Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 EYLÜL 1995 PERŞEMBE
14 KULTUR
Yavuz Ozkan, Bosnalı kadm ve çocuklan yansıtan "Saraybosnalı Kadınlar" belgeselini hazırladı .
'Yaşam sadece bir gün...'FİGEN YAN1K
"Zrvot je samo jedan dan - Yaşam
sadece bir gün"
>a da kendi ıfadesiyle "Şimdi varsınız,
az sonra olmavabilirsiniz..."
Yavuz Ozkan, Sırplar tarafından baskı,
iskence \e tecavüze uğrayan Bosnalı
kadın \e çocuklan yansıtan
"Saray bosnalı Kadınlar"belgeseli için
Saraybosnada bulundukları süreyi
böyle tanımlıyor..
Yıllardır günlük varoluşlarla
sürdürülen savaşın ortasında yitip
giden bınlerce insandan geriye
kalanları yaşatan hâlâ insanca dırenişın
umudu olsa da..
Yaşayanlann bu izleri silebilmelerine
yardımcı olabilecek miyız? Bilinen tek
gerçek savaş hâlâ sürüyor. Tanıklan
aramızda. Ve yaşadıklannın hiç değilse
bir kısmı bu belgeselde gözler önüne
seriliyor.
- "Saraybosnalı Kadınlar" belgeseli
başlangıcından bu >ana nasıl gelişti?
ÖZKAV Bu olayın başlangıcı şöyle:
Ben 28 eylülde sinemalarda çıkacak
filmimı yetiştırmek, 5 efcimde açılacak
'Atölye'nin eksikliklerini gidermek
için gece gündüz koştururken bir gün
Ayşenur Arslan telefon etti.
Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı
ve at\ ışbirliğı ile Bosna'dan 200 kadın
ve çocuk getinlip, 6 ay süreyle
Ankara'da rehabilıtasyona tabi
tutulacağını, bu olayın bir belgeselini
yapıp yapamayacağımı sordu.
Öneri beni heyecanlandırdı. Ama biro
kadar da korkuttu. Böyle bir şeyi
beeerip beceremeyeceğimi
bilmiyordum.
Kaygılanmı söyledim. Belgesel film
başka bir şeydi. Kaldı ki böyle bir
konunun herhangi bir belgeselden çok
farklı bir anlamı vardı. Ben bir uzun
metrajlı film yaptığımda eğer
becerememışsem ve beğenilmezse
bunun ceremesini çekmeye hazırdım.
Fakat bu işin becenlememesi diye bir
seçeneğim olamazdı. Korkularımı
böylece sıraladım. Bir sonraki ve daha
sonraki günlerde > ine konuştuk.
Endişelenmi değil, ama korkulanrru
B
eni asıl sarsan şey, cephe
gerisiydi. "Zivot je samo
jedan dan- Yaşam sadece
bir gün"... Şimdi varsınız az
sonra olmayabilirsiniz. Yıllardır
böyle bir psikoloji ile yaşamayı
düşünebiliyor musunuz? Ben
insanı böylesine çarpan bir
sessizlik
görmedim.
Kanh
gözyaşlannı
kendi içine
akıtıyor.
Sessizce. İçini
bile çekmiyor.
Bir kuş kanat
çırpsa
duyuyorsunuz. Ama her şey
normal sanki.
Z
ivot je samo jedan dan'ın
belgeselini yapmak
isterdim. Uzun süre o
sessizliğin, o bekleyişin belki de
artık hiçbir şey beklemeyişin ve
işin en korkuncu bu duygunun
çocuklann da gözlerine
yerleşmiş olduğunun belgeselini,
bütün dünyaya tanıtmak
isterdim.
biraz aştım galiba ve filmin,
Atölye'nin işlenni geldiği noktada
dondurup yola koyulduk.
- Çekimler ne kadar sürdü? Ekibiniz
kimlerden oluşuvordu?
ÖZKAN- Saraybosna'da ben beş gün
süreyle çekim yapabildim, sonra geriye
döndünı. Ekibımız zaten ben dahil beş
kişiden oluşuyordu. Selahattin
Sancakh ve Gökhan Atılmış kameralan
kullanıyordu. Birde Mehmet Aslantuğ
Ancak Mehmet ora>a fotoğraf çekmek
için geldi. Bize orada atv muhabıri
Mete Çubukçu yardımcı oldu. Zaman
zaman da Şerif Turgut Beşınci gün
"Bir Kadının Anatomisi" filmimin
dublajı için geri döndüm. Selahattin ve
GoLiıan 3 gün daha orada kaldılar ve
çekim yaptılar.
- Saraybosna'da bütün dünyanın gözü
önünde tarihi bir dram yaşanırken bu
belgeseli gerçekleştirmek slan için ne
ifade ediyor? Bosna'da neler yaşadınız?
ÖZKAN- Aslında gittikten sonra
gördüm ki bir belgesel için orada
uzunca bir süre kalmak gerekıyor.
Televizyon ve yazılı basında savaş ve
sonuçlarını her an görüyoruz. Beni asıl
sarsan şey, cephe gensıydi. (Hoş orada
her yer savaş alanı ya) "Zivot je samo
jedan dan-Yaşam sadece bir gün"...
Şimdi varsınız az sonra
olmayabilirsiniz. Yıllardır böyle bir
psikoloji ile yaşamayı düşünebiliyor
musunuz' Geçtiğim bütün kentlerin,
kasabalann, köylerin ve oralarda
yaşayanlann üstüne sinmişti bu duygu.
Bunu görüyordunuz.
Şehrin üstüne sinmiş bu atmosfere
elinizı uzatsanız dokunabilırdıniz gibi
geldi bana. Kalabalık ve sessiz. Ben
insanı böylesine çarpan bir sessizlik
görmedim.
Ama her şey normal. Ama hiçbir şey
gerçek yaşamda olduğu gibi değıl.
Bütün evlenn duvarlan elek gibi,
mitralyözlerle taranmış. Şehre
bakıyorsunuz, öylesine duruyor. Kanlı
gözyaşlannı kendı ıçine akıtıvor.
Sessizce. İçini bile çekmiyor. Bir kuş
kanat çırpsa duyuyorsunuz. Ama her
şey normal sanki. Hiç kimse savaştan
konuşmuyor.
Görüyorsunuz ve biliyorsunuz ki
herkesin bir hikâyesi var, ama kimse
kimseye bir şey anlatmıyor. Hayat
sürüyor.
Ben "Zivot je samo jedan dan"ın
belgeselini yapmak isterdim Uzun
süre o sessizliğin o bekleyişin belki de
artık hiçbir şey beklemeyişin ve işin en
korkuncu bu duygunun çocuklann da
gözlerine yerleşmiş olduğunun
belgeselini. bütün dünyaya tanıtmak
isterdim. Tabii bu beş günde yapılacak
bir şey değıl
- Belgeselin Başbakanlığın önerisryle
gelişriğini duvduk. Başbakan Tansu
ÇiBer'in belgesel ile bağlantisı nedir?
Belgesel Çin'deki Kadın Konferansı'na
sunulacak mı?
ÖZKAN- Başbakan Tansu ÇUler'in
belgesel ile hiçbir bağlantısı yok.
Doğrusunu isterseniz. filmin tam
olarak kıminle ilgisi var bilmiyorum.
Ancak umanm Tansu Çiller'le
bağlantısı yoktur. Varsa bu beni çok
üzer. İlk konuşmamızda Çin'de
gösterilmesi söz konusuydu. Ancak
gidış tanhı birkaç kez ertelendi.
Konferans başladı bile Şimdi bu
konuda ülke düzeyinde başlatılacak
kampanyaya yetiştirmeye çalışacağız.
Sanatçılann
açlık grevi
sona erdi
Kültür Servisi- Sanatçıla-
nn "Multı-etnik" birBosna
hareketi sürüyor.
Fransa'da Avignon Festi-
v ali 'nde yer alan 4 sanatçının
Cartoucherie de Vincen-
nes'da çok uluslu ve çok kül-
türlü bir Bosna isteğıyle yap-
tıklan açlık grevı. Bosna-
Hersek Cumhurbaşkanı Ali-
ya tzzetbegoviç'in da\eti
üzerine sona erdi.
Cumhurbaşkanı Chirac'ı
v e Fransız hükümetini rutin-
leşmiş çelışkıli açıklamalar
ve yanıltıcı çözüm önenle-
rınde bulunmak ve zincirle-
me ödünlerle soykınma suç
ortaklığı yapmaİda suçlaya-
rak doktor kontrolünde gre-
ve katılan sanatçılann. 31
Ağustos'ta. 60 kadar basın
mensubu ve sempatizan ıçın
düzenledıkleri toplantıda ko-
nuşan Avignon Bildırisi Söz-
cüsü Jean-François Matig-
non," Vazgeçmek söz konu-
su değıl.
Grev bıtse bile bu hareket.
başka bir boyutta sürecek"
açıklamasını yaparken, gre-
vin önemli ismi Ariane
Mnouchkine de "Işaret ve
hareket istiyoruz, Avrupa ül-
keleri utanç içinde geçen üç
buçuk yıldan sonra harekete
geçtiğıiçinşanslıyız." Gre\-
cılerden Ofivier Py'nın söv-
ledıkleri ise oldukça düşün-
dürücü: "Eğer bana. bir gün
bir bomba anonsu üzerine
sevinçten ağlayacağımı söy-
leselerdi™"
Dörtlü. BM güçlennin sal-
dınsını bir "ilkadım" olarak
değerlendiriyor ve hükümet-
ten 3 esas noktaya dikkat
edilmesini istiyor:
"Sivil halkın yaşam için
gerekli ihtiyaçlannın karşı-
lanması ve güvenliğinin sağ-
lanması. Kiseljakyolunun ve
Saray-Bosna Ha\aalanı'mn
yeniden açılması. Goraz-
de'de ablukanın kalkma-
sı","'Bosna-Hersek'in bü-
tünlüğünün ve bağımsızlığı-
nınkorunması" ve "Boşnak
sığınmacılann kişısel ve mil-
li haklannı gözeten tüm im-
kânlann bir an önce devreye
sokulması."
Asaf Koçak Karikatür
Yarışması albümü
Kültür Servisi - Asaf Koçak Karikatür Yanşmasfna katı-
lan yapıtlar bir albümde toplanarak yayımlandı. Karikatür
dergisi ve Kankaturcüler Derneği tarafından basılan "Sivas'ı
Unutmayalım' başlıklı albümde, ödül alan yapıtlann yanı sı-
ra başanlı bulunan yapıtlar yer alıyor.
Sıvas katliamının ikınci yılında Karikatür dergisi ve Ka-
nkaturcüler Derneği. Sıvas"ta katledilen karikatürist Asaf
Koçak adına biryanşma düzenledi. Yanşmanın amacı Asaf
Koçak adı altında, Sıvas'ta yitirilen aydınlan ve demokrası
şehitlerini an-
maktı. Konunun
serbest bırakıl-
dığı yarışmaya
290 karikatürcü
630 yapıtla ka-
tıldı.Yanşmajü-
rısiTurhan Sel-
çuk'un başkan-
lığında. Ali Ul\i
Erso>, Tonguç
Yaşar, Mengü
ErteU Erdoğan
BaşoL, Metin Pe-
kerve raportör-
ler Murat Öz-
menek ile Çer-
kes Kara-
Amerika'da sivil tophımıın geçmişi
Kültür Ser\isi-Adı. Ame-
unka'daki insan hakları hare-
rıketivle özdeşleşmiş foto-
muhabırı. gazeteciStephen
Kasher'in fotoğraflan,
Londra'dakı Photographers"
Gallery'de sergılenmeye
başlandı "Appeal To This
Age~(Çağımıza Yöneliş )
adını taşıvan sergi, genç ku-
şaklar için çok şey ifade et-
mese de bir dönemin anısını
canlı tutmak adına büyük
önem taşıyor. 1954-1968 ta-
rihleri arasında çekilmiş fo-
toğraflardan oluşan sergınin
başlangıç ve bitiş tarıhleri
rasgeleseçilmemiş elbette...
1954. ABD'dekı okullarda
ırk ayrımının kaldınldığı.
1968 ise Martin Luther
King'in suıkasta kurban gıt-
tiğı yıl.
Stephen Kasher'ın sergı-
sınin, insanlığın haklar ve
özgürlükler tarihinın sadece
30 yılhk dilimini konu alsa da gele-
cek için sövleceğı çok şeyi var.
"Evet, Amerikan de\ riminine tanık-
lık eden. o günleri bugüne taşıvan
hiçbir kavnak vok elimizde. Ama
ikinci bir Amerikan de\riminianla-
tan fotoğraflara sahibiz artık" dıyor
Kasher. Martin Luther King'ın tu-
ruklandığı sırada çekılen fotoğrafı
ya da Malcolm X'in ölümünden
sonra zenci mahallelennde başla-
yan büyük isyanın görüntülen. ser-
ginin en can alıcı fotoğraflanndan.
Memphis'te. katılımcılann üzenn-
de ırkçılığı protesto eden "Ben bir
insanım"yazısını taşıdığı pankart-
larla gerçekleşen görkemlı insan
haklan yürüyüşüne ait görüntüler
de uzun süre unutulamayacak cins-
ten. Amenka'nın sı\il toplum geç-
mışinı konu alan bir başka çalışma-
da. Amerikalı araştırmacı-yazarlar
Henrv Hampton \e Steve Fayer'e
aıt. Yazarlann. Amerika'dakı insan
haklan örgütleri ve tarihsel süreç
ıçerisinde bu örgütlerin elde ettıkle-
ri kazanımlan içeren araştırmalan,
geniş yankı uyandırdı. "\'oices of
Freedöm: An Öral History of theCi-
vil Rights Movement From The
195Os Through The 1980s"(Özgür-
lüğün Sesleri: 1950'lerden 80'lere
İnsan Haklan Harekerinm Sözlü Ta-
rihi ) adını taşıyan kitap. bını aş kın
insanla yapılmış söyleşılerden olu-
şuyor. Yazarlannın, üzerinde 12 yı-
lı bulan çalışmaları sonu-
cunda yaşama geçirebilmiş
kitap, adından da anlaşılaca-
ğı gıbı Amerika'nın insan
haklanna karşı tutumunun
somut örneklenni anlatıyor.
Amerika'nın sivil hakla-
nna yönelik geçmişinde en
karanlık sayfayı. ırk aynm-
cılığı ve gelir eşitsizliğine
bağlı olarak yoksulluk oluş-
turuyor. Kitapta ağırlıklı
olarak işlenen tema da eşit
haklara sahip olmak. İnsan
hakları konusunda sürege-
len çabalann ve konunun
yaşadığımız çağda aldığı
boyutların ızinı süren kitap-
ta Martin Luther King, Jes-
se Jackson. Angela Davis,
\Valter Mondale ve daha pek
çok insan haklan savaşımcı-
sının değişik zamanlarda
yaptıklan konuşmalara da
yer veriliyor. Tanıdık isimle-
rin yanı sıra her yaştan ve
meslek grubundan Amerikalının da
konuya ilişkin görüşlerini aktanyor
bu çalışma.
Hampton ve Fayer, bugün insan
haklanna ilişkin bir gelişmeden söz
edilebilıyorsa bu başanda orta sınıf
Amerikalının "sivil toplum bilin-
ci"nın büyük payı olduğunu söylü-
yor. Bu bilincin oluşturulmasında
demokratik kitle kuruluşlannın ro-
lü de azımsanmayacak derecede
önemli.
Halil Paşa'nm tablosuna 375 milyon
RiİMİk Ödül-llakan Demirci
dağ'dan oluştu. Asaf Koçak Karikatür Yanşmasf nın değer-
lendirme toplantısı 20 Haziran 1995 tarihinde Karikatürcü-
ler Derneği Kankatür Müzesi'nde gerçekleştirildi. Yanşma
sonucunda Hakan Demırci'nin yapıtı bü>ük ödülü ahrken.
Aşkın Av rancıoglu. Murat Savın, Kadir Doğruer v e .\lper
Susuzlu'nunyapıtlan başarı ödülü aldılar ÖzcanÇalıskan'ın
eseri ise jüri özel ödülüne değer bulundu. Asaf Koçak Ka-
rikatür Yarışması - Karikatür Albümü Sıvas olaylanna kar-
şı karıkatürıstlenn gösterdiklerı tepkileri \e du\arlılığı ser-
gılemesi açısından anlamlı bir yapıt.
Kültür Servisi - Artium Sungur Sanate\i'nın
düzenlediği "Güz Müzavedesi" önceki akşam
Ortaköy Esma Sultan Yalısı'nda yapıldı.
Plastik sanatlar ortamının hareketlenmeye
başladığı eylül ayında düzenlenen sezonun bu
ilk müzayedesinde 20. yüzyıl Türk resminın
klasik ve çağdaş örnekleri ile Azeri. Rus ve
Ermenı sanatçılann yapıtlan satışa sunuldu.
Rüştü Sungur'un yönettıği "Güz
Müzayedesi"nde 106 sanatçıdan. açılış
fiyatlan 2.5 milyon ile 350 milyon arasında
değişen yaklaşık 178 yapıt yer aldı.
Müzavedede cumhuriyet dönemi
sanatçılanndan Nazmi Ziva, HikmetOnat, A0
Rıza Hoca, Sami Yetik. Halil Paşa. cumhuriyet
sonrası dönemden Hamit Görele, tbrahim
Safi. Naci Kalmukluoğhı, Cevat Dereli, Ali
Çelebt, Fikret Mualla, Needet Kalav. Zeki Faik
Izer, Fahr- el Nisa Zeid, Aliye Berger, Bedri
Rahmi Eyüboğlu ve aynca çağdaş
sanatçılardan Burhan Uygur, Orhan Peker,
Adnan Vannca. Nedim Günsur, \bidin Dino.
Ömer l'luç, Komet. Gülsün Karanıustafa.
Erol Akyavaş, Utku \arlik. Cuma Ocaklı, Sefa,
Faruk Cimok, Hiiseyin Cahit Derman'ın
yapıtlannın yanı sıra fotoğraf ustasıAra
Güler'in imzalı bir fotoğrafı da yer aldı.
Halil Paşa'nın "Mısır'dan" adlı tablosu 350
milyon lira ile müzayedenin en yüksek açılış
fiyatına sahip parçasıydı.
Tablo. ismi açıklanmayan bir kişive 375
milyon liraya satıldı. Halil Paşa'dan sonra. en
yüksek fiyat 350 milyon lıra ile Cevat
Dereli'nin "Peyzaj" adlı yağlıbova çalışmasına
verildi.
Müzayedenin ilgi gören diğer ressamlan
Necdet Kalay, Utku \arlik. Komet, Hikmet
Onat, Nazmi Ziya, Burhan l'ygur, Nedim
Günsur ve Hoca AK Rıza'ydı. Ara Güler'in
Ankara Samanpazan'nda "lş Bekleyenler"
adlı fotoğrafı ise başlangıç fiyatı olan 7.5
milyon liradan. 18.5 milyona alıcı buldu.
Esma Sultan'ın romantik atmosferinde
gerçekleştırilen resim müzayedesinde,
Ermeni ressam Garabet Yazmacıyan'ın eski
Türkçe imzalı "Küçüksu" adlı
çalışması ve Givanian'ın "Gece"
adlı tablosu büyük ılgi görürken. devlet
kuruluşlan. bankalar ve özellikle Milli
Piyango ve Tekel için çizdiği resım ve
afişlerle tanınan ve Türkiye'de ilk afiş
sergisini açan İhap Hulusi'nin (1898- 1986),
başta Almanya'da gerçekleştirdıği
' bir tütün reklamının afiş resmi olmak üzere.
dönemin atmosferini yansıtan "Burgazada'da
Kadın" adlı çalışması ise beklenen ilgiyi
aöımedi.
6
Bir Ceza Avukatıııın Anıları' Rumelihisan^nda
Kültür Servisi - Ankara Sanat
Tıyatrosu. 1995 yaz dönemi için
Faruk Erem'in anılanndan
oyunlaştınlan "BirCeza
Avukatının Anılan" nı yeniden
sahneliyor. 7-10 eylül tarihleri
arasında Istanbul
Rumelihisan'nda sahnelenmeye
başlayacak oyun. ıki ayı aşan bir
süre büyük bir Türkiye
de çıkacak. Yeni bölümler
ovunlaştırılarak bazı eskı
bölümlerıyle birlıkte sahnelenen
oyunda. hukuk sistemi; suç, ceza
ve ölüm cezası gibi kavramlar
sorgulanıyor ve eleştinlıyor. "Bir
Ceza Avukatının Anılan" adındakı
öznellığe karşın. yaşadığımız
dünyadaki suç ve ceza ilişkisini,
hukuk ve ınsana verdiği değerin
ilişki ve çelışkılerıni irdeleyen.
sorgulayan ve gıderek yargılayan:
"Suçluyu kanvınız, altından insan
çıkar" yaklaşımı \e idam cezasma
karşı oluşuyla çok net ve nesnel
bırtavır alışı ifade ediyor.
"Emekli Başkan". "Çekiç ve
Titreşinı" ve "Isı" ısimlı eski
bölümlerine. "tdamlık .\ziz'",
"Kaçak" ve "Genele\ Kadınlan"
bölümlennin eklenmesiyle
yeniden sahnelenen oyunun
rejisini yine Rutkay Azız yapıyor.
Oyunlaştınlmasına, O. Lütfı
Akad, Ziya Öztan, Serpil
Akıllıoglu.Çetin Öner ve Rutkay
Azız'ın katkıda bulunduğu,
müziklerını Cem Idiz ve dekorunu
Sertal Çetiner'in yaptığı oyunda
Erol Demiröz, Altan Erkekli,
Serap Kıran Öner. Yaşar Akın,
Cezmi Baskın, Koray Ergun,
Mahir İpek. Aylin Ozyatan, Canan
Zengin, Hakan Güven, Dersu
Yavıız Alrun, Orçun Çıtır. Murat
Demirbaş, Hayrullah Karagöz,
Mehmet Kızüğül ve Mert Kızılgül
rol alıyorlar.
IŞILDAKVEYELPAZE
ATİLLA BİRKİYE
Mehtap, Yaz ve Aşk
Yaz sonu genellikle hüzünlüdür; güneşin aydınltğı
giderek kendini "karamsar ve sıkıntılı" ışıklara bıra-
kır. Sonbahann üzerinde taşıdığı hüzün de biraz bun-
dandır. Yeni arkadaşlıklar, dostluklar bir tatil kasaba-
sında kalmıştır. Denizin mavili ve mehtaplı geceler-
deki söyleşiler, kumdaki ateşin başında içilen içkiler...
Belki de bir aşk... Genellikle bir aşk. Coşkuyla ya-
şanan. Öylesine bir coşkudur ki, sanki, siz, sevgili,
deniz ve mehtaptan başka hiçbir şey yoktur yeryü-
zünde...
Evet, yaz aşkları başkadır. Biraz platonik, bazen bi-
raz umutsuz, biraz imkânsız aşklardır bunlar. Gizli
kalmış aşklardır bazısı; söyleyememenin, ki söyleye-
memek için bazen binlerce neden çıkar karşınıza,
gizlediği aşklardır.
Yaşamın çetrefilliği diye bir şey vardır. Yollar aynlır,
ayrılabilir; işler karışır. Genellikle de gençlik aşkları-
dır yaz aşkları. Anılannı hiç unutamadığımız aşklar-
dır. Çoğunlukla hüzünle biter; bazen acıyla. Sonu
sanki hep aynlıktır...
Zaten her bıtiş, her ayrılık hüzün ve acı değil midir,
hep bizimle birlikte olan...
• • •
Üç aylık düşünce dergisi Cogito 'nun son sayısının
dosya konusu "aşk." Çok sayıda yazann, şairin, ün-
lünün yazıları, şiırleri, mektupları yer alıyor. Tüm bu
yapıtlar. aşka ilişkin. Aşka dair bir yolculuğa çıkış;
(Nermi Uygur'dan Selim ileri'ye, Hulki Aktunç'a;
ibn Hazm'dan, Voltaire'e. Diderot'ya; Stend-
hal'dan. Paul Eluard'a kadar uzanan) gizemli bir se-
rüven...
993-1064 yıllarında yaşayan Endülüslü şair, yazar
ve bilgin İbn Hazm'ın aşk üzerine düşüncelerini an-
lattığı Güvercın Gerdanlığı I Sevgiye ve Seven/ere
Dair (İnsan Yay., çev.: Mahmut Kanık) adlı kitabın-
dan seçilen parçalar da yer alıyor "aşk dosyası "nda.
"Aşkın Belirtileri" başlıklı parçada İbn Hazm şöy-
le diyor, bin yıl kadar önce:
"Şunlar da aşkın belirtileridir, izleridir, görüp yaka-
layabilen için kuşkusuz: Sevgiliyle dar biryerde bu-
luşmadan dolayı haz duymak; geniş ve açık yerde
buluşmadan dolayı canı sıkılmak; her birinin elinde
tuttuğu nesneye bir diğerinin sahip olma yollannı
araması; gizlice göz kırpma; ona dayanarak üstüne
eğilmeye çalışmak; konuşma sırasında ötekinin eli-
ne dokunmaya çalışmak; bardakta sevgilinin bırak-
tığı artığı içmek ve dudaklannı bardağın, sevgilinin
dudaklannın değdiği ucuna değdirmeye uğraş-
mak..."
İbn Hazm'ın kalemınden yola çıkarak, günümüzle
bağlar kurabilir miyiz acaba?
• • •
Mektuplar, aşkın en güzel, en duyarlı taşıyıcılarıdır
hiç kuşkusuz. Söylenmeyenler, gizlenenler. mektup-
larda açığa çıkar. Kimilerinin mektupları yüreklerinin
sesidir.
Edebiyat tarihi sevgiliyeyazılmış, bınlerce aşk mek-
tubuyla doludur. Diderot'nun Sophie Volland'a gön-
derdiği mektuplar da bunun en güzel örnekleridir. Ta-
rihten bize tam aydınlığıyla gelmez bu ilişki. Çeşitli
söylentiler vardır. Ama tam on dokuz yıl 1755'ten
1774'e kadar mektuplaşmışlardır.
Diderot, matmazel Volland ile tanıştığında -hemen
hemen aynı yaşlardadır- ünlü bir yazar ve filozoftur.
Ethem E. Deriş'in deyişiyle Volland ise:
"Bacakları şiş, buluttan nem kapan, memesinde
kanser, burnunda gözlük, bozuk sıhhati yüzünden
senenin altı ayını şatolarında geçiren evde kalmış bir
kızdı. Ama zekiydi, okumuştu, iyi yürekliydi, menfa-
ate düşkün değildi, felsefeye düşkündü. Bütün bu
vasıflar, Diderot için aradığı limanı gösteren işaret fe-
neriydi. Diderot bu limana sığındı."
Ne yazık ki, aşkın kokusunun sindiği ve Diderot'nun
yazın yaşamında çok önemli bir yer tutan bu mek-
tupların yanıtları ve büyük bir kısmı kaybolmuş. 1945
yılında Türkçede yayımlanan ve 139 mektubun yer
aldığı Sophie Volland'a Mektuplar (Çev.: E. Deriş)
aslında ünlü filozofun felsefı görüşlerini olduğu ka-
dar dönemin düşünce tarzlarını da içeriyor.
• • •
Yaz aşklan bazen mehtabın denizden batışı gibi-
dir. Ay inışe geçtiğinde giderek kızıllaşır, yukandaki
parlaklığını yitirmiştir. Bir süre sonra denizin ortasın-
da kızıl bir toptur. Ne yazık kı o kızıllık orada kalma-
yacak giderek küçülecektir. Karanlık sulann içinde
ateşin sönmesi gibi kızıllık birden bire yiter ve yüre-
ğinizde bir acı duyumsarsınız.
Belki de bu, karşılığı olmayan bir aşk hançerinin bı-
raktığı acıdır. Belki de uzaklardaki sevgilidir. Belki hiç
yaşanmayacak bir aşktır. Belki de birkaç gün sonra
yaşanacak zorunlu bir aynlıktır.
Yaz biter, sonbahar gelir. Aynhğın ardındaki hüznü
sonbaharda yaşarsınız. Sanki doğa, duygularınıza
denk düşmektedir.
Türkçenin en güzel aşk şiirlerinden biri olan Cemal
Süreya'nın "Aşk" adlı şiirinden üç dizeyle, yaz aşk-
lanna şapka çıkartalım:
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
Gözlerin dururmu onlarda gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin.
Yarı fmale kalanlar belli oldu
Kültür Servisi- Leyla Gencer Şan Yanşması'nda yan
finale kalan adaylar belirlendi. 80'i aşkın başvurunun
yapıldığı yanşmada elemelere 55 kişi katıldı. Elemeler
sonucu yan finale kalan adaylann isimleri şöyle:
Ruslan Gafarcn (banton) Özbekistan. Linet Şaul
(mezzo sop.) Türkiye.Aytül Büyüksaraç (soprano)
Türkiye, Theresa Franke (mezzo sop.) Almanya, Esra .
Özbir (soprano) Türkiye,Tuncay Kurtoğlu (bas)
Türkiye, Bülent Bezdüz (tenor) Türkiye. Sayra Seyhan
(soprano) Türkiye. Feryal Türkoğlu (soprano)
Türkhe,Enkelejda Shkoska (mezzo sop.) Arnavutluk,
Funda Ateşoğlu (soprano) Türkiye,Marcelo Raoul
Alvarez (tenor) Arjantin. Hakan Tıraşoğlu (bas)
Türkiye, Yi Ping Li (mezzo sop.) Çin. Bülent Külekçi
(tenor) Türkiye.Thomas A. Bauer (bariton) Almanya,
Alexandre Tomadze (bas) Gürcistan, Kevork Tav ityan
(banton) Türkiye. Hyejin Kim (soprano) Güney Kore,
Gökhan Akyüz (banton) Türkiye.Kvung Hwa Cho
(soprano) Güney Kore, Şebnem Kartal (mezzo sop.)
Türkiye. Marina Parulava (soprano) Gürcistan, Birgül
Su (soprano) Türkiye. Diana Vashakmadze(mezzo
sop.) Gürcistan.
2. Uluslararası Halk Dansları
Festivali
İZMİR (AA) - 64. tzmir Enternasyonal Fuan
kapsamında düzenlenen ve bu yıl ikincisi
gerçekleştirilecek Uluslararası İzmir Fuan Halk
Danslan Festivali'ne katılacak yabancı ekipler tzmır'e
gelmeye başladı. İzmir Fuarcılık Hizmetlen Kültür ve
Sanat Işlen AŞ'den (İZFAŞ) yapılan açıklamaya göre,
İZFAŞ ve Ege Folklor Eğitım Merkezi
(EFEM)işbirliğiyle 9-15 eylül tanhlen arasında
gerçekleştinlecek festıvale, Polonya, Ukrayna. Ispanya,
Makedonya, Letonya, Macaristan. KKTC. Tataristan,
Fransa, Güney Afrika ve Türkiye'den ekipler katılacak.