Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16EYLUL1994CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
UluslannıralanMELIH CEVDET ANDAY
B
ır arkadaşıma Schopen-
haur'ın "Aşkın Metafiziği"
adlı kıtabını okumasını
oğutlemıştım, "Okumam"
dedı, "sonunu bili.vorum."
Polıs romanı okuma alış-
kanlığından gelen bır davraruştır bu,
katılın kım olduğunu bılmek artık me-
rakımızı vok eder Ama edebıyat, fel-
sefe kıtaplannın ılgınçlığı bıçemden ve
usavurma ozellığınden kaynaklanır
Biçem ve usavunna ıse. o kıtabın bır
kez okunması>la ele geçınlıverecek
konular değıldır E\et, Schopenhauer,
döl almak ıçın doğanın bıa sevı ıle
kandırdığını so> iuyor, kıtabın sonu ya
da ozu bu, ama buraya varmak ıçın
duşunurun geçtığı usal yollar, sonuç-
tan daha onemlıdır, ya da yalnız o
onemhdır, o vapıtın eskımeyen yarudır
bu. Böyle olduğu ıçın hep yenıdır, hep
merakjmızı çeker
Edebıyat yapıtlan ıçın de durum bu-
dur Bır kez okumuş ısek, "Vadideki
Zambak" romanının baş kışılennden
Madame de Mortsauf un genç yaşın-
da olduğunu oğrenmışızdır Ama Bal-
zac'ın bu olumu nasıl anlattığı konu-
sudur asıl meraka değen Onun ıçın de
bütun başyapıtlar yenıden, yenıden
okunur, oİcunmalıdır Bır resme bır
kez bakmakla doyulur mu'
"Vadideki Zambak"ı bugunlerde
yenıden okudum Balzac'ın en unlu se-
vı (aşk) romanlanndan bındır bu
Ama yenıden okuyuşumda başka bır
yanı uzennde durdum romanın Bal-
zac, Madame de Mortsauf un kışılı-
ğınde Fransız kadınının ozellıklennı
anlatıyor Bu anlatımdan kısa bır or-
nek vereyım
"Bir Fransız kadını sevdiği zaman
değişik bir insan olur; övgüler yağdırı-
lan şuhluğunu aşkını suslemekte kulla-
nır, çok tehlikeli olan boş gurunınu
bırakır, kendini aşkına adama> a bakar.
Sevgilisinin çıkarlarıyla, kinleriyle,
dostluklarıyla içli dışlı olur; bir iş ada-
mının deneyimk edindiği incelikleri o
bir gün içinde kazanrverir. Yasalan in-
celer, kredi mekanizmasından anlar, bir
bankerin kasasını boşaltıverir; belki çıl-
gın ve musriftir ama, hiç yanlışlık yap-
maz, tek kuruşu sokağa atmaz, aynı
zamanda hem anne, hem dadı, hem he-
kimdir ve butun bu farklı işler arasında-
ki durumlanna en kuçük aynntılarda
bile sonsuz bir aşkı belli eden mutlu bir
güzellik verir."
Fransız kadını boyle mıdır9
Evet, Balzac yazdıktan sonra
Uluslann ıralannı (karakterlennı)
buyuk romancılaroluşturur Onlarsa-
dece yansıtmakla kalmaz, yaratırlar
Roman sanatı olmasaydı uluslann
oluşumu gerçekleşmezdı
Pekı. romandan once uluslaı yok
muydu9
Bu soruya rahatlıkla "yoktu" yanıtı-
nı verebılınz Romanın uluslaşma su-
rea ıle başlaması rastlantı değıldır
Buyuk Rus romanı da bu sıireç ıçın-
de doğdu ve uluslaşmayı bıçımfendır-
dı Bız Rus ınsanını Gogol'den, Dosto-
yevski'den. Totsto\'dan, Turgeniev-
den tanıdık Bu guçlu romancılar
gerçekçı ıdıler. ama gerçekçılığın van-
sıtmakla olup bıtmedığmı çok ıvı anla-
mışlardı Çiçikov ("ÖIü Canlar") dere-
beylennın yurtluklannı dolaşır, bıze
onlann yaşamlannı gostenr va bunla-
nn tumu Gogofun duşlemınden doğ-
madır Tolstoy, unlu romanında 1812
savaşı ıçınde Rusya'nın nasıl uluslaştı-
ğını yalnızca romancı olarak değıl. bır
duşunur olarak da ortaya koyar
Uluslaşma ıle roman vaşıttır
Bızde romanın gecıkmesı uluslaşma
surecını de etkılemıştır Avnca roman-
cılanmızın, gerçekçılığı yansıtma ola-
rak anlamalan ve yorumlamalan,
Turk ınsamnın ırasal ozellıklennın be-
lırlenmesını gecıktırmıştır
Bır toplumun ulusal ırasını buyuk-
duşunurler. buyuk sanatçılar yaratır
Örneğın. Descartes'tan sonra Fransız
ulusu akla baş yen veren bır ulus ola-
rak tanına gelmıştır Bu elbette, butun
Fransızlann akıllı olduğu demek de-
ğıldır Bılım, sanat, felsefe, edebıyat
alanında çyğdaş anlamda buyuk
adamlar yetıştıremevışımız, Turk ın-
sanının akıllı olup olmadığı sorununu
boşluktd bırakmıştır Bunun gıbı, kor-
kak mı. yureklı mı olduğumuz da bellı
değıldır daha Butun bunlar çağdaş
u>garlık ıçınde venmızı aldıkça ortayd
çıkacaktır
Demek ulusallaşma, ulusal ıralar
kazanma ışı çağdaşlaşma surecı dışın-
da duşunulemez, bır toplum çağdaş-
laştıkça kendını tanımaya başlar
Sanat, bılım, felsefe alanında yaratı-
lan yenı goruşler, yalnız toplumu de-
ğıl. doğayı da değıştınr Oscar Wilde"-
ın, "Izlenimcilerden sonra Seine
Nehri'nin rengi değışti" sozu bunu gos-
termek ıçın sovlenmıştır
Başa donersek Dıyeceğım kı. ıçe-
nğını bıldığımıa sandığımız kıtaplan
yenıden, >enıden okumalıyız, kıtap-
larda keşfedılmeyı bekleyen nıce hazı-
ne vardır Bır resme venıden. yenıden
bakmalıyız. baktıkça yenılendığımızı
anlanz Bır muak yapıtını yenıden.
yenıden dınlemelıvız, dınledıkçe dun-
yamızın değıştığını goruruz
ARADABIR
HALtT ÇELENK Hukukçu
Düşünçe Açıklama ve
Güzeli Öpme
Basına yansıyan haberlere gore 'Duşunce Özgurluğu
Komısyonu na seçılen Prof Dr Bülerrt Tanör ve Prof
Dr Çetin özek, çalışmalar henuz somut bır aşamaya
varmadan komısyondan çekılmışlerdır Cumhurıyet'ın
haberıne gore anayasa hukuku profesoru Sayın Bulent
Tanor ve ceza hukuku profesoru Çetın özek, "Çalışma-
ların duşunceyı suç sayan hukumlere sınır arayışı" yo-
nunde yurutulmesıne karşı çıkmışlar, "MGK'nın ısteğı
ıle duşunce ozgurluğu sağlanamaz, bız Terorle Muca-
dele Yasası nın tamamen kaldırılmasından yanayız, an-
cak bu goruşten daha ağırlıklı olarak sınır arayışı gun-
deme gelıyor Duşuncenın sınırı olmadığı duşuncesın-
deyız MGK'den gelen bır ızınle de çalışmak ıstemıyo-
ruz Boyle olunca MGK ızın vermedıkçe bu yasa kaldırı-
lamaz, bıze duşunce ozgurluğunun sınırı ne olsun dıye
sormak, çalışmalan baştan ıtıbaren kısıtlamaktadır" ge-
rekçesıyle çekılış nedenlerını açıklamışlardır
Devlet Bakanı Sayın Esat Kıratiıoğlu da bu konu ıle ıl-
gılı olarak yaptığı açıklamada, "Yasalardan ulkenın bır-
lığı ve butunluğu koşulunun kaldırılmasına ızın verme-
yeceğız Turkıye'nın gerçeğını bılmeyenler bılgıçlık
yapıyor Duşunce ozgurluğu tanımını anlamak mumkun
değıl Bu tanım sakat ve munasebetsızcedır Duşundu-
ğunuzu soyledığınız zaman bu bır eylem olur Başkası-
nın hurrıyetının başladığı yerde benımkı bıter" açıkla-
masını yaptıktan sonra "Yolda guzel bırkadının gıttığını
goren bır kışı onu opmeye kalktığında bu bır eylemdır
Yoldakı bır kadını operek onu rahatsız ettığınız zaman,
guzel dıye optum dıyemezsınız" demıştır Anayasa hu-
kuku veceza hukuku uzmanlığını da ustlendığı ızlenımı-
nı uyandıran Sayın Kıratlıoğlu'nun, bu tur ozentılerıne
karşın bu alanlarda, yabancısı olduğu konularda beyan-
da bulunduğunu anımsatmakta yarar vardır
1- "Duşunce ozgurluğu" kavramı yanlıştır "Duşunce
açıklama ozgurluğu" denılmelıdır Çunku duşunce ın-
san dımağında gelışen ve oluşan bır şeydır Ceza huku-
ku bu konuyla ılgılenmez Açıklanmayan duşuncenın,
toplumsal ılışkılerde ve toplumda bır etkı ve rolu olmadı-
ğı ıçın bu tur duşunceler hukuk alanının dışında kalır
2- "Duşunce açıklanınca eylem olur" yargısı yanlıştır
Ceza hukukunda 'duşunce' başka şeydır, 'eylem' (fııl)
başka şeydır Eylem, yanı ceza yasasının deyışı ıle fııl
denılınceakla 'ıcra hareketlerı' gelır Eylem, yanı fııl, ıc-
ra hareketlerının varlığı ıle oluşur icra hareketlerı mad-
dı hareketlerdır icra hareketlerı varsa eylem (fııl) de
vardır İcra hareketlerı yetersızse, bu takdırde 'suç ışle-
meye kalkışma' durumu ortaya çıkar Bu da koşullara
gore tam ya da eksık kalkışma olur Yanı ozetle eylem
ıcra hareketlerının varlığına bağlıdır Duşunce açıkla-
masında ıse ıcra hareketınden soz edılemez
3- Duşunce açıklama ozgurluğu, kural olarak, kışısel
haklara dokunmaya olanak vermez Başkası na hakaret
ya da onu kuçuk duşurme suçlarında olduğu gıbı
4- Sayın Kıratiıoğlu, ulkenın bırlığı ve butunluğu konu-
sundakı duşuncelerınde haklıdır Onemlı olan bu bırlık
ve butunluğun, duşunce açıklama ozgurluğunu zedele-
meden korunmasıdır Bunun yolları da vardır
5- Sokakta gorulen guzel bır kızı opmeye gelınce, bu
orneğın duşunce açıklama ozgurluğu ya da duşunce oz-
gurluğune sınır koyma ıle uzaktan yakından bır ılgısı
yoktur Kızvekadınopme bır eylemdır Duşunce açıkla-
ma değıldır Bueylemınadıda 'sarkıntılık'tir Ceza yasa-
sı na gore desuçtur
Bu tur hazırlık çalışmalarında özellıkle duşunce açık-
lama ozgurluğu gıbı demokrası ve hukuk devletıyle ya-
kından ılgılı konularda, sıyasal partıler tarafından ko-
mısyonlara uzman kışılerın gonderılmesı ve sozculerın
dt bu nıtelıklere sahıp olması yararlı olur sanıyorum
TEKNİKELEMAN
Gazetemızın Makıne Servisi'ne, yetiştirilmek
üzere, E.M.L. makine veya motor bölümu mezu-
nu, askerliğinı yapmış eleman alınacaktır.
Mür: Ersin UZUN
Makine Dairesi Tel: 512 05 05 / 480
Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu
KANDİLLİKIZ LİSELİLERE DUYURU
Harabe halını almış olan
sevgılıokulumuza sahıp çıkmakuzere
KANDİLLİ KIZ LİSESİEĞİTİM VAKFI'nı
kuruyoruz
llgılenıyorsanızderhalbızıarayınız
Filizöztürk Prof. Dr. Türkan Saylan GökşinSanal
(0216)3322748 (0216)3324176 (0212)2313036
(akşam) (akşam) (gündüz)
DUYURU
Mılyonda bır olasılığı arıyorum Imam Hatıp veya Kur'an kursunu
bıtırıp de, ATATURK ve CUMHURİYET duşmanlığı aşılanmamış bır
vatandaşla ıletışım kurmak ıstıyorum
İLHANURAN Tol: 5268490
Tarih okurmusunuz?
Tanh bıze, devletJer arasındakı borç sözleşmelennın, salt parasal yanıyla
kalmadığını; borç alınan her kuruşun, kendı hukukunu ve yönetsel
dayaümını da birlikte getırdiğinı söylüyor.
ALİ DÜNDAR Emekli öğretmen
T
anh konusu. tanh duşuncesı
bana, rahmetlı oğretmenım
Prof Dr Emer Ziya KaraJ'-
ın. 'Tarih, bir toplumun en
önemli bellek oğelerinden biri-
dir. Osmanlı, tarih içinde bu-
lunmuş. tarih yapmaya çalışmış. Fakat, ta-
rih yazmasını bilemediği için beüeksizdi.
Biz, Osmanoğulları'nın yaşamoykıilerini,
özgecmişlerinı bile yabancı devlet elçilerinin
vazışmalarından, yabancı elçilik kadınları-
nın ve hizmetçilerinin anıiarından. aşk mek-
tuplarından derleyerek tarih yapmaya çalı-
şıyoruz' dıye bır dersmde konuştuğu
gunden ben ılgınç gelmeye başlamıştır
Ben Koy Enstıtulen'nden yetıştığım ıçın.
tanhı, bır tur kışıler ve toplumlar uluslar
arası 'arena' olarak değıl. yaşam savaşunı
sürecf olarak kavradım Tanhı, geçmışın
olumsuzluklanna nasıl bakmam gerektığı-
nı oğreten ve gelecekten neden ve nasıl
umutlanmam gerektığıne ışık tutan bır su-
reç olarak algıladım Gerçı Osmanlı padı-
şahlannın hıçbınnın, egemenlığı altındakı
topraklann hantasını çızdırmedığını ve de
hantaya bakmaya gerek gormedığını oğ-
rendığım zaman ırkılmedım değıl Fakat
bana asıl, ırkıltı ıle kanşık uksınü veren.'...
Ve kimseye evladımdan saltanat müyesser
ola, kanndaşlann dahi nizam-ı mulk için
katktmek münasiptir...' bıçımındekı 'Ka-
nunname-i Âl-i Oanan' hükmu olmuştur
Bu hukme dayanarak 'Cihan Padişahı Ka-
nuni'nın. oz oğlu Şehzade Mustafa\ı yedı
dılsıze boğdurtması ve sonra o dılsızlenn
başlannı vurdurtması da MakyaveFın
bır sozunu gormuştum bır yerde, şımdı
kaynağını anımsamıyorum, şöyle dıyordu
Osmanlı toprağııu ele geçirmek zor. Fakat
bir kez ele geçirince de yönetmek kolay.
Suçlu suçsuz demeden iki keüe uçuruverdi-
niz mi ortalık sütliman olur.' Oysa ben,
Osmanlının 'mülk külturu' olmadığı ıçın,
ele geçırdığı topraklan yonettığını, fakat
'müİkleştiremediğiıu' tanh okuyarak oğ-
renrruştım
Turkçede 'zoralım' kavrarruyla karşıla-
dığımız Arapça 'müsadere' sozcuğunun.
oncelen Arap Islam hazınesı ve daha son-
ra Osmanlı hazınesıyle doğrudan ılışkılı
olduğunu da gene tanh yoluyla öğrenmış-
tım Once Halıfe Ömer'ın Muhammed Pey-
gamber'ın bır uygujamasından esınlenerek,
oldurulen kımselenn malvarlıklannın ha-
zıneye alınmasını Sacip' kıldığını, bunu,
Emevı yonetımının 'ömer'in sunneti' ola-
rak yasalaştırdığını, Osmanlılann da 'sün-
netin sünneti' dıye benımsedıklennı vb
hep tanhten oğrenmıştım Orneğın Cengiz
Orhonlu'nun 'Osmanlı Tarih Belgelerf nde
vazıldığına gore, Padışah 3. Ahmet, Yemiş-
çi Hasan Paşa'dan uç bın altın ıster Hasan
Paşa, uzun bır 'arize' ıle hazınenın çok za-
mandan ben tamtakır olduğunu bıldınnce
Padışah, 'Tiz, başı vurulan V eziriâzam Ha-
dım Hasan Paşa ile Ali Ağa'nın giysilerini
mezat idin ve parasını bana geruriin!..' dıye
buyrukvenr Soz konusu gıyeceklennpara
etmez şeyler olduğunu, satışının zaman
alacağmı soyle>en Veanâzam'a sınırlenen
Padışah. çok geçmeden onun da başını
vurdurtur ve malvarlığına el koyar
Bır sure Osmanlı malıyesını ıncelemek ve
duzeltme onenlennde bulunmak uzere
çağnlan Parvus Efendi'ye gore Osmanlı.
'Kınm Savaşı dolayısıyla girdiği borç bata-
ğından çıkamamıştır. Para gereksinmesi
giderek buyumüş; Avrupa'dan gereksinme
duyduğu parayı elde edebilmek için, birta-
kırtı önemli gelir kaynaklarını. borçlandığı
ülkelere kiralamak dunımunda kalmış; bu
yolla Galata bankerlerine borçlanmış; öte
yandan. madensel paralannın hem ağırlığını
hem ay arını duşurmuş, gelişiguzel kâğıt pa-
ra basımına girişmiştir" (l) Borcun anapa-
rasını odemek şoyle dursun, uremını (faızı-
nı) odeyebılmek bile sorun olmuş Parvus
Efendi, bu gerçeğı vurgularken şu orneğı
venr DolmabahçeSarayı'nınyapımvenne
gıden Padışah Abdülmecit, donemın Malı-
ye Nâzın'na sarayın kaça mal olduğunu
sorar Nâzır, '3.500 kuruşa hünkânm' de-
yınce Padışah şaşınr Bunun uzenne Nâzır.
'3.500 kuruş, bu sarayın yapımı için gerekü
70 milyon franklık kâğıt paranın baskı ve
kâğıt gideridir hunkânm!..' dı_\e sozlennı
açıklamak durumunda kalır Tanhçı Heid-
bom, 1874 75 Osmanlı gelırlennın 25 mıl-
yon Osmanlı Lırası olarak gostenldığını.
oysa o donem Osmanlı gelırlennın 17 mıl-
yon dolayında olduğunu, bunun 13 mılvo-
nuna, borçlanılan devletlerce daha once el
konulmuş olduğu ıçın gerçek Osmanlı but-
çesının o >ıl 4 milyon dolayında olması ge-
rektığını saptar Bunu bırtakım venlerle
açıklamayaçalışır
Tanh okumasaydım, Osmanlıda 'Dü-
yun-u Lmumiye' oluşturan devletlenn ken-
dı ışlennde çalıştırdıklan ınsanlan da
Osmanlı memuru saydırdıklannı ve avlık-
lannı Osmanlı hazmesınden odettıklennı
oğrenemezdım Dahası, 1881 Muharrem
Kararnamesi'nın Osmanlı ıçın bır 'iflas'
belgesı olduğunu ve borç batağında suruk-
lenen Osmanlının zaman zaman İflas' ba> -
raklan çektığını de bılemezdım Kendı
malıyesını yonetemez duruma gelerek ıf-
lastan kurtulamavan Osmanlının, Fransa
ıle anlaşarak, 'Maliye memurlarını daimi
bir teftiş ve denetim altında bulundurmak,
memurlar arasında görev ahlakını ve görev
sorumluluğunu sağlamak amacıyla, Maliye
Memurları Genel Mufettişliği'ne \losyo
Joli adında bir Fransızı atamak zorunda ka-
bşı'nı da gene tanh bıze sovluyor Tarih
bıze, devletler arasındakı borç sozleşmele-
nnın. salt parasal yanıyla kalmadığını,
borç alınan her kuruşun, kendı hukukunu
ve yönetsel dayatımını da birlikte getırdiği-
nı soyluvor Nıtekım Fransızlann. Osman-
lı malıyesını ığneden ıplığe denetıme aldığı
gunlerde İngılızlenn de 'içişleri'ne el attık-
lannı. merkezden ıllere doğru butun bır
İçişleri' kadrosunu denetlemek uzere bır
•İngiliz Dahiliye Lmum Viiıfertişliği' kad-
rosu oluşturduklannı ve Osmanlı gumru-
ğunün denetımı ve ıslahı ıçın İngılız uyruk-
lu Sir Crawford adında bınnı yetkılendır-
dıklennı de yazıyor tanh 1838 ıflasından
sonra tanhçı Liıtfî Efendi, şoyle yazacaktır
'... Çaltsupürgesı, ağaç kaşık ve de tahta ta-
raklara v arıncay a dek en basit şey leri dtşarı-
dan alıyoruz. Bunları getirip bize satan
yabancıİarservetimizi sülük gibi etniyorlar.'
Naima'nın 'Türki bed-üva' (çırkın suratlı
Turk) dıye nıteledığı ellıye yakın Turk koy-
lu aılesmın. Osmanlılarca Ege'de Lamar-
tine'e ozgulenen çıftlıkte telef oluşunu ve
Osmanlının Lamartine e yılda 80 bın kuruş
odenek bağlamak zorunda kalışıru okur-
ken, tanhten neden hâlâ ders alamamış
olduğumuzu duşunmuş. Mehmet Akifın,
'Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar / Hiç ib-
ret alınsaydı, tekemır mu ederdi!..' dızelen-
nı arumsamışımdır
Turkı>e nın Mdlı Tutsaklığı
MuammcrSencer
Parvus Efendi (Çe\ )
TARTIŞMA
12 Eylül mimarları" rahat mı?
"^^ ğKT emleketımı-
l^k / • zın halıne
1 % / l şoyle bır
I \ l I balup
I W M ulkedeolup
" * " T -
^ L
- bıtenlen
bırazcık gorebıbyorlar rru9
Ya
da okullara zorunlu Dın
Külturu ve Ahlak Bılgısı
dersınden yetışenlenn
memlekette sankh, şalvarh,
takkelı. sakalb şenat temsılası
olarak dolaşanlann ne kadar
artuğını gorebıhyorlar mı9
1980'lerde çocuk yaşında
olanJann şu anda şenat
duşuncesını taşıyan, bu ulkede
şenat gostensı yapmak ıçın bır
ozel televızyonun çağnsı
uzenne, 150bınkjşınınTaksım
alanında şenat bayraklannı
dalgalandırdığını gordukçe
acaba ne duşunuyorlar9
Sıv as yangınlannı dın adına
kımleryapü9
12 Eylul
sonrasında dın gorevlılerının
maaşını odeyen Rabıta ve obur
şenat yanlısı orgutler
Turkıye'de bulduklan
yandaşlan ıle vakıf, dernek.
kursveokul olarak
çocuklanmızın, gençlenmızın
beyınlennı kara duşuncelerle
doldurup geleceğımızı
karartmak ıçın nasıl
çalıştıklannı televızyon
kanallanyla gazete ve
dergılenyle, kısacası buyuk
mıktardakı sermayelenyle
yaptıklannı gorme>en,
duymayanvarmı9
Okullann tatıl olması nedenıyle
Bodmm'da Dın Külturu ve
Ahlak Bılgısı dersı oğretmenlığı
yapan bır öğretmen (Özgûr
Çeylan) Turgut Reıs beldesının
İslamhanelen kovundecamı
ımamının yenne Arapça kursu
verdı yaz boyunca Çok buyuk
bır fedakarhk doğrusu'
Temmuz sıcağında bu tunstık
bolgemızde oğrenalen tepeden
tırnağa kapatarak ne>e hızmet
etmektedır
9
Orada kurs verme
ıznını kımden almıştır9
Boyle
Dın Külturu ve Ahlak Bılgısı
dersı oğretmenlen yetıştıren
"12 Ey lül mimarları" acaba ne
duşunuvorlar
0
Rahat
uv u> abılıyorlar mı19
Müjgan Kahraman
İslamhanelen/Turgut
Reıs
PENCERE
Hapishanede Bıçaklanan
Tutuklu...
Göknel'ı cezaevınde bıçakladılar
Nasıl1
?
Soruya yanıt verecek en guvenılır kışı, Goknel'm avu-
katı ve olayın gorgu tanığı Onder öztürel olmalı' Öztu-
rel, olayın saat 14 30 da Ergun Goknel ıle cezaevınde
goruştuklerı sırada meydana geldığını belırterek anlatı-
yor
"Genç bır tutuklu masaların ustune sıçradı, Goknel'e
bıçakla saldırdı Bız ne olduğunu anlamadık Goknel
ayağa kalktı ve bır ıkı bıçak darbesı daha aldı Bu sırada
ıkıncı bır adam saldırganı durdurmaya ve teskıne calışı-
yordu Gardıyanlar kapıları kapattılar ve saldırganı sa-
kınleştırerek elındekı bıçağı aldılar '
•
'Goknel' deyınce, ılk anda çağrışım yoluyla aklıma
'yolsuzluk' sozcuğu gelmıyor
Tuhaf, ama 'medya' sozcuğu gelıyor
Goknel ve medya'
Yavaş yavaş bu ış cellat ıle kurbanı arasındakı ılgınç
bır oyuna donuşmeye başladı
Goknel bıçaklanınca gazeteler olaya nasıl yaklaşa-
cak dıye merak etmıştım ınsanca bır duygunun tıtreşımı
sayfalara sutunlara köşelere yansıyacak mıydı9
Ola-
ğanustu bır medya çabasıyla cezaevıne yollanan kışı,
ıçerde bıçaklanınca bırazcık olsun sorumluluk duygusu
uç verecek mıydı9
Yokcanım
•
Goknel olayının catısı yapısı, gelışımı tam bır fılm se-
naryosu oluşturacak boyutları taşıyor
Canı burnunda ofkesı cığerınde bır toplumun onune
atılmış bır kurban mı Goknel'' Geçım sıkıntısının, ışsız-
lığın, yaşam boğmacasının gobeğınde debelenen ço-
ğunluk savurganlık gosterış cılgınlık ıçınde yaşayan
zengınazınlığakızmakta ıçın ıçın dışbılemekte hemde
ozenmekte ve kıskançlıkla bakmaktadır Yolsuzluk hır-
sızlık, ruşvetle beslenen kosedonuculuk felsefesı top-
lumda yukselen değerler lyada değersızlıkler'ıyaraU-
yor bır yandan temız toplum ozlemı pompalanıyor ote
yandan pıslık her yandan fışkırıyor halk kıtlelerı dokun-
san patlayacak kadar gerılımlıyken Goknel olayı patlı-
yor
Nedır bu olay
9
Bu konuda bır araba laf edıp bır kıtap dolusu yazı ya-
zan bile Goknel ın cezaevıne neden gırdığını unutmuş-
tur soylenenler yazılanlar yayımlananlar kapsamında
negerçektır neyalandır sorularına da yanıt verılemez
ama toplumda yasanan tum pıslıklerın suçlusu gıbı hal-
kın onune atılmıştır Goknel
Pekı bugun Merkez Bankası Başkanı Yaman Törüner
zengınlığmın kaynağını açıklayabılıyor mu
9
Başbakan
Çiller malvarlığını nasıl sağladığını anlatabıldı mı
9
Cıl-
ler aılesı vergı kaçırdıklarına ılışkın savlara ve belgelere
yanıt verebıldıler mı
9
•
Cezaevınde Goknel ın neden bıçaklandığı bılınmıyor,
olay dramın yenı bır perdesını açıyor kımbılır, Goknel ı
bıçaklayan hukumlu belkı de medyanın etkısı altında ka-
larak bır mıkrobu temızlemek ıstedı belkı de ofkesını
çıkarmak ıçın boyle yaptı
Belkı de meşhur olmak ıstedı
Kadın aşk kıskançlık esrar entrıka ruşvet yolsuz-
luk polıtıka ve sohret dolu Goknel olayını pompalayıp
kurbanı parçalaması ıçın kıtlelerm onune atarken med-
ya sol partıyı vurmanın tadını çıkarıyordu, ama, ben
hapıshanelerınde adam bıçaklanan bır duzene karşı
kımsenın sesını yukselttığını duymadım
Ne medya olduk ama
1
Lağım suyu yalnız İSKİ den değıl medyadan da akı-
yor
Evlerımızde kullandığımız musluk suyu pıs
Pekı, hangı gazete temız
9
DUYURU
Vergı kanunlan \e SSK me\zuatmda \apilan son değışıklıklenn ulkemız
ekonomısıne \ e meslek mensupknna vansımalannın tartışılması
amacıyla duzenlemış bulunduğumuz toplantıya tum muhasebecıler
da\ethdır
M.M.M. Birliğı G«nel Başkanı
Gültekin Bekar
Konuşraaalar 1-YemınhMalıMuşa\ır\ E\ SİSEV 1G
2-Prof Dr OSMA\ ALTLĞ
3-GLLTEKİNBEKAR
DuzenJeyen Malı Muşa\ırler Muhasebealer Bırlığı Genel Merkezı
Tanh 17 09 1994
Saat 11 00
Yer M M M Bırlığı Ba\rampaşa Eğıtım Merkezı Abdı Ipekçı
Cad Özel tdare İş Merkezı Kat 4(Bavrampaşa
K.avmakamlığı nın altı) Ba>rampaşa Istanbul
Telefon 5445225
SATILIKYALI DAİRESİ
Kuzguncuk'ta sahıbınden satıbk yalı daıresı
Telefon: 272 3132
BAYANVOKALIST
2614257
Insancayaşam
^ " • ^ Idürü-
m m
l e n
• M suçsuz-
\ W dirilte-
V . . ^ cektir
bir gfln gerçeğin gücü" demış
Maksim Gorki bırkıtabında
Kaç kez olduk kımbılır ve
kımbılır kaçında suçsuzduk
9
Haklı mıydı bızı oldurenler,
kendılenne gore gecerlı
nedenlen var mıydı9
Acaba
hangunız dınlebıldık
gerçeklenn gucuyle Değdı mı
olduğumuze
9
Yenıden
doğmak ıçın olum gereklı mıydı
ya da boştan yere olmeseydık
nedeğışecektı9
Belkı hiç, belkı de çok şey
Haksızlığa uğradık hepımız
Her bınmız dığennden daha
çok olduğunu ıddıa ettık "Ben,
daha çok haksızlığa uğradım."
Kabullendık Alıştık
haksızüklarla yaşamaya,
haksızlığa uğramaya "Olsun"
dedık "Bir gün gelecekve belki
de ben bunlardan
kurtulduguında, bir başkasının
gerçeklerini engelleyecek ve
onun haksızlığımn sorumlusu
olacağım." Kabullendık ve
olduk AJışmıştık karşı
koymamaya. engellemedık,
etkılemedıİc olaylann gıdışaünı
Zamanın bızı surukleyıp
goturmesıne ızın verdık Hıçbır
şey bızı eskısı gıbı etkılemezdı
Yenılmışhğımızın tabutuyla
hıslenmızı de gommuştuk
toprağa Ne hırs, ne ıntıkam
besledık bızı oldurenlere
Sustuk, oyle olması gerektığıne
ınanmıştık
Maksim Gorkı haklı mıydı
9
Kaçımızuyanabıldık sonsuz
uykulardan, hangımızı dınltü
gerçekler Sız"öldüğûme
degmiş"dı>ebıldınızmı9
Belkı
bır yadaıkı kışı
Gerçek nedır o zaman9
Gerçek
herkesın kendıne gore yapmak
ıstedığı, benımsedığıdır Ama
gerçekler her zaman doğru
değıldır Herkesın gerçeklen
farklı farklı, her olu dınlmek
ıçın av n bır gerçek beklıyor ve
sıra nedensebır turlu
gelmıyor Çunku beklentıler
aynayn
Oysa kı doğrular genellıkle
aynı Bızım gerçeklenmızı
belırleyıcı doğrular
Başkalannın gerçeklennı
sınırlandıran doğrular
Neduruvoruzo zaman1
N'eyı
beklıyoruz Bıçak kemığe
bunca dayanmışken nıv e
şusuyoruz
9
İzın vermeyelım
gerçeklenmızın başkalannın
ellennden ufak parçalara
av nlıp.darmadağın
toparlanmayı beklemesıne
Madem doğrular ortak Çıkış
yolunu onlarda arayalım
Hep elele olalım. bo'lunmeden.
haksızlık yapmadan, hayata
hakkını vererek anlamlıca
yaşayalım ve ne olursunuz
susup kabullenmeyelım her
şeyı1
Karşı çıkalım, tartışalım
ve doğrulan yanı geçer ortak
gerçeklen bulabm. uzlaşalım
Bıhyorum kı karşı çıksalar da
haksızlığa uğrayan ınsanlar
var Onlar ıçın salt Gorkı'nın
haklı olmasını dıleyebılınm
Umanm doğru
soyluyorsundur sevgılı Gorkı
yoksa bu ınsanlar hep olumlu
kalacaklar1
Özlem Secilmiş / Amasy a
Anadolu Lisesi VI. suuf öğrencisi
TEŞEKKÜR
Değerli insanlar, sevgili varlıklanmız:
ERİM GÖZEN
ile
GÜL ve Prof.Dr. UĞUR DERMAN'ı
4 Eylül 1994 Pazar günü Germencik yakınlanndaki trafık
kazası felaketinde yitirmemizin acısını bizimle paylaşan;
telgraf, telefon ve faxla ya da bizzat gelerek başsağlığı
dilekleriyle bizleri teselli eden, cenaze törenine katılan, çiçek
gönderen, hayır kurumlanna yardımda bulunan başta devlet
adamlanmıza, aziz dostlanmıza, yakınlanmıza, Istanbul
Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi'nin değerbilir öğretim
üyeleri ve yönetidleri ile öğrencilerine gönül borcumuzu içten
teşekkürlerle sunuyoruz.
GÖZEN yE KARAÖREN
AİLELERİ