Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
tmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Oenel Yayın Yonetmcnı Orhan Erinç •
Genel Yayın Koordınatoru. Hikraet
Çetinkava • Yazııslerı Mudurlerı.
Habcrlcr Ergun Balcı 9 lstıhbara! Cengiı
"• Ekonomı Bülent Kızanlıkİl l d l r 1 1
"
|Po r
• Haber Merkezi '.
> Görsel Yonetmen Fikret F.ser
« lotoâraf ErdoğanKöseoğlu • Bılgı-Bclge
Edibe Suğra # Yıırt Haberlerı Vlehmet Faraç
\ayınKunılu
Orhan Erinç, Oküıy Kurtböke,
Hikmel (, ctinkm a, Şükran Soner,
Ergun Balcı. Dinç Tayanç. tbrahim
V ıldı/. Orhan Burulı, Mustafa
Balbav, Hakan Kara.
Ankara Temsılcısr Mlıstsf» Balbay # Haber Mudürû
Doğan Akın Atatûrk Bulvan No 125. Kat4. Bakanlıklar-
AnkaraTel 4195020 (7 hat). Faks. 4195027 • Izmır
Temsıicısı. Serdar Kızık, H. Zıya BK. 1352 S. 2,3 Tcl.
4411220. Faks. 4419117 # Adana Temsücıa Çctin V iğenoğhı,
InröıûCd 1 WS No.l Kat l.Tel 3522550. Faks 3522570
Müessese Müdürii ErolErkut» MEDYAC:»Yonelım MEDVA G : •
Koordınatör Ahmet Koruban # Kurulu Ba^kanı-Genel Yonclım Kurulu
Muhasebe Bülent Yener 6 ldare Müdür Gülbiıı Erduran Başkanı - Gene)
UüsevinGürerOi^leunc Önder 9 Koordınator Reha Mudur Cjtnn
Çefik"• Bılgı-İslcm Nail Inal • I»ıtm»n • Genel Müdür Akmen • Murahhai
Bılgısa>arSıstem MfiriivelÇaer Vardımcısı VlirecAkdag uye Bon Cöaeoc
Vayımlayan *e B*s»m: Yem Gün Haber Ajaflsj. Basın ve Yayıncılık A Ş
Türkocagı Cad 39 41 Cağaloğlu 34334 Ist PK 246 Istanbul fel 10 212) M2 05 05 (20 hat) Faks 10 212)
I4OCAK1996 lmsak: 5 50 Güneş. 7.21 Öğle- 12.20 Ikındi: 14.43 Akşam 17.05 Yatsı: 18.30 M E D > A C T e l 514 07 53 - 513 95 80 - 513 84 60-61, Faks. 5118466
Truya
Hazineleri
Moskova'da
• MOSKOVA(AA)-
Ünlü Truva Hazineleri,
Moskova'daki Puşkin
Müzesı'nde nisan
ayından itibaren
sergilenecek. Alman
hazine avcısı Heınrich
Schliemann tarafından
1873'te Truva'da bulunan
ve Osmanlı sınırlan
dışına kaçınlan
Hazıne'nın önemli
parçalan, 1945yılında
Almanya'dan gizlice
SSCB'yegetınlmişti.
Stalin'in özel emri ile
gizlenen hazinenin
parçalan, yaklasık 50
yıldır, Moskova'daki
Puşkin müzesi ile St.
Petersburg'daki Hermitaj
Mûzesi'nin depolannda
tutuluyor. Truva'dan
kaçınlan eserlerin
seramik parçalan ise hâlâ
Berlin Müzesi'nde
bulunuyor.
Suçlu
çocuklar ve
aileleri
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu)-
Yargıtay 11. Ceza Dairesi,
Tatvan Sulh Ceza Mahke
mesı'nin, yaşlan 11 'den
küçük olan ve hırsıziık
suçundan yakalanan 3
çocuğun ailelerinin,
çocuklann aynı suçu bir
kez daha işlemelerine
meydan vermeleri halinde
160'ar bin lira para
cezasına çarptınlmalan
yönündekı karannı
bozdu. Karann temyız
edilmesi üzerine dava,
Yargıtay 6. Ceza
Dairesi'nde ele alındı
Daırenin karannda, 11
yaşından küçük bir
çocuğun, bir yıldan fazla
hapis cezasını gerektiren
bir suç ışlemesi
durumunda, velisine ya
da vasisine teslim
edilmesi gerektiğine
ilişkin birhüküm
bulunduğu ve söz konusu
yasada, veli ya da vasinin,
çocuğun suç işlemesine
sebebiyet verdıği takdırde
cezaya çarptınlacagına
dair bir kural
bulunmadjğı belirtildi.
En başaprtı
radyocu
• Haber Merkezi -
Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti tarafindan
düzenlenen 1995 Yılı
Gazetecılik Başan
Ödülü'ne radyo programı
dalında Baki Özilhan,
kendi hazırlayıp sunduğu
Best FM'de yayimlanan
"Günaydın Türkiyemin
Güzel Insanlan" adlı
programla layık görüldü.
Özilhan, lOKasım 1995
günü 08.00-09.15 saatleri
arasında yayımlanan
programla yanşmaya
katılmıştı. Programa
konuk olan Anayasa
Mahkemesi Başkanı
Yekta Güngör Ozden,
Atatürk'ün ölüm
yıldönümü dolayısıyla
yapılan canlı yayında
duyguianarak ağlamıştı.
Kalp hastası
çocuklar
• İstanbul Haber Servisi
-Türk Kalp Vakfı, 20.
yılını kutlarken,
tedavisini üstlendiği 6
çocuk yaranna bir tiyatro
oyunu sahneliyor.
Türkbank Çocuk
Tiyatrosu'nun katkılanyla
Yunus Emre Kültür
Merkezi'nde bugün saat
11.00'de sahnelenecek
"Dağ Denıze Kavuştu"
adlı oyunun tüm gelırinin
kalp hastası çocuklann
tedavisiiçin kullanılacağı
bildirildi.
Bağ-Kur ve
• ANKARA (AA) - Bağ-
Kur Genel Müdürü
Rıdvan Selçuk, kurumu
ile Maliye Bakanlığı
arasında prim ve vergi
kaçaklannın önlenmesi
konusunda işbirliği
anlaşması yapıldığını
söyledı. Rıdvan Selçuk,
iki kururn arasındaki
işbirliği doğrultusunda,
Maliye Bakanlığf nın her
mükelleften alacaği vergi
beyannamesinde, sosyal
giivenlıkle ilgili bir
bölümün bulunacağını,
vergi mükellefleri ile
sosyal güvenlik
kurumlanna tabi
sigortalılann kimlik
bılgilen hakkında
karşılıklı bilgi alışverişi
sağlanacağını ıfade etti.
Coğrafya kitabı yazarlan Prof. Dr. Ibrahim Atalay ve Celal Aydın'dan karşılıklı suçlama
Ders ldtabmda
4
yanhş' savaşı• HazırladıkJan
kitapçıklarla
birbirlerinin yanlışlannı
ortaya çıkaran iki
yazann kavgası,
dikkatleri kitaplara
onav veren Milli Eğitim
Bakanlığı'na yöneltli.
MERİHAK ~
İZMİR-Mılli Eğitim Ba-
kanlığı Talim ve Terbıye K.u-
rulu'nun denetiminden geçıp
onaylanan ve okutulması için
önerilen coğrafya ders kıtap-
lanndaki yanlışlıkJar, yazaria-
nn kavgasıyla su üstüne çık-
maya başladı. tki yazar bir-
birlerinin yanlışlıklannı ki-
taplaştırdı. CetalAyduTın coğ-
rafya kitaplanndaki yanlışhk-
lannı kitapçık halinde kamu-
oyuna duyuran Prof. Dr. Ibra-
him Atalay a, Aydın'ın yanı-
tı sert oldu. Prof. Atalay'ın
kitaplanndaki yanlışlıklannı
bir kıtapçıkla yay ımlayan Ay-
dın, Atalay'ı cografyayı bilme-
mekle suçladı. Karşılıklı suç-
lamalar ve ortaya atılan yan-
lışlıklar, "Acaba hangi coğ-
rafya kitabı daha sağüklT so-
rusunu gündeme getirdı.
'Incelenıe yetersiz'
Talim ve Terbiye Kuru-
lu'nca incelendikten sonra
okullara önerilen kitaplarger-
çekten gerektiği gibi irdeleni-
yor mu? Bu sorunun yanıtını
arayan Dokuz Eylül Üniver-
sitesi Buca Eğitim Fakültesı
Coğrafya Bölümü Başkanı
Prof. Dr. Ibrahim Atalay, 'Ba-
n Lise Coğrarya Ders Kitap-
lan Hakkında Düşüncekr-1'
adlı kıtapçıkta. Talim ve Ter-
bıye Kurulu'nun kıtaplan ye-
ten kadar ırdelemediğı görü-
şünü savunmuştu. Prof. Ata-
lay, okullara önerilen coğraf-
ya kitaplanmn büyük bir oö-
lümünün yanlışlarla dolu ol-
dugunu savunmuş, Celal Ay-
dın'ın da ıçınde bulundugu
yazarlann hatalannı gözler
önüne sermışti.
Atalay. bu kıtabında "Bir
insan çok bilgili olabilir. an-
cak kitap \azama>abilir >e>
r
a
yazckğı kitap pckiyi aniaşıhna-
yabiNr. Özeffikiccİers kitabı sa-
dece ticaret amacıyla para ka-
zannıak için yazılmaz. Ancak
bugün bu böyle" dıyerek tep-
kısını dıle getırmışti.
Aydın'm tepkisi
Aydın ıse kendı kitapçığın-
da, •komik ve dâhi' profesör
olarak tanımladığı Prof. Dr.
Atalay'ı cografyayı bilme-
mekledesuçluyor "hjrahim
Atalay 'uı bifgisi, üaki coğraf-
yanın baa konulanyta sınırir
diyen Aydın. Prof. Dr. Ata-
lay'ın coğrafya kıtaplannda
yaptığı yanlışlıklan da vur-
guluyor. Prof. Dr. Atalay'ın
eleştirilerinin tamamen 'tfca-
ri' olduğunu savunan Aydın.
şunlan söylüyor: "Çünküki-
tabımdaki yanfaşhklar öze y5-
neükdeğiLV üzevsehebiçim-
seL tefemıat tii ründen >anhş-
larsöz konusu. Elestiriler için-
de hakfa olduğu noktalar da
var. Buyanlışlar, khaplannun
ilk baskılanndan sonra he-
men düzettilmiştir." İki yazar
arasındaki kavgada coğrafya
kitaplannın ıçındekı ciddı yan-
lışlıklargözler önüne seriliyor.
tsminin verilmesini ısteme-
yen bir eğitimcı.yazarlar ara-
sında büyük bir pazar kavga-
sı yaşandığını söylüyor. "Bu
pay o kadar bövük kl herkes
ders kitabı yazmava başladı.
Bizöğretmen arkadaşlaria bir-
ükte otunıp yanlışları tek tek
saptadık. Evet, hemen hemen
tüm coğrafja kitaplarındajan-
lışiıklar var. Bunlan düzette-
rek öğrencilere aktamoruz.
Ama bu yanlışhklar Talim ve
Terbiye Kurulu'nun konuyla
ilgili u/man kurulunun gö-
zünden nasıl kaçıyor? Bunu
anJamak da mümkün değfl."
İki yazann birbirlerinin kitaplarında saptadığı yanlışlardan ornekler
'Uydıılar az, Mersin denizden uzakta
9
Coğrafya kitaplannda Prof. Dr.
Atalay ve Aydın'ın ortaya attığı
yanlışlıklardan bazılan şöyle:
Prof. Dr. Atalay'ın saptadığı yan-
lışlar:
. Celal Aydın'ın Coğrarya 1 kita-
bında Türkive'nin yülık sıcaklıkor-
talamalarını «östervn haritadaki
yanuşlıklar, oldukça dikkat çekicL
Lrfa bölgesivle Vkdeniz'in kıyı şe-
ridinin biivük bir bölümünün \ıllık
sıcaklık ortalamasj 4 dereceden dü-
şük olarak gösteriliyor. Aynı kitap-
ta Tfirkiye'nin depremleri, bilim-
sel görtiş ve anlayiştan uzak değer-
lendirflivor. Türkiye\k deprem alan-
lannın dağılışı haritasında ise dep-
rem bölgeleri >er almı>or. Ancak si-
yah çizgilerie fajlar gösteriliyor.
. Celal Aydın'ın Coğrafya 2 kı-
tabında Ege Bölgesf nın Türkıye'nın
elektnk üretimine önemli ölçüde
katkıda bulundugu belırtıliyor. Ege
Bölgesı 'nde üretilen enerji, toplarn
11 bın GW. Türkiye'de dc yaklaşık
65 milyar kws'nin üzerinde oldu-
ğuna görc, Ege Bölgesı 'ndeki sant-
rallar nasıl olur da Türkiye elektnk
üretimine önemli katkıda buluna-
bilir? KocaeJi yanmadasının yük-
seklik ortalaması 500-600 metre
olmasına karşın kitapta 1000-2000
metre olarak yer alıyor. Akdeniz
bölge haritasında Mersin, denizden
uzak gösteriliyor. Köyceğiz Gö-
lü'nün bulunmadığı haritada, Eğir-
dir ve Beyşehır gölleri, olduklan
biçimden farkJı yer alıyor. Aynca
Anamur da bulunması gereken yer-
den uzakta biçımlenmiş. Kitapta
Kemer, taşkömürü üretim merkezi
olarak göstenlıyor.
. Celal Aydın'ın Türkiye Coğraf-
yası 1 kıtabında Türkive'nin ver-
yüzü şekflleri hariüısında >üksdti ba-
samaklannda önemli hatalar bulu-
nuyor. Madra Dağı \erine Ko/ak
Dagı >BZilırken Emir Dağlan, Mer-
can Dağian ile Karasu-Aras dagla-
nnın yeri yanlış gösteriliyor. Bozok
piatosu \erine Kralırmak platosu ya-
züırkcn sadece bir yerde bin metre-
yi asan Yıldız Daglan, 3 bin metre-
nin üzerine çıkanlmış.
Atalay'ın yanlışlan
Aydın'ın Prof. Dr. Atalay'ın ki-
tabında saptadığı yanlışhklar ve
bunlann doğrusu şöyle:
Güneş'in çekim alanında; Diin-
yanıız da dahil olmak üzere dokuz
gezegen.31 uydu vardır. (Oysa, kü-
çük bir araştırma yapsaydı, Güneş
Sistemi'nde şu ana kadar bilinen
uydu sayısının 63 olduğunu öğre-
nirdi.)
. Solsistlerde, yani Güneş ışınla-
nnın oğlak ve yengeç dönenceleri-
ne dik geldiği günlerde ise gece ile
gündüz süreleri değişır. (Şimdi bir
öğrenci kalkıp öğretmenine şöyle
dese: "Oğretmenim,sizbizegeceve
gündü/ sürelerinin yü bovunca de-
giştiğjni sövledini/. Bu kitapta sol-
sistlerde gece ve gündüz süreleri de-
ğişirdiyor. Hangisi doğru?" Tabii ki
Prof. İbrahim Bey'ın dediği doğru.
Siz koskoca Prof.'tan daha iyı mı bı-
liyorsunuz?)
. tklimekmanlan, sıcaklık, yağış,
basınç, rüzgâr, nem, sis ve bulutiu-
luktur. (Prof. İbrahim, sis ve bulut-
luluğu da bir iklim elemanı yapı-
vermiş. Nasıl ki kar. dolu ve yağ-
mur bir iklim elemanı değiL, sadece
bir iklim elemanı olan >ağışın şekil-
leriyse sis ve bulutluluk da atmos-
ferdeki nemin yoğuşmuş biçiınJeri-
dir.)
. Rüzgârlann çeşitli biriktirme
şekilleri. A- Enine kumullar. B- Hı-
lal şeklinde olan barkanlar, C- Bir
tepenin eteğinde oluşan kumullar.
(Hilal şeklinde olan barkanlar ifa-
desi.bircoğrafçıyaaitolamaz. Bar-
kan zaten hilal şeklinde olan ku-
mul demektir. Barkanın başka şek-
li yok kı. Enine ve boyuna kumul-
lar da tbrahim Bey'in uydurması.
Neye göre enine vc boyuna?)
KMilumıtanlüdekarcuitıTemizlik amacıyla yapılan müdahalelerin zaran arttırdığını öne siiren ODTÜ'lü bilim adamlan
eserlerin hava kirliliğinden etkilenmesini en aza indirecek bazı kimyasal maddeler geliştirdiler
ASUMAN ABACIOĞLL
IZMİR- Turkıye'degıderekartan
hava kırliliğı, tanhı eserlen de ctkı-
lıyor. Arkeolojık cserler, hava kırlı-
liğınin etkısı ile tanhı belge ve este-
tık değer taşıma nıteliklcnnı yıtin-
yorlar. Bu eserlcri temizlemek ama-
cıyla yapılan müdahaleler ise zara-
rı arttınyor. Uzmanlar, "hava kirli-
ligi devam ettigi sûrecetarihi binala-
n temi/lemi'nin zarar getirdiğini,
eseıieri olduğu gibi bırakmanın da-
ha yaraıiı olacağım" sav unurlarken
ODTÜ'lü bilim adamları, eserlenn
havakirlilığinden
etkılcnmeMnı en aza ındırecck bazı
kımyasal maddeler geliştirdiler.
ODTÜ Mımarhk Fakültesi Resto-
rasyon Anabılım Dalı'ndan Dr. Ha-
san Böke, hava kirlıliğinin ar-
keolojik alanlara ve tanhi
yapılara olan etkısini ön-
lemeyı amaçlayan çalış-
malaryürütüyor. Havakır-
lilığinin yol açtığı bozul-
manın en çok kalkerlı taş-
lardan yapılmış (mermer,
kırectaşı, traverten ve ben-
zen) anıtlarda veya eser-
lerde gözlendığinı belırten Dr. Bö-
ke. ülkemızdekı arkeolojık alanlar-
da bulunan eserlenn büyük çoğun-
luğunun da mermer, kireçtaşı ve tra-
vertenden oluştuğuna dikkat çeki-
yor.
Dr. Böke'ye göre, havadakı kü-
kürtdıoksit gaa. tanhi yapılann yü-
zeylennde ıkı şekılde bozulmaya
yol açıyor: Birincısınde, kükürt-
dıoksıt yağmur suyunda çözü-
nerek 'asıtyağmunı'na dönüşü-
yor ve taş yuzeylennı alçıtaşı-
na çevirerek onlann erozyo-
nuna neden oluyor. Ikinci-
sinde ise kükündioksit gazı
taş yüzeylere doğrudan ula-
şarak alçıtaşını oluşturuyor.
Eğer taş yüzeyler veya yapı
cepheleri yağmurdan koru-
nan bir bölgede ise bu olu-
^um, taş yüzeylerin ve ya-
pı cephelerinin siyahlaşa-
rak kirlenmesine yol açıyor.
Hava kirliliğınin bu şe-
kilde devam etmesi du-
rumunda 50 yıl içinde ta-
rihi taş yüzeylerde hiçbır
detayın kalmayacağının
tahmın edildığini vur-
gulayan Dr. Böke, ha-
va kırliliğinin etkisinin
kontrol altına alınabıl-
mesı amacıyla OD-
TL 'de laboratuvar ko-
ijUİIannda yürüttükle-
n çalışmalarda eski ya-
pılan kü-
kürtdioksıtin etkisınden koruyabi-
len bazı malzemeler belırledıklen-
ni söylüyor. Bu malzemelerin alçı-
taşı oluşumunu yüzde 60'a kadar
azalttığmı kaydeden Dr. Böke, şu
bilgileri veriyor: "Araştırmalanmız-
da, taş yüzeylerin korunmasında kııl-
buulan kı>ru> ucu piastik ınal/tmenin,
mermeri, kükürtdi<)k.virin etkisinden
hic koruyamadığı gözicnmiştir. At-
mosfcrdt bulunan parçacıklann taş
yiizty k'rint toplanarak oluşturduğu
kirliliğin, alçıtaşı oluşumunu ihmal
edileoek kadar su etkiiediği fakat
bunlann genelde reaksiyonun ara
ürnnleri üstünde etkili olduğu yine
buçalışmada tespit edilmiştir. Bu so-
ntıçlar, tarihi yapılann korunmasın-
da önemli bir bulgu olmuştur."
Günümüzde gerek estetık, gerek-
se taş yüzeylerine kirli havadan top-
lanan parçacıklann kalkerlı taşlann
bozunmasını hızlandırdığı gerekçe-
si ile yüzey temizlik işlemleri yapıl-
dığını, temizlik işlemlerinın en uy-
gun yöntemle ve uzmanlarla yapıl-
sa bile temizlik sırasında taş yüzey-
lerin yine de zarar gördüğünü vur-
gulayan Dr. Böke, oysa çahşmalann-
da taş yüzeylerinde kirlilıği oluştu-
ran partıküf maddelenn bozulmayı
hızlandırmadığını ortaya çıkardık-
lannı belirtiyor. Dr. Böke, ülkemız-
de tarihi bınalarda hiçbır ön araştır-
ma ve doğru yöntem secilmeden ya-
pılan temızleme ışlemlerinin, anıtlar-
da ve eserlerde geriye dönülmesi
mümkün olmayan zararlar da ver-
diklennı söylüyor.
Uyanlar
Hava kıriiliği önlenemedikçe
u
es-
trfjk"amaçlarla yapılan temızleme-
nın bir ışe yaramadığını, kırlenmış
eserlenn olduğu gibi bırakılmasının
daha yararlı olacağım vurgulayan
Dr. Böke, aynca. tarihi binalarda kir-
lenmeyi önleyeceklerini' ıddıa eden
bazı ticari kuruluşlara ilışkın de şu
uyanlarda bulunuyor:
"Arkeolojik eserleri hava kirlili-
ğinden konıyacaklan iddiasıyla ti-
cari kaygılariçinde hareketeden ba-
zı kişiler var. Bu kişiler Avrupa'dan,
Amerika "dan pahabyüzev aktifmad-
detergetirerekarkeolojikeserleriko-
ruyacaklannı ileri sürüyor ve çok
büyük paralar istiyorlar. Anıtkabir
ve Pamukkale travertenleri konu-
sunda bu vaşandt Oysa bidm labo-
ratuvarda test ettiğimiz maddeier,
rahatlıkla bulunabilen ve pahab ol-
mayan malzemeler. Bugün kültür
varhklanmıza uygulanan müdaha-
lc yöntemlerine ve onanm mal-
zemelerinin seçimine eleştirel bir
bakış açısı grtiriimeli ve uzman çahs-
ma gruplan kurulmaİL"
Evliliklerin bitme noktasına gelmesinin temelinde "yıkıcı iletişim" var
'Elbisen güzel, bir de sivilcelerin olmasa'
Çiftlerden seçme suçlamalar:
"Beni anlamadın ya!" "Anneme yaptıklanm hiç
affetmedim!" "Sen beni incitmekten zevk alıyorsun!"
"Sen anlayışsız ve mantıksız birisin!" "Eşim benden
mantıklı bir şey istesin de canımı istesin!" "Tüm
evliliğimiz boyunca hiçbir tartışma, benim yüzümden
başlamadı!"
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Ankara Universitesi Tıp Fa-
kültesi Psikiyatri Anabılım Dalı
öğretim üyesi ve Cinsel Danışma
Merkezi Başkanı Doç. Dr. Mehmet
Sungur, evliliklerin bitme nokta-
sına gelmesinin temelinde "yıkıcı
iletişim" ile kişiliğe yönelık suç-
lamalann yattığını söyledı. Sungur,
Türkiye'de çiftlerin evliliklerini
kurtarrnak için ilk önce "haeı ve ho-
ca"ya, sonuç alamadıklan durum-
larda da terapiste başvurduklannı
bildirdi. Sungur, çıftlenn bırbirle-
rinien çok "Benianlamadmya; an-
nemeyapbklannı hiç afTetmedim;
ben seni bilirim; beni incitmekten
zevk alıyorsun: beni çıkJırbyorsun;
sen hastasuı" gibi sözlerle suçla-
dıklannı bildirdi.
Bilgi, Emek \e Sevgı Derne-
gi'nın "Evlilikte netişün" konu-
sunda düzenlediği panelde boşan-
maya neden olan sorunlar ırdelen-
di. Kalabahk bir dinleyici grubu-
nun ızledığı panelı, Ankara Ünı-
versıtesı Tıp Fakültesi Psikıyatn
Anabılim Dalı öğretim üyesi ve
Cinsel Danışma Merkezi Başkanı
Doç. Dr. Mehmet Sungur sundu.
Konuşmasına dünyadaki boşan-
ma oranlanndan ömekler vererek
başlayan Sungur, ABD'nin yüz-
de 52 "lik oranîa boşanmada ilk sı-
rayı aldığını. Ingiltere ve Rusya'nın
bu yüksek orana en yakm ülkeler
olduğunun bılimsel çalışmalarda
ortaya konulduğunu kaydettı.
Evliliğin sona ermesinde "so-
nımluluklanngözardı edilmesi"nın
en önemli etken olduğunu kayde-
den Sungur, diğeretkenleri de mad-
de bağımlılığı, sorunlann zaman
içinde kendiliğinden çözümlene-
ceğıne ilişkin umutlar ve sadakat-
sizlik olarak sıraladı
Yıkıcı iletişim
Eşlerın bırbırlerının kişılığine
yönelık yaptığı suçlamalann za-
manla yıkıcı ıletışıme dönüştüğü-
nü ve suçlama boyutunun evlilik
öncesindekı tutum ve konuşmala-
ra uzandınldığını kaydeden Sun-
gur, iletişimi "anlama,dinJerneve
paylaşma" biçıminde açıkladı.
Sungur, eşlenn banşma arayışla-
nnda sorunu uzlaşma gibi görme-
sinin hatalan yinelediğine işaret
etti. Uzlaşmayı "geçici çözûm"
olarak değerlendıren Sungur, bu
yaklaşım nedeniyle temel sorun-
lann çözümsüz kaldığını vurgu-
layarak gelışmeleri şöyle değer-
lendırdi:
"Eskr, bunun çözüm obnadığı-
nı bildiği gibi kurulacak bir ilcrişi-
min yolu da kesiliyor. Ortak bir ça-
ba olmadtğı için sorunlann boyu-
ru da büyüyor.' Eşım değişemez',
'Artık çok geç', 'Sorunlar o kadar
çok kı' gibi olumsu/Juk fihresi iş-
lemeye başhyor."
'Beni anlamadın ya7
Doç. Dr. Sungur, çıftlenn evli-
liklcnni kurtarabılmck için ilk ön-
ce "hacı ve hoca"ya. başvurdukla-
nnı, sonuç alamadıkJan durumda
da psikiyatrik terapiye gereksınim
duyduklannı söyledı.
Genelde, eşlerin kendilerini
uyurnlu, diğerini de uyumsuz gös-
terdiğine işaret eden Sungur, teda-
vi sırasında da çiftlerin terapisti
"hakem ve hâkim" yerine koyma-
ya zorladıklannı dile getırdi. Sun-
gur, suçlamalarda en çok karşıla-
şılan söylemleri de şu örneklerle
sıraladı:
"Ben seni bilirim; beni anlama-
dın ya; ben çektim sen de sıkıntı çek;
anneme yaptıklannı hiç affede-
mem; sen anlayışsız ve mantıksız
birisin; sen egoistsin; beni çüdırtı-
yorsun; tüm e\ liliğimizde tartış-
ma benim yüzümden başlamadı;
sen hastasın, tedavi oi; eşim benden
mantıklı bir şey istesin de canımı
istesin; vemek çokgüzeldk patatcs-
ler yanmasaydı; elbise çok \ akıştı,
bir de sivilcelerin olmasa."
MuJüşlerimizde
bu acılaryoktu
CEMİL tPEKÇİ
Merhaba!
Bugün çocukluğuma geri dönmek istiyorum.
Sevginin, paylaşmanın, insanlann birbirlerinden
farkı olmadığının aniatıldığı, büyümenin acılardeğil,
olgunlaşmayı getireceğının söylendiği günlere.
Bugün çocukluğuma gen dönmek istiyorum.
Gelecekle ilgili hayallerimin, ümitlerimin henüz
yıkılmadığı ve büyümek, yaşamda yenmi almak için
telaşla hazırlandığım, her geçecek günün dünyayı,
insanlan daha da geliştıreceğine, yumuşatacağına
ınandığım günlere.
Cihangir'e anneanneme gıdıp ondan gene sevgi dolu
masallan dinlemek istiyorum. Şîmdi anlatılan
sevgisiz yaşam dolu masallan dinlemek yerine.
Komşusu Andro'nun beni hep götürdüğü
Balıkpazan'na gitmek ve oranın renkliliğinin
büyüsünde gelecek günlerimin güzel hayallerini
tekrar kurmak istiyorum. Balıkpazan dönüşünde
'Sütçü Yaşar'ın önünde, ınsanlann sevgiyle ve
yaptığı işle gurur duyduğu Mehmet'e gene
ayakkabılanmı boyatmak ve sevgiyle boyanmış
ayakkabılanmın parlaklığında gülümsememi görmek
istiyorum.
Çubuklu'da ön bahçedeki tnürdüm ağacından
toplanmış Anjel Teyze'nin yaptığı erik reçelini
yerken Boğaz'ın yıkılmamış, yağmalanmamış halini
tekrar seyretmek istiyorum.
Içimizdeki çocuk yaşamah
Yanlış bir şey yaptığımda ya da korktuğumda, arka
bahçedeki böğürtlen çalılannın altına saklandığım
gibi gene bir yerlere sakianmak ve kendimle
hayallerimle yalnız kalmak istiyorum, etrafımı saran
bunca yalan ve korku veren günlerden bir an olsun
uzaklaşabilmek için.
Belki artık büyümek ıstemiyorum. Çünkü
çocukluğumda büyüdüğum zaman her şeyin
değişeceği, insanlann bırbirlerini bir hiç uğruna
öldüreceği, paranın sevgisizlik ve aynmcılrk
yapacağı anlatılmamıştı bana.
Dınlediğim masallarda hep güçlüler, güçsüzlere
yardım eder ve yaşamın güzelliğinin, var olma
nedeninin, sevgıyi paylaşmak olduğu anlatılırdı. Hep
hoşgörülü olmam gerektiği, karşımdakinin benden
farklı olmadığı söylenirdi insan olduğu için.
Bugün içimdeki çocuğa sanlmak ve ona yeni baştan
masallar anlatmak istiyorum. Etrafinda dönen
dolaplann, gördüğu çirkinliklerin geçici olduğunu,
yaşamın bu olmadığına tekrar inanması için ve ona
hiç büyümemesini, o güzellikte kalmasını söylemek
istiyorum.
îçünizdeki çocuğun hep kalacağı ve onu
üzmeyeceğimiz günlenn geleceği ümidi ile iyi
pazarlar.