24 Nisan 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 EYLÜL 1995 PERŞEMBE HABERLERIN DEVAMI G U N D E M MUSTAFA BALBAYŞeriat uyarısı • Baştarafı 1. Sayfada revi tam anlamıvla yerine getirebilmesinin tcmel ko- şulu. hiçbir makam, kurum ve kişinin etkisinde kalma- masıdır. Bu. ancak vargının bağımsız olmasıyla olanak- lıdır" diye konuştu. L'tku. son zamanlarda Tür- kıye Cumhuriyeti'nin temel nıtelilderınden bin olan laık- liğe karşı bireysel ya da ör- gütlü hareketlenn gerçekleş- tirildiğıne dikkat çekerek. şöyle konuştu: "Türkiye Cumhuriyeti, kendisine ve temel niteliklerine yönele- cek saldırıları önİeyecek güçtedir. Laikliğin en bü- yük bekçisi; cumhuriyetin savcısı, hâkimi, tüm aydın- lan ve onları bağrından çı- karan Türk halkıdır. Laik düzen düşmanlan, laikliğin topluma açtığı uygar. çağ- daş. insana ve dine saygılı kapıtarını kapatamayacak- lardır. Türk ulusunu orta- çağ karanlığına çekmeye, çağdaşlıktan koparmaya, Türkiye Cumhuriyeti dev- letini yıkmaya güçleri yet- meyecektir." Geçen yıl, yargı yılı tören- lerinde Başbakan Tansu Çil- ler''e ağır eleştıriler yönelten TBB Başkanı Önder Sav, ko- nuşmasmı yapmak için kür- süye gelirken Çıller. başka bir programı olduğu gerekçesiy- îe salonu terk ettı. Sav, anaya- sa değişiklikleri sırasında. anayasadaki "12 Eylül hu- kuksuzluğunu simgeleyen" bazı maddelenn kaldınlma- dığını vurgulayarak şunlan söyledi: "Atatürk"e, miras kurumuoa, Atatürk'ün va- siyetine saygısızlığı simge- leyen 134. maddenin anaya- sada variığını sürdürmesi. bol Atatürk edebiyatı ya- panların içtenliklerinin öl- çüsüdür. Bırakalım artık sözde, göstermelik Ata- türkçülüğü: özde. düşünce- de, vaptırımda. kurumlaş- mada, eylemde ve uygula- mada Atatürkçü olalım." Suudi Arabıstan'da Türk yurttaşlannın idam edilmesi- ne de değınen Önder Sav, şöyle konuştu: "Ülkemizde kimilerinin, kafa kesmenin ibret-i mü- essire olması için yapıldığı- nı söyieyebilmeleri de il- ginçtir. Bunun devletin bir iç işi olduğunu söyleyip sü- kûtu tercih etmek isteyen- ler de var. Aylardır yazılı ve görüntülü basın ve yayın organlannda şeriatı sevdir- meye. şeriatın insan hakla- rının ta kendisi olduğunu savunmaya çalışanların içi- ne düştükleri hazin çeliş,ki- lere bakınız. Hükümetin bir üyesi de ' Bu gayri insanı tutumunuza son verinız. Hiç olmazsa gende kalan vatan- daşlanmızı bağışlayın' diye sesleniyor. Hükümet. çare- sizlik içinde > alvarma ve şi- kâyet yeri değildir; çözüm bulma yeridir.." Sıvas olaylannın ardından tstanbul Taksim'de şeriat bayrağı açıldığını ve Anıtka- bir'de Cumhurbaşkanı'nın önüne Kuran fırlatıldığını anımsatan Sav. 25 temmuzda da Gümüşhane Baro Başka- nı Ali Günday'ın şenatçı kurşunlara hedef olduğunu kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ali Günday'ın suçu: demokratik, laik cumhuriyete. Atatürk ilke- lerine bağlı, çağdaş bir ba- ro başkanı olmaktı. Kök- tendinciliği benimsemiş bir siyasi partinin mensupları- nın başkanımız aleyhinde açıkça kampanya yüriit- tükleri bilinmekte iken gü- venlik güçlerinin kendisini konnamamış oltnalan dü- şündürücüdür. Ayrıca. bir gazetenin sistemli şekilde Günday'ı şeriatçılara hedef gösterip adres ve telefonla- nnı bildirmesi, ürpertici, tiksindiricidir. Baro başka- nımızı öldürenlerin ^e onu azmettirenlerin. siyasal he- saplarla şeriata yeşil ışık yakanlardan, laiklikten ödün verenlerden. huku- kun flstünlüğünü bir kena- ra itip devlet işlerinde dini üstün kılmaya çalışanlar- dan cesaret aldıkları mey- dandadır." ICımı savcıların, laiklik karşıtı eylemlere sessiz kal- masını da eleştiren Sav, Yar- gıtay'ın 1965 yılında Saidi Nursi ile ilgıli verdiği karar- la gericıliğe, yobazlığa an- lamlı bir şamar indirildiğinı söyledi. Türkiye"de hukukun üstünlüğünün bir kenara bıra- kılıp, devlet ışlennde dinı üs- tün kılma uğraşlannın da sür- düğünü kaydeden Sav, bu uğ- raşlann TBMM çatısı altında yapıldığına işaret etti. L'lkedeki siyaset adamla- nnın, bılerek ya da bilmeye- rek bu tehlikelı oyunu sürdür- düklerini söyleyen TBB Baş- kanı Sav, siyasi parti liderle- rini eleştirerek şöyle konuştu: "Kimi siyaset adamlan, bir tiyatro oyuncusundan daha usta, istediği her an ağlayıp gülebilen bir tarikat şeyhi ile görüşmek için kuyruğa giriyorlar. Üzerine yemin ettikleri. Atatürk'ün 'Tür- kiye Cumhuriyeti şeyhler. dervışler. müntler, mensup- lar, tankatlar ülkesı olamaz. En doğru, en gerçek tankat, uygarhktarikatıdır' sözlerini ne çabuk unuttular. Ülke- mizde yaşanan yüzlerce acı ve uyancı olaya karşın, çağ- daş İaik Türkiye'de hâlâ te- okratik devlet özlemine, şe- riata prim veren, tarikat- lardan yardım uman, tari- kat şeytilerinden icazet iste- yen tüm siyaset adamlarını kınıyorurn. ayıplıyorum." Törende daha sonra Yargı- tay'da görev yapan yargıç ve savcılara plaket ve onur bel- gesi dağıtıldı. Yargıtay 'dakı Atatürk hey- kellennın yapımındaki katkı- larından dolayı, adı "tablo yolsuzluğu"na kanşan Kül- tür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürü Mehmet Özel'e de bir plaket verildı. Demirerin mesajı Cumhurbaşkanı Süleyman Demırel, 1995-1996 yargı yı- lının başlaması nedeniyle ya- yımladığı mesajında. yargı organlannın "normalde üst- lenebileceklerinden çok ağır bir yük" altında oldu- guna dikkat çekerek, yenı dü- zenlemeler yapılması ve ha- zırlanan düzenlemelerin bir an önce yaşama geçirilmesı gerektiğıni vurguladı. Demırel, Türkiye Cumhu- nyeri'nın laik, demokratik ve ınsan haklanna dayalı anaya- sal bir hukuk devleti olduğu- nu belırterek, "Hukuk siste- mimizde birikme ve yığıl- maya meydan verilmemeli- dir. Adalet çabuk tevzii edilmelidir. Bövlece de- mokratik hukuk düzenine beslenen güven korunmalı- dır" dedt. • Baştarafı 1. Sayfada Demirel-Cindoruk görüşmesi de ye- terince sızmadı. Biz zirveyi "bu köşenin" diline çevi- rip aktarmaya çalışalım. llk görüşme, ANAP lideri Das Mesut Herr Yılmaz'la gerçekleşti. Anado- lu'daki kirli çamaşıryıkamatorenlerine katılmaktan halsiz düşen Yılmaz, gör- dü ki, Demirerin derdi de farklı degil. Görüşmenin özeti şöyle: DEMIREL - Gel Mesut kardeşim. Dünyanın büyük meselelerini halledi- yoaız. Bosna-Hersek Devlet Başkanı, aziz meslektaşım İffet deyokhiçr \ An- kara'ya davet ediyoruz... YILMAZ - Eee, efendim, Iffetdeyok- hiç degil, Izzetbegoviç. Bakıyorum Tansu Hanım aklınızdan çıkmıyor hiç. Bizi ilgilendiren de Türkiye'nin denge- leri... DEMİREL - Türkiye'nin yengeleri mi? YILMAZ - Hayır efendim, dengele- rı... Anlaşıldı, ikimiz de çok çekiyoruz Tansu'dan, istersen biraz da bahsede- lim havadan sudan... DEMİREL - Tansu meselesini geç bir kalem. O benim şahsi meselem. Cumhurbaşkanımız daha sonra RP Genel Başkanı El Necmettin The Er- bakan'la görüştü. Özeti şöyle: ERBAKAN - Sorma Süleyman, ne çekiyoruz bu Tansu'dan. Hani insan eline sopayı almak istiyor, eşek gelin- ceye kadar sudan... DEMİREL - Az önce Mesut gitti, o da yakındı aynı dertten. Bir şeyler de- meye çalışıyorum, ama bu kadın anla- Liderler ZirvesL. mıyor yumuşaktan sertten. ERBAKAN - Onu bunu bırak. bu ka- dını sen sardın başımıza. Amerika'yı biz kafaya alacaktık, su koydun piş- miş aşımıza. DEMİREL - Senin derdin dert mi be- nimkinin yanında. Sipsivri kaldım siya- set ormanında. Gelen bana dert yanı- yor, ben kime yanayım? Gönlümü ge- niştutmaya çalışıyorum, de ki, Mevla- na'yım. ERBAKAN - Benim belediye baş- kanlarıma para vermiyor, üvey evlat muamelesi yapıyor. Arada bir dine- imana geliyor, sonra yoldan sapıyor. DEMIREL - Para konusunda yapa- bileceğim bir şey yok, ne desen haklı- sın. Benim bütçenin de hayrı yok, ne yapalım, akmasa da damlasın. Cumhurbaşkanımız, Erbakan'la gö- rüşmesinin ardından MHP Genel Baş- kanı Alparslan Türkeş'i kabul etti. Si- yasette 30. yılını kutlayan Türkeş, De- mirel'le iç politika meseleleri konuş- madıklannı söyledi. Görüşmeden bir kesit aktaralım: DEMİREL - Dün dündür, bugün bu- gündür dedikse, eski ortagını Çiller'le aldat demedik. Milliyetçi Cephe dö- nemlerinde bile senden bu kadar ka- zık yemedik. TÜRKEŞ - Duruma göre siyaset yapmayı senden öğrendik. O sayede bugün bile başımız dimdik. DEMİREL - Her neyse dünya mese- lelerine geçelim. Dosyalardan birini se- çelim. Bosna-Hersek'te barışa ben de imzamı atıyorum. Nasipse bu konuda Tansu'yu taca atıyorum. TÜRKEŞ - Bizim işler tıkırında, Türk dünyasında işi bitirdik. Istiyorsan sana da verelim, bol miktarda kuzu postu getirdik. Türkeş, görüşme sonrasında gaze- tecilerin sorusu üzerine Çiller'in, "Par- lamentoyu gençlerden oluşturacağım" buluşuna yanıt verdi: "Akıl yasfa değil baştadır." Türkeş yanılıyor, bu sözün doğrusu şudur: "Akıl yaşta değil saçtadır." Göruş alıp-vermeme... Köşk'ün daha sonraki konuğu DSP lideri Bülent Ecevit idi. Bu buluşma karşılıklı görüş ahp-vermeyişi şeklinde geçti: DEMİREL - Bosna-Hersek konu- sunda fevkalade önemli mesafe kay- dettik. Cenevre görüşmeleri öncesi işin çoğunu hallettik. ECEVİT - Kuzey Irak'taki gelişmeler- den kaygılıyım. Bu konudaki politika- larla kavgalıyım. DEMİREL - Orta Asya cumhuriyet- leri zirvemizden mütehassıs oldum. Dakikalardır anlatıyorsun, su iç iki yu- dum. ECEVİT - Dış politikamızın tamamen ABD'ye endeksli olması beni rahatsız ediyor. Bana sorarsanız Tansu Hanım da patavatsız gidiyor. DEMİREL - Islam coğrafyası... Is- lam coğrafyası ile yakından ilgilenme- liyiz. Araplara soğuk durduk, biraz bil- gilenmeliyız. Sizin de fark ettiğiniz gibi, iki lider birbirlerine görüşlerini söyleyip ayrıldı- lar. Demirel, önceki gün akşam saatle- rinde de TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk ile görüştü. Tahmın edebile- ceğiniz gibi görüşme, nostaljik ve hü- zünlüydü: DEMİREL - Ah Hüsam ahhh... Ga- ribim, adıma Sülo diyoriar. Partimi el al- mış Çilo diyoriar. DYP'yi arıyorum 'Kim o?' diyoriar. Çankaya Köşkü'ne kapa- tılmışım ben. CİNDORUK- Efendim, boylesöyle- yip beni çilelere garketmeyin. Ne yapa- caksak söyleyin, sonra çark etmeyin. DEMİREL - Aylar var ayrıyım seçim meydanından. Isparta'dan, Çamlıhem- şin'den, Kaz Dağı'ndan. Nasibimi ala- madan seçim sandığından. Arjan- tin'den Moğolistan'a sürülmüşüm ben... CİNDORUK - Beyefendi, zaten cin- lerim dorukta ne yapacaksak söyleyin. Emredin yerine getireyim yarın öğle- yin... Köşk'teki bir günlük yoğun mesai böyleydi. Eksik, fazla, yanlış aktardığımız yer- lervarsaaffola... OLAYLARIN Birbirine dişini takan devlet büyük- lerimize yan bakan maffola... înfazcı, kirabk katilYAHYA KOÇOĞLU GÜMÜŞHANE - Gümüşhane Baro Başkanı Ali Günday'ın öldüriilmesiy- le ilgili davaya Gümüşhane Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı. Günday'ı öl- düren tzzet Kıraç ile kendisini azmet- tiren, silah ve mermi temin eden 5 kişı hakkında "idam" cezası isteniyor. Ka- til tzzet K.ıraç"ın. sanıklardan Bahattin Sungur"a, "Ben bu işi 5-6 yüz milyon lirayayaparım" dediği ileri sürülürken lzzet Kıraç, ifadesini ışkence altında alındığı gerekçesıyle reddetti. Ali Günday'ın eşi Türkân Günday, müdahale isteminde eşine sıkılan kur- şunlann "savunma mesleğine" sıkıl- dığını kaydederken "İnsan kılığında burada oturanların cezalandırılma- sını istiyorum"' dedi. •.. Başörtüsü takmadıklan gerekcesiyle iki kadın avukatın Gümüşhan? Baro- su'ndan çıkanlması gerekçesinin ardına sığınarak Gümüşhane Baro Başkanı Ali Günday'ın 25 temmuz günü öldürülme- siyle ilgili davaya, Gümüşhane Ağır Ce- za Mahkemesi'nde başlandı. Ali Gün- day'ın öldürülmesine neden olan habe- rin yayımlandığı "Akit" gazetesinin son üç gündür kendi yandaşlannı duruşma- ya çağırması nedeniyle Gümüşhane'de gerginlik yaşanırken çok yoğun güven- lik önlemleri alındı. Ancak, "Akit"in çağnsı boşaçıktı ve duruşma salonu, cinayeti destekleyenler tarafından değil, cinayeti lanetleyenler tarafından dolduruldu. Bu arada "Akit" gazetesinin Gümüşhane temsilcisi Si- nan Akıncı'mn duruşma öncesi adliye- ye gelerek koridorda propaganda yapma çabası, Günday'ısevenler tarafından en- gellendi. Türkıye Barolar Birliği'nin karan uyannca yaklaşık yüz avukatın Ali Gün- day'ın eşi Türkân Günday ve çocuklan adına "müdahil" olduklan davada, sa- nıklan. avukatlar Haşim Kabasakal. Günday'ı öldüren tzzet Kıraç ile kendisini azmertiren, silah ve mermi sağlayan 5 kişi hakkında "idam" isteniyor. Mehmet Erdem ile RP'li Rize Beledi- ye Başkanı Şevki Yılmaz' ın davalanna girdiği bildirilen Hurşit Bıyık savun- du. llk oturumda sanıklar lzzet Kıraç. oğlu Muzaffer Kıraç, Bahattin Sungur, Yusuf Gümiiş. Muharrem Kurt ve Ahmet Mengü hakkında TCK'nin 450/4-11. maddesı uyannca "idam" ce- zasının istendiği iddianame okundu. Id- dianamede, "Akit" gazetesinde çıkan haberden sonra Bahattin Sungur ve Yu- suf Gümüş'le konuşarak Ali Günday'ı öldürmeye karar veren lzzet Kıraç'ın Gümüşhane'ye geldiği. burada bir gün kaldıktan sonra Ali Günday'ı bürosun- da öldürdüğü kaydedilerek, sanıklann "görevli memuru görevinden dolayı taammüden öldürmek ve bu suça iş- tirak" suçunu işledikleri ileri sürüldü. tddianamede ayrıca tzzet Kıraç'ın Ali Günday'ı öldürmek için 5-6 yüz milyon lira istediği belirtildi. tddianamenın okunmasından sonra sorgusu yapılan "şeriatçı katil" lzzet Kıraç, ifadesinin "işkence altında" alındığını söyleyerek bu ifadesini red- detti. Ali Günday'ı öldürmeye tek başına karar verdiğini söyleyen lzzet Kıraç, "Ben ne Ali Bey'e ne de ailesine diiş- manım. Benim işim bu sistem ve zih- niyetle. Bürosuna gidip konuştum. Bana karşı çıkınca da öldürdiim" de- di. tzzet Kıraç'ın sorgusu sırasında sa- londan bir izleyici "Şerefsiz adi" diye bağırdı. Daha sonra bu kişi güvenlik gö- revlileri tarafından salondan çıkanldı. Kıraç'ın ifadesınde çelişkiler gören Mahkeme Başkanı Battal Özer, Kı- raç'ın ifadesinde "cihat" sözü geçtiği- ni belirterek bunun anlamını sordu. Kı- raç, "Cihat, benim bu işe verdiğim ad- dır. Benim düşünceme karşı olanlara gösterdiğim tepkidir. Ben bu işi teset- türle uğraşmasınlar diye yaptım" de- di. Daha sonra ifadesi alınan diğer sanık- lar Muzaffer Kıraç, Bahattin Sungur. Yusuf Gümüş, Muharrem Kurt ve Ah- met Mengi ise olayla ılgilerinin olmadı- ğını, tzzet Kıraç'ın neden kendi isimle- rini verdiğini bümediklerini savundu- lar. Aralarında Türkiye Barolar Birlığı Yönetim Kurulu üyesi Rahmi Kuma- şoğlu, tstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan. Ankara Barosu Başkanı Tun- cer Alemdaroğlu, Antalya Barosu Baş- kanı Osman Güven, Aydın Barosu Baş- kanı Hürrem Şahinci, Denizli Barosu Başkanı Tuncer Yılmaz. Erzurum Ba- rosu Başkanı Nizamettin Selçuk, Ma- nisa Barosu Başkanı Hüseyin Erkenci. Ordu Barosu Başkanı Kaşif Enginyurt ve Trabzon Barosu Başkanı Coşkun Güner'in de bulunduğu müdahil avu- katlar. daha önce bir işçiyi siyasi görü- şü nedeniyle öldüren tzzet Kıraç'ın her- hangi bir partiye ya da tarikata üye olup olmadığının sorulmasını istediler. Söz verilen lzzet Kıraç, Türkiye'de yıllardır örtünenlerin üzerinde baskı ol- duğunu, bunu durdurmak için bu cina- yeti işlediğini, "Akit" gazetesinde bu olayı okuduktan sonra tahrik olduğunu ve Gümüşhane'ye gelmeye karar verdi- ğini belirtti. Kıraç, herhangi bir tarika- ta üye olmadığını söylerken "Partilere üye değilim, ama Refah Partisi ve Bü- >ük Birlik Partisi, bana yakın görüş- teler" dedı. Sanıklardan Bahattin Sungur ve Yu- suf Gümüş de RP'ye üye olduklannı söyledıler. 'Cezalandırın' Mahkemenin söz verdiği Türkân Günday, ifadesinde, eşine sıkılan kur- şunlann savunmaya sıkıldığını belirte- rek "Burada insan kılığında şunların cezalandırılmasını istiyorum" dedi. Savunma avukatlannı gösteren Türkân Günday, "Bir avukatın katillerini sa- vunan bu üç avukatı da kınıyoruz" diyerek sözlerini bitirdi. Katil lzzet Kıraç'ı elinde tabancayla gören tanıklann ifadelerinin dinlenme- sinden sonra Kıraç dışındaki sanıklar tahliye isteminde bulundular. Tahliye is- temlerini reddeden mahkeme. duruş- mayı 27 eylüle erteledi. Rifkind Türkiye'de Ankara'dan Londra'ya MED TV uyarısı ' Bir mahalleye bir Kuran kursu yeterli9 HÜLYA KARABAĞLI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dışışlen Bakanı Erdal Inönü. resrru davetlısı olarak Türkiye'de bulunan tn- giltere Dışişlen Bakanı Mal- colm Rifkind e PKK'-nin te- levızyonu olduğu savlanan MED TV'nın yayımlanna tn- giltere'de izın verilmesinden duyulan rahatsızlığı ılettı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, ANAP Geneİ Baş- kanı Mesut Yılmaz ile görü- şen ve Erdal Inönü ile ortak bir basın toplantısı düzenle- yen Rifkind, daha sonra da "tngiltere ve Türkiye: Böl- gesel İşbirliği" başlıklı bir konferans verdi. İki Dışişleri Bakam'nm dün düzenledikleri ortak ba- sın toplantısında tnönü. tngi- liz hükümetınin PKK sempa- tızanlarının terönst aktıvite- lerini engellemekteki hassa- siyetinden memnunluk duy- duğunu, ancak PKK'nin ya- yın organı MED TV'nin Tür- kiye' ye karşı yayımlannı sür- mesinin büyük bir sorun ola- rak kaldığını bildırdi. Rifkind. tngiltere'de yayın haklannın, ancak şiddet, te- röre teşvik gibi unsurlar içer- mesı halmde iptal edildiğini sövledı. Ingıliz Bakan, Bosna-Her- sek konusunda ise Türkiye ile tngiltere'nin iyi bır ortaklık içinde olduğunu söyledi. De- mirel, Rifkind'i kabulünde Türkiye'nin, Avrupa Birliğı (AB) ile bütünleşmesinın, ül- ke yararına olduğu kadar Av- rupa'nın da çıkarlarına hiz- met ettiğini ifade etti. ANAP Genel Başkanı Me- sut Yılmaz, Rifkind'i kabu- lünden sonra yaptığı açıkla- mada, konuk bakana, Bosna- Hersek sorununa çözüm geti- nlebilmesi için Hırvatlar ile Boşnaklar arasında kurulan federasyonun kalıcı olması gerektiğini söylediğini kay- dettı. Rifkind, dün akşam TÜBÎTAK' ın konferans salo- nunda "İngiltere ve Türki- ye: Bölgesel İşbirliği" baş- lıklı bır konuşma yaptı. - ANKARA - Diyanet lşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, yasalara uygun olarak kurulmayan Kuran kurslan konusunda, Milli Eğitim ve Sağlık bakanlıklannı suçladı. Diyanet Işleri'nin adı kul- lanüarak bazı yurt, cemıyet, dernek ve vakıflarca Kuran kursu açıldığına da dikkat çeken Yılmaz, bu durumun hem kendılennehem de bu kurslarda eği- tim gören çocuklara zarar verdiğıni söyledi. CHP Parti Meclısi üyesi Mustafa Gazalcı da yasadışı açılan kurs sayısının giderek arttığını kaydederek, "Bu sayının 40 bine ulaştığını sanıyoruz" dedı. Diyanet lşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, Cumhuriyete yaptığı açıklamada, yurt genelınde dağınık ve denetim altında olmayan Kuran kursla- nna önümüzdeki günlerde "çeki düzen" verile- ceğinı bildırdi. Yılmaz, ülke genelinde Diyanet'e bağlı 4 bin 985 Kuran kursunun bulunduğunu ve bu kurslardan her yıl 60 bin mezun venldiğini söy - ledi. Mezunlardan 5 bininın hafız olduğunu vur- gulayan Yılmaz, son birkaç yıl içinde öğrenci ye- tersizlıği nedeniyle 1059 kursun kapatıldığını söy- ledi. Diyanet lşlen Başkanlığrnm,yasal olmayan Kuran kursları üzerinde titizlikle durduğunu anla- tan Yılmaz, amaçlannın dağmık ve sağlıklı orta- ma sahip olmayan ve sayı yönünden aşırı olan kurslanndurumlannı ıyileştirmek olduğunu anlat- tı. "Mekân önemli, tuvaleti, bahçesi olmalı" dı- yen Yılmaz, bir mahallede bırden fazla kursa ge- rek olmadığını söyledi. Resmı Kuran kurslannın işlevinin yalnızca Kuran öğretmekle sınırlı tutul- madığmı anlatan Yılmaz, yeni dönemde. kurslara nakış, dikiş ve bilgisayar gibi uğraşılann eklene- ceğini söyledi. Yılmaz şöyle devam ettı: "Kuran kursları dağınık. Manalle aralarında, camile- rin alt katında, çok sayıda yapılmış, yapılıyor. Öncelikle bu kurslann güzel mekânîara kavuş- turulması gerekiyor. Bazı illerimizde tek kurs vardır, okumak isteyen gider okur. 10 tane Ku- ran kursunun yerine bir tane olmalı. Kurslar- da, bilgisa\ar, nakış, dikiş kurslan açılacak. Kurslar, caîni altlarından knrtanlacak." Bazı yerleşım alanlannda Diyanet lşleri Başkan- lığı'nın adı kullanılarak Kuran kursu açıldığına işa- ret eden Yılmaz, bu durumun hem kendilerine. hem de burada eğitim gören çocuklara zarar vereceği- nı söyledi. "Bu kurslann bizimle ilgisi yok" dı- yen Yılmaz, bu yöntemle bazı >urt, dernek ve va- kıfların kurs açtıklannı söyledi. Bu kurslann kendi bünyelennde çalışan müftü ve müfettişler aracılığıyla belirlendiğıni anlatan Yılmaz. şunlan söyledi: "Bunlar yalnızca bizim değil, Kuran kursu adını da kullanmamalı. Ku- ran kursu denildiği zaman eğitimlen bize aittir. Bir mahallede Kuran kursu açılması için mü- racaattan sonra, Sağlık ve Milli Eğitim Bakan- lığı temsilcilerinin orada inceleme yapıp rapor vernıesi gerekiyor. Buralara kendi vaptığım in- celememde ise, rapor verilmeyecek konumda olan kurslara izin verildiğini gördüm. Ben de tabii ki nasıl verilmiş derinı. Adanı Kuran kur- su demiş. ne olduğunu bilmiyoruz." Mustafa Gazalcı, yasadışı açılan Kuran kursla- nnın tehlikelı boyutlara ulaştığını kaydederek. "Bu biçimde açılan kurslann sayısının 40 bine ulaş- tığını sanıyoruz. Bu kurslarda nasıl eğitim ve- rildiği belli değil. Bunlar belirlenerek bir an önce kapatılmalıdır" dedi. ARDINDAKI GERÇEK • Baştarafı 1. Sayfada der Sav'ın konuşmaları, Cumhuriyet'in de uzun süredir dikkat çektiği kay- gıları içeriyordu. Utku şöyle diyor: "Son zamanlarda Tür- kiye Cumhuriyeti'nin te- mel niteliklerinden biri olan laikliğe karşı bireysel ya da örgütlü hareketler var. Türkiye Cumhuriyeti, kendisine ve temel nite- liklerine yönelecek saldın- lan önİeyecek güçtedir." Sav ise devlet işlerinde dini üstün kılma uğraşla- nna dikkat çektikten son- ra, '70/77/ siyaset adamla- n, bir tiyatro oyuncusun- dan daha usta, istediği her an ağlayıp gülebilen bir tarikat şeyhi ile görüş- mek için kuyruğa giriyor- lar. Üzerine yemin ettikle- ri, Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, der- vişler, müritler, tarikatlar ülkesi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat uygarlık tarikatıdır' sözlennine ça- buk unuttular" dedi. Yargıtay ve baro baş- kanları, meslekleriyle ula- şabilecekleri yerin en üst noktasında bulunuyoriar. Kimseye, diyet borçları yok. Cumhurbaşkanı'ndan Başbakan'a, ana muha- lefet partisi liderinden meslek kuruluşlarına ka- dar, devlet çarkının ve si- vil kuruluşların en geniş yelpazede temsil edildik- leri birortamda, bu uyarı- ları yapan Utku ve Sav'a herkesin kulak vermesi gerekir. Türkiye Cumhuriye- ti'nin laik niteliğinin değiş- tirilemeyeceği inancımızı yinelerken bu konudaki kaygıların da gözardı edil- memesı gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. • • • Bıçakçı öldü Haber Merkezi - Türkiye sosyalist hareketı- nin önde fstîenn- 63 vaşındaydı. den Sosyalist Devnm Partisi Genel Başkanı Cenan Bıçak- çı (63) dün akşam Ankara'da öldü. Türkiye Işçi Partısı ve Sosyalist Devnm Partisi için- de önemli görevler üstelenen Cenan Bıçakçı, Türkiye Ya- pı-lş Sendıkası Güney Bölge Başkanlığı'ndan sonra Ağaç Sanayiı Işçileri Sendikası'nı kurdu. Bu sendıkanın genel başkanlığını yapan Bıçakçı önemli grevlen yönetti. Bıçakçı. 1963 yılında Tür- kiye Işçt Partısı Adana ll Baş- kanlığı ve Genel Yönetim Kurulu üyeliğı yaptı. TİP'in 1968 kongresinde Behice Boran, Sadun Aren ve arka- daşlannın oluşturduğu Emek Grubu'na karşı Mehmet Ali Aybar'ın grubunda yer aldı. Gazetecilık mezunu olan Bı- çakçı, TlP'te görev yaptığı sı- ralarda sosyalizmın bağımsız olması. Sovyetler Birliği ya da Çin Halk Cumhuriyeti yanlısı olmaması gerektiğini savundu ve örgütlenmenin aşağıdan vııkarıya doğru ol- ması için mücadele etti. Ay- bar'ın TlP'ten aynlmasından sonra Bıçakçı da bu partıden aynldı. Bir süre önce feshedılen Sosyalist Devrim Partısf nin kuruculan arasında yer alan Bıçakçı bu partinin Mehmet Ah Aybar'dan sonra genel başkanlığını yaptı. Bıçakçı, son zamanlarda "Geleceği Birlikte Kuralım" adıyla yürütülen kitlesel bır emekçı panisinin kuruluş çalışmala- n içındeydi. Ankara'daki evinde dün akşam saat 19.30"da geçirdı- ği kalp krizi sonucu ölen Bı- çakçı'nın cenazesi yann An- kara"da toprağa verilecek. Milü takım Türkiye 9 yi • Baştarafı 1. Sayfada Maçtan sonra Taksım'de gös- ten yapanlardan bır grubun MHP bayraklan taşıması \e "bozkurt işaretleri" yapma- sı vatandaşîarın tepkısini ne- den oldu. Tüm gece boyunca. özellikle Taksımde toplanan vatandaşlar, otomobillerle ls- tanbul sokaklanndadolaşarak korna çaldılar. Öte yandan Adana'da evin- de televizyondan maçı izler- ken galıbiyet heyacanıyla ta- bancasını ateşleyen Mehmet Karaçiçek, Süreyya Söndü- ren'ın (15) yaralanmasına ne- den oldu. Ankara'daki göstenler sıra- sında da kımlıği henüz belir- lenemeyen bir kişinin havalı tabancayla ateş açması sonu- cu Fatih Erdoğan boynun- dan yaralandı. Almanya'daki Türkler için etkin koruma înönüy KinkeVden can güvenliği istedi ANKARA (AA) - Almanya'nın Lübeck kentinde önceki gün Türklenn oturduğu bir binanın kundaklanması sonucu iki kişinin ölümünün ardından Ankara, bu ülkedeki Türk vatandaş ve kurumlan için daha etkin koruma is- tedı. Dışişlen Bakanı Erdal tnönü. dün öğleden sonra Almanya Dışişleri Ba- kanı Klaus Kinkel'i telefonla aradı. tnönü, görüşmede, söz konusu olaydan duyduğu üzüntüyü dıle getırerek Türk vatandaşlan ve kurumlan için daha etkin koruma istedi. Klaus Kinkel ise olaydan büyük üzüntü ve utanç duy- duğunu belirtti. Kinkel, Içışleri Bakanı ile derhal temasa geçerek "Alman- ya'daki Türk vatandaşlan ve kurumlan için daha etkin koruma sağlan- masını isteyeceğini" söyledi. Lübeck polisi. kundaklanan binanın altında bulunan Türklere ait barda yapılan araştırmada. bara önemli miktarda ben- zin döküldüğünün tespıt edildiğini belirtmiştı. Yangında biri Alman, diğeri Türk, iki kişi hayatını kaybetmiştı. Yangında yaralanan 19 kışıden 5'ınin ha- yati tehlıkeyi henüz atlatamadığı bildırildi. Başbakan Tansu Ciller, Alanya'da 4 İlan ediyorum, ekonomik kriz bitti' BÜLENT SARIOĞLü AL ANYA - Başbakan Tansu Çiller, Türkiye' nın en büyük turistık yörelerinden olan Alanya'yı "tu- rizm merkezi" yapma sözü verirken, "Ben mille- time vurgunum. istiyorum ki bütün dünya aynı hisleri duysun" dedı. Çiller, Türkiye'nin bir yıl ön- ce girdiği ekonomik bunalımdan tamamen kurtul- duğunu savundu. Başbakan Çiller, atıksu antma tesisi. balıkçı ba- nnağı ve yat limanı temellenni atmak üzere dün gel- diği Alanya'da DYP'lilenn coşkulu gösterileriyle karşılandı. Çiller, Başbakanlık tarafından düzenle- nen tören programını DYP'nin seçim otobüsü "Kı- rat" ve partısinin seçim şarkılanyla sürdürürken, atıksu antma tesisıne gıden ve yıllardır toprak olan birkaç kilometrelik yol, 15 saat içinde asfaltlandı. DYP'li Alanya Belediye Başkanı Cengiz Aydoğan, temel atma töreninde yaptığı konuşmada, Alanya'yı 2000'li yıllara "Çiller'e paralel olarak"taşımak ıçinçaba gösterdiklenni söyledi. Çiller, üç temel at- ma töreninde de DYP'li Hayn Doğan'ın "tslamın ve Türklüğiin aziz kadını; bolluğun, bereketin sultanı: terörün korkulu rüvası" anonsuyla kür- süye çıktı. Çiller, her ile bır havaalanı ve her turis- tık yöreye yat limanı yapılacağı vaadinı yineledi. Çiller, Alanya'nın il yapılacağı vaadınde bulu- nurken, bunun için çıkanlan Yetki Yasası'nın ANAP'ın "kazasına ve gazabına" uğradığını söy- ledi. Çiller, "Kimin gazabına uğradık? Şikâyetet- meyi sevmem, ama Sayın Mesut Yılmaz'ın.Bura- sı il olmazsa neresi il olacak? Gelirken gördüm, her şeyiyle bir il havasında. Bunu önlemenin an- lamı var mı? Bunu önleyenlere gereken dersi ve- recek misiniz? Bu bacınız yılar mı? Yılmaz eve- lallah" görüşünü dile getırdı. Çiller. "Bugün Alan- ya'da ilk kez ilan ediyorum: Kriz bitmiştir" açık- İamasını yaptı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle