28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19EYLÜL1995SALIT OLAYLAR VE GORUŞLER Yeni Tür 'Aydın'ların Kafası! Tüm uygar âlemin dini dizginleyerek, laik eğitim ve laik düşünce ile ulaştığı çağdaş uygarlık düzeyine biz imam-hatip okullan, Kuran kurslan açarak ulaşmaya çalışıyoruz. Çarşaflı ve cüppeli sayısı arttıkça daha özgür bir Türkiye yarattığımızı sanıyoruz. Prof. Dr. ŞARMAN GENÇAY tTÜ Nükleer Enerji Enstitüsü B ugünlerde bazı aydın kişi- Bunu duyan, değil uygar ülke insanı. o lerimız için özgürlüğün sımgesi. sokaklarda görü- len türbanlı çarşaflı ha- nımlar. genç ya da küçük kızlar ile heryaşta cüppe- li, sanklıerkekleroldu. "Ne kadar iyi, in- sanlann istediği gibi ghinmesi" dıyorlar. Adım başı 18. yüzyıl Osmanlı manzara- lannin hortlayıp sokaklanmıza yayılma- sını özgürlüğe kavuşmak olarak nitele- yen arabesk aydın'lan nihayet yetiştir- meyi başardık! Herhalde laik cumhuriye- timizi çağdaş uygarlık düzeyine yükselt- meyi başaracak önemli insan malzeme- sine böylece kavuşuyoruz. Artık CNN ya da öbür vabancı televizyon kanallann- da gösterilen. örneğin Istanbul'daki bir miting manzarası, şükürler olsun o çok özgür (!) insanlann yaşadıgı lran manza- ralanndan farksız. Fakat nedense. bu görkemli (çarşaflı, türbanlı ve cüppeli) özgürlük ortamında kendini dını bütün sanan birtakım kişiler. öbürlerini öldürmeye başladılar. Bunun nedeni de herhalde özgürlügûn ıyice yay- gınlaşıp. henüz herkesin cüppe, sank. türban ve çarşaf kullanırduruma gelme- miş. olmasıdır. Özgürlük yaygınlaştıkça nasıl olsa bu sorunun da çözülecegi riva- yetı yakında çıkanlırsa hiç şaşırmaya- lım... Yeni türaydınlanmızın hayalı, öyle öz- gür bir Türkiye ki, plajlannda bikinıli ve çarşaflı kadınlanmız yan yana yüzebil- sin. Sonra da çağdaş uygarlık düzeyine, bu kafa yapısı ile kolayca yükselelim. ülkelerin göklerinde uçan kargalar bile güler. Kişileri laik eğitimden geçmemiş, laik düşünceye sahip olacak şekilde ye- tiştirilmemiş bir toplumun ne devleti la- ik olur, ne insanlan özgür. ne de orada de- mokrasi yerleşip gelişebilir. Laik Düşünce: Laiklik. düşüncenin öz- gürleşmesi, akıl yolunun seçilmesidir. LaikJiğın kökenınde dınle bir ilişki yok- tur. lnsana aklını kullan der. Ancak insa- nın aklını kullanarak çözümler üretmesi, o güne kadar kendisine tüm çözümleri sunan dinsd dogmalar sayesinde toplum ve bireyler üzenne baskı kuran ruhban sı- nıfının işine gelmediği için laik düşünce Batı'da dinle çatışmıştır. Başka bir deyişle. laikliğin karşıtı din değildir; dinin siyasal amaçlarla kullanıl- masıdır. Din siyasal amaçlarla kullanılır- sa ne olur? Önce din toplumuna, yani tüm yaşamını dinsel usullere göre düzen- leyen baskıcı bir topluma, oradan da din devletine ulaşılır. Böyle bir toplumda eği- tim dinseldir. Laik değildir. Dinsel eğn tim dogmalara dayanır: Tartışamaz, de- ğiştiremez, tersini ileri süremezsiniz. Ak- lınızı kullanamazsınız. tnsanoğlu aklın yolunu izleyerek, laik düşünceyi seçerek düşünebilme ve onu ifade özgürlügüne kavuşmuştur. Tann merkezü dünyada ya- şayan insan, böylelikle insan merkezli dünyayı yaratmış, kişiliğe kavuşmuş, ümmet üyelıginden birey durumuna yiik- selmiş v e çağdaş dünyanın ıtici gücü olan "eleştiren toplum"u yaratmıştır. Laik dü- şüncenin sagladığı özgür ortam, din ve \icdan özgürlügünü de gündeme getır- mış ve insanlık tarihinde hoşgörû olarak adlandınlıp daima hoşgörülününlütfuna bırakılmış din ve vicdan özgürlüğü artık kişinin temel özgürlüğü olmuştur. Dolayısıyla Batı uygarlığı. düşünce, düşünceyi ifade özgürlüğü. din ve vicdan özgürlüklerini; laik düşünce, laik düşün- ceye sahip toplum ve laik devlet yoluyla elde etmiştır. Birej ler ve toplum, laik dü- şünceyi benimsememişse. laik devlet ola- maz, olsa da yaşamını sürdüremez. Laik devlet gökten düşmedı. onu ınsanlar ya- rattı. Laik düşünceye sahip insan ve top- lum. insanın kendi önemini kavradığı in- san merkezli dünya, bunun sonucu ege- menliğin göksel (semavî) güçlerden in- sana, yani halka geçmesi, böylece de- mokrasinin yeşermesi; çağdaş uğarlığın çaglar boyu kav galar vererek. kan ve göz yaşı dökerek aldığı yolun basit bir şema- sıdır. Batı uygarlığının bu aşamalardan ba- şan ile geçebilmesınin ön koşulu, aklın inançtan bağımsızlaşması olmuştur. Bu- nun tek yolu da laik eğitimdir. Dinsel eği- timle dogmalara köle edilmiş. tartışıla- maz düşünce kalıplan ile küçük yaşta be- yinlen yıkanmış çocuklar. özgür düşün- me yeteneğıne sahip olamazlar. Onlar için düşünceyi yayma özgürlüğü inan- dıklan ve üzerinde tartışılamaz. gökten inme doğrulan topluma kabul ettirme ça- basıdır. Dolayısı ile. laik devlet ancak; laik düşünceye sahip bireylerin oluştur- duğu toplumda yaşama ve gelişme şan- sına kavuşabilir. Bu nedenle şu günlerde yaygın olan "İnsan laik dmaz devlet la- ik ohır" sloganı bir kandırmacadır. Şartlanmış Bevinkr: Yavrulanmızı yıl- lar boyu dinsel eğitimle. yani laik olma- yan bir eğitimle eğitiyor. aklın inançtan bağımsızlaşmasını engelleme suçunu iş- liyoruz. Sonra da dinsel eğitimin ürünle- ri. sanklar, cüppeler, çarşaf ve türbanlar yollan, okullan, devlet daırelerini dol- durdukça bunu özgürlük yolunda atılmış olumlu adımlar kabul ediyoruz. Bana öy- le geliyor ki, biz olmayacak bir şeyi ba- şardığımızı sanıyoruz. Zaman zaman dünya bir yol tutar, biz tersine gideriz ya. yine öyle oldu anlaşılan . Bu kez durum ciddi. uçurum derin. uygarlığın treni bi- zim için yetişilemeyecek kadar hızlana- bilir. Tüm uygar âlemin din'i dizginleye- rek, laik eğitim ve laik düşünce ile ulaş- tığı çağdaş uygarlık düzeyine biz imam- hatip okullan, Kuran kurslan açarak ulaş- maya çalışıyoruz. Çarşaflı ve cüppeli sa- yısı arttıkça daha özgür bir Türkıye ya- rattığımızı sanıyoruz. Neymiş efendim, her tür düşünce bir- biri ile birlikte yaşamaya alışmahymış. Kastedilen özgürdüşüncenin ürünkri ol- sa canımız kurban. Hedef ne yapıp edip dinsel dogmalann tartışılmazlığına öz- gür düşünceyi kurban etmektir! Dogma- lann yaygınlaştığı ortamda özgür düşün- ce yeşeremez. Biz ise dinsel dogmalann köle ettiği zihinlerin ürünlerini yaşama geçirmeyi özgürlük yolunda ilerleme sanmak gibi akıl almaz bir aymazlığa düşmüş bulunuyoruz. Dinsel dogmala- nn biçimlendirdiği kişilikler cinayet iş- ledikçe de gözü dönmüş katıllere "Ayıp değil mi yaptığın" diyerek acıklı bir gül- dürü sergilıyoruz. Ektiğımizi biçiyorol- duğumuzun aynmına ne zaman varaca- g ' Z rv , Dogmalann ozgur düşünce ürünlen ile böylesine kanştınldığı ve özgür düşün- ce gibi algılandığı bir ortamda kaybeden daima özgür düşünce olur. Değiştirile- mez, tartışı lamaz göksel (semavî) doğru- lar daima yandaşlannı arttıracak, buna karşın özgür düşünce cephesi doğası ge- reği çeşitlilik gösterecektir. Dahası var. ülkemizde olduğu gibi ucubeler yarat- maya da başlayacaktır. Örneğin, yukan- da da belirttiğim gibi, aynı plajda hem bi- kinili, hem çarşaflı kadınlann birlikte gü- neşlenebildiği çağdaş uygarlığın birlikte yaratılabileceğini hayal etmeye başlaya- caktır. Bu manzaralan uygar ülkelerde zaten görebilirsiniz. Fakat. ya dogmala- ra köle olmamış kafalann özgür seçimi- dir ya da toplumun yabancılara bir hoş- görüsüdür. Dinsel dogmalar taraftarlannı daima arttıracaktır dedik, bu nasıl olur? Çocuk yaşlarda beyin yıkayarak! Kuran kursla- n. imam-hatıp okullan açarak, antilaik bir eğitim kampanyasını yıllarca sürdü- rerek olur. Dogmalara köle olmuş beyin- lerle gayet kolay örgütler kurabilir, inti- har takımlan oluşturabilirsiniz. Dinsel dogmalann çocuklan ele geçirdiği yerle- ri bir süre sonra düşünce özgürlügüne zindan edebilirsiniz. Din toplumu yara- tır ve din devleti denemelerine geçebilir- siniz. Laik Devletin Göre\i: Laik devlet, ço- cuklanmıza, gençlerimize laik eğitim ve- rerelc, onlann akıllannı inançtan bağım- sız kılmakla yükümlüdür. Laik devletin altyapısı da zaten ancak bu şekilde olu- şur ve sağlamlaşabilir. Bireyleri saplan- tılardan uzak kalarak düşünebilme öz- gürlügüne kavuşur ve ancak bu bireyler- le düşünceyi ifade özgürlüğü bir anlam kazanabilir. Çünkü özgür düşünce, dü- şünce özgürlügünü yok etmeyi hedef ola- rak seçmez. Türkiye gerçeklerinde, temel eğitimin on bir yıl olması ve çocuklanmıza çag- daş laik eğitimin verilmesi zorunlu görül- mektedir. BugünJerde moda olan bir gö- rüş; her dini cemaatin kendisinin din hiz- metlerini vemıesi ve dini eğitimi düzen- lemesini öngörmektedir. Bu görüş yaşa- ma geçirilirse, ön koşul, lise bitirilene kadar, söz konusu bu cemaatlerin. çocuk- lanmızdan ellerini uzak tutmalan olma- lıdır. Taze beyinlerin özgür düşünebilme ye- risini kazanmasını ancak böyle sağlaya- biliriz. Yoksa. bu gidişle sonumuz orta- çağ karanlığıdır. ARADABIR SELÇUK. OREL Toplumbilimd Çağdaş Öpgütlenme ve Polis Gün geçmiyor ki televizyon haberlerinde bir polis copunu ya da tekmesini insan sırtında görmeyelim. Tutuklamalar, gözaltınaalmalargündelikyaşamınsı- radan olayları halıne geldi. Demokratik haklann ve- rilip verilmemesini siyasal geleceklerine yönelik ya- tırım malzemesine dönüştüren partiler, toplumdaki kargaşayı adeta körüklüyor. Toplumsal tepkileri gör- mezden gelen, çok sıkışınca da işçinin, memurun ve aydının üzerine polisi süren anlayış, devlet terörü ol- gusuyla örtüşüyor. Son günlerde yargısız infazlara ve kayıplara yöne- lik tepkisel eylemleri hınçla bastıran polis, ne yazık ki reddettiği yargısız infaz gerçeğini tüm kamuoyu önünde sergiliyor; gözaltına alınan ya da tutuklanan insanlan doyasıya tekme, tokat ya da cop marifetiy- le ibreti âlem için yerinde cezalandırıyor. Buna karşı demokratik tavır alanlan da bölücü, komünist vb si- yasal küfürlerle (!) yanıtlamayı vatanseverlik olarak değerlendiriyor. Şiddete karşı şıddet, intikamı pom- palıyor, terörü kamçıhyor. Polis ile terörist arasında sonu gelmez bir kan davası başlıyor. Gerçekte polisin görevi sanık durumundakileri yar- gı önüne çıkarana değin korumaktır. Halkın büyük tepkisine yol açan suçlan işleyenlerin bile linç edil- mekten kurtarılarak yargıya teslim edilmesi bundan- dır. Dünyanın her ülkesinde polis örgütü, kurulu düze- ni korumak amacıyla oluşturulmuş 'devletin yasal ve silahlı gücü'dür. Bu gücün doğru ve yerinde kullanı- mını salt yasalarla denetlemek olanaklı değildir. Po- lis olgusunu bıreyselden toplumsala değin analitik yöntemle ele almak gerekir. Örneğin bir insanın po- lis olma isteğinin ardında yatan sosyopsikolojik et- kenler nelerdir? Topluma hizmet aşkı mı, yoksa bi- reysel ezilmişliği otoriteyle donatarak güce dönüş- türmek ideali mi? Tüm bu sorulann yanıtlan bilimsel olarak araştırılıp tartışılmalıdır. Örgütün moral (etik) ilkeleri, çağdaş hukuk kural- lanna ve insan haklannın gereklerine uygun olarak belirlenmeli, kadrolar da bu doğrultuda eğitilmelidir. Temelde böylesi bir eğitim, tüm toplumsal katman- lan amaçlayarak yaygınlaştırılmalıdır. Eşitlikçi ve öz- gürlükçü demokrasi geleneğinin oluşmasında eğiti- min işlevi yadsınamaz. Buradaamaç, bireye demok- ratik hak ve sınıriarını göstererek bilinç kazandırmak- tır. Bu bilinç. bireyin örgütlenerek toplumsallaşması- na değin gelişecektir. Çağımızın anlayışı, özgürlükleri salt bireysel bağ- lamda algılamaktadır. Oysa özgürlük, özgür bireyin oluşturacağı örgütsel yapıda daha da gelişecektir. Bireysel kimliğini örgütün kimliğiyle pekiştiren birey, güç kazanacak ve bu gücü kullanırken özdenetim ye- teneğini geliştirmeyi de öğrenecektir. Güç olgusunun denetlenmesi ve insanlık için olumlu yönde kullanıl- ması özdenetimsel yöntemin yani sıra özellikle top- lumsal katmanlar arasında kurulacak olan güç den- gesiyle sağlanacaktır. Bu bağlamda toplumsal katmanların özgürce ör- gütlenmesi ve siyasal oluşumlar dahil mevcut tüm ör- gütlenmelerin de çağdışı niteliklerini sorgulayarak yeniden yapılanmalan gerekmektedir. Devlet okullanmız adma üzülmeliydi G eçen temmuz ortalannda gazetelerde çözümlendıği bıldiriien bir sorun var: tşçi çocuğu. küçük Meriç"ın 653 puanla Robert Kolejı kazandığı halde babasının, olanaklannın yetersizliğı nedeniyle Meriç'i Robert Kolej'e gönderemeyişi. Bu sorunun çözümü: Haben okuvan Başbakan Sayın Çüler, 'çocuğun daha fazla üzülmemesi için" Mıllı Eğitim Bakanlığı'na talimat verip sorunun çözümünü istemiştir. Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri de okul yönetımi ile görüşüp okulun Meriç'e burs vermesini sağlamıştır. Meriç ve ailesi adma herkes gibi ben de çok sevindim. Sayın Çiller'i kutlanm. Bu küçücük öyküde Türkiye'nin düzeni, gerçekleri öyle güzel görünüyor kı gücüm yettiğince düşüneceğim üzerinde. Robert Kolej neden bu kadar istenen bir okul acaba? Kısaca başanlı insanlar yetiştirdiği için diyebiliriz. Başanlı insanlar yetiştirmesinı sağlayan ne? Bırçok etken arasında bana göre en önemlisı özgür ve demokratik bir ortamın süreklı canlı tutularak gerçek bir eğitim ortamının yaşatılması. Dört yıl önce Pınar (yeğenim) hazırlığa başladığında ilk kez görmüştüm okulu. Her şeyden önce görkemli bir doğa \e hayranlık uyandıran mımari yapılar etkiledi. Daha sonra koridorlardakı afişler, duvar gazeteleri ve bunlann ıçındeki özgün fikirler, buluşlar... Daha çok Batılı bır üniversite havası vardı ortalıkta. Sonra resim atölyesini, bilgisayar laboratuvannı. kütüphaneyi. spor alanlannı ve bütün bunlann nasıl yaşam fışkıran yerler durumuna getirildiğinı gördüm. Yıllar geçtikçe örnekleri bizzat izledim: Resim ödevi olarak tutkal ve gazete kâğıdı ile yapılan büyük bebekler, kaplanlar, profesyonel bir yazar tekniğiyle yapılan edebiyat dönem ödevleri, ağır bir kitabı taşıyacak en yüksek çöpten kuleyi kurduran matematiİc ödevleri... Pınar, ortaokulu bitırirken hazırlıktaki bocalama dönemine karşın performansını sürekli yükselttı. Bugün o ailemizın gurur ka>Tiağı, en iyi öğrencı ve matematikte okulunu uluslararası yanşmalarda temsil edecek. Pınar, yeteneklerini keşfedip geliştirme olanağı buldu. Sonuç olarak böyle bir okul Robert. Sayın Başbakan. bu 'iyfliği' yaparken Anadolu liselerimiz. devlet okullanmız adına hiç üzülmedi mi acaba? Istemez miydi göğsünü gere gere Robert'e gitmek şart değil desin; demesine bile gerek kalmasın. Okullanmıza siyaseti ve ticareti sokan anlayış karşısında ne yapıyorsunuz Sayın Başbakan? Eğitime bütçeden aynlan payı sıfırlamaya çalıştığınızı görüyoruz. Parasız eğitimden anladığınız bu mu yoksa? Eger böyleyse Köy Enstitüleri deneyimine bakmanızı salık veririm. Onu da ne yazık ki yok ettiniz. Belki kişi olarak degil. ama anlayış olarak siz yaptınız. Ders kitaplannı Türkçe bılmeyen uzmanlara yeniden yazdırdınız 80'li yıllarda. Benim çocuklanm yeni başladılar ilkokula. Kitaplar yanlış sorular. yanlış yanıtlar, yanlış yorumlar ve vanlış bilgilerle dolu. Ilkokullann çoğunda resim, müzik, beden gibi dersler yapılmıyor bıliyor musunuz? Onun yerine çocuklar sınav karabasanına hazırlanıyorlar sapıkça bir düzen içinde. Çocuklanma yeni oyunlar ögretilsin isterdim okulda. Bedenlerini tanısınlar, neden aşı olduklannı bilsinler, 10 Kasımlarda sıkılmasınlar, doğayı sevmeyi, ona üyüm"~~ sağlamayı öğrensinler. kendilerini ifade etmeyi, başkalannı dinlemeyi, işbirliği yapmayı, hayata değer vermeyi. demokrasiyi öğrensinler ısterdim. Kaç ilkokul çocuğu okulunu seviyor ve sınav sözcüğünden korkmuyor acaba? Türkiye'de öğretmenlerin yüzde kaçı ikinci bir iş yapmıyor? 70'li yıllardan beri kimse ögretmen olmak istemiyor, biliyor musunuz? Oysa en parlak öğrencılerin büyüyünce ögretmen olmalan gerekirdi diye düşünüyorum ben. Öğrencileri Milli Egıtim'in kötü etkilerinden korumak gerekiyor. Ama bu kolay olmuyor. hatta bazen mümkün olmuyor. Eğitim sorunu Türkiye'nin birçok başka sorunu gibi karmaşık bir sorun durumuna getinldi. Çözülmez anlamında söylemiyorum bunu. Türkiye, fikirlere değer veren, güçlü ve demokratik bir iktidara kavuştuğu, • •" demokratik örgütlenmenin topluma yayıldığı, işlevsel hale geldigi zaman birçok sorunun sanıldığından çok daha kolay çözülebildiğıni göreceğiz. Ne var ki "sorunu çözmek" benim haddim değil. Üstelik talimat verebileceğim kimse de yok. Yalnız merak ediyorum: Bir tek Meriç değil de 50 tane Menç, Robert Koleji kazansaydı ne yapacaktınız? ÖMER HALUK YlLMAZ/ALtAĞA PENCERE Duvar Yıkılmadıkça... 19'uncu yüzyılın ortasında kuramını yaymaya başlayan bilimsel sosyalizm, kapitalizmin eleşti- risini gündeme getirıyordu. Kapitalizmin alterna- tifi sosyalizm olacaktı, ama kâğıt üzerindeki dü- şünceleri yaşama geçirmek üzerine tartışmalar bitip tükenmiyordu. 20'nci yüzyılın ilk çeyreginde Avrupa sosyalistleri ikiye aynldılar. Komünistler ne diyordu: •> 1) Sosyalizmi kurmak için proletarya diktası ge^ reklidir. 2) Sermaye sınıfı tasfiye edilecektir. 3) Üretim araçlan kamulaştırılacaktır. Bu programın uygulanması Rusya'da başladı, dünyanın başka ülkelerine de yayıldı. Avrupa sosyalistleri ise başlangıçtan beri bir başka yöntemi benimsediler: 1) Sosyalizmi kurmak için proletarya diktasına gerek yoktur; demokrasi kapsamında bu amaca ulaşılabilir. 2) Sermaye sınıfını kökünden silmek, burjuvaziyı tasfiye etmek zorunluğu yoktur; emekçi sınıfının siyasal iktidarı, sermayeyi dene- tim altına alacaktır. 3) Üretim araçlarının tümünü kamulaştırmadan emek ağırlıklı bir düzen kura- rak ekonomiye sosyalist içehk kazandınlabilir. • 1990'da bu tartışma bitti. *'• Berlin Duvarı yıkıldı, SSCB dağıldı. Artık sof amacına sosyal demokrat kimlikle ulaşmaya ça- lışıyor. Dünyadaki büyük değişimler bu amacı de- ğiştirememiştir; çünkü amaç silindiği an, sosyal demokrasinin ya da solun varoluş nedeni yok olur. • Türkiye'de sol, dünya solunun dışında, gökyüj zünde yaşamıyor; Avrupa solundan daha güç ko- şullar içinde savaşımını yürütüyor. Çünkü tam an- lamında sanayileşmemiş ve demokrasiyi kura- mamış bir ülkede solcu olmak, ek görevler üst- lenmek demektir. Sol bölündükçe bu görevlerin gereğini yerine getiremez. Çünkü: ^ 1) Avrupa'da demokrasi kökleşmiştir; oysa Tür- kiye'de merkez sağ partiler bile demokrasiyi içle- rine sindiremiyorlar. Ülkemizde soldaki partiler birleşip ağırlıklannı terazinin kefesine koyabilirler- se demokrasi kurulabilir... Solda parçalanma, demokrasiye karşıt güçle- re yanyor. 2) Avrupa toplumlannda laiklik bir yaşam biçi- midir. Batı'da şeriat tehdidi yok!.. Türkiye ise or- taçağ karanlığına yuvarlanabilir. Merkez sağ par- tiler şeriata göz kırpıyorlar; ancak sol partiler bir- leşirlerse ülkeyi çağdışına sürüklenmekten koru- yabilirler... Solda parçalanma, laiklik düşmanlanna yanyor. 3) Avrupa'da emperyalizm bir sorun değildir; tersine, emperyalizmin işlerliğinde Batı'nın geliş- miş toplumları çıkar sağlıyorlar. Türkiye'de ülke- nin ulusal çıkarlarını savunabilecek güçlü bir sol parti gerekli... Solda parçalanma, emperyalistlere yanyor. 4) Sol partiler sermaye-emek çelişkisi üzerine kurulurlar. Oysa Batı demokrasisinde sermaye- emek üzerine kurulan dengeler, Türkiye'de etnik çelişkinin kanlı çatışmasında anlamını yitiriyor, sağcı güçler ve şoven partiler Türkiye'de gün geç-j, tikçe ağır basıyorlar. Solda parçalanma, bölücülere ve şoven güç- lere yanyor. • Sol, yeterli ağırlık kazanamadıkça, ister hükü- mette olsun, ister muhalefette, sürüklenecektir; CHP'nin hükümetteki yazgısı da DYP'nin elinde oyuncak olmaktan kurtulamayacaktır. Hayatta en büyük güç gerçekçi olmak; umut- ları da gerçeğe oturtmaktır. Dünyada Berlin Duvarı yıkıldı; ama bizim iki sol parti arasındaki duvar yıkılmadı. O duvar yıkılmadıkça sol iflah olamaz. HBB'de konu ve içeriği izleyici belirler. Aramızdan ayrılışının 10. yıldönümünde . RUHİ SU Başucunda anıyoruz. Konuşmacılar: ** Rasih Nuri İleri • Ataol Behramoğlu 20 Eylül Çarşamba, Saat 12.30, Zincirlikuyu Hukumet Sozcusu ve Devlet Bakanı Dr. Yıldırım Aktuna GUNUN GETİRDİĞİ nde.İĞİ Türk gençliği uyuşturucu dehşetinin tehdidi altında mı? Türkiye'de gençler arasında alkol ve uyuşturucu bağımlılığı ne boyutta? Yıldırım Aktuna konuya son derece önemli açıklamalar getiriyor. Canlı yayında veliler ve uzmanlarla bağlantı kuruluy Anneler, babalar bu Her programı bir olay.. işte izlenecek kanal! İyi TV
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle