27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 MART 1995 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Sürekli devrimcilik... 1923 devrimcileri çok. iyi biliyorlardı ki devletin temeline akh koyduğunuz zaman, ulaşacağınız nokta laikliktir. Devletin temeline halkı koyacak olursanız, gideceğiniz yer cumhuriyet ve demokrasidir. M. İSKENDER ÖZTURANLI Atatürkçü Düşünce Derneği tzmir Şubesi Başkanı 1 963 yılında İsmet Paşa "or- tanın sohı" deyiminı atmış- tı ortaya. K.ıyametler kop- muştu bu yüzden. Bugün devletin en üst katlannda bulunan politikacılar, o günlerde "Ortanın solu, Moskova yolu" sloganıyla çıkmışlardı tnönü'nün kar- şısına. Bu suçlamalara tek tümceyle ya- nıt vermişti İsmet Paşa: "Ben kırk yü- dan beri solcuyum". Solculuğun, ileri- ciliğin, gericiliğin ne oldugunu bilme- yenler, bu yanıttan hiçbir şey anlama- mışlardı. Gerçekten. başta Mustafa Kemal ol- mak üzere, bize onurla yaşayacağımız bir vatan armağan eden "Kuvay-ı Mil- liyeciler" ve "1923 devrimcüeri" sol- cuydular. Ama ne sosyalist, ne komü- nist, ne de anarşisttiler. Tek sözcükle vatanseverdiler. 1935 yılında Mustafa Kemal. konuyu şu tümcelerle getırmiş- ti gündeme: "Türkiye'nin uyguladığı devletçilik sistemi. 19. yüzyıiın sosya- lizm kuramcdannın ileri sürdüklerin- den çevrilmiş bir sistem değildir. Bu, Türldye'nin gerçeğinden doğmuş,Tiir- Idye'yeözgübirsistemdir." Mustafa K.e- mal'in ve Türk devrimcilerinin ne yap- mak istediğini çok iyi değerlendiren Batılılar; onun liberalizme, kapitaliz- me, sosyalizme, faşizme benzemedi- ğini görmüşler ve adına "Kemalizm" demişlerdir. Bilindiği gibi 23 Nisan 1923'te açı- lan TBMM'nin ilk işlerinden biri "Halkçdık BUdirisi" diye bir bildiri ya- yımlamak olmuştur. Bu bildiride bir halk adamı olan Mustafa Kemal'in haykmşı vardır. Bu bildiride, anayasa- lann varlığına karşın Türk ulusunun rutsak olduğu belirtilmiş, "TBMM, halkın öteden beri karşı karşıya buhın- dıığu yoksulluk nedenlerini yetıi araç ve örgiitlerie ortadan kaldırarak onun yerine gönenç ve mutluluk getinneyi başbca amacı sayar"sözcüklerine yer venlmıştır. Mustafa Kemare göre halkçılık "Sosyal düzenini çalışmaıun hukukuna dayamak isteyen sosyal bir uğraş- tır."Amaç. emeğin ön plana çıkanlma- sı. emeğin egemenliğı, emeğin üstün- lüğüdür. Bu nedenledirki dahabağım- sızlık savaşı yıllannda "emek misak-ı millisi"nden söz etmiş. çalışanlann cumhuriyetini kurmak istemiştir. "Ya- şamak, çalışanlann hakkjdır" demıştir. Kurduğu hükümetin adı u halk hükii- meri"dir. Kurduğu devletin adı ise "halkdevletTdir. Halkçıhk, Kurtuluş Savaşı gerçeğin- den ve Anadolu halkının yaşantisından doğan bir ilkedir. Yoksul halkın. ezilen halkın, ama yurdu için her şeyi göze aîaniıaflcın toprağında yeşermiştir. Bu ilkenin bulunduğu yerde, solculuğun bulunması kadar doğal bir şey yoktur. Devrimcilik ilkesinin var olduğu bir iz- lence ise sol bir izlencedir. Atatürk devnmciliği sürekli birdev- rimciliktir. Devrimin tutuculuğa, geri- ciliğe dönüşmemesi için sürekli bir devrimcilik gereklidir. Çünkü devrtm "yapıkiığı zamanın andanyla yasatüa- maz." "Hayat bir ilerleme, bir dina- mizm kaynağıdır. İnsan kendisini ona uydurmak zorundadır" diyen Musta- fa Kemal. şunlan eklemiştir sözlerine: "Benim Türk milletine. Türkiye Cum- huriyetfne ait ödevlerim bitmemiştir. Sizler onları tamamlayacaksınız. Siz de sizden sonrakilere benim sözlerimi tek- rar ediniz." Bir toplumu aydınlığa götürecek olan yol akıl ve biİimdir Mustafa Ke- mal'in en büyük özelliği de akıl ve bi- lime dayanmasıdır. Bu nedenle aydın- lanmaya yönelmiş, Anadolu'yu aydın- latmaya çalışmıştır. Çok iyi bilmekte- dır ki aydınlanma çağı. "Insanın akb- nı kullanmasıyla birlikte başlamışür." En gerçek yol göstericinin bilim oldu- ğunu söyleyen Atatürk. yaşamı boyun- ca akılcı bir felsefeye dayanmış, bili- min devingen ve değişken oldugunu bildiği için her türlü tutuculuğu bir ya- na atarak devrimciliğe değer vermiştir. Bu nedenledir ki Atatürk devrimciliği, durmak değil koşmaktır, tutuculuk de- ğil ilericilıktir. Cumhuriyeti Türk genç- liğine emanet etmesi, sürekli devrim- ciliğinin bir sonucudur. "Durmayalım düşeriz'diyen Mustafa Kemal, "bugûn elde ettiğimiz başan"demiştir, "Bize ancak ilerleme ve uygariığa doğru bir yol açmıştır. Yoksa uygariığa ulaşmış değüiz. Bizeveçocuklanmıza dfişen gö- rev, bu yol üzerinde duraksamadan yü- rümekür." Bir gün "En çok begendiğiniz yapı- ünız hangisidir" diye sorulduğunda "Bana \aptiklanmdan değil, yapacak- lanmdan söz ediniz" yanıtını vermiştir. Yakup Kadri Karaosmanoğlu. "Bir doktrin kurmaz nuyız" dediğı zaman ise "Doktrin istemem. sonra donar ka- lınz. Biz yürüyüş halindeyiz" demiştir. Birçok özdeyişinin yanında "Herhan- gi bir hedefe erişmekle yetinmeyeceğiz, daima Oeriye vannak için çahsacağız" tümcesi, onun sürekli devrimcilığıni vurgulayan örneklerden bir başkasıdır. Bütün bu nedenlerle bugün ülkemiz- de Atatürk'ü yadsıyarak Atatürk'ü dış- layarak ileriye gidileceğini sanmak ve "Kemalizmin miadmı yitirdigini" söy- lemek. düşüncesızlıkten, bağnazlıktan ve aymazlıktan başka bir şey değildir. Çünkü günümüz koşullarında Ata- türk'ü benimsemek, Atatürk'e dön- mek, geriye değil, ileriye gitmek de- mektir. Unutmayalım ki Atatürk, 70yıl önce yaşamasına karşın, bizden yüz yıl ileridedir. Atatürk'ten sonra ülkemizde devrim nıteliğinde bir adım atıldığını söyleyebilir miyız kolay kolay! Ata- türkçü düşüncenin geriye çevrilmek is- tendiğini yadsıyabilirmiyiz? Yıllaryı- lı Atatürk ılkelennden ödün üstüne ödün vermedik mi onun yapıtlannı yık- madık mı tekerteker. Halkevlerini, hal- kodalannı, Köy Enstitülerini acımasız- ca kapatmadıİc mı? Vasiyetnamesine karşın Türk Dil Kurumu'nu ve Türk Tarih Kurumu'nı yıkıp atmadık mı? Atatürk kurumlannın yerine çağdışı kuruiuşlar getirmedik mi? Atatürkçülükten vazgeçtiğimiz için bugün ülkemizde i/inli ve izinsiz Kuran kurslan, anayasava a> kın imam- hatip okullan dönemine ulaşılmışnr. Ulusal- lıktan, çağdaşlıktan ve bilimsellikten uzak bir eğitim sistemi getirilmiş, hu- rafe edebiyatı canlandınlmıştır. Tekke- lere ve tarikatlara sivaset kapılan açıl- mış "din oyunu aktörlerine" oyun alan- lan sağlanmıştır. 1923 devrimcileri çok iyi biliyorlar- dı ki devletin temeline akh koyduğunuz zaman, ulaşacağınız nokta laikliktir. Devletin temeline halkı koyacak olur- sanız. gideceğiniz yer cumhuriyet ve demokrasidir. Din duygusunu, din sö- mürüsünü koyduğunuz takdirde karşı- nıza çıkacak olan şeriattır. Şeriatın dev- let işlerinde söz sahibi olması ise Ata- türkçülüğün ve Atatürkçü laikliğin so- nudur. Çünkü şeriatta halk değil, um- met vardır. Vatandaş değil, kul vardır. tlericilik yoktur, gencilik vardır. Akıl ve bilim, yenni akıldışı güçlere, çağdı- şı kurallara bırakmıştır. Karşımızda Atatürk'e dönüşten baş- ka çıkar yol yoktur. Çünkü Atatürkçü- lük çağdaşlık demektir. uygarlık de- mektir, insanlık demektir. Şevket Sü- reyya Aydemir'in çok doğru değerlen- dirmesiyle söyleyecek olursak "Ata- türkçülük, yalnız Atatürk'e donmek değildir. Atatürk 1 ün bıraktığı yerden onu daha Ueri götürmektir." Atatürk'ü çağın koşullarında ve ileri doğrultuda yorumlamaktır. Bu politikanın adı devrimci cumhu- riyet, halkçı cumhuriyettir. Bu politika- nın adı demokratik devrimcilik. sürek- li devnmciliktir. Bu politikanın adı Atatürkçü devrimciliktır, Kema- liznn'dir. Çanakkale geçilmez!.. EMtNÇAM G ök yüzünde kara kara bulutlar dolaşmaya başladı... Haber geldi memleketıme... Ça- nakkale'yi geçecekmiş düşman... Ulusça irkildik. Dedeler, nineler gençleşti birden. Atıverdilerellerinde- ki bastonlan .. Anadolu'nun cefakâr analannın, babaiannın gözlerindeki sevgi ve dostluk. yerini öfkeye bıraktı birden. Urfalı Mehmet,öküzlen sınırtaşına bağladı. Antepli Hüseyin, karasabanı- nı tarlada, Konyalı Mustafa, düveni harman içınde bıraktı. Şırnaklı Bedret- tin hedıklerini çıkardı. çizmesinı gıy- dV, .^telüJHa^Mi, salıverdı camızlan bo- - yunduruktan.. Trakyalı ağalar meydanlarda toplan- dı. Karadenız uşağı poşusunu bağladı. Kars'tan Şeyhşamiller fişeklerini dol- durdu. Erzurum'un dadaşı çekti bıça- ğını... Güneyden koç yiğitler katıldı kerva- na... Ankara'nın seymeni nara attı. Eğemezlerdi Türk'ün başını... Çünkü tzmır'in efesi vardı. Efeler giydi cep- kenlerini... Kuşandı mavzerlerini... Elifler dah dediler kağnılannı... Ayşe- ler, Fatmalar mermi sardılar bebe kun- daklanna. Anadolu'nun tüm şehirlerinden, ma- hallelerinden, köylerinden, mezrala- nndan akın ettiler... Yiğitler harman ol- ı du, Çanakkale'de, Gelibolu'da, Conk Bayın'nda, Bolayır'da... Saldırganlar kendilerine çok güve- niyorlardı: "Geçeriz" dediler. "Geçe- mezsiniz"dedik. Sömürgelerinden asker topladılar, kuvvetlerini arttırdılar. "Geçeriz'*' de- diler. "Geçemezsiniz" dedik... Birleşik donanma kurdular. Ardın- dan karaya asker çıkardılar. Bütün hat- lanyla yüklendiler. - Geçemezsinız dedik... Yahya Çavuş. bir takımıyla, bir tü- meni durdurdu. Seyit onbaşı, 240 kg. mermiyi tek başına namluya sürdü. Oluk oluk kan verdik derelere... Nice yiğitlerimizi yitirdık. Oraya bir üniversite gömdük, ama sonundageçilemezdedirttik! Tarih: 18 Mart 1915. . Saldırganların; stratejileri, taktikle- ri, hedefleri doğruydu, ama bazı şeyle- ri hesaba katmamışlardı... lşgale geldikleri bu vatanın insanla- n, tarih boyunca, özgürlüklerinden hâ- lâ ödün vermemişlerdi... Bundan da önemlisi; savaşçı yiğitle- rin başında, şairin sanşın bir kurda ben- zettiği, büyük asker, büyük devlet ada- mı, hayatı savaş meydanlannda geç- miş San Zeybek vardı. O San Zeybek ki; zorunlu olmadık- ça savaşı cinayet olarak niteleyen, in- sanlık, uygarhk, bilim, özgürlük ve de- mokrasi âşığıydı... Çağdaşlan, kendinden önce ve ken- dinden sonra gelen dünya liderleri çok- tan tarihe gömülürken, San Zeybek'in hep gündemde kalmasını; 70-80 yıldır öfkesini hâlâ dindiremeyen Anzaklara 1934 yılında verdiği yanıtta görmek mümkündür: "Bu memleketin topraklan üstünde kanlannı döken kahramanlar. burada bir dost vatan toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz, sizler. Meh- metçikleıie \an yana, ko> un koyunası- nız. L zakdiyariardan e\ İatlannı harbe gönderen analar, göz yaşlannızı dindi- riniz. F.\ latlannız bizim bağnmızdadır. Huzur içindeler ve huzur içinde rahat rahat uvuyacaklardır. Onlar. bu top- rakta canlannı \erdikten sonra, artik bizim evlatlarımı/ olmuşlardır" tşte Mustafa kemal Atatürk'ü ev- rensel yapan, onu dünyanın sevgilisi haline getiren bu soylu düşüncelerdir. Her zaman. her yerde. her koşulda. "izinde" olabilsek. akıl ve bilimden ayrılmasak... bugünkü durumlara mı düşerdik!? PENCERE PIMAPEN 6 0 0 0 Polis Neden Emir Dînlemiyor?.. — T H F ? Fatih Sultan Mehmet'in ordusu Bizans surlarına dayandığı sırada, Fener Patrikhanesi'ndeki papazların eğilimleri şu tümcede vurgulanıyordu: - Suriann üzerinde Papa'nın takkesini görmektense, Islamın sanğını yeğleriz. Papalıkla Patrikhane öylesine bir çatışma içindeydi ki, Marksizmin saydamlaştırdığı eytişimin elle tutulur bir örneği yaşanıyordu; kimi zaman temel çelişki geriye itilir, ikincil çelişki öne çıkar; Kostantinopl Hıristiyandı, Isa'yı tanır, Meryem'in kızken gebe kaldığına inanırdı; ama, gün olur aynı dinden olanların çatışmalan, ayrı dinden çatışmalann önüne geçer.. • Osmanlıda Hıristiyana karşı hoşgörü vardı; Sünnilerin halifesi, imparatorluğun padişahıydı; ama, Alevilere hoşgörüsüzlük yogundu. Osmanlı şeyhülislamlarının "Alevilehn katli vac/pt;r"fetvalarından geçilmez. Bu yüzden Sünni-Alevi çatışması, Anadolu'yu zaman zaman kana boyamıştır; Hıristiyan-Müslüman üzerine kurulu çelişki geriye ıtilmiş, Alevi-Sünni çatışması öne çıkanlmıştır. Yavuz Sultan Selimin Mısır seferinde halifeligi Istanbul'a taşımasından sonra baskılar Alevilere soluk aldırmayacak bir düzeye ulaştı. • .'. Hıristiyanlıkta Istanbul Patrikhanesi'y'e Roma*riın Papalığı arasındaki ayrım mezhepseldir; kendine özgü coğrafyasını da yaratmıştır. Islam da -bütün dinler gibi- kendı coğrafyası içinde çeşitli renklere bürünür, özü birdir, ama, toplumlann doğasına göre biçimlenir. Anadolu'da Islam, çöl Müslümanlığından daha değişiktir. Islam inancı, halkların törelerini koruyarak toplulukların vicdanına aşılanmıştır; Alevilik bizim öz kaynağımızdan esinlenen bir mezheptir. Alevi Müslümandır, oruç tutmaz -daha doğrusu kendi törelerine göre bir orucu vardır-, namaz kılmaz. hacca gitmez, Alevilıktecami yoktur, ezan yoktur, cemevi toplantı yeridir. "Cuma, cemevi, cami" sözcüklerinin kökeni birdir; cem, toplama demektir. Alevide kaç-göç yoktur, kadın yaşama katılır, kadına saygı duyulur; bu yüzden yobazlar Alevilere kızarlar, yakışıksız söylentiler çıkarırlar; iftira atarlar. Kadın haklannı savunan çağdaş insan, Alevilikte kadı'nın konumunu öğrenmelidir. insan haklarında yazılı cins eşitliği ilkesi Anadolu'da nasıl tuttu?.. Töresel bir kökeni olduğundan, "Atatürk devrimleri"ri\ halk benimsedi. - - • 1923 Aydınlanma Devrimi, halifeligi kaldırdı, Sünni devletini defterden sildı, laik cumhuriyeti ilan etti. Sünnilik, Alevilik, Hıristıyanlık, Musevilik devlet karşısında eşitlendiler, uygarlık yolunda büyük bir atılım gerçekleşti. Ne var ki çokpartili rejimde şeriatçılık yeniden hortlatıldı. Öyle bir noktaya gelindi ki Istanbul'da yaşanan kanlı • Arkası 19. Sayfada TEKNOLOJIYI ESTETIKLE BULUSTURAN YENI BAKIS AÇISI Pimapen 6000, Dünya'da PVC pencere teknolojisinin ulaştığı en son asamadır. • Estetik açıdan, çözümlenmiş fonksiyonel ayrıntılara sahiptir. • Cam contalarının azaltılmış görünümleri, daha geniş, kontürsüz cam yüzeyleri yaraftr. • 45 derecelik açılarla köşelerde buluşan meyilli cam çıtalan mükemmel estetiğe ulaşır. kullanılan orta kayıt profilleri, eşit genişlikte |e!i görönümler yarall îğişik renklerde ve ahşap görünümlü profille- ri, her türlü dekorasyon anlayışına uygundur. • Özel parapet ve pervaz- ları duvar alınlıklarındaki hataları örter. > Kasa içindeki kanallara uygulanan kapama profilleri, mükemmel bir görünüm ve temizlik sağlar. • Kemerii pencere ve kapı lasarımlarıyla geçmişe duyulan özlemi karşılayan, konforla estetiği buluşturan bir seridir. ~ PİMAPEN 6000, ileri teknolojiyi estetikle buluşturan en güvenli bakış açısıdır. Her türlü iklim koşulunda, mimari projelere estetik açıdan en mükemmel çözümleri getiren, üstün bir seridir. Orta kayıtsız kapı ve pencerelerde tek kol çift açılım ayrıcalığına sahiptir. İki ayrı kapı profiliyle, içe ve dışa açılan kilirli kapılar yapılabilir. Özel konumlarda dışa açılan kilirli kapıların menteşeleri ve iç yüzeydeki cam çıtalan güvenliği artırır. Eşikli ve eşiksiz kapılarda, özel contalarla kusursuz yalıtım sağlanır. Pimapen 6000 Serisi, mükemmel yalıtımı, geniş alan kullanımı, olağanüstü statik mukavemeti , benzersiz estetiği ve çeşirleri ile Pimaş'ın en yeni ürünüdür. Pimapen 6000 Serisi, tüm Pimapen Yetkili Satıcıları'nda. Mutlaka tanısın. 6OOO SERİSİ PİMAPEN btr PİMAŞ vrünütiü' PİMAŞ bir EMA HoUing kurutuşuck»
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle