Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 EYLÜL 1994 CUMA
DIZIYAZI
Üçüncü Dünya Bilimler Akademisi kurucusu Hintli Prof. Swaminathan Cumhuriyet'e yazdı
Banş firsatnı kaçırrnayalımSoğuk savaş, Berlin Duvan, ırk aynmı ve lsra-
il-Filistin çatışma dönemi sonrası şu anda içinde
bulunduğumuz süreç, dünya üzerinde banş ve
herkese lcarşı iyi niyet için bulunmaz fırsatlar sun-
maktadır. Buna karşılık, bugün karşılaştıgımız
şeyler birçok küçük savaşlar, etnik çatışmalar ve
"etnik temizlik" gibi ınsanlık dışı kavramlardaki
yayilmadır. Insan çeşitliliğine, kültürel ve siyasal
çoğulculuğa karşı hoşgörüsüzlük artmaktadır.
Teknik ve fınansal kaynaklann, yoksulluk ve aç-
lık sorunlannın çözülmesi için savunmadan kay-
dınlması fırsatlan ise engellenmektedir.
Rio Dünya Zirvesi, insan yaşam biçimleri ile
gezegenin korunması için gereksinimler arasında-
ki uyum kurulmadığı sürece dünya üzerinde ya-
şam niteliğinin düşeceği uyansında bulunmuştur.
Engel olunamaz gelişmelerin yayılmasına seyir-
ci kalırsak, dayanılmaz yaşam biçimleri ve kabul
edilemez yoksulluk, geçmişten devraldığımız ha-
talar olacaktır. Bugün gereksinim duyduğumuz en
güç ve şu anda en ivedi yapısal düzeltme dünya-
nin en zengin milyannın yaşamakta oldugu böl-
gedeki vazgeçilmez yaşam biçimlerinin düzeltil-
mesidir.
Önümüzde bulunan sorunlar çeşitli ve karma-
şıktır. Bu sorunlann tek tip ve basit çözümleri de
yoktur. Bununla birlikte, ivedi olan bir görev in-
sanlann yüreklerinde yetişmekte olan şiddetin en-
gellenmesidır.
Lçinde bulunduğumuz süreç,
dünya üzerinde banş ve herkese
karşı iyi niyet için bulunmaz
fırsatlar sunmaktadır. Buna
karşılık, insan çeşitliliğine,
kültürel ve siyasal çoğulculuğa
karşı hoşgörüsüzlük
artmaktadır. Teknik ve finansal
kaynaklann, yoksulluk ve açlık
sorunlannın çözülmesi için
savunmadan kaydınlması
fırsatlan ise engellenmektedir.
Buna karşın lütfen ümitsizliğe kapılmayalım.
İnsan gereksinimleri sıralamasındaki ilk yeri yi-
yecek ve içme suyu almaktadır. Bu nedenle siya-
sal istek, profesyonel anlayış ve insanlann eylem-
lerinin bir birleşimi ile nelerin başanlabileceğini
göstereyim.
1993 yılı "yeşil devrtaı'' deyimini, ABD Tanm
Bakanlığı'ndan Dr. VViliiam Gadd'un ortaya atı-
şının 25. yıldönümüdür. Bu deyim 1968 yılında,
aynı yıl içinde Hindistan ve Pakistan tarafından
buğday üretimi ve verimliliğinde başanlan önem-
li bir sıçramayı simgelemek; Tayvan ve Filipin-
ler'de Uluslararası Pirinç Araştırma Enstitüsü'nde
(IRR1), yan bodur, dayanıklı pirinç türlerinin de-
ğişik çeşitlerinin üretiminde elde edilen ilerleme-
nin başlangıcını göstermek için ortaya çıkartılrruş-
tı. Bu nedenle 1993 "yeşil devrim" teknolojileri-
nin başanlannın ve bunlar tarafından yaratılmış
olan sonuçlann bir bilançosunu yapmak için uy-
gun bir yıldır.
I Yeşl DevrinTm
I BffltadMI b8S8Pri8P
llkin, iki olumlu kazancı belirtmeliyim: 1893
yılında bölünmemiş olan Hindistan'ın (Hindis-
tan, Pakistan ve Bangladeş) nüfusu 281 milyon-
du. Bugün yalnızca Hindistan"ın nüfusu 875 mil-
yondur. 1893'te yılda 10 milyondan fazla kişinin
ölümüne neden olan bir kıtlık vardı. 1993 yılında
ise Hindistan'ın tahıl birikimi 25 milyon tonun
üzerindedir. Son 25 yılda. ev halkı düzeyinde ye-
tersiz ahmgücünden kaynaklanan dikkate değer
sürekli açlık ya da kronik yetersiz beslenmeye
karşın Hindistan'da hiç kıtlık çekilmemiştir. Böy-
lece yiyecek mücadelesi, yiyeceğe fiziksel olarak
erişmekten çok ekonomik olarak erişmeye dönüş-
müştür.
Öteki kazanç ise "yeşil devrimin" "onnan ko-
ruması" niteligidir. 1964 yılında Hindistan 14
Ekoioji ve ekonominin uzlaşöğı bir model öneren Svvaminathan insanlara şu çağnyı yapıyor: YoksuUuğun yok edilmesi, çevrenin korunması ve
umut verici insan mutluluğunun tamülması için küresel bir e> lem ile dünyada sürekli banş için önümüzde olan firsatlan biıieştirmeliyiz.
Portre R
Yeşîl Devrim'in öncülerinden
M. S. Swaminathan dünyanın
önde gelen tanmbilim
adamlanndan bifidir.
Hindistan'ın "yeşü devrüîi"inde,
1960-1982 yıllan arasında
önemli rol oynadı. 1982-1988
yıllan arasında uluslararası
Pirinç Araştırma Enstitüsü'nde
yönetici olarak görev yaptı.
M. S. Swaminathan 7 Agustos
1925 yıhnda Hindistan Tami!
Nadu'da dogdu. Travancore \e
Madras üniversitelerinde egitim
gördü. Cambridge
Üniversitesi'nde genetik ûzerine
doktorasını verdi. Daha sonra üç
kıtaya yayılmış çeşitli kuruluşlardan 30'dan
fazla onursal doktora ödülü aldı. Hindistan
Ulusal Bilim Akademisi ve Londra Kraliyet
milyon hektar araziden 12 milyon ton bugday üret-
miştır. 1993 yılında Hindistanlı çiftçiler 24 mil-
yon hektar araziden 57 milyon ton bugday üretti-
ler. Bu 57 milyon tonun 1964 yılında üretilmesi
için 60 milyon hektar toprak gerekliydi. Eger Hin-
distan kendi yiyecek bütçesini dengelemek için
verimliligi temel alan bir yola girmiş olmasaydı,
geri kalan ormanlar tümüyle yok olacaktı.
Bilançonun eksi yanında ise; çiftlik verimlili-
ğinde ümit verici ilerlemeler için yararlı olan eko-
lojik sistemler hasar görmektedir. Esaslı çiftçilik
alanlan tanm dışı amaçlarda kullanılmaktadır.
Canlı ve cansız gerilimler artmakta, bitki ve hay-
vanlann genetik saglıgı ise yok olmaktadır. Sula-
ma suyunun uygun olmayan kullanılışı hükümet
politikalan ile birölçüde kolaylaştınlmıştır. Böy-
Akademisi'ne ek olarak lsveç,
ltalya, ABD, Rusya ve Çin
Bilim Akademileri üyesidir.
Üçücü Dünya Bilimler
Akademisi'nin kurucu
üyesidir. Hindistan Tanmsal
Bilimlen Ulusal Akademisi ve
Hindistan Doga için Dünya
Fonu'nun Başkanı'dır. M. S.
Svvaminathan'ın yazılan
200'ün üzerindeki uluslararası
gazetede yayımlandı. Kjtaplan
arasında "Buüding a Nationai
Food Security System - Ulusal
Bir Yiyecek Güvenlik
Sisteminin Oluşturulması"
1981, "Sdenee And Integreted Rural
Development - Bilim ve Entegre Kırsal Gelişme"
1982 sayılabilir.
M.S. Svvaminathan
lece, hem teknolojinin gelişmesi ve yayılmasın-
da, hem de giriş ve çıkış fıyatı ile ilgili kamusal
politikalarda degişiklik yoluna gidilmiştir.
Gelecekteki büyük mücadele yeni işlerin yara-
tılması olacaktır. Güney Hindistan Pondicherry
bölgesinde yaptıgımız çalışmalarda, sulamanın
yardımı ile sık sık yılda üç pirinç ürünü alındıgı
saptanmıştır. Su düzeyi her yıl yaklaşık bir met-
re azalmaktadır. Deniz suyunun yeryüzü tabaka-
sına yürümekte olduguna dair belirtiler vardır.
Böylece, bu yogun pirinç üretimi sistemi yararsız
kalmaktadır. Bu bölgede topragın daha iyi kulla-
nılması toprak ve ormanlann iyi incelenmesi yo-
lu ile olacaktır. Bununla beraber, topragın daha iyi
kullanılmasına yönelmek, hektar başına on kişi-
den fazlasının işlerini yitirmelerine neden olacak-
.io Dünya Zirvesi, insan
yaşam biçimleri. ile gezegenin
korunması için gereksinimler
arasmdaki uyum kurulmadığı
sürece dünya üzerinde yaşam
niteliğinin düşecegi uyansında
bulunmuştur. Bugün gereksinim
duyduğumuz en güç ve şu anda
en ivedi yapısal düzeltme
dünyanın en zengin milyannın
yaşamakta olduğu bölgedeki
vazgeçilmez yaşam biçimlerinin
düzeltilmesidir.
tır. Yitirilecekbu işlergenellikletopraksız işçi ai-
lelerinin kadınlannca yapılmaktadır. Işin ortadan
kaldınlması ve yeni iş yaratılması birbirini izle-
yen iki olay olmadığı sürece yoksullugun. daha
fazla "marjinalizas>on"u söz konusu olacaktır.
Ekoioji, ekonomi, eşitlik ve istihdamın sık sık çe-
lişen zorunluluklannın uzlaştınlmasına yalnızca,
ekolojik olarak tutarh iş tarafından yönlendirttmiş
ekonomik büyüme stratejisi yardımcı olacaktır.
Bizim tarafimızdan geliştinlmış doga. yoksullar
ve kadınlar lehine teknolojik gelişme ve yayılma
üzerinde temellenmiş "btoköy" kavramı. şu anda
varolan "işsiz ekonomik büyüme" olgusu yerine,
iş tarafından yönlendirilmiş büyüme stratejisinin
koyulabileceğini göstermektedir.
Yoksullugun yok edilmesi, çevrenin korunma-
sı ve umut verici insan mutluluğunun tanıtılması
için küresel bir eylem ile dünyada sürekli banş
için şimdi önümüzde olan bu biricik fırsatları bir-
leştirmeliyiz.
Yann: ltalya eski dışişleri bakanı
Beniamino Andreatta
Y A Y I N H A K K I C u m h U r İ y e t ' E A İ T T İ R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I N L A N A M A Z
CALISANLARIN SORULARI/SORUNLARIYILMAZ ŞİPAL
"Izin hakkını kaç gün olacaktır"
Soru 1991 yıundan bu yana, bir üniversitenin deniz bilimlen bölü-
münde öğretim göre\lisi olarak çalışıyorum.
Bu göre>e başlamadan önce, 23 yıl yurtdışındaydım ve Tür-
kiye'de hiç çalışmadım. Emekli Sandıği'na yaptığım başvu-
ru sonucu yurtdışı hizmetlerim değerlendirildi ve 14 yıla
yakın bir süre hizmetimden sayıidı, yasaya göre bu sürenin
karşılığını her gün için 1 ABD Doları ödeyerek değerlendir-
dim. Değerlendirmeme rağmen yıllık izin haklarında yurtdı-
şı hizmetlerin göz önüne alınmadığı, üniversitenin personel
dairesince bana bildirildi. Bu nedenle de yıllık iznûn 20 gün
olarak verildi. Daha önce hukuk müşavirüği bana sözlü ola-
rak yıllık iznimin 30 gün olduğunu bildirmişti. Yaptığnn
yazılı başvunıya gelen yanıtta, "Devlet memurlannın yıllık
izin sürelerinin hesaplanmasında hangi statüde olursa ol-
sun, yalnız kamu kuruluşlannda geçmiş hizmet süreleri-
nin dikkate alınacağı" belirtilmekte ve yurtdışuıda çauştı-
ğm üniversitelerin "kamu kuruluşu" sayılamayacağı
yorumu yapılmaktadır. Bu durumda benim yıllık izin hak-
kım kaç gün olacaktır.
Yanrt: Üniversitede görev yapan öğretim görevlileri, 2914 sayı-
u Yükseköğretim Personel Yasası'na bağlı olmakla birlikte, 2914
sayılı yasada yıllık izinleri düzerdeyen hükümler olmadığı için bu
konuda yasanın 20. maddesi gereği olarak 657 sayılı Devlet Me-
murlan Yasası uygulanmaktadır.
657 sayılı yasanın yıllık izinleri düzenleyen 102. maddesine gö-
re "Devlet memurlannın yıllık izin süresi, hizmeti bir yıldan on yıla
kadar (on yıl dahil) olanlar için yirmi gün, hizmeti on yıldan fazla
olanlar için 30 gündür." 03.09.1979 günlü ve 62 seri no'lu Devlet
Memurlan Kanunu Genel Tebliği'nde;
"Maddede geçen "hizmet müddetleri' deyimi, emeklilik hüküm-
lerine tabi eylemli hizmet sürelerinin (18 yaşın üzerinde sigorta pri-
mi ödemek suretiyle resmi ve özel sektörde geçen süreler dahil)
toplamım ifade etmektedir" denilmektedir.
Daha sonra, 27.09.1981 günlü seri no 62'ye ek tebliğde, bu ka-
rardan dönülmüştür. Seri no 62'ye ek tebliğde ise;
"(...) Devlet memurlannın yıllık izin sürelerinin hesaplanmasın-
da hangi statüde olursa olsun, yalnız kamu kununlarında geçmiş
hizmet sürelerinin dikkate alınacağı belirtildiğinden bu konuda
Başbakanlığın anılan genelgesi doğrultusunda işlem yapılması ge-
rekmektedir" denılerek hizmet süresi kamuda geçen süreler ola-
rak tanımlanmışür.
Bu konuda Danıştay, özel sektörde geçen ve borçlandınlan sü-
relerin intibakta göz önüne alınacağına karar vermiştir. Danıştay
5. Dairesi'nin 05.04.1976 gün, 5911 esas ve 1715 sayılı bu karan;
(**) "Borçlanümak suretiyle özel sektörde geçen sigortalı hiz-
metler göz önüne alınmayarak uygulanan intibak işleminin: 1186
sayılı yasa hükümlerine göre borçlandmlan ve 01.03.1970 tarihi iti-
barıvla emekli keseneğine esas aylık derecesinde sayılan sürenin,
657 sayılı yasanın 1897 sayılı >asanın 2. maddesivle değişik ek ge-
çici 2. maddesinin (D) bendinin (d) fıkrası hükmü gereği intibakta
da değerlendirilmesi gerekeceği (...)" \ önündedir.
Danıştay'ın bu karanndan, borçlandınlarak sosyal güvenlik
kapsamına ahnan sürelerinin de hizmet süresi kabul edileceği an-
laşılmaktadır.
Aynca, Devlet Memurlan Yasası'nın 36. maddesine göre
"Teknik hizmetler sınıfuıa girenlerden memurluğa girmeden önce
yurtiçinde veya yurtdışında mesleklerini serbest olarak veya resmi
veya özel müesselerde" yapanlann bu sürelerinin 3 '4'ünün (dört-
te üç) "memuriyette geçmiş sayılarak" değerlendirileceği de vur-
gulanmıştır.
657 sayılı yasanın 36. maddesi uyannca yurtdışında geçen 14
yıllık sürenin en az dörtte üçü olan 10 yıl 6 ayın kamu kuruluşun-
da geçmiş gibi kabul edilerek yıllık izninizin de 30 gün olması
gerektiği görüşündeyiz.
Kaynak: Danıştay Beşinci Daire Kararlan (1970-1981), sayfa:
536/1419.
T.C.KARTAL 5. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN
EsasNo: 1991 IM.KararNo: 1992 762.Tem>izNo: 1994 31
Davacı Maliye Hazinesi vekili Av Ülker Tarcan tarafından davablar Giilseren Tansu ve Ibrahim Dumlu aleyhle-
rine açılan tapu iptalı ve tescil davasının duruşması sonunda: mahkemeraizce 3.11.1993 tarihinde ispat edilmeyen
davanm reddıne. karar özetının gazete ile ilan edilmesine. Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verilmiştir
Bu kere davacı vekib ışbu karanmızı temyızetmış ve Yargıtay 15. Hukuk Daıresi'nm 26.6 1994 tanh ve 2692-4309
karar sayılı ılamı üe hükmün onanmasına karar venlmiştir.
Davacı vekili Yargıtaym bu karanna itiraz ederek 23.8.1994 havale tanhli dılekçesı ile tashih-i karar talebinde
bulunmuştur.
Adresi meçhul olan ve kendisine duruşma günü, dava dilekçesi ve karar özeti ılanen tebliğ edilen (temyiz dılekçesi
dahil) davah Ibrahım Dumlu'ya tashih-i karar dilekçesi tebliği yerine kaim olmak üzere tashih-i karar dilekçesi
ilanolunur. 29.8.1994
Basın: 35212
İLAN
İSTANBUL 10. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN
1993 488
Davacı Hürrem Hatıpoğlu tarafından. davalı Fikret Hatıpoğlu aleyhipe açılan boşanma davasında:
Hat Boyu Caddesi Huban Sokaği'Fulya Apt. No.40 4 Bakırköy-İst. adresinde bulunan davah Fikret
Hatipoğlu'na çıkanlan tebligatların bila tebliğ ıade edildiği \e zabıtaca da adresi tespıt edilemediğinden
mahkememizce adma ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olup. mahkememizın 1993 488 esas sayılı
dosyanın duruşmasının 24.10.1994 günü saat 11 .OO'de olduğu dava dilekçesi ve duruşma günü yerine geçer-
li olmak üzere ve aynca yukanda bildirilen duruşma gününde duruşmaya gelmesi. gelmediği takdirde yargı-
lamarun yokluğunda devam edeceği ve hüküm verileceği hususu ilanen tebliğ olunur. 13.9.1994
Basın: 10171
ANKARA... ANKA.
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Akşam Anılan...
Akşam gazetesinin yeniden yayın yaşamına katılmaanı kut-
luyoaım. Geçmiş yıllardan anılar, çağrışımlarla. Çocukluk dö-
nemimde evimizde Cumhuriyet ile birlikte okunan bir gazete
Akşam. Öğleden sonra yayımlanıyor. Özellikle Necmettin Sa-
dak'ın başyazaıiığı döneminde ilgiyle izleniyor. Başyazarı ve
kimi yöneticiler yaşamını yitirince güç bir dönem başladı. Ga-
zete el değiştirdi sonunda. Yazıişlen Müdürü Hrfzı Topuz'un
aracılığıyla, Galatasaray Lisesi'nden sınıf arkadaşı Malik Yo-
laç aldı gazeteyi. 'Bizim Yokuş'ta esintiler, kim bu Malik Yo-
laç, bir işadamı, bir helva fabrikası var, aynca gemileri. Peki,
gazeteyi ne yapacak, helvacılık ya da gemicilikle gazetecilik
nasıl bağdaşacak? Söyientiler ve yorumlar. O dönemde böy-
le sorular tartışılıyor yokuşumuzda.
Ben Yeni Sabah gazetesinde çalışıyorum o zaman. Hürri-
yet ile tiraj yanşı yapan bir gazete Yeni Sabah. Ben köşe ya-
zanyım. Aynca haber röportajlar yapıyorum. Bir de 'Dediko-
du Tatlı Şeydir' köşesi var. Olaylann kulisini yansıtıyor. Büyük
ilgi görüyor okurlardan. Ufukta yeni bir gazete yokuşumuzu
hayli dalgalandınyor Hrfzı Topuz, yeni bir kadro oluşturuyor.
Ankara'dan Çetin Altan geliyor, Istanbul Hukuk Fakülte-
si'nden Edip Çelik başyazı yazıyor, Aziz Nesin geliyor, haber
servisi özenle oluşuyor. İlgiyle izliyorum tüm gelişmeleri. Acı-
musluk Sokağı'nın köşesinde Hıfzı'ya rastladım bir gün. Ak-
şam'daki hazırlıklardan söz ettik dakikalarca. Dinlerken göz-
ierim paıiadı. Söz bana geldi derken. Yeni Sabah'ta çok iyi KO-
şullarda çalıştığım için bana öneri yapamadığını söyledi Hrfzı.
Yaparsa düşünecegimi söyiedim. Sanınm çok sevindi. Önce
Malik Yolaç ile konuşacağım. Bellı sorulan yanıtlamak istiyo-
rum.
Malik Yolaç ile konuşmamızı anımsayınca kahkahalarla gü-
lerim hâlâ. Aptalca sorularla biraz savcılık, elbet akıllıca yanrt-
lar verdi. Yanıtlar bir yana, yeni bir gazete, sevdığim yazarlar
bana çok çekici geliyor. Karanmı verdim. Safa Kılıçoğlu'nun
karşısına çıktım. Ayrılma karanma hayli şaşırdı. O patron, ça-
lışanlara yukardan bakar, böyle davranışlara alışık değil. Ça-
lışanlann işine o son vermiş her zaman. Oysa ben aynlık ka-
ranmı bildirıyorum. Safa Bey soruyor:
nAkşam 'm tirajı kaç, üç bin. Yeni Sabah 'ın tira/ı seksen beş
bin, bir serüvene gidiyorsunuz, ücretinizi az buluyorsanız art-
tırabiliriz. Ben kimseye gıtme demedim şimdiye kadar. Size
yeniden düşünmenizi söylüyorum.
Safa Kılıçlıoğlu'ndan beklenmeyen bir davranış gerçekten,
ama istediği sonucu alamıyor. Düşüncemi açıkladım bir so-
lukta.
Akşam'ın tirajı üç bin, ama yeni bir gazete olacak, üç bini
otuz bıne çıkarmak için çorbada tuz olmaya gidiyorum ben.
Belki bir serüven, ama bu serüveni yaşamak istiyorum. Para
konusuna gelince, orada alacağım ücret burada aldığımdan
az olacak. Yeni bir gazetede, yeni bir kadroyla çalışmak iste-
ğı ağır basıyor.
Profesör Şükrü Baban da Safa Bey'in odasında her zaman-
kı gibi. Beni dinlerken gülümsüyor. Safa Bey'e bakıyor.
,,Bu kız karannı vermiş...
Yeni Sabah'tan aynlıyorum, yeni bir sabaha başlıyorum Ak-
şam'da. Memleket röportajları yapıyoruz, tüm yazarlar Ana-
dolu'ya gidiyor, ilçelere, köylere. Bandırma'dan Fethiye'ye bir
çizgi çekiyor, çizginin batısında kalan bölgede dolaşmamı is-
tiyorlar benden. Ğoşkuyla yollara düşüyorum. Muğla'da dağ
köylerine kadar gidiyorum. Güzel bir gezi o, gazeteciyi kurta-
rıcı gitH beklıyor halkımız, umutla konuşuyor. Dertlerini, özlem-
lenni yazıyoruz, gerçekleri yansıtarak guven sağlıyoruz, gaze-
tenın tirajı da tırmanıyor giderek. Her zaman düşünürüm, halk-
la bütünleşmeden tırmanma olanağı yok...
Sonra 27 Mayıs, Ankara'ya gıdıyoruz, yeni bir dönem baş-
lıyor meslegımızde. Ülkede başka bir düşünce ortamı oluşu-
yor, yeni bir anayasa hazırlanıyor, sol aydınlar da katılıyor ça-
lışmalara. Dernekler kuruluyor, meslek örgütlen. Sıhhiye'de
Hanımeli Sokak'ta, bahçe içinde küçük bir binada Akşam Bü-
rosu. Güzel olaylar yaşıyoruz orada. Ortak bir çalışmanın ürün-
leri yansıyor gazeteye. Burada Kuvvet Başanr'dan söz et-
meyı de görev sayıyorum. Meslegimizin genç kuşaklan onu
tanımıyor, oysa Türk basınında devrim nıtelıgınde bir olayı ger-
çekleştıren bir kişi. Akşam Burosu'nda Hamdi Avctoğlu'yla
birlikte düş kurdu bir süre, Istanbul'dakilerin kuşkusunu kır-
mak için büyük uğraş verdi. Sonunda güzel olayı başardı Ak-
şam gazetesı. Ankara baskısı gerçekleştı, tüm Anadolu illeri
aynı günde okudu gazeteyi. Uzun süre sonra Milliyet de aynı
yöntemi uyguladı, ama Akşam'ın öncülüğü yadsınamaz. Ki-
mi belleklerin unutkanlığına üzüldüğüm için gerçegı vurgula-
mak istedim. O zaman fakslar yok, çağdaş teknolojinin hayli
gerisinde basınımız. Kuvvet ve Hamdi sabahlara dek çalışır
matbaada, matris kutusunu getiren kamyon gecikınce sayfa-
lar yeniden düzenlenir. Bu güzel emeği, özvenyi görenler, ga-
zeteye ortak mı oldunuz türü sorulara da takıldı, ama Anado-
lu baskısının gerçekleşme.si, bir fikır işçisi için en büyük ödül
değil mi? Bizim kuşağımız bu tür ödüllerden onur duydu ga-
liba...
Çoktan görmedim Malik Yolaç'ı. Helva fabrikası da, arma-
törlük de gerilerde kaldı, 1961 Anayasası'yta kurulan Meclis'e
girdi, Inönü'nün başkanlığındaki koalısyon hükümetinde de
devlet bakanı oldu. Biz de mesleğimizde bir intermezzo ya-
şadık o aralık. Bir öncü serüveni. 27 Mayıs'ın getirdiği düşün-
ce ortamında, 1961 Anayasası doğrultusunda yazılar ve ha-
beıier yayımladık gazetede. Kısa bir dönem, ama sevgiyle
anımsanm her zaman. Sonra rahmetli Oğuz Akkan'ın çağn-
sıyla yeniden Akşam. Darboğazlan baştan sona yaşadım, ga-
zeteden aynlmadım sonuna kadar, Akşam'ın, çalışanlann yö-
netimindeyken kapanması da bana hüzün verir hâlâ.
Şimdi yeniden yayımlanıyor. Kuşkusuz çok değişik koşul-
larda. Yeni bir Akşam yokuşumuzda. Nasıl bir Akşam, zaman
gösterecek. Başanlar diliyorum.
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Bir yanşma ya da gös-
terinin giderlerini, adının
o yanşma ya da gösteri sı-
rasında anılması karşılı-
ğında ödemeyi kabul
eden kişi ya da kuruluş.
2/ Fide yetiştirmek için
aynlmış toprak bölü-
mü... Gemilere girip çık-
mak için konulan köprü.
3/ Dava... İnsan vücudu-
nun dış yüzü. 4/ Tatlı bir
besin maddesi... Birçalgı-
yı doğru ses vermesi için
1 2 3
ayarlama. 5/ Köpek... Bir tiyatro
oyuncusunun, seyircilerin duyaca-
ğı biçimde ama sanki diğer oyun-
cular duymuyormuş gibi konuş-
ması ya da düşünmesi. 6/ Deniz ya
da ırmaklarda birden bire derinle-
şen yer.. Utanç duyma. 7/ Olum-
suzluk belirten bir önek... Shakes-
peare'in bahtsız bir krah. 8/ Büyü-
teç. 9/ Cezayir'de bir liman kenti...
Bir konuda birinin inanmasını
sağlama.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Genellikle birbirine ekli metal levhalardan oluşan soyut hey-
kel... İtalya'da bir ova. 2/ Yapüan yıldınmdan koruyan aygıt.
3/ Yumurta biçiminde olan... Sarhoş ya da külhanbeyi bağır-
ması. 4/ Ekmek... Gümüşün simgesi... Tunus'un plaka işareti.
5/ Kaba deriden yapılmış ucu sivri ve kıvnk bir çeşit yemeni. 6/
Bir kişinin ya da toplumun yaşamındaki yüce bir olayı anmak
üzere yazılan lirik şiir türü... Saz ya da kamıştan örülmüş büyük
sepet. 7/ Elektrik motor ya da dinamolannda devinimli bölüme
verilen ad... Kimi mantarlarda üreme organı. 8/ Eski dilde
baş... Kazı yeri. 9/ Tokmaklarla çalınan, kanuna benzer telli bir
çalgı... Güney Afrika Cumhuriyeti'nin plaka işareti.