27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16EYLÜL1994CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 • 'Montreal, git gide sinemaseverler cennetine dönüşen birfestivalhalini alıyor, oysa fılm endüstrisi Toronto'ya gitmeyi yeğliyor'... Belirli politikalara bağlanıp kalrnaktansa farklıkültürlerin farklıeğilimlerini yansıtan fılmlere rağbet eden bir festival niteliğindeki Montreal'de Günümüz Türk Sineması başlığı altında toplanmış bir yan bölümde görücüye çıkan Türk fîlmleri, beklenmedik bir ilgi gördü diyebiliriz. YEDIRENK UĞUR KÖKDEN Vecdi Sayar > e vönetmen Kutluğ Ataman N lontreal'deki basm konferansuıda izle> icilerin sinemamı/a ilijkin sorulannı v anıtladıiar. Montreal FilmFestivaFnden notiarSUNGUÇAPAN fki günlük aktarmalı, macerab bir yolculuktan sonra kıtalar, ok- yanuslar aşarak ilk kez ayak bastığımız Montreal, o kendini dünyanın merkezi sayan Anglo- sakson kibriyle, beşiğinde sal- landığımız Fransız kültürünün kucaklaşuğı, yığınla Amerikan özelliğinin yanı sıra çokça yanıy- la da eski İeıtanın soluğunu esti- ren, taze, sevimli bir kent. Fransızlann St. Laurent, tn- giliz-Amerikalılannsa St. Law- rence dediği bereketü bir ırmağın içinden geçtiği, Paris'in kimi semt ve sokak adlannın adımbaşı göze çarptığı, Kanada'nın kara, su ve hava ulaşımı bakımından en bü- yük limanı sayılan Montreal'de, gökdelenlerle ileri teknoloji ve ABD ayanndaki yaşam düzeyi derhal göz kamaştınyor. Bugünlerde yeniden aynlıkçı, bağımsızlık riizgarlannın estiği Quebec'in gözbebeği bu yeşili bol, şirin kent, Avrupa kokusu, dokusu, görgûsü, bilgisine itibar edilen. Fransız özellikleriyle sa- dece Kanada Federasyonu'nun değil tüm kuzey Amerika'run da en büyük kültûr-sanat merkezle- rinden biri kuşkusuz. Montreal'e vanr varmaz duyumsanan yeşil, doğa ve yoğun çevrecilik tut- kusunun gerisinde 'kanlı bir vic- dan azaİM' yatıyor olsa gerek. Kızıldenliler'den zorbaükla gaspedilmiş bu bakir topraklar- da, son iki yûz yıldır, kâr-kazanç amacıyla gözleri dönmüş beyaz göçmenlerin uçsuz bucaksız or- manlan kesip biçmesi, kürkü ya da eti için acımasızca, soy tüketir- cesine hayvan katletmesi ve kor- kunç bir canh kıyımmın ayıbını taşıyan günûmûzûn Kanadalısı acayip çevreci kesilmiş şimdi. Yaklaşan insanlardan kaçmak şöyle dursun, pişkin pişkin yiye- ceİc bekleyen, kabank kuyruk- lannı sallayıp titreterek ağaçtan ağaca koşuşturan. sevimB sin- caplara rastlamak bile olası Montreal sokaklanndakı kilise bahçelerinde arük. Kanada'nın sinema kenti Büyük bir sanayi ve ticaret merkezi oluşunun yanı sıra ger- çek bir bilim, kültür, sanat ve mü- zik odağı olarak tngiliz kültürü- nûn başkenti Toronto'yla sûrekli ve kıyasıya bir rekabetin içindeki Montreal, görünen o ki sinema kültürü alanında Toronto'yu bi- raz sollamış. Hollyvvoodlusun- dan bağunsızma kadar tüm ABD'li smemacılar için renkli, ucuz, geniş ve yemyeşil bir fılm platosu halinde Montreal çeyrek yûzyıldır. Günûmüzde hiç de azı- msanmayacak dûzeydeki Kana- da sinemasının nabzı büyûk ölçü- de bu yörede atıyor. Aynca 1976 Olimpiyat Oyun- lan'nın başanyla düzenlendiği yıldan bu yana gitgide gelişerek artık Hollywood majorlannın da dikkate alarak boy göstermeden edemedikleri, bütün Kuzey Ame- rika kıtasının en önemli, resmi uluslararası fîlm festivaline dö- nüşen bir şenliğe de sahip Mont- real 18yıldır. Beyaz perdeden küçük ekrana, gittikçe günlük hayatımızda daha geniş bir alana yayılan ye- dinci sanatın canına can katan film festivalleri arasında, Cannes, Venedik ve Berlin kadar ağrlıklı olmasa da yıllardır ilgi gören ve sürekli gelişen büyük, önemli bir şenlik Montreal Dünya Film Festivali, Serge Losique'in pat- ronluğunda işte 25 ağustos - 5 ey- lül arasındakı 12 gün boyunca. dopdolu salonlara, kapalı gişe oynayan fılmlere ve uzayıp giden seyirci kuyruklanna yakından tanık olduğumuz 18. Montreal Dünya Film Festivali'nde (18e Festival des Films du Monde- Montreal World Film Festival/ 1994) yığınla fılm görmek ûrsa- tını bulduk. Yanşma bölümünün yanı sıra Latin Amerika Sineması, Kana- da Sineması Panoraması, Günü- müz Türk Sineması, TV Filmleri, Kanadalı Öğrenci Filmleri ve özel gösteriler gibi yan bölümlere sahip Montreal Festivali, 5 mil- yon Kanada Dolan tutanndaki bütcesi ve gösterilen toplam 300 kadar fılmiyle Amerika kıtasının en büyük ve önemli 'vftrini' sayılı- yor. Montreal belki de yansı Kuzey Amerikalı, yansı Avrupalı olan, yeryüzünün biricik sinema mer- kezi. Eski ve yeni kıtanın karişımı, iki dilli, iki kültürlü, zengin bir kokteyl kent. öteden beri Lıgiliz kökenlilerle Fransız kökenlilerin çekişmesine ve reka- betine sahne olan Kanada'nın Quebec eyaletindeki sinema en- düstrisinin en büyük odağı olage- len Montreal'in rakip Toronto kentiyle başı dertte. Resmi olarak tanınmasa da son yıllarda Amerikan sineması tekeUerinin tercih ettiği, Ontario eyaletinin başkenti Toronto'daki toplama Festivaller Festivali, Montreal Dünya FOm Festivali biter bitmez başhyor. Ama tngi- liz ağırlıklı Toronto'nun, Fransız kültüründen kaynaklanan Montreal'deki gibi, Avrupa sine- masına olduğu kadar Amerikan sinemasına da vakıf, geniş açılı perspektif sahibi zevkli ve aydın bir seyirci potansiyeline sahip ol- duğunu ileri sürmek pek müm- kün değil. "Montreal, git gide si- nemaseverler ceımetine dönüşen bir festival hatini alıyor, oysa film endüstrisi Toronto'ya gftmevi yeğliyor" diyor, "Montrealli Isa", "Amerikan Imparatorluğunun Düşüşü" gibi ilginç Kanada fılm- lerinin, Montrealli yapıması Ro- ger Frappier. Son yıllarda daha ce cevap veren, dört dörtlük. alkı- şlarla karşüanan bir Çin filmiydi buyıl. Her bakımdan büyük ölçüde yaşamlan ABD'ye endekslenmiş Kanadalılann iyi film seyretmesi de bağlı olduklan Amerikan dağıtınn tekeUerinin keyfıne tabi. Bu dağıtım çarkına nitelikli Av- rupa yapımlannın girmesi sıkça vuku bulmadığından, bir çeşit Si- nematek işlevini üstlenen Mont- real Festivali, bu açıdan da önem kazanıyor. Yedinci' sanatın ge- lişmesinde yol açıcı ve ticari nite- liğinden çok. geniş seyirci yığı- nlanna ulaşan. büyük çapta bir Cine-Chıb misyonunu da yenne getiren Montreal. Kanadalı 'ha- kiki sinema kuşian'nın vazgeçe- meyeceğı zengin bir dünyâ sine- ması yelpazesi sayılabilir sonuç- ta. 'Günümüz Türk Sineması', 'Kanada Panoraması'. 'Latin Amerika Fılmleri', 'Çağdaş Si- nema: Zamanımızın Yanstmalan' fıstıklaşrruş, işveli seksi kansı Emmanuelle Seigner gibi oyuncu- larla Alan Rudolph, Roger Spot- tiswoode, Fransız Jean Rouch \e Bertrand Tavernier gibi deneyimh yönetmenler Montreal'i şenlen- dirdiler bu yıl. Geçen yıl Erden Kıral'ın 'Mavi Sürgün'ünün uluslararası eleştir- menler birliğinin (FIPREŞCI) ödülünü kılpayı Amerikan yapımı 'Kalifomia'ya kaptırdığı Montreal'de, sinemamızın hatın sayılırcinsten tanıtımma tanık ol- duk bu^ıl 'Günümüz Türk Sine- ması' bolümüyle. Veedi Sayar'ın girişimleri vc Kültür Bakanlığı. TÜRSAK gibi kuruluşlann katkısıyla gerçekleştirilen Türk filmleri gösterisı. sinemamızın 1989 sonrasındakı son dönemin- den seçilmiş yapıtlardan bütün- fenmışti. Beylik deyişle. yeni bir yönetmeni haberleyen, panltılı anlatımına ve İstanbul'u çok iyi değerlendinp kullanan mekan duygusuna, görüntü çalışmasına. yanı sıra. Tunç Başaran'ın l çurrmayı Vurmasınlar, Zülfü Li>aneli'nin SLs. Atıf Yılmaz'ın Berdel, Fehmi Yaşar'ın Camdan Kalp. Oğuzhan Tercan'ın Uzlaş- ma. trfan Tözüm'ün Cazibe Hanı- mın Gündüz Düşleri, Işıl Ö/gen- türk'ün Seni Sİeviyorunı Rosa, Orhan Oğuz'un Dönersen Islık Çal, Vlemduh Ün'ün Zıkkımın Kökü, Ya\ıız Turgul'un Gölge Oyunu \e Erdan Kıral'ın Mavi Sürgün'ü gibi sinemamızın son 5 yılından başka seçkin örneklerde gösterildi Montreal'de. Her gün düzenlenip festival sü- resince canlı ya da banttan. tele- vizyonda sürekli yayımlanan basın konferanslanna da iki kez konuk olan Vecdi Sayar, Türk si- nemasını izleyicilere tanıttı. Ve Montreal Dünya Fılm Festivali'- nin ardından da New York'un. bir Sinematek gibi faaliyet göste- ren ünlü Lincoln Center'ında. 14-23 eylül arasında gercekleştiri- lecek olan "1990Tann Yeni Türk VVilkm Dafoe'yle Miranda Richardson 'Tom ve Viv' (üstte),LmmanueUe Seigner se>imli Franstz filmi 'Gülümseme'de (solda), FTBRESCI ödülü'ne layık bulunan Kanada filmi '\\ yoming Rüzgarı'ndan bir sahne (sağda). 18. MONTREAL DÜNYA FİLMFESTİVALİ ÖDÜLLERİ Büyük Ödül: "Once Were Warriors"(Lee Tamahori.Y. Zelanda) Jüri Ödülü: "Cancion de Cuna- Beşik" (Jose Luıs Garci, İspanya) En iyi Yönetmen ödülü: Jose Luis Garci("Cancion de Cuna") Görûntü ve Artistik Katkı Ödülü: "Kabioonak" (Kanada-Fransa) En İyi Kadın Oyuncu Ödülü: Rena Owen ("Once Were VVarriors") ve Helena Bergström ("Son Dans", İsveç) En İyi Erkek Oyuncu Ödülü: Alan Rickman (Mesmer, İngiltere) En İyi Senaryo: "The Sum of Us" (David Stevenş) Uluslararası Eleştirmenler Birliğj (FIBRESCI) Ödülü: "Le Vent du VVyoming" Belgesel (FIBRESCI) Ödülü: "Veüle d'Annes- Histoire du Journalisme en Temps de Guerre" (Marcel Ophuls. Fransa) En iyi Kanada Filmi Ödülü:"Le Vent du VV'yoming" (Andre Forcier) bir çıkmaza saplandığı öne sürü- len Cannes'ın takipçisi olarak 'Cannes'ın bebeleri' çızgisındeki festivallere dahil edilen Montreal Dünya Film Festivali'nde bu yıl seyirci sayısında patlama yaşandı 12 gün-gece süresince, yapılan tüm eleştirilere karşılık. Yanşmasız, seçmece filmlerin toplandığı, şu günlerde sürmekte olan Toronto festivalinin amansız rekabetini, 'endüstriyle oldukça ileri boyurlarda flört ede- rek' geçiştirmeye bakan Serge Losique ve ekibinin hanrladığı 18. Montreal Dünya FDm Festiva- fi'nin bu yılki amaa, dünyanın bütün ülkelerinden gelen bir- takım iyi filmleri, yanşmalı ve ce- şitli yan bölümlerde sunarak 'ger- çekten bir dünya festivali' olabil- mektd. Montreal, patronu Losique'in belirttiğine göre, Çin fılmlerini, Uzakdoğu yapımlannı Batı dünyasına (bu Batı, daha çok Kuzey Amerika kıtası oluyor) ilk kez gösteren festival, örneğin. Doğu kültürünün örnekleri ilk başlarda Serge Losique'in en çok eleştirildiği konulardan biri olur- ken artık herkes Montreal'de Çin filmi seyretmek ister olmuş şimdi. Nhekim Zhang Yintou'nun "Yaşa- mak" başyapıtı bu ilgjye yeterin- ya da "Yannm Sineması: Yeni Eğilimler', vb gibi yan bölümlen. neredeyse yanşma bölümünden de daha çok göze batan Montre- al'de, benim gibi örneğin son Cannes Festivali'ni ıskalamış olanlann eksiğini-gedığini gide- receği yığınla film vardı. Artık bi- raz da piyangodan ne çıkarsa he- sabma, 4O'ı aşkın filmi hatmettik festival boyunca. fırsattan istifa- de. Sinematek misyonunu seyir- cisini hoşnut bırakarak üstlenmiş Montreal Dünya Film Festivali, Kanada sinemasında. 'daha da büyük roP oynamayı sürdürecek önümüzdeki yıllarda da Serge Losique'e bakılırsa. HoUywood ünlüleri Geçmiş yıllarda CBnt East- wood, Jane Fonda gibi namlı Hollywood starlannı. Oliver Sto- ne gibi yıldız Amerikan yönet- menlerini Montreal'de ağırlayan patron Lxwique'in bu yılki ünlü konuklan da az değildi. izleyebil- diğimiz kadanyla: Adına 'hom- mage' düzenlenen komedyen Ste- ve Martin, Bob Hoskins, İngiliz yıldız Miranda Richardson, CÜar- les Dance, Alan Rkkman, Alberto Sordi ve Polanski'nin acayip kıskandığı. zayıflayıp yeniden müziğıne şapka çıkardığım Ka- ranlık Sular'ı seyretmek de bize Montreal'de kısmet oldu. Mistik ve fantastik sulara yelken açan bu ilk yönetmenlik denemesin- den sonra, yeni çekeceği filmleri merakla bekletecek bir taze ye- tenek kuşkusuz Kutluğ Ataman. Yusuf Kurçenli'nin Çözülmeler, Yavuz Özkan'ın Bir Sonbahar Hikayesi, Başar Sabuncu'nun Yolcu ve Sinan Çetin'in Berlin in Berlin'i festival seyircisinin en çok rağbet ettiği filmlerimizdi gibi geldi bize. Genelde 'ağır ve kasvetli' bu- lunan, kimi de müsamere düze- yini pek aşamayan, diyaloglan doğru dürüst çevrilmemiş, teknik özürlü fılmlerimiz. son tahlüde Kanadahlarca pek beğenılmedi denebılirse de 'renkli bir Akdeniz beldesi' ya da 'değisunlere, çeşitli- hge gebe, egzotik bir Üçüncü Dün- ya ülkesF sineması olarak bayağı ilgi topladık, her ne kadar festiva- lin Market'inde bir stand bile ku- ramadıysak da. Tunca Yönder'in, Türkiye'nin son yanm yüzyılını didaktik ve duygusal bir biçimde özetiemeye giriştiği. televizyon filminden bozma Ağn'ya Dönöş'- üyle Canan Evcimen İçöz'ün, Ayla Kutlu'nun romanından uyarladığı Hoşçakal Umut'unun Sineması** toplu gösterisi için New York'a hareket etti. 'The Fılm Sodery of Lincoln Center'- daki bu toplu gösterinin prog- ramı, Ömer Kavur'un Gizli Yüz, Zeki pemirkubuz'un C Blok, Y'a- vuz Özkan'ın Bir Sonbahar Hi- kayesi, Oğuzhan Tercan'ın L'zlaş- ma, Ali Özgentürk'ün Çıpiak, Ye- şim UstaoğlıTnun Iz, Erden Kı- ral'ın Mavi Sürgün, Tomris Girit- lioğlu'nun Yaz Yağmuru ve Tunç Başaran'ın Uçurtmayı Vurması- nlar adlı filmlerinden oluşuyor. Kısacası, Montreal Festivali'- nden sonra Nevv York'un ünlü Lincoln Center'ında da 23 eylüle kadar sürecek sinemamızın yeni kıtadaki gövde gösterisi. Montreal'in açılış filmi, Fransız yönetmen Claude Mas- sot'nun Kanada adına yanşmaya katılan "Kabloonak''ı, sessiz sine- manın büyük dökümantercisi Robert Flaherty"nin efsanevi "Ku- zeyli Nanook" başyapıtını çeker- ken başından geçenleri hikaye ediyordu. 1920'li yıllarda. Çok renkli malzemesini harika görün- tülerle işleyen "Kabioonak". Charles Dance'iıı oynadığı Fla- herty ile Montreal'e gelen gerçek eskimo Adanûe Imıkpuk'un oy- nadığı Nanook'un dostluğunu bilinen yollardan nakleden pano- ramik kutup manzaralanyla be- zeli bir seyirlikti. 1960'h yıllara nostaljik ve müzikli, duygusal bir bakış atan Amerikan yapımı "There Goes My Baby". Floyd Mutrux"un yazıp yönettiği, se- vimlı bir gençlik hikayesıydi. Uluslararası Eleştirmenler Bir- liği'nm (FIBRESCI) ödülünü kazanan, Kanadalı Andre For- aer'nin "VVyoming Rüzgan- Le Vent du Wyoming", Roger Spot- tiswoode'un Alan Rickman'a en iyi aktör ödülünü getiren "Mes- mer", eşcinsellik ve hoşgörü te- malannı harmanlayarak en iyi senaryo ödülüyle değerlendirilen Avustralva yapımı "The Sum of Us- tçimizden Bazılan." İsveç'te çalışan İngiliz yönetmen Colin Nutiey'nin başroldeki Helena Bergström ü en iyi kadın oyuncu ödülüne ortak eden "Sista Dan- sen- Son Dans", yüzyılın en bü- yük şair. denemeci, eleştirmenle- rinden T.S.EIiot'un. lafı gediğine oturtan, Virgina Woolfa fîlan (plastikten) bıçak çeken. "Doğru- cu Davud" kansı Vivianne'le süregelmiş. aynksı ilişkisini anla- tan. VVillem Dafoe'yla Miranda Richardsonun bu tanınmış cdebi çift rolünde birinci sınıfı oyun döktürdükleri, İngiliz yapımı "Tom ve Viv". Jean-Pierre Mari- elle'le Rkhard Bohringer'ın oyun- lanyla cilveli Emmanuelle Seig- ner'ninse baştan çıkancı cinsel çe- kiciliğiyle göz'aldığı, yaşlanmak ve striptiz üstüne son derece zarif, Fransız işi, Oaude Miller yapımı bir fantezi niteliğindeki "Le Sour- rire- Gülümseme" yanşma bölü- münden aklımızda kalan filmler- di Montreal'de. MontreaJ'den kalanlar Romen Dan Pita'nın "Pepe ve Fifi". Alman Peter Timm'in "Ein- fach Nur Liebe- Sadece Aşk ". Konstantin Lapuşanski'nin "Rus- ya Senfonisi". Kanadalı kadın yönetmen Micheline Lanctot'nun nerdeyse Naa övgüsüne giriştiği "La Vie d'un Heros- Bir Kahra- manın Hayatı". İspanyol Jose M.Ganga'nın "Enciendo Mi Pa- sion". Şilıli Gonzalo Jusriniano- nun oldukça insanal "Amnesia" ve Güney Korelı Aura Jong Sun'- un "tki Bayrak" adlı yanşma fılmlerini bir kalemde es geçerken Yeni Zelanda yapımı "Once Were Warriors"un çarpıcıhğna görür görmez kapılıverdik. Nite- kim bu film, Montreal Festivalf- nin en iyi film başta olmak üzere 4 ödülünü götürüverdi. Jane Campion'un "Piyano'"yla dünyaya tanıttığı, Yeni Zelanda'- nın yerlileri olan Maorilere övgü düzerek, Auckland'ın varoşlan- ndaki yoksul mahallesinde ge- çen. gerçekçi bir evlilik öyküsü- nü, zincirlerinden boşanmış bir şiddetle yansıtarak dokunaklı ve sarsıcı bir filme dönüştüren. Ma- ori asıllı Lee Tamahori'nin ilk yö- netmenlik denemesi niteliğindeki "Once Were Warriors- Bir Za- manlar Savaşçıydık". festivalin büyük ödülünü hakkıyla ka- zandı. Başroldeki Rena Owen'in de yine bileğinin gücüyle en iyi kadın oyuncu seçildiğı festivalde "Bir Zamanlar Savaşçıydık" aynca halk ödülüyle kilise ödülü- ne de layık görüldü. Gerçekten çok keyifli bir Nan- ni Moretti filmi diyebileceğim "Caro Diario- Sevgiİj Günlük". bir kez daha Polonyalı Krzysztof Kieslowski'ye iman ettiren. tüm dertlerini unutturarak insanın içıni dolduran ve üçlemeye nokta koyan "Triois Couleurs: Rouge- Cç Renk: Kırmızı" ve kanıca "El- veda Cariyem'den daha başanh. Çinli yönetmen Zhang Yimou'- nun, ülkesinin son yanm yüzyılını nefis bir fresk halinde anlatlığı. Cannes'dan zaferle aynian son filmi "Yaşamak". 18. Montreal Dünya Film Festivali'- nin bana verdiği armağanlar oldu özetle. Festivalin kapanış filmi olan Nikita Mikhalkov'un yine bu yılın Cannes galiplerinden "Al- datan Güneş"i de. sözcüğün tam anlamıyla seyirciyi tokat gibi çar- pan, okkalı ve etkileyici bir Rus- Fransız ortak yapımıydı. Serge Losique ve ekibinin Montreal'e getirdiği bir başka ye- nilik olan açıkhava gösterileri de. üç filmi yeniden unutulmaz- laştınyordu belleğimizde: Yönet- meni \fichael VVadleigh'nin yeni- den gözden geçirip kurguladığı "Woodstock". Aki Kaurismaki- nin "Total Balalaika Show" ve müzik ağırlıklı mistik "Dead Can Dance". Kuşkusuz dünyanın gel- miş geçmiş en güzel seçici kurul başkanı Carole Bouquet'nin yö- netimindeki seçici kurulun değer- lendirmelerine de kimsenin itirazı olmadı Montreal'de. Arkeoloji Yılı Sıcak günlerde, bahardan güz ortasına dek, tüm ülke, albenili bir lavanta çiçeği tarlası gibi yaşayan tarih şanti- yesine dönüşür. Yeni öğrenim dönemi ya da kış ayları gelip çatınca, bulgular üstünde masabaşı çalışmaları başlar. Aynı zamanda gelecek yazın kazı planları, şanti- ye çalışmalarının örgütlenmesi. Tarih şantiyelerinde, her yer kazı alanı sayılır. Çünkü yitik bir kimliğin, havada asrlı kalmış bir sözün, bir boşlu- ğu dolduracak tarihin ardında koşulur sabırla, dikkatle. Küçük darbelerle, özenle, toprak kazılır. Elenir. Yavaş yavaş derinlere doğru inilir. Bazen, beklenmedik bir an- da, bilinmeyen bir kabartma yazının anlamı çözülüverir. Ya da, hesapta olmayan bir güzellik nice hayranlığı kış- kırtır. Gecelerin uykusuz geçmesine yol açar. Bir taşın, gizemli bir duvarın, toprak bir çömleğin, mermer bir yontu parçasının, Bakır ya da Tunç Çağı'- ndan kalma bir aletin, fildişi -o da olmazsa, kemik- bir iğnenin, birden ortaya çıkıveren bir mezarın karşısında merak, heyecan ve sabırsızlık birbirine karışır. İşte, o an, tarih kapıyı çalmaktadır. Remzl Oğuz Ank'ın deyi- miyle, "coğrafyanm vatana dönüşmesi", bir bakıma bu kazı çalışmalarının sonucu sayılır. Böylece, bilinmeyenin aranışı yolundaki tutkulu serü- ven başlayıvermiştir. Kültür Bakanlığınca gerçekleştirilen 1994 yılı kazı bi- lançosu, 170 arkeolojik kazı. Bunun 48 tanesi Türk bilim adamları, 29 tanesi de yabancılar yönetiminde gerçek- leştirilmiş. Ancak 32 tanesinin kadrosu karma. Görülüyor ki, cumhuriyet, arkeolojik kazılarda artık ikinci kuşağını da yetiştirdi. Üçüncüsü, nöbeti devralma- va hazırlanıyor. Prof. Oluş Arık, Meral Akurgal, Jale Inan, bu ikinci kuşaktan. Remzi Oğuz, Arif Müfit Mansel, bir bakıma Ekrem Akurgai çekildi sahneden sessizce. Toplumsal alkışı derlemeden. Dahası, bu yolda can ve- rerek. Cumhuriyet döneminin kimi kazıları, nerdeyse onun yaşına yaklaşacak. Sözgelimi, Perge antik kenti kazısı. Daha bir o kadar da süreceğe benzer. Perge'yi Prof. Mansel başlatmıştı, kırklı yıllarda, savaş içinde. Bugün Antalya Müzesi'nin dörtte üç zenginligi o kazılardan kaynaklanmakta. Dolayısıyla, günûmüzde, Tacitus Cad- desi'nden ya da Ana Sütunlu Yol'dan yürüyenler uzun bir geçmişi kucaklayan bu sessiz, odünsüz ve çoğu kez imzasız çalışmalardan ne denli kıvanç duysa yeridir. Aslantepe Höyüğü (Malatya) çalışmaları da, otuz beş yıldır süregelen bir kazı. 27 kültür katına sahip Aslante- pe, Yukarı Mezopotamya'nın en önemli yerleşim mer- keziydi. Gene Prof. Halet Çambel'in yıllar sürmüş özverili ça- lışmaları sonunda, Ceyhun Irmağı'nın kıyılarında ortaya çıkarılan Karatepe yerleşme merkezi, günûmüzde seç- kin parçalarıyla bir açıkhava müzesine dönüştürülebil- miştir. Öte yandan, Urla'da i.ö. IV. bininci yılı bugünlere ta- şıyarak tarihin en eski kıyı yerleşim biriminin gün ışığına çıkarılmasını sağlayantarihçilerimıze-Prof. HayatErka- nal ve arkadaşlarına- minnet borçlu değil miyiz? Onlar, Truva'dan daha eski bir uygarlığı zamanımızın hırslı gözleri önüne koyarken, belki de kulaklarına Vivaldi'nin Mevsimler'ı çalınıyordu. Çok uzak sayılmayacak bir me- safedeki Didim'de, ApollonTapınağı'nda, Nevv York Oda Orkestrası'nın çaldığı ilkbabar ve Yaz parçaları, örne- ğin. Kırşehir, Kalehöyük kazıları da, törensel bir başlân- gıçla, Prens Mikasa yönetiminde ilk kez ele alındı. Hitit, Erken Hitit, Frigya ve Asur dönemine ışık tutan bu çalış- malar, aynı zamanda bölgede, Japon usulü bir "Anı Bahçesi"n\n oluşturulmasına yol açtı. Aynca, on yıldır süren ikiztepe (Bafra) kazıları, Ana- dolu'nun Tunç Çağı'nı aydınlatmaya yardım edecek. Kazılarda bulunan dört bin yıllık ahşap tapınağa, kilden kadın heykelciklerine, sunak çevresinde ortaya çıkarı- lan "çöp kuyusu"na ne demeli? Geçmişin çevreci şehir plancılığı anlayışına? öyle bir süreci izliyoruz ki, bu çizgi üstünde zaman toprağa dönüşüyor. Toprak tarihe, tarih bilince. O halde, gelenekleşen kazıbilim tutkusunu, coğrafya- yı vatana çevirme çabalarını, neden genç kuşaklara -ço- cuklarımıza- aktarmıyoruz? Yaz kazılarına, küçük bir harçlık karşılığında, gönüllü öğrencileri çağırmak o den- li zor mu? Tarih, güzellik, sanat, dayanışma ve bir çeşit kamp yaşantısı? Chaplin'in sahne kostömö ilvara satıldı ILONDRA (AA)- Londra'daki Sotheby'smüzayede salonundâ, Charlie Chaplin'in ünlü filmlerinden "Büyük Diktatöf'degiydiği kostüm 35 bin 600 sterline (yaklaşık l milyar900mi!yon TL) satıldı. Kostümü satın alan U2 Rock Grubunun şarkıası Bono'nun, iç yüzü mavi-beyaz olan ceket, külot pantolon ve şapkadan oluşan kostümü. Dublin'de sahibi bulunduğu restoranda sergileyeceği bildirildi. Söz konusu kostümü Chaplin. 1940yılında oynadığı komedi filminde Hitler'icanlandınrkengiymişti. Aynımüzayededecountry müziği sanatçısı Hank Willias'ın bir gitan 18 bin 400 sterline (yaklaşık 1 milyarTL), şarkıcıEltonJohn'aait bir sahne kostümü de 5 bin 750 sterline (yaklaşık 300 milyon TL) satıldı. Foto-Safani yarışması sonuçlandı • ANKARA (AA)-Çevrc Bakanlığı ve Rama'nın işbirliği ile düzenlenen 2. Foto-Safari yanşması sonuçlandı. Çevre Bakanı Rıza Akçalf nın başkanlığında 14 eylül çarşamba günü Ankara'da toplananjüri, yaklaşık 100 fotoğraf arasında ilk üç sırayı, 5 özel ödülü ve 8 mansiyonu seçti. Fotoğraf ve filmlerin yanştığj Foto-Safari Yanşmasf nda bir film de ödüle layık görüldü. Yanşmada dereceyegiren eserler, Çevre Bakanı Rıza Akçalf nın önümüzdeki günlerdedüzenleyeceği basın toplanüsı ile açıklanacak. Ödül töreni ve eserlerden oluşan sergi iseekim ayındagerçekleştirilecek. Aktör Patmck O'Neal öldü NEVV YORK (AA) - ABD'li oyuncu Patrick O'Neal'in geçen hafta öldüğü bildirildi. O'Neal'in eşi Cynthia. 66 yaşındaki aktörün, kanser ve veremden öldüğünü söyledi. Televizyon dizileri ve Broadway'deki gösterilerde rol alan O'Neal, 'Dick and the Duchess-Dick ve Düşes". 'Emerald Point N.A.S.-Zümrüt Noktası", 'Night of the Iguana-Iguana Geceleri' gibi fılmleriyle tanımyor. ABDde Türk Filmleri Haftası Küitür Servisi - Kültür Bakanlığı ile Nevv York Lincoln Center tarafından ABD'de ilk kez düzenlenen Türk Filmleri Haftası 14 eylülde başladı. Haftanın açtlışında gösterilen ilk Türk fılmı Ömer Kavur'un "Gizli Yüz' adlı yapıtı oldu. Film. Amerikalı seyirciler tarafından büyük ilgiyle karşılandı. Türk filmleri. Walter Reade tiyatrpsunda Türkçe sözlü, İngilizce alt yazılı olarak gösteriliyor. İlk gün, ikinci olarak Zeki Demirkubuz'un yönetmenliğini üstlendiği "C Blok" gösterildi. 23 eylüle kadar devam edecek olan Türk Filmleri Haftası boyunca gösterilecek fılmlerşunlar: Tevfik Başer'in '40 Metrekare Almanya". Oğuzhan Tercan'ın "Uzlaşma". Ali Özgentürk'ün "Çıplak', Yeşim Ustaoğlu'nun 'İz', Erden Kıral'ın "Mavi Sürgün', Tomris Giritlioğlu'nun "Bir Yaz Yağmuru' veTunç Başaran'ın 'Uçurtmayı Vurmasınlar'. Türk Filmleri Haftası çerçevesinde, 20 eylül salı günü Türk sinemasının geçmişi, bugünü ve geleceği konulu birdeaçıkoturumdüzenlenecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle