşan kumullar. (Hilal şeklinde olan barkanlar ifa- desi.bircoğrafçıyaaitolamaz. Bar- kan zaten hilal şeklinde olan ku- mul demektir. Barkanın başka şek- li yok kı. Enine ve boyuna kumul- lar da tbrahim Bey'in uydurması. Neye göre enine vc boyuna?) KMilumıtanlüdekarcuitıTemizlik amacıyla yapılan müdahalelerin zaran arttırdığını öne siiren ODTÜ'lü bilim adamlan eserlerin hava kirliliğinden etkilenmesini en aza indirecek bazı kimyasal maddeler geliştirdiler ASUMAN ABACIOĞLL IZMİR- Turkıye'degıderekartan hava kırliliğı, tanhı eserlen de ctkı- lıyor. Arkeolojık cserler, hava kırlı- liğınin etkısı ile tanhı belge ve este- tık değer taşıma nıteliklcnnı yıtin- yorlar. Bu eserlcri temizlemek ama- cıyla yapılan müdahaleler ise zara- rı arttınyor. Uzmanlar, "hava kirli- ligi devam ettigi sûrecetarihi binala- n temi/lemi'nin zarar getirdiğini, eseıieri olduğu gibi bırakmanın da- ha yaraıiı olacağım" sav unurlarken ODTÜ'lü bilim adamları, eserlenn havakirlilığinden etkılcnmeMnı en aza ındırecck bazı kımyasal maddeler geliştirdiler. ODTÜ Mımarhk Fakültesi Resto- rasyon Anabılım Dalı'ndan Dr. Ha- san Böke, hava kirlıliğinin ar- keolojik alanlara ve tanhi yapılara olan etkısini ön- lemeyı amaçlayan çalış- malaryürütüyor. Havakır- lilığinin yol açtığı bozul- manın en çok kalkerlı taş- lardan yapılmış (mermer, kırectaşı, traverten ve ben- zen) anıtlarda veya eser- lerde gözlendığinı belırten Dr. Bö- ke. ülkemızdekı arkeolojık alanlar- da bulunan eserlenn büyük çoğun- luğunun da mermer, kireçtaşı ve tra- vertenden oluştuğuna dikkat çeki- yor. Dr. Böke'ye göre, havadakı kü- kürtdıoksit gaa. tanhi yapılann yü- zeylennde ıkı şekılde bozulmaya yol açıyor: Birincısınde, kükürt- dıoksıt yağmur suyunda çözü- nerek 'asıtyağmunı'na dönüşü- yor ve taş yuzeylennı alçıtaşı- na çevirerek onlann erozyo- nuna neden oluyor. Ikinci- sinde ise kükündioksit gazı taş yüzeylere doğrudan ula- şarak alçıtaşını oluşturuyor. Eğer taş yüzeyler veya yapı cepheleri yağmurdan koru- nan bir bölgede ise bu olu- ^um, taş yüzeylerin ve ya- pı cephelerinin siyahlaşa- rak kirlenmesine yol açıyor. Hava kirliliğınin bu şe- kilde devam etmesi du- rumunda 50 yıl içinde ta- rihi taş yüzeylerde hiçbır detayın kalmayacağının tahmın edildığini vur- gulayan Dr. Böke, ha- va kırliliğinin etkisinin kontrol altına alınabıl- mesı amacıyla OD- TL 'de laboratuvar ko- ijUİIannda yürüttükle- n çalışmalarda eski ya- pılan kü- kürtdioksıtin etkisınden koruyabi- len bazı malzemeler belırledıklen- ni söylüyor. Bu malzemelerin alçı- taşı oluşumunu yüzde 60'a kadar azalttığmı kaydeden Dr. Böke, şu bilgileri veriyor: "Araştırmalanmız- da, taş yüzeylerin korunmasında kııl- buulan kı>ru> ucu piastik ınal/tmenin, mermeri, kükürtdi<)k.virin etkisinden hic koruyamadığı gözicnmiştir. At- mosfcrdt bulunan parçacıklann taş yiizty k'rint toplanarak oluşturduğu kirliliğin, alçıtaşı oluşumunu ihmal edileoek kadar su etkiiediği fakat bunlann genelde reaksiyonun ara ürnnleri üstünde etkili olduğu yine buçalışmada tespit edilmiştir. Bu so- ntıçlar, tarihi yapılann korunmasın- da önemli bir bulgu olmuştur." Günümüzde gerek estetık, gerek- se taş yüzeylerine kirli havadan top- lanan parçacıklann kalkerlı taşlann bozunmasını hızlandırdığı gerekçe- si ile yüzey temizlik işlemleri yapıl- dığını, temizlik işlemlerinın en uy- gun yöntemle ve uzmanlarla yapıl- sa bile temizlik sırasında taş yüzey- lerin yine de zarar gördüğünü vur- gulayan Dr. Böke, oysa çahşmalann- da taş yüzeylerinde kirlilıği oluştu- ran partıküf maddelenn bozulmayı hızlandırmadığını ortaya çıkardık- lannı belirtiyor. Dr. Böke, ülkemız- de tarihi bınalarda hiçbır ön araştır- ma ve doğru yöntem secilmeden ya- pılan temızleme ışlemlerinin, anıtlar- da ve eserlerde geriye dönülmesi mümkün olmayan zararlar da ver- diklennı söylüyor. Uyanlar Hava kıriiliği önlenemedikçe u es- trfjk"amaçlarla yapılan temızleme- nın bir ışe yaramadığını, kırlenmış eserlenn olduğu gibi bırakılmasının daha yararlı olacağım vurgulayan Dr. Böke, aynca. tarihi binalarda kir- lenmeyi önleyeceklerini' ıddıa eden bazı ticari kuruluşlara ilışkın de şu uyanlarda bulunuyor: "Arkeolojik eserleri hava kirlili- ğinden konıyacaklan iddiasıyla ti- cari kaygılariçinde hareketeden ba- zı kişiler var. Bu kişiler Avrupa'dan, Amerika "dan pahabyüzev aktifmad- detergetirerekarkeolojikeserleriko- ruyacaklannı ileri sürüyor ve çok büyük paralar istiyorlar. Anıtkabir ve Pamukkale travertenleri konu- sunda bu vaşandt Oysa bidm labo- ratuvarda test ettiğimiz maddeier, rahatlıkla bulunabilen ve pahab ol- mayan malzemeler. Bugün kültür varhklanmıza uygulanan müdaha- lc yöntemlerine ve onanm mal- zemelerinin seçimine eleştirel bir bakış açısı grtiriimeli ve uzman çahs- ma gruplan kurulmaİL" Evliliklerin bitme noktasına gelmesinin temelinde "yıkıcı iletişim" var 'Elbisen güzel, bir de sivilcelerin olmasa' Çiftlerden seçme suçlamalar: "Beni anlamadın ya!" "Anneme yaptıklanm hiç affetmedim!" "Sen beni incitmekten zevk alıyorsun!" "Sen anlayışsız ve mantıksız birisin!" "Eşim benden mantıklı bir şey istesin de canımı istesin!" "Tüm evliliğimiz boyunca hiçbir tartışma, benim yüzümden başlamadı!" ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Ankara Universitesi Tıp Fa- kültesi Psikiyatri Anabılım Dalı öğretim üyesi ve Cinsel Danışma Merkezi Başkanı Doç. Dr. Mehmet Sungur, evliliklerin bitme nokta- sına gelmesinin temelinde "yıkıcı iletişim" ile kişiliğe yönelık suç- lamalann yattığını söyledı. Sungur, Türkiye'de çiftlerin evliliklerini kurtarrnak için ilk önce "haeı ve ho- ca"ya, sonuç alamadıklan durum- larda da terapiste başvurduklannı bildirdi. Sungur, çıftlenn bırbirle- rinien çok "Benianlamadmya; an- nemeyapbklannı hiç afTetmedim; ben seni bilirim; beni incitmekten zevk alıyorsun: beni çıkJırbyorsun; sen hastasuı" gibi sözlerle suçla- dıklannı bildirdi. Bilgi, Emek \e Sevgı Derne- gi'nın "Evlilikte netişün" konu- sunda düzenlediği panelde boşan- maya neden olan sorunlar ırdelen- di. Kalabahk bir dinleyici grubu- nun ızledığı panelı, Ankara Ünı- versıtesı Tıp Fakültesi Psikıyatn Anabılim Dalı öğretim üyesi ve Cinsel Danışma Merkezi Başkanı Doç. Dr. Mehmet Sungur sundu. Konuşmasına dünyadaki boşan- ma oranlanndan ömekler vererek başlayan Sungur, ABD'nin yüz- de 52 "lik oranîa boşanmada ilk sı- rayı aldığını. Ingiltere ve Rusya'nın bu yüksek orana en yakm ülkeler olduğunun bılimsel çalışmalarda ortaya konulduğunu kaydettı. Evliliğin sona ermesinde "so- nımluluklanngözardı edilmesi"nın en önemli etken olduğunu kayde- den Sungur, diğeretkenleri de mad- de bağımlılığı, sorunlann zaman içinde kendiliğinden çözümlene- ceğıne ilişkin umutlar ve sadakat- sizlik olarak sıraladı Yıkıcı iletişim Eşlerın bırbırlerının kişılığine yönelık yaptığı suçlamalann za- manla yıkıcı ıletışıme dönüştüğü- nü ve suçlama boyutunun evlilik öncesindekı tutum ve konuşmala- ra uzandınldığını kaydeden Sun- gur, iletişimi "anlama,dinJerneve paylaşma" biçıminde açıkladı. Sungur, eşlenn banşma arayışla- nnda sorunu uzlaşma gibi görme- sinin hatalan yinelediğine işaret etti. Uzlaşmayı "geçici çözûm" olarak değerlendıren Sungur, bu yaklaşım nedeniyle temel sorun- lann çözümsüz kaldığını vurgu- layarak gelışmeleri şöyle değer- lendırdi: "Eskr, bunun çözüm obnadığı- nı bildiği gibi kurulacak bir ilcrişi- min yolu da kesiliyor. Ortak bir ça- ba olmadtğı için sorunlann boyu- ru da büyüyor.' Eşım değişemez', 'Artık çok geç', 'Sorunlar o kadar çok kı' gibi olumsu/Juk fihresi iş- lemeye başhyor." 'Beni anlamadın ya7 Doç. Dr. Sungur, çıftlenn evli- liklcnni kurtarabılmck için ilk ön- ce "hacı ve hoca"ya. başvurdukla- nnı, sonuç alamadıkJan durumda da psikiyatrik terapiye gereksınim duyduklannı söyledı. Genelde, eşlerin kendilerini uyurnlu, diğerini de uyumsuz gös- terdiğine işaret eden Sungur, teda- vi sırasında da çiftlerin terapisti "hakem ve hâkim" yerine koyma- ya zorladıklannı dile getırdi. Sun- gur, suçlamalarda en çok karşıla- şılan söylemleri de şu örneklerle sıraladı: "Ben seni bilirim; beni anlama- dın ya; ben çektim sen de sıkıntı çek; anneme yaptıklannı hiç affede- mem; sen anlayışsız ve mantıksız birisin; sen egoistsin; beni çüdırtı- yorsun; tüm e\ liliğimizde tartış- ma benim yüzümden başlamadı; sen hastasın, tedavi oi; eşim benden mantıklı bir şey istesin de canımı istesin; vemek çokgüzeldk patatcs- ler yanmasaydı; elbise çok \ akıştı, bir de sivilcelerin olmasa." MuJüşlerimizde bu acılaryoktu CEMİL tPEKÇİ Merhaba! Bugün çocukluğuma geri dönmek istiyorum. Sevginin, paylaşmanın, insanlann birbirlerinden farkı olmadığının aniatıldığı, büyümenin acılardeğil, olgunlaşmayı getireceğının söylendiği günlere. Bugün çocukluğuma gen dönmek istiyorum. Gelecekle ilgili hayallerimin, ümitlerimin henüz yıkılmadığı ve büyümek, yaşamda yenmi almak için telaşla hazırlandığım, her geçecek günün dünyayı, insanlan daha da geliştıreceğine, yumuşatacağına ınandığım günlere. Cihangir'e anneanneme gıdıp ondan gene sevgi dolu masallan dinlemek istiyorum. Şîmdi anlatılan sevgisiz yaşam dolu masallan dinlemek yerine. Komşusu Andro'nun beni hep götürdüğü Balıkpazan'na gitmek ve oranın renkliliğinin büyüsünde gelecek günlerimin güzel hayallerini tekrar kurmak istiyorum. Balıkpazan dönüşünde 'Sütçü Yaşar'ın önünde, ınsanlann sevgiyle ve yaptığı işle gurur duyduğu Mehmet'e gene ayakkabılanmı boyatmak ve sevgiyle boyanmış ayakkabılanmın parlaklığında gülümsememi görmek istiyorum. Çubuklu'da ön bahçedeki tnürdüm ağacından toplanmış Anjel Teyze'nin yaptığı erik reçelini yerken Boğaz'ın yıkılmamış, yağmalanmamış halini tekrar seyretmek istiyorum. Içimizdeki çocuk yaşamah Yanlış bir şey yaptığımda ya da korktuğumda, arka bahçedeki böğürtlen çalılannın altına saklandığım gibi gene bir yerlere sakianmak ve kendimle hayallerimle yalnız kalmak istiyorum, etrafımı saran bunca yalan ve korku veren günlerden bir an olsun uzaklaşabilmek için. Belki artık büyümek ıstemiyorum. Çünkü çocukluğumda büyüdüğum zaman her şeyin değişeceği, insanlann bırbirlerini bir hiç uğruna öldüreceği, paranın sevgisizlik ve aynmcılrk yapacağı anlatılmamıştı bana. Dınlediğim masallarda hep güçlüler, güçsüzlere yardım eder ve yaşamın güzelliğinin, var olma nedeninin, sevgıyi paylaşmak olduğu anlatılırdı. Hep hoşgörülü olmam gerektiği, karşımdakinin benden farklı olmadığı söylenirdi insan olduğu için. Bugün içimdeki çocuğa sanlmak ve ona yeni baştan masallar anlatmak istiyorum. Etrafinda dönen dolaplann, gördüğu çirkinliklerin geçici olduğunu, yaşamın bu olmadığına tekrar inanması için ve ona hiç büyümemesini, o güzellikte kalmasını söylemek istiyorum. îçünizdeki çocuğun hep kalacağı ve onu üzmeyeceğimiz günlenn geleceği ümidi ile iyi pazarlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle