Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19EYLÜL1995SALIT
OLAYLAR VE GORUŞLER
Yeni Tür 'Aydın'ların Kafası!
Tüm uygar âlemin dini dizginleyerek, laik eğitim ve laik
düşünce ile ulaştığı çağdaş uygarlık düzeyine biz imam-hatip
okullan, Kuran kurslan açarak ulaşmaya çalışıyoruz. Çarşaflı
ve cüppeli sayısı arttıkça daha özgür bir Türkiye yarattığımızı
sanıyoruz.
Prof. Dr. ŞARMAN GENÇAY tTÜ Nükleer Enerji Enstitüsü
B
ugünlerde bazı aydın kişi- Bunu duyan, değil uygar ülke insanı. o
lerimız için özgürlüğün
sımgesi. sokaklarda görü-
len türbanlı çarşaflı ha-
nımlar. genç ya da küçük
kızlar ile heryaşta cüppe-
li, sanklıerkekleroldu. "Ne kadar iyi, in-
sanlann istediği gibi ghinmesi" dıyorlar.
Adım başı 18. yüzyıl Osmanlı manzara-
lannin hortlayıp sokaklanmıza yayılma-
sını özgürlüğe kavuşmak olarak nitele-
yen arabesk aydın'lan nihayet yetiştir-
meyi başardık! Herhalde laik cumhuriye-
timizi çağdaş uygarlık düzeyine yükselt-
meyi başaracak önemli insan malzeme-
sine böylece kavuşuyoruz. Artık CNN
ya da öbür vabancı televizyon kanallann-
da gösterilen. örneğin Istanbul'daki bir
miting manzarası, şükürler olsun o çok
özgür (!) insanlann yaşadıgı lran manza-
ralanndan farksız.
Fakat nedense. bu görkemli (çarşaflı,
türbanlı ve cüppeli) özgürlük ortamında
kendini dını bütün sanan birtakım kişiler.
öbürlerini öldürmeye başladılar. Bunun
nedeni de herhalde özgürlügûn ıyice yay-
gınlaşıp. henüz herkesin cüppe, sank.
türban ve çarşaf kullanırduruma gelme-
miş. olmasıdır. Özgürlük yaygınlaştıkça
nasıl olsa bu sorunun da çözülecegi riva-
yetı yakında çıkanlırsa hiç şaşırmaya-
lım...
Yeni türaydınlanmızın hayalı, öyle öz-
gür bir Türkiye ki, plajlannda bikinıli ve
çarşaflı kadınlanmız yan yana yüzebil-
sin. Sonra da çağdaş uygarlık düzeyine,
bu kafa yapısı ile kolayca yükselelim.
ülkelerin göklerinde uçan kargalar bile
güler. Kişileri laik eğitimden geçmemiş,
laik düşünceye sahip olacak şekilde ye-
tiştirilmemiş bir toplumun ne devleti la-
ik olur, ne insanlan özgür. ne de orada de-
mokrasi yerleşip gelişebilir.
Laik Düşünce: Laiklik. düşüncenin öz-
gürleşmesi, akıl yolunun seçilmesidir.
LaikJiğın kökenınde dınle bir ilişki yok-
tur. lnsana aklını kullan der. Ancak insa-
nın aklını kullanarak çözümler üretmesi,
o güne kadar kendisine tüm çözümleri
sunan dinsd dogmalar sayesinde toplum
ve bireyler üzenne baskı kuran ruhban sı-
nıfının işine gelmediği için laik düşünce
Batı'da dinle çatışmıştır.
Başka bir deyişle. laikliğin karşıtı din
değildir; dinin siyasal amaçlarla kullanıl-
masıdır. Din siyasal amaçlarla kullanılır-
sa ne olur? Önce din toplumuna, yani
tüm yaşamını dinsel usullere göre düzen-
leyen baskıcı bir topluma, oradan da din
devletine ulaşılır. Böyle bir toplumda eği-
tim dinseldir. Laik değildir. Dinsel eğn
tim dogmalara dayanır: Tartışamaz, de-
ğiştiremez, tersini ileri süremezsiniz. Ak-
lınızı kullanamazsınız. tnsanoğlu aklın
yolunu izleyerek, laik düşünceyi seçerek
düşünebilme ve onu ifade özgürlügüne
kavuşmuştur. Tann merkezü dünyada ya-
şayan insan, böylelikle insan merkezli
dünyayı yaratmış, kişiliğe kavuşmuş,
ümmet üyelıginden birey durumuna yiik-
selmiş v e çağdaş dünyanın ıtici gücü olan
"eleştiren toplum"u yaratmıştır. Laik dü-
şüncenin sagladığı özgür ortam, din ve
\icdan özgürlügünü de gündeme getır-
mış ve insanlık tarihinde hoşgörû olarak
adlandınlıp daima hoşgörülününlütfuna
bırakılmış din ve vicdan özgürlüğü artık
kişinin temel özgürlüğü olmuştur.
Dolayısıyla Batı uygarlığı. düşünce,
düşünceyi ifade özgürlüğü. din ve vicdan
özgürlüklerini; laik düşünce, laik düşün-
ceye sahip toplum ve laik devlet yoluyla
elde etmiştır. Birej ler ve toplum, laik dü-
şünceyi benimsememişse. laik devlet ola-
maz, olsa da yaşamını sürdüremez. Laik
devlet gökten düşmedı. onu ınsanlar ya-
rattı. Laik düşünceye sahip insan ve top-
lum. insanın kendi önemini kavradığı in-
san merkezli dünya, bunun sonucu ege-
menliğin göksel (semavî) güçlerden in-
sana, yani halka geçmesi, böylece de-
mokrasinin yeşermesi; çağdaş uğarlığın
çaglar boyu kav galar vererek. kan ve göz
yaşı dökerek aldığı yolun basit bir şema-
sıdır.
Batı uygarlığının bu aşamalardan ba-
şan ile geçebilmesınin ön koşulu, aklın
inançtan bağımsızlaşması olmuştur. Bu-
nun tek yolu da laik eğitimdir. Dinsel eği-
timle dogmalara köle edilmiş. tartışıla-
maz düşünce kalıplan ile küçük yaşta be-
yinlen yıkanmış çocuklar. özgür düşün-
me yeteneğıne sahip olamazlar. Onlar
için düşünceyi yayma özgürlüğü inan-
dıklan ve üzerinde tartışılamaz. gökten
inme doğrulan topluma kabul ettirme ça-
basıdır. Dolayısı ile. laik devlet ancak;
laik düşünceye sahip bireylerin oluştur-
duğu toplumda yaşama ve gelişme şan-
sına kavuşabilir. Bu nedenle şu günlerde
yaygın olan "İnsan laik dmaz devlet la-
ik ohır" sloganı bir kandırmacadır.
Şartlanmış Bevinkr: Yavrulanmızı yıl-
lar boyu dinsel eğitimle. yani laik olma-
yan bir eğitimle eğitiyor. aklın inançtan
bağımsızlaşmasını engelleme suçunu iş-
liyoruz. Sonra da dinsel eğitimin ürünle-
ri. sanklar, cüppeler, çarşaf ve türbanlar
yollan, okullan, devlet daırelerini dol-
durdukça bunu özgürlük yolunda atılmış
olumlu adımlar kabul ediyoruz. Bana öy-
le geliyor ki, biz olmayacak bir şeyi ba-
şardığımızı sanıyoruz. Zaman zaman
dünya bir yol tutar, biz tersine gideriz ya.
yine öyle oldu anlaşılan . Bu kez durum
ciddi. uçurum derin. uygarlığın treni bi-
zim için yetişilemeyecek kadar hızlana-
bilir. Tüm uygar âlemin din'i dizginleye-
rek, laik eğitim ve laik düşünce ile ulaş-
tığı çağdaş uygarlık düzeyine biz imam-
hatip okullan, Kuran kurslan açarak ulaş-
maya çalışıyoruz. Çarşaflı ve cüppeli sa-
yısı arttıkça daha özgür bir Türkıye ya-
rattığımızı sanıyoruz.
Neymiş efendim, her tür düşünce bir-
biri ile birlikte yaşamaya alışmahymış.
Kastedilen özgürdüşüncenin ürünkri ol-
sa canımız kurban. Hedef ne yapıp edip
dinsel dogmalann tartışılmazlığına öz-
gür düşünceyi kurban etmektir! Dogma-
lann yaygınlaştığı ortamda özgür düşün-
ce yeşeremez. Biz ise dinsel dogmalann
köle ettiği zihinlerin ürünlerini yaşama
geçirmeyi özgürlük yolunda ilerleme
sanmak gibi akıl almaz bir aymazlığa
düşmüş bulunuyoruz. Dinsel dogmala-
nn biçimlendirdiği kişilikler cinayet iş-
ledikçe de gözü dönmüş katıllere "Ayıp
değil mi yaptığın" diyerek acıklı bir gül-
dürü sergilıyoruz. Ektiğımizi biçiyorol-
duğumuzun aynmına ne zaman varaca-
g
'
Z
rv ,
Dogmalann ozgur düşünce ürünlen ile
böylesine kanştınldığı ve özgür düşün-
ce gibi algılandığı bir ortamda kaybeden
daima özgür düşünce olur. Değiştirile-
mez, tartışı lamaz göksel (semavî) doğru-
lar daima yandaşlannı arttıracak, buna
karşın özgür düşünce cephesi doğası ge-
reği çeşitlilik gösterecektir. Dahası var.
ülkemizde olduğu gibi ucubeler yarat-
maya da başlayacaktır. Örneğin, yukan-
da da belirttiğim gibi, aynı plajda hem bi-
kinili, hem çarşaflı kadınlann birlikte gü-
neşlenebildiği çağdaş uygarlığın birlikte
yaratılabileceğini hayal etmeye başlaya-
caktır. Bu manzaralan uygar ülkelerde
zaten görebilirsiniz. Fakat. ya dogmala-
ra köle olmamış kafalann özgür seçimi-
dir ya da toplumun yabancılara bir hoş-
görüsüdür.
Dinsel dogmalar taraftarlannı daima
arttıracaktır dedik, bu nasıl olur? Çocuk
yaşlarda beyin yıkayarak! Kuran kursla-
n. imam-hatıp okullan açarak, antilaik
bir eğitim kampanyasını yıllarca sürdü-
rerek olur. Dogmalara köle olmuş beyin-
lerle gayet kolay örgütler kurabilir, inti-
har takımlan oluşturabilirsiniz. Dinsel
dogmalann çocuklan ele geçirdiği yerle-
ri bir süre sonra düşünce özgürlügüne
zindan edebilirsiniz. Din toplumu yara-
tır ve din devleti denemelerine geçebilir-
siniz.
Laik Devletin Göre\i: Laik devlet, ço-
cuklanmıza, gençlerimize laik eğitim ve-
rerelc, onlann akıllannı inançtan bağım-
sız kılmakla yükümlüdür. Laik devletin
altyapısı da zaten ancak bu şekilde olu-
şur ve sağlamlaşabilir. Bireyleri saplan-
tılardan uzak kalarak düşünebilme öz-
gürlügüne kavuşur ve ancak bu bireyler-
le düşünceyi ifade özgürlüğü bir anlam
kazanabilir. Çünkü özgür düşünce, dü-
şünce özgürlügünü yok etmeyi hedef ola-
rak seçmez.
Türkiye gerçeklerinde, temel eğitimin
on bir yıl olması ve çocuklanmıza çag-
daş laik eğitimin verilmesi zorunlu görül-
mektedir. BugünJerde moda olan bir gö-
rüş; her dini cemaatin kendisinin din hiz-
metlerini vemıesi ve dini eğitimi düzen-
lemesini öngörmektedir. Bu görüş yaşa-
ma geçirilirse, ön koşul, lise bitirilene
kadar, söz konusu bu cemaatlerin. çocuk-
lanmızdan ellerini uzak tutmalan olma-
lıdır.
Taze beyinlerin özgür düşünebilme ye-
risini kazanmasını ancak böyle sağlaya-
biliriz. Yoksa. bu gidişle sonumuz orta-
çağ karanlığıdır.
ARADABIR
SELÇUK. OREL Toplumbilimd
Çağdaş Öpgütlenme ve
Polis
Gün geçmiyor ki televizyon haberlerinde bir polis
copunu ya da tekmesini insan sırtında görmeyelim.
Tutuklamalar, gözaltınaalmalargündelikyaşamınsı-
radan olayları halıne geldi. Demokratik haklann ve-
rilip verilmemesini siyasal geleceklerine yönelik ya-
tırım malzemesine dönüştüren partiler, toplumdaki
kargaşayı adeta körüklüyor. Toplumsal tepkileri gör-
mezden gelen, çok sıkışınca da işçinin, memurun ve
aydının üzerine polisi süren anlayış, devlet terörü ol-
gusuyla örtüşüyor.
Son günlerde yargısız infazlara ve kayıplara yöne-
lik tepkisel eylemleri hınçla bastıran polis, ne yazık
ki reddettiği yargısız infaz gerçeğini tüm kamuoyu
önünde sergiliyor; gözaltına alınan ya da tutuklanan
insanlan doyasıya tekme, tokat ya da cop marifetiy-
le ibreti âlem için yerinde cezalandırıyor. Buna karşı
demokratik tavır alanlan da bölücü, komünist vb si-
yasal küfürlerle (!) yanıtlamayı vatanseverlik olarak
değerlendiriyor. Şiddete karşı şıddet, intikamı pom-
palıyor, terörü kamçıhyor. Polis ile terörist arasında
sonu gelmez bir kan davası başlıyor.
Gerçekte polisin görevi sanık durumundakileri yar-
gı önüne çıkarana değin korumaktır. Halkın büyük
tepkisine yol açan suçlan işleyenlerin bile linç edil-
mekten kurtarılarak yargıya teslim edilmesi bundan-
dır.
Dünyanın her ülkesinde polis örgütü, kurulu düze-
ni korumak amacıyla oluşturulmuş 'devletin yasal ve
silahlı gücü'dür. Bu gücün doğru ve yerinde kullanı-
mını salt yasalarla denetlemek olanaklı değildir. Po-
lis olgusunu bıreyselden toplumsala değin analitik
yöntemle ele almak gerekir. Örneğin bir insanın po-
lis olma isteğinin ardında yatan sosyopsikolojik et-
kenler nelerdir? Topluma hizmet aşkı mı, yoksa bi-
reysel ezilmişliği otoriteyle donatarak güce dönüş-
türmek ideali mi? Tüm bu sorulann yanıtlan bilimsel
olarak araştırılıp tartışılmalıdır.
Örgütün moral (etik) ilkeleri, çağdaş hukuk kural-
lanna ve insan haklannın gereklerine uygun olarak
belirlenmeli, kadrolar da bu doğrultuda eğitilmelidir.
Temelde böylesi bir eğitim, tüm toplumsal katman-
lan amaçlayarak yaygınlaştırılmalıdır. Eşitlikçi ve öz-
gürlükçü demokrasi geleneğinin oluşmasında eğiti-
min işlevi yadsınamaz. Buradaamaç, bireye demok-
ratik hak ve sınıriarını göstererek bilinç kazandırmak-
tır. Bu bilinç. bireyin örgütlenerek toplumsallaşması-
na değin gelişecektir.
Çağımızın anlayışı, özgürlükleri salt bireysel bağ-
lamda algılamaktadır. Oysa özgürlük, özgür bireyin
oluşturacağı örgütsel yapıda daha da gelişecektir.
Bireysel kimliğini örgütün kimliğiyle pekiştiren birey,
güç kazanacak ve bu gücü kullanırken özdenetim ye-
teneğini geliştirmeyi de öğrenecektir. Güç olgusunun
denetlenmesi ve insanlık için olumlu yönde kullanıl-
ması özdenetimsel yöntemin yani sıra özellikle top-
lumsal katmanlar arasında kurulacak olan güç den-
gesiyle sağlanacaktır.
Bu bağlamda toplumsal katmanların özgürce ör-
gütlenmesi ve siyasal oluşumlar dahil mevcut tüm ör-
gütlenmelerin de çağdışı niteliklerini sorgulayarak
yeniden yapılanmalan gerekmektedir.
Devlet okullanmız adma üzülmeliydi
G
eçen temmuz
ortalannda
gazetelerde
çözümlendıği
bıldiriien bir
sorun var:
tşçi çocuğu. küçük Meriç"ın
653 puanla Robert Kolejı
kazandığı halde babasının,
olanaklannın yetersizliğı
nedeniyle Meriç'i Robert
Kolej'e gönderemeyişi. Bu
sorunun çözümü: Haben
okuvan Başbakan Sayın
Çüler, 'çocuğun daha fazla
üzülmemesi için" Mıllı
Eğitim Bakanlığı'na talimat
verip sorunun çözümünü
istemiştir. Milli Eğitim
Bakanlığı yetkilileri de okul
yönetımi ile görüşüp okulun
Meriç'e burs vermesini
sağlamıştır. Meriç ve ailesi
adma herkes gibi ben de çok
sevindim. Sayın Çiller'i
kutlanm.
Bu küçücük öyküde
Türkiye'nin düzeni,
gerçekleri öyle güzel
görünüyor kı gücüm
yettiğince düşüneceğim
üzerinde.
Robert Kolej neden bu
kadar istenen bir okul
acaba? Kısaca başanlı
insanlar yetiştirdiği için
diyebiliriz. Başanlı insanlar
yetiştirmesinı sağlayan ne?
Bırçok etken arasında bana
göre en önemlisı özgür ve
demokratik bir ortamın
süreklı canlı tutularak
gerçek bir eğitim ortamının
yaşatılması. Dört yıl önce
Pınar (yeğenim) hazırlığa
başladığında ilk kez
görmüştüm okulu. Her
şeyden önce görkemli bir
doğa \e hayranlık uyandıran
mımari yapılar etkiledi.
Daha sonra koridorlardakı
afişler, duvar gazeteleri ve
bunlann ıçındeki özgün
fikirler, buluşlar... Daha çok
Batılı bır üniversite havası
vardı ortalıkta. Sonra resim
atölyesini, bilgisayar
laboratuvannı. kütüphaneyi.
spor alanlannı ve bütün
bunlann nasıl yaşam
fışkıran yerler durumuna
getirildiğinı gördüm. Yıllar
geçtikçe örnekleri bizzat
izledim: Resim ödevi olarak
tutkal ve gazete kâğıdı ile
yapılan büyük bebekler,
kaplanlar, profesyonel bir
yazar tekniğiyle yapılan
edebiyat dönem ödevleri,
ağır bir kitabı taşıyacak en
yüksek çöpten kuleyi
kurduran matematiİc
ödevleri... Pınar, ortaokulu
bitırirken hazırlıktaki
bocalama dönemine karşın
performansını sürekli
yükselttı. Bugün o ailemizın
gurur ka>Tiağı, en iyi
öğrencı ve matematikte
okulunu uluslararası
yanşmalarda temsil edecek.
Pınar, yeteneklerini keşfedip
geliştirme olanağı buldu.
Sonuç olarak böyle bir
okul Robert.
Sayın Başbakan. bu 'iyfliği'
yaparken Anadolu
liselerimiz. devlet
okullanmız adına hiç
üzülmedi mi acaba? Istemez
miydi göğsünü gere gere
Robert'e gitmek şart değil
desin; demesine bile gerek
kalmasın. Okullanmıza
siyaseti ve ticareti sokan
anlayış karşısında ne
yapıyorsunuz Sayın
Başbakan? Eğitime
bütçeden aynlan payı
sıfırlamaya çalıştığınızı
görüyoruz. Parasız
eğitimden anladığınız bu
mu yoksa? Eger böyleyse
Köy Enstitüleri deneyimine
bakmanızı salık veririm.
Onu da ne yazık ki yok
ettiniz. Belki kişi olarak
degil. ama anlayış olarak siz
yaptınız. Ders kitaplannı
Türkçe bılmeyen uzmanlara
yeniden yazdırdınız 80'li
yıllarda.
Benim çocuklanm yeni
başladılar ilkokula. Kitaplar
yanlış sorular. yanlış
yanıtlar, yanlış yorumlar ve
vanlış bilgilerle dolu.
Ilkokullann çoğunda resim,
müzik, beden gibi dersler
yapılmıyor bıliyor
musunuz? Onun yerine
çocuklar sınav karabasanına
hazırlanıyorlar sapıkça bir
düzen içinde. Çocuklanma
yeni oyunlar ögretilsin
isterdim okulda. Bedenlerini
tanısınlar, neden aşı
olduklannı bilsinler, 10
Kasımlarda sıkılmasınlar,
doğayı sevmeyi, ona üyüm"~~
sağlamayı öğrensinler.
kendilerini ifade etmeyi,
başkalannı dinlemeyi,
işbirliği yapmayı, hayata
değer vermeyi. demokrasiyi
öğrensinler ısterdim. Kaç
ilkokul çocuğu okulunu
seviyor ve sınav
sözcüğünden korkmuyor
acaba? Türkiye'de
öğretmenlerin yüzde kaçı
ikinci bir iş yapmıyor? 70'li
yıllardan beri kimse
ögretmen olmak istemiyor,
biliyor musunuz? Oysa en
parlak öğrencılerin
büyüyünce ögretmen
olmalan gerekirdi diye
düşünüyorum ben.
Öğrencileri Milli Egıtim'in
kötü etkilerinden korumak
gerekiyor. Ama bu kolay
olmuyor. hatta bazen
mümkün olmuyor.
Eğitim sorunu Türkiye'nin
birçok başka sorunu gibi
karmaşık bir sorun
durumuna getinldi.
Çözülmez anlamında
söylemiyorum bunu.
Türkiye, fikirlere değer
veren, güçlü ve demokratik
bir iktidara kavuştuğu, • •"
demokratik örgütlenmenin
topluma yayıldığı, işlevsel
hale geldigi zaman birçok
sorunun sanıldığından çok
daha kolay çözülebildiğıni
göreceğiz.
Ne var ki "sorunu çözmek"
benim haddim değil.
Üstelik talimat
verebileceğim kimse de
yok. Yalnız merak
ediyorum: Bir tek Meriç
değil de 50 tane Menç,
Robert Koleji kazansaydı ne
yapacaktınız?
ÖMER HALUK
YlLMAZ/ALtAĞA
PENCERE
Duvar Yıkılmadıkça...
19'uncu yüzyılın ortasında kuramını yaymaya
başlayan bilimsel sosyalizm, kapitalizmin eleşti-
risini gündeme getirıyordu. Kapitalizmin alterna-
tifi sosyalizm olacaktı, ama kâğıt üzerindeki dü-
şünceleri yaşama geçirmek üzerine tartışmalar
bitip tükenmiyordu. 20'nci yüzyılın ilk çeyreginde
Avrupa sosyalistleri ikiye aynldılar.
Komünistler ne diyordu: •>
1) Sosyalizmi kurmak için proletarya diktası ge^
reklidir. 2) Sermaye sınıfı tasfiye edilecektir. 3)
Üretim araçlan kamulaştırılacaktır.
Bu programın uygulanması Rusya'da başladı,
dünyanın başka ülkelerine de yayıldı.
Avrupa sosyalistleri ise başlangıçtan beri bir
başka yöntemi benimsediler:
1) Sosyalizmi kurmak için proletarya diktasına
gerek yoktur; demokrasi kapsamında bu amaca
ulaşılabilir. 2) Sermaye sınıfını kökünden silmek,
burjuvaziyı tasfiye etmek zorunluğu yoktur;
emekçi sınıfının siyasal iktidarı, sermayeyi dene-
tim altına alacaktır. 3) Üretim araçlarının tümünü
kamulaştırmadan emek ağırlıklı bir düzen kura-
rak ekonomiye sosyalist içehk kazandınlabilir. •
1990'da bu tartışma bitti. *'•
Berlin Duvarı yıkıldı, SSCB dağıldı. Artık sof
amacına sosyal demokrat kimlikle ulaşmaya ça-
lışıyor. Dünyadaki büyük değişimler bu amacı de-
ğiştirememiştir; çünkü amaç silindiği an, sosyal
demokrasinin ya da solun varoluş nedeni yok olur.
•
Türkiye'de sol, dünya solunun dışında, gökyüj
zünde yaşamıyor; Avrupa solundan daha güç ko-
şullar içinde savaşımını yürütüyor. Çünkü tam an-
lamında sanayileşmemiş ve demokrasiyi kura-
mamış bir ülkede solcu olmak, ek görevler üst-
lenmek demektir. Sol bölündükçe bu görevlerin
gereğini yerine getiremez.
Çünkü: ^
1) Avrupa'da demokrasi kökleşmiştir; oysa Tür-
kiye'de merkez sağ partiler bile demokrasiyi içle-
rine sindiremiyorlar. Ülkemizde soldaki partiler
birleşip ağırlıklannı terazinin kefesine koyabilirler-
se demokrasi kurulabilir...
Solda parçalanma, demokrasiye karşıt güçle-
re yanyor.
2) Avrupa toplumlannda laiklik bir yaşam biçi-
midir. Batı'da şeriat tehdidi yok!.. Türkiye ise or-
taçağ karanlığına yuvarlanabilir. Merkez sağ par-
tiler şeriata göz kırpıyorlar; ancak sol partiler bir-
leşirlerse ülkeyi çağdışına sürüklenmekten koru-
yabilirler...
Solda parçalanma, laiklik düşmanlanna yanyor.
3) Avrupa'da emperyalizm bir sorun değildir;
tersine, emperyalizmin işlerliğinde Batı'nın geliş-
miş toplumları çıkar sağlıyorlar. Türkiye'de ülke-
nin ulusal çıkarlarını savunabilecek güçlü bir sol
parti gerekli...
Solda parçalanma, emperyalistlere yanyor.
4) Sol partiler sermaye-emek çelişkisi üzerine
kurulurlar. Oysa Batı demokrasisinde sermaye-
emek üzerine kurulan dengeler, Türkiye'de etnik
çelişkinin kanlı çatışmasında anlamını yitiriyor,
sağcı güçler ve şoven partiler Türkiye'de gün geç-j,
tikçe ağır basıyorlar.
Solda parçalanma, bölücülere ve şoven güç-
lere yanyor.
•
Sol, yeterli ağırlık kazanamadıkça, ister hükü-
mette olsun, ister muhalefette, sürüklenecektir;
CHP'nin hükümetteki yazgısı da DYP'nin elinde
oyuncak olmaktan kurtulamayacaktır.
Hayatta en büyük güç gerçekçi olmak; umut-
ları da gerçeğe oturtmaktır.
Dünyada Berlin Duvarı yıkıldı; ama bizim iki sol
parti arasındaki duvar yıkılmadı.
O duvar yıkılmadıkça sol iflah olamaz.
HBB'de konu ve içeriği izleyici belirler.
Aramızdan ayrılışının
10. yıldönümünde .
RUHİ SU
Başucunda anıyoruz.
Konuşmacılar: **
Rasih Nuri İleri • Ataol Behramoğlu
20 Eylül Çarşamba, Saat 12.30, Zincirlikuyu
Hukumet Sozcusu ve
Devlet Bakanı
Dr. Yıldırım Aktuna
GUNUN
GETİRDİĞİ nde.İĞİ
Türk gençliği uyuşturucu
dehşetinin tehdidi
altında mı? Türkiye'de
gençler arasında alkol
ve uyuşturucu bağımlılığı
ne boyutta?
Yıldırım Aktuna konuya
son derece önemli
açıklamalar getiriyor.
Canlı yayında veliler ve
uzmanlarla bağlantı kuruluy
Anneler, babalar bu
Her
programı
bir olay..
işte
izlenecek
kanal!
İyi TV