Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 EYLÜL 1995 PERŞEMBE
HABERLERIN DEVAMI
G U N D E M MUSTAFA BALBAYŞeriat uyarısı
• Baştarafı 1. Sayfada
revi tam anlamıvla yerine
getirebilmesinin tcmel ko-
şulu. hiçbir makam, kurum
ve kişinin etkisinde kalma-
masıdır. Bu. ancak vargının
bağımsız olmasıyla olanak-
lıdır" diye konuştu.
L'tku. son zamanlarda Tür-
kıye Cumhuriyeti'nin temel
nıtelilderınden bin olan laık-
liğe karşı bireysel ya da ör-
gütlü hareketlenn gerçekleş-
tirildiğıne dikkat çekerek.
şöyle konuştu: "Türkiye
Cumhuriyeti, kendisine ve
temel niteliklerine yönele-
cek saldırıları önİeyecek
güçtedir. Laikliğin en bü-
yük bekçisi; cumhuriyetin
savcısı, hâkimi, tüm aydın-
lan ve onları bağrından çı-
karan Türk halkıdır. Laik
düzen düşmanlan, laikliğin
topluma açtığı uygar. çağ-
daş. insana ve dine saygılı
kapıtarını kapatamayacak-
lardır. Türk ulusunu orta-
çağ karanlığına çekmeye,
çağdaşlıktan koparmaya,
Türkiye Cumhuriyeti dev-
letini yıkmaya güçleri yet-
meyecektir."
Geçen yıl, yargı yılı tören-
lerinde Başbakan Tansu Çil-
ler''e ağır eleştıriler yönelten
TBB Başkanı Önder Sav, ko-
nuşmasmı yapmak için kür-
süye gelirken Çıller. başka bir
programı olduğu gerekçesiy-
îe salonu terk ettı. Sav, anaya-
sa değişiklikleri sırasında.
anayasadaki "12 Eylül hu-
kuksuzluğunu simgeleyen"
bazı maddelenn kaldınlma-
dığını vurgulayarak şunlan
söyledi: "Atatürk"e, miras
kurumuoa, Atatürk'ün va-
siyetine saygısızlığı simge-
leyen 134. maddenin anaya-
sada variığını sürdürmesi.
bol Atatürk edebiyatı ya-
panların içtenliklerinin öl-
çüsüdür. Bırakalım artık
sözde, göstermelik Ata-
türkçülüğü: özde. düşünce-
de, vaptırımda. kurumlaş-
mada, eylemde ve uygula-
mada Atatürkçü olalım."
Suudi Arabıstan'da Türk
yurttaşlannın idam edilmesi-
ne de değınen Önder Sav,
şöyle konuştu:
"Ülkemizde kimilerinin,
kafa kesmenin ibret-i mü-
essire olması için yapıldığı-
nı söyieyebilmeleri de il-
ginçtir. Bunun devletin bir
iç işi olduğunu söyleyip sü-
kûtu tercih etmek isteyen-
ler de var. Aylardır yazılı ve
görüntülü basın ve yayın
organlannda şeriatı sevdir-
meye. şeriatın insan hakla-
rının ta kendisi olduğunu
savunmaya çalışanların içi-
ne düştükleri hazin çeliş,ki-
lere bakınız. Hükümetin
bir üyesi de ' Bu gayri insanı
tutumunuza son verinız. Hiç
olmazsa gende kalan vatan-
daşlanmızı bağışlayın' diye
sesleniyor. Hükümet. çare-
sizlik içinde > alvarma ve şi-
kâyet yeri değildir; çözüm
bulma yeridir.."
Sıvas olaylannın ardından
tstanbul Taksim'de şeriat
bayrağı açıldığını ve Anıtka-
bir'de Cumhurbaşkanı'nın
önüne Kuran fırlatıldığını
anımsatan Sav. 25 temmuzda
da Gümüşhane Baro Başka-
nı Ali Günday'ın şenatçı
kurşunlara hedef olduğunu
kaydederek, sözlerini şöyle
sürdürdü: "Ali Günday'ın
suçu: demokratik, laik
cumhuriyete. Atatürk ilke-
lerine bağlı, çağdaş bir ba-
ro başkanı olmaktı. Kök-
tendinciliği benimsemiş bir
siyasi partinin mensupları-
nın başkanımız aleyhinde
açıkça kampanya yüriit-
tükleri bilinmekte iken gü-
venlik güçlerinin kendisini
konnamamış oltnalan dü-
şündürücüdür. Ayrıca. bir
gazetenin sistemli şekilde
Günday'ı şeriatçılara hedef
gösterip adres ve telefonla-
nnı bildirmesi, ürpertici,
tiksindiricidir. Baro başka-
nımızı öldürenlerin ^e onu
azmettirenlerin. siyasal he-
saplarla şeriata yeşil ışık
yakanlardan, laiklikten
ödün verenlerden. huku-
kun flstünlüğünü bir kena-
ra itip devlet işlerinde dini
üstün kılmaya çalışanlar-
dan cesaret aldıkları mey-
dandadır."
ICımı savcıların, laiklik
karşıtı eylemlere sessiz kal-
masını da eleştiren Sav, Yar-
gıtay'ın 1965 yılında Saidi
Nursi ile ilgıli verdiği karar-
la gericıliğe, yobazlığa an-
lamlı bir şamar indirildiğinı
söyledi. Türkiye"de hukukun
üstünlüğünün bir kenara bıra-
kılıp, devlet ışlennde dinı üs-
tün kılma uğraşlannın da sür-
düğünü kaydeden Sav, bu uğ-
raşlann TBMM çatısı altında
yapıldığına işaret etti.
L'lkedeki siyaset adamla-
nnın, bılerek ya da bilmeye-
rek bu tehlikelı oyunu sürdür-
düklerini söyleyen TBB Baş-
kanı Sav, siyasi parti liderle-
rini eleştirerek şöyle konuştu:
"Kimi siyaset adamlan, bir
tiyatro oyuncusundan daha
usta, istediği her an ağlayıp
gülebilen bir tarikat şeyhi
ile görüşmek için kuyruğa
giriyorlar. Üzerine yemin
ettikleri. Atatürk'ün 'Tür-
kiye Cumhuriyeti şeyhler.
dervışler. müntler, mensup-
lar, tankatlar ülkesı olamaz.
En doğru, en gerçek tankat,
uygarhktarikatıdır' sözlerini
ne çabuk unuttular. Ülke-
mizde yaşanan yüzlerce acı
ve uyancı olaya karşın, çağ-
daş İaik Türkiye'de hâlâ te-
okratik devlet özlemine, şe-
riata prim veren, tarikat-
lardan yardım uman, tari-
kat şeytilerinden icazet iste-
yen tüm siyaset adamlarını
kınıyorurn. ayıplıyorum."
Törende daha sonra Yargı-
tay'da görev yapan yargıç ve
savcılara plaket ve onur bel-
gesi dağıtıldı.
Yargıtay 'dakı Atatürk hey-
kellennın yapımındaki katkı-
larından dolayı, adı "tablo
yolsuzluğu"na kanşan Kül-
tür Bakanlığı Güzel Sanatlar
Genel Müdürü Mehmet
Özel'e de bir plaket verildı.
Demirerin mesajı
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demırel, 1995-1996 yargı yı-
lının başlaması nedeniyle ya-
yımladığı mesajında. yargı
organlannın "normalde üst-
lenebileceklerinden çok
ağır bir yük" altında oldu-
guna dikkat çekerek, yenı dü-
zenlemeler yapılması ve ha-
zırlanan düzenlemelerin bir
an önce yaşama geçirilmesı
gerektiğıni vurguladı.
Demırel, Türkiye Cumhu-
nyeri'nın laik, demokratik ve
ınsan haklanna dayalı anaya-
sal bir hukuk devleti olduğu-
nu belırterek, "Hukuk siste-
mimizde birikme ve yığıl-
maya meydan verilmemeli-
dir. Adalet çabuk tevzii
edilmelidir. Bövlece de-
mokratik hukuk düzenine
beslenen güven korunmalı-
dır" dedt.
• Baştarafı 1. Sayfada
Demirel-Cindoruk görüşmesi de ye-
terince sızmadı.
Biz zirveyi "bu köşenin" diline çevi-
rip aktarmaya çalışalım.
llk görüşme, ANAP lideri Das Mesut
Herr Yılmaz'la gerçekleşti. Anado-
lu'daki kirli çamaşıryıkamatorenlerine
katılmaktan halsiz düşen Yılmaz, gör-
dü ki, Demirerin derdi de farklı degil.
Görüşmenin özeti şöyle:
DEMIREL - Gel Mesut kardeşim.
Dünyanın büyük meselelerini halledi-
yoaız. Bosna-Hersek Devlet Başkanı,
aziz meslektaşım İffet deyokhiçr
\ An-
kara'ya davet ediyoruz...
YILMAZ - Eee, efendim, Iffetdeyok-
hiç degil, Izzetbegoviç. Bakıyorum
Tansu Hanım aklınızdan çıkmıyor hiç.
Bizi ilgilendiren de Türkiye'nin denge-
leri...
DEMİREL - Türkiye'nin yengeleri
mi?
YILMAZ - Hayır efendim, dengele-
rı... Anlaşıldı, ikimiz de çok çekiyoruz
Tansu'dan, istersen biraz da bahsede-
lim havadan sudan...
DEMİREL - Tansu meselesini geç
bir kalem. O benim şahsi meselem.
Cumhurbaşkanımız daha sonra RP
Genel Başkanı El Necmettin The Er-
bakan'la görüştü. Özeti şöyle:
ERBAKAN - Sorma Süleyman, ne
çekiyoruz bu Tansu'dan. Hani insan
eline sopayı almak istiyor, eşek gelin-
ceye kadar sudan...
DEMİREL - Az önce Mesut gitti, o
da yakındı aynı dertten. Bir şeyler de-
meye çalışıyorum, ama bu kadın anla-
Liderler ZirvesL.
mıyor yumuşaktan sertten.
ERBAKAN - Onu bunu bırak. bu ka-
dını sen sardın başımıza. Amerika'yı
biz kafaya alacaktık, su koydun piş-
miş aşımıza.
DEMİREL - Senin derdin dert mi be-
nimkinin yanında. Sipsivri kaldım siya-
set ormanında. Gelen bana dert yanı-
yor, ben kime yanayım? Gönlümü ge-
niştutmaya çalışıyorum, de ki, Mevla-
na'yım.
ERBAKAN - Benim belediye baş-
kanlarıma para vermiyor, üvey evlat
muamelesi yapıyor. Arada bir dine-
imana geliyor, sonra yoldan sapıyor.
DEMIREL - Para konusunda yapa-
bileceğim bir şey yok, ne desen haklı-
sın. Benim bütçenin de hayrı yok, ne
yapalım, akmasa da damlasın.
Cumhurbaşkanımız, Erbakan'la gö-
rüşmesinin ardından MHP Genel Baş-
kanı Alparslan Türkeş'i kabul etti. Si-
yasette 30. yılını kutlayan Türkeş, De-
mirel'le iç politika meseleleri konuş-
madıklannı söyledi. Görüşmeden bir
kesit aktaralım:
DEMİREL - Dün dündür, bugün bu-
gündür dedikse, eski ortagını Çiller'le
aldat demedik. Milliyetçi Cephe dö-
nemlerinde bile senden bu kadar ka-
zık yemedik.
TÜRKEŞ - Duruma göre siyaset
yapmayı senden öğrendik. O sayede
bugün bile başımız dimdik.
DEMİREL - Her neyse dünya mese-
lelerine geçelim. Dosyalardan birini se-
çelim. Bosna-Hersek'te barışa ben de
imzamı atıyorum. Nasipse bu konuda
Tansu'yu taca atıyorum.
TÜRKEŞ - Bizim işler tıkırında, Türk
dünyasında işi bitirdik. Istiyorsan sana
da verelim, bol miktarda kuzu postu
getirdik.
Türkeş, görüşme sonrasında gaze-
tecilerin sorusu üzerine Çiller'in, "Par-
lamentoyu gençlerden oluşturacağım"
buluşuna yanıt verdi:
"Akıl yasfa değil baştadır."
Türkeş yanılıyor, bu sözün doğrusu
şudur:
"Akıl yaşta değil saçtadır."
Göruş alıp-vermeme...
Köşk'ün daha sonraki konuğu DSP
lideri Bülent Ecevit idi. Bu buluşma
karşılıklı görüş ahp-vermeyişi şeklinde
geçti:
DEMİREL - Bosna-Hersek konu-
sunda fevkalade önemli mesafe kay-
dettik. Cenevre görüşmeleri öncesi işin
çoğunu hallettik.
ECEVİT - Kuzey Irak'taki gelişmeler-
den kaygılıyım. Bu konudaki politika-
larla kavgalıyım.
DEMİREL - Orta Asya cumhuriyet-
leri zirvemizden mütehassıs oldum.
Dakikalardır anlatıyorsun, su iç iki yu-
dum.
ECEVİT - Dış politikamızın tamamen
ABD'ye endeksli olması beni rahatsız
ediyor. Bana sorarsanız Tansu Hanım
da patavatsız gidiyor.
DEMİREL - Islam coğrafyası... Is-
lam coğrafyası ile yakından ilgilenme-
liyiz. Araplara soğuk durduk, biraz bil-
gilenmeliyız.
Sizin de fark ettiğiniz gibi, iki lider
birbirlerine görüşlerini söyleyip ayrıldı-
lar.
Demirel, önceki gün akşam saatle-
rinde de TBMM Başkanı Hüsamettin
Cindoruk ile görüştü. Tahmın edebile-
ceğiniz gibi görüşme, nostaljik ve hü-
zünlüydü:
DEMİREL - Ah Hüsam ahhh... Ga-
ribim, adıma Sülo diyoriar. Partimi el al-
mış Çilo diyoriar. DYP'yi arıyorum 'Kim
o?' diyoriar. Çankaya Köşkü'ne kapa-
tılmışım ben.
CİNDORUK- Efendim, boylesöyle-
yip beni çilelere garketmeyin. Ne yapa-
caksak söyleyin, sonra çark etmeyin.
DEMİREL - Aylar var ayrıyım seçim
meydanından. Isparta'dan, Çamlıhem-
şin'den, Kaz Dağı'ndan. Nasibimi ala-
madan seçim sandığından. Arjan-
tin'den Moğolistan'a sürülmüşüm
ben...
CİNDORUK - Beyefendi, zaten cin-
lerim dorukta ne yapacaksak söyleyin.
Emredin yerine getireyim yarın öğle-
yin...
Köşk'teki bir günlük yoğun mesai
böyleydi.
Eksik, fazla, yanlış aktardığımız yer-
lervarsaaffola...
OLAYLARIN
Birbirine dişini takan devlet büyük-
lerimize yan bakan maffola...
înfazcı, kirabk katilYAHYA KOÇOĞLU
GÜMÜŞHANE - Gümüşhane Baro
Başkanı Ali Günday'ın öldüriilmesiy-
le ilgili davaya Gümüşhane Ağır Ceza
Mahkemesi'nde başlandı. Günday'ı öl-
düren tzzet Kıraç ile kendisini azmet-
tiren, silah ve mermi temin eden 5 kişı
hakkında "idam" cezası isteniyor. Ka-
til tzzet K.ıraç"ın. sanıklardan Bahattin
Sungur"a, "Ben bu işi 5-6 yüz milyon
lirayayaparım" dediği ileri sürülürken
lzzet Kıraç, ifadesini ışkence altında
alındığı gerekçesıyle reddetti.
Ali Günday'ın eşi Türkân Günday,
müdahale isteminde eşine sıkılan kur-
şunlann "savunma mesleğine" sıkıl-
dığını kaydederken "İnsan kılığında
burada oturanların cezalandırılma-
sını istiyorum"' dedi. •..
Başörtüsü takmadıklan gerekcesiyle
iki kadın avukatın Gümüşhan? Baro-
su'ndan çıkanlması gerekçesinin ardına
sığınarak Gümüşhane Baro Başkanı Ali
Günday'ın 25 temmuz günü öldürülme-
siyle ilgili davaya, Gümüşhane Ağır Ce-
za Mahkemesi'nde başlandı. Ali Gün-
day'ın öldürülmesine neden olan habe-
rin yayımlandığı "Akit" gazetesinin son
üç gündür kendi yandaşlannı duruşma-
ya çağırması nedeniyle Gümüşhane'de
gerginlik yaşanırken çok yoğun güven-
lik önlemleri alındı.
Ancak, "Akit"in çağnsı boşaçıktı ve
duruşma salonu, cinayeti destekleyenler
tarafından değil, cinayeti lanetleyenler
tarafından dolduruldu. Bu arada "Akit"
gazetesinin Gümüşhane temsilcisi Si-
nan Akıncı'mn duruşma öncesi adliye-
ye gelerek koridorda propaganda yapma
çabası, Günday'ısevenler tarafından en-
gellendi.
Türkıye Barolar Birliği'nin karan
uyannca yaklaşık yüz avukatın Ali Gün-
day'ın eşi Türkân Günday ve çocuklan
adına "müdahil" olduklan davada, sa-
nıklan. avukatlar Haşim Kabasakal.
Günday'ı öldüren tzzet Kıraç ile kendisini azmertiren, silah ve mermi sağlayan 5 kişi hakkında "idam" isteniyor.
Mehmet Erdem ile RP'li Rize Beledi-
ye Başkanı Şevki Yılmaz' ın davalanna
girdiği bildirilen Hurşit Bıyık savun-
du. llk oturumda sanıklar lzzet Kıraç.
oğlu Muzaffer Kıraç, Bahattin Sungur,
Yusuf Gümiiş. Muharrem Kurt ve
Ahmet Mengü hakkında TCK'nin
450/4-11. maddesı uyannca "idam" ce-
zasının istendiği iddianame okundu. Id-
dianamede, "Akit" gazetesinde çıkan
haberden sonra Bahattin Sungur ve Yu-
suf Gümüş'le konuşarak Ali Günday'ı
öldürmeye karar veren lzzet Kıraç'ın
Gümüşhane'ye geldiği. burada bir gün
kaldıktan sonra Ali Günday'ı bürosun-
da öldürdüğü kaydedilerek, sanıklann
"görevli memuru görevinden dolayı
taammüden öldürmek ve bu suça iş-
tirak" suçunu işledikleri ileri sürüldü.
tddianamede ayrıca tzzet Kıraç'ın Ali
Günday'ı öldürmek için 5-6 yüz milyon
lira istediği belirtildi.
tddianamenın okunmasından sonra
sorgusu yapılan "şeriatçı katil" lzzet
Kıraç, ifadesinin "işkence altında"
alındığını söyleyerek bu ifadesini red-
detti.
Ali Günday'ı öldürmeye tek başına
karar verdiğini söyleyen lzzet Kıraç,
"Ben ne Ali Bey'e ne de ailesine diiş-
manım. Benim işim bu sistem ve zih-
niyetle. Bürosuna gidip konuştum.
Bana karşı çıkınca da öldürdiim" de-
di. tzzet Kıraç'ın sorgusu sırasında sa-
londan bir izleyici "Şerefsiz adi" diye
bağırdı. Daha sonra bu kişi güvenlik gö-
revlileri tarafından salondan çıkanldı.
Kıraç'ın ifadesınde çelişkiler gören
Mahkeme Başkanı Battal Özer, Kı-
raç'ın ifadesinde "cihat" sözü geçtiği-
ni belirterek bunun anlamını sordu. Kı-
raç, "Cihat, benim bu işe verdiğim ad-
dır. Benim düşünceme karşı olanlara
gösterdiğim tepkidir. Ben bu işi teset-
türle uğraşmasınlar diye yaptım" de-
di.
Daha sonra ifadesi alınan diğer sanık-
lar Muzaffer Kıraç, Bahattin Sungur.
Yusuf Gümüş, Muharrem Kurt ve Ah-
met Mengi ise olayla ılgilerinin olmadı-
ğını, tzzet Kıraç'ın neden kendi isimle-
rini verdiğini bümediklerini savundu-
lar.
Aralarında Türkiye Barolar Birlığı
Yönetim Kurulu üyesi Rahmi Kuma-
şoğlu, tstanbul Barosu Başkanı Turgut
Kazan. Ankara Barosu Başkanı Tun-
cer Alemdaroğlu, Antalya Barosu Baş-
kanı Osman Güven, Aydın Barosu Baş-
kanı Hürrem Şahinci, Denizli Barosu
Başkanı Tuncer Yılmaz. Erzurum Ba-
rosu Başkanı Nizamettin Selçuk, Ma-
nisa Barosu Başkanı Hüseyin Erkenci.
Ordu Barosu Başkanı Kaşif Enginyurt
ve Trabzon Barosu Başkanı Coşkun
Güner'in de bulunduğu müdahil avu-
katlar. daha önce bir işçiyi siyasi görü-
şü nedeniyle öldüren tzzet Kıraç'ın her-
hangi bir partiye ya da tarikata üye olup
olmadığının sorulmasını istediler.
Söz verilen lzzet Kıraç, Türkiye'de
yıllardır örtünenlerin üzerinde baskı ol-
duğunu, bunu durdurmak için bu cina-
yeti işlediğini, "Akit" gazetesinde bu
olayı okuduktan sonra tahrik olduğunu
ve Gümüşhane'ye gelmeye karar verdi-
ğini belirtti. Kıraç, herhangi bir tarika-
ta üye olmadığını söylerken "Partilere
üye değilim, ama Refah Partisi ve Bü-
>ük Birlik Partisi, bana yakın görüş-
teler" dedı.
Sanıklardan Bahattin Sungur ve Yu-
suf Gümüş de RP'ye üye olduklannı
söyledıler.
'Cezalandırın'
Mahkemenin söz verdiği Türkân
Günday, ifadesinde, eşine sıkılan kur-
şunlann savunmaya sıkıldığını belirte-
rek "Burada insan kılığında şunların
cezalandırılmasını istiyorum" dedi.
Savunma avukatlannı gösteren Türkân
Günday, "Bir avukatın katillerini sa-
vunan bu üç avukatı da kınıyoruz"
diyerek sözlerini bitirdi.
Katil lzzet Kıraç'ı elinde tabancayla
gören tanıklann ifadelerinin dinlenme-
sinden sonra Kıraç dışındaki sanıklar
tahliye isteminde bulundular. Tahliye is-
temlerini reddeden mahkeme. duruş-
mayı 27 eylüle erteledi.
Rifkind Türkiye'de
Ankara'dan Londra'ya
MED TV uyarısı
' Bir mahalleye bir Kuran kursu yeterli9
HÜLYA KARABAĞLI
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Dışışlen Bakanı
Erdal Inönü. resrru davetlısı
olarak Türkiye'de bulunan tn-
giltere Dışişlen Bakanı Mal-
colm Rifkind e PKK'-nin te-
levızyonu olduğu savlanan
MED TV'nın yayımlanna tn-
giltere'de izın verilmesinden
duyulan rahatsızlığı ılettı.
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel, ANAP Geneİ Baş-
kanı Mesut Yılmaz ile görü-
şen ve Erdal Inönü ile ortak
bir basın toplantısı düzenle-
yen Rifkind, daha sonra da
"tngiltere ve Türkiye: Böl-
gesel İşbirliği" başlıklı bir
konferans verdi.
İki Dışişleri Bakam'nm
dün düzenledikleri ortak ba-
sın toplantısında tnönü. tngi-
liz hükümetınin PKK sempa-
tızanlarının terönst aktıvite-
lerini engellemekteki hassa-
siyetinden memnunluk duy-
duğunu, ancak PKK'nin ya-
yın organı MED TV'nin Tür-
kiye' ye karşı yayımlannı sür-
mesinin büyük bir sorun ola-
rak kaldığını bildırdi.
Rifkind. tngiltere'de yayın
haklannın, ancak şiddet, te-
röre teşvik gibi unsurlar içer-
mesı halmde iptal edildiğini
sövledı.
Ingıliz Bakan, Bosna-Her-
sek konusunda ise Türkiye ile
tngiltere'nin iyi bır ortaklık
içinde olduğunu söyledi. De-
mirel, Rifkind'i kabulünde
Türkiye'nin, Avrupa Birliğı
(AB) ile bütünleşmesinın, ül-
ke yararına olduğu kadar Av-
rupa'nın da çıkarlarına hiz-
met ettiğini ifade etti.
ANAP Genel Başkanı Me-
sut Yılmaz, Rifkind'i kabu-
lünden sonra yaptığı açıkla-
mada, konuk bakana, Bosna-
Hersek sorununa çözüm geti-
nlebilmesi için Hırvatlar ile
Boşnaklar arasında kurulan
federasyonun kalıcı olması
gerektiğini söylediğini kay-
dettı. Rifkind, dün akşam
TÜBÎTAK' ın konferans salo-
nunda "İngiltere ve Türki-
ye: Bölgesel İşbirliği" baş-
lıklı bır konuşma yaptı.
- ANKARA - Diyanet lşleri Başkanı Mehmet
Nuri Yılmaz, yasalara uygun olarak kurulmayan
Kuran kurslan konusunda, Milli Eğitim ve Sağlık
bakanlıklannı suçladı. Diyanet Işleri'nin adı kul-
lanüarak bazı yurt, cemıyet, dernek ve vakıflarca
Kuran kursu açıldığına da dikkat çeken Yılmaz, bu
durumun hem kendılennehem de bu kurslarda eği-
tim gören çocuklara zarar verdiğıni söyledi. CHP
Parti Meclısi üyesi Mustafa Gazalcı da yasadışı
açılan kurs sayısının giderek arttığını kaydederek,
"Bu sayının 40 bine ulaştığını sanıyoruz" dedı.
Diyanet lşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz,
Cumhuriyete yaptığı açıklamada, yurt genelınde
dağınık ve denetim altında olmayan Kuran kursla-
nna önümüzdeki günlerde "çeki düzen" verile-
ceğinı bildırdi. Yılmaz, ülke genelinde Diyanet'e
bağlı 4 bin 985 Kuran kursunun bulunduğunu ve
bu kurslardan her yıl 60 bin mezun venldiğini söy -
ledi. Mezunlardan 5 bininın hafız olduğunu vur-
gulayan Yılmaz, son birkaç yıl içinde öğrenci ye-
tersizlıği nedeniyle 1059 kursun kapatıldığını söy-
ledi. Diyanet lşlen Başkanlığrnm,yasal olmayan
Kuran kursları üzerinde titizlikle durduğunu anla-
tan Yılmaz, amaçlannın dağmık ve sağlıklı orta-
ma sahip olmayan ve sayı yönünden aşırı olan
kurslanndurumlannı ıyileştirmek olduğunu anlat-
tı. "Mekân önemli, tuvaleti, bahçesi olmalı" dı-
yen Yılmaz, bir mahallede bırden fazla kursa ge-
rek olmadığını söyledi. Resmı Kuran kurslannın
işlevinin yalnızca Kuran öğretmekle sınırlı tutul-
madığmı anlatan Yılmaz, yeni dönemde. kurslara
nakış, dikiş ve bilgisayar gibi uğraşılann eklene-
ceğini söyledi. Yılmaz şöyle devam ettı: "Kuran
kursları dağınık. Manalle aralarında, camile-
rin alt katında, çok sayıda yapılmış, yapılıyor.
Öncelikle bu kurslann güzel mekânîara kavuş-
turulması gerekiyor. Bazı illerimizde tek kurs
vardır, okumak isteyen gider okur. 10 tane Ku-
ran kursunun yerine bir tane olmalı. Kurslar-
da, bilgisa\ar, nakış, dikiş kurslan açılacak.
Kurslar, caîni altlarından knrtanlacak."
Bazı yerleşım alanlannda Diyanet lşleri Başkan-
lığı'nın adı kullanılarak Kuran kursu açıldığına işa-
ret eden Yılmaz, bu durumun hem kendilerine. hem
de burada eğitim gören çocuklara zarar vereceği-
nı söyledi. "Bu kurslann bizimle ilgisi yok" dı-
yen Yılmaz, bu yöntemle bazı >urt, dernek ve va-
kıfların kurs açtıklannı söyledi.
Bu kurslann kendi bünyelennde çalışan müftü
ve müfettişler aracılığıyla belirlendiğıni anlatan
Yılmaz. şunlan söyledi: "Bunlar yalnızca bizim
değil, Kuran kursu adını da kullanmamalı. Ku-
ran kursu denildiği zaman eğitimlen bize aittir.
Bir mahallede Kuran kursu açılması için mü-
racaattan sonra, Sağlık ve Milli Eğitim Bakan-
lığı temsilcilerinin orada inceleme yapıp rapor
vernıesi gerekiyor. Buralara kendi vaptığım in-
celememde ise, rapor verilmeyecek konumda
olan kurslara izin verildiğini gördüm. Ben de
tabii ki nasıl verilmiş derinı. Adanı Kuran kur-
su demiş. ne olduğunu bilmiyoruz."
Mustafa Gazalcı, yasadışı açılan Kuran kursla-
nnın tehlikelı boyutlara ulaştığını kaydederek. "Bu
biçimde açılan kurslann sayısının 40 bine ulaş-
tığını sanıyoruz. Bu kurslarda nasıl eğitim ve-
rildiği belli değil. Bunlar belirlenerek bir an
önce kapatılmalıdır" dedi.
ARDINDAKI
GERÇEK
• Baştarafı 1. Sayfada
der Sav'ın konuşmaları,
Cumhuriyet'in de uzun
süredir dikkat çektiği kay-
gıları içeriyordu.
Utku şöyle diyor:
"Son zamanlarda Tür-
kiye Cumhuriyeti'nin te-
mel niteliklerinden biri
olan laikliğe karşı bireysel
ya da örgütlü hareketler
var. Türkiye Cumhuriyeti,
kendisine ve temel nite-
liklerine yönelecek saldın-
lan önİeyecek güçtedir."
Sav ise devlet işlerinde
dini üstün kılma uğraşla-
nna dikkat çektikten son-
ra, '70/77/ siyaset adamla-
n, bir tiyatro oyuncusun-
dan daha usta, istediği
her an ağlayıp gülebilen
bir tarikat şeyhi ile görüş-
mek için kuyruğa giriyor-
lar. Üzerine yemin ettikle-
ri, Atatürk'ün Türkiye
Cumhuriyeti şeyhler, der-
vişler, müritler, tarikatlar
ülkesi olamaz. En doğru,
en gerçek tarikat uygarlık
tarikatıdır' sözlennine ça-
buk unuttular" dedi.
Yargıtay ve baro baş-
kanları, meslekleriyle ula-
şabilecekleri yerin en üst
noktasında bulunuyoriar.
Kimseye, diyet borçları
yok.
Cumhurbaşkanı'ndan
Başbakan'a, ana muha-
lefet partisi liderinden
meslek kuruluşlarına ka-
dar, devlet çarkının ve si-
vil kuruluşların en geniş
yelpazede temsil edildik-
leri birortamda, bu uyarı-
ları yapan Utku ve Sav'a
herkesin kulak vermesi
gerekir.
Türkiye Cumhuriye-
ti'nin laik niteliğinin değiş-
tirilemeyeceği inancımızı
yinelerken bu konudaki
kaygıların da gözardı edil-
memesı gerektiğini bir
kez daha vurguluyoruz.
• • •
Bıçakçı
öldü
Haber
Merkezi -
Türkiye
sosyalist
hareketı-
nin önde
fstîenn- 63 vaşındaydı.
den Sosyalist Devnm Partisi
Genel Başkanı Cenan Bıçak-
çı (63) dün akşam Ankara'da
öldü. Türkiye Işçi Partısı ve
Sosyalist Devnm Partisi için-
de önemli görevler üstelenen
Cenan Bıçakçı, Türkiye Ya-
pı-lş Sendıkası Güney Bölge
Başkanlığı'ndan sonra Ağaç
Sanayiı Işçileri Sendikası'nı
kurdu. Bu sendıkanın genel
başkanlığını yapan Bıçakçı
önemli grevlen yönetti.
Bıçakçı. 1963 yılında Tür-
kiye Işçt Partısı Adana ll Baş-
kanlığı ve Genel Yönetim
Kurulu üyeliğı yaptı. TİP'in
1968 kongresinde Behice
Boran, Sadun Aren ve arka-
daşlannın oluşturduğu Emek
Grubu'na karşı Mehmet Ali
Aybar'ın grubunda yer aldı.
Gazetecilık mezunu olan Bı-
çakçı, TlP'te görev yaptığı sı-
ralarda sosyalizmın bağımsız
olması. Sovyetler Birliği ya
da Çin Halk Cumhuriyeti
yanlısı olmaması gerektiğini
savundu ve örgütlenmenin
aşağıdan vııkarıya doğru ol-
ması için mücadele etti. Ay-
bar'ın TlP'ten aynlmasından
sonra Bıçakçı da bu partıden
aynldı.
Bir süre önce feshedılen
Sosyalist Devrim Partısf nin
kuruculan arasında yer alan
Bıçakçı bu partinin Mehmet
Ah Aybar'dan sonra genel
başkanlığını yaptı. Bıçakçı,
son zamanlarda "Geleceği
Birlikte Kuralım" adıyla
yürütülen kitlesel bır emekçı
panisinin kuruluş çalışmala-
n içındeydi.
Ankara'daki evinde dün
akşam saat 19.30"da geçirdı-
ği kalp krizi sonucu ölen Bı-
çakçı'nın cenazesi yann An-
kara"da toprağa verilecek.
Milü takım Türkiye
9
yi
• Baştarafı 1. Sayfada
Maçtan sonra Taksım'de gös-
ten yapanlardan bır grubun
MHP bayraklan taşıması \e
"bozkurt işaretleri" yapma-
sı vatandaşîarın tepkısini ne-
den oldu. Tüm gece boyunca.
özellikle Taksımde toplanan
vatandaşlar, otomobillerle ls-
tanbul sokaklanndadolaşarak
korna çaldılar.
Öte yandan Adana'da evin-
de televizyondan maçı izler-
ken galıbiyet heyacanıyla ta-
bancasını ateşleyen Mehmet
Karaçiçek, Süreyya Söndü-
ren'ın (15) yaralanmasına ne-
den oldu.
Ankara'daki göstenler sıra-
sında da kımlıği henüz belir-
lenemeyen bir kişinin havalı
tabancayla ateş açması sonu-
cu Fatih Erdoğan boynun-
dan yaralandı.
Almanya'daki Türkler için etkin koruma
înönüy KinkeVden
can güvenliği istedi
ANKARA (AA) - Almanya'nın Lübeck kentinde önceki gün Türklenn
oturduğu bir binanın kundaklanması sonucu iki kişinin ölümünün ardından
Ankara, bu ülkedeki Türk vatandaş ve kurumlan için daha etkin koruma is-
tedı.
Dışişlen Bakanı Erdal tnönü. dün öğleden sonra Almanya Dışişleri Ba-
kanı Klaus Kinkel'i telefonla aradı. tnönü, görüşmede, söz konusu olaydan
duyduğu üzüntüyü dıle getırerek Türk vatandaşlan ve kurumlan için daha
etkin koruma istedi. Klaus Kinkel ise olaydan büyük üzüntü ve utanç duy-
duğunu belirtti. Kinkel, Içışleri Bakanı ile derhal temasa geçerek "Alman-
ya'daki Türk vatandaşlan ve kurumlan için daha etkin koruma sağlan-
masını isteyeceğini" söyledi. Lübeck polisi. kundaklanan binanın altında
bulunan Türklere ait barda yapılan araştırmada. bara önemli miktarda ben-
zin döküldüğünün tespıt edildiğini belirtmiştı. Yangında biri Alman, diğeri
Türk, iki kişi hayatını kaybetmiştı. Yangında yaralanan 19 kışıden 5'ınin ha-
yati tehlıkeyi henüz atlatamadığı bildırildi.
Başbakan Tansu Ciller, Alanya'da
4
İlan ediyorum, ekonomik kriz bitti'
BÜLENT SARIOĞLü
AL ANYA - Başbakan Tansu Çiller, Türkiye' nın
en büyük turistık yörelerinden olan Alanya'yı "tu-
rizm merkezi" yapma sözü verirken, "Ben mille-
time vurgunum. istiyorum ki bütün dünya aynı
hisleri duysun" dedı. Çiller, Türkiye'nin bir yıl ön-
ce girdiği ekonomik bunalımdan tamamen kurtul-
duğunu savundu.
Başbakan Çiller, atıksu antma tesisi. balıkçı ba-
nnağı ve yat limanı temellenni atmak üzere dün gel-
diği Alanya'da DYP'lilenn coşkulu gösterileriyle
karşılandı. Çiller, Başbakanlık tarafından düzenle-
nen tören programını DYP'nin seçim otobüsü "Kı-
rat" ve partısinin seçim şarkılanyla sürdürürken,
atıksu antma tesisıne gıden ve yıllardır toprak olan
birkaç kilometrelik yol, 15 saat içinde asfaltlandı.
DYP'li Alanya Belediye Başkanı Cengiz Aydoğan,
temel atma töreninde yaptığı konuşmada, Alanya'yı
2000'li yıllara "Çiller'e paralel olarak"taşımak
ıçinçaba gösterdiklenni söyledi. Çiller, üç temel at-
ma töreninde de DYP'li Hayn Doğan'ın "tslamın
ve Türklüğiin aziz kadını; bolluğun, bereketin
sultanı: terörün korkulu rüvası" anonsuyla kür-
süye çıktı. Çiller, her ile bır havaalanı ve her turis-
tık yöreye yat limanı yapılacağı vaadinı yineledi.
Çiller, Alanya'nın il yapılacağı vaadınde bulu-
nurken, bunun için çıkanlan Yetki Yasası'nın
ANAP'ın "kazasına ve gazabına" uğradığını söy-
ledi. Çiller, "Kimin gazabına uğradık? Şikâyetet-
meyi sevmem, ama Sayın Mesut Yılmaz'ın.Bura-
sı il olmazsa neresi il olacak? Gelirken gördüm,
her şeyiyle bir il havasında. Bunu önlemenin an-
lamı var mı? Bunu önleyenlere gereken dersi ve-
recek misiniz? Bu bacınız yılar mı? Yılmaz eve-
lallah" görüşünü dile getırdı. Çiller. "Bugün Alan-
ya'da ilk kez ilan ediyorum: Kriz bitmiştir" açık-
İamasını yaptı.