Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8TEMMUZ1994CUMA
12 KULTUR
Al Jarreau, 22 temmuzda
İstanbul'da bir stadyum
konseri verecek Her gün yenişeyler ke§fediyovKühür Servisi - 22 tetnmuzda, bir
stadyum konseri vermek ûzere İstan-
bul'a gelecek olan Al Jarreau, geçtiği-
miz günlerde de Paris'te verdıği bir
konserle hayranlanna ulaştı. Tume
dizisinin son konserinde Al Jarreau
yine yaşına karşın olağanüstü bir per-
formans göstererek dinleyicileri büyü-
tedi. Tenderness" adh son albûmüyle
sanatçı, son yıllann aksine büyük bir
ticari başan da elde etti.
Al Jarreau'nun yeni albümü eski-
den hit olmuş, klasikleşrruş parçalann
yeni dûzenlemelerinden oluşuyor. Sa-
natçı önceleri bu albüme "Dinozor"
adını vermeyi düşünmüş. Ama bu ad,
ilk albümünü 1975'te çıkaran, pop
müziğjn kolaycüığına karşı sürekli sa-
vaşan 54 yaşındakı bir sanatçı için uy-
gun bir seçım olabilir mi ? Jarreau bu
soruya melodik bir kahkaha patlata-
rak şu yanıtı veriyor: "Evet bu "Dino-
zor" adı satışian düşürebilirdi."
Sanatçıyla Pans'tekı konseri önce-
sinde yapılan ve Le Moade gazetesinde
yayımlanan söyleşiyi sunuyoruz-
- "Tefiderness", Marcus Miller ta-
rafından düzenleodi. Bu albümde size
Steve Gadd. Joe Sample, Paulino da
Costa, David Sanborn, Kenny Garrett
ve Michael Brecker eştik ediyonhı...
Evet, bana bu albümde arkadaş-
lanmın eşlik etmesi çok hoş oldu. Za-
ten, öyle olmasaydı ben onlara para
yetiştiremezdim! Uzun süredir Mar-
cus Milkr'le birlikte tipik Al Jarreau
albümlerinin dışında, farklı bir albüm
yapmak istiyorduk. Düşünce, başanlı
müzisyenleri biraraya toplayarak, on-
larla çalışma yapmak, sonra stüdyoya
girerek hep birlikte canlı bir çalışma
yaparak bunlan kaydetmek gibi basıt
bir temele dayanıyordu. Bu bir konser
kaydı gibi olacaktı ve müzisyenler sah-
nede ortaya koyduklan performans-
lanndan çok daha ûstün bir perfor-
mans sergileme fırsatına kavuşacak-
lardı. Bütün bu çalışmalar beş günde
kayıtlarsa beş gece ıçinde tamamlandı.
- Pekiyi, neden bu kayıtlan turnede
yapmadmız?
Ben çok yeni, taze işler yapmak isti-
yordum bu albümde. Yalnızca Jarre-
au'ya özgü şeyler değil, kimsenin be-
nim şimdiye kadar söylediğimi duy-
madığı caz ve pop klasikleri ve daha
yeni parçalar. Biz klasikleri çok farklı
bir şekilde yeniden düzenledik. Buna
örnek olarak "Summertiıne" ve "My
Favourite Things"(Bu parçayı opera
54 yaşındakı Al Jarreau'nun son albümü büyükticaribaşan elde etti.
sanatçısı Katfaleen Battle ile birlikte
seslendirdik)i gösterebılırim. Çok sevi-
len klasik bir parçaya yepyeni tatlar da
ekleyebildiğinizi görmek müthiş. zevk
veriyor insana.
- Kayıtianm yaptığınız ama albümde
yer almayan parçalar da var mı?
Joe Sâmpİeın "Put It VVhere You
W ant It"i ve daha önce tamamladığım
"Take Frve"ın yeni bir versiyonu bu
albümde yer almıyor.
- Ne yazık...
(Gülüyor) Bunlan da yakın zaman-
da dinleyeceksiniz! Ama ben bu çalı-
şmalardan pek memnun kaldığımı
söyleyemem açıkçası. Ama bizim
amacımız insanlan şaşırtmaktan çok
doğaçlama alanımıa genişletmekti.
- Ama sLrin önceki albümlerinizde
dinleyenkri şaşırttığınızı iddia edebili-
rizsanınm.
Bunun tam olarak doğru kelime
olup olmadığından emin değilim. Bir
azgelışmişlik olduğundan sözedebili-
riz beÜti. Bazı parçalanm gelişebilmek
için- sahnede olduğunun aksine- ye-
terli olgunluğa erişmemişlerdi. B,unlan
erken doğum olarak da adlandırabili-
riz.
- tlk albümünüzden bu yana nekrög-
rendiniz?
Büyüdüm. Bir şarkıyı yorumlarken
zaman zaman "en az"ın da insanı mü-
kemmeliğe ulaştırabileceğini öğren-
dim. Bir cümleyi en güzel şekilde kura-
bilmek için hangi notayı ne zaman
söylemek gerektiğini öğrendim.
- Çok özel, aynı zamanda da kmigan
birsesimzvar...
(Sigara paketini gösteriyor ve bir
kahkaha atıyor) Evet. Ben de kariyer-
lerine erken başlayan tüm şarkıcılarla
aynı konumdayım: Sesiniz olgunlaşı-
yor, derinlik kazanıyor, ilk günlerdeki
tiz sesimden eser yok bugün. Ama her
gün heyecan, dişavurum, ölçülülük
konusunda yeni yeni şeyler keşfediyo-
rum.
- Siz caz, pop, Latin Amerika müziği
gibi çeşirJi türîerde parçalar yorumlu-
yorsunuz. BirbirİDden bu denli farklı
türleri seslendiriken hep başardı ol-
maıuziD sım nedîr?
Ben bunu gençken çok müzik dinle-
meme bağlıyorum. Dinlediğim her
parçada çekici şeyler bulurdum. Pol-
kayı bile iyi bilirim.
-Polkamı?
(Gülüyor) Komşulanmız Çek'ti.
Gece gündüz durmadan, yatıp kalkıp
polka dansı yaparlardı. Babam çok iyi
bir tenordu, radyoda yayınlanan hiç-
bir klasik müzik konserini kaçırmazdı.
Kız ve erkek kardeşlerimse benim caz-
la tanışmamı sağladılar. Bana ilk
derslerimi verenler de onlardı. Annem
Betty Page, Guy MitcheU ve 50'li
yıllann pop müzik yıldızlannı dinler-
di. Okulda Broadvvay havalan calardı,
bense bir doo wap dörtlüsünde çalışı-
yordurn. Tüm bunlardan olabıldiğin-
ce etkilendim sanınm.
Hgaz,Anadolu mm senyüce birdağısın
HALÎL NEBtLER
Meramı başkaymış. Nereden bile-
yim. Bir işi halledememiş olmanın
utancı ve sıkmtısıyla, "Gebnesi gere-
kiyor" diyorum oğlu Aydın Abı'ye.
- İyi, tamam, getiririz öyleyse.
Ertesi gün öğleden sonra yaşü, ama
çok yakışıklı birini getiriyor Aydm
Abi. Bembeyaz arkaya düzgüncü ta-
ranmış saçlanyla kardelen çiçeği gibi
bir adam. Sinekkaydı üraş, tam yerine
oturmuş, yakışan bir kravat, çok ki-
bar bir söylem. Rıfat Ilgaz...
- Al işte, getirdim. Halledin ba-
kalım işinizi, diyor Aydın Abi.
Biz ağır ağır, kol İcola Cağaloğlu'-
ndaki Pasaport Şube Müdürlüğu'ne
gidiyoruz. Müdür Yardımcısı hanıma,
"Rıfat Dgaz pasaportunu ahnak için
gekli" diyorum. O nazık hanım başını
bile kaldırmadan "BekksüT diyor.
Buyurun bakalım. Dedesi yaşında
adam, dışanda, ayakta nasıl beklesin?
Dinletemiyoruz ki... Peki, beklesin.
Dışan çıkıp Rıfat Amea'ya koridorda
açıklıyorum durumu.
- Olsun, diyor Rıfat Amca, bekleriz.
Aradan bir dakika bile geçmiyor.
Müdür Yardıması hanım o eski güleç
yüzüyle başını kapıdan bize doğru
uzatıp,
- Hocam buyurun, diyor.
Hanımda bir saygı, bir hürmet.
Rıfat Amca'yı yere göğe sığdıramıyor.
Sanki bir dakika önceki hanım o değil.
- Lütfen oturun, diyor.
Hoca, Rıfat Amca biraz bozuk çal-
maya niyetli.
- Yok, ayakta bekliyorduk, yine
bekleriz, diyor.
Polis müdürü hanım açıklıyor du-
rumu:
- Hocam. Biz sizin imza günleriniz-
de, kuyruklarda bir imzanızı alabil-
mek için ayakta saatlerce sıra bekle-
dik. Eee, bu dünya böyle. Şimdi siz be-
nim imzam için ayakta bir dakika
beklediniz, ödeştik...
Gerilim bitiyor. Dakikalarca gülü-
şüyoruz.
Polis müdürünün intikamı acı olu-
yor...
Eteklerinde kitaplar
Bu öyküyü birkaç farkh kişi birkaç
değişik biçimde anlatır. O yüzden
aynntılanna girmeden anlatmakta
yarar var.
Rıfat Amca'yla Can Yûcel, başka
yazarlann da olduğu ortak bir me-
kanda okurlanna kitaplannı ünzah-
yorlar.
Saatler geçiyor. Bir Rıfat Amca'nın
önünde okuriar sırada, bir de Can Yü-
cel'ın. Biraz sonra Can Yücel'in de işi
bitiyor. Rıfat Amca hâlâ imza atıyor.
Can Yücel, bir kitabmı alıyor, imza-
layıp Rıfat Amea'ya veriyor ve gidi-
yor.
Rıfat Amca imza sayfasını acıyor,
bakıyor, bir şiir.
"Ilgaz, Anadolu'mn
sen yüce bir dağısın.
Eteklerinde kitaplar..."
Bu şiirin Rjfat Amca'yı ne kadar
onurlandırdığının çok yalan
tanığıyım.
Bir forma eksik
Rıfat Amca bir şiirinde, "Gazete
dergi sayfalan tek tek kapaodı yûzü-
mûze" anlamında dizeler yaayor.
Eee, doğru söyleyeni dokuz köyden
kovarlar. Yazdıkca işsiz kalıyor. Ki-
mileri adından korkuyorlar. Ne yap-
sm? Ekmek parası kazanacak ya, dü-
zeltmenlik, dizgicilik, ciltçüik, basın
ve basımla ilgili ne kadar iş varsa hep-
sini yapıyor. Edebiyatcdardan önce
Intertype'çiler "nsta" unvanuu veri-
yor ona.
Oylesine ustalaşıyor ki.
Yıllar sonra oğlu Aydın, Çınar
Yayınlan'nı kuruyor. Kitap Fuan'na
tek kitapla kaülrnışlar, ikinci kitap
yetişememiş. Rıfat Amca tek kitabmı
imzalıyor. Yeni kitabın ciltciden gel-
mesini bekliyor bir yandan da. Aydm
Abi acemi yaymcı ya o sırada, kitapta
sorun çıkmasından korkuyor.
Her neyse, imza günû devam eder-
ken, saat 16.00 sıralannda Aydm Abi
elinde ciltciden henüz gelmiş kitap,
heyecanla Rıfat Amea'ya koşuyor.
- Baba, kitap geldi.
Rıfat Amca'nın önünde okurlar imza
için bekeşiyor. Yeni gelen kitaba ba-
kamıyor büe.
- Bir sorun var mı?
-Yok baba.
- Ver bakayım şunu.
Sol eliyle kitabı tutuyor. Şöyle bir
tartıyor başını cevirmeden.
- Kaç forma olacaktı bu?
- Dokuz buçuk forma baba.
- Bu kitap 9.5 forma değil. Eksik bu
kitap.
Haydi buyurun. Bir kontrol. Evet.
kitap bir forma eksik.
Emekçüer, hak etmeyene kolay ko-
lay usta demiyor işte.
Cehaletin zaferi
Rıfat Amca'nın en hareketlı yıllan
Marko Paşa ve Dolmuş'ta gecer. Mar-
rüşüyor ve karar yazdınhyon
"Samk Rıfat Ilgaz'ın her ne kadar
hükümete hakaret ettiği sabitse de kas-
tedilen hükümetin bugünkü hükümet
değil eski hükümet olduğu anlaşıldığı-
ndao, eski bir hükümetin hakaretin suç
teşkil etmemesİDden, beraatine..."
tyi. Güzel. Çıkıyor Rıfat Amca.
Esat Adil'e gıdip durumu anlatıyor.
Esat Adil önce şaşınyor, sonra yoru-
munu yapıyor:
"Vaüa Rıfat, bu hukuki bir savunma
değil. Yani, hiçbir av-ukat, hukuku bilen
hiç kimse kalkıp bö>le bir savunma
yapmaz. Bunu ancak hukuku bümeyen
biri vapardı. Onu da sen yaptın. Seninki
cehaletin zaferi!"
Rıfat Amca hakkında verilen bu
karar daha sonra ıçtihat oluyor ve
1980 dönemınde hükümete hakaret-
ten yargılanan birkaç kişi, bu içtihat
lardır. Bir başka yasaklı Orhan Ke-
mal'dir.
Diğer şair ve yazarlara dava açüı-
yor ya. şans Sait Faik'e de rastlar.
Yazdığı "Kestaned" adb öyküde bir
asker, postalıyla kestanecinin tez-
gahını dağıtır. Vay, sen misin bunu
yazan. Dava açarlar. Sait Faik öyle
davaya. soruşturmaya alışık adam de-
ğil. Hem korkuyor, hem biraz merak
ediyor. Bu hapisane nasıl bir yerdir,
kurallan nelerdir, kendisi oraya ne
kadar katlanabilir? Kim bilir bu işle-
n? Rıfat Ilgaz biür.
Sait Faik, Rıfat Amea'ya hapisane
hayatıyla ilgili en merak ettiği şeyi so-
rar:
- Yahu Rıfat, sen bilirsin, hapisane-
de bira var mıdır?
Rıfat Amca, ciğerlerindeki ra-
hatsızlık nedeniyle Yedıkule'deki
Parayı nasıl bulacak?
O sıralarda Dolmuş dergisinde yayı-
mlanan Hababam Sınıfı'nı kitap ola-
rak bastırayım diyor. Hababam Sınıfı
o güne kadar hep Stepne takma adıyla
yayımlanmış. Rıfat Ilgaz adıyla hiçbir
ilgisi yok. Gerçek yazanrun o olduğu-
nu kimse bilmiyor. Rıfat Amca, Ha-
babam Sırufi'nın 80 kadar öyküsünü
birleştirip bir roman haline getiriyor
ve elinde kitap, Remzi Kıtabevi'nin
kapısını çahyor. Remzi Kitabevi
basmıyor kitabı. Daha sonra kimin
kapısını çaldıysa, Rıfat Ilgaz adını gö-
ren yüzüne kapatıyor kapıyı. Sonunda
yayın dünyasında pek tanınmayan bir
yayınevine gidiyor. Yayınevi. normal-
de ikı-üç bin üraya alması gereken ki-
tabı bin liraya almayı kabul ediyor.
Rıfat Amca'nın bin liraya itirazı yok.
Tamam dior. Taraam ama, yayınevi
Rıfat Amca'nın
çıkardığı dergiler,
dÖnemin ne kadar
yasaklı, solcu şairi,
yazan varsa hepsine
kucak açar.
Bunlardan birinde
Nazım Hikmet'in
şiirleri "İbrahim
Sabri" takma
adıyla yer alır. O
sıralarda başka
dergiler Nazım
Hıkmet şiiri
yayımlamıyorlar.
Bir başka yasaklı
Orhan Kemal'dir.
rüyor. Bu arada işte, ilaç borcunu
ödemek için Rıfat Amca Hababam
Sınıffnı toparlayıp yayınevine götü-
rüyor. Laf arasında söyleyelim. O sı-
ralarda Mayk Hammer kitaplan Tür-
kiye'de yayımlanmış ve çok tutmuş.
Tutunca, yayına bu kârlı işi sürdür-
mek istiyor. Orijinal Mayk Hammer
üç-beş kitapsa, bir dizi Mayk Hammer
kitabı yayımianıyor. Herkes, sonraki
kitaplan Kemal Tahir'in yazdığım ko-
nuşuyor.
Şimdi de Rıfat Ilgaz Stepne'nin çok
tutulan eseri Hababam Sınıfı'mn de-
vamını yaayor diye düşünüyor her-
kes. Dağıtımcısı yolunu çeviriyor bir
gün:
"Yahu Rıfat Sen şair adamsın.
Kalkıp Stepne'yi taklit edip Hababam
Smıfı'nın devamını yazıyorsun. Biraz
ayıp oluyor valla? Sen kiim, Stepne
kim? Yapma böyle işler."
Hamal tbrahim
Cide'deki minibüsçü Süleyman'ın
bir benzeri de hamal Ibrahim'dir. O sı-
ralar Rıfat Amca gece gündüz calışı-
rken bulabildiği bir-iki saat boş vak-
tinde eve gitmektense, Cağaloğlu yo-
kuşunun başındaki Selahattın'in
meyhanesine gidiyor. Yazılannı ora-
da yazıyor. Randevulannı oraya ve-
riyor. Yazılar gazeteye gidecek ya,
yokuşu çık, götür, dön... Uzun iş.
- Koş fbrahim, yazıyı matbaaya gö-
tür.
- Oldu Hocam, hemen Hocam.
- îbrahim, falanca yerden şu yazıyı
kap da gel.
- Gittim bile Hocam.
Hamal İbrahim Rıfat Amca'nın
can dostu. Onunla sohbeti kutsal bir
ayin gibi kabul ediyor zaten.
Galıba hâlâ sağ ve sanırun Cemal
Nadir Sokak'ta bir handa aym işi sür-
dürüyor. Kır atın yamnda duran ya
huyundan, ya suyundan, derler. Ha-
mal tbrahim, Rıfat Amca'yla konuşa
konuşa kendini yetiştiriyor. Geçen yü
bir kitabı çıktı. Nasreddin Hoca fıkra-
lannı şiir olarak haarlayıp yayımladı.
Rıfat Amca'nın hocalığı böyle olu-
yor.
Kimmiş bakayım o sivil polisler?
ko Paşa'da, hükümeti eleştirmek için
bir öykü yazıyor. öykü de özetle şu:
Sarhoşun biri sokakta, 'Bu mahal-
lenin de bu mahallede yaşayanın da'
diye bas bas bağırarak basıyor küfürü.
Bekçiye yakalanıyor. Bekçi bunu alıp
Iıükümete küfrerti' diye karakola gö-
türüyor. İş mahkemelik oluyor. Ha-
kim soruyor sarhoşa.
- Sen hükümete küfretmişsin.
- Yok hakim bey.
- Etmişsin iste.
Sarhoş bakıyor kurtuluş yok, o ka-
fayla bir çıkış yolu buluyor:
- Ettim hakım bey, ettim ama bizim
hükümete değil.
- Hangj hükümete?
- Başka memleketin hükümetine.
Hakim kızryor,
- Kes ulan, biz hangi hükümete
küfredileceğini iyi biliriz.
İşte bu öyküden dolayı Rıfat Amca
yargılanacak. Rıfat Amca'nın dava-
lanna da dostluk, arkadaşlık haunna.
para almadan Esat Adil giriyor.
O gün Sirkeci gannda buluşuyorlar.
Rıfat Amca meseleyi anlaüp, 'Gel gir
şu davaya, avukathğnnı yap, sonra da
çıkıp şarap içeriz' diyor. Esat Adil iti-
raz ediyor
"Yahu Rıfat. Ben senin davalanna
giriyorum ama, sen öyle şeyler yazıyor-
sun ki, hep kaybediyorum. Ben de vic-
dan azabı çekiyonım. Kusura bakma,
bu sefer nasüsal kaybedeceğimiz bu da-
vaya gümeyeceğün."
"Peki" diyor Rıfat Amca. Gidip du-
ruşmaya giriyor. Önce öykü okunu-
yor. Hakmı soruyor:
- Rıfat Bey, bu hikayede hükümete
hakaret etmişsin?
- Yok, etmedim.
- Ee, etmişsin işte. Hikaye ortada.
Rıfat Amca, aynı öyküsündeki
adam gibi bir savunmaya geciyon
- Efendim, benim hakaret ettiğim
hükümet ougünkü hükümet değil,
eski hükümettir. Bu sebepten, eski
hükümete hakaret etmenin suç olma-
ması gerekir, beraatimi istiyorum.
Mahkeme heyeti kendi arasında gö-
sayesinde beraat ediyorlar.
Hapiste bira var mı?
Rıfat Amca'nın çıkardığı dergıler,
dönemin ne kadar yasakb, solcu şairi,
yazan varsa hepsine kucak açar.
Bunlardan birinde Nazım Hikmet'in
şiirlen "tbrahim Sabri" takma adıyla
yeT ahr. O sıralarda başka dergiler
Nazım Hikmet şiiri yaymlamıyor-
Rum Hastanesi'ne yatacakür. Parası
olmadığı için fakir ilmuhaberi çıkartır
ve Lefter adlı Rum dostunun yardı-
mıyla hastaneye yatar. Hesap. yatak
bedava, ilaç parayla diye yapılıyor.
Tedavisi dört ay sürüyor Rıfat Amca'-
nın. Iki yüz, üç yüz lira ilaç borcu biri-
lciyor. Dostu Lefter'e, "Çıkmca para
butup ödeyeceğtm" diyerek taburcu
oluyor.
Rrfat Ilgaz Beyazıt Meydanında üniversiteli öğrencikrle açlık grevinde...
parayı peşin vermiyor ki. Belli bir va-
deye senet veriyor. Bu da Rıfat Am-
ca'nın derdine derman değil. Borç
ödeyecek. Alıyor bin liralık senedi. so-
ruyor yayınevi sahibine:
- Tamam, kitabı aldın senedi ver-
din. Şimdi sen söyle bakalım. Bin li-
ralık bu senedi kaça alırsın?
Yedı yüz liraya alınm.
- İyi öyleyse, al bin liralık senedi,
ver yedi yüz lirayı.
O sıralarda Rıfat Amca Orhan Ke-
mal'le düşüp kalkıyor. Orhan Kemal
de Cumhuriyet'e "Arkadaş Islıklan"nı
vermış, basılması için sıra bekliyor.
Rıfat Amca yolda Orhan Kemal'i gö-
rünce. "Esaslı bir iş buldum Orhan, bu
berif kitap alıyor, gel senin kitabı da sa-
taum" diyor. O gün yayınevine Arka-
daş Ishklan'nı da satıyorlar. Rıfat
Amca bu olayı şöyle anlatırdı:
"Benim kitap peşin yedi yfize gitti.
Yalnız ikincide mal benim olmadığı için
sıkı pazarhk yaptım. Orhan'ın kitabı-
nı peşin bin iki yüz liraya sattun. O
günekadar gördüğümüz en büyük pa-
ra geçmişti elimize. Oradan çıktık. Bi
köfte, bi şarap, hayatımızın en mutlu
günlerinden biriydi."
Stepne kim, senkim?
tlhan Selçuk, "Dolrauş" diye bir mi-
zah dergisi çıkaracak. Zamanın en
sıkı yazarianyla teker teker anlaşıyor.
Derginin adı Dolmuş ya kimi direksi-
yon kimi vites, kimi dikiz aynası mah-
laslanyla yazacaklar yanlannı.. Ühan
Selçuk en son Rıfat Ilgaz'la Çemberli-
taş'ta bir köftecide görüşüyor. Anlaşı-
yorlar.
Rıfat Amca yazacak ama hangi
adla yazacak. Herkes Dolmuş'un bir
parçasını ad olarak almış. Dolmusun
son parçası ne olur? Olsa olsa Stepne.
Yazıyor. Hababam Sınıfı ilk kez
Dolmuş'ta Stepne adıyla yayırrilanı-
yor. Beklenmedik bir ilgi görüyor.
Dolmuş, eseri bir fasikül.bir kitapçık
halinde basıyor. Çok tutuyor. Sonra
bir kitapçık daha. O da büyük ilgi gö-
Rıfat Amca baa durumlarda biraz
kabadayıdır. Gözünü kırpmadan
çıngar çıkanr. Kastamonu'da Cum-
huriyet Kitap Kulübü'nün açılışına
tlhan Selçuk, Rrfat Dgaz ve Rahmi Sal-
tuk imza günü için çağnhyorlar.
Her şey hazır. Kitaplar masalarda.
tlhan Selçuk, Rıfat Ilgaz ve Rahmi
Saltuk oturmuşlar. Okurlan, hayran-
lan gencecik üniversite öğrencileri de
karşılannda bekliyor. Garip bir du-
rum. Karşıda bekleşip duruyorlar
ama hiçbiri gelip kitap imzalatmıyor.
Sonunda çocuklardan biri Rıfat Am-
ca'nın oğluna gelip "Aydm abi ya, ge-
lip kitap imzalatacağız ama, yazarlann
arkasooda sivil pousier, kime ne
yazüdığını gözlüyorlar ne yapsak?"
diye soruyorlar.
Aydın Abi, babasının hem de kendi
memleketinde kabadayılığını bilmez
mi? Şimdi Rıfat Amea'ya söylese hır
çıkacak. En iyisi tlhan Selçuk'a söyle-
mek, diye düsünüyor. Yanaşıyor
tlhan Selçuk'un kulağına, durumu
anlatıyor. Bekliyor ki tlhan Selçuk sa-
kince bir çözüm bulacak.
llhan Selçuk şöyle bir kalkıyor.
Ayağıru tam bir kabadayı gibi sandal-
yenin üzerine koyuyor. Bir nara pat-
latıyor:
- Kimmiş ulan bakayım o sivil po-
lisler?..
Anında ortadan kayboluyorlar sivil
beyler.
Rıfat Amca, "Keşke bana da söyle-
seydin" diyor Aydm Abi'ye. "ÜhanTa
birükte bağınrdık" diye de ekliyor.
Gidenin ardından
Yaşar Kemal, bir romanında, "O
güzel adamlar o güzel aüara binip gitti-
ler" diyordu.
Onlar gerçekten güzel adamlardı.
Tümü ulusal bağımsızlık bilinci-
mizde...
Tümü yannlanmızda.
Hepsiyle birlikteyiz. Rıfat Amca'-
yla da.
Onlar bizim yazarlanmız.
Bulgaristan'da
tablotiırsızlığı
SOFYA(A A) - Bulgaristan sanat
tarihinin en ünlü ressamlarmdan
Vladimir Dimitrov Maystora ve
Zlatü Boyaciev'e ait beş yağhboya
tablo MiÛi Sanat Galerisi'nden
çalındı. Galerinin en değerli
parcalan olan tablolann, alarm
sistemine rağmen nasıl ve kimler
tarafından çahndığı
belirlenemedi. Milli Sanat Galerisi
yetkilileri, soygunun çok
profesyonelce yapüdığını
belirterek, "Bu işi
gerçekleştirenler, buranın çalışma
düzenıni çok yakından biliyor
oknablar. Alarm sistemini hiç
zorluk çekmeden devre dışı
btrakmayı başarmışlar" dediler.
Çaknan beş tablonun toplam
değerinin 50 milyon leva(l milyon
dolar) olduğu açıklandı.
Bulgaristan Emniyet Genel
Müdürlüğü ise soygun olayının
anlaşılmasından sonra geniş çapb
operasyonlara başlandıgını ve
özellikle tablolann yurt dışına
kaçınlma olasılığına karşı sırur
kapılannda önlemler ahndığını
bildirdi.
Aksanaftaki caz
konseri iptaledildi
Kültür Servisi - Aksanat Kültür
Merkezi'nde bü akşam
gerçekleştirileceği açıklanan "Caz
Akşamlan" konseri, İlkin
Deniz'in davulcusunun ani
rahatsızlığ) nedeniyle iptal edildi.
Yeni düzenlenen programa göre,
bugün saat 18.30'da Miles
Davis'in Paris konseri videodan
gösterilecek.
Kabacalı'dan'TöPk
Basınında
Demokrasi'
Kültür Servisi - Araştırmacı Alpay
Kabacab'mn hazırladığı "Türk
Basınında Demokrasi" adh kitap
Kültür Bakanlığı tarafından
yayınlandı. Yayımlar Dairesi
Başkanlığı Demokrasi Klasikleri
Dizisi'nden çıkan sekiz bölümlük
kitap, siyasaldemokrasinin
Türkiye'deki genel işleyişini ele
alıyor .Tanzimat'tan başlayarak,
öncelikle her dönemin basın rejimi
ve basının bu rejim içindeki
tutumu üzerinde durulan yapıtın
birinci bölümünde, demokrasi
kavramı ve bu kavramın Türk
basınına girişi, Osmanlı
aydınlannca algılanışı
yansıtılırken, yenileşme
hareketlerinin etkisi ve basının
gelişmesi üzerini bilgilerde
veriliyor. Diğer bölümlerde ise
'gerçek anlamıyla tkinci
Meşrutiyet dönemınde başlayan'
siyasal yaşamın evreleri ele
alınıyor.
14.ÇorumHitit
Festivalî
• Kültür Servisi • Türkiye
Yazarlar Birliği, 14. Uluslararası
Çorum Hitit Festivali'nde Çorum
Belediyesi ile ortaklaşa "Kültür
Tarihimizde Çorum" konulu bir
sempozyum ve şiir şöleni
düzenleyecek. 14 temmuzda
gerçekleştirilecek sempozyuma
çeşitü üniversitelerden öğretim
üyeleri katılacak ve Çorum
tarihiyle ilgili bilgiler sunacaklar.
Şiir şöleni ise 17 temmuzda
Çorum Devlet Tiyatrosu'nda
yapüacak. Şölene Erdem Bayaat,
Bahaettin Karakoç, M. Akif
Inan, M. Atilla Maraş, M. Atilla
Maraş, Alaaddin özdenören, Arif
Ay. M. Önal Mengüşoğlu, A.
Vahap Akbaş, Hüseyin Atlansoy,
Turan Koç, Nurullah Genç, Lüüfi
Şehsuvaroğlu, Ali Akbaş
katılacak. Neyzen Ali
Balakbabalar'ın taksimi eşliğinde
şairler kendi şiirlerinden ömekler
sunacaklar. Türkiye Yazarlar
Birliği Başkanı D. Mehmet
Doğan'ın "Şehir, Şiir ve Kültür"
konulu bir konuşma yapacağı
programda aynca, Türkistan'dan
dia gösterileri de yer alacak.
KurtuluşSavaşı
çizgi roman oldu
• ANKARA (AA) - Kültür
Bakanlığı, çocuklar için Kurtuluş
Savaşı'm İconu alan bir çizgi
roman yayımladı. "Kurtuluş
Savaşı ve Ali" adını taşıyan çizgi
roman, Anadolu Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi'nce
hazrrlandı. Tarihsel gerçeklere
sadık kalmarak, Anadolu
Üniversitesi Tarih Bölümü'nce
yazılan çizgi romanın metni, aynı
üniversitenin Güzel Sanatlar
Fakültesi öğretim elemanlan ve
öğrencileri tarafından
resimlendirildi. Kurtuluş
Savaşı'm Küçük Ali'nin
penceresinden anlatan ve genel
koordinatörlüğünü Prof.Dr.
Engin Ataç'ın yaptığı çizgj
romanm kurgusunda, araşarma
görevlisi Tank Erdoğan, Koray
Kuranel ve Tahir K. Aksoy görev
aldı. Desenini Koray Kuranel'in,
çinilemesini araştmna görevlisi
Tank Erdoğan'm
gerçekleştirdiği, büyük boy
kağıda basılı çizgi roman, 128