Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16EYLÜL1994CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
• 'Montreal, git
gide sinemaseverler
cennetine dönüşen
birfestivalhalini
alıyor, oysa fılm
endüstrisi
Toronto'ya gitmeyi
yeğliyor'...
Belirli politikalara bağlanıp kalrnaktansa
farklıkültürlerin farklıeğilimlerini
yansıtan fılmlere rağbet eden bir festival
niteliğindeki Montreal'de Günümüz Türk
Sineması başlığı altında toplanmış bir yan
bölümde görücüye çıkan Türk fîlmleri,
beklenmedik bir ilgi gördü diyebiliriz.
YEDIRENK
UĞUR KÖKDEN
Vecdi Sayar > e vönetmen Kutluğ Ataman N lontreal'deki basm konferansuıda izle> icilerin sinemamı/a ilijkin sorulannı v anıtladıiar.
Montreal FilmFestivaFnden notiarSUNGUÇAPAN
fki günlük aktarmalı, macerab
bir yolculuktan sonra kıtalar, ok-
yanuslar aşarak ilk kez ayak
bastığımız Montreal, o kendini
dünyanın merkezi sayan Anglo-
sakson kibriyle, beşiğinde sal-
landığımız Fransız kültürünün
kucaklaşuğı, yığınla Amerikan
özelliğinin yanı sıra çokça yanıy-
la da eski İeıtanın soluğunu esti-
ren, taze, sevimli bir kent.
Fransızlann St. Laurent, tn-
giliz-Amerikalılannsa St. Law-
rence dediği bereketü bir ırmağın
içinden geçtiği, Paris'in kimi semt
ve sokak adlannın adımbaşı göze
çarptığı, Kanada'nın kara, su ve
hava ulaşımı bakımından en bü-
yük limanı sayılan Montreal'de,
gökdelenlerle ileri teknoloji ve
ABD ayanndaki yaşam düzeyi
derhal göz kamaştınyor.
Bugünlerde yeniden aynlıkçı,
bağımsızlık riizgarlannın estiği
Quebec'in gözbebeği bu yeşili
bol, şirin kent, Avrupa kokusu,
dokusu, görgûsü, bilgisine itibar
edilen. Fransız özellikleriyle sa-
dece Kanada Federasyonu'nun
değil tüm kuzey Amerika'run da
en büyük kültûr-sanat merkezle-
rinden biri kuşkusuz. Montreal'e
vanr varmaz duyumsanan yeşil,
doğa ve yoğun çevrecilik tut-
kusunun gerisinde 'kanlı bir vic-
dan azaİM' yatıyor olsa gerek.
Kızıldenliler'den zorbaükla
gaspedilmiş bu bakir topraklar-
da, son iki yûz yıldır, kâr-kazanç
amacıyla gözleri dönmüş beyaz
göçmenlerin uçsuz bucaksız or-
manlan kesip biçmesi, kürkü ya
da eti için acımasızca, soy tüketir-
cesine hayvan katletmesi ve kor-
kunç bir canh kıyımmın ayıbını
taşıyan günûmûzûn Kanadalısı
acayip çevreci kesilmiş şimdi.
Yaklaşan insanlardan kaçmak
şöyle dursun, pişkin pişkin yiye-
ceİc bekleyen, kabank kuyruk-
lannı sallayıp titreterek ağaçtan
ağaca koşuşturan. sevimB sin-
caplara rastlamak bile olası
Montreal sokaklanndakı kilise
bahçelerinde arük.
Kanada'nın sinema kenti
Büyük bir sanayi ve ticaret
merkezi oluşunun yanı sıra ger-
çek bir bilim, kültür, sanat ve mü-
zik odağı olarak tngiliz kültürü-
nûn başkenti Toronto'yla sûrekli
ve kıyasıya bir rekabetin içindeki
Montreal, görünen o ki sinema
kültürü alanında Toronto'yu bi-
raz sollamış. Hollyvvoodlusun-
dan bağunsızma kadar tüm
ABD'li smemacılar için renkli,
ucuz, geniş ve yemyeşil bir fılm
platosu halinde Montreal çeyrek
yûzyıldır. Günûmüzde hiç de azı-
msanmayacak dûzeydeki Kana-
da sinemasının nabzı büyûk ölçü-
de bu yörede atıyor.
Aynca 1976 Olimpiyat Oyun-
lan'nın başanyla düzenlendiği
yıldan bu yana gitgide gelişerek
artık Hollywood majorlannın da
dikkate alarak boy göstermeden
edemedikleri, bütün Kuzey Ame-
rika kıtasının en önemli, resmi
uluslararası fîlm festivaline dö-
nüşen bir şenliğe de sahip Mont-
real 18yıldır.
Beyaz perdeden küçük ekrana,
gittikçe günlük hayatımızda
daha geniş bir alana yayılan ye-
dinci sanatın canına can katan
film festivalleri arasında, Cannes,
Venedik ve Berlin kadar ağrlıklı
olmasa da yıllardır ilgi gören ve
sürekli gelişen büyük, önemli bir
şenlik Montreal Dünya Film
Festivali, Serge Losique'in pat-
ronluğunda işte 25 ağustos - 5 ey-
lül arasındakı 12 gün boyunca.
dopdolu salonlara, kapalı gişe
oynayan fılmlere ve uzayıp giden
seyirci kuyruklanna yakından
tanık olduğumuz 18. Montreal
Dünya Film Festivali'nde (18e
Festival des Films du Monde-
Montreal World Film Festival/
1994) yığınla fılm görmek ûrsa-
tını bulduk.
Yanşma bölümünün yanı sıra
Latin Amerika Sineması, Kana-
da Sineması Panoraması, Günü-
müz Türk Sineması, TV Filmleri,
Kanadalı Öğrenci Filmleri ve
özel gösteriler gibi yan bölümlere
sahip Montreal Festivali, 5 mil-
yon Kanada Dolan tutanndaki
bütcesi ve gösterilen toplam 300
kadar fılmiyle Amerika kıtasının
en büyük ve önemli 'vftrini' sayılı-
yor.
Montreal belki de yansı Kuzey
Amerikalı, yansı Avrupalı olan,
yeryüzünün biricik sinema mer-
kezi. Eski ve yeni kıtanın
karişımı, iki dilli, iki kültürlü,
zengin bir kokteyl kent. öteden
beri Lıgiliz kökenlilerle Fransız
kökenlilerin çekişmesine ve reka-
betine sahne olan Kanada'nın
Quebec eyaletindeki sinema en-
düstrisinin en büyük odağı olage-
len Montreal'in rakip Toronto
kentiyle başı dertte.
Resmi olarak tanınmasa da
son yıllarda Amerikan sineması
tekeUerinin tercih ettiği, Ontario
eyaletinin başkenti Toronto'daki
toplama Festivaller Festivali,
Montreal Dünya FOm Festivali
biter bitmez başhyor. Ama tngi-
liz ağırlıklı Toronto'nun, Fransız
kültüründen kaynaklanan
Montreal'deki gibi, Avrupa sine-
masına olduğu kadar Amerikan
sinemasına da vakıf, geniş açılı
perspektif sahibi zevkli ve aydın
bir seyirci potansiyeline sahip ol-
duğunu ileri sürmek pek müm-
kün değil. "Montreal, git gide si-
nemaseverler ceımetine dönüşen
bir festival hatini alıyor, oysa film
endüstrisi Toronto'ya gftmevi
yeğliyor" diyor, "Montrealli Isa",
"Amerikan Imparatorluğunun
Düşüşü" gibi ilginç Kanada fılm-
lerinin, Montrealli yapıması Ro-
ger Frappier. Son yıllarda daha
ce cevap veren, dört dörtlük. alkı-
şlarla karşüanan bir Çin filmiydi
buyıl.
Her bakımdan büyük ölçüde
yaşamlan ABD'ye endekslenmiş
Kanadalılann iyi film seyretmesi
de bağlı olduklan Amerikan
dağıtınn tekeUerinin keyfıne tabi.
Bu dağıtım çarkına nitelikli Av-
rupa yapımlannın girmesi sıkça
vuku bulmadığından, bir çeşit Si-
nematek işlevini üstlenen Mont-
real Festivali, bu açıdan da önem
kazanıyor. Yedinci' sanatın ge-
lişmesinde yol açıcı ve ticari nite-
liğinden çok. geniş seyirci yığı-
nlanna ulaşan. büyük çapta bir
Cine-Chıb misyonunu da yenne
getiren Montreal. Kanadalı 'ha-
kiki sinema kuşian'nın vazgeçe-
meyeceğı zengin bir dünyâ sine-
ması yelpazesi sayılabilir sonuç-
ta.
'Günümüz Türk Sineması',
'Kanada Panoraması'. 'Latin
Amerika Fılmleri', 'Çağdaş Si-
nema: Zamanımızın Yanstmalan'
fıstıklaşrruş, işveli seksi kansı
Emmanuelle Seigner gibi oyuncu-
larla Alan Rudolph, Roger Spot-
tiswoode, Fransız Jean Rouch \e
Bertrand Tavernier gibi deneyimh
yönetmenler Montreal'i şenlen-
dirdiler bu yıl.
Geçen yıl Erden Kıral'ın 'Mavi
Sürgün'ünün uluslararası eleştir-
menler birliğinin (FIPREŞCI)
ödülünü kılpayı Amerikan
yapımı 'Kalifomia'ya kaptırdığı
Montreal'de, sinemamızın hatın
sayılırcinsten tanıtımma tanık ol-
duk bu^ıl 'Günümüz Türk Sine-
ması' bolümüyle. Veedi Sayar'ın
girişimleri vc Kültür Bakanlığı.
TÜRSAK gibi kuruluşlann
katkısıyla gerçekleştirilen Türk
filmleri gösterisı. sinemamızın
1989 sonrasındakı son dönemin-
den seçilmiş yapıtlardan bütün-
fenmışti. Beylik deyişle. yeni bir
yönetmeni haberleyen, panltılı
anlatımına ve İstanbul'u çok iyi
değerlendinp kullanan mekan
duygusuna, görüntü çalışmasına.
yanı sıra. Tunç Başaran'ın
l çurrmayı Vurmasınlar, Zülfü
Li>aneli'nin SLs. Atıf Yılmaz'ın
Berdel, Fehmi Yaşar'ın Camdan
Kalp. Oğuzhan Tercan'ın Uzlaş-
ma. trfan Tözüm'ün Cazibe Hanı-
mın Gündüz Düşleri, Işıl Ö/gen-
türk'ün Seni Sİeviyorunı Rosa,
Orhan Oğuz'un Dönersen Islık
Çal, Vlemduh Ün'ün Zıkkımın
Kökü, Ya\ıız Turgul'un Gölge
Oyunu \e Erdan Kıral'ın Mavi
Sürgün'ü gibi sinemamızın son 5
yılından başka seçkin örneklerde
gösterildi Montreal'de.
Her gün düzenlenip festival sü-
resince canlı ya da banttan. tele-
vizyonda sürekli yayımlanan
basın konferanslanna da iki kez
konuk olan Vecdi Sayar, Türk si-
nemasını izleyicilere tanıttı. Ve
Montreal Dünya Fılm Festivali'-
nin ardından da New York'un.
bir Sinematek gibi faaliyet göste-
ren ünlü Lincoln Center'ında.
14-23 eylül arasında gercekleştiri-
lecek olan "1990Tann Yeni Türk
VVilkm Dafoe'yle Miranda Richardson 'Tom ve Viv' (üstte),LmmanueUe Seigner se>imli Franstz filmi 'Gülümseme'de
(solda), FTBRESCI ödülü'ne layık bulunan Kanada filmi '\\ yoming Rüzgarı'ndan bir sahne (sağda).
18. MONTREAL DÜNYA FİLMFESTİVALİ ÖDÜLLERİ
Büyük Ödül: "Once Were Warriors"(Lee Tamahori.Y. Zelanda)
Jüri Ödülü: "Cancion de Cuna- Beşik" (Jose Luıs Garci, İspanya)
En iyi Yönetmen ödülü: Jose Luis Garci("Cancion de Cuna")
Görûntü ve Artistik Katkı Ödülü: "Kabioonak" (Kanada-Fransa)
En İyi Kadın Oyuncu Ödülü: Rena Owen ("Once Were VVarriors") ve Helena Bergström ("Son Dans", İsveç)
En İyi Erkek Oyuncu Ödülü: Alan Rickman (Mesmer, İngiltere)
En İyi Senaryo: "The Sum of Us" (David Stevenş)
Uluslararası Eleştirmenler Birliğj (FIBRESCI) Ödülü: "Le Vent du VVyoming"
Belgesel (FIBRESCI) Ödülü: "Veüle d'Annes- Histoire du Journalisme en Temps de Guerre" (Marcel Ophuls. Fransa)
En iyi Kanada Filmi Ödülü:"Le Vent du VV'yoming" (Andre Forcier)
bir çıkmaza saplandığı öne sürü-
len Cannes'ın takipçisi olarak
'Cannes'ın bebeleri' çızgisındeki
festivallere dahil edilen Montreal
Dünya Film Festivali'nde bu yıl
seyirci sayısında patlama yaşandı
12 gün-gece süresince, yapılan
tüm eleştirilere karşılık.
Yanşmasız, seçmece filmlerin
toplandığı, şu günlerde sürmekte
olan Toronto festivalinin
amansız rekabetini, 'endüstriyle
oldukça ileri boyurlarda flört ede-
rek' geçiştirmeye bakan Serge
Losique ve ekibinin hanrladığı
18. Montreal Dünya FDm Festiva-
fi'nin bu yılki amaa, dünyanın
bütün ülkelerinden gelen bir-
takım iyi filmleri, yanşmalı ve ce-
şitli yan bölümlerde sunarak 'ger-
çekten bir dünya festivali' olabil-
mektd.
Montreal, patronu Losique'in
belirttiğine göre, Çin fılmlerini,
Uzakdoğu yapımlannı Batı
dünyasına (bu Batı, daha çok
Kuzey Amerika kıtası oluyor) ilk
kez gösteren festival, örneğin.
Doğu kültürünün örnekleri ilk
başlarda Serge Losique'in en çok
eleştirildiği konulardan biri olur-
ken artık herkes Montreal'de Çin
filmi seyretmek ister olmuş şimdi.
Nhekim Zhang Yintou'nun "Yaşa-
mak" başyapıtı bu ilgjye yeterin-
ya da "Yannm Sineması: Yeni
Eğilimler', vb gibi yan bölümlen.
neredeyse yanşma bölümünden
de daha çok göze batan Montre-
al'de, benim gibi örneğin son
Cannes Festivali'ni ıskalamış
olanlann eksiğini-gedığini gide-
receği yığınla film vardı. Artık bi-
raz da piyangodan ne çıkarsa he-
sabma, 4O'ı aşkın filmi hatmettik
festival boyunca. fırsattan istifa-
de. Sinematek misyonunu seyir-
cisini hoşnut bırakarak üstlenmiş
Montreal Dünya Film Festivali,
Kanada sinemasında. 'daha da
büyük roP oynamayı sürdürecek
önümüzdeki yıllarda da Serge
Losique'e bakılırsa.
HoUywood ünlüleri
Geçmiş yıllarda CBnt East-
wood, Jane Fonda gibi namlı
Hollywood starlannı. Oliver Sto-
ne gibi yıldız Amerikan yönet-
menlerini Montreal'de ağırlayan
patron Lxwique'in bu yılki ünlü
konuklan da az değildi. izleyebil-
diğimiz kadanyla: Adına 'hom-
mage' düzenlenen komedyen Ste-
ve Martin, Bob Hoskins, İngiliz
yıldız Miranda Richardson, CÜar-
les Dance, Alan Rkkman, Alberto
Sordi ve Polanski'nin acayip
kıskandığı. zayıflayıp yeniden
müziğıne şapka çıkardığım Ka-
ranlık Sular'ı seyretmek de bize
Montreal'de kısmet oldu. Mistik
ve fantastik sulara yelken açan
bu ilk yönetmenlik denemesin-
den sonra, yeni çekeceği filmleri
merakla bekletecek bir taze ye-
tenek kuşkusuz Kutluğ Ataman.
Yusuf Kurçenli'nin Çözülmeler,
Yavuz Özkan'ın Bir Sonbahar
Hikayesi, Başar Sabuncu'nun
Yolcu ve Sinan Çetin'in Berlin in
Berlin'i festival seyircisinin en
çok rağbet ettiği filmlerimizdi
gibi geldi bize.
Genelde 'ağır ve kasvetli' bu-
lunan, kimi de müsamere düze-
yini pek aşamayan, diyaloglan
doğru dürüst çevrilmemiş, teknik
özürlü fılmlerimiz. son tahlüde
Kanadahlarca pek beğenılmedi
denebılirse de 'renkli bir Akdeniz
beldesi' ya da 'değisunlere, çeşitli-
hge gebe, egzotik bir Üçüncü Dün-
ya ülkesF sineması olarak bayağı
ilgi topladık, her ne kadar festiva-
lin Market'inde bir stand bile ku-
ramadıysak da. Tunca Yönder'in,
Türkiye'nin son yanm yüzyılını
didaktik ve duygusal bir biçimde
özetiemeye giriştiği. televizyon
filminden bozma Ağn'ya Dönöş'-
üyle Canan Evcimen İçöz'ün,
Ayla Kutlu'nun romanından
uyarladığı Hoşçakal Umut'unun
Sineması** toplu gösterisi için
New York'a hareket etti. 'The
Fılm Sodery of Lincoln Center'-
daki bu toplu gösterinin prog-
ramı, Ömer Kavur'un Gizli Yüz,
Zeki pemirkubuz'un C Blok, Y'a-
vuz Özkan'ın Bir Sonbahar Hi-
kayesi, Oğuzhan Tercan'ın L'zlaş-
ma, Ali Özgentürk'ün Çıpiak, Ye-
şim UstaoğlıTnun Iz, Erden Kı-
ral'ın Mavi Sürgün, Tomris Girit-
lioğlu'nun Yaz Yağmuru ve Tunç
Başaran'ın Uçurtmayı Vurması-
nlar adlı filmlerinden oluşuyor.
Kısacası, Montreal Festivali'-
nden sonra Nevv York'un ünlü
Lincoln Center'ında da 23 eylüle
kadar sürecek sinemamızın yeni
kıtadaki gövde gösterisi.
Montreal'in açılış filmi,
Fransız yönetmen Claude Mas-
sot'nun Kanada adına yanşmaya
katılan "Kabloonak''ı, sessiz sine-
manın büyük dökümantercisi
Robert Flaherty"nin efsanevi "Ku-
zeyli Nanook" başyapıtını çeker-
ken başından geçenleri hikaye
ediyordu. 1920'li yıllarda. Çok
renkli malzemesini harika görün-
tülerle işleyen "Kabioonak".
Charles Dance'iıı oynadığı Fla-
herty ile Montreal'e gelen gerçek
eskimo Adanûe Imıkpuk'un oy-
nadığı Nanook'un dostluğunu
bilinen yollardan nakleden pano-
ramik kutup manzaralanyla be-
zeli bir seyirlikti. 1960'h yıllara
nostaljik ve müzikli, duygusal bir
bakış atan Amerikan yapımı
"There Goes My Baby". Floyd
Mutrux"un yazıp yönettiği, se-
vimlı bir gençlik hikayesıydi.
Uluslararası Eleştirmenler Bir-
liği'nm (FIBRESCI) ödülünü
kazanan, Kanadalı Andre For-
aer'nin "VVyoming Rüzgan- Le
Vent du Wyoming", Roger Spot-
tiswoode'un Alan Rickman'a en
iyi aktör ödülünü getiren "Mes-
mer", eşcinsellik ve hoşgörü te-
malannı harmanlayarak en iyi
senaryo ödülüyle değerlendirilen
Avustralva yapımı "The Sum of
Us- tçimizden Bazılan." İsveç'te
çalışan İngiliz yönetmen Colin
Nutiey'nin başroldeki Helena
Bergström ü en iyi kadın oyuncu
ödülüne ortak eden "Sista Dan-
sen- Son Dans", yüzyılın en bü-
yük şair. denemeci, eleştirmenle-
rinden T.S.EIiot'un. lafı gediğine
oturtan, Virgina Woolfa fîlan
(plastikten) bıçak çeken. "Doğru-
cu Davud" kansı Vivianne'le
süregelmiş. aynksı ilişkisini anla-
tan. VVillem Dafoe'yla Miranda
Richardsonun bu tanınmış cdebi
çift rolünde birinci sınıfı oyun
döktürdükleri, İngiliz yapımı
"Tom ve Viv". Jean-Pierre Mari-
elle'le Rkhard Bohringer'ın oyun-
lanyla cilveli Emmanuelle Seig-
ner'ninse baştan çıkancı cinsel çe-
kiciliğiyle göz'aldığı, yaşlanmak
ve striptiz üstüne son derece zarif,
Fransız işi, Oaude Miller yapımı
bir fantezi niteliğindeki "Le Sour-
rire- Gülümseme" yanşma bölü-
münden aklımızda kalan filmler-
di Montreal'de.
MontreaJ'den kalanlar
Romen Dan Pita'nın "Pepe ve
Fifi". Alman Peter Timm'in "Ein-
fach Nur Liebe- Sadece Aşk ".
Konstantin Lapuşanski'nin "Rus-
ya Senfonisi". Kanadalı kadın
yönetmen Micheline Lanctot'nun
nerdeyse Naa övgüsüne giriştiği
"La Vie d'un Heros- Bir Kahra-
manın Hayatı". İspanyol Jose
M.Ganga'nın "Enciendo Mi Pa-
sion". Şilıli Gonzalo Jusriniano-
nun oldukça insanal "Amnesia"
ve Güney Korelı Aura Jong Sun'-
un "tki Bayrak" adlı yanşma
fılmlerini bir kalemde es geçerken
Yeni Zelanda yapımı "Once
Were Warriors"un çarpıcıhğna
görür görmez kapılıverdik. Nite-
kim bu film, Montreal Festivalf-
nin en iyi film başta olmak üzere
4 ödülünü götürüverdi.
Jane Campion'un "Piyano'"yla
dünyaya tanıttığı, Yeni Zelanda'-
nın yerlileri olan Maorilere övgü
düzerek, Auckland'ın varoşlan-
ndaki yoksul mahallesinde ge-
çen. gerçekçi bir evlilik öyküsü-
nü, zincirlerinden boşanmış bir
şiddetle yansıtarak dokunaklı ve
sarsıcı bir filme dönüştüren. Ma-
ori asıllı Lee Tamahori'nin ilk yö-
netmenlik denemesi niteliğindeki
"Once Were Warriors- Bir Za-
manlar Savaşçıydık". festivalin
büyük ödülünü hakkıyla ka-
zandı. Başroldeki Rena Owen'in
de yine bileğinin gücüyle en iyi
kadın oyuncu seçildiğı festivalde
"Bir Zamanlar Savaşçıydık"
aynca halk ödülüyle kilise ödülü-
ne de layık görüldü.
Gerçekten çok keyifli bir Nan-
ni Moretti filmi diyebileceğim
"Caro Diario- Sevgiİj Günlük".
bir kez daha Polonyalı Krzysztof
Kieslowski'ye iman ettiren. tüm
dertlerini unutturarak insanın
içıni dolduran ve üçlemeye nokta
koyan "Triois Couleurs: Rouge-
Cç Renk: Kırmızı" ve kanıca "El-
veda Cariyem'den daha başanh.
Çinli yönetmen Zhang Yimou'-
nun, ülkesinin son yanm
yüzyılını nefis bir fresk halinde
anlatlığı. Cannes'dan zaferle
aynian son filmi "Yaşamak". 18.
Montreal Dünya Film Festivali'-
nin bana verdiği armağanlar oldu
özetle.
Festivalin kapanış filmi olan
Nikita Mikhalkov'un yine bu
yılın Cannes galiplerinden "Al-
datan Güneş"i de. sözcüğün tam
anlamıyla seyirciyi tokat gibi çar-
pan, okkalı ve etkileyici bir Rus-
Fransız ortak yapımıydı.
Serge Losique ve ekibinin
Montreal'e getirdiği bir başka ye-
nilik olan açıkhava gösterileri de.
üç filmi yeniden unutulmaz-
laştınyordu belleğimizde: Yönet-
meni \fichael VVadleigh'nin yeni-
den gözden geçirip kurguladığı
"Woodstock". Aki Kaurismaki-
nin "Total Balalaika Show" ve
müzik ağırlıklı mistik "Dead Can
Dance". Kuşkusuz dünyanın gel-
miş geçmiş en güzel seçici kurul
başkanı Carole Bouquet'nin yö-
netimindeki seçici kurulun değer-
lendirmelerine de kimsenin itirazı
olmadı Montreal'de.
Arkeoloji Yılı
Sıcak günlerde, bahardan güz ortasına dek, tüm ülke,
albenili bir lavanta çiçeği tarlası gibi yaşayan tarih şanti-
yesine dönüşür. Yeni öğrenim dönemi ya da kış ayları
gelip çatınca, bulgular üstünde masabaşı çalışmaları
başlar. Aynı zamanda gelecek yazın kazı planları, şanti-
ye çalışmalarının örgütlenmesi.
Tarih şantiyelerinde, her yer kazı alanı sayılır. Çünkü
yitik bir kimliğin, havada asrlı kalmış bir sözün, bir boşlu-
ğu dolduracak tarihin ardında koşulur sabırla, dikkatle.
Küçük darbelerle, özenle, toprak kazılır. Elenir. Yavaş
yavaş derinlere doğru inilir. Bazen, beklenmedik bir an-
da, bilinmeyen bir kabartma yazının anlamı çözülüverir.
Ya da, hesapta olmayan bir güzellik nice hayranlığı kış-
kırtır. Gecelerin uykusuz geçmesine yol açar.
Bir taşın, gizemli bir duvarın, toprak bir çömleğin,
mermer bir yontu parçasının, Bakır ya da Tunç Çağı'-
ndan kalma bir aletin, fildişi -o da olmazsa, kemik- bir
iğnenin, birden ortaya çıkıveren bir mezarın karşısında
merak, heyecan ve sabırsızlık birbirine karışır. İşte, o
an, tarih kapıyı çalmaktadır. Remzl Oğuz Ank'ın deyi-
miyle, "coğrafyanm vatana dönüşmesi", bir bakıma bu
kazı çalışmalarının sonucu sayılır.
Böylece, bilinmeyenin aranışı yolundaki tutkulu serü-
ven başlayıvermiştir.
Kültür Bakanlığınca gerçekleştirilen 1994 yılı kazı bi-
lançosu, 170 arkeolojik kazı. Bunun 48 tanesi Türk bilim
adamları, 29 tanesi de yabancılar yönetiminde gerçek-
leştirilmiş. Ancak 32 tanesinin kadrosu karma.
Görülüyor ki, cumhuriyet, arkeolojik kazılarda artık
ikinci kuşağını da yetiştirdi. Üçüncüsü, nöbeti devralma-
va hazırlanıyor. Prof. Oluş Arık, Meral Akurgal, Jale
Inan, bu ikinci kuşaktan. Remzi Oğuz, Arif Müfit Mansel,
bir bakıma Ekrem Akurgai çekildi sahneden sessizce.
Toplumsal alkışı derlemeden. Dahası, bu yolda can ve-
rerek.
Cumhuriyet döneminin kimi kazıları, nerdeyse onun
yaşına yaklaşacak. Sözgelimi, Perge antik kenti kazısı.
Daha bir o kadar da süreceğe benzer. Perge'yi Prof.
Mansel başlatmıştı, kırklı yıllarda, savaş içinde. Bugün
Antalya Müzesi'nin dörtte üç zenginligi o kazılardan
kaynaklanmakta. Dolayısıyla, günûmüzde, Tacitus Cad-
desi'nden ya da Ana Sütunlu Yol'dan yürüyenler uzun
bir geçmişi kucaklayan bu sessiz, odünsüz ve çoğu kez
imzasız çalışmalardan ne denli kıvanç duysa yeridir.
Aslantepe Höyüğü (Malatya) çalışmaları da, otuz beş
yıldır süregelen bir kazı. 27 kültür katına sahip Aslante-
pe, Yukarı Mezopotamya'nın en önemli yerleşim mer-
keziydi.
Gene Prof. Halet Çambel'in yıllar sürmüş özverili ça-
lışmaları sonunda, Ceyhun Irmağı'nın kıyılarında ortaya
çıkarılan Karatepe yerleşme merkezi, günûmüzde seç-
kin parçalarıyla bir açıkhava müzesine dönüştürülebil-
miştir.
Öte yandan, Urla'da i.ö. IV. bininci yılı bugünlere ta-
şıyarak tarihin en eski kıyı yerleşim biriminin gün ışığına
çıkarılmasını sağlayantarihçilerimıze-Prof. HayatErka-
nal ve arkadaşlarına- minnet borçlu değil miyiz? Onlar,
Truva'dan daha eski bir uygarlığı zamanımızın hırslı
gözleri önüne koyarken, belki de kulaklarına Vivaldi'nin
Mevsimler'ı çalınıyordu. Çok uzak sayılmayacak bir me-
safedeki Didim'de, ApollonTapınağı'nda, Nevv York Oda
Orkestrası'nın çaldığı ilkbabar ve Yaz parçaları, örne-
ğin.
Kırşehir, Kalehöyük kazıları da, törensel bir başlân-
gıçla, Prens Mikasa yönetiminde ilk kez ele alındı. Hitit,
Erken Hitit, Frigya ve Asur dönemine ışık tutan bu çalış-
malar, aynı zamanda bölgede, Japon usulü bir "Anı
Bahçesi"n\n oluşturulmasına yol açtı.
Aynca, on yıldır süren ikiztepe (Bafra) kazıları, Ana-
dolu'nun Tunç Çağı'nı aydınlatmaya yardım edecek.
Kazılarda bulunan dört bin yıllık ahşap tapınağa, kilden
kadın heykelciklerine, sunak çevresinde ortaya çıkarı-
lan "çöp kuyusu"na ne demeli? Geçmişin çevreci şehir
plancılığı anlayışına?
öyle bir süreci izliyoruz ki, bu çizgi üstünde zaman
toprağa dönüşüyor. Toprak tarihe, tarih bilince.
O halde, gelenekleşen kazıbilim tutkusunu, coğrafya-
yı vatana çevirme çabalarını, neden genç kuşaklara -ço-
cuklarımıza- aktarmıyoruz? Yaz kazılarına, küçük bir
harçlık karşılığında, gönüllü öğrencileri çağırmak o den-
li zor mu? Tarih, güzellik, sanat, dayanışma ve bir çeşit
kamp yaşantısı?
Chaplin'in sahne kostömö
ilvara satıldı
ILONDRA (AA)- Londra'daki Sotheby'smüzayede
salonundâ, Charlie Chaplin'in ünlü filmlerinden "Büyük
Diktatöf'degiydiği kostüm 35 bin 600 sterline (yaklaşık l
milyar900mi!yon TL) satıldı. Kostümü satın alan U2 Rock
Grubunun şarkıası Bono'nun, iç yüzü mavi-beyaz olan ceket,
külot pantolon ve şapkadan oluşan kostümü. Dublin'de sahibi
bulunduğu restoranda sergileyeceği bildirildi. Söz konusu
kostümü Chaplin. 1940yılında oynadığı komedi filminde
Hitler'icanlandınrkengiymişti. Aynımüzayededecountry
müziği sanatçısı Hank Willias'ın bir gitan 18 bin 400 sterline
(yaklaşık 1 milyarTL), şarkıcıEltonJohn'aait bir sahne
kostümü de 5 bin 750 sterline (yaklaşık 300 milyon TL) satıldı.
Foto-Safani yarışması sonuçlandı
• ANKARA (AA)-Çevrc Bakanlığı ve Rama'nın işbirliği ile
düzenlenen 2. Foto-Safari yanşması sonuçlandı. Çevre Bakanı
Rıza Akçalf nın başkanlığında 14 eylül çarşamba günü
Ankara'da toplananjüri, yaklaşık 100 fotoğraf arasında ilk üç
sırayı, 5 özel ödülü ve 8 mansiyonu seçti. Fotoğraf ve filmlerin
yanştığj Foto-Safari Yanşmasf nda bir film de ödüle layık
görüldü. Yanşmada dereceyegiren eserler, Çevre Bakanı Rıza
Akçalf nın önümüzdeki günlerdedüzenleyeceği basın toplanüsı
ile açıklanacak. Ödül töreni ve eserlerden oluşan sergi iseekim
ayındagerçekleştirilecek.
Aktör Patmck O'Neal öldü
NEVV YORK (AA) - ABD'li oyuncu Patrick O'Neal'in geçen
hafta öldüğü bildirildi. O'Neal'in eşi Cynthia. 66 yaşındaki
aktörün, kanser ve veremden öldüğünü söyledi. Televizyon
dizileri ve Broadway'deki gösterilerde rol alan O'Neal, 'Dick
and the Duchess-Dick ve Düşes". 'Emerald Point
N.A.S.-Zümrüt Noktası", 'Night of the Iguana-Iguana
Geceleri' gibi fılmleriyle tanımyor.
ABDde Türk Filmleri Haftası
Küitür Servisi - Kültür Bakanlığı ile Nevv York Lincoln Center
tarafından ABD'de ilk kez düzenlenen Türk Filmleri Haftası 14
eylülde başladı. Haftanın açtlışında gösterilen ilk Türk fılmı
Ömer Kavur'un "Gizli Yüz' adlı yapıtı oldu. Film. Amerikalı
seyirciler tarafından büyük ilgiyle karşılandı. Türk filmleri.
Walter Reade tiyatrpsunda Türkçe sözlü, İngilizce alt yazılı
olarak gösteriliyor. İlk gün, ikinci olarak Zeki Demirkubuz'un
yönetmenliğini üstlendiği "C Blok" gösterildi. 23 eylüle kadar
devam edecek olan Türk Filmleri Haftası boyunca gösterilecek
fılmlerşunlar: Tevfik Başer'in '40 Metrekare Almanya".
Oğuzhan Tercan'ın "Uzlaşma". Ali Özgentürk'ün "Çıplak',
Yeşim Ustaoğlu'nun 'İz', Erden Kıral'ın "Mavi Sürgün',
Tomris Giritlioğlu'nun "Bir Yaz Yağmuru' veTunç Başaran'ın
'Uçurtmayı Vurmasınlar'. Türk Filmleri Haftası çerçevesinde,
20 eylül salı günü Türk sinemasının geçmişi, bugünü ve geleceği
konulu birdeaçıkoturumdüzenlenecek.