Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 TEMMUZ1994 ÇARŞAMBA
14 KULTUR
'01. ULUSLARARASILA ROCHELLE FİLM FESTİVALİ'NDEN NOTLAR
Segneciliğin zenginliği üzerineMEHMETBASUTÇU
LA ROCHELLE- Kapılan de-
vamlı açık dostlar vardır. Alabildiğine
merakhdırlar. Değişeni anlamaya
çabalarken yeniyi aramak. hem karşı
koyamadıklan bir iç güdüdür hem de
üzerine titredikleri bir erdem... Yalnız
yakın çevreleriyle ilgilenmekle yetine-
mezler; dünyanın öbür ucundan gelen
acı ya da tatlı herhangi bir haber de
çok önemlidir onlar için... Genellikle
açık görüşlü. alçakgönûllü ve eli açık
insanlardır. Sofralan her gün dolup
taşar. Çat kapı gidebileceğiniz sıcak
evîerinde yepyetıi çehrelerle karşılaşır,
yeni dostlar edinirsiniz. Değişik konu-
lar üzerinde bilgüenir, tartışır, yeni
ufuklar kazanırsınız. Güvendiğiniz bu
dostlar sızi zaman zaman düş
kınklığına uğratsalar bile, kıza-
mazsınız onlara; aranızdaki hoşgörü-
yü yaralamak olanaksızdır...
Bir dost sofrası gibi...
ı Uluslararası La Rochelle Film Fes-
tivali de, işte bu tür bir dost sofrası gi-
foidir. Koşa koşa gider, sinemasal su-
suzluğunuzu giderirsiniz. Her türlü
gösterişten, resmiyetten uzak bir sine-
ma sofrasıdır La Rochelle ve tadına
doyum olmaz. Her yaz, adını ilk kez
duyacağınız birkaç yönetmenle orada
dost olacağınızdan kuşkunuz yoktur.
Sözgelimi, biri Portekiz'den gelmiş-
tir, digeri Meksika'dan... Selamlaşır,
•tarüşmaya dalarsınız. Italya'dan ve
:Rusya'dan özgür bir ses getirenlerin
Jjek tanınmıyor olmalan ise yalnız
farklı bir sinema yaptıklan ya da az bi-
tinen bir kültürün sözcüJeri olduklan
Sçin değildir; söz konusu yönetmenler,
çok daha biasit bir nedenle, son ya-
'pıtlannı uzun yıllar önce imzaladıklan
lıçin unutulmuşlardır. Ancak, La Roc-
hclle'de, her şeye karşın zamana kafa
jtutan ve tarihe tanıklık eden bu sa-
natçılarla, dünyamızdan yıllar önce
göçmüş bile olsalar, doyurucu,
sımsıcak bir ileüşim içine giriverecek-
sinizdir.
1Farklı bir taşra festivali
Jşin garibi şudur ki La Rochelle sof-
rasının konuklan giderek çoğalmak-
tadır. Gariptir, çünkü kitle sine-
masırun yüzeyselliğine. yerleşik bazı
'sinemasal değerlerin aptallığına ve tek
boyutlu yaklaşımlann kısırlığına karşı
yılfnadan direnen bu farklı "taşra fes-
tivali'', sinema dünyasında yaşanan
bunalımlara kulak asmadan büyû-
mektedir. Salonlann doluluk oranı
ışaşırtıcıdır, büyük festivalleri kı-
skandıracak bir düzeye ulaşılmıştır.
Güneşli sıcak havaya karşın, sabah se-
anslan bile tıklım üklımdır. Seyirci
dikkatli, bilgili ve ilgilidir; fılmleri
sonuna dek izler; ömeğin. bir piyanis-
tin eşlik ettiği yetmiş yıl önce çekilmiş
olan sessiz bir film ile, iki ay önce Can-
nes Festivali'nde yanşmış olan bir di-
ğeri aynı ilgiyi toplayabilmektedir...
Lubitsch'in Parmağı
22. La Rochelle Festivali'nde, 30
haziran -10 temmuz tarihleri arasında
kesilen bilet sayısı altmış bini aşmıştır.
Bu sevimli tatil kentine özellikle festi-
val sırasında, sinemaya gidebilmek
amacıyla gelenler yüdan yıla artmak-
tadır... Çünkü, dost edindikleri Jean -
Loup Passek adb sinema hastası ada-
mın, kısıtlı olanaklarla kurduğu açık
film sofrası, beş salonda birden, günde
tam beş öğun, birbirinden güzel değj-
şık kokular saçan lezzetli kültürel mö-
nüler sunmaktadır. La Rochelle'ın bu
yılki konuklan arasında Ernst Lu-
bitsch (Berlin 1892 - Los Angeles 1947)
baş köşedeydi. Genel ve yanlış bir
kanıya göre, "Amerikan güldüriisü"
türünün simgesi olarak tanınan: ayn-
ca, kendine özgü ince imalarla bezeli
güldürülerinde sergilediği taklidi zor
kişisel biçem nedeniyle. "Lubitsch To-
uch" (1011)115(1110 Parmağı) deyiminın
yaraüası olan Lubistsch: ashnda
Amerika'da çektiği ilk fılmi "Rosta"-
dan (1923) önce, çok değişik türlerde
yapıtlar gerçekleştirerek seçmeci (ek-
lektik) bir yönetmen kimliğiyle AJ-
manya'nın tanınmış sinema sanatçı-
lan arasında özgün bir yer edinmeyi
başarmış bir ustadır... Ernst Lubitsch,
aralannda başyapıtlanndan biri sayı-
lan "Istiridye Prensesi"nin de (Die
Austernprinzessin - 1919) bulunduğu
dört Almanya devresi fılmi yanında,
Amerika'da gerçekleştirdiği "Evlilik
Çemberi" (The Marriage Cırcle -
1924), ile "Bayan VVindermere'ın
YetpazesT (Lady YVındermere's Fan -
1925) adlı iki önemli fılminin yepyeni
kopyalanyla tanıtıhyordu. Ancak,
Lubitsch meraklılan her seansta düş
kınklığına uğruyorlardı. Yer kalma-
mıştı! Teknik nedenlerle orta boy bir
salonda gösterilen fılmleri izleyebil-
mek için yanm saat öncesınden kuy-
ruk yapmak gerekmekteydi.
Gerçekçililde şiirsellik
Abram Rooım adını, Sovyet sıne-
masını yakından tanıyanlar ya da ye-
dinci sanat uzmanlan bilirler. Abram
Room büyük bir yaratıcıdır. Aynı za-
manda etliye sütlüye kanşan bir aydm
olduğu için, bugün yer yer hafıfçe gü-
lümseyerek karşıladığımız "Clddi Bir
Genç Adam" (Strogij Junosa - 1935)
adh fılmiyle başı derde girmiştir. Stali-
nist düzen, sanatçının ince eleşürileri-
ne tahammül edememiştir... Abram
Room, bu fılmde rejim tarafindan el-
ler üzerinde tutulan ünlü bir cerrahın
eşine aşık olan genç atletin öyküsünü
anlatırken demokrasi konusunda,
bazı kişilere tanınan ayncalıklar ko-
nusunda, sımgelerle dolu güzel bir film
imzalamıştı... Abram Room (1894-
1976) büyük bir sinemasal tat alarak
izlediğimiz "Dönmeyen Hayalet"
(1929) adlı başyapıtında, gerçekçilikle
şiirselliği ince bir estetik içinde bağ-
daştınrken mizansen ustası bir yönet-
men olduğunu kanıtlıyordu. Filmleri
eskimemişti..
Genç yaşta öldüğü için, sekiz yıllık
sinema yaşamından geriye değişik tür-
lerde on iki film bırakan Italyan yönet-
men Ferdinando Maria PoggioH'yi de
(1897 - 1945) ilk kez La Rochelle'de
Robin-S
ile dans
Kültür Servisi - Dans müziği liste-
lerinin gediklisi Robin-S geçen
günlerde Yeniköy Cities'te "Yaz
Coskusu" adı alünda bir konser ver-
di. Robin-S, Londra gibi dev metro-
pollerde tekrarladığı underground
konserlerinin bir örneğini bu kez
açık havada Istanbullu gençlere sun-
du. Ahmet San'ın organizasyonu,
tnterstar ve Winston sigarasının
katkılanyla gerçekleştirilen gecede,
sanatçıya yaklaşık 750 kişiük coşku-
lu bir izyeyici topluluğu sabahın er-
ken saatlerine kadar eşlik etti.
Ciües'in ağaçlarla çevnli, zevkü
ortamında hem içkilerini yudumla-
yan, hem de konseri izleyen ge-
nçlerin eğlenmesi için her şey düşü-
nülmûştü. Sanatçı, uzun süre diller-
den düşmeyen şarkısı u
Show me
Love"ı (Bana Sievgj Göster) ses-
lendirdiğinde ise gençler gerçekten
de bü\Tİk bir sevgi gösterisinde bulu-
narak şarkıva eşhk ettiler. Sahnede
"Bulunduğum yerden hepiraziıı dans
ettiğini görmek istiyorum. Boş dur-
mak yok." diyen Robin-S, böylelikle
klasiİc müzik konseri izler gibi yerin-
de duranlara da ciddi bir klüp İcültü-
rü vermiş oldu. Zencilere özgü yoru-
mu ve ses rengiyle kendisini bünyele-
rine katmak isteyen dev plak şirket-
leriyle anlaşmaİctan kaçınan Ro-
bin-S, ashnda bağımsız plak şirketle-
rini daha çok sevdiğini belirtiyor.
Böyielikle daha özgür kalıp, kendisi-
nin kişisel olarak tercih ettiği dans ve
klüp müaği alanında bir yığın hit çı-
karacağma inanıyor.
AntalyaDevlet
Tiyatrosu 9
nda
yerdsezon
hazırhkları
Kühür Servisi- Antalya Devlet Ti-
yatrosu 1994-95 sezonuna yeni
oyunlar, tumeler ve kurslanyla yo-
ğun bir tempoyla giriyor. Geçen se-
zonu değerlendiren Antalya Devlet
Tiyatrosu Sanat Yönetmeni Musta-
fa Avkıran, "Geçen sezon çok yeni
olan tiyatromuz, büyük bir tiyatro-
sever kitle ile buluştu" dedi. Bu gü-
zelliğin tiyatroya sıfır noktasından
başlayan insanlann da içinde bulun-
duğu bir ekipçe başanldığjnı, geçen
yıl olduğu gibi bu yıl da 'amatör ü-
yatro kursu' acacaklanm belirten
Avkıran, aynca "Bu,yıl tiyatro oku-
lunun birinci adımını atmak, eğit-
menler denetiminde öğrenci-oyuncu
ile çakşmak istiyoruz" dedi. 3 ağus-
tosta Antalya Devlet Tiyatrosu'nda
başlayacak olan tiyatro kursuna
katıhnak isteyenlerin 15-25 temmuz
arasında basvuruda bulunmalan ge-
rekiyor.
LaRocfaeUe'ın
bu yılki
konuklan
arasında Ernst
Lubitsch baş
köşedeydi.
Lubitsch
(fotoğrafta
purolu olan),
Amerikan
güldüriisü
türünün bir
simgesi olarak
tanınmakla
beraber
gerçekteçok
değişik türlerde
fUmlerçekmiş
ve seçmeci bir
yönetmen
kimliğini her
zaman
korumuştur.
Sovyet
sinemasının
büyük
yaratıcılanndan
Abram
Romm 'un
'Ciddi Bir Genç
Adam'(1935)
adlı fılminden
(küçük kare).
tanıdık. Sinema yaşamını sürdüren
Portekizli yönetmen Antooio Cam-
pos'un fılmlerini de ilk kez La Rochel-
îe'de izledik...
Ödünsüz ve ödülsüz
Festivalin diğer konuklan arasında
16 fılmle Dino Ria, 11 filmle Koreli
Shin Sang Okk, 10 fılmle Meksikalı
Jaime Humberto HermosiUo, 8 filmle
îsviçreli Daniel Schimid, 7 filmle Dari-
usfa Mehrjui, 6 fılmle Mika Kaurismaki
yer alıyordu. Böylesine renkli ve içten
bir sinema sofrasına, nasıl olur da koş-
mazsınız!
Bir sinematek işlevi gören, değişik
türlere açık ödülsüz bir etkinlik olma
niteliğini özenle koruyan La Rochelle
Festivali'ne yıllardan bu yana yakış-
tınlan sıfat, seçmeci (ekletik) sıfatıdır.
Bir türe ya da günün modasına körü
körüne bağlanmayıp değişik biçimler
ve biçemler arasında iyı ve güzel bul-
duklannı seçerek her yıl çoksesli geniş
bir yelpaze sunmayı başaran ev sahibi-
ne bırakalım biraz da sözü. Jean-Loup
Passek, festival kataloğunun "Seçme-
cfliğe Küçük Övgü" adh önsözünde şu
görüşleri kaleme almış:
'Seçmeciliğe Küçük Övgü'
"Küçük Laorusse'a bakacak olursak
seçmecilik, değişik göritş ve turler
arasında kendine iyi gözükeni secmeye
çalışmaktır. Bana kalırsa seçmecilik,
yirminci yüzyılın tükenmekte olduğu
dönemde, insanın en çok gereksinim
duyduğu erdemdJr. Kiniileri, seçmecili-
ğin yüzeyselliğe giden yolun ilk durağı
olduğunu istedikleri kadar söyleyedur-
sunlar. ben iddia ediyorum ki seçmeci-
lik, bizi büinçliliğe ulaştıran en kesrirme
yoldur, yeter ki çevremize etkin gözler-
le bakmasını bilelim; yeter ki ruhımu
her gün medyarik oyunlann ruzağında
yitirmeyi kabul eden edilgen bir tanık
olmayalım..."
İşte seçmecihğın anlamını ve önemi-
ru vurgulayan bir örnek; Kanadalı
Atom Egoyan'ın "Exotica", Iranlı Ab-
bas Kiarostami'nın "Zeytinlikler lçin-
den" adlı fılmleri, La Rochelle'de,
merdivenlenne dek dolu bin kişılik bü-
yük salonda merakla izlenirken do-
ğaldır ki aynı kefelerde tartılmıyor.
ama aynı ilgi ve sinema sevgisiyle alkj-
şlanıyordu. Eminim ki Atom Egoyan
da Abbas Kiarostami de La Rochel-
le'lı sinemaseverlerle. Cannes'daki
karmaşaya oranla çok daha sağlam
bir iletişim kurabilmişlerdi...
Sinemanın, izleyicisiyle gerçek bir
ahşvenşe gjdebılmesı ıçio.. Cannes
gibi zengın ve gösterişli büfelere değil;
La Rochelle türü, ön yarjplan olma-
yan, kapı ve pencereleri dünyaya açık
dost sofralanna gereksinimi var...
Alaçatı'da çocuklardan 'büyük oyunlar'
SAVAŞAYKHJÇ
5. Uluslararası Çocuk Tiyatro-
lan Festivali geçen günlerde ya-
pıldı. Alaçatı Belediyesi, Tobav,
IATA (Uluslararası Amatör Tiyat-
rolar Birliği) ve Assitej (Uluslararası
Çocuk ve Gençlik Tiyatrolan Birli-
ği) işbirliği ile gerçekleştirilen festi-
vale, birçok yerli ve yabancı çocuk
tiyatrolan, vvorkshop uzmanlan ve
gözlemciler katıldı. Beş gün boyun-
ca tûm Alaçaü sokaklan, bir çocuk
tiyatrosundan bir başkasına ve
workshop'lara koşan çocuklarla
doldu taştı.
Festivalin iki önemli ismi; Alaçaü
Belediye Başkanı Remzi Ozen ve
Tobav Genel Başkanı -aynı zaman-
da Devlet Tiyatrolan Genel Müdü-
rü- Tamer Levent ile bu festival üze-
rine konuştuk:
5.Uluslararası Çocuk
Tiyatrolan Festivali,
geçen günlerde
Alaçatı Belediyesi,
TOBAV, IATA, ve
Assitej işbirliğiyle
gerçekleştirildi.
Festivale, birçok yerli ve
yabancı çocuk "
tiyatrolan, workshop
uzmanlan katıldı.
- Sayın Özen, Siyasal Bügiler'i bi-
tirdikten sonra Fransa Lluslararası
Kamu Yönetim mezunu olduğumızu;
bir süre kaymakamlık ve Mülkiyet
müfettişliği yaptıktan sonra CHP
tzmir Millerveküi seçfldiğiııizi ve
Ecevit döneminde Başkanlık ö z d
Kalem Müdüriüğü yaptığınızı biliyo-
ruz. Sonrasını südeo dinîeyebilir mi-
yiz?
ÖZEN-Daha sonra '82 yılında er-
ken emekli oldum. Yeniden politi-
kaya dönüşüm SODEP kurucu üye-
liği ile oldu. tzmir bürosu il baş-
kanlığı yapüm. 89'da SHP'den Ala-
çaü Belediye Başkanlığı'nı ka-
zandım. Aynı yıl başladığımız festi-
val, bu yıl beşinci yüına girdi.
NedenÇocuk FestivaB?
- Neden bu festivale ihtiyaç duyul-
du? Neden bir "meyve festivali", "bit-
ki festivali" değil de Çocuk Tiyatrosu
Festivali?..
AJaçaü Festivali bir kültür ve sa-
nat festivalidir. İlk tohumlanış aşa-
masında amacımız Alaçaü'yı tanı-
tmaktı. Sayın Olcay Poyraz'ın öne-
risiyle bu amacımız doğrultusunda
Uluslararası Çocuk Tiyatrolan Fes-
tivali yapmaya karar verdik.
Festivalin sadece turistik canlılık
kazandırmakla kalmayıp, bu top-
raklann tarih boyunca yüklendiği
uygarlığa giden yolda. kültürün ve
sanatm beşiğj olma görevini günü-
müzde de sürdürmenin Alaçatı'ya
çok şey katacağını biliyorduk. "Ço-
cuklarunıza yatırım, geleceğe yatı-
nmdır; çocuk tivatrosuna yatuım,
geleceğin çocuk tiyatrosuna
yatırımdır" diye düşündük. Bu yıl
bu düşüncelerimizin meyvelerini al-
maya başladık. Bunlardan birincisi.
meller üzerine kurulduğunu ve ko-
lay kolay olumsuzluklardan etki-
lenmeyeceğini gösteriyor.
- Sayın Tamer Levent, Alaçatı Fes-
tivali'nde Tobav'ın konumu nedir?
LEVENT- Tobav, sanatsal üreti-
min dünyadaki yerini çağdaş boyut-
larda tarumak, tanıtmak ve benzeri
kuruluşlarla işbirliği yapmak göre-
vini 12 yıldır başanyla sürdüren bir
kuruluştur. Bu anlamda Tobav'ın
benzeri kuruluşlardah FIA (Ulus-
lararası Oyuncular Federasyonu),
ITI (Uluslararası Tiyatro Enstitü-
sü), IATA (Uluslararası Amatör Ti-
yatrolar Birliği) ve ASSİTEJ (Ulus-
lararası Çocuk ve Gençlik Tiyatro-
yönlü bügilenmesini sağlayacaktır.
Bu da insanlann birbirlerinin ben-
zerliklerini keşfederek. birbirlerini
tanıyarak. anlayarak ve güvenerek
bir arada yaşamayı sağlayacakür.
İşte bunlann sağlanmasında tiyatro
sanatı doğrudan doğruya etkili ola-
cakür. İşte Tobav'ın festivalin dü-
zenlenmesindeki rolü bu.
- Bu tür festivalleri yaygınlaş-
tırmayı düşünüyor musunuz?
Tabii. Burada. festival boyunca
Alaçatı merkezinde yaşayan sekiz
bin kişi sürekh festival ile iç içe yaşı-
yor. Bunun için "Tüm Alaçatı Tiyat-
ro Sahnesi" diyonız. Ben önümüz-
deki yüzyılın festivallerinin Alaçatı'-
5.Uluslararası Çocuk Tiyatrolan
Festivali'nden (ortada), Tamer
Levent (üstte), Remzi Özen
(küçük kare).
beş yıldır çocuk tiyatrolan ile büyü-
yen Alaçaülı çocuklanmız, dışardan
yardım ahnaksızın tiyatrolannı
kurdular ve ilk oyunlannı bu yıl
oynadılar.
îkincisi ise Ingütere-Liverpoordan
Hope Street ve Devlet Tiyatrosu
oyunculannın bir ay süreyle Ala-
çatı'da sıfırdan başlayarak oluştur-
duklan "Yolculuğun Somı"ya da
"Umut Yolu" adlı çocuk oyunu. Bu
oyun günümüzde ve gelecekte Ala-
çaü'nın bir ürünü olarak Alaçatı
adını tüm dünyaya duyuracaktır.
- Ekonomik knz bu festivali etkile-
medimi?
- Kuşkusuz etkiledi kriz. Fakat
ona rağrnen bu yıl her tür katılım ge-
çen yıla göre çok daha fa2İaydı.
Oysa çevreye baktığımız zaman bu
günlerde dolu olması gereken yazlık
evlerin çoğunun henüz kapalı ol-
duğunu, otellerde kalan insanlann
beklenen düzeyde olmadığmı görüyo-
ruz. Buna rağmen başanlı olmamız,
festivab'mizin ne derece sağlam te-
" Festival boyunca Alaçatı
merkezinde yaşayan sekiz
bin kişi sürekli festival ile iç
içe yaşıyor. Bunun için
Tüm Alaçatı Tiyatro
Sahnesi' diyoruz.
Önümüzdeki yüzyılın
festivallerinin Alaçatı'daki
gibi olabileceğini, bunlann
ulusal ve uluslararası
nitelikte önemli kültürel
gelişmelere neden olacağını
düşünüyorum."
lan Birliği) ile uluslararası düzeyde
ilişkisi vardır. Bu ilişkilerin kuruluş
nedeni, sanata 21. yüzyılın boyut-
lannı getirebilmektir. Bunun için or-
tak tezimiz; sanayi, endüstri, ekono-
mi ve politikadaİci gelişmelerin, kül-
türel ve sanatsal gelişmelerden
bağımsız olamayacağıdır. Kültürel
ve sanatsal gelişme ise insanın çok
daki gibi olabileceğini, bunlann ulu-
sal ve uluslararası nitelikte önemli
kültürel gelişmelere neden olacağını
düşünüyorum. Bu nedenle Alaçaü'-
yı ve bu festhali uygulamalı bir mo-
del olarak göstermek istiyorum.
- tngiltere'den Hope Street ve Dev-
let Tiyatrosu ortak yapımı olan "Yol-
culuğun Sonu" adlı oyun. uzmanlar-
ca ve izkyenlerce son derece başarılı
bulundu. Bu projenin mimarının siz
olduğunuzu bUiyoruz. Çocuk tiyatro-
su politikanız nedir? "Yolculuğun
Sonu"nu önümüzdeki sezon izleyebi-
lecek miyiz?
Benim öteden ben savunduğum
yazar - yönetmen - oyuncu or-
tak yaraücılannın bir temadan yola
çıkarak, oyunu sıfırdan başlayarak
doğaçlamalarla ve yaraücı drama
metoduyla oluşturmalan düşüncem
"Yolculuğun Sonu" oyunu ile hayata
geçti.
Oyunun yöneüneni Vandy Harris
ile Budapeşte'deki bir fesüvalde bir
oyunlannı izledikten sonra
tanışmışüm. Bu oyun uluslararası
turnelere olanak sağlaması için, sö-
zün en aza indirildiği, oynncunun
yetenekleri ve bedensel becerilerinin
en üst düzeyde kullanıldığı bir oyun
oldu. Böylece dramatik durumlann
doğaçlama yoluyla en anlaşılabilir
çözümü ile sahnelenmesi sonucun-
da, 7'den 7O'e*bütün tiyatro izleyen-
lerinin anlayıp seveceği, zevkle izle-
yeceği bir oyun oldu. Bu oyunu önü-
müzdeki tiyatro sezonunda Türki-
ye'de gösterime sokacağız.
Ana tema 'kimlik aravışı'
Oyunun bence bir başka ilginç
yam da İngiliz tiyatro tekniği ile
Türk tiyatro ve kültürünün birleş-
mesinden ortaya çıkan üstün kalite-
dir. Bu proje için bir araya gelen 3'ü
İngiliz, 3'ü Türk oyuncunun bu oyu-
nu oluşturmak için birlikte çıküklan
tiyatral yolculuğu, bu yıl Devlet Ti-
yatrolan'nın repertuvar seçiminde
benimsediği ana tema olan "Bireyin
ve toplumun kimlik arayışı" başlığıy-
la değerlendınrsek; bu temanın bu
oyunda "Oyuncu bireyin kimlik
arayışı ve oyuncu gnıbunun kimlik
arayışı" ile tiyatronun kendi üzerine
yaptığı refleksiyonu ve kendini yeni-
den tanıma ve tanımlama yolunda
yeni bakış açısını açık seçik görebili-
riz.
Bu tür o>Tinlann bizim sanatçı-
lanmız tarafindan da gerçekleştir-
melerini, böyle bir modelle özendir-
meye çalışacağız. Bu tür ortak etkin-
liklerin her yıl Alaçaü'da yapılarak
gelenekselleşmesini sağlamaya çah-
şacağız. Bu çalışmalanmız için şim-
diden devleümizin, işadamlanmızın
bizlere destek vermesi gerektiğini
duyurmak istiyorum.
Çocuk ve gençlik oyunları
Çocuk tiyatrosu politikamıza ge-
lince. öncelikle 94-95 repertuvar
yılında çocuk ve gençlik oyunlanna
özel bir önem vereceğiz. Ankara'da
Devlet Tiyatrosu bünyesinde bir ço-
cuk ve gençlik tiyatrolan birimi ku-
racağız. Arkadaşlanmız Oğuz Tunç
başkanlığında bir süredir bunun
üzerinde hazırhk yapıyor. 23 Nisan
Çocuk Bayramı Haftası'nı tüm ti-
yatrolarda etkin çocuk tiyatrolan
festivalleri ile kutlayacağız. Söz ko-
nusu birimin kendine ait bir mekan-
da yıl boyunca en az on oyun üret-
mesini, bu binanın bir çocuk ve
gençlik merkezi olarak yaşamasını
ve haftanın her günü bu merkezde
sanatsal etkinliklerin, atölye çab-
şmalannın, seminerlerin, kurslann
yapılmasmı sağlamayı programhyo-
ruz.
Kanuni Sultan
Süleyman Hanı
restore edilecek
GAZİANTEP(AA)-
Gaziantep'teki Kanuni Sultan
Süleyman Hanı restore edihyor.
Kültür Müdürü BekirTaşyapüğı
açıklamada, Şehitkamil ilçesine
bağlı Sam köyündeki Kanuni
Sultan Süleyman Ham'nın
restorasyon projesinin Adana
Röleve ve Anıtlar Müdürlüğü'nce
hazırlandığıru belirterek,
çalışmaya, Turizm
Bakanlığı'ndan Kültür
Bakanlığı'na aktanlacak 500
milyon lira ödenekle önümüzdeki
günlerde başlanacağını söyledi.
Han'ın, Kanuni Sultan
Süleyman'ın Mısır seferi sırasında
yapünldığını belirten Taş,
"Kanuni, uzunca bir süre bu
handa konaklamış, orduyu savaşa
haarlamış. Daha sonra
Mercidabık ve Ridaniye
şavaşlannı kazanarak, Osmanlı
İmparatorluğu'nun zaferlerine
zaferler eklemişür" dedi.
Yayıncılardan
Frankfurt Kitap
Fuan'na pratesto
Kültür Servisi-Kühür
Bakanlığı'nın bu yıl Frankfurt
Kitap Fuan'nda 150 metrekarelik
yer kıralayarak fuara kaulmak
isteyen yabancılan organize etme
girişimıni yayınalar protesto
ediyorlar. Yayıncılann bu
protestosunun nedenini
Yayınalar Birliği Başkanı
Aygören Dirim şöyleaçıkladı:
"Yayıncılann bu haklı
tepkilerinin iki nedeni var.
Birincisi yazarlardan sonra
yayıncılann üzerine gidilerek
kitaplannın toplaülması. büyük
para cezalanna çarpünlmalan,
hapse aülmalan. Bu ayıbı taşıyan
bir ülkenin Frankfurt'ta temsil
edilmesinin anlamsızlığı. Îkincisi
ise 5 Nisan Kararlan ile daha da
zor duruma düşürülen
yayınevlerinin sorunlanna
yetkililerin duyarsız kalmalan.
Desteklemek yerine kitap
satınalma ve dergi abonelerinin
bile tasarruf tedbirleri
çerçevesinde durdurulması.
Durum böyle iken uluslararası bir
fuara kaülinak bir lükstür".
Aygören Dirim. bazı
yayınevlerinin protestolannı
haklı bulmakla birlikte,
Yaymcılar Birliği olarak
protestoya kaulînadıklanm ve
böyle bir fırsattan yararlanılması
göriişünde olduklannı d a ^ f j | _
açıklamasınaekledi.
Türk Kultürüne
HizmetOdülü
İZMİR (AA)- Anadolu Folklor
Vakfı Türk Halk Kultürüne
Hizmet Ödülü. bu yıl. bilimsel
çalışmalan ve araşürmalan
dolayısıyla Dokuzeylül
Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi Geleneksel Türk El
Sanatlan Bölüm Başkanı Yrd.
Doç.Dr. İsmail Öztürk'e verildi.
Aksaray-Yenikent'te 1944 yılında
doğan Öztürk. Ankara
Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya
Fakültesi Antropoloji Bölümü'nü
bitirdikten sonra Milh' Eğitim
Bakanhğ^ Milb Folklor
Enstitüsü'nde el sanatlan
araşürmacısı oldu. 1977'de Kültür
Bakanhğı Milli Folklor
Araştırması Ensitüsü Müdüriüğü
görevine getirilen Öztürk.
1981 'den bu yana dört yıl süreyle
her yıl yapılan ulusal el sanatlan
sempozyumlan ve 1992 yıhnda
Kültür Bakanhğı işbirliğince
gerçekleştirilen El Sanatlan
Sempozyumu Sekreterliği'ni
yürüttü.
Sanatçılar sosyal
gûvenlik için TBMIM
kapısında
ANKARA (ANKA)- Müzik ve
Sahne Sanatçılan Sendikası Genel
Başkanı Mehmet Cınka,
sanatçılara borçlanma hakkı
verilmesini ön gören yasa
teklifinin biranönceTBMM
Genel Kurulu'nca görüşülmesini
istedi. Genel Başkan Mehmet
Cınka yetkililere yaptığı
açıklamada "Sanatçılann hangj
sosyal gûvenlik kuruluşu
kapsamında olacaklarmın uzun
süre belirsiz kalması nedeni ile
sosyal gûvenlik hakkmdan
yoksun kaldıklannı" söyledi.
Cınka, 2167 sayılı yasa ile tüm
sanatçılar SSK kapsamına
alınmasına karşın yasayla getirilen
haklann uygulamada başanlı
olamadığını ve yasa hükümleruıin
kağıt üzerinde kaldığını belirtti.
Sanatçılann kendilerine özgü
koşullannın dikkate alınarak
sanatçılar için sosyal gûvenlik
yasası hazırlanması gerektiğini
kaydeden Cınka aynca,
sanatçılann geçmişten
kaynaklanan sosyal gûvenlik
sorunlannın giderilebilmesi için
hizmet borçlanması olanağı
getirilmesini istedi. Cınka bunun
yanı sıra sanatçılara borçlanma
hakkı verilmesini öngören ve
halen TBMM Genel Kunıl
gündeminin 164. sırasında
bulunan yasa önerisinin, kısa süre
içinde TBMM Genel Kunılu'nda
kabul edilerek sanatçılara
gecikmiş haklannın verilmesinin
sağlanması gerektiğini de belirtti.