Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyel
îmtivaz sahibi: Berin Nadi ILJW JLZK
Genel Yayın Yönetmeni: Orhan Erinç # Genel Yayın Koordinatörii: Hikmet Çetinkaya*
# Yazıiileri Müdürlerr Ibrahim Yıldız, Dinç Tayanç (sorumlu) 0 Görsel Yönetmeni
Fikret Eser 0 Özel Ek Koordınasyon: l>gar Eremektar • Sa\fa Uygulama Fatraa
Şahin# Basan ve yayımlayan Yenı Gun Habcr \tanM Basın \e Yaymcılık AŞ.
Yağmaya karşı hoşgörüyılı...27 Mart 1994 yerel seçimleriyle birlikte tırmanışa
geçen kent yağması ve kaçak yapılaşma, istanbul'la
birlikte ülkenin hemen her yöresinde, çevreyi ve
yaşam kaynaklarını tehdit eden 'sürdürülemez
kalkınma' sürecini daha da hızlandırdı...
OKTAY EKlNCİ
1994'ün Ocak ayında, merkezi
Paris'te olan Uluslararası
Mimarlar Birliği (UIA) adlı
kuruluşun aylık haber bülteninde.
bir tam sayfa Istanbul'a aynlmış
ve bazı 'çarpıcf fotoğraflara yer
verilmişti. 120 ülkeye gönderilen
UIA bülteni, Park Oteli'in
yıkılmasını ve yerel demokratik
güçlerin bu yıkımdaki
kararhlığınr-2000'Iere doğru
diinya şehirciiiğinin en önemli
olayı'olarak duyuyor, yine UIA
dünya genel kurullannda kabul
edilen 'sürdüriilebilir bir gelecek
için mimarlık' eylemine örnek bir
davranış şeklinde gösteriyordu.
Nitekim 1994'ün 5 Haziran
Dünya Çevre Günü kutlamalan
sırasında da Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel ve Başbakan
Tansu Çiller, Park Oteli'ne karşı
çıkan anlayışın genel çevTe
politıkalanndaki karşılığı olan
'sürdüriilebilir kalkınma'
ilkelerine bağlı kalacaklannı
duyurdular ve bu ilkelerin
açılımını yapan 'Çevre Andı'na
da TV kanallanndan naklen
verilen gösterişli bir törenle imza
attılar.
Ne var ki örneğin Çiller. bu
yemine imza attığında. yine
özellikle kendisinin 27 Mart 1994
yerel seçimlerinden önce verdiği
'sözler' üzerine tstanbul'da ve
tüm ülkede patlama gösteren
'kaçak yapılaşma' artık önü
alınamaz boyutlara ulaşmış,
kentsel yağmanm yarattığı
kirlenme, ölümcül çevTe
sorunlannı da birlikte getirmeye
başlamıştı.
Armutlu'daki kaçak
apartmanlara 'ana yûreğinin'
güvencesini veren Çiller.
lstanbul'un yaşam kaynaklannı
kurutan talan yapılaşmasına da
imar affı vaatleriyle açıkça destek
olmuştu.
Benzer şekilde Demirel de aynı
yemine attığı imzanın mürekkebi
henüz kurumadan, Toyotasa'nın
Adapazan'ndaki I. sınıf tanm
arazisıne, üstelik hukuka aykın
yöntem ve izinlerle kurduğu
otomobil fabrikasını da yine
kendisi hizmete açmış. üstelik 2
yıl önceki temel atma
töreninde söylediğini de
yineleyerek 'bu
arazide artık
patates
ve mısır yerine otomobfl
üretileceğj' müjdesini vermişti.
Yani Türkiye'yi yönetenler.
imza da atsalar, yemin de etseler,
aslında sürdürülebilir değil.
'sürdürülemez' bir gelişmenın
1994'te de en kararlı savunucusu
ve uygulayıcılan oldular.
O kadar ki bir yandan kaçak
yapılaşma ve kent yağmasının,
yeşil alanlar ve tanm alanlanyla
birlikte ormanlık bölgeleri bile
'işgal ve imha etmesine' söylem
ve ödünleriyle katkıda
bulunurlarken öbür yandan yine
bu alanlan içeren kamu
arazılerinın 'ranta dönük
imardeğişiklikleri de
yapılarak'pazarlanmasım
hedefleyen yeni yasalan ardı
ardına gündeme getirdıler. En son
yürürlüğe giren 'OzeUeştirme
Yasası' gibi...
Bu nedenlerle özetle denilebilir
ki Türkiye'nin 1994 yılı
içerisindeki çevre serüveninin
başlıca gerilimini, 'yağmaya
dayalı bir rant ekonomisinin"
hemen tüm alanlarda
yaygınlaşması ve dahası
'kurumsallaşması' süreci
oluşturdu. U1A Ocak '94
Bülteni'nde Park Oteli'nin
yıkımını 'örnek çevreci davranış'
olarak dünyaya duyursa bile.
ülkenin ve tstanbul'un kültür,
doğa ve diğer çevresel değerlerini
'hızla yıkmaya başlayan' imar ve
rant polıtikaİan, yine 1994
yılında en etkin ve yüksek
düzeyine ulaştı. Yerel seçimler ise
bu politikanın 'demokratik
sonuçlannı' yarattı...
Blr yıl nasıl geçti?
Kent ve çevre yağmasmın hızla
yaygınlaşmasının yanı
sıra
geride bıraktığımız yılın diğer
bazı önemli çevre olaylannı da
şöyle sıralamak mümkün:
• Istanbul'da su, toprak ve hava
kirlenmesi toplumsal yaşamı
tehdit eder düzeye ulaştı.
Boğaziçi yağmaya teslim oldu.
Bağırsak ve solunum yolu
hastalıklanndan ölümîerbaşladı.
• Yine lstanbul Boğazı'nın
Karadeniz girişinde mart ayında
meydana gelen büyük deniz
kazası, bu uluslararası su yolunun
artık 10 milyonluk bir metropol
için ne denli tehlikeli riskler
taşıdığını da bir kez daha ortaya
serdi. Boğazıçı'nin özgün kültür
ve doğa değerleriyle örneğin bir
'Panama Kanalı olmadığını"
anlatabilmek ise ülkeye duyarlı
kesimlerin aylarca gündeminde
kaldı. Bu düşünce, 5 Haziran
1994 Dünya Çevre Günü'nde de
yine Boğaziçi'ni kucaklayan
'Sevgi Zinciri" eylemine
dönüştü...
• Ankara, 1994'e temiz hava
kenti olarak girdi, ama bu kez
'kültür kirlenmesinin'eline düştü.
Kentin sanat simgelerini "tükürük
hokkası' sanan çağdışı bir yerel
yönetim anlayışı. şimdi de kimi
park alanlannı ideolojik anıtlarla
işgale hazırlanıyor.
• Izmir'de Konak Meydanı
idari yargıyla betonlaşmaktan
kurtanldı, ama yeni belediye
yönetimi, bu kez 'kazıklı yolu'
bir kez daha gündeme getirerek
Kordonboyu'ndaki kentsel çevre
kültürüne göz dikti. 1994'teki bu
tartışma, 1995'e doğru da yine
gündemde.
• Akkuyu Nükleer Santralı için
yıl boyunca sürdürülen yoğun
karşı kampanyalara rağmen
'müşavir firma seçimi' ihalesi,
aralık ayında yapıldı ve bu
konuda dünyadaki deneyim
sırasında ancak 15. olan Güney
Kore firması,
en düşük teklifi verdiği için işin
başma getirildi.
• Gelibolu Yanmadası'nda
temmuz ayında çıkan ve 3 bin
hektarlık milli park alanını
etkileyen büyük orman
yangınının ardından yurt
düzeyinde başlayan yaygın ağaç
dikme kampanyalan. 'tarih ve
çevre bilinci'açısından olumlu
gelişmelerdi. Ne var ki bir yandan
Gelibolu ormanlan yeniden
yaratılmaya çalışılırken öbür
yandan aynı bölgeyi 'ezmeye ve
betonlaştırmaya'neden olacak
Çanakkale Boğazı Köprüsü'nün
Kilitbahir ve Çimenlik kaleleri
arasına yapılmak istenmesi,
umutlann yine kaygıya
dönüşmesine yol açtı.
• Gökova Körfezi'ni öldürmeye
aday olan Ören Termik
Santralı'ndaki gelişmeler. 1994
yılında önce kara mizaha. sonra
da drama dönüştü. Santral
'deneme üretimi' adı altında
resmen çalıştınlmaya başlanırken
bu kandırmacaya engel olmak
isteyen Muğla'cjjfki çevrecilerin
lideri, Bodrum gönüllüsü Saynur
Gelendost, açlık grevini ölüm
orucuna dönüştürdü. Neyse ki
sevgili Gelendost, Çevre
Bakanı'nın "Santral
işlemeyecek" şeklindeki sözünü
güvence sayıp bu direnişıni
şimdilik 1995'e erteledi.
• Burdur Gölü'nü ve gölde
bannan dikkuyruk ördekleri
tehdit eden Isparta Organize
Sanayi Bölgesi ile yine
Isparta'nın adını taşıyan
havaalanı inşaatlan, yargı
kararlanyla durduruldu. Ancak
bunlardan havaalanı için
DHICD'ce açılan dava 'yasal
süresine uyulmadığı için' üst
mahkemede geçersiz sayıldı.
• Hükümetin AnkaraYiaki
Saracoğlu Mahallesi'ni satmaya
ve dahası yeni imar hakkıyla
'yıkmaya' yönelik yasa gırişimi,
duyarlı kamuoyunun tepkisi ve
Demirel'in vetosuyla son
anda engellenebildi.
• Antalya'da ünlü Köprülü
Kanyon Milli Parkı'nm da içinde
bulunduğu Köprüçay üzerine
yapılmak istenen 'Beşkonak
barajlan'yine yıl boyunca
sürdürülen çevre savaşımı
sonunda. yatınmcılann da
vazgeçmesiyle engellenebildi.
• Bergama' çevresinde yıllardır
siyanürle altın aramak için çaba
gösteren, ancak yöre halkının
bilinçli direnişi yüzünden bunu
yapamayan Eurogold ve Tüprag
adlı firmalar, sonunda Çevre
Bakanlığı'nı 'ikna'ederek yatınm
için ön izınlerini aldılar. Ancak
özellikle Ovacık köylüleri.
Bergama Belediyesi ve Bakırçay
bölgesi ile Edremit yöresindeki
yine belediyeler ve çevreciler. bu
'zehirli soyguna' engel olmak
için çabalannı sürdürüyorlar.
• Tunceli'nin kimi ilçelerindeki
köylerin bombalanması ve
yakılması olayını da 1994'ün
çevre felaketleri arasında saymak
gerekiyor. Her biri Anadolu'daki
binlerce yıllık kırsal yerleşme
kültüründen izler ve değerler
taşıyan bu köylerin ve köylülerin
başma gelenler. 1996 Haziran
ayında Tstanbul'da yapılacak olan
Habitat zirvesini de şimdiden
olumsuz yönde etkiliyor.
Dünyadaki bazı demokratik
kuruluşlar, köylerin yakıldığı bir
ülkenin uluslararası iskân ve
çevre sorunlannın tartışılacağı bu
büyük bulusmaya e\ sahipliği
yapamayacağını ilen sürdüler ve
aralık ayında karşı kampanya
başlattılar.
• Istanbul'da yağmaya açılma
sürecinin başlangıcını yaşayan
ünlü Polonezköy'ün 1994'te ilan
edilen tabiat parklan içerisinde
yer alması kuşkusuz olumlu bir
gelişmeydi. Ancak bu kültür ve
doğa cenneti bölgenın korunması
için gerekli yeni planlama
çalışmalannda sonuca
ulaşılamadı ve köyün yazgısı
1995'e kaldı.
• Benzer şekilde Bursa'daki
Orhaneli Termik Santralf nın
yargı karanyla durdurulması.
yine Yatağan
Termik
Santralf na hukuk yoluyla
desülfîrizasyon tesısi
yapılmasınm şart koşulması.
1994'ün çevre açısından olumlu
gelişmeleri oldular. Her iki zehir
makmesi santral için de dava açıp
kazananlar ise Bursa ve
Yatağan 'daki çevreye duyarlı
dernekler ve sivil toplum
örgütleriydi.
• Trab'zon'daki 3000 yıllık
tarihi kaleyi ve kentse! StT
alanını "altına alarak' ezmeye
niyetlenen 'Uçan Yol'projesinin
de 1994'te yargı karanyla
durdurulması. Türkiye'deki çevre
savaşımına önemli bir hukuk
güvencesi de sağladı. "Önce
kültürel çevre. sonra yol" diyen
ve bunun 'kamu yaranna"
olduğunu vurgulayan yargı karan.
'sürdüriilebilir bir şehirciliğin" de
temel ilkelerini belirledi...
Yağmacı yasalar
Çevreyle ilgili yasama süreci
açısından 1994'ün en olumsuz
gelişmelerinden birisi de 30 Mart
1994 günlü 'Kıyı Yönetmenliği'
sayılabilir. Kıyı yasasındaki 100
m'lik koruma bandını 'yüzde
50'den fazla yapılaşma olan
yerlerde' ortadan kaldıran bu
yönetmeliği. ilginç bir şekilde ilk
uygulayan Özel Çevre Koruma
Kurumu oldu. Kurumun. örneğin
Fethiye için hazırladığı yeni imar
planında, daha önce yasa gereği
yapılaşmaya kapatılan kıyı
kuşağı. bu kez 'yönetmeliğe
uyularak" imara açıldı.
Son olarak yürürlüğe giren
Özelleştirme Yasası ise
çoğunluğu 'kentsel ve çevresel
koruma alanı" olarak imar
planlannda saklı tutulan KİT
arazilerinin "yeni imar haklan
verilerek pazarlanmasını'
öngörüyor. Yasanın bu hükmü,
yüksek yargı tarafından iptal
edilinceye kadar. sağlıklı bir
kentsel yaşam için elde kalan son
kamusal açık alanlar da hızla
betonlaşacak. Böylece belki
hükümet para bulacak. ama
toplum artık nefes almak ve
uygarca yaşamak için son
olanaklannı da hızla vitirecek...
Bugünün
genç insanı için
Atatürk başkomutan değilERDALATABEK
Türkiye gençliği yeni bir yıla önem-
li değişimlerie giriyor. Geçmiş on yıl-
lann 'polirize gençlik' niteliği, yerini
'ekonomize gençlik' olgusuna mı bıra-
kıyor? Günümüz gençlerinin ekono-
miyle ilgisi geçmiş yıllara göre çok
artmış görünüyor. Ekonomik örgüt-
lenmelerin pek de göze çarpmayan de-
ğişiklikleri, gençlere daha çok hareket
alanı sağlamış durumda. Özellikle bil-
gisayarlarla kitle iletişiminde, endüst-
ri ve hizmet alanlannda nitelik değiş-
tiren çalışma yöntemleri, gençler için
hem olanak yaratıyorhem de üstünlük
sağlıyor. Çeşitli mühendislik dallan-
nın yanında işletmecilik, turizm gibi
kitlesel gereksinmelere yanıt veren
yeni çalışma alanlan, gençlerin 'eko-
nomize kimlik'lerine doyurucu karşı-
hklar veriyor. Giderek güçlenen bir
eğilim de kamu hizmetleri yerine özel
sektör alanının, dahası kendi işinde
çalışma isteklerinin güçlenmesi.
Yeni gençlik 'uzlaşmacı'
Bu değişimi destekleyen sosyolojik
değişim de yeni kimliklerle ilgili ola-
rak ortaya çıkıyor. Geçmiş onyıllann
çatışmacı. radi'kal değişim için kesin
kararlı genç kimliği, yerini girişimci,
yarara dönük, uzlaşmacı, yeni alan ta-
rayıcı birey kimliklerine bırakıyor.
Çatışmacı ve radikal kimlikler, din
köktencileriyle uzlaşmaz milliyetçi ya
da etnik köken militanlığını temsil
ederken, üretici işbirliğine dönük kim-
likler. çatışmalann yerine karşılıklı
anlaşmalan koyma yönünde gelişiyor.
Bu noktada dinci, milliyetçi, etnisist
militanlık karşılıklı olarak birbirini
uyanrken laik, kültür ve sanat milli-
yetçisi, evrensel banşa dönük kimlik-
ler kendi kültürlerini yaratma yolun-
da gelişiyor. Kendini kabul ettir- me-
de zorlanan kimlikler şiddete yatkın
bir davranış kahbını benimserken, ge-
leneksel kalıplan aşma yolundaki ev-
rensel kimlikli gençlerin dünyadaki
gelişmeleri daha nesnel algılayabil-
dikleri de ortaya çıkmaktadır. Bu aşa-
mada kıtle iletişimindeki hızlı geliş-
menin açık etkisi de göriilmektedir.
işini kuran kadın imajı
Genç kadınlann toplumsal hayata
giderek daha çok katıldıklan da dik-
kat çekicidir, bu katıhmın önümüzde-
ki yıllarda daha da artması beklenme-
lidir. Geçmiş yıllann feminist hareke-
tinin militan hızı kesilmiş görünmek-
tedir. Genç kadmlar toplum hayatın-
da giderek daha çok alanda yer almak-
ta, çeşitli hizmet sektörlerinde, üretim
birimlerinde daha yetkin, daha sorum-
lu görevler üstlenmektedirler. Bu da
genç kadınlann toplumsal rollerinde
yeni değişimler demektir.
Genç kadınlar artık geleneksel eş
ve anne rolleriyle yetinmemekte. bun-
lardan önce iyi bir işte çalışan kadın
ya da kendi işini kuran kadın imajı
öne çıkmaktadır Bu noktada genç ka-
dın hareketinin militanhğı, tslamcı
genç kadınlar tarafından temsil edil-
mektedir. Kendi varlıklannı cesaretle
savunan, kendilerini yeni kimlikleriy-
le kabul ettirme mücadelesi veren fs-
lamcı genç kadınlar, toplumun en mi-
litan kadın kesimini oluşturmaktadır-
lar.
Gençlerin politikaya katılımı yolun-
daki engeller yasal olarak sürmekle
birlikte, politikaya ilgi giderek art-
maktadır. Yeni Demokrasi Hareke-
ti'nin genç sözcüsü Cem Boynergenç-
ler tarafından özel bir ilgi ile izlen-
mektedir. Yeni politik hareketin yeni
lideri, rahat konuşması, açıksözlülü-
ğü, kendini hiçbir paradigmaya bağlı
hissetmemesi gibi özellikleriyle dik-
katle izlenmektedir. Eskı liderler ara-
sında sadece BülentEcevit'in özel bir
ilgi görmesi de dikkat çekicidir. Bu-
rada sadelik, cesaret, açık konuşma,
sebat, kavgacı olmamak gibi özellik-
lerin beğeni skalasını oluşturması de
gençlerin yeni psikolojik motivasyon-
lanna işaret etmektedir.
İdeolojik eksen olma açısından Ata-
türk yeni bir özdeşleşim sembolü ol-
maktadır. Bu sembol, 'başkomutan'
olmaktan çok Barı uygarlığını göste-
ren politik bir lideri, dogmalara karşı
çıkarak aklın üstünlüğünü-bilimin ön-
cülüğünü söyleminin temeli yapan bir
toplum düşünürünü temsil etmekte-
dir. Bugünün genç insanı için Atatürk,
uygarlık meşalesinin taşıyıcısıdır.
Sembolün günümüzdeki anlamı zafer
kazanan bir başkomutandan çok yet-
kin bir uygarlık mühendisi imajını ta-
şımaktadır.
Catısma eksenlerinde fark
Gençler tarafından önemle izlenen
çatışma eksenleri sağ-sol ideolojile-
rin karşıtlığı yerine gelişmişlik-geliş-
me- mişlik ekseni obnaktadir. Emper-
yalist Batı da eski yerinde değildir,
sosyalist Doğu da eski yerinde değil-
dir. Eski yerlere ilişkin kesin yargılar
değişmekte, bunlann yerini yeni de-
ğerlendirmeler almaktadır. Bu yeni
değerlendirmeler de doğal olarak çok
net değildir, ama 'gelişmeyolu' pusla-
nın ibresini daha çok çekmektedir.
Din radikalizmi, şöven milliyetçilik
Batı'ya soğuk bakmaktadır, bu kesim
gençleri için temel eksen, kendi ide-
olojileri olmaktadır. Emik kökenleri-
ni militanca kabul eden gençler için
ideolojik eksen, etnik farklar olmak-
tadır. Bu noktada da geçmişin önem-
li eksenlerinin değiştiği, kimi eksen-
lerin önem yitirdiği, kimi yeni eksen-
lerin de önem kazandığı görülmekte-
dir.
'94 yılı eğitim açısından önemli de-
ğişmeler göstermiştir. Klasik ortaöğ-
retimde fazla bir değişim olmaması-
na karşın eğitim kurumlannda dinci
örgütlenme çok büyük adımlar atmış-
tır. Dinci örgütlenmelerin ortaöğre-
timde yetenekli gençleri arayıp bula-
rak saflanna katma çabalan inanılmaz
bir kayıtsızlıkla seyredilmiş, bu genç-
lerle uzun vadede Türkiye'ye egemen
olma çabalan Islamcı keşimin başan-
sıyja sürdürülmüştür. Üniversiteler
YÖK uygulamalannın özgür düşünce
üretimini kısırlaşnrmasının etkilerini
aşamamışlar, burada da Islamcı kesi-
min özellikle kamu hizmetleri alanı-
na gösterdiği özel dikkatle gelecekte
neleri planladıklan görülmüştür. '94
yılının önemli değişiklikleri, adı mil-
li olan eğitimin, özünde dini olması gi-
bi bir değişime işaret etmektedir.
'95 yılında da bu değişiklerin ken-
di yollannda süreceğini düşünmek ge-
rekiyor. Türkiye gençliğinin, dünya-
daki değişimi de, ülkedeki çalkantıla-
n de yaşamaması olası değildir. Genç-
likle ilgili olarak nelerin yapılabilece-
ği bilinmediğinden her gencin tutumu
kendisine, çevTesine, aile yapısına, ki-
şisel yeti ve eğilimlerine bağlı görün-
mektedir.
Bugünden bilinenler, '95 yılında
gençlerin daha etkin olacaklan, top-
lum hayatını daha çok etkileyecekle-
ridir. Burada belirleyici olacak etken-
ler, başta ekonomi olmak üzere, genel
politika, toplumsal değişimler ve dün-
yadaki değişimin yönü ve hızıdır.
Gençleri anlamak ise her zaman oldu-
ğu gibi rastlantılara kalacak, bu alan-
daki boşluk da ülkenin kayıplan ara-
sındaki verini koruyacaktır.
Aralık
% Ilhan Berk, 10 yıl aradan sonra
resimlerini Milli Reasürans Sanat
Galerisi'nde sergiledi. (1)
# Özgür Ülke gazetesinin lstanbul ve
Ankara bürolanna yerleştirilen bombalann
patlaması sonucu 1 kişi öldü, 19 kişi
yaralandı. (3)
# Şecaattin Tanyerli, alzheimer
hastahğına yenilerek yaşamını yitirdi. (3)
# Sanatçılar, basın, demokratik kitle
örgütleri ve İstanbullu sanatseverler,
sanata yöneltilen saldınlara yanıt vermek
amacıyla "Yann çok geç olacak! Hemen
birleşelim!" çağnsıyla saat 12.00'de
AKM'nin önünde bir araya gelerek
yaptıklan şenlikle "Sanata evet" dedi.(5)
# Abidin Dino'nun resimleri. ölümünün
1. yılında Paris'te 'Galeri du Vieil
Temple'de sergileniyor.(6)
# Sevda-Cenap And Müzik Vakfi Altın
Onur Madalyası bu yıl Leyla Gencer'e
verildi.(7)
# Ankara Deviet Güvenlik Mahkemesi,
DEP kökenli 7 eski milletvekili ile Şırnak
Bağımsız Millervekili Mahmut Abnak ı.
toplam 89 yıl 6 ay ağır hapis cezasına
çarptırdı. DGM'nin, 3 yıl 6 ay ile 15 yıl
arasında değişen hapis cezalanna mahkûm
ettiği sanıklardan SımSakıkile Mahmut
Almak tahliye edildi. (8)
# Rusya, üç yıl önce bağımsızlığını ilan
eden Çeçenya'ya asker gönderdi. (11)
# Avrupa Şampiyonası Grup
Elemeleri'nin üçüncü maçında Ali Sami
Yen Stadı'nda Türkiye, Isviçre'ye 2-1
yenildi. (14)
# SHP Erzincan Milletvekili ve TBMM
Araştırma Komisyonu Başkanvekili
Mustafa KuTun, Dışişleri Bakanı Murat
Karayalçm'a Bosna-Hersek için toplanan
yardımlan sorması üzerine kavga çıkaran
RP'liler, Kul'u ve SHP'li milletvekillerine
saldırdılar. (18)
# Ali Şen 11 yıl sonra yeniden Fenerbahçe
Başkanlığı'na seçildi. (18)
# Yüz binlerce kamu çalışanı, sendika
hakkı ve düşük ücretleri protesto için
sokaklara döküldü. Katıhmın yüksek
olduğu eylemi, polis yer yer engellemeye
çalışırken gösteriler genel olarak olaysız
geçti. (20)
# Yüksek Askeri Şûra Toplantısı
sonuçlandı. Aşın dinci faaliyetlere
katıldıklan belirlenen biri binbaşı toplam
altı askeri personelin "disiplinsizlik''
gerekçesiyle Türk Silahlı Kuvvetleri ile
ilişiğinin İcesilmesi kararlaştınldı. (20)
# Sıvas'ta 37 aydının yakılmasıyla ilgili
dava sonuçlandı. 86 sanığa 2 yıl ile 15 yıl
arasında değişen hapis cezası verildi. (26)
Abidin Dino, Paris'te açılan bir resim sergisiyle ölümünün 1. yılında anıldı.